“VİTAMİN D’NİN BEHÇET HASTALIĞININ KLİNİK BULGULARI VE AKTİVİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ” Nursad Aslan1, Kamile Demirci2, Tuba Güler3, Fulya Dörtbaş4, Ebru Kale5. 1Kocaeli Derince Eğitim Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği 2Kocaeli Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi Dermatoloji Kliniği 3Kocaeli Derinde Eğitim Araştırma Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği 4Kocaeli Derinde Eğitim Araştırma Romatoloji kliniği 5Kocaeli Derinde Eğitim Araştırma Biyokimya
Behçet hastalığı Behçet hastalığı (BH) çoklu organ tutulumuyla seyreden kronik otoimmün bir hastalıktır. Tekrarlayıcı orogenital ülserler gibi mukokutanöz lezyonlar bu hastalık için karakteristiktir. Oküler sistem, santral sinir sistemi, vasküler sistem tutulumları olabilir. Etiyopatogenezi tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte genetik ve çevresel faktörler, immün mekanizmalar etiyolojide suçlanmaktadır.
Vitamin D Vitamin D, özellikle iskelet sisteminde, kalsiyum ve fosfor metabolizmasında rol alan önemli bir vitamindir. Günümüzde vitamin D‘nin anti-inflamatuar ve immünmodulatuar etkilerine artan bir ilgi vardır. Vitamin D, T Helper1 (TH1) ve TH17 üzerinde proliferasyonu inhibe edici bir etkiye sahiptir. B-lenfositlerinin diferansiasyonunu inhibe ederken immunoglobulin salınımını da azaltmaktadır. Makrofajların lenfositlere antijen sunucu etkisini baskılamaktadır. Monositlerin dendritik hücrelere diferansiasyonunu ve T hücrelerini uyarma etkilerini azaltmaktadır.
Vitamin D Vitamin D düzeylerinin Diabetes Mellitus (DM), Sistemik Lupus Eritematosus (SLE), Multiple Sklerosis (MS), Inflamatuar Bağırsak Hastalıkları (IBD) ve Romatoid Artrit (RA) gibi bazı otoimmün hastalıklarda normal populasyondan daha düşük olduğu bildirilmiştir. Behçet Hastalarının vitamin D düzeyleri ile ilişkili özellikle ülkemizden bildirilmiş az sayıda çalışma bulunmaktadır.
Amaç Behçet hastalarının vitamin D düzeyini ve vitamin D düzeyinin Behçet hastalığının klinik bulguları ve hastalık aktivitesi üzerine etkisini tespit etmek. 15.10.14
Yöntem Araştırma öncesinde Kocaeli Üniversitesi Etik kurulundan onay alındı. Ocak 2013 ile Aralık 2014 tarihleri arasında Uluslararası çalışma grubu kriterlerine göre Behçet Hastalığı tanısı alan, hastanemiz Dermatoloji, Göz, Nöroloji ve Romatoloji kliniklerinde takip edilmekte olan tüm Behçet hastalarının dosyaları retrospektif olarak tarandı. Tıbbi kayıtlarında Vitamin D düzeyi ölçülmüş olarak bulunan 68 hasta çalışmamızın hasta grubuna dahil edildi. 15.10.14
Yöntem Behçet hastalarıyla aynı dönemlerde hastanemize başvurmuş ve vitamin D düzeyi bakılmış bireylerin dosyaları tarandı. 68 Behçet hastası ile benzer yaş ve cins özelliklerine sahip 70 bireyden kontrol grubu oluşturuldu. Renal ve hepatik hastalıklar, romatolojik hastalıklar, kemik metabolizmasını etkileyen hastalıklar, malabsorbsiyon, tip 1 diyabet ve herhangi bir malign hastalığı olan bireyler kontrol grubuna dahil edilmedi. Ayrıca vitamin D düzeyini etkileyebilecek ilaç kullanımı olan özellikle vitamin D ve kortikosteroid kullanan bireyler çalışma dışı bırakıldı.
Yöntem Mevsimsel farklılıkları ortadan kaldırabilmek için kontrol grubu oluşturulurken vitamin D düzeyinin ölçüldüğü mevsimler Behçet hasta grubuyla benzer dağılım gösteren bireyler seçildi. Her iki grubun demografik özellikleri ve vitamin D düzeyleri kaydedildi. Behçet hastalarının ayrıca D vitamini düzeyi bakıldığı dönemdeki klinik bulguları, hastalık aktiviteleri, kullandıkları ilaçlar, dosyalarından taranarak kaydedildi. Behçet Hastalarının hastalık aktiviteleri Krause’s Behçet’s hastalığı aktivite indeksine ve Iran Behçet hastalığı dinamik aktivite ölçümüne (IBDDAM) göre hesaplandı.
KRAUSE’NİN AKTİVİTE İNDEKSİ HAFİF AFT GÜ, EN, PP, VASKÜLİT ARTRALJİ TEKRARLAYAN BAŞAĞRILARI EPİDİDİMİT HAFİF GIS BULGULARI (diare, kronik rekürren, kolik ağrı, karın ağrısı) PLEVRAL AĞRI YÜZEYEL VEN TROMBOZU ORTA ARTRİT DERİN VEN TROMBOZU ANTERİOR ÜVEİT GIS KANAMASI ŞİDDETLİ POSTERİOR/PAN ÜVETİ, RETİNAL VASKÜLİT ARTERYAL TORMBOZ VEYA ANEVRİZMA BÜYÜK DAMAR TROMBOZU (vena kava veya hepatik) NÖROBEHÇET İNTESTİNAL PERFORASYON
Iran Behçet hastalığı dinamik aktivite ölçümüne (IBDDAM) Son 4 hafta içindeki bulgular Klinik Puanlama AFT Her 5 aft için 1 puan GÜ Her bir lezyon için 1 puan Deri lezyonu PP: 10 lezyona 1 puan EN: 5 lezyona 1 puan Göz Ön üveit: Arka üveit: Retinal vaskülit: Eklemler Artraljı 1 puan Monoartrit 2 puan Poliartrit 3 puan SSS Başağrısı 1 puan Hafif SSS tutulumu 3 puan Orta ve şiddetli SSS tutulumu 6 puan Vasküler sistem Yüzeyel flebit 1 puan Derin ven trombozu 2 puan Büyük damar tutulumu 6 puan GIS Hafif ise 3 puan, orta ve şiddetliyse 6 puan (kronik diyare, rektal kanama, karın ağrısı) Epididimit 2 puan Pozitif paterjı testi 1 puan
Yöntem 25-hidroksivitamin D düzeyi , serum örneklerinde GAMMA COUNTER cihazında 25OH-VİTD3-RIA kiti (Beckman Coulter, Brea, CA, USA) kullanılarak radioimmunoassay (RIA) yöntemi ile ölçülmektedir. D vitamini düzeyinin ; ≥30 ng/ml “Yeterli D vitamini düzeyi” 21 – 29 “D vitamini yetersizliği”, 5-20 ng/ml “D vitamini eksikliği”, < 5 ng/ml “ ağır D vitamini eksikliği”, Holick MF (2007) Vitamin D deficiency. N Engl J Med 357:266–81 Institute of Medicine. Dietary Reference Intakes for Calcium and Vitamin D. Washington, DC: The National Academies Press, 2011
İstatiksel analiz Veriler ortalama, standart sapma ve yüzde olarak ifade edildi. Grupların demografik özellikleri tanımlayıcı istatistikler kullanılarak analiz edildi. Normal dağılım gösteren verileri karşılaştırmak için için gruplar arası ortalama farkı student t-testi ve one-way ANOVA analizi kullanıldı. Aktif ve inaktif dönem Behçet hastaları için vitamin D düzeyleri ki-kare testi ile karşılaştırıldı (OR; 95%). Hasta ve kontrol gruplarının mevsimsel dağılımları Crosstabs ile analiz edildi. Kolşisin ve kortikosteroid kullanan hastalarda bu ilaçların vitamin D düzeyine etkisini belirlemek için, ilaç kullanan ve kullanmayan hastaların vitamin D düzeyleri student t-testi ile karşılaştırıldı. Verilerin istatistiksel analizleri SPSS 17.0 (Chicago, IL) paket programı kullanılarak yapıldı ve p < 0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR Tablo 1: Hasta ve kontrol grubunun ortalama 25-hidroksivitamin D düzeylerinin karşılaştırılması Hasta (n=68) Kontrol (n=70) P Cins (E/K) 31/37 34/36 0.73 Yaş 36,17±9,88 38,34±9,18 0.18 25-(OH)D (ng/ml) 15,35±7,18 18,44±5,79 0.006 *Behçet hastalarının vitamin D düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktür!
BULGULAR Tablo 2: Hasta ve kontrol grubunun vitamin D düzeylerinin ölçüldüğü mevsimlerin dağılımı. (*Case number) Mevsim Yaz Kış İlkbahar Sonbah. P Hasta (n) 17 15 21 >0,05 0.32 Kontrol(n) 11 23 18 *İki grubunda vitamin D düzeylerinin ölçüldüğü mevsimler istatiksel olarak benzerdir.
BULGULAR BH klinik bulguları (n) Aft 23 (16,7) GÜ 3 (2,2) PP 7 (5,1) EN Artrit Göz tutulumu 1 (1.4) Vasküler tutulum 5 (3,6) GIS Başağrısı 4 (2,9) Epididimit SSS tutulumu 1 (0,7) BH aktivitesi (ortlama ±SD) Krause’s indeksi 0,91 ± 1,21 IBDDAM 0,52 ± 1,26
BULGULAR Çalışmaya dahil edilen Behçet hastalarının 37 (%54.4)’si remisyondaydı. 31 (%45.6)’i aktif dönemdeydi. Bunların 20 (%29.4)’si hafif şiddette aktif, 10 (%14.7)’u orta şiddette aktif, 1 (%1.5) tanesi ise şiddetli aktif olarak kabul edildi (Krause’nin aktivite skoruna göre). Ortalama 25-hydroxyvitamin D düzeyi aktif dönemde kabul edilen hastalarda 15.68±7.31ng/ml iken inaktif dönemdekiler için 15.08±7.17ng/ml idi. Aktif dönemdeki ve inaktif dönemdeki hastalarda vitamin D düzeyi benzerdi (p=0,73).
BULGULAR Tablo 3: çalışma gruplarının vitamin D statütüsü 25-hydroxyvitamin D groups Behçet’s disease group (n) Control group (n) Sufficient > 30 ng/ml 3 2 Insufficient 21-29 ng/ml 11 22 Deficiency 5-20 ng/ml 49 46 Heavy deficiency <5 ng/ml 5 Her iki grupta da en çok Vitamin D eksikliği (5-20 ng/ml) izlendi. Ağır vitamin eksikliği (<5 ng/ml) sadece hasta grubunda izlendi. Ağır vitamin eksikliği olan hastaların 2’si inaktif dönmedeydi. 3’ü aktif olarak kabul edilmişti. Bunlardan biri üveiti olduğu için orta aktif, diğer ikisi eritema nodozum ve aftları olduğu için hafif aktif kabul edilmişti.
BULGULAR Majör bulgular Vitamin D (mean ± SD) var yok P Oral aft 15,55 ± 6,77 15,18 ± 7,53 p > 0,05 (0,84) Genital ülser 15,85 ± 4,47 15,28 ± 7,35 p > 0,05 (0,89) Eritema nodozum 11,2 ± 7,39 15,57 ± 7,2 p > 0,05 (0,24) Pseudofolikülit 15,97 ± 8,2 15,23 ± 7,18 p > 0,05 (0,79) Göz tutulumu 4,43 ± 0 15,47 ± 7,15 p > 0,05 (0,13) Tablo 4: Behçet hastalığının majör semptomları vitamin D düzeyi arasındaki ilişki *Klinik bulgular ile vitamin D düzeyi arasında anlamlı bir ilişki izlenmedi.
BULGULAR Behçet hastalarının 12’si (%17.6) vitamin D tedavisi altındaydı. Bunların 5’i (% 41.7) aktif dönemdeydi, 7’si (%58.3) remisyondaydı. Aktif kabul edilenlerin 2’si 6aydır, 2’si 10 aydır ve 1’i bir yıldan uzun süredir vitamin D kullanmaktaydı. Diğerlerinde aktivite indeksi tedavi öncesi, ve sonrası aynı olarak hesaplanmıştı. Vitamin D kullanmayan Behçet hastalarının 26’sı (%46.4) aktif, 30’u inaktifdi. Bizim çalışmamızda vitamin D’nin hastalık aktivitesini düzeltici etkisi olduğu gösterilememiştir. Vitamin D tedavisi ile hastalık aktivitesi arasında anlamlı bir ilişki yoktur. (P=0.51).
Vitamin D tedavisinin aktivite üzerine etkisi Hasta Süre D vit (ng/ml) Başlangıç aktivitesi Tedavi sonu aktivite 1 6ay 10,43 Hafif (aft) 2 10 ay 22,7 Orta (artrit) 3 18,56 Orta (artrit, aft, EN) Orta (artrit, EN) 4 6 ay 18,75 5*** >1 yıl 21,7 Hafif aktif (aft) 6 3ay 21,9 Sessiz 7 7 ay 15,9 8 22,84 9 9 ay 29,73 10 18,20 11 32,5 12 17,3
BULGULAR 47 (%69) Behçet hastası kolşisin, 14’ü sistemik kortikosteroid tedavisi altındaydı. Kolşisin kullanan hastaların ortalama 25-hidroksivitamin D düzeyi 15.22 ± 7.1 ng/ml, kullanmayanların ise 15.66 ± 7.53ng/ml (p=0,81). Sistemik kortikosteroid kullananların 16.29 ± 6.41ng/ml, kullanmayanların ise 15.11±7.41ng/ml (p=0,56). Sistemik kortikosteroid kullanımı ile kolşisin kullanımının vitamin D düzeyi ile arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı.
TARTIŞMA Behçet hastalığının etiyopatogenezinde genetik, çevresel faktörler ve immün sistem rol oynamaktadır. Enfeksiyöz ajanlar (Streptococci, Mycoplasma) ve onların ısı şok proteinleri (IŞP)60/65 ile reaksiyonu sonucu immün sistem aktive olur. IŞP’leri hem doğal hem de edinilmiş bağışıklık sistemini uyarır. IŞP‘leri doğal immün sistem elemanlarını TLR-4 ü aktifleştirerek uyarır. Uyarılmış nötrofiller endotel hasarını başlatır. IŞP yine TLR-4 ve CD14 aracılığıyla antijen sunan hücreleri de uyarır. Bu yolla CD4+ T lenfositler aktifleşir. TH1 ve Th17 artışı olur ve bunlar inflamasyonu yönetir. İnterleukin-1 (IL-1), IL-6, IL-8, IL-12, interferon-γ, TNF-α gibi sitokinler artar. Düzenleyici T hücre (Treg )yanıtı ise baskılanır.
TARTIŞMA Vitamin D’nin kalsiyum ve fosfor metabolizması dışında immün sistem üzerinde de etkileri bulunmaktadır. Vitamin D’nin Th1, Th2 ve regulator T hücreleri, B lenfositler, makrofajlar, dendritik hücreler üzerinde reseptörleri bulunmaktadır.9,25 Vitamin D Th1 hücreleri üzerinde baskılayıcı rol oynayarak TNF-α, IFN-γ, IL-2, IL-5 üretimini de baskılamaktadır. Th2 hücreleri üzerinde ise uyarıcı rol oynamaktadır.25,26 Sadeghi ve arkadaşları vitamin D’nin TLR2 ve TLR4’ü down regüle ettiğini bildirmişlerdir. Düşük vitamin D düzeyleri proinflamatuar T hücre stimulasyonuna neden olabilir. Vitamin D eksikliği durumunda regulatör T hücrelerinin Th1/Th2 oranının Th1 lehine kaydığı daha önce bildirilmiştir.6,7
TARTIŞMA Vitamin D’nin immunomodulatör etkisinden dolayı bazı otoimmün hastalıklarda nasıl etkili olduğunu bildirir çalışmalar yapılmıştır. Serum vitamin D düzeyleri MS, RA, SLE, IBD da araştırılmış, bu hastalarda vitamin D düzeylerinin kontrol gruplarına göre düşük olduğu bildirilmiştir.8-13 Yeterli vitamin D düzeylerinin ise bu otoimün hastalıkların oluşumunu azalltığı bildirilmiştir.3
TARTIŞMA Behçet hastalarında da benzer otoimmün mekanizmalar rol oynadığından vitamin D düzeyleri araştırılmıştır.14-17,24 Behçet hastalarının vitamin D düzeyleri kontrol grubundan daha düşük bulunmuştur.14,16,25,28 Sadece bir çalışmada Behçet hastalarını Vitamin D düzeyi kontrol grubundan yüksek bulunmuştur.17 *Bizim çalışmamızda ortlama 25-hidroksivitamin D düzeyi Behçet hastalarında kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur..
TARTIŞMA Ülkemiz güneşli bir joğrafi konuma sahip olmasına rağmen yapılan son çalışmalarda ülkemizde vitamin D eksikliği oldukça yaygındır. *,** Çalışmamızda da hem hasta grubunda hem de kontrol grubunda en sık ‘vitamin D eksikliği (5-20ng/ml)’ tespit edildi. Ancak Behçet hastalığı tanısı alanların vitamin D düzeyleri kontrol grubundan daha düşük olup bu istatiksel olarak anlamlıydı. *Bozkurt S, Alkan BM, Yıldız F, Gümüş S, Sezer N, Ardıçoğlu Ö, Akkuş S. Age Sex and Seasonal Variations in the serum vitamin D3 levels in a local Turkish population. Arch Rheumatol 2014; 29 (1): 14-19. **Fidan F, Alkan BM, Tosun A. Çağın pandemisi: D vitamin eksikliği ve yetersizliği. Türk Osteoporoz Dergisi 2014; 20:71-4.
Kontrol grubumuzu retrospektif olarak vitamin D düzeyi bakılmış bireylerden oluşturulmuştu. Bu bireyler hastanemize halsizlik, nonspesifik kas ve eklem ağrıları gibi sebeplerle başvuran hiçbir kronik ve sistemik hastalığa rastlanmamış ve vitamin D düzeyini etkileyebilecek herhangi bir ilaç kullanmayan bireylerdi. Yinede bazı şikayetlerle hastaneye başvurdukları için sağlıklı bireyler olarak kabul edilmesi yanlış mıydı??? Kontrol grubumuzun vitamin D düzeyi daha önce bildirilmiş genel populasyonunkiyle benzer olduğundan biz doğru bir kontrol grubu oluşturduğumuzu düşünüyoruz.*’** *Bozkurt S, Alkan BM, z F, Gümüş S, Sezer N, Ardıçoğlu Ö, Akkuş S. Age Sex and Seasonal Variations in the serum vitamin D3 levels in a local Turkish population. Arch Rheumatol 2014; 29 (1): 14-19. **Fidan F, Alkan BM, Tosun A. Çağın pandemisi: D vitamin eksikliği ve yetersizliği. Türk Osteoporoz Dergisi 2014; 20:71-4.
TARTIŞMA Vitamin D’nin immunomodulatör etkisinden dolayı vitamin D düzeyinin otoimmün hastalıkların hastalık aktivitesini etkileyebileceği düşünülmüştür. Bu nedenle vitamin D‘nin Behçet hastalığının aktivitesi üzerine etkisi araştırılmış ancak net bir sonuç elde edilememiştir. Bir çalışmada 41 BH, (21 aktif, 20 inactif), vitamin D düzeyi aktif grupta daha düşük bulunmuştur. Ancak aktif grupla inaktif grup arasındaki fark istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Do JE, Kwon SY, Park S, Lee ES: Effects Of Vitamin D On Expression Of Toll-Like Receptors Of Monocytes From Patients With Behcet’s Disease. Rheumatology (Oxford) 2008, 47(6):840-848
TARTIŞMA Diğer bir çalışmada, 48 aktif BH’sı incelenmiş; aktif dönme hastaların vitamin D düzeyi inaktif olanlardan daha düşük bulunmuştur. Ama bu durum istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Khabbazi A, Rashtchizadeh N, Ghorbanihaghjo A, Hajıalilco M, Ghojazadeh M, Taei R, Kolahi S. The status of serum vitamin d in patients with active Behçet’s disease compared with controls. İnt J rheum dis.2014; 17 (4):430-434. Daha geniş çaplı başka bir çalışmada; 160 BH (102 aktif, 58 inaktif), vitamin D düzeyi aktif olanlarda daha düşük olup bu durum istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Hamzaoui K, Ben Dhifallah I, Karray E, Sassi FH, Hamzaoui A: Vitamin D modulates peripheral immunity in patients with Behcet's disease. Clin Exp Rheumatol 2010, 28(4 Suppl 60):S50-S57
TARTIŞMA Ülkemizden yapılan başka bir çalışmada 32 BH’nın vitamin D düzeyleri incelenmiş BH’da düşük bulunmuştur. Bu düşüklük ölçümlerin kış sezonunda yapılmasına, sigara, alkol ve kolşisin kullanımına bağlanmıştır. Ayrıca hastalık aktivitesi ile vitamin D düzeyleri arasında bir ilişkiden hiç bahsedilmemiştir. Karatay S, Yıldırım K, Karakuzu A, Kızıltunç A, Engin R I, Eren Y B, A Aktaş. Vitamin D status in patients with Behçet’s disease. Clinics. 2011; 66(5):721-723.
TARTIŞMA Bizim çalışmamızda, BH’nın %45,6’sı aktif, %54,4’ü sessiz kabul edilmişti. Ortalama 25-hydroksivitamin D düzeyi aktif hastalarda inaktif hastalardakiyle benzer bulundu. Organ tutulumu ile vitamin D düzeyleri arasında da anlamlı bir ilişki bulunmadı. Hastalık aktivitesi ve şiddeti ile vitamin D düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Ancak hasta grubumuzdaki akif kabul edilen hastaların çoğunluğu %61’i hafif aktif, %35’i orta aktif, sadece bir tanesi ise şiddetli aktifdi. Bu nedenle bu çalışma vitamin D düzeylerinin BH aktivitesi ile ilişkisini yok demek için yeterli değildir. Bunun için orta ve şiddetli aktif BH ile yapılacak daha geniş çaplı araştırmalar yapılması uygun olacaktır.
TARTIŞMA Aktif dönem BH’da vitamin D düzeyinin olmasına sebep olan mekanizma henüz açıklığa kavuşmamıştır. Khabbazi bir çalışmasında vitamin D düşük olduğunda BH’nın tetiklendiğini ileri sürmüştür. Khabbazi A, Rashtchizadeh N, Ghorbanihaghjo A, Hajıalilco M, Ghojazadeh M, Taei R, Kolahi S. The status of serum vitamin d in patients with active Behçet’s disease compared with controls. İnt J rheum dis.2014; 17 (4):430-434. Hamzai ve ark. ise BH’nın aktif döneminde CD4+T hücrelerinin 5 kat arttığını ve vitamin D vitaminini tükettiğini ileri sürmüşlerdir. Hamzaoui K, Ben Dhifallah I, Karray E, Sassi FH, Hamzaoui A: Vitamin D modulates peripheral immunity in patients with Behcet's disease. Clin Exp Rheumatol 2010, 28(4 Suppl 60):S50-S57 Hastalık vitamin D düzeyi düşük olduğu için mi aktifleşiyor, yoksa hastalık aktif olduğudan mı vitamin D düzeyi düşüyor henüz açıklığa tam kavuşmamıştır.
TARTIŞMA Can ve ark. bir çalışmalarında 36 BH’sına vitamin D replasman tedavisi vermiş ve bu tedaviyle endotel fonksiyonlarında iyileşme kaydettiklerini bildirmişlerdir. Ancak bu durum istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Can M, Gunes M, Haliloglu OA, Haklar G, Inanc N, Yavuz DG, et al.: Effect of vitamin D deficiency and replacement on endothelial functions in Behcet's disease. Clin Exp Rheumatol 2012, 30(3 Suppl 72):S57-S61. Do ve ark. Vitamin D tedavisiyle TLR2 ve TLR4’ün tetiklediği inflamasyoun anlamlı derecede azaldığını tesbit etmişlerdir. Do JE, Kwon SY, Park S, Lee ES: Effects Of Vitamin D On Expression Of Toll-Like Receptors Of Monocytes From Patients With Behcet’s Disease. Rheumatology (Oxford) 2008, 47(6):840-848 Bizim çalışmamızda ise vitamin D tedavisinin hastalık aktivitesine bir etkisi tespit edilmemiştir. Ancak bu durum vitamin D tedavisi hastalık aktivitesini daha iyiye götürmez demek için yeterli değildir. Etkin tedavi dozu ve süresi kullanılarak daha geniş çaplı prospektif çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
TARTIŞMA Bu çalışmada Kolşisin kullanımının vitamin D düzeyini etkisini de değerlendirme şansımız oldu. Bugüne kadar kolşisin tedavisisnin vitamin D düzeyini düşürdüğünü bildiren tek bir çalışma bulunmaktadır. Karatay S, Yıldırım K, Karakuzu A, Kızıltunç A, Engin R I, Eren Y B, A Aktaş. Vitamin D status in patients with Behçet’s disease. Clinics. 2011; 66(5):721-723. Bizim çalışmamızda ise kolşisinin böyle bir etkisi olduğunu düşündürücü bulguya rastlanmamıştır. Kolşisin kullanan ile kullanmayan hastaların vitamin D üdzeyleri arasında anlamlı bir fark tespit edilmemiştir.
TARTIŞMA Bizim bilgilerimize göre çalışmamız Behçet hastalarının vitamin D düzeyini araştıran ülkemizden bildirilmiş en geniş çaplı çalışma olup vitamin D‘nin hastalık aktivitesi üzerine etkisini araştıran tek çalışmadır. Bu konuda daha önce yapılan çalışmalarda vitamin D düzeyi ölçümleri hasta ve kontrol gruplarında homojenize edilememiştir. Bizim çalışmamızda özellikle mevsimsel homojenite gözetilerek hasta ve kontrol grupları seçilmiştir. Böylelikle daha güvenilir sonuçlar elde ettiğimizi düşünmekteyiz. Ayrıca bu çalışma da Vitamin D replasman tedavisinin hastalık aktivitesi üzerine etkisini ve Kolşisinin vitamin D düzeyine etkisini de tartışabilme şansımız olmuştur.
TARTIŞMA Çalışmamız retrospektif olduğundan bazı limitasyonlar vardır. Beslenme, sigara ve alkol alışkanlıkları, BMI, giyim tarzı, genetik yatkınlık, fiziksel aktivite gibi vitamin D düzeyini etkileyebilecek durumlar hakkında hasta grubu ve kontrol grubu dosyalarında yeterli bilgi bulunmamaktaydı. Hastalık aktivitesi hesaplarken daha standardize olan Behçet Hastalığı Anlık Aktivite Formu (BDCAF) her hasta için doldurulmuş olmadığından kullanılamadı.
SONUÇ Behçet hastalarının vitamin D düzeyleri kontrol grubundan daha düşük olduğu tespit edildi. Vitamin D düzeyi ile hastalık aktivitesi ve majör klinik bulgular arasında arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmedi. Vitamin D düzeyi ile kolşisin veya kortikosteroid kullanımı arasında bir ilişki bulunmadı. Vitamin D destek tedavisinin hastalık aktivitesini iyileştirici bir etkisi tespit edilemedi. Yinede vitamin D’nin BH aktivitesi ile ilişkisini net olarak ortaya koyabilmek için daha geniş çaplı prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
TEŞEKKÜRLER Teşekkürler