Tecrübeye Dayalı Öğrenme (Experiential learning: AMEE guide No. 63) Tıp Eğitimi Seminerleri Zekeriya AKTÜRK Prof. Dr. / 221
2
Başlıklar Önemli Noktalar Giriş Bölüm 1: Teori – Teorisyenler: John Dewey, Kurt Lewin, Jean Piaget, Malcolm Knowles, David Kolb, Lev Vygotsky – Sosyo kültürel açıdan Bölüm 2: Pratikten örnekler – Stajlarda öğrenme – Asistanlıkta öğrenme / 223
Önemli Noktalar Tecrübeye dayalı öğrenme teorisyenlerinin çoğunun çalışması yapılandırmacı felsefelerle ilişkilidir. Sosyo-kültürel öğrenme teorileri bireysel ve iş yerlerindeki kollekif etkileşimlere önem verir. Tecrübeye dayalı öğrenme girişiminde bağlam ve katılımı fırsatları göz önünde bulundurulmalıdır. Eğiticiler ideal koşullardaki teorik konseptlerle pratik tecrübelerin aynı olmayacağının farkında olmalıdır. / 224
Giriş İnsan tecrübeyle öğrenir. Bu rehberde tecrübeden kasıt klinik tecrübedir. Kadavra diseksiyonu, PDÖ oturumu gibi etkinlikler de tecrübedir ama bunlar daha çok bilişsel teorilerle ilgilidir. Öğrenme ortamla da ilgilidir. Tecrübeye dayalı öğrenme için ekip çalışmasını elzem buluyoruz. / 225
Rehberin Amacı Tecrübeye dayalı öğrenmenin tarihsel gelişimini, güncel bilginin durumunu ve araştırmaların nereye odaklanması gerektiğini tartışmak, Sosyal öğrenme teorilerinin tecrübeye dayalı öğrenmeye nasıl uygulanacağını açıklamak, Bu teorileri uygulamanın tecrübeye dayalı öğrenmenin yapılanması ve sunulmasına üç aşamada (erken tıp eğitimi, mezuniyet öncesi eğitim ve mezuniyet sonrası eğitim) nasıl katkıda bulunduğunu göstermek. / 226
Bölüm 1: Teori Tecrübeye dayalı öğrenmenin arkasındaki teori “yapılandırmacı” öğrenme teorisidir. Tecrübeye dayalı öğrenme daha çok Kolb (1984) ile anılır. Kişi dış dünyadan tecrübeleri kendi dünyasına, düşünce ve duygularına aktarır; bu tecrübeleri yorumlar, kişisel anlam verir ve yorumlamaları neticesinde yeni aksiyonlar planlar. / 227
Teorisyenler John Dewey „Experience and Education“ (1938) – the role of teachers was not to transfer knowledge and truths, but to guide and assist learners who were actively working through meaningful experiences. Kurt Lewin (1890–1947) – Nazi Almaya’sından ABD’ye kaçtı. – Liderlik stilleri ve kollaboratif akran öğrenmesi çalışmaları ve „t-groups” ile bilinir. / 228
Jean Piaget (1896–1980) – İsviçre’de doğdu. – Kognitif gelişim süreçlerine ve zekaya odaklanmıştır. – “Assimilation refers to the organisation of experiences into increasingly complex schemata for future use, and accommodation refers to the modification of these schemata in the light of new experiences” Malcolm Knowles (1913–1997) Erişkinler en iyi nasıl öğrenir?: – they can collaborate in partnerships with teachers; – they are able to draw on prior life experience, which helps identify personal learning needs; – learning is relevant to their current lives; – learning is problem-centred rather than subject-centred, and; – internal motivation drives them to learn autonomously / 229
David Kolb (1939–) – “Experiential Learning: Experience as the source of learning and development“ kitabında öğrenmeyi „Tecrübenin dönüştürülmesi ile bilgi üretilmesi“ olarak tanımlamaktadır. / 2210
Pratiğe Uyarlama: Bilişsel Perspektif Stajdaki öğrencileri düşünün. Davranışçı teorilere göre öğrenciler ÖĞRETİLENİ öğrenmeli. Dewey dikkatleri öğrencinin tecrübelerinden öğrenmesine çekti. Öğrencilerin öğrenmesi zekalarıyla sınırlıdır diyebiliriz. Piaget dikkatleri tecrübeye çekti. Piaget çocuklara odaklı iken Knowles erişkin öğrencinin stajlardan kendi sorumlu olduğunu belirtti. Schön olsaydı dikkatimizi hastalarla etkileşmeye, sınırları bulmaya ve yansıtmaya yönlendirirdi. / 2211
Sosyo Kültürel Açıdan Sosyokültürel teoriler Marksist teoriye dayanır. Bu nedenle Rusya’dan kaynaklanmaları normal. Sosyokültürel teoriler tecrübeyi ve öğrenme sonuçlarını kişinin kafasında olup bitenden öte sosyal çevrede yerleşik görürler. Vygotsky bu geleneğin babası kabul edilebilir. / 2212
Lev Vygotsky (1896–1934) Tıp ve hukuk okumuş Rus psikologdur. Vygotsky öğrenmeyi bireysel olmaktan çok sosyal ve kültürel bir olay olarak görür. Komunist partinin gözünden düşmüş ve veremden ölmüştür. “zone of proximal development” konseptini geliştirmiştir. / 2213
/ 2214
Bölüm 2: Pratikten örnekler Teoriler ancak ideal koşullarda gerçekleşir. Erken tecrübe: – Tıbba başladıktan staja kadar geçen süre – Erken klinik tecrübe hem eğitim politikaları, hem de pedagojik trendler tarafından önerilmektedir. – 1. sınıf öğrencisinin ameliyathaneye alınması ve isminin sorulması sosyokültürel öğrenme teorisine göre eğitimine önemli bir katkıda bulunabilir ve kendisini hekim hissetmesine, hatta gelecekte cerrah olmasına sebep olabilir. / 2215
Stajlarda öğrenme Erken klinik tecrübeye önem veren fakültelerde bile tam klinik eğitime geçiş eğitimin yarısından sonra olmaktadır. Öğrenciler EĞİTİLME beklentisi ile gelmekte ama tecrübe ve öz-yönelimli eğitim gerektiren bir ortamla karşılaşmaktadırlar. Öğrencinin sadece gözlem yapmak yerine uzmandan önce hastayla görüşmesi ve muayene etmesi kendisine çok daha fazla tecrübe kazandıracaktır. / 2216
/ 2217
Asistanlıkta Öğrenme Asistanlıkta neredeyse tamamen işe dayalı bir öğrenme vardır (on-the-job) Önce gözetim altındaki eğitimde gözetim giderek azaltılır. Eğitimin çoğu informaldir. Eğitim bakışıyla informal eğitim yapılandırılmamış, plansız ve fırsatçı yapıdadır. / 2218
/ 2219
İş yerinde öğrenmeye etki eden faktörler (Stok- Koch et al. 2007). – Disiplinlerarası toplantılar – Iyi bir iş ortamı – Kütüphane/internet – Sosyal entegrasyon hissi Boynunda bir stetoskopla dolaşmak genç hekim için nasıl bir meslek kültürü ise, göz asistanın slit lamp muayenesi de bir kültürel artefakttır. / 2220
/ 2221
ÖZET Yeni bir tıp öğrencisinden stajyere ve asistanlığa giden yol giderek artan miktarda tecrübeye dayalı öğrenmeye dayanır. Burada sunulan teoriler tıp eğitimi yelpazesine kavramsal bir çerçeve sağlamaktadır. Bu alanı geliştirmek için pratikteki öğrenci tecrübelerinin karşılaştırılması faydalı olabilir. / 2222