What is lost in translation? http://www.nawe.co.uk/DisplaySingle.aspx?iid=858&dbview=12079&dbrow=30045
Yaşamaya Dair by Nazım Hikmet Translated by Fatih Akgül
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Living is no joke, you must live with great seriousness like a squirrel for example, I mean expecting nothing except and beyond living, I mean living must be your whole occupation.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, You must take living seriously, I mean to such an extent that, for example your arms are tied from your back, your back is on the wall, or in a laboratory with your white shirt, with your huge eye glasses, you must be able to die for people,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. even for people you have never seen, although nobody forced you to do this, although you know that living is the most real, most beautiful thing.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yani ağır bastığından. I mean you must take living so seriously that, even when you are seventy, you must plant olive trees, not because you think they will be left to your children, because you don't believe in death although you are afraid of it because, I mean, life weighs heavier.