Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Arka Bahçe Dershanesi (ses düğmesini açabilirsiniz) düş hekimi - masal.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Arka Bahçe Dershanesi (ses düğmesini açabilirsiniz) düş hekimi - masal."— Sunum transkripti:

1

2 Arka Bahçe Dershanesi (ses düğmesini açabilirsiniz) düş hekimi - masal

3

4 Nedense bütün çocuklar bir yandan şikayet ediyor, bir yandan da velilerine mutlaka “Arka Bahçe Dershanesi”ne gitmek zorunda olduklarını söylüyorlardı. Bir karış suratla dershaneye yazılıyorlar, badanası dökük, beyaz floresanlı bir sınıfa girip, sıralarına oturuyorlardı. ** ** ** Aslında dershanedeki çocukların büyük bir sırrı, inanılmaz bir anlaşmaları vardı: orası paravan bir dershaneydi. Velilere göstermelik bir sınıfı, arkasında ise bütün oyunları özgürce oynayabildikleri gizli, kocaman bir bahçesi vardı. Kimileri taştan kale direklerinin arasında futbol maçı yaparken, kimileri doya doya ip atlıyor, kimi bir ağacın dibine yatıp pofuduk bulutlara bakıyor, kimisi de bir anket defterine sevdiğinin isminin ilk ve son harflerini yazıyordu. Sonra herkes birbirinin üstünü başını düzeltiyor, suratlarına “perişan olmuş” gibi bir ifade takıyor, tuğla gibi test kitaplarının arasında kaybolmak üzere evlerinin yolunu tutuyordu. Arka Bahçe Dershanesi’nin ününü şehrin bütün çocukları bilirken, bir tane bile veli orada gerçekten yaşananları bilmiyordu. Muazzam dayanışma, dostluk ve mutluluk, evdeki çalışmayı da olumlu etkiliyor; okuldaki notlar iyi geldikçe, veliler de Arka Bahçe Dershanesi’nin disiplininden övgüyle söz ediyordu. Adil bir “sınıf nöbeti” sırası yapmışlardı. Dershaneye bir teftiş olacağı zaman, ya da bir veli sokağın köşesinde belirdiğinde, nöbetçi olanlar sınıfta acele bir ders havası oluşturuyor; arka bahçede basketbol, voleybol topları - sınıfta ise paraboller, hiperboller havalarda uçuşuyordu.

5 Bir gün tahtada limit sonsuza giderken, arka bahçede mantar tabancalarıyla komen oynuyorlar, güya vurulup, toprağın üzerinde ölmüş numarası yapıyorlardı. Geldiğinden beri mızmız, çıtkırıldım bir arkadaşları vardı – oyunlara da pek katılmazdı. Neden oradaydı, o büyük sırrın parçasıydı, dershaneye girmek için neden bu kadar yalvarmıştı; kimse anlamazdı. Mızmızın mantar tabancası yoktu, ama oyuna onu da almışlardı. Derken birinin tabancası kayboldu; çok arandı ama bulunamadı – kaybolmadan az önce mızmız yanındaydı. Ona sorduklarında, boncuk boncuk terlemiş alnı - çipil çipil gözleriyle: - Bilmiyorum; hiç görmedim – artık eve gidelim… diyecekti. Mızmız eve geldiğinde annesi dershaneden gelmiş oğlunun tırnaklarının leş gibi toprakla dolmuş olduğunu görecek, önce eşek sudan değil - kardeşi dershaneden gelinceye kadar dövecek; ardından da kaytan bıyıklı babasına şikayet edecekti. Mızmız karga olmuş, ötmeye başlamıştı; Arka Bahçe Dershanesi aslında bir dershane değil, oyun bahçesiydi, onu da “zorla” dershaneye sokmuşlar, bu müthiş sırra ortak etmişlerdi. Mızmız orada asla olmamışları da uydururken, sırtı - alnı boncuk boncuk terliyor; annesi de bir yandan dövüyor, bir yandan da yedinci kuru atletini giydiriyordu.

6 Ertesi gün Arka Bahçe Dershanesi’nde büyük bir yakantop yarışması vardı – tam o sırada sirenler çalmış – dershane sarılmıştı. Gafil avlanmışlardı. Dershane kapatılacak, çocuklar velilerin imzası karşılığında şehrin adım başı yer alan “adam gibi” dershanelerine dağıtılacaklardı. Böylece “göz açıp kapayıncaya” kadar değil, “uyanıp uyuyuncaya” kadar sürecek günlük test çözme maratonları başlayacak, ne Arka Bahçe Dershanesi, ne de renkli düşler kalacak; yıllar birbirini kovalayacaktı... ** ** ** Evlendirilmiş, iki çocuğu olmuştu. Dördü de muhtelif dershanelere gidiyor, bazı günler “neye?” olduğunu unuttukları bir şeylere hazırlanıyor, yatıncaya kadar eve dağılıp test çözüyorlardı. Bir zamanlar Arka Bahçe Dershanesi’nin olduğu yerde artık şehrin en büyük alışveriş merkezi bulunuyordu. Üstleri aranırken pantolon düğmeleri bile tabanca varmış gibi ötüyordu. Esaslı eğitilmiş karısına, oranın bir zamanlar şehrin çocukları için nasıl bir ortaklık, nasıl bir mutluluk dünyasının merkezi olduğunu anlattığında, karısı tek kelimesine inanmayacaktı. Çocukken haytalık yapmayıp, adam gibi derslerine çalışmış olsaydı, kazık kadar adam olduğunda böyle saçma düşler anlatamayacaktı.

7 Şehrin en büyük alışveriş merkezi elbette çocukları da düşünüyordu; anne babalar bastırıp hologramlı kartlarını - ayaklarından kısa yorganlar alırlarken, çocukları da ekranları kana bulayacaklardı. Açılışı yapan büyük şahsiyetin çipil çipil gözleri vardı. Kurdeleyi makasla keserken alnında oluşan boncuk boncuk terleri görünce bir şeyler anımsayacak; ama ne anımsattığını, cep telefonuyla konuşurken eliyle ağzını kapatan önemli adamın kim olduğunu bir türlü çıkaramayacaktı. ** ** ** Market arabalarından tren oluşmuş, otopark girişindeki kazılmış alan boyunca yürüyorlardı. Birden durdu; karısı görmemişti ve asla göremeyecekti. Yüreği her an duracak gibi çarparken, topraktan mantar gibi çıkmış çoook eski, sırdaş bir mantar tabancası –

8 tetiğinde parmak değil, yürek izi - hüzünle ona bakıyordu… düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com müzik: Donauwellen-Walzer / Josef Ivanovici


"Arka Bahçe Dershanesi (ses düğmesini açabilirsiniz) düş hekimi - masal." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları