Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

100 Soruda Türk Folkloru (31-41) II. Bölüm: Tabî’at Bilgisi – Tabî’at Yasalarını Étkileme KONU BAŞLIKLARI (sayfa 123-147) 31: Uğur, ne demektir? 32: "Bereket",

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "100 Soruda Türk Folkloru (31-41) II. Bölüm: Tabî’at Bilgisi – Tabî’at Yasalarını Étkileme KONU BAŞLIKLARI (sayfa 123-147) 31: Uğur, ne demektir? 32: "Bereket","— Sunum transkripti:

1 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) II. Bölüm: Tabî’at Bilgisi – Tabî’at Yasalarını Étkileme KONU BAŞLIKLARI (sayfa 123-147) 31: Uğur, ne demektir? 32: "Bereket", "uğur"dan farklı bir aŋlam taşır mı? 33: "Yorum" sözünden ne aŋlıyoruz? Ne gibi olaylar, davranışlar, nasıl yorumlanır? 34: Fal nedir ve çeşitleri nelerdir? 35: Nazar ne demektir? Kimiŋ, kime, neye nazarı değer? 36: Nazardan nasıl korunmalı? 37: "Büyü" kavramı içine hangi işlemler girer? 38: Büyüleriŋ çeşitleri nelerdir? 39: Büyüleriŋ yapıları nasıldır? İçerikleri nedir? 40: Kötü büyülerden nasıl korunulur? Étkileri nasıl giderilir? 41: "Ocak" nedir? Büyülük işlerle nasıl bir ilişkisi vardır?

2 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 31: Uğur, ne demektir? Uğur (veyâ «oğur») sözcüğünüŋ aŋlam gelişimi, başlı başına bir inceleme konusu olacak kadar kapsamlıdır. DLT’te bu sözcüğüŋ aŋlamları ve oŋa bağlı deyimler şunlardır: Zamân, bir işe vakit ve fırsat, karşılık, bereket, -mutluluk aŋlamında- devlet, oğur bolmak ve oğurlug bolmak (uğurlu olmak), yol hayırlı ve uğurlu olmak (uğurlar olsun)… Bunlarla birlikte bir de «yol» ve «hizmet» aŋlamları vardır: pâdişâh/dîn/vatan uğruna gibi. Yolcuya «uğuruŋ açık olsun» denildiğinde bu kelime bir bakıma yol aŋlamına da gelir. Toparlarsak, uğur ve uğursuzluk; bir nesneniŋ, kişiniŋ, hayvânıŋ, işiŋ, zamânıŋ, yeriŋ özündeki olumlu niteliği ve gücü veyâ olumsuz niteliği belirtir. Olumluda bereket, mutluluk, iyilik, kolaylık vardır; olumsuzdan kaçınılır ve onu giderme yöntemleri gözetilir.

3 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 32: Bereket", "uğur"dan farklı bir aŋlam taşır mı? «Toprağı bereketli» (Çok ürün veren toprak), «bereketli yağmurlar» (toprak ürünlerinde bolluk), «bereketli yıl» (ürünlerin bol olduğu yıl), «Taŋrı kesene, malına bereket versiŋ» (paranı, malını artırsın), yemek yiyenlere «bereketli olsun» (yiyeceği eksik olmasın) gibi deyimlerden aŋladığımız gibi bereket, olumlu şeyleri sürdürme ve artırma dileğiyle birlikte tabî’ata étki amacı taşır. Başta Hızır olmak üzere bütün ermişler ve ocaklı kişilerde bereket sağlama hüneri vardır.

4 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 33: "Yorum" sözünden ne aŋlıyoruz? Ne gibi olaylar, davranışlar, nasıl yorumlanır? Yo- kökünüŋ eylem biçimi olan yor-, «olaylarda ve nesnelerde gizli olan ve gelecekten haber vérme hünerinde olan belirtileri açıklamak» demektir. Yo- kökünden yorum’dan başka, ölüm töreni aŋlamındaki yog, Dede Korkut Kitâbı’nda bir çeşit alkış olan yom, Türkçede ba’zı lehçelerde masal, bilmece aŋlamlarındaki yomak, comak gibi sözcükler de türemiştir. «Yormak» eylemi, bugünkü aŋlamı ile DLT’te de geçer. Yor eylemi, günümüzde düşler (rûyâ) içün kullanılır ki ‘Arabçası ta’bîrdir; yazı dilinde yorum içün kullanılır ki ‘Arabçası tefsîrdir. Düşler içün kullanımında «hayra yormak», «iyiye yormak», «kötüye yormak» gibi deyimleri vardır. Yorum, kişiniŋ herhangi bir étkisi olmaksızın kendiliğinden oluşan duruma, olaya, görüntüye, öŋbelirtiye gelecek içün olumlu veyâ olumsuz aŋlam vérme işlemidir. Bu işlem, yorumlanacak şeyiŋ niteliğine göre ya herkesçe ya da ancak uzmanca yapılabilir. Her yerde geçerli, bilinen olaylar herkesçe yorumlanabilirken eşsiz, nâdir olanları ise uzmanca...

5 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 1- Cânsız Nesne Yorumlamaları Camdan bir nesneniŋ kırılmasından, uğurlu bir şey olacağı Ocakta, sobada külleriŋ top top yığılmasından, kışıŋ çok kar yağacağı Sobayı çabucak yakmağı becereniŋ, nişanlısınıŋ güzel olacağı Ocakta yanan kütükten çingileriŋ sıçramasından, havalarıŋ güzel olacağı Od’uŋ (âteşiŋ) türlü hâllerinden yorumlarda bulunmak, Türkler arasında yaygın bir gelenektir. 2- Ay, Güneş ve Yıldız Yorumlamaları «Ay ağıllansa ağılıŋ büyüt, gün ağıllansa koyunuŋ güt» atasözü, ağıldan (hâle) hareketle, Ay ağıllanmasında kışıŋ uzun ve sert olacağına, Güneş ağıllanmasından havalarıŋ iyi gideceğine işâret sayılır. Yıldız kayması, biriniŋ öldüğüne; kuyruklu yıldız da o yıl savaş veyâ büyük bir âfet olacağına işârettir.

6 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 3- Hava Olayları Yorumlamaları Ebemkuşağı (gökkuşağı) yormada Fahreddîn Kırzıoğlu (Türk Folklor Araştırmaları, s: 234, Ocak 1969) bir yazısında, M. 1713 (H. 1125) târîhli bir yazmada, aslı Kırklareli’niŋ Babaeski ilçesinden bir «eleğimsağma» (‘alâ’im-i semâ) kuşağınıŋ renkleriniŋ nasıl yorumlandığı üzerine bilgiler verir. Buŋa göre kuşağıŋ alttaki rengi hangisiyse, oŋa göre soŋuçlar çıkarılır (s. 127-128). Hava ile ilgili halk takvimi ve melhemeler üzerinden de birçok öŋgörü ve yorumlar vardır. 4- Hayvân Hareketleri Yorumlamaları 16. yy ‘Osmânlı yazarı Lâmi’î Çelebi’niŋ Letaif-i Lâmi’î kitâbındaki bilgilye göre bir değirmenci, eşeğiniŋ kuyruğunu kaldırınca hayalarını karnına çekmesini, havalarıŋ yağmurlu olacağına yormuş. Avuca konan uğurböceğini avuca kapatıp, tekerlemesini söyledikten soŋra eğer uçarsa, dileğiŋ gerçekleşeceğine yorulur. Toroslardaki Tahtacılara göre ekili yerden geyik geçerse, oradan alınacak ürün, bereketli olur.

7 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) Yolda kurda rastlamak, işleriŋ rast gideceğine, tavşana rastlamak, uğursuzluğa yorulur. Köpek uluması, ölümü haber vérir. Gök Türklerde de bu inanış vardır. 10. yy’da İdil Bulgarlarında ise aksine, bu bir uğur sayılır. Baykuş ötmesi, felâkete yorulur. DLT’te akbabanıŋ bir kişiniŋ yüzüne karşı ötmesi, ölümüŋ öŋ habercisi diye yorulur. Bir söylentiye göre Attila, leylekleriŋ bir şehri bırakıp gitmelerinde uğur görerek kuşatmağı sürdürme karârı almış. 5- Çocuk Hareketleri Yorumlamaları Çocuğuŋ emeklemesi, konuk geleceğine yorulur. Çocuk, yazuksuz (günâhsız) olduğundan, bu özelliğinden dolayı çeşitli büyü işlerinde de kullanılır.

8 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 6- Beden Organlarındaki Belirtilerin Yorumlanmaları Kulak çınlaması, aŋılma belirtisidir. Kulağın veyâ yüzde bir yeriŋ durduk yere kızarması, biriniŋ çekiştirmesine yorulur. Sohbet sırasında birden sessizliğiŋ çökmesi, ortama şeytân geldi diye yorulur. İrkilmek ve ânî ürpermek, ‘Azrâ’îl’iŋ yoklaması diye yorulur. Aynı zamânda bedeniŋ içinden ciniŋ geçip gitmesi diye de yorulur. 7- Düş (Rûyâ) Yorumlamaları Bu iş, üzerine kitâplar yazılacak kadar mühim görünmüştür. Herkesiŋ düşünü kendi yorumlaması ‘âdet olmakla birlikte, kimi sıra dışı ve zor düşleri yormada uzmana başvurulur. Dede Korkut Kitâbı’nda bu uzmana başvurma geleneğine anıştırma (telmîh) buluyoruz. Salur Kazan, düşünü kendi yoramayınca kardeşi Kara Güne’ye başvurur, o da bir kısmını yorumlayabilir, yorumlayamadığı kısmı için «Kalanısın yor bilmem, Taŋrı yorsuŋ» der. Buraya kadar kişiniŋ herhangi bir étkisi olmaksızın kendiliğinden oluşan duruma, olaya, görüntüye, öŋbelirtiye ilişkin örnekler vérdik. Bir de geleceği öğrenmek içün bilinçli yapılan işler soŋrası yorumları vardır.

9 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) Bireyiŋ miti, rûyâ; toplumuŋ rûyâsı, mittir. (Hadîs-i Şerîf)

10 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) Halk geleneğinde bunlarıŋ tümü birden «niyet» deyimiyle gösterilir. Gelecekten haber vérmede biraz daha gelişmiş bir basamaktır. Düşlerde buŋa istihâre (hayır bekleme) derler. Gelecekle ilgili öŋbilgi isteyen kişi, birtakım uygulama ve kuralları yerine getirip uyur. Buŋa «istihâreye yatmak» denir. Hıdırellez gécesi istihâreye yatmak, genç kızlar arasında yaygın bir gelenektir. O düşe göre evlenip evlenmeyecekleri ve kiminle evlenecekleri konusunda yorumlar çıkarırlar. Niyet Kuyusu da gelecekte veyâ uzakta olan bitenden olumlu-olumsuz yorum çıkarmada kullanılır. Bunların eŋ basitlerinden biri, artık oyun hâline gelmiş uğurböceği uçurmaktır.

11 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 34: Fal nedir ve çeşitleri nelerdir? Fal, öŋceki soruda incelediğimiz «yorum» tekniklerini de içerir. Daha özel ve yaygın aŋlamıyla fal; özel teknikleri, araçları ve uzmanları olan yorumlama bilgisidir. Geleceğiŋ bilgileri, yakınlarıŋ sağlık durumu, uzakta olanıŋ hâlini öğrenme, kayıp veyâ çalıntı eşya bilgisi gibi konularda falcıya (bakıcıya) başvurulur. Fallar (bakıcılıklar); tekniklerine, araçlarına, uzmanlarına göre çeşitli kümelere ayrılır. 1- Su Falı Bir kaptaki suya bakıcı veyâ küçük bir çocuk bakar, soŋra gizli çağrı sözleri söylenir ve kendisinden haber alınacak rûhlar (cinler) çağrılır. Gelen rûhlara öğrenilmek istenenler sorulur. Bakıcı, yanıtları suda beliren çizgiler, yazılar, şekillerden gördüğünü der. Bu yöntemi kullanan bakıcılara cindâr veyâ cinci derler ve bunlar, erkek veyâ kadın olabilirler. Niyet Kuyusu, aynı yöntemiŋ aracı gerektirmeyen çeşidi sayılır.

12 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 2- Ayna Falı Şamanlarıŋ, yitiklerden haber alma araçlarındandır. Su bakıcılığıyla beŋzerdir. Cinci, gelen rûhlara istediği kişileri ve olayları yansıtmasını buyurur. 3- Kurşun, Köz ve Tütsü Falı Cincilik türüne giren bu üç teknikte, çağrılan rûhlardan bilgi alınır. Tütsüde, suda ve aynada olduğu gibi, kişi yüzleri ve bedenleri belirir, bakıcı bunları görür. Kurşun ve köz bakıcılığında, bu iki nesne suya atılıp, aldıkları biçimler yorumlanır. Bu nesneler suya atıldığında, eşikte veyâ hastanıŋ üstünde duran, hastalığıŋ nedeni olan kötü rûhları korkutup, kaçırmak amacı güdülür. Bu fal, aynı zamânda bir hastalık sağaltmadır. Kürek kemiği, kahve, iskambil, bakla fallarında hastalığı, uğursuzluğu, nazarı, kötülüğü sağaltma işlevi yoktur. Bu fallar yalŋızca bilgi vérir. 4- Kürek Kemiği Falı Özellikle koyuncularca bilinen bu falda, belli yollarla çıkarılan kürek kemiği, etten sıyrılır, odda kızdırılır ve üstünde beliren biçimler yorumlanır.

13 100 Soruda Türk Folkloru (31-41)

14 5- Kahve Falı Falına baktıran, kahvesini tabaklı fincandan içtikten soŋra fincanı tabağıŋ üstüne tersçe kapatıp, soğumasını bekler. Daha soŋra bakıcı, telve biçimlerini yorumlar. 6- İskambil Falı Her kâğıdıŋ karşıladığı bir kişi (fala baktıran, ve onuŋ yakınları, dostları, düşmanları), durum (hastalık, sıkıntı, sevinç) ve nesne (para, mektûp) vardır. Kartlar karılır ve dizilir. Fal baktıran, belli sayıda kart seçer, bunlarıŋ karşılıkları ve aralarındaki uzaklığa, yakınlığa göre bakıcı tarafından yorum yapılır.

15 100 Soruda Türk Folkloru (31-41)

16 35: Nazar ne demektir? Kimiŋ, kime, neye nazarı değer? Bakış aŋlamındaki ‘Arabça nazar, kimi kişileriŋ bakışlarındaki zararlı gücü belirtir. Bu kişileriŋ cânlıya bakarsa hastalık, sakatlık, ölüm; nesneye bakarsa hasar, kırılma gibi olumsuz étkilere neden olacağı düşünülür. Bu olumsuz olaylar, nazara bağlandığında «nazar değdi» veyâ «kem göze uğradı» deyimiyle ifâde édilir. Açık, çiğ mavi gözlerde ve kıskançlıkta nazar gücü olduğu düşünülür. Nazara gelmeğe eŋ yatkınlar, çocuklar ve imrenilecek cânlılardır; çünkü çocuklar güçsüzdür ve tez étkilenir, imrenilecek cânlılar da kıskançlık duygusunu kamçılar. İnsânlar, at ve sığır gibi büyükbaş hayvânlar, kolay kırılıp bozulabilecek nesneler ve hattâ evler, nazara gelebilir. Bunlar hîç beklenmedik bir ânda olumsuzluğa uğrarsa, nazar aldığı düşünülür. Nazar étmede kıskançlık, tetikleyici ‘unsurdur.

17 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 36: Nazardan nasıl korunmalı? İlk ‘akla gelen çâre, zarar görme ihtimâli olan varlığı kem gözlerden kaçırmaktır. Bu kuralın aşırı örneklerini masallarda buluruz. Çocukları tatlı sözler yerine çirkin, boklu, sidikli gibi kötüleyici sözcüklerle sevmek de bir yöntemdir. «Elem tere fiş, kem gözlere şiş» gibi tehdîtli sözler de nazarı öŋler. Eŋ yaygın araçlardan biri de nazarlıktır. Bu nesne yalŋızca bir mavi boncuk olabileceği gibi, üstünde göz resmi olan büyükçe bir mavi boncuk da olabilir. Yapıp, takması eŋ kolay nazarlıklar ufak şap parçası, çitlembik ağacınıŋ kabuğu, yeşil kahve tânesi, kurt dişi ve pençesi, yavru kaplumbağa veyâ deŋiz hayvânları kabuklarıdır. Nazar değmesiyle hastalandığına inanılan kişi, bir uzmana okutulur veyâ kurşun döktürülür. Tütsüleme olarak üzerlik yakılır. Üzerlik tohumları âteşe atılır, dumanı da nazarlanmış kişiye şu tekerleme söylenerek koklatılır: «Üzerliksiŋ, havasıŋ. Yetmiş iki derde devâsıŋ. Gelmiş, gelecek belâyı savarsıŋ»

18 100 Soruda Türk Folkloru (31-41)

19 37: "Büyü" kavramı içine hangi işlemler girer? Büyünüŋ halk arasında bilinen dar aŋlamıyla birlikte bilim literatüründe maji adıyla geŋiş aŋlamı vardır. Geniş aŋlamına göre tanımı şudur: İyi veyâ kötü bir soŋuç içün tabî’at öğelerini, yasalarını étkilemek ve olaylarıŋ olağan seyrini değiştirmek içün girişilen işlemlerdir. Bu aŋlamıyla bu kitâbıŋ 31’den 55. soruya kadar olan bölümleri ve başka birçok bölüm, büyüdür.

20 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 38: Büyülerin çeşitleri nelerdir? Olumlu (ak, akça) ve olumsuz (kara) büyüler olarak iki kümeye ayrılır. Kara büyüleriŋ bir kısmı, büyücünüŋ, kendisine başvuranıŋ kötü niyetini bile bile yaptığı büyülerdir ki halk arasında bu türlü büyü yaptığı ve yaptırdığı bilinenler, hoş karşılanmaz. Uzmanla; ya’nî büyücüyle yapılan kara büyüler olmakla birlikte, kötülüğe niyetli kişileriŋ kendi başlarına uygulayabilecekleri işlemler de vardır. Reçeteleri kulaktan kulağa öğrenilen veyâ bu işler içün yazılmış, düzenlenmiş kitâplarda bulunan şeylerdir.

21 100 Soruda Türk Folkloru (31-41)

22 39: Büyüleriŋ yapıları nasıldır? İçerikleri nedir? Her büyü reçetesinde aşağı yukarı şu bilgileriŋ bulunması gerekir: 1- Konusu (Sevgi, soğutma, sakatlama vb.) 2A- Étkilenecek kişi veyâ kişiler 2B- Étkilenecek kişiyi temsîl éden hayvân veyâ nesne (kukla, saç, kan…) 3A- Étkileyici nesne 3B- Étkileyici nesneniŋ taşıdığı büyü öğesi 3C- Étkileyici nesneniŋ kullanışı (yeme, içme, yakma, bağlama…) 4- İşlem zamânı (gün, sâ’at, vakit vb.) 5- İşlem yinelenme sayısı Kimi büyülerde Türkçe tekerlememsi sözler, ‘Arabça du’â klişeleriniŋ yerini almakta veyâ onları güçlendirme amacıyla eklenmektedir.

23 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) Olumlu büyüleriŋ çoğunu oluşturan muhabbet tılsımlarında étken öğe oddur. Bunda «beŋzer, beŋzeri doğurur» ilkesi ve yasasından hareketle hedef olan kişiniŋ yanması; ya’nî sevdâ âteşinde tutuşması istenir. Yine aynı şekilde, kimi muhabbet tılsımları da sarmaşık yapraklarıyla yapılır, bağlama büyülerinde düğüm kullanılır. Bundan başka, renkler, sayılar, kelimeler de bu ilkeyle kullanılır. Tutmak: dut, kara: karâr, kızmak: kırmızı, sararmak: sarı, 3, 7, 9, 40, 41…

24 100 Soruda Türk Folkloru (31-41)

25

26

27 40: Kötü büyülerden nasıl korunulur? Étkileri nasıl giderilir? M. Halit Bayrı’nıŋ kitâbında (İstanbul Folkloru, s. 175-176) sıraladığı 19 tedbirden birkaç örnek: Deŋizaşırı bir yere gitmek veyâ ırmak, çay gibi küçük, büyük akarsu üstünden geçmek Çeşitli tütsüler (yedi dükkân süprüntüsü, leylek tersi, maydanoz tohumu; kaş, kirpik veyâ bedendeki başka bir kılı yakmak…) Büyülenen kişiniŋ kahvesine kırlangıç boku koyup, içirmek. Bir yol da karşı büyüye başvurmaktır. Bunlarıŋ kimi yalŋız işlemlerdir, kimi de işlemi güçlendirme amacıyla yazılanlardır.

28 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) 41: "Ocak" nedir? Büyülük işlerle nasıl bir ilişkisi vardır? Ocak sözcüğünüŋ od yakılan nesne aŋlamından artık üç aŋlamı daha vardır. Birincisi, «Ocağıŋ batsın!» deyiminde kastedilen soy sop, ‘âiledir. İkincisi, Ağu İçen Ocağı, Garîb Musa Ocağı, Pîr Sultân Ocağı gibi Alevî-Bektaşî-Kızılbaş topluluklarınıŋ bölge bölge bağlı oldukları, öŋderliğiŋ verâsetle işlediği kutlu merkezlerdir. Üçüncüsü, Sarılık Ocağı, Sıtma Ocağı, Fıtık Ocağı gibi hastalık sağaltan kişilerdir. Bu aŋlamıyla ocak ile ocaklı, eşaŋlamda kullanılır. İşbu soruda üçüncü aŋlamdaki ocak üstünde duracağız. Ocaklılarıŋ hasta sağatlamaları, halk hekimliği (otacılık, emçilik…) ve büyücülük yöntemleriyle işler. Ocaklılar çoğunlukla bir yatırıŋ yakınındaki köyüŋ halkından, bir ermişiŋ soyundan veyâ türbe görevlisinden olur. Ocaklı olmak içün cinsiyet ayrımı yoktur. Tabî’î çoğunlukla erkek hastaya erkek, kadına kadın ocaklı bakar. Ancak ocak kültü anaerkillikle ilişkili olduğundan, ocaklılar çoğunlukla kadındır. Kimi ocaklılar, birden çok hastalığı sağaltabilir. Kimileri ise hayvân hastalıklarını da sağaltabilir.

29 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) Bu ocaklık da tıpkı Alevî-Bektaşî-Kızılbaş ocaklarındaki gibi atadan oğula, anadan kıza el vérmeyle geçer; fakat ondan farklı olarak kan, ırk ve dîn bağı olmayan kişilere de el vérilebilir. Örneğin, müslümân Türk bir fıtık ocaklısı, bu fıtık tedâvî bilgilerini Hıristiyan Alman’a da el vérip öğretebilir. Bu el vérmeniŋ süluk ve inisiyasyon gibi adları da vardır ve özel törenle de olabilir. Ocaklı yeteneği kazanmanıŋ bir yolu da Al Karısı alt étmektir. Bu kişilere «al ocaklısı» denir ve onuŋ soyundan kimseye Al Karısı bulaşmayacağı gibi, albastı sağaltması da yapabilir ve herhangi bir şahsî eşyasını vérdiği kişiye Al Karısı bulaşamaz. Kimi üŋlü yatırlarıŋ bulundukları köylerde bütün ahâlî, ocaklı olabilir. Buŋa örnek, Afyon yakınındaki Karaca Ahmed Sultân Ocağı’dır. Buraya «deliler ve dolular ocağıdır» derler. Burada ‘akıl hastaları ile gebeler şifâ arar. Köyüŋ hepsi ocaklı olduğundan, herhangi biri bu kişileri sağaltabilir.

30 100 Soruda Türk Folkloru (31-41) KAYNAKLAR Boratav, Pertev N. (1999). Yüz Soruda Türk Folkloru (İnanışlar, Töre ve Törenler, Oyunlar). İstanbul: Gerçek Yayınevi. Yavuz Doğan. (2014). Ocak. Belgesel. Apashka. Belgesel.


"100 Soruda Türk Folkloru (31-41) II. Bölüm: Tabî’at Bilgisi – Tabî’at Yasalarını Étkileme KONU BAŞLIKLARI (sayfa 123-147) 31: Uğur, ne demektir? 32: "Bereket"," indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları