Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
ENGELLİLERE YÖNELİK TUTUMLAR
2
Engelli??? “vücudunda eksik veya kusuru olan birey” olarak açıklanmaktadır (TDK). “normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, ortopedik veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamaması” (Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 3447 numaralı bildiri) “bir yetersizlik veya özür nedeni ile yaşa, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilememesi hali” olarak tanımlamaktadır “(Dünya Sağlık Örgütü)
3
2002 yapılan Özürlüler Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizdeki toplam nüfusun % 12,29’unu engelli (kalp, şeker, böbrek yetmezliği gibi süreğen hastalığı olan ya da bedensel veya zihinsel engeli olan) vatandaşlar oluşturmaktadır. İlişkide bulundukları aile bireyleriyle birlikte düşünüldüğünde, “engellilik” konusu yaklaşık 10 milyon kişiyi ilgilendirmektedir.
4
Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yayınladığı rapora göre, Türkiye nüfusunun % 12.29’unu engellilerin oluşturduğu, engelli olanların % 41’inin okuma yazma bilmediği, % 14’ünün işgücüne katıldığı ve çalışan engellilerin de % 69’unun Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı olduğu görülmektedir (TUİK, 2011: 2-17).
5
Tutum, bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir nesne, toplumsal konu, ya da olaya karşı deneyim, bilgi, duygu ve güdülerine (motivation) dayanarak örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal bir tepki ön eğilimidir. Burada önemli olan nokta, bireyin sahip olduğu deneyimleri, bilgi birikimini, duygularını ve güdülerini nasıl bir örgütlenme içerisinde birbiriyle ilişkilendirdiğidir.
6
Tutumundan söz ederken bireyin,
bir otomobil, bir kitap, bir senfoni, bir öğrenci, bir söz, bir hareket bir başka bireyin tutumu veya birçok nesne içinden, daha önceden, kendi yaşantı ve bilgileri içinde yer almış olan herhangi bir duruma, nesneye, kişiye vb. karşı sergilediği tavırdan (davranış ya da duruş biçimi) söz etmiş oluyoruz.
7
TUTUM Sosyal temsiller Değerler İdeolojiler
Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi öğelerin bütünü İdeolojiler Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükûmetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü.
8
Değerler Genellikle beğeniye, ahlak ve inançlara dayanır. İnsan davranışlarının hangilerinin iyi, hangilerinin doğru ve yararlı olduğunu belirtir. Değerler, bireyin davranışını değerlendirmesinde bir ölçüttür ve bireyin davranışlarına yön veren kurallar ve kanılar bütünüdür. Toplumsal değerler, belli bir toplumda oluşan, ortaklaşa kabul gören, düşünce ve kuralların uygulama biçimlerini yansıtan ölçütlerdir. Toplumsal değerler, toplumların tarihsel gelişim sürecinde oluşur. Birey toplumsal değerleri, içinde doğduğu toplumda, gruplarda hazır bulur.
9
Sosyal temsiller / ‘kollektif temsiller’
Sosyal temsiller, kişilerin deneyimlerine dayanarak nasıl teori geliştirdikleri ve neleri konuştuklarına yöneliktir. Bu oluşturulan teoriler yeniden sosyal gerçeği oluştururlar ve sonuç olarak davranışları etkilerler. Toplumun en temel yapılarında meydana gelen ve yayılmaya başlayan bu temsiller zaman içerisinde itiraz edilmeden ve doğrudan kabul edilir hale gelirler. Sosyal temsillerin, toplumların deneyimlerine dayanarak üretilen ortak teoriler, görüşler ve bilgiler içerir. Sosyal temsillerin inşası ile bir toplumda ortak paydalar ve sembollerin kabulü söz konusudur. Bu da bireylerin ortak referans alanları oluşturmalarına ve birbirlerini anlayabilmelerine imkân vermektedir. Sosyal Temsiller dinsel inançlarımız, siyasi görüşlerimiz ve yarattığımız iletişim ile uyum sağlayacak düşünce birikimlerini ve gündelik düşüncelerimizin içeriklerini kapsar.
10
Örneğin, yasal trafik kuralına göre şehir içerisinde azami hızın 50 km
Örneğin, yasal trafik kuralına göre şehir içerisinde azami hızın 50 km. olmasına karşın; "yol durumu uygunsa ve trafik kontrolü yoksa, hızı artırmada bir sakınca yoktur" görüşü benimsenmekte; bu sosyal görüşe uymayanlar, yani boş yolda 50 kilometrenin altında hareket edenler korna ya da selektör ile uyarılmakta ve geçerli olan "sosyal temsile" uyulması istenmektedir.
13
Tutum: Kültür Kişilik özellikleri Çevre Toplumsallaşma süreci
Bilgi birikimi Bireyin gözlemlediği yaşamsal deneyimlerden etkilenir/ etkiler.
14
Tutum tanımı 1: Kişinin belirli bir insana, gruba, nesneye, olaya vb. yönelik olumlu veya olumsuz bir şekilde hissetmesine veya davranmasına yol açan istikrarlı, yargısal bir eğilim olarak tanımlanmaktadır. (Psikolojik)
15
Tutum tanımı 2: Bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan eğilim (Smith,1968) **Atfedilen—gözlenebilir, ölçülebilir??? Gözlenip ölçülen bir davranış değil aksine davranışın ortaya çıkışını hazırlayan eğilimdir. Psikolojik obje– birey için anlamlı (yaşam temelli), diğerleri?? (ARABA)
16
Tutum bireyin davranışları, düşünceleri ve duyguları üzerinde etkili olan bir eğilimdir. Toplulukların ya da grupların tutumlarından bahsetmek oldukça zordur Bir grubun tutumundan bahsetmek için---- çok sayıda üye+tutum ölçümü
17
Tutum tanımlarında dikkat çeken bir diğer ortak nokta ise bir çok psikolojik değişken gibi tutumların da gözlenemeyen yönleri olduğudur. Tutumların bu yönü onların bazı davranış biçimlerinden (söz, tavır, jest, mimik... gibi) yola çıkılarak yorumlanabilmesine yol açar.
18
Psikolojik objenin kaynağı
Tutum tanımı 3: Bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir nesne, toplumsal konu, ya da olaya karşı deneyim, bilgi, duygu ve güdülerine dayanarak örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal tepki ön eğilimidir. Psikolojik objenin kaynağı
19
TUTUM Organizmanın uyaranlar karşısındaki tepkilerinin bütünü Davranış
Duygu Düşünce Olay, durum ve nesneler üzerinde çözümleyici ve birleştirici işlemlerde bulunmaya olanak sağlayan kavrama ve açıklama yetisi Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim
20
Tutum tanımlarındaki ortak noktalardan biri de tutumların oluşumunda (a) bilgi, (b) inanç ve (c) duyguların sistemli ve sürekli bir örgütsel ilişki içinde olduklarıdır. Bu da tutumların oluşumunda öğrenme sürecinin varlığını ve önemini göstermektedir. Öğrenme süreci aynı zamanda tutumların değişken olmasını gerektirir. Buna göre tutumlar değişebilme özelliğine sahiptir. Araştırmalar erken yaşlarda öğrenilen tutumların, önemli tecrübeler ve olaylar olmadığı takdirde oldukça durağan olduğunu ve kolay kolay değişmediğini göstermektedir. Ancak erken yaşlarda da öğrenilmiş olsa, tutumlar yeni tecrübe ve öğrenmelerle değişikliğe uğrayabilmektedir ( Cavkaytar,1999).
21
TUTUM ÖĞELERİ DavranışSAL TUTUM DuyguSAL BİLİŞSEL
22
1. DUYGUSAL ÖĞE (içsel motivasyona yönelik)
Bir kişinin tutum objesine ilişkin duygularını ifade etmektedir. Tutum, bireyi bir obje ile karşılaşıldığında olumlu ya da olumsuz tarzda kararlı cevap vermeye hazırlayan, uygun hale getiren bir his olmaktadır. Olumlu duygular; kabul etme, sevme, hoşnut olma, zevk alma, olumsuz duygular ise; iğrenme, tiksinme, korkma şeklinde olabilir.
23
Tutumun en genel hedefi bir objedir
Anderson (1988) ise beş önemli duyuşsal niteliği "(a) his, (b) uyum, (c) hedef, (d) yön ve (e) yoğunluk" tutumla ilişkilendirerek açıklamaktadır. Tutumun en genel hedefi bir objedir Tutumun yön belirtileri olumlu ya da olumsuz olmalarıdır. İlgi için ilgili ya da ilgisiz, değer için önemli veya önemsiz, kabul edilebilirlik ya da kabul edilmezlik belirtileri gösterilebilir. Son olarak tutum şiddet ile diğerlerinden ayırt edilmektedir. Genelde orta derecede şiddetli bir his olarak ortaya çıkmaktadır.
24
Duygusal öğenin oluşmasında iki temel süreç söz konusudur:
Deneyimden elde edilen durumların duygularla ilişkilendirilmesinden ve sınıflandırılmasından (olumlu-olumsuz, zevk verici-acı verici, arzulanan-arzulanmayan) kaynaklanmaktadır. SINIFLANDIRMA &AMAÇ arasındaki ilişki Duygusal öğenin bireyin DEĞERLERİNE dayanmasıdır. İçinde yaşanılan kültürün, sahip olduğu etik ilkelerin çerçevesinde kendine bir değerler sistemi kurar.
25
Örneğin Ali öğretmen sınıfındaki kaynaştırma öğrencisi ile mesai saatlerinin dışında da çok yoğun şekilde ilgilenmektedir. Aile ile evde neler yapabileceklerine yönelik konuşmaktadır. –Yardımsever /İdealist Yardımsever: yardıma gereksinimi olanlara yardım ettiği için mutlu, İdealist: Mesleğindeki ideallerini gerçekleştirme çabasından kaynaklı olarak kendini huzurlu hissetme
26
1. BİLİŞSEL ÖĞE Tutumun bilişsel bileşeni; bir kişinin tutum objesine ilişkin düşüncelerini, bilgilerini, deneyim ve inançlarını ifade etmektedir. Bilişsel öğenin oluşmasının temelinde “öğrenme süreçleri” yer alır. (doğrudan-dolaylı)
27
Tutumun konusunu oluşturan bir nesne, kişi ya da bir durumla ilgili bu bilgiler çoğu zaman bireyin, o nesne, kişi ya da durumla ilgili deneyimler aracılığıyla elde edilir. Deneyim için öncelikle bireyin böyle bir uyaran ya da uyaran grubunun var olduğunu doğrudan ya da dolaylı olarak öğrenmesi gerekir. Bu yüzden varlığından haberdar olmadığımız bir duruma ilişkin tutum oluşturamayız. Tutum konusuna ilişkin bilgiler, gerçeklerle ilgi derecesi oranında kalıcı ya da geçici olur.
28
Ali öğretmenin yardımsever tutumu:
Yetersizliği olan çocukların yaşam kalitesinin yükseltilmesi ailelerinin de yaşam kalitelerini yükseltir ve toplumsal refaha katkıda bulunulur. Ya da kendi çocuğu ile yetersizliği olan çocukların aynı toplumda yaşayacakları gerçeği sebebi ile kendi çocuklarının mutluluğunun bu çocukların mutluluğu ile ilişkili olduğu düşünülebilir.
29
3. Davranışsal öğe (Bireyin sözleri, beden dili vs.)
Duygusal davranış ve Normatif davranış olmak üzere iki türden bahsedilebilir. Duygusal davranış, tutum konusunun hoşa giden ya da gitmeyen bir durumla ilişkilendirilmesi sonucu ortaya çıkar. Örneğin, yüzyıllardan beridir İngiltere’de yaşamalarına ve orayı kendi ülkeleri olarak görmelerine karşın, Hindistanlılar ve Pakistanlılar, İngilizler tarafından çoğunlukla dışlanırlar, iyi eğitim görseler ve başarılı bireyler olarak kendilerini kanıtsalar bile saygın mesleklere girmeleri genelde engellenmeye çalışılır.
30
Normatif davranış ise doğru davranışın ne olduğu konusundaki İnançlara dayanan davranıştır. Başka bir deyişle kuralsal yada normatif davranışa dayalı olarak geliştirilen veya oluşturulan tutumların kaynağında daha çok akla ve mantığa dayalı öngörüler ve yargılar yer alır. Bireyin bağlı olduğu grup ya da alt kültürde, eğer belli bir davranış doğru olarak niteleniyorsa, grup üyesi birey bunu onaylamasa bile o grup dinamiği içinde o davranışı ortaya koymak zorundadır. Çünkü grup dinamiğinin, dolayısıyla da grup normlarının gruba üye olan bireyler üzerinde oldukça katı yaptırımları vardır. Grup normlarına uymayanlar grup dışı kalma riskiyle her zaman karşı karşıya bulunurlar.
31
Ali öğretmenin Mesai saatleri dışında da vakit ayırması
Veli bilgilendirme Öğrencisi için BEP Diğer öğretmenlerle görüşerek programın parçası haline getirmeye çalışması
32
Özetle söylenecek olursa denebilir ki; bu üç tutum öğesi karşılıklı etkileşim içindedir ve birinde ortaya çıkan bir değişiklik, tutarlılığı korumak için, diğer öğelerle zincirleme bir değişime neden olur. Yani, bireyin bir tutum konusuna karşı olumlu-olumsuz tavrı değiştiğinde, ona karşı tutumunun zihinsel ve davranışsal öğesi de yeniden düzenlenir.
33
Örneğin reklam programlarından etkilenerek çok “temizleyici” olduğuna inandığımız bir deterjanı, satın alıp kullandığımızda hiç de temizleyici olmadığını gördüğünüz zaman, önceden sahip olduğumuz bilgi değişir. bu durumda mevcut tutumun yönü ve yoğunluğu aynı kalmayıp, reklamın güdüleyici (motivational) etkisi ortadan kalkar.
34
Tutum Öğelerinin Birbiri ile İlişkisi
Bütün öğeleri bir arada bulunduran tutumlar yalın değil son derece karmaşıktır. Öğelerin birbiri ile ilişkisi ve uyumu arttıkça tutum daha sistematik hale gelir. Güçlü, yerleşik ve sistematik tutumlar bireyin istikrarlı davranmasına yol açacağından kendisi ve çevresi tarafından tutarlı algılanmasını sağlar. ----- en temeli hangisidir? Duyuşsal-bilişsel-davranışsal?------
35
En Temel Bilişsel Öğe Varlığından haberdar olunmayan şeye karşı tutum geliştirilmesi beklenmez. Öğrenme temelli Bilişsel öğe hep vardır fakat duyuşsal ve davranışsal öğeler oluşmayabilir ( sınıf öğretmeni-yetersizliği olan birey örneği)
36
Duygusal & Davranışsal Bilişsel & Davranışsal
Neden sonuç Duygusal öğenin somutlaştırılması davranışsal ile mümkün Ali öğretmen sevme –yetersizliği olanla ilgilenme hoşlanmadığımız biriyle karşılaştığımızda yüzümüzü ekşitme Şarkıcı alkış alma Ali öğretmenin diğer öğretmenler ve ailenin bilgilendirilmesinin ve katkısının önemini bildiğinden(tez, makale, kitap) onları sürece dahil etmek için davranışta bulunması Duygusal & Bilişsel Oysa duygusal öğe ile zihinsel öğe arasındaki ilişki doğru orantılı da olabilir ters orantılı da.
37
Üç bileşenin bir etkileşim ağı içinde tüketici davranışlarını nasıl etkilediği şu örnekle açıklanabilir: Kişinin, beyaz etin sağlıklı beslenmenin temeli olduğuna ve gerekli koşullara özen gösterdiğinde hastalıklara yakalanmayacağına (bilişsel) inanırsa, tavuk etini yemekten korkmaması (duygusal) beklenir. Birey olumlu bir davranış olarak tavuk sipariş edip (davranışsal) yer
38
TUTUMUN İŞLEVLERİ Araçsallık (uyumsal-yarar) Ego-savunmacı
Değer vurgusu/değer ifade edici Bilgilendirme
39
1. Tutumun Araçsal (uyumsal yarar) İşlevi
Birey, amacına ulaşmak için çevresiyle kurduğu ilişkilerde kendisi için olumlu, yararlı gördüklerini uyumluluk ilişkisi içinde temel davranış kalıbı olarak geliştirir. Bu amaçla uyumlu tutumlar geliştiren birey daha üst düzeydeki amaçlarına ulaşmada tutumlarını araç olarak kullanır. **Deneyim - Araçsal işlev, bireyin en fazla ödül ve en az ceza beklentisi varsayımına dayanmaktadır. Birey ödüllendirici ya da ödül içeren durumlara, nesnelere veya kişilere karşı olumlu, cezalandırıcı ya da ceza içerenlere -yasal veya sosyal- karşı ise olumsuz tutum ortaya koyar. Geçmiş deneyime dayanır gelecek beklentisi için amaç
40
Örneğin, işinin gerektirdiği bilgi ve beceriye sahip olmamakla birlikte amirine karşı itaatkar bir tavır sergileyen memur o itaatkar tavrının karşılığında eriştiği çıkarlardan yoksun kalmamak için bazen istemese bile tavrını sürdürür. Yetersizliği olan birey-olumsuz tutum-aşırı ilgi-toplum tepki
41
2. Tutumların Ego Savunmacı İşlevi
Tutum, aynı zamanda bir savunma mekanizması olarak ego’yu koruyucu bir işlev görür. Bireyin kişiliğini koruyan ve temel değerlerine yönelik her türlü tehlikeyi önlemeye yönelik bir yapıya sahiptir. Freud’un bilinçaltı savunma mekanizmalarında olduğu gibi, birey belirli nesnelere, durumlara ya da kişilere karşı tutumlar geliştirerek öz benliğini sarsıcı duygulardan arınır.
42
Ego savunma mekanizması kendini iki biçimde açığa vurur.
Birincisi var olan sorunu yadsıma ve hiç yokmuş gibi davranma eğilimidir. (depresif ve agresif kişilik) (İnkar:Boşanmış bir ailenin çocuğunun sürekli ailesi ile yaptığı etkinliklerden bahsetmesi) Bir diğer durum ise çarpıtma olarak bilinir ve algılama düzeyinde ortaya çıkan değişmeyle birlikte ortaya çıkar. Kendisini düşük değerleyen bir kişi, bu duygusunu gizlemek için kendini içinde güçlü hissedeceği bir ideolojiye adar. (Özdeşleşme: Başarısız bir öğrencinin sürekli doktor babası ile övünmesi.)
43
3. Tutumun Değer İfade Edici İşlevi
Bu işlev bireyin, merkezi değerleri ile tutarlı tutumlar yansıtma isteğine dayanır. Bu durumda birey kendisi ve değerleri ile ilgili, en önemli gördüğü konuları ifade etme eğilimindedir. Bireyin kimliğini örgütlerken kullandığı değerlere yüklediği anlamları ifade etme eğilimidir. Bu tutumlar ile birey, kendilik algısını, kimliğini ve kendine yüklediği değeri sosyal alanlarda ifade etme olanağı kazanır. Maddi ya da sosyal kabul görme değil manevi ödül (kimliğini ortaya koymak) vardır. Bireyin içinde bulunduğu toplumsal ortam, kültürel öğeler ve öğrenmeler ile kazanılan diğer değişkenler ile bireyin amaçları, beklentileri, umutları ve özlemleri arasında bağ kurması
44
4. Tutumun Bilgilendirici İşlevi
Bireyde batıl İnanç, vehim, önyargı gibi gerçeklik niteliği olmayan etkenlerin etkisiyle oluşan ve gerçekliğe uymayan tutumlar da meydana gelir. Kendi kendine bilgi edindiği zaman bireyin yanılma tehlikesi çok daha fazladır. Tutumlar, bireylerin dış dünyayı algılamada bazı temel ölçütler geliştirebilmelerine olanak sağlayan bilgiler edinme ve bu bilgiler aracılığı ile dış dünyayı, oradaki karmaşık ilişkileri anlamlandırma ve bu anlamlandırmaya göre algılamasında örgütsel bir bütünlük oluşturma ihtiyacına dayanır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.