Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAyla Aydoğan Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Ders : 3 KTÜ – UZEM 2014-2015 1
2
Anayasa Kavramı Devlet iktidarı ortaya üç sorun çıkarmıştır. Bunlar, iktidarın kazanılması, kullanılması ve sınırlarının tespit edilmesidir. Bu sorunların çözümlenmesi ve temel bir takım kurallara bağlanmasının gerekliliği de, modern devletlerin hemen hepsinde, anayasa diye adlandırılan ve özel bir niteliğe ve güce sahip bir metnin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
3
Anayasa Kavramı Anayasa bir devletin yapısını, örgütlenişini, temel organların görev ve yetkilerini, bireylerin devlet iktidarı karşısında hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların bütünü olarak tarif edilebilir. Anayasanın en önemli özelliklerinden biri de iktidarın bölünmesin sağlamaktır. Batı’daki anayasacılık akımı toplumlardaki bir takım sosyal ve ekonomik değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
4
Anayasa Kavramı Maddî anlamda anayasa, devlet organlarının kuruluşunu, işleyişini ve bireylerin devlet karşısında sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri belirleyen, yazılı veya teamülî, kuralların bütünüdür. Şeklî anlamda anayasa ise, normlar hiyerarşisinde en üst sırayı işgal eden ve kanunlardan farklı ve daha üstün bir usûlle konulan ve değiştirilebilen hukuk kurallarının bütünü olarak tanımlanmaktadır.
5
OSMANLI MODERNLEŞMESİ Osmanlı modernleşmesinde esas amaç devleti içine düştüğü bunalımdan kurtarıp eski gücüne kavuşturmak olmuştur. Fakat XVII. yüzyılda başlayıp XX. yüzyıla kadar devam eden bu süreç içinde yürütülen modernleşme çabaları gelenekçi tarzda ve Batı’yı örnek alan tarzda olmak üzere farklı şekillerde ortaya çıkmıştır. İlk dönemde devlet sisteminin mükemmeliğine duyulan inançla devletin ilk biçimine döndürülmesi amaçlanırken, bu deneyimlerin başarısızlığı sonrası Batı örnek alınarak birtakım yenilikler yapılma yolun gidilmiştir.
6
OSMANLI MODERNLEŞMESİ Batı örnek alınarak birtakım yeniliklerin yapılmaya başlanması Türk tarihinde modernleşme, batılılaşma veya çağdaşlaşma tarihi olarak nitelendirilmiştir. Bu süreçte Türkiye’de hukuk devleti olma ve demokrasiyi oluşturma mücadeleleri ile paralel olarak devam etmiş olan Osmanlı modernleşmesinin politik ve entelektüel sonuçları Türkiye’de demokrasinin de gelişim sürecini belirlemiştir.
7
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Osmanlı’da Kanun-i Esasi’nin ilânına kadar mutlak yönetim anlayışı hakimdir. Batıdaki gibi sosyal ve ekonomik değişimler yaşanmamakla birlikte, XIX. Yüzyılın ortalarına doğru bir takım anayasacılık hareketlerinin başladığı görülür. Türkiye’de anayasal hareketlerin başlangıç noktası konusunda farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, Tanzimat dönemi boyunca zaman zaman yayınlanan fermanlarda anayasal hareketlere bir basamak olma niteliği daha açık ve nettir.
8
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Ülkemizde devlet iktidarının sınırlandırılması ve temel hak ve özgürlüklerin tanınması ve korunması fikri 1808’den bu yana vardır. 1808 tarihli Sened-i İttifakta birçok temel hak ve özgürlük tanınmıştır. Yine bu belgede Hükümdarın yetkilerinin sınırlandırılması ilkesi benimsenmiştir. Her ne kadar Sened-i İttifak, “iki-taraflı ” bir belge, bir “misak”, bir “sözleşme” olsa da Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarının sınırlandırılabileceği, devlet iktidarının dokunamayacağı sahaların olduğu bu belgeyle kabul edilmiştir.
9
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri 1839 Tanzimat Fermanında temel hak ve özgürlükler konusunda oldukça ileri bir liste vardır. Tanzimat Fermanında tartışmasız bir şekilde devlet iktidarının sınırlandırılması olgusu vardır. Tanzimat Fermanı Osmanlı tebaasına birtakım temel hak ve özgürlükler de tanımaktadır. Bu itibarla Tanzimat Fermanı, tam bir anayasacılık hareketi olarak görülebilir.
10
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Tanzimat Fermanının diğer fermanlardan bir farkı yoktur. Bu belge Padişahın ağzıyla kaleme alınmıştır. Sened-i İttifak gibi iki-yanlı bir işlem (misak, sözleşme) değil, tek-yanlı bir işlemdir. Şekli anlamda anayasa olarak kabul edilmemekle beraber Tanzimat Fermanı içeriği bakımından, yani maddî açıdan anayasal niteliktedir. Zira Tanzimat Fermanında bir yandan devlet iktidarı düzenlenmekte ve sınırlandırılmakta, diğer yandan halka birtakım hak ve özgürlükler verilmektedir.
11
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri 1856 Islahat Fermanı’nda Tanzimat Fermanı’ndaki haklar geliştirilmiş, özellikle din ve mezhep bakımından eşitlik ilkesi tanınmıştır. Islahat Fermanı’nın hukukî biçimi Tanzimat Fermanı’nınki gibidir. Yani hukukî biçimi bakımından Islahat Fermanı da bir “ferman”dır. Ancak içeriği bakımından, yani maddî açıdan anayasal niteliktedir.
12
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi II. Abdülhamit Kanun-u Esasîyi 23 Aralık 1876 günü bir ferman ile ısdar etmiştir. Kanun-u Esasî halkı temsil eden bir kurucu meclis tarafından değil, padişah tarafından atanan “Cemiyet-i Mahsusa” isimli bir kurul tarafından hazırlanmıştır. Keza Kanun-u Esasînin kabulü için bir kurucu referandum da yapılmamıştır. Kanun-u Esasî, hukukî olarak Padişahın tek yanlı bir işleminden doğmuştur. Kanun- u Esasî hukukî biçimi itibarıyla “ferman”dır.
13
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Bir görüşe göre Kanun-u Esasî şekil olarak anayasa niteliğine sahip değildir. Çünkü Kanun-u Esasî millet tarafından, milletin tevkil eylediği kimseler tarafından, bağımsız bir yasama organı veya bir Kurucu Meclis tarafından tanzim ve kabul edilmiş değildir. Maddî anlamda anayasa kriterine göre Kanun-u Esasî tam olarak anayasal niteliktedir. Zira Kanun-u Esasî bir yandan devlet organları arasındaki ilişkileri, diğer yandan da vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini düzenlemektedir. Şeklî anlamda anayasa kriterine göre, Kanun-u Esasînin anayasal nitelikte olduğu açıktır. Zira, Kanun-u Esasî kendisinin üstünlüğünü ve bağlayıcılığını açıkça ilân etmektedir
14
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Kanun-u Esasî 8 ilâ 26’ncı maddelerinde “Tebaa-i Devlet-i Osmaniye’nin Hukuku Umumîyesi” başlığı altında Osmanlı tebaasının temel hak ve özgürlüklerini düzenlemiştir. Kişi Hürriyeti, Kişi Güvenliği, İbadet Hürriyeti, Basın Hürriyeti, Dilekçe Hakkı, Öğretim Hürriyeti, Eşitlik İlkesi, Devlet Memurluğuna Girme Hakkı, Malî Güce Göre Vergi İlkesi, Konut Dokunulmazlığı, Müsadere ve Angarya Yasağı, Vergilerin Kanunîliği İlkesi, Şirket Kurma Hürriyeti, İşkence Yasağı, Kanunî Hâkim Güvencesi gibi çok temel haklar getirilmiştir.
15
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Kanun-u Esasînin kurduğu yasama organının adı “Meclis-i Umumî”dir. Meclis-i Umumî, Heyet-i Âyan ve Heyet-i Mebusan isimli iki heyetten oluşmaktadır (m.42). Meclis-i Umumî azalarının yasama sorumsuzluğu (m.47) ve dokunulmazlığı (m.48, m.79) öngörülmüştür. Heyet-i Âyan günümüzün senatolarına tekabül eden bir ikinci meclistir. Heyet-i Âyan azası doğrudan doğruya Padişah tarafından atanır (m.60). Üye sayısı Heyet-i Mebusanın üye sayısını üçte birini geçmeyecektir (m.60). Heyet-i Âyan üyeliği ömür boyudur (kayd-ı hayat) (m.62).
16
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Heyet-i Mebusan üyeleri ise Osmanlı tebaasından her ellibin erkek nüfusa bir temsilci seçilmesiyle kurulur (m.65). Seçimler dört yılda bir kere yapılır (m.69). Heyet-i Mebusan üyelerinin tekrar seçilmeleri mümkündür (m.69). Kanun-u Esasî’de seçim sistemine ilişkin tek hüküm, “gizli oy ilkesi (rey-i hafî kaidesi)” ile yapılacağıdır Kanun-u Esasî temsilî demokrasinin temel ilkelerinden biri olan “milletin temsili ilkesi”ni açıkça kabul etmiştir.
17
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Yürütme Organı: Padişah yürütme organının başıdır. Kanun-u Esasîye göre saltanat Osmanlı sülalesine aittir (m.3). Bu sülalenin içinde saltanatın kime geçeceği konusunda da Kanun-u Esasî “ekber evlat)” sistemini kabul etmiştir. Kanun-u Esasînin 3’üncü maddesine göre saltanat hilafeti içermektedir. Tüm monarşilerde olduğu gibi hükümdarın mutlak sorumsuzluğu ilkesi Kanun-u Esasîde de öngörülmüştür. Bu sorumsuzluk, siyasî, cezaî ve hukukî açılardan tamdır. Padişahın yürütme organının başı olarak birçok yetkileri vardır. Kanun-u Esasînin 7’nci maddesinde Padişahın görev ve yetkileri sayılmıştır.
18
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi “Heyet-i Vükelâ” bir nevi bakanlar kuruludur. Heyet-i Vükelânın başkanı sadrazamdır. Sadrazam ve şeyhülislâm doğrudan Padişah tarafından atanır (m.27). Diğer vekiller de, sadrazam tarafından değil, Padişah tarafından atanırlar (m.7, m.27). Keza bunların azli de yine Padişaha ait bir yetkidir (m.7). Vekiller Padişaha karşı sorumludurlar. Heyet-i Vükelâ Meclis-i Mebusan karşısında sorumlu değildir.
19
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi Kanun-u Esasînin kurduğu Hükûmet sistemini “parlâmenter sistem” olarak nitelemek oldukça güçtür. O halde, Kanun-u Esasînin kurduğu sistemi kuvvetler ayrılığı esasına dayalı bir sistem olarak görmek pek doğru olmayabilir. Yukarıda Padişahın sahip olduğu olağanüstü yetkiler de göz önüne alınırsa, Kanun-u Esasînin bir “parlâmenter monarşi”, bir “sınırlı monarşi” kurduğunu söylemek oldukça güçtür.
20
Osmanlı Anayasal Gelişmeleri Kanun-u Esasi 1876 Kanun-u Esasîsinin yargı konusunda getirdiği güvenceler günümüz Anayasalarının güvencelerden hiç de az değildir. Yargılama faaliyeti önemli güvencelere bağlanmıştır. Hakimler azlolunamazlar (m.81). Özlük işlerinin özel bir kanun (kanun-ı mahsusa) ile düzenleneceği öngörülmektedir (m.81). Mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi, 87’nci maddede “mahkemeler her türlü müdahalattan azâdedir” denilerek açıkça tanınmaktadır.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.