Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SİYASİ AKIMLAR VE TEORİLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SİYASİ AKIMLAR VE TEORİLERİ"— Sunum transkripti:

1 SİYASİ AKIMLAR VE TEORİLERİ
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU 3. DERS YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

2 İSLAMDA SİYASİ FIRKALAR
Bağdadi 73, Eş’ari ise on tane fırka saymaktadır. Ancak esas olarak beş fırkadan (mezhep) bahsedilebilir. Şia (Zeydilik, Keysaniyye, İmamiye) Haricilik Mutezile Mürcilik Ehl-i Sünnet Burada kelami-fıkhi yönleri değil siyasi görüşleri ele alınacaktır. Bütün fırkalar devlet başkanının olması gerektiğinde ittifak etmişlerse de belirlenmesi konusunda farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Ehl-i Sünnet «halife», Şia ise «İmam» ifadesini kullanmışlardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

3 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Hz. Osman’ın son dönemindeki olaylarla ortaya çıkmaya başlamış, Hz. Hüseyin’in şehit edildiği Kerbela Olayı (680) siyasi ve dini bir yaklaşım olarak ayrılmıştır. Şia; taraftar, yardımcı ve fırka anlamlarına gelmektedir. Şia, Hz. Peygamber’den sonra Hz. Ali’yi ve Ehl-i beyti imamete (hilafete) en layık görmekte ve sonraki halifelerin Hz. Ali’nin soyundan gelmesini savunmaktadır. Hz. Ali bütün sahabeden daha faziletlidir ve «İmamet» dinin bir rüknüdür. Hz. Peygamber bile bunu iptal edemez. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

4 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Peygamberler gibi imamlar da masumdur, yani «ismet» sıfatına sahiptirler ve günah işlemezler. Peygamberle imam arasındaki tek fark imamın ilahi kitap getirmemesidir. İmama itaatsizlik küfürdür ve imamlara (ulu’l emr) itaat farzdır. Onlara itaat ve isyan, Allah’a itaat ve isyandır. Hz. Ali’den yüz çevirmek ve Hz. Ebu Bekir’i halife kabul etmek irtidattır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

5 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Şiiliğin felsefesi İran geleneğinden alınmıştır. Şiiliğin otuz kadar farklı kolu ortaya çıkmıştır. Şia, Hz. Ali’nin ilk halife olması gerektiği düşüncesiyle Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ali’yi «adil» görmezler. Hz. Ömer’in dini keyfi olarak yorumladığını, Hz. Osman’ın hilafetinin haksız olduğunu, Muaviye’nin asi olduğunu belirtirler. Şiaya göre İmamın yokluğunda tüm hükümetler zalimdir. İlhanlıların egemenliğine girmekle Selçukluların (Sünnilerin) egemenliğine girmek arasında fark yoktur. Şia Safevilerin ortaya çıkışıyla siyasi bir yapıya kavuşmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

6 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Şia’ya göre Allah insanları dünyada Hüccetullahsız bırakmaz. Bu lider ya zahir, ya gizli (gaib), ya da mechul (mağmur) olur. Dünyada beklenen hüccet (muntazar) Muhammed b. Hasan b. Ali b. Muhammed b. Ali b. Musa b. Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin. b. Ali b. Ebu Talib’tir. İşte bu kişi mehdidir ve mehdi geldiği zaman Hz. İsa da gökten inecek ve arkasında namaz kılacaktır. Şii düşüncede imamın görevi adaleti sağlamaktır. Ancak üzerinde bir otorite olmaması iktidarın tek elde toplanmasına neden olmaktadır. Sünnilerde ise iktidar dağılmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

7 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Şiiliğe göre imam, insanlar tarafından belirlenemez ve insan sürekli olarak masum bir lidere ihtiyaç duyar. Şiiliğe «oniki imamcı-isna aşeriyye» de denilmiştir. Şiiliğin en güçlü kolları İsmaililik, İmamiye ve Zeydilik’tir. Zeydilik, Sünniliğe en yakın koldur ve adını kurucusu Zeyd’den almaktadır (ö. 740). İmama itaat vaciptir ve imam biate davet ettiğinde itaat gerekir. Zeydiye takıyyeyi ret etmektedir. İmam Kureyş’ten ve Haşimi soyundan olmalıdır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

8 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
ŞİA-ŞİİLİK Zeydilere göre imam dini hukuku bilmeli ve içtihat yapabilmelidir. İmam bizzat idarenin başında bulunmalıdır. İmam bu özelliklerden birini kaybederse iktidardan uzaklaştırılmalıdır. Zeydiler, belirli şartlarda meşru olmayan imama karşı ayaklanmayı savunurlar (huruç- ayaklanma). Bu durum iç savaşa bir davetiye niteliği taşımıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

9 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HARİCİLİK Hz. Ali’nin Sıffin Savaşı’nda hakemleri kabul etmesi üzerine Hz. Ali’den ayrılan ve O’nu «tekfir» eden gruba denilmiştir. «Lâ hükme illallah» sözünden hareketle imamet ne Hz. Ebu Bekir’in, ne Hz. Ali’nin, ne Muaviye’nindir» , «sadece Allah’ındır» diyorlar ve tüm insanların hakkıdır tezini ileri sürüyorlardı. İmamet için Kureyş’e mensup olmak gerekmediği gibi, belli bir kabile veya aileden de gelmek gerekmez. O bir köle de olabilir. Olması gereken tek şart, zamanının en iyi özellikleri ile donanmış ve iyi bir yöneticisi olmasıdır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

10 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HARİCİLİK «Daha az faziletli kişilerin imamlığı» uygun değildir. İmam seçimle gelmelidir. İmam Kur’an ve Sünnete uymalıdır. Dini kuralları değiştirme yetkisine de sahip değildir ve sadece uygulamadan sorumludur. Ümmetin başında mutlaka bir imama sahip olması şart değildir. İmam İslamiyet'e uygun davranmazsa görevinden alınmalıdır. Hariciler, büyük günahları işleyenlerin kâfir olduklarını savunmuşlar, pek çok kişiyi tekfir etmişlerdir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

11 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
MÜRCİ’E Hariciler ve Şia’nın aşırı görüşlerine karşı ortaya çıkmış ve Hz. Ali’nin torunu Hasan b. Muhammed el Hanefiyye tarafından formüle edilmiştir. yılları arasındaki olayları tartışmak yerine değerlendirmeyi dondurmayı savunan irca (dönüş) anlamında mürci’e adını almıştır. Bu olaylar Allah’ın takdiriyle meydana gelmiştir ve rolleri ne olursa olsun bu olaylardaki herkes Müslümandır. Mürci’e büyük günahları işleyenlere «kâfir» denilemeyeceğini de savunmuştur. Çünkü amel, imandan bir parça değildir. Bu düşünce baştaki otoritenin Allah’ın iradesiyle geldiğini, dolayısıyla itaat etmek gerektiğini savunmaktadır. İmam günahkar bile olsa itaat edilmelidir. Bu düşünceleri dine az bağlılıklarından değil, ümmetin birliğini koruma endişesinden ileri gelmektedir. Bu düşünce Sünniliğe öncülük yapmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

12 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
MU’TEZİLE Ortaya çıkış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Vâsıl b. Ata’nın Hasan-ı Basri’nin yanından ayrılmasıyla yıllarında ortaya çıktığı düşünülmektedir. Mutezile bir tepki hareketidir ve hem Haricilere, hem de Mürcie’ye karşı ortaya çıkmıştır. «İnsan kendi fiilinin halıkıdır ve hür iradeye sahiptir» düşüncesine sahiptirler ve Kur’an’ın ezeliliğine karşı çıkarlar. Büyük günah işleyenler kâfir olmaz, sadece «fasık» olurlar. Mutezilede Yunan mantığı ve felsefesi ile akıl ön plandadır ve bu prensipler kullanılmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

13 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
MU’TEZİLE Mutezileye göre adil bir imam gereklidir ve zalim imam zorla değiştirilebilir. İmam adaletli, tam imanlı olmalı, özel ve siyasi hayatında İslamiyet'e uygun hareket etmelidir. Mutezile Hz. Osman, Hz. Ali taraftarlarını kâfir ilan etmemiştir. Genel görüşleri, bir anda bir tek imamın bulunacağıdır. İmam atanması için icma şarttır. Bir kere icma yapılınca daha sonra daha efdali çıksa bile ondan geri dönülmez. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

14 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
MU’TEZİLE Mutezile Abbasi halifelerinden Me’mun döneminde hakim olmuş, Şii isyanlarına engel olmak isteyen Me’mun Sünnilerle Şiileri uzlaştırmaya çalışmıştır. Me’mun Hz. Ali’nin diğer sahabeden üstünlüğünü ve Mutezile’nin «Kur’an mahluktur» yaklaşımını kabul etmiştir. Me’mun Mutezilenin görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmıştır. Mu’tezilenin siyasi ve sosyal etkisi Hanbeliler tarafından kırılmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

15 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Sünnilik, Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat’in kısaltılmış şeklidir. Emevilerin sonu ve Abbasilerin kuruluşu esnasında ortaya çıkmıştır. Çıkış noktası Hz. Peygamber’in «Ümmetim yetmiş iki fırkaya ayrılır, onlardan sadece biri kurtuluş ehlidir.” hadisine dayandırılır. Hadisin devamında bunların kimler olduğu sorusuna, “Bunlar cemaatte olanlardır.” buyurdu.(Ahmed b. Hanbel, 3/145; Zevaid, 6/226). Diğer bir rivayette “Bunlar benim ve ashabımın üzerinde bulunduğu yolda olan kimselerdir.” manasındaki ifadeye yer verilmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

16 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Sünnilik; haricilik ve Mutezilenin fikirlerine karşı bir orta yol olarak ortaya çıkmış ve en son ortaya çıkan mezhep olmuştur. Sünniliğe göre iman, necat (kurtuluş) için yeterlidir. Ancak bu ameli terke neden olmamalıdır. Hasan Basri (ö. 728) Sünniliğin ortaya çıkmasında temel rol oynamıştır. Hasan Basri Emevilere karşı olmakla beraber onların idaresine karşı ayaklanmayı doğru bulmamıştır. Yine de zalim bir idareciye karşı her şartta itaati savunmamıştır. Müslüman bir alimin vazifesi, idarecileri sürekli olarak doğru yola çağırmak ve onları cehennem ateşiyle korkutmaktır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

17 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Ehl-i Sünnet’in görüşlerinde Eş’ari’nin önemli bir yeri vardır. Eş’ari’ye göre ümmetin bir imam seçmesi vaciptir. İmam nassla veya tayinle değil seçimle belirlenir. İmamda aranan vasıflar; ilim, adalet ve siyasettir. İmamların «ismet» sıfatı yoktur. Sünni siyasi düşüncesinin oluşumunda Ahmet b. Hanbel’in önemli bir yeri vardır. Kur’an’ın mahluk olduğu görüşüne karşı çıktığından Halife Mütevekkil döneminde hapsedildi ise de halkın tepkisinden dolayı serbest bırakıldı ve 855’de vefat etti. Ahmet b. Hanbel’in düşünceleri Haricilik ve Şia’ya bir tepki şeklindedir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

18 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Ahmet b. Hanbel’e göre fazilet hiyerarşisinde Hz. Ebu Bekir birinci, sonra da Aşere-i Mübeşşere’nin diğer sahabeleri yer almakta, onları Bedir Savaşı’na katılanlar, Muhacirler ve Ensar takip etmektedir. İmamların Kureyş’ten olması onaylanmaktadır. Halkın yöneticisine isyan etmesi ve başka birini imam tanıması doğru değildir. Ahlaki durumlar bile buna gerekçe yapılamaz. Eğer imam Allah’ın yasakladığı bir şeyin yapılmasını isterse itiraz edilmeli, ancak silaha başvurulmamalıdır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

19 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Ümmet, cemaat ve icma Sünnilikle beraber değerlendirilmelidir. Ümmetin çoğunluğunu ve Sünnet’i esas alan Sünniler müminleri Hz. Peygamber’in (SAV) sünnetine uymaya davet ettiler. Sünnilik (orthodoxy) iktidarla halkın uzlaşmasını ifade eden bir sembol olmuştur. Bu uzlaşma Kureyş merkezli olmuştur. Şia ise ehl-i beyti öne çıkararak siyasi sistemini meşrulaştırmaya çalıştı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

20 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
EHL-İ SÜNNET Sünniler Hz. Peygamber (SAV) «imam tayin etmemiştir» diyerek «imam icma ile seçilmelidir» hükmünü öne çıkarmışlar ve böylece seçimde «popüler» bir yaklaşımı benimsemişlerdir. Sadece bu şekilde seçilen imam Hz. Peygamber adına yönetme yetkisine sahip olur düşüncesiyle «karşılıklılık- toplum- devlet sözleşmesi» gerçekleşmiş oluyordu. İmama düşen «kanun yapmak» değil, halkı adaletle yönetmektir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

21 Ehl-i Sünnet ve Şia’nın Ortak Yönleri
Ümmetin bekası ve hukukun uygulanması için imam gereklidir. İmam Kureyş’ten olmalıdır. İmamın görevini yapabilmesi için belli niteliklere sahip olması gerekir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU


"SİYASİ AKIMLAR VE TEORİLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları