Sunuyu indir
1
DİVAN EDEBİYATI
2
Divan edebiyatı Türklerin İslam dinini benimsemelerinden sonra ortaya çıkan yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatının etkisi altında gelişmiştir. Bu etki Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçeye girmesinin yanı sıra, bu dillerin anlatım biçimlerinin benimsenmesiyle de kendini gösterir. Divan edebiyatı denmesinin nedeni, şairlerin şiirlerini divan denen el yazması kitaplarda toplamış olmalarıdır. Kur ’an-ı Kerim’in Arapça olmasından dolayı pek çok toplumun kültür dili değişime uğradı. İranlılar, 9.yüzyılda edebiyat ürünlerini, Yeni Farsça diye adlandırılan bir dille vermeye başladılar. İran edebiyatının ürünlerinden Türk edebiyatı büyük ölçüde etkilenmiştir Öte yandan Anadolu’da kurulan Türk devletleri, resmi yazışma dili olarak Arapça ve Farsçayı kullandılar. Bu durum edebiyat dilinin değişmesine yol açtı. Özellikle saray çevresindeki şairler ve yazarlar, yapıtlarını Arapça ve Farsça yazmaya başladılar. Osmanlı devleti döneminde Arapça ve Farsça ’nın yoğun etkisinde kalmış olan Osmanlıca dili divan edebiyatında kullanılan ana dildir Divan edebiyatı ‘’ saray-medrese-konak ‘’ çevresinde toplanan aydın bir topluluğun edebiyatıdır. Divan Edebiyatı’na ‘’ Yüksek Zümre Edebiyatı ‘’ , ‘’Havas Edebiyatı ‘’ , ‘’Klasik Türk Edebiyatı ‘’ gibi isimlerde verilir.
3
DİVAN EDEBİYATI’NIN GENEL ÖZELLİKLERİ
Bu edebiyat temelde bir nazım edebiyatıdır. Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Asıl konu sevgili, tema ise aşktır. Bunlar soyut olarak işlenir, gerçek yaşamla pek ilgileri yoktur. Genellikle aşk, şarap, ölüm, övgü, yergi, tabiat ve tasavvuf gibi konular işlenir. Şiirler, aralarında konu birliği bulunmayan ve her biri bağımsız bir söz olan beyit birimiyle yazılmıştır. Ayrıca nazım birimi olarak dörtlüğün kullanıldığı şiir türleri de vardır. Tüm şairlerin ortak kullandıkları, mazmun denilen klişeleşmiş, kalıplaşmış sözler kullanılır. Dil süslü ve sanatlıdır. Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar sıkça kullanılır. Söz sanatlarına fazlaca yer verilmiştir. Divan edebiyatında düzyazı türleri azdır. Tarih, tezkire, seyahatname, münşeat türlerinde eserler verilmiştir.
4
Gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanılmıştır. Bunun yanında tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı nazım biçimleri vardır. Şiirde konu bütünlüğü aranmaz, beyit bütünlüğü önemlidir. Konu her beyitte tamamlanır. Parça güzelliği, bütün güzelliğinden önemlidir. Anlamdan çok söyleyişe önem verilir. Ne söylendiği değil, nasıl söylendiği önemlidir. Kafiye göz içindir ve çok önemlidir. Divan edebiyatında genellikle zengin kafiye kullanılır. Konu bütünlüğü olmadığı için şiirlere başlık konulmaz. Her şiir redifiyle ve türünün adıyla anılır. Divan edebiyatı, insanın iç dünyasına yönelik, soyut ve kitabi bir edebiyattır. Şiirde gözlemden daha çok hayallere yer verilir. Yaşamdan kopuktur, günlük hayata pek yer verilmez. Özgün değildir, taklitçidir. Arap ve Fars edebiyatlarının etkisinde gelişmiştir. Divan edebiyatı, İslamiyet’in gölgesinde gelişen bir edebiyattır. Tasavvuf, bu sebeple en çok işlenen konulardandır.
5
DİVAN ŞİİRİ’NİN KONULARI ve ÖZELLİKLERİ Aşk teması divan şiirinin merkezini oluşturur. Divan edebiyatı eserlerinde aşk-âşık-maşuk kalıbı her daim bulunur. Aşk uzlaşımsaldır; yani temel özellikleri hiç değişmez. Mesela bütün aşklar tek yanlıdır, âşık hep sever, acı çeker, hiçbir karşılık görmez, her zaman ondan ayrı kalışını dile getirir; ayrıca rakipleri de vardır. Sevgili ise hemen her zaman aşığa ilgisiz davranır, onu tanımamazlıktan gelir. Sevgili(maşuk) hep bir sultan, efendi, sahip kimliğinde gösterilir. Sevgili şah, âşık ise kuldur. Divan şiirinde betimlenen sevgili tipi de tektir ve değişmez. Bütün divan şairleri farklı çağrışımlara yol açabilecek mazmunlar kullansalar da, gerçekte tek bir tip sevgili imajı çizerler. Bu geleneksel sevgili tipinin boyu selvi gibi uzun, beli ince, saçları uzun ve siyah, yanakları gül kırmızısı, gözleri siyah, bakışları kılıç gibi keskin, ok gibi yaralayıcıdır. Divan şiirinde bütün şairlerin kullandığı bu tür benzetmelere ‘’ mazmun ‘’ denir. Bu mazmunları yerli yerinde ve başarılı bir biçimde kullananlar başarılı şair sayılırdı.
6
Divan şiirinde aşk iki türlü işlenmiştir. Dünyevi aşk ve ilahi aşk
Divan şiirinde aşk iki türlü işlenmiştir. Dünyevi aşk ve ilahi aşk . Aşk konusu ozanın dünya görüşüne koşut olarak anlam kazanırdı (ilahi aşk). Tasavvuf yoluna giren ozan için amaç mutlak güzellik olan Tanrı’ya kavuşmaktır. Bu da ancak maddeden sıyrılıp benliği yitirmek ve dervişlik yoluna girmekle olur. İlahi aşk; maddi aşkla başlar. Dünya üstündeki bir güzele aşık olan ozan , dünyanın güzelliklerine aşık olan o zaman, bu durumu soyutlama yoluyla ilahi aşka dönüştürür ve Tanrı’nın benliğine kavuşmaya çalışırdı Yaşamdaki güzellikler ve güzelliğiyle simgeleşen kadın, divan şiirinde önemli yer tutar. Dünya nimetlerine bağlı divan edebiyatı ozanları, bu nimetlerden zevk alarak yararlanmasını bilmişledir. Söz konusu ozanlar için kadınlar tapılacak biridir; güzelliğiyle büyüler, zaman zaman ilgi gösterip zaman zaman rakipleriyle gönül eğlendirerek aşığını üzer. Aşık sürekli bir üzüntü içinde kıvranıp durur, daha doğrusu platonik aşkın girdabında boğulacak gibi olur ve kadının benliğine kavuşmaya çalışırdı Divan şiirinde yaygın işlenen konulardan biri de doğadır. Ama doğa, şairin hünerini göstermesi için bir araçtır. Çünkü şair, doğayı kendisinin gördüğü gibi değil, önceki usta şairlerin gözüyle yansıtır. Doğa, daha çok kasidelerin ve mesnevilerin konusu olmuştur.
7
DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
Nazım Birimi Beyit Olanlar 1.GAZEL: Güzellikten, aşktan ve aşk yüzünden çekilen acılardan, içkiden söz eden şiirlerdir. Türk edebiyatına İran edebiyatından girmiştir. Gazelin ilk beyitine matla, son beyitine makta denir. En güzel beyitine beytü’l gazel ya da şah beyit denir. Son beyitte şairin mahlası yer alır. Gazelin beyitleri arasında konu birliği bulunma şartı yoktur. Eğer gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna yek-ahenk gazel denir. Bütün beyitleri aynı söyleyiş güzelliğine sahipse buna yek-avaz gazel denir. Beyit sayısı beyit arasındadır, ilk beyit kendi arasında kafiyelidir. Sonraki beyitlerde ilk dize serbest, ikinci dize birinci beyitle kafiyelidir. Kafiye düzeni: aa, ba, ca, da … şeklindedir. Fuzuli, Baki, Nedim bu alanın tanınmış şairlerindendir. Çağdaş edebiyatımızda Yahya Kemal gazel tarzını yeni bir anlayışla kullanmıştır. Gazelin konu bakımından halk edebiyatındaki benzeri , ‘’ koşma ‘’ sayılabilir. Musammat Gazel: Gazelde, dize sonlarındaki uyaklardan başka, ortalarında da uyaklar görülür. Bu tür gazellere ‘’ musammat gazel ‘’ adı verilir. Fuzuli rind-i şeydadır hemişe halka rüsvadır Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı
8
2.KASİDE: Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir. İlk beyitine matla, son beyitine makta denir. Şairin mahlasının bulunduğu beyite taç beyit denir. En az 33, en çok 99 beyit olur. Kaside belli bölümler haline yazılır. Bunlar; Nesip (Tesbib) Bölümü: Bahar mevsimi,kış manzaraları betimlenir ya da kurban ve ramazan bayramı anlatılır. Girizgah Bölümü: Nesib bölümünden asıl konuya geçişi ifade eden bir veya birkaç beyittir. Nükteli, ince sözler söylenir. Mehdiye Bölümü: Bu bölümde şair, kimi övecekse, onun yüceliklerini sıralar. Fahriye Bölümü: Şair burada kendini ve şiiri över. Tegazzül Bölümü: Şair bu bölümde kasideyle aynı ölçüde bir gazel yazar. Dua Bölümü: Methedilen kişi için dua edilir,iyi dileklerde bulunulur. Kasideler nesib bölümlerinde işlenen konulara göre; bahariye (bahar), iydiye (bayram), ramazaniye, şitaiyye (kış), sayfiye (yaz); rediflerine göre; su kasidesi, güneş kasidesi gibi isimler alır.
9
Kasidenin Konularına Göre Adlandırılması:
Tevhid: Allah’ın birliğini anlatan kasidelerdir. Münacat: Allah’a yalvarıp, yakarmak için yazılan kasidelerdir. Naat: peygamberimizi övmek için yazılan kasidelerdir. Methiye: Padişahları, vezirleri ve devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasidelerdir. Mersiye: Devlet büyüklerinin ölümünden duyulan üzüntüleri anlatan kasidelerdir. Hicviye: Bir kimseyi yermek amacıyla yazılan şiirlere denir.
10
3.MESNEVİ: Öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir. Bu şiirlerde savaş, aşk, tarihi olaylar, din ve tasavvuf konularıyla birlikte, çeşitli toplumsal konular da işlenir. Mesneviler Divan edebiyatında bir bakıma günümüzdeki roman ve hikayenin yerini tutar. Beyit sayısı ve konu bakımından sınırsızdır. Her beyit kendi arasında kafiyelidir. Kafiye düzeni: aa, bb, cc, dd …şeklindedir. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılır. Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle hamse oluşur. Mevlana’nın mesnevisi yaklaşık beyitten oluşmuştur. Ünlü İran şairi Firdevsi’nin Şehname’si ise yaklaşık beyittir. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, Şeyhi’nin Harname’si, Nabi’nin Hayrabat’ı, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u, Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk’ı edebiyatımızda ünlü mesnevi örnekleridir.
11
4.KIT’A: Belli bir uyak düzeniyle yazılmış olan, dizeleri arasında ölçü birliği bulunan, herhangi bir düşünce ya da duyguyu en az ikiden başlamak üzere, en çok on altı beyitte anlatan nazım biçimine denir. Gazelden farklı olarak matla beyiti bulunmaz. xa, xa, xa … şeklinde kafiyelenir. Daha çok toplumsal ve felsefi düşünceler anlatılır.
12
5.MÜSTEZAT: Bir uzun bir kısa dizeden oluşan nazım şeklidir. Kısa dizelere ziyade denir. Aruzun bir tek kalıbıyla yazılır. Kafiyelenişi gazel gibidir. Konu olarak gazelle aynıdır.
13
Nazım Birimi Dörtlük Olanlar
1. RUBAİ: Dört dizelik bir nazım şeklidir. Kafiye düzeni aaxa şeklindedir. Şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı ve hayat felsefesi, ölüm gibi konular işlenir. Kendine özgü 24 kalıbı vardır. İranlılara aittir. Rubainin en büyük şairi, İranlı Ömer Hayyam’dır. Türkçe rubailerin en güzel örneklerini Yahya Kemal vermiştir.
14
2.TUYUĞ: Dört dizelik nazım şeklidir. Kafiye düzeni aaxa şeklindedir. Aruzun sadece Failatün, Failatün, Failün kalıbıyla yazılır. Konu sınırlaması yoktur. En çok aşk, onun yüzünden çekilen acılar ve şarap için söylenmiştir. Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir. Kadı Burhaneddin, Ali Şir Nevai, Nesimi tuyuğlarıyla ünlenmiş şairlerimizdendir.
15
3.ŞARKI: Besteyle okunmak için yazılan dörder dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir. Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır. Birinci dörtlükte 2. ve 4. , diğer dörtlüklerde ise 4. dize tekrarlanır. Bu dizelere nakarat denir. Kafiye örgüsü abab, cccb, dddb … şeklindedir. Türklerin kazandırdığı nazım biçimidir. Günlük hayat, aşk, sevgi gibi konular işlenir. Nedim şarkı türünün en önemli ismidir.
16
4.MURABBA: Dört dizelik kıtalardan oluşur. Kafiyelenişi aaaa, bbba, ccca … şeklindedir. Genellikle felsefi konular ve aşk işlenir. Tanzimat edebiyatında Namık Kemal murabba örnekleri vermiştir.
17
Nazım Birimi Bent Olanlar
1.TERKİB-İ BENT: Her bent 5 ya da 10 beyitten oluşur. Bentler birbirine vasıta beyitlerle bağlanır. Gazeldeki gibi kafiyelenir. Talihten, hayattan şikayet, dini tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılır. Terkib-i bentlerde her bentten sonra vasıta beyiti değişir. En ünlü ismi Bağdatlı Ruhi’dir.
18
2.TERCİ-İ BENT: Biçim ve uyak yönünden terkib-i bente benzer. Terkib-i bentte değişen vasıta beyiti terci-i bentte değişmez, aynen tekrar edilir. Vasıta beyitinin aynen tekrarlanması bütün bentlerde aynı konuyu işlemeyi zorunlu kılar. Felsefi konular, Allah’ın kudreti, kainatın sırları, tabiatın zıtlıkları gibi konular işlenir. En ünlü şairi Tanzimat şairi Ziya Paşa’dır.
19
DİVAN EDEBİYATINDA NESİR
Divan edebiyatında nesir dili ve üslubu bakımından üç ayrı bölümde ele alınabilir; Sade Nesir: Halk için, sade bir dille yazılan eserlerden oluşur. Temelde konuşma dili niteliğini kaybetmiştir. Genel olarak tefsir ve hadis kitapları, din ve tasavvuf konularında yazılanlarla, tarih menakıpname ve destan niteliği taşıyan eserler bu türdendir. Katip Çelebi’nin bazı eserleriyle Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si buna örnek gösterilebilir. Süslü Nesir: Ustalık, hüner ve marifet göstermek amacıyla, yabancı kelime ve tamlamalarla yüklü ‘seci’lerin kullanıldığı, söz sanatlarıyla dolu, bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş, güç anlaşılır bir nesirdir. Özellikle dil yönüyle halktan tamamıyla kopmuştur. Veysi ve Nergisi süslü nesir yazarlarımızdandır. Divan edebiyatında nesir türünün karşılığı olarak ‘’ İnşa ‘’sözü kullanılır. Süslü nesir türündeki yazılara ve süslü nesir örneklerinden oluşan kitaplara ‘’münşeat’’ adı verilir.
20
Orta Nesir: Halkın konuştuğu dilden ayrılmış, yer yer süslü nesrin nitaliklerini taşımakla beraber; anlatmak istediğini, anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir. Öğretici bir amacı olan, bilim ve kültür konularında yazılmış eserlerin çoğu orta nesir özelliği taşır. Özellikle tarih, gezi, coğrafya ve din kitapları bu türde yazılmıştır.
21
Divan Edebiyatında Düzyazı Türleri
Münşeat: Değişik konularda yazılan düzyazı biçimindeki ürünlerin ya da mektupların toplandığı kitaplara verilen genel addır. Divan edebiyatında sanatlı bir söyleyişle yazılan düzyazıya ‘’ inşa ‘’, düzyazı yazarına da ‘’ münşi ‘’ denir. Tarih: Resmi niteliği olmayan bir türdür. ‘’ Vakayiname ‘’ Osmanlı Devleti’nin resmi tarihidir. Tarih yazana ‘’ müverih ‘’, vakayiname yazana da ‘’ vakanüvis‘’ denir. Seyahatname (Gezi Yazısı): gezilip görülen yerlerin anlatıldığı seyahatnamenin en iyi örneği Evliya Çelebi’nin 10 ciltlik Seyahatname adlı eseridir. Sefaretname: Osmanlı elçilerinin bulundukları ülkelere ait bilgileri veren yapıtlara verilen addır. Yirmi sekiz Mehmet Çelebi Efendi’nin ‘’Paris Sefaretnamesi ‘’ adlı yapıtı ünlüdür. Velayetname: Velilerin (ermişlerin) hayatının anlatıldığı eserlerdir. Siyer: Hz. Muhammed’in konu edildiği eserdir. Surname: Düğün, ziyafet ve şenlikleri tasvir eden hem düzyazı hem de manzum olarak yazılan eserlerdir. Tezkire: Edebiyat tarihi veya biyografinin divan edebiyatındaki karşılığıdır.
22
DİVAN EDEBİYATI NESİR YAZARLARI
15.YÜZYIL Sehi Bey : Heşt Behist (Anadolu’daki İlk Tezkiredir.) Sinan Paşa ( ) : Süslü ve sanatlı bir dil kullanmıştır. Türkçe hiç yoktur. Tazarruname en önemli eseridir. Maarifname(Nasihatname), Tezkiretü’l Evliya (Evliyalar Tezkiresi), Tezkiretü’l Embiya(Peygamberler Tezkiresi) adlı eserleri vardır. Mercimek Ahmet: Kabusnâme (Sade nesirdir.)
23
17.YÜZYIL Katip Çelebi ( ) : Bilime değer veren yazar ve düşünürlerimizdendir. Arapça yazdığı ‘’Keşfü’z Zünun‘’ adlı eserinde, birçok bilim ve eser hakkında bilgi verir. Tarih alanında ‘’ Fezleke ‘’, coğrafya alanında ‘’ Cihannüma ‘’, denizcilik alanında ‘’ Tuhfetü’l Kibar fi Esfarü’l Bihar ‘’ (büyük fetihler ve denizler seferi) adlı eserleri vardır. Toplumla ilgili konularda yazdığı ‘’ Mizanü’l Hak ‘’ (hak terazisi) önemli eserlerindendir. Evliya Çelebi ( ) : Gezilerine İstanbul’u dolaşarak başlamış, bazı görevlerle Anadolu’yu, komşu ülkeleri; Kuzey Afrika ve Avrupa’ya kadar birçok yeri gezmiştir. 50 yılı aşan gezilerini izlenimleriyle birlikte Seyahatname adlı 10 ciltlik eserinde anlatır.Seyahatname adlı eserinde söyleyeceklerini çoğunlukla açık, anlaşılır; ama mübalağalı bir anlatımla hikaye etmiştir. Naima: Naima Tarihi adlı eseri vardır 18.YÜZYIL Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi : Sefaretname adlı eseri vardır.
24
DİVAN EDEBİYATI SANATÇILARI
13.YÜZYIL Hoca Dehhani : Horasan Türklerindendir. 13.yy’da yaşamıştır. Anadolu’da, İran edebiyatı etkisiyle din dışı şiirler yazmıştır. Divan edebiyatının ilk şairi olarak kabul edilir. Şiirlerinin en önemli teması aşktır. Farsça bir Selçuk Şehnamesi yazdığı söylenir. Şeyyad Hamza : Anadolu’daki ilk Yusuf u Züleyha ona aittir. Ahmet Fakih : Çarhname adlı eseri vardır. Sultan Veled : Mevlana’nın oğlu ve Mevlevilik tarikatının kurucusudur. Üç ayrı divanı vardır. !!! NOT : 13.yy’da Anadolu’da Şeyyah Hamza, Ahmet Fakih ve Sultan Veled dini konularda eser yazmışlardır.
25
14.YÜZYIL Seyyid Nesimi : Eserlerinde Azeri Türkçesini kullanmıştır. Tasavvuf alanında şiirler yazmıştır. Dili oldukça sadedir. Şiirleri son derece liriktir. Divanı vardır. Gazel ve tuyuğlarıyla tanınır. Bağdat’ta derisi yüzülerek öldürülmüştür. Ahmedi : Din dışı konularda şiirler yazmıştır. Şiirleri liriktir. İskendername adlı mesnevisi önemlidir. Cemşid-i Hurşid adlı mesnevisi vardır. Kadı Burhaneddin : Tuyuğ nazım şeklini bulan ve uygulayan kişidir. Din dışı konularda yazmıştır. Gülşehri, Mantıku’t Tayr, Felekname adlı eserleri vardır. Aşık Paşa : Garipname adlı eseri vardır.
26
15.YÜZYIL Ali Şir Nevai ( ) : Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır. Türkçenin güzelliklerini görerek onun Farsçadan daha zengin olduğunu ilk söyleyen dilcimizdir. Türk dil kurumunu kurmaya çalışmış ve bu amaçla şiirleri vardır. Muhakemetü’l Lügateyn adlı eserinde Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak, Türkçe’nin daha üstün bir dil olduğunu söyler. Çağatay sahasında yaşamış ve Çağatay lehçesini kullanmıştır. İlk hamse sahibidir. Edebiyatımızın ilk şairler tezkiresi olan Mecalisü’n Nefais adlı eseri vardır. Garaibü’s Sıgar (küçüklüğün gariplikleri), Bedayiül Vasat (orta yaşlılığın güzellikleri), Nevadirü’s Şebab (gençliğin şenlikleri) ve Fevaidü’l Kiber (yaşlılığın faydaları) adlarıyla bilinen dört divanı vardır Eserleri: Mahzenü’l Esrar (sırlar hazinesi), Mantıkut Tayr (kuşların dili), Mizanü’l Evzan (vezinlerin terazisi) Şeyhi ( ) : Germiyan’da, Osmanlı saraylarında bulunmuş, devlet büyüklerine kasideler sunmuştur. Padişahtan aldığı tımarın verilmemesi üzerine, Harname’yi yazdığı 2.Murat’a sunduğu söylenir. Hüsrev-ü Şirin adlı mesnevisi vardır.
27
16.YÜZYIL Fuzuli ( ) : Divan edebiyatının en büyük şairi sayılır. Kerbela’da yaşamıştır. Türbedarlık yapmış, iyi bir eğitim görmüştür. Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır. Dönemine göre dili sadedir. Gazel şairi olarak şöhret kazanmıştır. Şiiri bir ilim işi olarak görür. İlimsiz şiiri temasız duvara benzetir. Şiirlerine başta tasavvufa önem verir. Diğer bir konuda aşktır. En önemli eserlerinden biri Leyla ile Mecnun mesnevisidir. Fuzuli bu mesneviyi, İranlı şair Genceli Nizami’nin aynı konuda yazdığı eserine nazire olarak yazmıştır. Arapça, Farsça ve Türkçe üç divanı vardır. Beng ü Bade (esrar ve şarap), Sakiname, Şah ü Geda (şah ve kul) gibi mesnevileriyle 134 beyitlik Enisü’l Kalb (gönül dostu) adlı bir kasidesi vardır. Düzyazı türünde yazdığı Şikayetname adlı mektup ve Hadikatü’s Süreda gibi eserleri vardır. Baki ( ) : İyi bir medrese eğitimi görmüş ve çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır. Kadılık görevlerinde bulunmuştur. Hayatı boyunca Şeyhülislam olmak istemiş ama olamamıştır. Hiç dini şiir yazmamıştır. Aşk, tabiat ve devrinin ihtişamı şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Gazel türünün tanınmış şairlerindendir. Dili kullanmada başarılıdır. Ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır. Söz sanatlarını başarıyla kullanmıştır. Sultanüş Şuara (şairler sultanı) olarak bilinir. En önemli eseri Divan’ıdır. Divanında yer alan Kanuni Mersiyesi çok ünlüdür. Nesir türünde Fezail-i Mekke adlı eseri vardır.
28
Zati : Divan edebiyatının gelmiş geçmiş en fazla gazeline sahip olan şairdir. 3 divanı gazellerle doludur. Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman) : En çok gazeli olan 2. şairdir. Taşlıcalı Yahya : Yusuf u Züleyha, Şah u Geda adlı eserleri vardır. Hamse sahibidir. Bağdatlı Ruhi : Divanındaki 17 bentlik hicivleriyle tanınır.
29
17.YÜZYIL Nef’i ( ) : Asıl adı Ömer Nef’i Erzurumludur. Çok ağır bir dili vardır. Süslü ve sanatlıdır. Padişahlara ve ileri gelenlere yazdığı kasideleri ve hicivleriyle tanınır. Ölçüsüz bir şairdir. Övdüğünü göklere çıkarır, kötülediğini yerin dibine sokar. Hicivlerini Siham-ı Kaza adlı eserinde toplamıştır. Din dışı konularda yazdığı şiirlere gurur ve gösterişli bir ses getirmiştir. Divan’ı vardır. Sadrazam Bayram Paşa’ya yazdığı hicivleri nedeniyle boğularak öldürülmüştür. Nabi ( ) : Toplum düzensizliklerini, hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmış, din ve töreyle ilgili öğütler vermiştir. Şiirlerinde hikmetli sözlere, atasözlerine yer vermiştir. Dili akıcıdır. Didaktik bir şairdir. Hayriye ve Hayrabat adlı iki didaktik mesnevisi; gezi notlarını içine alan Tuhfetü’l Haremeyn (Kutsal Şehirlerden Hikayeler), mektuplarını topladığı Münşeat adlı kitapları vardır.
30
18.YÜZYIL Nedim ( ) : Lale Devrini yaşamış ve şiirlerinde yansıtmıştır. Şiirlerindeki zevk, sefa, eğlence, nükte, musiki bir aradadır. Şiirde inceliğe büyük önem vermiştir. Divan edebiyatının katı kurallarına karşı çıkmış, kendine özgü bir dil kullanmıştır. Edebiyatımızda ‘’Mahallileşme Cereyanı‘’ Nedim’le başlamıştır. Dili açık, yalın, ahenklidir. İstanbul Türkçesini şiire getirmiştir. Şarkı nazım şeklini buldu ve kullandı. Divan’ında hece vezniyle yazdığı bir de türkü vardır. Şiirde İstanbul ‘un mesire yerlerini anlatır. Dini konulara hiç yer vermemiştir. Şeyh Galip ( ) : Divan edebiyatının son büyük şairidir. Galata Mevlevihanesi’nin şeyhidir, mutasavvıfıdır. Süslü ve çeşitli söz sanatları ile yüklü, ağır bir dili vardır. Sebk-i Hindi adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisidir. Düşünce ve tasvirlerle örülü yoğun bir hayal gücü vardır. Şiirlerinde musiki oldukça önemlidir. Başlıca eserleri Divan’ı ve Nabi’ye nazire olarak yazdığı tasavvufi bir eser olan Hüsn-ü Aşk isimli mesnevisidir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.