Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
1.Elementler ve Sembolleri
Maddenin Yapısı ve Özellikleri 7.Sınıf 1.Elementler ve Sembolleri 6.Karışımlar 5.Bileşikler ve Formülleri 4.Kimyasal Bağ 3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler 2.Atomun Yapısı
2
1.Elementler ve Sembolleri
SAF MADDE: Kendisinden başka madde bulundurmayan maddelere denir. ELEMENT: İçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir. Yani elementlerin yapı yaşı atomlardır. BİLEŞİK: En az iki farklı cins elementin belirli oranlarda bir araya gelerek, oluşturdukları yeni özellikteki maddeye denir. Yani bileşiklerin yapı taşı moleküldür.
3
1.Elementler ve Sembolleri
MOLEKÜL: İki veya daha çok atomun bir araya gelerek oluşturduğu atom gruplarıdır.
4
1.Elementler ve Sembolleri
Elementler : Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Bir elementi oluşturan bütün atomların büyüklükleri ve atomların arasındaki uzaklık aynıdır.
5
1.Elementler ve Sembolleri
Elementlerin Özellikleri : 1- En küçük yapı birimleri atomlardır. 2- Aynı cins atomlardan oluşurlar. 3- Kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamazlar. 4- Saf maddelerdir. 5- Sembollerle gösterilirler.
6
1.Elementler ve Sembolleri
Element Çeşitleri : Atomik Yapıdaki Elementler : Bazı elementleri oluşturan aynı cins atomlar doğada tek başlarına bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere atomik yapılı elementler denir. Atomik yapılı elementlerin en küçük taneciği atomlardır.
7
1.Elementler ve Sembolleri
Demir, bakır, alüminyum, çinko, kurşun, altın gibi elementler atomik yapılıdır.
8
1.Elementler ve Sembolleri
Moleküler Yapıdaki Elementler : Bazı elementleri oluşturan aynı cins atomlar doğada ikili (veya daha fazla sayıda atomdan oluşan karmaşık yapılı) gruplar halinde bulunurlar. Böyle atomlara sahip elementlere moleküler yapılı elementler denir. Moleküler yapılı elementlerin en küçük taneciği moleküllerdir.
9
1.Elementler ve Sembolleri
Moleküler yapılı elementlerin en küçük taneciği moleküllerdir.
10
1.Elementler ve Sembolleri
ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ: Günümüzde bilinen 118 element vardır. Bu elementlerin 92 tanesi doğada bulunurken geri kalanı da laboratuarlarda elde edilen yapay elementlerdir.
11
1.Elementler ve Sembolleri
Elementler sembollerle gösterilir ve her elementin kendine özgü sembolü vardır. Element sembolü yazılırken; • Sembol tek harfli ise büyük harfle yazılır. • Sembol iki veya üç harfli ise ilk harf daima büyük, diğer harfler küçük yazılır. (Sembollerin iki veya üç harften oluşmasının nedeni, bazı elementlerin baş harflerinin aynı olmasıdır).
12
1.Elementler ve Sembolleri
Elementlerin sembollerle gösterilmesinin nedeni, bütün Dünya’da ortak bir bilim dili oluşturmak, bilimsel iletişimi ve yazımlarını kolaylaştırmaktır. Elementlerin bütün Dünya’da kullanılan sembolleri aynı olmasına rağmen isimleri dillere göre farklıdır. (Türkçe, Rusça, Çince, Japonca da element isimleri farklı olmasına rağmen sembolleri aynıdır).
13
1.Elementler ve Sembolleri
Elementlerin sembolleri belirlenirken, elementlerin Latince isimlerinin ilk veya ilk iki (üç) harfi kullanılmıştır.
14
1.Elementler ve Sembolleri
Bazı elementlerin sembol ve formülleri
15
1.Elementler ve Sembolleri
Canlı Vücudunu Oluşturan Element Çeşitleri ve Bunların Oranları : • Oksijen → % 65 • Karbon → % 18 • Hidrojen → % 10 • Azot → % 3 • Kalsiyum → % 2 • Fosfor → % 1,1 • Potasyum → % 0,35 • Kükürt → % 0,25 • Sodyum → % 0,15
16
1.Elementler ve Sembolleri
Yeryüzünde Bulunan Elementlerin Oranları : • Oksijen → % 46,6 • Silisyum → % 27,7 • Alüminyum → % 8,1 • Demir → % 5,0 • Kalsiyum → % 3,6 • Sodyum → % 2,8 • Potasyum → % 2,6 • Magnezyum → % 2,1
17
2.Atomun Yapısı Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif yükler ve pozitif yüklerdir. Atomu oluşturan parçacıklar: * Cisimden cisme elektrik yüklerini taşıyan negatif yüklü elektron, * Elektronların yükünü dengeleyen aynı sayıda ama pozitif yüklü olan proton, * Elektrik yükü taşımayan nötr parcacık nötron.
18
2.Atomun Yapısı Atom iki kısımdan oluşur : 1-Çekirdek (merkez) ve 2-Katmanlar (yörünge; enerji düzeyi) Çekirdek, hacim olarak küçük olmasına karşın, atomun tüm kütlesini oluşturur. Çekirdekte proton ve nötronlar bulunur. Elektronlar ise çekirdek çevresindeki katmanlarda bulunur.
19
2.Atomun Yapısı Nötr bir atom için; elektron sayısı= proton sayısı (A.N.) Atom numarası= proton sayısı Çekirdek yükü= proton sayısı İyon yükü= proton sayısı – elektron sayısı (E.S.) (K.N.) Kütle numarası= proton + (N.S)nötron sayısı (Nükleon sayısı)(atom ağırlığı) Atom Numarası = Proton Sayısı = Çekirdek Yükü = Elektron Sayısı
20
2.Atomun Yapısı İzotop atom: Proton sayıları (atom numaraları)aynı, nötron sayıları farklı olan atomlara denir. İzotop atomların kimyasal özellikleri aynı (p aynı) , fiziksel özellikleri farklıdır (n farklı). Nötr halde bulunmayan, iyon halindeki izotop atomların hem fiziksel, hem kimyasal özellikleri farklıdır.
21
2.Atomun Yapısı Atom Modelleri : Atom gözle veya en gelişmiş elektron mikroskopları ile bile görülemez. Maddenin kütlesi olduğu halde maddeyi oluşturan atomların tek tek kütleleri ölçülemez ve atomlar duyu organları tarafından algılanamaz.
22
2.Atomun Yapısı a) Democritus Atom Modeli (Democritus–M.Ö. 400) : Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400’lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. (Teosta yaşamıştır). Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu taneciklere atom adını vermiştir. Democritus, atom hakkındaki görüşlerini deneylere göre değil varsayımlara göre söylemiştir.
23
2.Atomun Yapısı Democritus’ a göre; • Madde parçalara ayrıldığında en sonunda bölünemeyen bir tanecik elde edilir ve bu tanecik atomdur. • Bütün maddeler aynı tür atomlardan oluşur. • Maddelerin farklı olmasının nedeni maddeyi oluşturan atomların sayı ve dizilişi biçiminin farklı olmasıdır. • Atom görülemez. • Atom görülemediği için bölünemez.
24
2.Atomun Yapısı b) Dalton Atom Modeli (John Dalton 1766–1844) : Atom hakkında ilk bilimsel görüş 1803 – 1808 yılları arasında İngiliz bilim adamı John Dalton tarafından ortaya atılmıştır.
25
2.Atomun Yapısı Dalton’ a göre; • Maddenin en küçük yapı taşı atomdur. (Maddeler çok küçük, bölünemez, yok edilemez berk taneciklerden oluşur.) • Atom parçalanamaz. • Atom içi dolu küre şeklindedir. • Bütün maddeler farklı tür atomlardan oluşmuştur. • Maddelerin birbirlerinden farklı olmasının nedeni maddeyi oluşturan atomların farklı özellikte olmasıdır. • Bir maddeyi oluşturan atomların tamamı birbirleriyle aynı özelliklere sahiptir.
26
2.Atomun Yapısı c) Thomson Atom Modeli (John Joseph Thomson 1856–1940) : Atomun yapısı hakkında ilk model 1897 yılında Thomson tarafından ortaya konmuştur. Thomson atom modeli bir karpuza ya da üzümlü keke benzer.
27
2.Atomun Yapısı Thomson’ a göre; • Atom küre şeklindedir. (Çapı 10–8 cm) • Atomda (+) ve (–) yüklü tanecikler bulunur. • Thomson’a göre atom; dışı tamamen pozitif yüklü bir küre olup negatif yüklü olan elektronlar kek içerisindeki gömülü üzümler gibi bu küre içerisine gömülmüş haldedir. • Atomlar, daha küçük taneciklerden oluştuğu için parçalanabilirler.
28
2.Atomun Yapısı 5- ELEKTRON’UN KEŞFİ Maddenin yapısına ilk olarak modern yaklaşım Thomson’un katot ışınlarını inceleyerek elektronun keşfi ile başlar. Thomson: elektriksel gerilim uygulanan katot ışınları tüpünde katot ışınların negatif kutup tarafından itildiğini pozitif kutba doğru çekildiğini tespit etti. Aynı cins elektrik yüklerinin bir birini itmesi ve farklı yük elektrik yüklerinin birbirini çekmesi nedeniyle Thomson katot ışınlarının negatif elektrik yüklerinden olduğu sonucu çıkardı.
29
2.Atomun Yapısı 6- PROTONUN KEŞFİ Katot tüpleriyle elektron elde edildiği gibi, elektrik deşarj (boşalma ) tüpleri ile de pozitif iyonlar elde edilir. Bu tüplerde uygulanan yüksek gerilim sonucunda atomdan elektronlar koparılarak pozitif iyonlar oluşturulur. Oluşan bu pozitif iyonlar bir elektriksel alanda elektronun ters yönünde hareket ederek negatif elektrota (katota) doğru ilerler. Bu iyonların büyük bir kısmı hareketleri sırasında ortamdaki elektronlara çarparak nötral atomlar oluştururlar. Çok az bir kısmı ise yollarına devam ederek katota erişirler.
30
2.Atomun Yapısı d) Rutherford Atom Modeli (Ernest Rutherford 1871–1937) : Atomun çekirdeğini ve çekirdekle ilgili birçok özelliğin ilk defa keşfeden bir bilim adamı Rutherforddur. • Atom kütlesinin tamamına yakını merkezde toplanır, bu merkeze çekirdek denir. • Atomdaki pozitif yüklere proton denir. • Elektronlar çekirdek etrafında gezegenlerin Güneş etrafında dolandığı gibi dairesel yörüngelerde sürekli dolanırlar. Çekirdekle elektronlar arasında çekim kuvveti olduğu için elektronların çekirdeğe düşmemeleri için dolanmaları gerekir.
31
2.Atomun Yapısı • Çekirdekteki proton (yük) sayısı, elektron sayısına eşittir. • Çekirdekteki pozitif yüklerin kütlesi yaklaşık atom kütlesinin yarısına eşittir.
32
2.Atomun Yapısı e) Bohr Atom Modeli (Niels David Bohr 1875–1962) : Bohr atom teorisi hidrojenin yayınma spektrumuna dayanılarak açıklanır. Bohr’ a göre; • Elektronlar çekirdek etrafında belirli uzaklıklardaki katmanlarda dönerler, rasgele dolanmazlar. • (Yüksek enerji düzeyinde bulunan elektron, düşük enerji düzeyine geçerse fotonlar halinde ışık yayarlar). • (Kararlı hallerin tamamında elektronlar çekirdek etrafında dairesel yörünge izlerler).
33
2.Atomun Yapısı f) Modern Atom Teorisi : Günümüzde kullanılan atom modeli, modern atom teorisi sonucu ortaya konmuştur. Bu teoriye göre elektronlar çok hızlı hareket ettikleri için belirli bir yerleri yoktur. Yani elektronların bulunduğu kabuk kavramı yanlış bir kavramdır.
34
2.Atomun Yapısı NOT : De Broglie Atom Teorisi : Bohr’ın atom modeli elektronların yörüngeler arası geçişlerinin mümkün kılan“enerji ( kuantum ) sıçramalarını “ açıklamakta yetersiz kalmaktaydı. Bunun çözümü Fransız fizikçi Prens Victor De Broglie tarafından teklif edilmişti.
35
2.Atomun Yapısı De Broglie bilinen bazı taneciklerin uygun koşullar altında tıpkı elektromanyetik radyasyonlar gibi bazen de elektromanyetik radyasyonlara uygun şartlarda tıpkı birer tanecik gibi davrana bileceklerini düşünerek elektronlara bir sanal dalganın eşlik ettiğini öne sürerek bir model teklif etti. Bu modele göre farklı elektron yörüngeleri çekirdeğin etrafında kapalı dalga halkaları oluşturmaktaydı.
36
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
ELEKTRON ALIŞVERİŞİ VE SONUÇLARI: Helyum (2), neon (10), argon (18)in elektron dağılımları incelendiğinde Eğer bu üç elementin birer elektronu daha olsaydı, her birinde yeni bir katman oluşacaktı. Çünkü her üçünün de en dıştaki katmanları tamamen dolu durumdadır.
37
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
1.Katmanda en çok 2 elektron bulunması durumu dublet kuralı, 2. ve 3. katmanlarda en çok 8 elektron bulunması durumu oktet kuralı olarak adlandırılır. Helyum dublet, neon ve argon oktet kuralına uyar. Oktet veya dublet kuralına uyan atomlar kararlı yapıya sahiptir.
38
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
Atomlar elektron alarak veya vererek kararlı yapıya ulaştıklarında artık, iyon olarak adlandırılırlar. Nötr bir atomun elektron almış veya vermiş haline iyon denir. Atom elektron alarak kararlı hale geçerse elektron sayısı>proton sayısı olur. Bu tür iyonlara negatif(-) yüklü iyon (anyon)denir.
39
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
Atom elektron vererek kararlı hale geçerse elektron sayısı(+)yüklü iyon (katyon)denir. Atomlar kaybettikleri elektron sayısı kadar +yüklü, kazandıkları elektron sayısı kadar – yüklü olurlar.
40
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
Not: iyon yükü =proton sayısı- elektron sayısı Eğer iyon anyonsa sembolün sağ üst kısmına – işareti konur ve aldığı elektron sayısı yazılır. Katyonsa + işareti konur ve sayısı yazılır.
41
3.Elektronların Dizilimi ve Kimyasal Özellikler
Elementlerin Atom Modelleri :
42
4.Kimyasal Bağ Atomlar birleştiği zaman elektron dağılımındaki değişmelerin bir sonucu olarak kimyasal bağlar meydana gelir. Üç çeşit temel bağ vardır.
43
4.Kimyasal Bağ 1-İyonik bağlar, elektronlar bir atomdan diğerine aktarıldığı zaman meydana gelir. Tepkimeye giren elementlerden birinin atomları,elektron kaybedip pozitif yüklü iyonlara dönüşürken,diğer elementin atomları elektron kazanıp negatif yüklü iyon oluştururlar. Böylece zıt(artı-eksi) bir şekilde yüklenmiş iyonlar arasındaki elektrostatik çekim kuvveti,söz konusu iyonları bir kristal içinde tutar.
44
4.Kimyasal Bağ 2- Kovalent bağlarda elektronlar, bir atomdan diğerine aktarılmaksızın ortaklaşa kullanılır. Tek kovalent bağ,iki atom tarafından bölünmüş yani ortaklaşa kullanılan bir elektron çiftinden ibarettir. Moleküller birbirlerine kovalent bağlarla bağlanmış atomlardan meydana gelir.
45
4.Kimyasal Bağ 3-Metalik bağlar, metal ve alaşımlarda bulunur. Metal atomları üç boyutlu bir yapı içinde düzenlenirler. Bu atomların en dış elektronları, yapının her tarafında serbestçe dolaşır ve atomların birbirlerine bağlanmasını sağlarlar.
46
4.Kimyasal Bağ 1 .İYONİK BAĞ Bir metal bir ametalle etkileştiği zaman elektronlar metal atomundan ametal atomuna aktarılır ve bunun sonucunda bir iyonik(veya elektrovalent) bileşik meydana gelir. Atomlardan elektron kaybıyla oluşan pozitif iyonlara katyon denir. Atomların elektron kazanarak oluşturdukları negatif iyonlar da anyon olarak isimlendirili
47
4.Kimyasal Bağ Örnek olarak bir sodyum atomu ile bir klor atomu arasındaki tepkimeyi ele alalım.
48
4.Kimyasal Bağ Sodyum 1A grubunda olup sadece bir değerlik elektronuna sahiptir. Klor atomu ise 7A grubunun bir üyesi olduğundan 7 değerlik elektronuna sahiptir. Bu iki atom arasındaki tepkimede sodyum atomu 1 elektron kaybeder. Sodyum atomunun kaybetmiş olduğu elektron klor atomu tarafından kazanılır.
49
4.Kimyasal Bağ 2.KOVALENT BAĞ Elektronları bağlamak için girilen yarışma, iyon bağında olduğu kadar şiddetli değilse atomların var olan dış elektronlar paylaşılır ve bir ortaklaşma bağı ya da Kovalent Bağ oluşur.
50
4.Kimyasal Bağ Kovalent bağlar yapısına göre ikiye ayrılır: 2.a -Apolar Kovalent Bağ: Aynı cins iki ametal atomunun birleşmesiyle oluşur. Apolar kovalent bağa en iyi örneklerden biri, iki oksijen atomunun elektronlarını ortaklaşa kullanarak oluşturdukları bağıdır. (Şekil 2) Bu bağlarda ortaklaşa kullanılan elektronlar eşit paylaşıldığından dolayı molekülün pozitif veya negatif kutbu yoktur. (hidrojen), (oksijen), (klor)…
51
4.Kimyasal Bağ 2.b -Polar Kovalent Bağlar: İki farklı cins atomun bir araya gelmesiyle oluşur. Bu bağlarda ametallerden biri ortaklaşa kullanıldığından dolayı molekülün bir ucu pozitif (+), diğer ucu negatif (-) yüklenir. Suyu oluşturan Hidrojen ve Oksijen moleküllerinin son orbitallerindeki elektronların ortak kullanılmasıyla oluşan Polar Kovalent bağ şekil 3’de görülmektedir. (su), , (karbondioksit)…
52
4.Kimyasal Bağ 3.METALİK BAĞLAR Metallerin iyonlaşma enerjileri ile elektronegatiflikleri oldukça düşüktür. Bunun sonucu olarak metal atomlarının en dış elektronları nispeten gevşek tutulur. Metalik bir kristalde, en dış elektronları çıkarılmış atomlardan ibaret olan pozitif iyonlar kristal örgüde ilgili yerlerde bulunur ve en dış elektronların örgünün her tarafında serbestçe hareket etmesiyle de kristaldeki atomlar bir arada tutulur. Diğer bir deyişle örgü içersinde dağılan ve kristalin bütününe ait olan elektron bulutu ile pozitif iyonlar arasındaki elektrostatik çekim metalik bağı oluşturmaktadır.
53
4.Kimyasal Bağ 4 .VAN DER WAALS BAĞLARI Kapalı kabuklu iki kararlı molekülde ‘Van Der Waals’ güçleri ve ‘London’ güçleri adı verilen zayıf güçler aracılığıyla etkileşmeye girebilir. İki molekülün elktron bulutları etkileştiğinde zayıf bir itme ortaya çıkar; ‘Van Der Waals gücü’ adı verilen bu dengesizleştirici etkileşme sonucunda,elektron dağılımı kısa süre bozulabilir ve anlık(kalıcı olmayan) bir çift kutup momenti oluşabilir.
54
4.Kimyasal Bağ 5.HİDROJEN BAĞLARI Bazı hidrojen içeren bileşiklerde moleküller arası çekim kuvvetleri olağan üstü yüksektir. Bu çekim kuvvetleri, hidrojenin atom çapı küçük ve çok elektronegatif olan elementlere kovalent bağlı olduğu bileşiklerde görülür. Bu bileşiklerde elektronegatif element bağı elektronlarını öyle kuvvetlice çeker ki hidrojen önemli miktarda kısmi + yük kazanır. Aslında,hidrojen elementinin perdeleyici elektronları olmadığından burada hidrojen hemen hemen çıplak bir protondur.
55
5.Bileşikler ve Formülleri
Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik oluştururlar. Elementler doğada genelde saf halde değil de bileşikler halinde bulunurlar.
56
5.Bileşikler ve Formülleri
İki ya da daha fazla farklı element atomunun kendi özelliklerini kaybedip belirli oranlarda bir araya gelerek kimyasal bağ oluşturması sonucu meydana gelen yeni ve saf maddelere bileşik denir. Bu nedenle elementlerin bileşikleri oluşturması kimyasal değişmedir. İki ya da daha fazla elementin kendi özelliklerini kaybederek belirli oranlarda ve kimyasal tepkimeler sonucu oluşturdukları saf maddelere bileşik denir.
57
5.Bileşikler ve Formülleri
Bileşiklerin Oluşması : Elementler bileşik oluştururken, elementi oluşturan aynı cins element atomları arasındaki kimyasal bağlar kopar ve element atomları birbirinden ayrılır. Birbirinden ayrılan element atomları, farklı cins element atomları ile yeni kimyasal bağlar oluşturarak bir araya gelir ve bunun sonucunda da bileşikler meydana gelir. Bu nedenle bileşikler oluşurken farklı element atomları kimyasal bağlar sayesinde bir araya gelir ve yeni maddeler oluşur.
58
5.Bileşikler ve Formülleri
Örnek : • Sodyum elementindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. Sodyum klorür bileşiğindeki sodyum atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır. • Klor elementindeki klor moleküllerini oluşturan klor atomlarının arasındaki uzaklık çok azdır. Sodyum klorür bileşiğindeki klor atomlarının arasındaki uzaklık daha fazladır.
59
5.Bileşikler ve Formülleri
Bileşiklerin Özellikleri : 1- Bileşikler, kendini oluşturan elementlerin özelliklerini göstermezler ve kendini oluşturan elementlerden tamamen farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere yani kimliklere sahiptir. 2- Bileşiği oluşturan elementler kendi özelliklerini yani kimliklerini kaybederler. 3- Bileşiği oluşturan elementler belirli oranlarda birleşirler. 4- Bileşiği oluşturan element atomları arasında kimyasal bağlar bulunur. 5- Bileşikler oluşurken enerji alışverişi olur. 6- Bileşikler, kimyasal değişmeler sonucu (tepkimelerle) oluşur ve kimyasal yollarla ayrılırlar. 7- Bileşikler en az iki farklı elementten yani atomdan oluşurlar.
60
5.Bileşikler ve Formülleri
Bileşik Çeşitleri : Bileşikler moleküler yapılı bileşikler ve moleküler yapılı olmayan bileşikler olarak iki grupta incelenirler.
61
5.Bileşikler ve Formülleri
a) Moleküler Yapılı Bileşikler : Bileşikler, farklı cins element atomlarından oluşan moleküllerden oluşmuşsa böyle bileşiklere moleküler yapılı bileşikler denir.
62
5.Bileşikler ve Formülleri
• Moleküler yapılı bileşikler moleküllerden oluşur. • Bileşiklerdeki molekülleri oluşturan atomlar arasında kovalent bağ bulunur.
63
5.Bileşikler ve Formülleri
64
5.Bileşikler ve Formülleri
b) Moleküler Yapılı Olmayan Bileşikler : Bileşikler, moleküllerden oluşmayıp bileşiği oluşturan farklı cins element atomları bir yığın oluşturacak şekilde bir araya gelmişse böyle bileşiklere moleküler yapılı olmayan bileşikler denir. • Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir yığın oluştururlar. • Moleküler yapılı olmayan bileşikler sonsuz örgü tipi bileşiklerdir • Moleküler yapılı olmayan bileşiklerdeki iyonlar düzenli bir örgü oluştururlar. • Moleküler yapılı olmayan bileşikleri oluşturan zıt yüklü iyonlar arasında iyonik bağ bulunur. (İyon sayısı yığının büyüklüğüne göre değişir).
65
5.Bileşikler ve Formülleri
Örnekler : 1- • Kalsiyum oksit (CaO) bileşiğindeki Ca+2 ve O–2 iyonları arasında iyonik bağ bulunur. • Kalsiyum oksit (CaO) bileşiğindeki Ca+2 ve O–2 iyonları düzenli bir örgü oluştururlar. • Kalsiyum oksit (CaO) bileşiği, kireç taşında ve bazı mermer çeşitlerinde bulunur. 2- • Sodyum İyodür (NaI) bileşiğindeki Na+1 ve I–1 iyonları arasında iyonik bağ bulunur. • Sodyum İyodür (NaI) bileşiğindeki Na+1 ve I–1 iyonları düzenli bir örgü oluştururlar. • Sodyum İyodür (NaI) bileşiği, tıp alanındaki hastalıkların teşhisinde ve bazı hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılır.
66
6.Karışımlar Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturma-dan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir. Karışımlar görünümlerine göre iki çeşittir:
67
6.Karışımlar 1-Heterojen Karışımlar (Adi Karışımlar): Karışımı oluşturan maddeler karışımın her tarafına eşit miktarlarda dağılmaz. Örnek: (tebeşir tozu+ su), (zeytinyağ+su) Süt, ayran, toprak, beton, sis….
68
6.Karışımlar A- Süspansiyon (katı- sıvı) Bir katının sıvı içerisinde çözünmeyip, parçacıklar (asılı)halinde kalmasıyla oluşan karışımlardır. Ör-nek: ayran, pişmiş türk kahvesi, çamurlu su, te-beşirli su, hoşaf, taze sıkılmış meyve suyu, kan. B- Emülsiyon (sıvı- sıvı) Bir sıvının başka bir sıvı içerisinde çözünmeden kalmasıyla oluşan karışımlardır. Örnek: zeytinyağ-su, benzin-su, süt… C- Aerosol (sıvı- gaz) Bir sıvının gaz ile oluşturduğu heterojen karışım-lardır. Örnek: deodorantlar, sis, spreyler… Heterojen Karışımların Özellikleri: 1- Heterojen özellik gösterirler. 2- Bulanık görünürler. 3- Dipte çökelti oluştururlar. 4- Genellikle tanecikleri gözle görülür. 5- Fiziksel yolla (süzme) ayrılırlar.
69
6.Karışımlar 2-Homojen Karışımlar (Çözeltiler): Karışımı oluşturan maddeler, karışımın her tarafına eşit olarak dağılmışlardır. Örnek: bronz, çelik, sirke, hava, tuzlusu Çözeltiler fiziksel hallerine bağlı olarak katı, sıvı veya gaz halde bulunabilirler.
70
6.Karışımlar A- Katı-Katı çözeltiler: Alaşımlar =metal+metal B- Sıvı çözeltiler: Sıvı- Katı: burun damlası, şerbet Sıvı- Sıvı: kolonya, sirke Sıvı- Gaz: gazoz, deniz suyu C- Gaz çözeltiler: Gaz- gaz çözeltiler= hava, doğalgaz… Homojen Karışımların Özellikleri 1- Homojendirler 2- Dipte çökelti oluşturmazlar. 3- Berrak görünüşlüdürler. 4- Tanecikleri gözle görülmez. 5- Süzme ile ayrılmazlar. 6- Belirli erime, kaynama noktaları yoktur. Çözünen madde miktarı arttıkça kaynama nok. yükselir, donma nok. azalır.
71
6.Karışımlar ÇÖZELTİLER (HOMOJEN KARIŞIMLAR) Çözeltiler iki kısımdan oluşur: Çözücü madde Çözünen madde (katı,sıvı,gaz (sıvıdır: su, alkol, eter, olabilir.) tiner, benzin vb.) Su + Tuz………..Tuzlusu
72
6.Karışımlar Çözen ve çözünen madde miktarına göre çözeltiler : 1- Seyreltik Çözelti: Bir başka çözeltiye göre; Çözünen madde miktarı az, çözen madde miktarı ( çözücü) fazla olan çözeltilerdir. (Ör: 100gr su+ 1 gr şeker çözeltisi, 100gr su+ 10 gr şeker çözeltisine göre seyreltiktir.) 2-Derişik Çözelti: Bir başka çözeltiye göre; Çözünen madde miktarı fazla, çözücüsü az olan çözeltilerdir. (Ör: 100gr su+ 15 gr şeker çözeltisi, 100gr su+ 5 gr şeker çözeltisine göre derişiktir.)
73
6.Karışımlar Seyreltik çözeltiler derişik hale getirilebilir. Bu-nun için: Çözücü (sıvı) buharlaştırılır Çözünen eklenir Çözelti soğutulur Derişik çözeltileri seyreltik hale getirmek için; Çözücü eklenir.
74
6.Karışımlar Çözünebilen madde miktarına göre çözeltiler: 1- Doymuş Çözelti: Belli bir sıcaklıkta çözebileceği kadar çözüneni içeren çözeltilerdir. 2- Doymamış Çözelti: Belli bir sıcaklıkta, çözebileceğinden daha az çözünen içeren çözeltilerdir. 3- Aşırı Doymuş Çözelti: Çözebileceğinden da-ha fazla madde bulunduran çözeltilerdir.(heterojen görünürler.)
75
6.Karışımlar Elektrik akımını iletmelerine göre çözeltiler: 1-İletken (elektrolit) Çözeltiler: İçerisinde + ve — yüklü iyon bulunduran çözeltiler elektrik akımını iletir. Ör: sirkeli, asitli, tuzlu, limonlu su 2- İletken olmayan ( Elektrolit olmayan) Çözelti: İçerisinde moleküller bulunur. İyon yoktur. Bu yüzden iletken değildir. Ör: alkollü su, şekerli su, üre, kolonyalı su, safsu.)
76
6.Karışımlar ÇÖZÜNÜRLÜK Belli sıcaklıkta ve basınçta 100gr çözücü içinde çözünebilen maksimum madde miktarına çözünürlük denir. Çözünürlük, katı, sıvı, gaz maddeler için ayırt edici bir özelliktir.
77
6.Karışımlar Çözünürlüğe Etki Eden Faktörler: 1- Basınç: Gazların çözünürlüğü basınç arttıkça artar. Basınç, katı ve sıvılarda çözünürlüğe etki etmez. 2- Sıcaklık: Katı ve sıvılarda çözünürlük, sıcaklıkla doğru orantılıdır. Gazlarda ters orantılıdır.Örneğin Karadeniz de oksijen miktarı akdenizden daha çoktur.çünkü deniz suyu soğuktur. 3- Çözücü türü: Örneğin tuz suda çözünürken, yağda çözünmez. Şeker suda çözünürken, alkolde çözünmez.
78
6.Karışımlar Çözünürlük Hızına etki Eden Faktörler: Çözünürlük hızı; 1- Sıcaklık: Sıcaklıkla doğru orantılıdır. 2- Çözünenin temas yüzeyini artırırsak artar. 3- Karıştırma, çalkalama ile doğru orantılıdır. 4- Çözünen cinsi (Tuz ve şeker su içinde farklı hızlarda çözünür.) Çözünürlük= Madde miktarı/100 ml
79
6.Karışımlar ELEMENT, BİLEŞİK VE KARIŞIMLARIN KARŞILAŞTIRILMASI
Saf maddelerdir. Kendine özgü öz kütlesi vardır. Fiziksel veya kimyasal yöntemlerle basit maddelere ayrışmaz. Homojendir. Kendilerine özgü E.N, K.N vardır. Yapıtaşı atomdur. Aynı cins atomlardan oluşur. Sembolle gösterilir.
80
6.Karışımlar BİLEŞİK Saf maddelerdir. Kendine özgü öz kütlesi vardır.
Kimyasal yöntemlerle ayrışır. (elektroliz, ısıtma) Homojendir. Kendilerine özgü E.N, K.N vardır. Yapıtaşı moleküldür. Farklı cins atom, aynı cins moleküllerden oluşur. Formüllerle gösterilir. Elementlerin sabit oranlarda birleşmesiyle oluşur. Elementler özelliklerini kaybeder.
81
6.Karışımlar KARIŞIM Saf değillerdir. Sabit öz kütlesi yoktur.
Fiziksel yöntemlerle ayrışır. (süzme, eleme,damıtma) Homojen veya heterojendir. EN, KN belirgin değildir. Yapıtaşı atom veya molekül-dür. Farklı cins atom ve moleküller-den oluşur. Belli formülleri yoktur. Karışımı oluşturan maddeler arasında belirli oran yoktur. Her oranda karışabilirler. Karışımı oluşturan maddeler özelliklerini kaybetmezler.
82
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER…
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.