Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
SBU 511 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
TANZİMAT DÖNEMİ SBU 511 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
2
TANZİMAT DÖNEMİNDE KAMU YÖNETİMİ
Padişah Hükümet (Bâbıâli) Bürokrasi ve memur rejimi Tanzimat Meclisleri Mahalli Yönetim (Vilayet sistemi, belediyeler, mahalle ve köyler) Adli Yapı YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
3
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
PADİŞAH Tanzimat devrinde Abdülmecit ve Abdülaziz padişah olarak görev yaptılar. Abdülmecit dönemin diplomasi dili olan Fransızcayı öğrenerek yabancı yayınları takip etmeye başladı. Böylece batıya olan ilgisi arttı. Abdülmecit hilafet ve saltanat konusunda selefleri gibi düşünüyor; bunların Osmanlı ailesine “Allah’ın ihsanı” olduğuna inanıyordu. Konumu itibarıyla kimseye karşı sorumluluk hissetmiyor, istediği devlet adamını istediği zaman değiştirebiliyordu. Geleneksel yaklaşımları yanında farklı görüşlere de sahip olan Abdülmecit, bazen Heyet-i Vükela’ya katılmış, memleketin değişik yerlerini gezmiş, Fransızların Légion D’honneur” nişanını kabul eden ilk Padişah olmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
4
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
PADİŞAH Abdülmecit İngiliz elçisinin verdiği baloya eşleri ve bakanlarıyla birlikte katılmış, baloda ruhani reisler de yer almış, Şeyhülislam davetli olduğu halde katılmamıştır. Abdülaziz de Abdülmecit’in kurduğu düzeni devam ettirmişse de Gayrimüslimler kendisinden çok memnun olmamışlar, “Abdülmecit bizim Padişahımız idi. Abdülaziz Müslümanların Padişahı” demişlerdir. 1863 yılında kalabalık bir maiyetiyle Mısır’a gitti. Avrupa’ya seyahat eden ilk padişah Abdülaziz oldu. 1867’de Fransa İmparatoru III. Napolyon’un davetlisi olarak Paris’e gitti. Oradan Londra’ya geçti ve dönüşte Berlin ve Viyana’ya uğradı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
5
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HÜKÜMET 2. Mahmut zamanında Divan-ı Hümayun’un yerine bakanlıklar kuruldu. Sadrazam bakanları koordine etmeye başladı. Sadrazam Padişahtan sonraki en yetkili kişi olarak hatt-ı hümayunla tayin edilirdi. Sadrazam yine padişahın mutlak vekili olacak ve sadrazamlığın geleneksel simgesi olan Mühr-i Hümâyûn’un kendisine verilmesiyle bu göreve atanacaktı. Sadrazam olmanın iki şartı vardı: Müslüman ve okur-yazar olmak. Osmanlı’da aristokrasi olmadığından bu makam liyakatli herkese açıktı. Sadrazam sadece Padişaha karşı sorumluydu. Tanzimat devrindeki Sadrazam tayinlerinde yabancı devletlerin çok fazla etkisi oldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
6
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HÜKÜMET Bazen sadrazamlar devrin padişahına da tepki göstererek görev almayı kabul etmediler. Tanzimat devrindeki merkeziyetçilik Babıâli’nin de yükünü artırdı. Âli ve Fuat Paşalar yönetimde tek otorite olmak istediklerinden meclislere karşı çıktılar ve kendi hakimiyetlerini kurmaya çalıştılar. Bakan tayinlerinde bazen Sadrazamın da görüşü alınır, ilgili Sadrazam ayrıldığında bakanlar da Hükümetten ayrılırdı. Bakanlar icraatlarından dolayı Sadrazama değil, Padişaha karşı sorumluydular. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
7
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HÜKÜMET Bakanlar Sadrazam başkanlığında haftada iki defa toplanır ve kararlar oy çokluğuyla alındıktan sonra Padişaha arz edilirdi. Padişahın onayı ile de kanun niteliği kazanarak yürürlüğe girerdi. Padişahlar da bazen Heyet-i Vükela toplantılarına katılarak uyarılarda bulunurdu. 1849’da bakanlara da göreve başlarken yemin etme şartı getirildi.Tanzimat döneminde büyük bir siyasi istikrarsızlık yaşandı. 37 yılda 39 defa sadrazam, 33 defa Hariciye Nazırı değiştirildi. Abdülmecit sadrazamını tam 22 defa değiştirdi. İktidar bu kadar el değiştirmesine rağmen reform politikaları çok değişmedi. Bunda yabancı devletlerin baskıları ve yönetimde etkili olan bürokratların önemli bir rolü oldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
8
BÜROKRASİ VE MEMUR REJİMİ
Tanzimat ile çağdaş devletlerin hemen hemen bütün alanlarını kapsayan bir hükümet yapısı ile bürokratik ve merkeziyetçi bir yönetim modeli ortaya çıktı. Tanzimatla birlikte merkeziyetçi bir yapı kuruldu. Tanzimatçılar reformların bürokrasi tarafından yapılabilmesi için Padişahın rollerinin bir kısmını bürokrasiye aktarmaya çalıştılar. Tanzimat Fermanı’nın can, mal, namus güvenliği maddesi ile kendilerini güvenceye aldılar. Yeni mektepler (rüştiye, idadi) açarak medresenin, dolayısıyla ulemanın rolünü azaltmaya çalıştılar. Mekteplerden çıkanlar devlet bürokrasisinde görev aldılar. Valilerin yetkilerini azaltarak her türlü konuyu Bâbıâli’ye sorma şartı getirdiler. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
9
BÜROKRASİ VE MEMUR REJİMİ
Valiler maaşlı memurlar durumuna getirildi. Ayrıca il meclislerinin görüşünü almadan iş yapamadılar. Valilerin yanına defterdar ve kumandan tayin edilerek bu yetkileri elinden alındı. Memurlara maaş bağlanmasıyla Avrupa tarzı bir memur sınıfı meydana geldi. Ancak beraberinde pekçok aksaklık ortaya çıktı. Halk arasındaki “salla başı al maaşı”, “Allah’tan sağlık, devletten aylık”, “ay sonu”, “miri malı” gibi deyimler bu süreçle beraber ortaya çıktı. Fındıkoğlu, s.27. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
10
Memurluğa Giriş Sistemi
Klasik dönemde memurluğa Enderun Mektebi veya medreseden geçilir, bazen de otodidakt yolla memur olunurdu. Rüştiyelerin açılmasından sonra memurluğa geçiş için bu okulları bitirme şartı getirildi. Mekteb-i Maarif-i Adliye, Mekteb-i Mülkiye diğer memur yetiştiren okullar oldular. Artık memurluğa giriş diplomaya bağlandı. Memurluk, yaparak öğrenmeden çıkarak okuyarak öğrenmeye dönüştü. Ancak bazı hatırlı kişilerin himayesiyle memuriyete girme devam etti (patrimonyalizm). Kişisel otoritenin yerini kurumsal otorite aldı. Memurlar Padişahın “kulları” olmaktan çıkarak “Devletin hizmetkârı” oldular. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
11
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Bürokrasi Bu dönemde bürokrasi devletin kaynaklarını tüketen, günlük hayatta varlığını gittikçe fazla hissettiren, vatandaşın işlerini geciktiren bir yapı haline geldi. Bürokrasi ile halk arasında bir soğukluk meydana geldi. Ulemanın etkisi azaldığından bürokrasiyi denetleme imkanı kalmadı. Rüşvet önemli bir problem olarak devam etti. Abdülmecit çıkardığı fermanda Tanzimatın uygulanamamasını bile rüşvete bağlıyordu. Halk memurların lüks ve israfından rahatsızlık duydu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
12
TANZİMATTA TAŞRA TEŞKİLATI
22 Eylül 1858’de Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye, vali, mutasarrıf ve kaymakamların görevlerini kapsayan bir talimat yayınladı. Talimat, vali, mutasarrıf ve kaymakamları, gayrimüslim tebaanın da Müslüman tebaa ile aynı haklardan yararlanmalarını sağlamakla yükümlü tutuyordu. Merkezî yönetim bu talimatla valilere, meclisleri denetleme yetkisini de vererek taşrayı valiler aracılığıyla denetlemek istemiştir. Mülki teşkilata yenilik getiren 1864 Tuna Vilâyeti Nizâmnâmesi’yle Osmanlı Devleti yukarıdan aşağıya doğru vilayet, sancak, kaza ve köy olmak üzere yeni idari birimlere ayrılmıştır. Vilayet idaresi valiye, sancak idaresi mutasarrıfa, kaza idaresi de kaymakamlara veriliyor; köylerde ise seçimle gelen muhtarlar görev alıyordu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
13
TANZİMATTA TAŞRA TEŞKİLATI
Nizamnamede göze çarpan belli başlı özellikler; Bütün memurların vazifelerini düzene koyması, belediye teşkilatı ve nahiye idarelerinin kurulmasıyla köy ihtiyar heyetlerinin görev ve yetkilerinin genişletilmesidir. Ayrıca, vilayet yönetiminde valinin başkanlığında toplanacak olan bir dizi danışma meclisleri kurulmuştu. Vilayet İdare Meclisi, Liva İdare Meclisi ve köylerde İhtiyar Meclisleri oluşturulmuştur. Vilayet İdare Meclisi’nde, valinin dışında kadı, mektupçu, defterdar ve hariciye memurları bulunacaktı. Ayrıca, müftü, gayrimüslimleri temsilen ruhani liderleri ve yerel halkın temsilcisi olarak halk tarafından seçilen ikisi Müslüman, ikisi gayrimüslim üye olmak üzere dört kişi meclise katılıyordu. Sancak ve kazalarda da bu meclisler aynı şekilde oluşturulacaktı. 1864 Nizâmnâmesi’yle bu meclislerin yanı sıra, hukuk, cinayet ve ticaret mahkemeleri de vilayet yönetiminde yer alan yeni idare ve yargı organları oldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
14
TANZİMATTA TAŞRA TEŞKİLATI
1867 Vilâyet-i Umûmiye Nizâmnâmesi :1864 yönetmeliğinin getirdiği yeni düzenlemeyle Mithat Paşa’nın Tuna Vilâyeti’nde elde ettiği olumlu sonuçlardan dolayı, bu yönetmeliğin bütün vilayetlerde uygulanması için 1867 Vilâyet-i Umûmiye Nizâmnâmesi çıkarıldı. Bu nizâmnâme, pek bir değişiklik getirmemiş, Nizâmnâme’nin bütün ülke vilayetlerini kapsayacak şekilde düzenlenmesini sağlamıştır. 1871 İdâre-i Umûmîye-i Vilâyet Nizâmnâmesi ile Osmanlı Devleti idari bakımdan, 27 vilayet, 123 sancağa bölünmüştür. Rumeli topraklarında 10 vilayet, 44 sancak; Anadolu’da 16 vilayet, 74 sancak; Kuzey Afrika’da ise 1 vilayet, 5 sancak bulunuyordu. Ayrıca Elviye-i Gayr-i Mülhaka denilen bazı livâlar (sancak) idari bakımdan doğrudan merkeze bağlanmıştır. Farklı konum ve statülerinden dolayı bu nizâmnâmenin dışında kalan topraklar da vardı. İstanbul, Lübnan, Mısır, Bosna ve Girit Adası, Hicaz ve Yemen. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
15
TANZİMATTA TAŞRA TEŞKİLATI
1871 Nizâmnâmesi; vilayet, liva, kaza, nahiye ve köy yönetimini ayrıntılı bir şekilde düzenlemekteydi. Vâli Muavinliği ilk defa bu nizâmnâmeyle tesis edilmiştir. Valinin emrinde çalışacak üst düzey devlet memurları; vergiden sorumlu defterdar, yazışmaları yürüten mektupçu, yabancılarla ilgili işlerden sorumlu Umûr-ı Ecnebiye Müdürü, yol yapımından sorumlu Tarik Emini, tapu müdürü olarak çalışan Defter-i Hakâni Müdürü, Emlâk ve Nüfus Müdürü, Ticaret ve Ziraat Müdürü, Evkaf Müdürü ve iç güvenlikten sorumlu Alaybeyiydi. Bu görevliler her yıl sonunda yapılan işleri bir raporla İstanbul’a bildireceklerdi. Böylece merkezdeki idareciler, bu raporlara göre taşra idaresindeki durum hakkında bilgi sahibi olacaklar, aksayan yönler için yeni düzenlemeler yapabileceklerdi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
16
TANZİMATTA TAŞRA TEŞKİLATI
1871 İdâre-i Umûmiye-i Vilâyet Nizâmnâmesi’yle kaza ile köy arasında ilk kez bir idari birim olarak Nâhiye oluşturulmuştur. Liva denilen sancak biriminde mutasarrıf; kaza yönetiminde kaymakam, nahiyede Nahiye Müdürü mülki amir olacaktı. Köyler ise seçimle gelen muhtarlar tarafından yönetilen en küçük idari birim olarak bırakılmıştır. Nüfusu 500 kişiden fazla köy ve çiftlikler bir nahiye olarak düzenlenmiştir. Nahiye Müdürü kendisine bağlı köylerin ihtiyar meclislerinden seçilen dörder üyenin katılımıyla oluşan Nahiye Meclisi’yle birlikte nahiyeyi yönetecekti. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
17
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
BELEDİYELER Geleneksel Osmanlı kent yönetiminde, mülki idare ve belediyeye dair işler birbirinden ayrı değildi. Kadı, adalet dağıtma görevinin yanında şehrin güvenliği ve belediye hizmetlerinin yerine getirilmesinden de sorumluydu. Mallardaki kalitenin korunması, fiyatların belirlenmesi ile esnafın denetlenmesi de kadının görev ve sorumluluğundaydı. Kadı bu görev ve sorumlulukları yerine getirirken emrinde kolluk kuvvetleri, naip, subaşı, mimarbaşı ve muhtesip gibi görevliler bulunmaktaydı. Ancak yönetimde meydana gelen bozulmadan kadılık da etkilendi. Yeniçeri Ocağı’nın bozulmasıyla kadı, belediye yönetimine ilişkin fonksiyonlarını yerine getirememeye başlamıştı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
18
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
BELEDİYELER Kadıların beledi ve mali yetkilerini yerine getirememeleri üzerine 1826 yılında İstanbul’da İhtisab Nezareti kurulmuştur. Eyaletlerde ise aynı işlevi yerine getirmek üzere İhtisab Müdürlükleri kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nde bir yerel yönetim birimi olarak ilk modern belediye, Kırım Savaşı sırasında Avrupa devletleriyle artan temas sonucunda, 1854’te İstanbul’da denenmiştir. 13 Haziran 1854’te “İstanbul Şehremaneti” adıyla kurulan belediyenin karar ve yürütme organları, Şehremini ve şehir meclisinden oluşuyordu. İhtisab Nezareti’nin görevlerini yerine getirecek olan bu yeni birim; şehrin zorunlu ihtiyaç maddelerini temin etmek, fiyatları belirlemek ve denetlemek, yol ve kaldırımları yapmak ve onarmak, temizlik işlerini yaptırmaktan sorumluydu. Ancak modern belediyecilik konusundaki bu ilk deneme, mali sıkıntılar ve nitelikli personel eksikliği yüzünden başarılı olamamıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
19
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
BELEDİYELER Osmanlı hükümeti, sakinlerinin çoğu yabancı olan ve limanın da bulunduğu Galata ve Beyoğlu’nu kapsayan bölgede, Paris örneğini izleyerek Altıncı Daire-i Belediye’yi kurdu. Yeterli bütçeye sahip olan Altıncı Daire-i Belediye başarılı oldu. Bu uygulamaya bakılarak İstanbul’un diğer semtlerinde de kurulan yeni belediye daireleri aynı başarıyı gösteremediler. Altıncı Daire-i Belediye’nin başarılı şekilde uygulanması, taşrada da belediye teşkilatının kurulmasına öncülük etmiştir. Taşrada modern belediye örgütlerinin kurulmasına 1864 Vilayet Nizamnamesi’yle başlanmıştır tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi; vilayet, sancak ve kaza merkezlerinde birer belediye teşkilatı kurulmasını öngörmekteydi. Taşrada, belediye reisi atama ile göreve gelirken, üyeleri seçimle belirlenen belediye meclisi de bulunuyordu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
20
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
BELEDİYELER 1876 Kanun-i Esasisi, hem başkentte, hem de taşrada kurulacak belediyelerin, üyeleri seçimle belirlenen meclisler tarafından yönetilmesini öngörmekteydi. Kanun-i Esasi; belediyelerin kuruluş, görev ve meclis üyelerinin seçiminin kanunla belirlenmesini de öngörmekteydi. Her şehir ve kasabada bir belediye örgütünün kurulmasını öngören 1876 Vilayet Belediye Kanunu’na göre; taşrada kurulacak her belediyenin üç organı bulunacaktı. Bunlar; belediye başkanı, belediye meclisi ve Cemiyet-i Belediye idi. Belediye meclisinin üyeleri halk tarafından seçilecekti. Belediye başkanı, belediye meclisi üyeleri arasından hükümet tarafından atanacaktı. İstanbul’un gittikçe büyüyen sorunlarını çözmek amacıyla 1877 yılında Dersaadet Belediye Kanunu hazırlanmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
21
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
MUHTARLIKLAR İlk muhtarlık sistemi II. Mahmut devrinde İstanbul’da kuruldu. Muhtar-ı evvel ve muhtar-ı sani adıyla mahallelerde muhtarlıklar kuruldu. Gayrimüslim mahallelerinde papazlar ve kocabaşılar görevlerine devam ettiler. Anadolu’da ilk uygulama 1833’de Mütesellim Dede Mustafa Ağa’nın âyan Hacı Ömer’le mücadelesi sonucunda ortaya çıktı. Mustafa Ağa âyan yerine her mahallede muhtar-ı evvel ve muhtar-ı sani seçtirdi. II. Mahmut 1833’den itibaren her yerde muhtarlıklar kurulmasını isteyen bir ferman çıkardı. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile her köy ve mahallede iki muhtar seçilecekti. Ayrıca bir ihtiyar meclisi görev yapacaktı. Muhtarlar köyde asayiş, vergi toplanması gibi işlerden sorumlu olacaklar, ayrıca köyün su, çeşme, okul, cami gibi ihtiyaçlarının bakımını yapacaklardı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
22
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HUKUKTA REFORM Klasik dönemde İslam hukuku ve örfî hukuk uygulanıyordu. Tanzimat devrinde yeni kanunlar yapılarak Avrupa hukuk kuralları uygulanmaya başladı. 1840 yılında kısmen Fransızcadan tercüme edilen bir Ceza Kanunu çıkarılarak Tanzimat Fermanı’nda yer alan konular kanunlaştırıldı. Kanunun en önemli niteliği, kanunun uygulanması bakımından eşitlik ilkesinin gözetileceğine ilişkin düzenlemesidir. Nitekim Kanunda bu husus “dağdaki bir çobanla bir vezirin eşit tutulacağı” şeklinde ifade edilmiştir. Söz konusu Kanun, ölüm cezasını gerektiren fiilleri sınırlıyor ve bu cezanın uygulanmasını padişahın onayına bağlıyordu. 1851 yılında yeni bir ceza kanunu çıkarıldı ve önceki kanunda bulunmayan suç ve cezalar eklendi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
23
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HUKUKTA REFORM Islahat Fermanı’nın ilanından sonra 1858’de Fransız Ceza Kanunu örnek alınarak yeni bir kanun çıkarıldı. Bu kanun 1926’ya kadar bazı değişiklikler yapılarak uygulandı. 1838 Ticaret Antlaşmalarından sonra Osmanlı tebaası ile yabancı tüccarlar arasında problemler ortaya çıkınca 1849’da Fransa’dan etkilenerek Ticaret Kanunu çıkarıldı. Şirket kurulması, poliçe, deniz hukuku, iflas işleri, ticaret mahkemelerinin kurulması gibi düzenlemeler yer alıyordu. 1860 yılında liberal düşünceler taşıyan yeni düzenlemeler yapıldı. 1858 yılında Arazi Kanunnamesi çıkarıldı. Topraklar “memluke, miriye, mevkuf, metruke, mevat” kısımlarına ayrıldı. Bu kanunda Avrupa’nın etkisi olsa da İslam hukuku ve Osmanlı uygulamaları asıl belirleyici olmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
24
YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HUKUKTA REFORM 1869 yılında A. Cevdet Paşa başkanlığında “Mecelle Cemiyeti” kurularak İslam hukuku doğrultusunda Medeni Kanun hazırlanmaya başladı. Mukaddime ve ilk madde olan “bey’ ” konusu 1870’te, son madde olan “kaza” da 1877’de yayınlandı. Böylece 16 kitaptan oluşan “Mecelle” tamamlandı. 1926’ya kadar da yürürlükte kaldı. Tanzimattan önce “Şeriat Mahkemeleri”, “Cemaat Mahkemeleri” ve “Konsolosluk Mahkemeleri” bulunuyordu. Tanzimattan sonra Nizamiye mahkemeleri ve Ticaret mahkemeleri kuruldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.