Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I"— Sunum transkripti:

1 Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I
Bölüm – 10

2 Bölüm 10: Kuvay-ı Milliye Kavramı ve Yapısı
Sivas Kongre’si Sonrası Yaşanan Gelişmeler Siyasi Gelişmeler Ferit Paşa Hükümeti’nin İstifası Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin Kuruluşu ve Heyet-i Temsiliye ile İlişkileri Kuvayı Milliye’nin Büyümesi ve Güç Kazanması İstanbul Hükümeti’nin Kuvayı Milliye’ye Karşı Cephe Alması Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya Gelmesi Meclis-i Mebusan’ın Açılışı Meclis-i Mebusan’ın Açılışı Öncesi Hazırlıklar ve Açılış Misak-ı Milli’nin Kabul Edilmesi Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması’nın Nedenleri İstanbul’un İşgal Edilmesi Mustafa Kemal ve Türk Milleti’nin Mebusan Meclisi’nin Dağıtılmasına ve İstanbul’un İşgaline Tepkisi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

3 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Kuvayı Milliye Kavramı ve Yapısı Mondros Mütarekesinden sonra Türkiye’nin parçalanmak istediği ve Türklerin Asya’ya sürülmek istediği açıkça anlaşılmıştır. Zira bu yönde haberler, Avrupa gazetelerinde yer alıyordu. Yunanlılar ve İtalyanların Batı Anadolu’yu işgal edeceği ve Doğu Anadolu’da da bir Ermeni Devleti kurulacağı söyleniyordu. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı hükümeti sessizliğini korurken halka da işgaller karşısında direniş gösterilmemesini tavsiye ediyordu. Öte yandan Çanakkale’de dünyanın en güçlü donanmasını ve ordularını dize getiren bir milletin bu duruma tahammül etmesi çok güçtü. Mütarekeden sonra askerleri terhis edilen Osmanlı ordusu sayıca oldukça az bir kuvvetle kalmıştı. Bunun yanında hükümetin işgallere karşı direniş gösterilmemesi yönündeki tavrından dolayı İzmir valisi ve Manisa mutasarrıfı gibi yöneticiler direniş faaliyetlerini engelliyordu. Bu duruma rağmen ülkesini seven ve sahip çıkmak isteyen halk, asker ve eşkıyalık yapan efeler Ayvalık’tan Denizli’ye kadar uzanan geniş bir bölgede bir milli cephe oluşturdu. Bu cepheyi oluşturan kuvvetlere ve harekete “Kuvayı Milliye” denildi. Silahlı bir direniş olarak başlayan bu hareketin anlamı Sivas Kongresi’nden sonra bütün yurdun savunulmasına dönüştü. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

4 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Kuvayı Milliye’nin her türlü ihtiyacı yerel kaynaklardan temin ediliyordu. Halkın bir kısmı bu harekete başlangıçta karşı çıkmıştı. Hatta bazı kasabalar İtalyanları ve Yunanlıları davet etmişlerdi. Fakat düşman kuvvetlerinin zulüm ve baskısı bu kesiminde Kuvayı Milliye’ye katılmasına neden oldu. Bu harekete katılmayıp milli birliği zedeleyenlere karşı sert ceza yöntemlerine başvuruldu. Sivas Kongre’si Sonrası Yaşanan Gelişmeler Siyasi Gelişmeler: Ferit Paşa Hükümeti’nin İstifası Damat Ferit Paşa Paris Barış Konferansı’nda hezimete uğramasının yanında İtilaf Devletleri’nin Türkiye’yi ve Türk ulusunu yok etmek yönünde tutumlarını gördüğü halde milli mücadele düşmanlığını devam ettiriyordu. Elaziz valisi Ali Galip’i kendisinin ve İngilizlerin hazırladığı bir planla kullandı. Buna göre Sivas kongresi Ali Galip ve etrafındaki silahlı adamlarla basılacak ve Mustafa Kemal tutuklanacaktı. Bu girişim için Malatya’ya kadar gelen Ali Galip Mustafa Kemal’in yolladığı kuvvetlerden korkup kaçmış ve bu plan sonuçsuz bırakılmıştı. Bundan sonra Damat Ferit yayınladığı bildiri ile halkı Mustafa Kemal ve arkadaşlarına karşı “İttihatçı ve Bolşevik” diyerek kışkırtmaya çalıştı. Kuvay ı Milliyeciler bu işlerin arkasında padişah yerine Damat Ferit’in olduğunu öngörerek padişaha bir yazı gönderdiler. Bu mektupta Damat Ferit Hükümeti’nin Müslümanlar arasında kan dökmek istediği ve Kürdistan'ı ayaklandırmaya çalıştığı ifade ediliyordu. Namuslu kişilerden oluşan daha adaletli bir hükümet kurulması isteniyordu. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

5 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Padişah ile doğrudan görüşmek isteyen kongre kurulu, 12 Eylül 1919 günü Damat Ferit hükümeti görevden çekilinceye kadar İstanbul hükümeti ile gerek yönetim gerekse de haberleşme yönünden her tür ilişkiyi kesti. Bu durum bütün vilayetlere ve yabancı devlet temsilcilerine bildirildi. Damat Ferit İngilizlerden milliyetçilere karşı yardım istedi ama ret cevabı aldı. Mustafa Kemal bir yandan İstanbul hükümeti üzerinde baskısını arttırırken diğer taraftan 13 Eylül’de milletvekili seçimlerinin çabuklaştırılması için Kolordulara ve illere bir yönerge gönderdi. İstanbul hükümeti ile ilişkinin kesilmesinden doğan otorite boşluğu da 14 Eylül’ de yayınlanan bir genelge ile giderildi. Buna göre devlet işleri padişah adına ve yürürlükteki yasalara göre eskisi gibi yürütülecekti. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa çok akıllı bir yöntemle ortaya çıkan otorite boşluğundan istifade ederek, Anadolu’daki sivil ve askeri makamları Heyet-i Temsiliye çatısı altında toplamaya çalıştı. Bu amaçla Anadolu'daki İstanbul yanlısı valiler ve memurlar ayıklandı. Örneğin İstanbul yanlısı Konya valisi Cemal Bey çok tehlikeli görülüyordu. Heyet-i Temsiliye adına Refet Beyin Konya’ya gönderilmesi üzerine buradaki milliyetçiler örgütlendi ve vali İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı. Ankara valisi Muhittin Paşa da İstanbul yanlısı olduğu için tutuklandı ve İstanbul’a gönderildi. Ankara halkı da onun yerine Defterdar Yahya Galip Bey’i vali seçti. Böylece Anadolu’da milli iradeyi hakim kılacak büyük bir başarı elde edildi. İstanbul’dan Anadolu’ya atanan komutan ve valiler kabul edilmeyerek geri gönderildi. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

6 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Mustafa Kemal 14 Eylül’de Padişah’a gönderdiği bir mektupta Ferit Paşa’nın izlediği yanlış politikaları anlattı. Padişah ise 20 Eylül’de yayınladığı bildiride Anadolu’da başlayan milli hareketin Batı Anadolu’daki işgalleri hızlandırdığını, milletin bölündüğünü, bu yüzden Barış Konferansı’nda zayıf kalınacağını ve yakında daha iyi bir anlaşma sağlanacağını söylüyordu. Fakat bu bildiri Anadolu’da yayılmadığı için hiçbir etkisi olmadı. Osmanlı Maliyesi’nin gittikçe bozulması ,Ali Rıza Paşa ekibinin Ferit paşa’nın istifası yönündeki baskıları ve padişahında Damat Ferit ile çalışamayacağını anlaması üzerine milliyetçilerle bir görüşme isteği geldi. Mustafa Kemal bu teklifi kabul etti. Bu gelişmeler üzerine Damat Ferit 30 Eylül’de istifa etti. Bu İstanbul karşısında kazanılan ilk zaferdi. Ali Rıza Paşa Hükümeti’nin Kuruluşu ve Heyet-i Temsiliye ile İlişkileri Ali Rıza Paşa hükümeti 2 Ekim’de 1919’da kuruldu. 3 Ekim itibariyle de Mustafa Kemal Paşa ile yazışmalar başladı. Mustafa Kemal Paşa İstanbul hükümetinden şunları istiyordu: Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlarına bağlı olunması Milli bir meclis kurulana dek hükümetin önemli kararlar almaması Temsil Heyetinin güvenini kazanan kimselerin barış konferansına katılması Yayınlanacak bildirilerin kendisi tarafından görülmesini Atama işlemlerinin Temsil heyetince uygun bulunması Cevat veya Fevzi paşanın Genelkurmay Başkanlığına getirilmesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

7 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Bu isteklerin bir kısmını kabul etmenin yanında İstanbul Hükümeti’nin bazı talepleri vardı. Temsil heyetinin hükümetle işbirliği yapması, hükümet işlerine karışılmayıp seçimlerin serbest yapılması ve ittihatçılarla ilişkinin olmaması isteniyordu. Bu yazışmalardan bir sonuca gidilememesi üzerine İstanbul Hükümeti Salih Paşa’yı temsilci olarak Anadolu’ya gönderdi. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa’da Sivas’ta bir görüşme yapılmasını kabul etti. Rauf ve Bekir Sami Beylerle birlikte Sivas’a giden Mustafa Kemal ve Salih Bey arasındaki görüşmeler 20 Ekim’de başladı, 22 Ekim’e kadar sürdü. Taraflar şu konularda anlaştı: Türk vatanının bağımsızlık ve bütünlüğü sağlanarak manda dahil hiçbir biçimde düşman varlığının kabul olunmaması Gayr-i Müslimlere Türk unsurunun siyasi ve sosyal yapısını bozacak derecede imtiyazlar verilmemesi İstanbul Hükümeti’nce Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin hukuki bir oluşum olarak kabul edilmesi İtilaf Devletleri ile yapılacak görüşmelere Heyet-i Temsiliye’den de uygun görülecek kişilerin katılması Osmanlı Meclis-i Mebusan’nın İstanbul’da toplanmasının güvenlik açısından uygun olmayacağı Son madde kabul edilmemekle birlikte Mustafa Kemal Paşa’da ısrarcı olmadı. Öte yandan Heyet-i Temsiliye resmen tanınmakla birlikte milli iradenin varlığı kabul görmüş oldu. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

8 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
Kuvayı Milliye’nin Büyümesi ve Güç Kazanması Sivas Kongresi esnasında ülkenin düştüğü kötü durumdan ve Türklere karşı yapılan haksızlıklardan çok etkilenen Sivaslı kadınlar Batılı devlet temsilcilerine telgraf çekerek erkeklerinin yanında savaşacaklarını belirttiler. Ayrıca kurdukları “Anadolu Kadınları Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” ile bu mücadelelerini örgütlediler. Öte yandan Ermenilerin Doğu Anadolu’da saldırılarda bulunmaları, Güney Anadolu’da Adana’nın İngiliz ve Fransızlar tarafından işgali ve Antep ile Urfa’nın Ocak 1919’dan beri İngiliz işgali altında bulunması gibi olaylar bu sırada dikkat çeken gelişmelerdi. Bu bölgenin ne yazık milli örgütlenme ile herhangi bir haberleşmesi yoktu. Sivas Kongresine katılan bir temsilci bile olmamıştı. Fakat 15 Eylül 1919’da İngilizler ve Fransızlar arasında yapılan bir anlaşma ile Güney Anadolu ve Suriye bölgesi Fransız mandasına verilmişti. Ermenilerde söz konusu yerlere göç etmeye başlamıştı. Bunun üzerine Temsil Heyeti bölgeyi üçe ayırdı ve görevlendirilen üç subay ile örgütlenme çalışmaları başlatıldı. Yönetim ve güvenliğin Müslümanların elinde olması ve alışverişinde Müslüman Türk unsuru arasında yapılması istendi. Aynı dönemde İtilaf Devletleri Eskişehir- Ankara Demiryolu işletmesini engelliyordu. Fransızlar Bandırma-Soma demiryolunun kontrolü bahanesiyle Bandırma’ya asker çıkarıyorlardı. Diğer yandan seçimler yapılıyor ve Meclis’in toplanması yaklaşıyordu. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

9 Kuvayı Milliye ve Misak-ı Milli
İstanbul Hükümeti’nin Kuvayı Milliye’ye Karşı Cephe Alması Mustafa Kemal’i bir türlü sindiremeyen ve yaptıklarına engel olamayan İstanbul Hükümeti son çare olarak iç ayaklanmalar çıkartma yoluna gitti. Yunanlıların Batı Anadolu’yu işgali ile birlikte Anadolu’da ulusal örgütlenme başlamıştı. Bunu durduracak yeterli kuvveti olmayan İtilaf Devletleri meseleyi Padişah ve İstanbul hükümeti ile halletmeye çalışıyordu. Bu amaçla çıkartılan ilk ayaklanma Adapazarı yöresinde birkaç paralı askerle başlatıldı. Bunlar güya Mustafa Kemal Paşa’yı padişahlıkta gözü var gibi göstermeye çalışıyorlardı. Bu isyan İzmit’ten gönderilen kuvvetlerle bastırıldı. Ali Kemal ve Sait Molla da Müslüman olmayan halkı Milli Mücadeleye karşı kışkırtıyordu. Henüz başlangıç aşamasında aşamasında olan bu hareketler daha sonra tehlikeli boyutlara ulaştı. Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya Gelmesi Bütün bu olaylar yaşanırken en önemli bir cephe haline gelecek Batı Anadolu’da işgal hızla ilerliyordu. Milli mücadele Sivas’tan idare ediliyordu ama Meclis’in İstanbul’da toplanması nedeniyle Sivas çok uzaktaydı. Ayrıca ulaşım ve haberleşme imkanları kötüydü. Demiryolu Ankara’ya kadar geliyordu. İstanbul’dan gelen mektup ve telgraflar Ankara’da özetlenerek geliyordu. Bu nedenlerle Mustafa Kemal Ankara’nın milli mücadelenin devamında daha uygun bir yer olacağını söylüyordu. Fakat buna en büyük muhalefet Kazım Karabekir paşadan geldi. Ona göre Kızılırmak’ın batısına geçmek Doğu Anadolu için tehlikeydi. Mustafa Kemal kendisini güç bela ikna etti. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

10 Meclis-i Mebusan’ın Açılışı ve Misak-ı Milli’nin Kabul Edilmesi
18 Aralık 1919’da Sivas’tan yola çıkan Paşa 27 Aralık’ta Ankara’ya ulaştı. Yol boyunca gördüğü ilgiden ve halkın bağımsızlık için gösterdiği çabadan memnun kaldı. Ankara’da ulusal örgütlenme çok güçlü idi ve kendisi törenlerle karşılandı. Ziraat mektebi binasına yerleşti. Artık Ankara ulusal iradenin yeni merkezi olmuştu. Meclis-i Mebusan’ın Açılışı Meclis-i Mebusan’ın Açılışı Öncesi Hazırlıklar ve Açılış Kongrelerle gücünü gösteren ulusal irade nihayet Meclis-i Mebusan’ın toplanmasını sağlamıştı. Açılıştan önce Ankara’ya gelen Mustafa Kemal milletvekilleriyle görüştü. Onların bir hedef etrafında birleşmelerini, bir Müdafaa-i Hukuk grubu kurarak Kuvayı Milliye hedefini devam ettirmelerini ve kendisini Meclis’e başkan seçmelerini istedi. Padişahsa bu durumu fark ederek kendi iradesinin etkisiz kalacağını gördüğünden Meclis’in açılışını geciktirdi. Nihayet 12 Ocak 1920’de Meclis açıldı. Fakat Mustafa Kemal’in istekleri gerçekleşmedi. Milliyetçi üyeler yalnızca “Felah-ı Vatan Grubu” nu kurdular. Misak-ı Milli’nin Kabul Edilmesi Misak-ı Milli ulusal yemin anlamına geliyordu. Sivas Kongresinde belirlenen ilkeler meclisteki grubun 22 ve 28 Ocak’ ta yaptığı gizli toplantılar sonucunda pek az bir değişikle kabul edildi. Meclis bu bildiriyi 17 Şubat 1920’de açıkladı. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

11 Misak-ı Milli Osmanlı Devleti’nin Mondros Antlaşması’nı imzaladığı sırada düşman işgali altında bulunan Arap memleketlerinin durumunun halkın serbestçe verecekleri oya göre belirlenmesi ve bu mütareke hududu içinde Türk-İslam çoğunluğu bulunan kısımların ayrılık kabul etmeksizin bir bütün olduğu, Halkın oyu ile anavatana katılmış Kars, Ardahan ve Batum’da gerekirse halk oyuna başvurulmasının kabul edilmesi Batı Trakya hukuki durumunun da halkın tam bir hürlükte verecekleri oy ile saptanması, Hilafet ve devletin başkenti olan İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin güvenliği sağlanmak koşuluyla Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının dünya ticaretine açılması, Azınlık haklarının komşu memleketlerdeki Müslüman halkın aynı haktan yararlanmaları şartıyla kabul olunması, Siyasi, mali ve adli kayıtlar konulmamak şartıyla milli ve iktisadi gelişmemizin borçlarımızın ödenmesi koşulu ile temin olunması Böylece meclis Türk Devletinin esaslarını oluşturacak olan bir belgeyi kabul etmiş oldu. Öte yandan 14 Şubat 1920’de Sadrazam Ali Rıza Paşa Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği bir telgrafta hükümet içinde hükümet olamayacağını ve ulusal irade adına söz söylemeye tek yetkili yerin Mebusan meclisi olduğunu belirtiyordu. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

12 Meclis-i Mebusan’ın Dağıtılması
İstanbul’un İşgal Edilmesi İngilizler bu olayları fırsat bilerek Mustafa Kemal’i ve Türkleri istedikleri barış şartlarına boyun eğdirmek için önce Türk Ocağı’nı ve 16 Mart’ta İstanbul’u işgal ettiler. Sıkı yönetim ilan ettiler. Cemal ve Fevzi Paşalar tutuklandı. Bütün resmi yerler işgal edildi. Yollar tutuldu ve şehrin önemli yerlerine toplu ve makineli tüfekli birlikler yerleştirildi. Sonrada bir bildiri yayınladılar: İşgal geçicidir. İtilaf Devletleri Osmanlı idaresinde kalacak memleketlerde saltanat makamının nüfuzunu kuvvetlendirecektir. Taşralarda isyan çıktığı ve katliam yapıldığı takdirde İstanbul alınacaktır. Herkes saltanat makamı olan İstanbul’dan verilecek emirlere uymalıdır. Maddelerden de anlaşılacağı üzere amacın Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan Anadolu’daki milli mücadeleyi ortadan kaldırmak olduğu anlaşılıyor. Taşradaki isyanlarla Kuvay ı Milleye’nin mücadelesi kastediliyordu. İstanbul hükümeti işgali haksız buldu. Meclisteki vatanperver milletvekillerinin bir kısmı Padişah ile görüşerek hiçbir anlaşmaya imza atılmamasını istediler. Fakat Padişah bu önerileri reddetti. İngilizler meclisi de bastı ve Rauf Bey ile Kara Vasıf Bey’i tutukladılar. Bu tür girişimlerle Anadolu’daki hareketler söndürülmeye çalışılıyordu ama burası bir sömürge memleketi değildi. Aksine bu olaylar milli mücadele hareketine kuvvet verdi. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

13 İstanbul’un İşgal Edilmesi
Kuvayı Milliye’ ye karşı başarısız görülen Salih Paşa kabinesi 28 gün sonra istifa ettirildi. Meclis Başkanvekili Hüseyin Kazım Bey’in zararlı görmesine rağmen Padişah İngilizlerin isteği doğrultusunda Damat Ferit’i yeniden hükümeti kurmakla görevlendirdi. Meclisten de rahatsız olan Padişah, 11 Nisan’da meclisi dağıttı. Dört ay içinde seçim yapılacağı duyuruldu. Yine İngilizlerin ısrarıyla Damat Ferit, Kuvayı Milliye aleyhine Şeyhülislam Dürrizade Abdullah imzasıyla fetva yayınlattı. Padişahında fermanı eklenerek Yunan ve İngiliz uçakları ile Anadolu’ya atıldı. Bu bildirilerin içeriğinde halife olan padişaha bütün Müslümanların itaat etmesi gerektiği, kanunlara aykırı halktan zorla para ve asker toplayan Anadolu’daki zorbalara itimat edilmemesi ve halifeyi dinlemeyenlerin katlinin uygun olduğu vurgulanarak dinin etkili olduğu bir toplum içinde kardeş kavgası çıkarılmak isteniyordu. Anadolu’da yaygın ayaklanmalar çıktı. Buna karşı Anadolu müftüleri 5 Mayıs’ta bir karşı bildiri yayınladı. Fakat pek etkili olmadı. Mustafa Kemal ve Türk Milleti’nin Mebusan Meclisi’nin Dağıtılmasına ve İstanbul’un İşgaline Tepkisi Mustafa Kemal, İstanbul’un işgalini bu şehirde milli mücadele hareketini örgütleyen Milli Müdafaa Grubu’ndan 11 Mart’ta öğrenmişti. Ayrıca Salih Paşa kabinesinin devrilerek yerine işbirlikçi bir hükümetin kurulacağını bütün Müdafaa-i Hukuk örgütlerine iletmişti. 16 Mart’ta İstanbul’un işgali üzerine Mustafa Kemal Ankara’da bir meclis toplamak ve geçici bir hükümet tesis etmek için harekete geçti. Kolordulara gönderdiği telgraflarla işgal haberini ve Heyet-i Temsiliye’nin tek idari merci olduğunu bildirdi. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

14 Mustafa Kemal ve Türk Milleti’nin Mebusan Meclisi’nin Dağıtılmasına ve İstanbul’un İşgaline Tepkisi
16 ve 17 Mart’ta yayınladığı telgraflarla da şu emirleri verdi: İstanbul’un işgali İtilaf Devletleri temsilcileri ve bütün tarafsız devletlerin dış işleri meclisleri nezdinde telgrafla protesto edilecek ve mitingler yapılacak İstanbul ve yabancı resmi yerlerle geçici olarak görüşme kesilecek. Hıristiyan halka dokunulmayacak. Asayiş ve huzuru bozanlar hangi din ve milletten olursa olsun aynı şiddet ve eşitlikte kanuni işleme uğrayacak Milletin birlik ve beraberliğini sağlamak, mücadelenin meşruluğundan herkes haberdar etmek için çaba sarf edilecek Olumsuz propagandalar önlenecek Askeri ve sivil makamlar işbirliği içinde çalışacak Önemli telgraf merkezleri kontrol altına alınacak Deniz ve kara yolu ile gelenler kontrol edilecek Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I

15 Mustafa Kemal ve Türk Milleti’nin Mebusan Meclisi’nin Dağıtılmasına ve İstanbul’un İşgaline Tepkisi
Önemli yazışmalar kontrol edilecek Heyet-i Temsiliye’nin bilgisi dışında hiçbir makam veya memur İstanbul ile irtibata geçmeyecek Telgraf memurları yabancıların tebliğlerini Anadolu’ya yaymayacak ve Anadolu’da yapılanları İstanbul’a bildirmeyecekler. İşgali protesto eden telgraflardan ücret alınmayacak. Rehin olarak İngiliz kontrol subayları alıkonacak Ayrıca mali ve askeri önlemler alındı. Özellikle İngilizlerin Anadolu’ya kuvvet göndermesini engellemek için Geyve Boğazı kapatıldı, yakınındaki köprü ve demiryolları imha edildi. Eskişehir’de yer alan İngiliz birlikleri üzerine asker gönderildi. Bu ise İngilizlere karşı savaşılabileceğinin en açık deliliydi. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi - I


"Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları