Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Anayasal Vergi İlkeleri

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Anayasal Vergi İlkeleri"— Sunum transkripti:

1 Anayasal Vergi İlkeleri
. Anayasal Vergi İlkeleri  Genellik  Kamu giderlerinin finansmanına katkı  Vergi kanunları önünde eşitlik  Mali güce göre vergilendirme  Vergide adalet  Yasallık ilkesi  Bakanlar kurulunu yetkilendirme (Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.)

2 Uluslararası Vergi Anlaşmaları
Kanunların mülkiliği ve şahsiliği prensibinin bir arada uygulanması sonucunda, çifte vergilendirme problemi ortaya çıkmaktadır. Uluslararası vergi anlaşmaları ile, farklı devletler arasında ortaya çıkabilecek bu çifte vergilendirme sorunları giderilmeye çalışılmaktadır. Uluslararası vergi anlaşmaları, Anayasa’nın verdiği yetki ile yürütme organı tarafından yapılmaktadır. Yapılan anlaşma daha sonra da yasama organının tasdikine sunulur. Bunların yürürlüğe girebilmesi için bakanlar kurulu kararnamesi ile onaylanarak cumhurbaşkanının onayına sunulması gereklidir. Anayasa’nın 90’ıncı maddenin 5’inci fıkrası bu maddeye göre yürürlüğe konulan milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğunu ve bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamayacağını öngörmektedir.

3 . Yasa Herhangi bir verginin alınabilmesi için, her şeyden önce o konuyla ilgili bir vergi kanununun yürürlükte olması gerekir. Buna ilaveten bu vergi kanununun uygulanmasına o yılın bütçe kanunu ile izin verilmiş olması zorunluluğu da vardır. Bu zorunluluk gereğince, her yıl kamu gelirlerinin dayanağı olan kanunlar bütçe kanunun “C” cetvelinde sayılmaktadır. Kanunların Anayasa ilkelerine aykırılık taşıması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne dava açılarak iptal edilmesi istenebilir.

4 .Kanun Hükmünde Kararname
Kanun Hükmünde Kararnamelerle ilgili temel hukuki düzenleme Anayasamızın 91. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, TBMM Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisini bir kanunla verebilir. Kanun Hükmünde Kararname uygulaması, Anayasa’nın 7. maddesinde yer alan, “yasama yetkisinin devredilmeyeceği” kuralının bir istisnasını teşkil etmektedir ve yürütme organının güçlendirilmesi düşüncesinin bir ürünüdür. Ancak, aynı 91’inci madde sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere; temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler hakkında kanun gücünde kararname çıkarılmasını yasaklamıştır. Dolayısıyla siyasi haklar ve ödevler arasında sayılan vergi konusunda da, normal koşullarda KHK çıkarılması yolu kapatılmış; bu konularda yasal düzenleme yapma yetkisi Yasama Organı’nın tekelinde bırakılmış olmaktadır.

5 Kanun Hükmünde Kararname
Vergi konusunu ilgilendirecek KHK’ler, ancak savaş hali gibi olağanüstü hallerde veya sıkıyönetim idaresinde çıkarılabilecektir. Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu vergiyle ilgili kanun gücünde kararname çıkarabilecektir. Bu kararnameler hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne dava açma yolu da kapatılmıştır. Vergi konusunda çıkarılan KHK’ye örnek olarak, 582 sayılı “Afetten Doğan Zararların Giderilmesi Hakkında KHK”yi verebiliriz. Bu kararname ile, 17 Ağustos 1999 tarihinde Adapazarı civarında meydana gelen deprem, olağanüstü hal şeklinde hazırlanarak vergiyle ilgili bir düzenleme yapılmıştır. Bu olağanüstü haller ülkemizde birçok yerde görülmüştür.

6 Bakanlar Kurulu Kararı
Anayasamızın 73.maddesinin son fıkrasına göre: “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırla içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kurulu’na verilebilir”. Anayasanın bu hükmüne dayanılarak, çeşitli yasalarda Bakanlar Kuruluna vergilerin matrah ve oranlarında değişiklik yapma yetkisi verilmektedir. Bakanlar Kurulu da bu yetkisini sıkça kullanmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak KDV’yi örnek verebiliriz. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesi, katma değer vergisi oranının % 10 olduğunu, ancak Bakanlar Kurulu’nun bu oranı % 1’e kadar inmeye ve 4 katına kadar artırmaya yetkili olduğunu öngörmektedir. Bakanlar Kurulu, farklı zamanlarda bu yetkiyi kullanarak, KDV oranlarında değişiklik yapmıştır. Diğer taraftan harçlar kanununda da Bakanlar Kuruluna, maktu harçları 20 katına, nispi harçları ise bir katına kadar artırma konusunda yetki verilmiştir.

7 Tüzük Tüzükler, kanunların emrettiği hususları açıklığa kavuşturmak veya nasıl uygulanacağını göstermek için, Danıştay’ın incelemesinden geçirilmek şartıyla, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılırlar. Uygulama Vergi Hukuku ile ilgili tüzük çıkarma yoluna, yasaların emrettiği hallerde ender olarak başvurulmaktadır. Bu ender tüzüklere örnek olarak, Emlak vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzüğü gösterebiliriz. Bu tüzük, Emlak Vergisi Kanunun 29 ve 31. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak 1972 yılında çıkarılmıştır.

8 Yönetmelik Yönetmelikler; Başbakanlık, bakanlıklar veya kamu tüzel kişileri tarafından kendi görev alanlarını ilgilendiren kanun veya tüzüklerin uygulanmasını sağlamak için çıkarılmaktadır. Tüzüklerin aksine, vergi mevzuatı ile ilgili çıkarılmış çok sayıda yönetmelik bulunmaktadır. Yönetmelik ve Bakanlar Kurulu kararı şeklindeki düzenlemelere tüzüklere nazaran daha fazla başvurulmasının nedeni, bu düzenlemelerin çıkarılma yönteminin daha basit ve çabuk olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin, yönetmeliklerin ve Bakanlar Kurulu kararlarının çıkarılmasında tüzükler için zorunlu olan Danıştay görüşü alınmasına gerek yoktur. Diğer taraftan, tüm bakanların bir araya gelmesini gerekli kılan tüzüklerin aksine, yönetmelikler gerektiğinde bir tek bakanlığın iradesiyle çıkarılabilmektedir.

9 Genel Tebliğ Genel tebliğler, esas olarak vergi kanunlarını açıklayan, yorumlayan metinlerdir. Vergi mevzuatının sık sık değişmesi karşısında, Maliye Bakanlığı da yeni düzenlemelerle ilgili genel tebliğler yayımlayarak vergi idaresini ve mükellefleri aydınlatmaktadır. Bakanlar kurulu kararları, tüzükler ve yönetmeliklerde olduğu gibi genel tebliğler de Danıştay’ın denetimine tabidir. Bunlar yasalara veya hiyerarşik olarak daha üst sıralarda yer alan düzenlemelere aykırılık taşımaları halinde, Danıştay’da iptal davasına konu olabilirler.

10 Genelge, Özelge, Sirküler
Maliye Bakanlığı muktezaları ve sirküleri ile ilgili hukuki düzenleme Vergi Usul Kanununun 413’üncü maddesinde yer almıştır. Bu madde mükelleflere, Maliye Bakanlığı’ndan veya Maliye Bakanlığının bu konuda yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ile ilgili tereddüt ettikleri konularda açıklama isteme hakkını vermiştir. Yapılan bu açıklama münferit yani sadece görüş isteyen kişiye yönelikse mukteza (görüş) adını almaktadır. Çok sayıda mükellefin benzeri konuda açıklamaya ihtiyacı olması durumunda ise cevap, sirküler yoluyla verilmektedir. Aynı madde, alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı gerektirse bile, cezanın kesilmeyeceğini gerektirmektedir. Yine Yürütme Organından doğan kaynaklar arasında yer alan genelgeler ve genel yazılarla, Maliye Bakanlığı bazı konularda kendi teşkilatına yönelik açıklamalar yapmaktadır.

11 Anayasa Mahkemesi Kararları
Anayasa mahkemesi yürürlüğe koyulan vergi kanunlarının anayasaya uygunluğunu denetim açısından önemli bir görev ifa etmektedir. Kanunların anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla dava açma hakkı anayasanın 150 ve 152’nci maddesinde sayılan kişi ve kuruluşlara verilmiştir. (Cumhurbaşkanı, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile TBMM üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyeler ve mahkemeler)

12 Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları
Danıştay’ın farklı dairelerinin veya aynı dairesinin benzer konularda değişik karar vermeleri durumunda, bir üst kurul olan İçtihadı Birleştirme Kurulu toplanarak aykırılığı gidermekte ve yeni bir karar almaktadır. Bu karar yasa gibi bağlayıcıdır.

13 Diğer Yargı Kararları Bu kararlara örnek alarak da Danıştay’ın Vergi Daireleri Kurulu kararlarını veya daire kararlarını verebiliriz. Bölge İdare Mahkemesi ve vergi mahkemesi kararları da bu grup kaynaklar arasında yer almaktadır. Bunlar, ilgili dava dışında bağlayıcı olmayıp, yardımcı kaynak niteliğindedir.

14 Diğer Kaynaklar Bu son grup kaynaklar arasında uygulamadaki etkisi çok daha sınırlı olan doktrin, örf adet gibi bazı kaynaklar yer almaktadır. Doktrin (bilimsel öğreti); konuyla ilgili kişilerin çeşitli vergi sorunları hakkında ortaya koydukları yorum ve düşünceleri kapsamaktadır. Bu düşünceler sistematik eserler, tezler, raporlar, izahlar (örneğin VUK ve GVK izahları) gibi çeşitli isimler altında açıklanabilmektedir. Örf ve adetlerin vergi hukukunda kaynak olma özelliği son derece sınırlıdır. Örf ve adet, ancak vergi yasalarında açıkça izin verilmesi durumunda, kaynak olabilmektedir. Örf ve adete atıf yapılan nadir örneklerden bir tanesi, veraset ve intikal vergisi kanunumuzda yer almıştır. Bu kanunun 4. maddesinin c bendinde: «örf ve adete göre verilmesi mutat bulunan hediye, cihaz, yüz görümlüğü ve drahomalar…»ın intikalinin veraset ve intikal vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir.


"Anayasal Vergi İlkeleri" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları