Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE TÜRLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE TÜRLERİ"— Sunum transkripti:

1 KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE TÜRLERİ
BAŞARILI KOMPOZİSYON YAZMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR KOMPOZİSYON YAZMANIN METODU KOMPOZİSYON TÜRLERİ YAZILI KOMPOZİSYON TÜRLERİ ŞİİR ÖYKÜ (HİKAYE) ROMAN TİYATRO (PİYES) MAKALE İNCELEME FIKRA ELEŞTRİ (TENKİT ) SÖYLEŞİ (SOHBET ) RÖPORTAJ (MÜLAKAT ) DENEME BİYOGRAFİ OTOBİYOGRAFİ ÖZGEÇMİŞ ARAŞTIRMA RAPORLARI MEKTUP DİLEKÇE SÖZLÜ KOMPOZİSYON TÜRLERİ KONFERANS PANEL SEMİNER SÖYLEV (NUTUK) SEMPOZYUM (BİLGİ ŞÖLENİ) AÇIK OTURUM MÜNAZARA

2 KOMPOZİSYON BİLGİLERİ
Kompozisyon Türkçe Sözlük’te “1. Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi. 2. Öğrencilere duygu ve düşüncelerini etkili ve düzgün bir biçimde anlatmaları için yaptırılan yazılı veya sözlü çalışma, tahrir, kitabet” şeklinde tarif edilir. Burada anlıyoruz ki, bir konunun, duygu ve düşüncenin plânlı bir şekilde yazı veya sözle anlatımı kompozisyondur.

3 Kompozisyon sadece bununla da sınırlı değildir
Kompozisyon sadece bununla da sınırlı değildir. Hayatımızın her evresinde evimizde, iş yerimizde, düzen, plân, kompozisyon ve disiplin vardır. Başarının ve mutluluğu yakalamanın temel ilkelerinden olan disiplin de kompozisyon ile kazanılır.

4 BAŞARILI KOMPOZİSYON YAZMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR
Başarılı bir kompozisyon yazmak için bazı kuralları bilmek ve uygulamak gerekir. Bunlardan biri, insanın kelime haznesini genişleteceği için çok okumaktır. Çünkü insan çok okuyarak öğreneceği kelime tekniğiyle duygu ve düşüncelerini daha iyi ve anlaşılır bir biçimde anlatır.

5 Okumanın yanı sıra iyi bir gözlemci olmak, üzerinde durulan konuyu iyi anlamak her boyutuyla düşünerek ele almak gerekir. Ayrıca konunun dışına çıkmadan ve konuyu dağıtmadan yazmak, yazım kurallarını ve noktalama işaretlerini iyi bilip uygulamak da başarılı kompozisyon yazmanın temel ilkelerindendir.

6 İyi düşünme ve düzenleme sanatı diyebileceğimiz kompozisyonda konuyla ilgili düşünceleri plânlı bir şekilde, paragraflara ayırarak bir bütün olarak ele almak da çok önemlidir. Yazılı veya sözlü bir kompozisyonda başarılı olmak için kullanılan kelimelerin anlamlarının iyi bilinmesi gerekir. Bölgelere ait söyleyişlerden kaçınmalıdır.

7 Türkçede kelimelerin gerçek ve mecazî anlamları vardır
Türkçede kelimelerin gerçek ve mecazî anlamları vardır. Ayrıca deyim, terim, argo, eş anlam, zıt anlam olarak da kullanılırlar. Kompozisyonda başarılı olmak için dikkat edilmesi gereken bir konu da cümle bilgisidir. Cümle çeşitlerinin ve öğelerinin bilinmesi, anlatımı akıcı ve açık hâle getirir.

8 KOMPOZİSYON YAZMANIN METODU
Her işte olduğu gibi kompozisyon yazmada da bir metot vardır. Kompozisyonda, düzgünlük ve güzellik olmak üzere iki temel özellik aranır. Bunları sağlayabilmek için de şu sıra takip edilmelidir:

9 Kompozisyonda Konu Bir kompozisyonda önce konu belirlenir. Bu konu, nazım ve nesir türünde bir eser, bir eserden derlenmiş bir bölüm, bir atasözü, bir özdeyiş vs. olabilir. Seçilen bu konunun dışına çıkılmaması, istenilenin yazılması, konuyla ilgili olmayan cümlelere yer verilmemesi, konunun bir ana fikir etrafında toplanması gerekir.

10 Bir kompozisyon konusunun, Konunun Maddesi, Konunun Görüş Noktası, Konunun Biçimi olmak üzere üç bölümü vardır. Kompozisyonun temel öğelerinden birisi Buluş’tur. Bir kompozisyon yazarken konu belirlenip sonra ana fikri ve yardımcı fikirler bulunduktan sonra buluş yapma işine geçilir. Buluş, bir kompozisyonun konusunu seçerek, o konu ile ilgili bütün düşünceleri toplamak ve yardımcı fikirlerle konuyu ana fikir çevresinde genişçe anlatmaktır.

11 Kompozisyonda önemli olan bir husus da başlık’tır
Kompozisyonda önemli olan bir husus da başlık’tır. Başlıksız yazı olamaz. Her konu başlığı ile isimlendirilir. Düzenleme (Plân): Kompozisyonda başarılı olmak için plân yapmak şarttır. Zihinde canlandırılan kompozisyon malzemesi bir plân çerçevesinde yazılır. Yapılacak plân sayesinde yazılacaklar belirlenir ve gereksiz ayrıntıları önlenir. Bunun için plânın, kompozisyonun bütünlüğünü sağladığı kabul edilir.

12 Kompozisyon kitaplarında Harekete Dayalı Plân (Harekî plân), Düşünceye Dayalı Plân (Fikrî plân), Duyguya Dayalı Plân,(Hissî plân) olmak üzere üç tip plândan söz edilir. Plânlı bir yazıda konunun ana hatları ile kısaca tanıtıldığı giriş, yardımcı fikirlerin işlendiği gelişme ve ana fikrin ortaya konduğu sonuç bölümleri bulunur. Yardımcı fikirler işlenirken her biri için bir paragraf yapılır. Paragraflar arasında bir düzen sağlanır. Bazı paragraflar uzun, bazı paragraflar kısa tutulmamaya özen gösterilir. Sonuç bölümünde son söz söylenir. Bu bölüm söylenenler kısa, açık ve kesin olmalıdır.

13 Kompozisyonda Anlatım
Anlatım, zihinde tasarlanan bir konunun söz veya yazıya dökülmesidir. Kompozisyonda yukarıda değindiğimiz hususlardan sonra anlatıma geçilir. Anlatım, kompozisyonun düzenlemeden sonraki basamağıdır. Fikirler, duygular, görüşler, buluşlar herkesçe bilinen kurallarla anlatılır. Kompozisyon yazmak isteyen bir kişi önce konusunu seçer sonra bir plan yapar ve sonra da anlatıma geçer. İyi bir anlatımda duruluk, açıklık, sadelik, özgünlük ve samimilik olmalıdır.

14 KOMPOZİSYON TÜRLERİ Kompozisyonda, Hikâye Etme (tahkiye), Açıklama (disertasyon), Tasvir Yoluyla Anlatım, Özlü Anlatım (icaz), Tahlil Yoluyla Anlatım, Kanıtlamalı Anlatım (ispatlama), Konuşmalı Anlatım (diyalog), Manzum Anlatım gibi anlatım biçimleri vardır. Kompozisyon türleri bu anlatım biçimleriyle oluşur.

15 Eğitim görmüş her çağdaş insanın iyi yazabilmek ve konuşabilmek için gerekli ve yeterli bilgi ile kendisini donatması gerekir. Okumak ve yazmak aydın bir insanın başta gelen ihtiyaçlarındandır. Mide açlığımızı yiyeceklerle, kalp ve beyin açlığımızı da okumak ve yazmakla gideririz. Eskiler yazı kalıcı, söz uçucudur derler. Buluşlar, bilimler yazıya geçirildiği içindir ki yüzlerce yılların ötesinden günümüze, bizlere kadar gelebilmiştir. Bizlerin de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz vardır. Bunlardan birisi bildiklerimizi yazarak geleceğe aktarmaktır.

16 Her işte olduğu gibi bu konuda da aşka ve disipline sahip olunması gerekir. Yazma işi bilinçli bir davranış ve azim işidir. Okuma, gözlem, düşünme, plan ve üslup yazmanın temel noktalarıdır. Yazma tekniği kadar anlatım yollarının da bilinmesi gerekir. Bu konuda yazılmış eserlerde belli başlı anlatım yolları açıklayıcı anlatım, betimleyici anlatım, kanıtlayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, konuşmalı anlatım, manzum anlatım, özlü anlatım başlıkları altında incelenir. Anlatım türleri yazılı anlatım türleri, sözlü anlatım türleri olarak iki başlık altında incelenir.

17 YAZILI KOMPOZİSYON TÜRLERİ ŞİİR
Kelime olarak Arapça asıllı olan şiir, edebiyat terimi olarak eskiden günümüze doğru “koşuk”, “nazım”, “şiir” kelimeleriyle karşılanmıştır.

18 Edebiyatımızda önceleri ölçülü ve uyaklı söz söyleme sanatı olarak tanımlanan şiir, daha sonraları ölçü ve uyak zorunluluğu aranmaksızın ahenkli söz söyleme sanatı olarak benimsenmiştir. Bunun için insanı bir ruh halinden başka ruh haline götüren her türlü düzenli ve düz yazıya şiir denmiştir.

19 Aslında şiiri tarif etmek zordur
Aslında şiiri tarif etmek zordur. Şiir güzel hayallerle taşıyan, vezin ve kafiye ile süslenmiş, ses uyumu öne çıkmış sanatlı sözler olduğu için şiir anlayışı devre ve kişilere göre değişiklik gösterir. Bunları dikkate aldığımızda diyebiliriz ki, şiir duygu ve düşüncelerin-hayal unsurları ile de desteklenerek-ölçülü, kafiyeli veya serbest mısralar halinde anlatılmasıdır. Günümüzde bazı şairler uyaklı ve ölçülü şiir yazmakla beraber birçok şairimiz bunlara bağlı kalmaksızın serbest şiir yazmaktadır. Bu açıdan baktığımızda şiiri şiir yapan unsurların sadece ölçü ve uyak olmadığını, ahenk, ritim, musiki ve estetik unsurlarının da önemli olduğunu söyleyebiliriz.

20 Bu kısa bilgilerden sonra edebiyatımızda ölçülü (vezinli) şiir, serbest şiir, mensur şiir bulunduğunu hatırlatalım. Ölçülü şiirler ya aruz ölçüsü ya da hece ölçüsü ile yazılırlar. Serbest şiirlerde ise ölçü yoktur. Şair duygularını daha rahat anlatır. Mensur şiir ise düzyazı (nesir) halinde yazıldığı halde okuyanda heyecan uyandıran, duyguları coşturan, insanı düşünceye sevk eden, kullanılan kelimeler arasında ahenk ve estetik bulunan metinlerdir. Edebiyatımızda Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Veli Kanık en güzel örneklerini vermişlerdir.

21 Pastoral Şiir: Daha çok çobanların içinde yer aldığı kır hayatını, tabiat güzelliklerini anlatan şiirlerdir. Bu tür şiirlerin en belirgin özellikleri sanattan, süsten, gösterişten ve söz oyunlarından uzak olmalarıdır. Epik Şiir: Yunancada destan anlamına gelen “epope” kelimesinden gelen epik şiir, milletlerin geçmişlerinde gerçekleştirdikleri kahramanlık ve yiğitliklerini dile getiren şiirlerdir. Yeni neslin geçmişini, atalarının kahramanlıklarını tanımasına vesile olan bu şiirlerde lirik bir özellik de bulunur. Okuyucu coşar, kendine olan güveni artar. Destanlar, kahramanlık, yiğitlik ve yurt sevgisini anlatan şiirler bunlardandır.

22 Didaktik Şiir: Duygu ve heyecan yönü zayıf olan bu şiirlerde okuyucunun ahlaki bir ders çıkarması önde tutulur. Bu şiirler öğretmek ve öğüt vermek amacıyla yazılır. Manzum hikâyelerin ve fablların da içinde yer aldığı bu tür şiirlerde ahlaki veya sosyal bir düşünce gündeme getirilerek okuyucuya bilgi ve öğüt verme ilke edinilir.

23 Satirik Şiir: Ele aldığı konu itibariyle didaktik özellikler de taşıyan bu tür şiirlerde eleştirici bir anlatım vardır. Bu şiirlerde ele alınan konu bir kişiye, bir olaya veya bir duruma ait olabilir ve şiirlerde ele aldığı konuyla ilgili olarak iğneleyici, alaylı, yer yer hakarete varan sözler yer alır. Bu tür şiirler Türk halk edebiyatında “taşlama”, Eski Türk edebiyatında “hicv”, Yeni Türk edebiyatında “yergi” adıyla anılır.

24 Dramatik Şiir: Bunun da geçmişi eski Yunan edebiyatına dayanır
Dramatik Şiir: Bunun da geçmişi eski Yunan edebiyatına dayanır. Daha ziyade tiyatroda kullanılan bir şiir türüdür. Bu şiirler harekete uyarlanabilen şiirlerdir. Bu tür şiirlerde heyecan ve üzüntü verici konular tiyatro tarzında anlatılır.

25 ÖYKÜ (HİKÂYE) Öykü, olayları yer, zaman ve kişiler aracılığı ile ayrıntıya, çözümlemeye girmeden, hayatın bir parçası olarak anlatan türün adıdır. Öykülerde bir veya birkaç olay vardır. Bu olay serim, düğüm ve sonuç bölümlerinde kişilerle birlikte zaman ve yerden faydalanılarak anlatılır. Öykülerde hayatta olan veya olabilecek olaylar, insanları duygulandırmak ve heyecanlandırmak maksadıyla sanatlı bir dille, kısa olarak anlatılır.

26 Romana göre daha kısa yazılan öykülerdeki olay, başlangıçtan sona doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır. Öyküler genellikle bir an içinde insanı incelemeyi amaçlar. Anlatımın sade, canlı ve ilginç olması amaçlanan öykülerde kişiler azdır ve hayatlarının sadece tek bir safhası ele alınır.

27 ROMAN Öyküye kıyasla daha geniş bir anlatım türü olan roman, hayatı, gerçekçi ve geniş olarak ele alan, yaşanmış veya tasarlanmış olayları yer ve zaman belirterek bütün ayrıntılarıyla anlatan, insanı, toplumu, gelenek ve görenekleri inceleyen; duyguları, hırsları çözümleyen uzun yazılardır.

28 Roman zevkle okunan türlerin başında gelir
Roman zevkle okunan türlerin başında gelir. Başarılı yazılmış bir roman ilgi çekici olmalıdır. Romanda olaylar dengeli sıralanmalı, düğümlerle okuyucu romana çekilmelidir. Romanların çoğunda olaylar akla yatkın ise de fanteziye, muhayyileye dayanan romanlar da vardır. Romanlarda olaydan çok kişiler önemlidir. Bunun için romanlarda karakterlerin sayısı çoktur. Romanların bir başka özelliği de fikri yönünün bulunuşudur. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde bir romanın öğelerini olay/olaylar, kişiler, fikirler ve çevre olarak sıralayabiliriz.

29 Roman yazmanın kesin çizgilerle belirlenmiş bağlayıcı belli bir kuralı olmamakla beraber roman yazmanın bir gayesi olmalı ve anlatım gerçek veya gerçeğe yakın olmalıdır. Bir roman yazarı konusu gereği kendine özgü kural geliştirebilir ve romanın kendine has bir şekilde anlatabilir.

30 Romanlar serim, düğüm, çözüm bölümlerinden meydana gelir.
Serim: Bu bölümde olay, olayı meydana getiren sebepler, kişiler ve çevre tanıtılır. Bu bölüm romanın giriş bölümüdür. Düğüm: Romanın asıl işlendiği bu bölüme gelişme bölümü de denilebilir. Olayların akışının hızlandığı bu bölümde kişilerin ayrıntılı tasvirleri yapılır, olayların geçtiği yerler, çevre ve devir belirtilir.

31 Çözüm: Romandaki düğümler çözülerek okuyucunun kafasında beliren bütün sorulara cevap bulduğu bölümdür. Romanın bütünlüğü içinde geçen bütün olaylar sonuçlanır. Roman yazarı son sözünü bu bölümde söyler, romanda vermek istediği mesajı verir.

32 Romanlar Edebiyat akımlarına (romantik roman, realist roman, natüralist roman, toplumcu roman) ve konularına ve işlenişlerine (aile romanı, anahtar roman, çağ romanı, dedektif roman, devlet romanı, eğitim romanı, gelişim romanı, hiciv romanı, kişisel roman, mektup romanı, mikro roman, oluşum romanı, polisiye roman, psikanalatik roman, psikolojik roman, sanatçı romanı, tarih romanı, toplum romanı) göre adlandırılırlar. Romanların macera romanı, töre romanı, pastoral roman, otobiyografik roman, tarihi roman, fantezi roman gibi türleri de vardır.

33 TİYATRO (PİYES) Yaşanmış veya yaşanabilecek olayları sahnelemek amacıyla kendine has bir teknik ve üslupla yazılmış, göze ve kulağa hitap eden eserlerdir. İnsanı eğlendiren ve eğiten özelliği bulunan tiyatro, müzik, resim ve mimari gibi güzel sanatlardan da yararlanan, konuşma ve gösteri esasına dayalı bir türdür.

34 Bilgi, gözlem ve araştırma değerlerinin sonucu olarak yazılan tiyatro eserlerinde konuşma ve hareket önde gelir. Oyuncuların el-kol hareketlerine jest, yüz hareketlerine mimik, tek başına konuşmalara monolog, karşılıklı konuşmalara diyalog, coşkulu uzun konuşmalara da tirad denilir.

35 MAKALE Makale, herhangi bir konuda bilgi vermek, bir görüş ve düşünceyi açıklamak için çeşitli verilerden yararlanarak yazılan gazete ve dergi yazılarına verilen türün adıdır.

36 Temel öğesi fikir olan makalelerde toplumu ve insanlığı ilgilendiren her türlü konu görüş ve belgelerle ele alınır, varılan sonuçta çözüm ve düzeltme yolları gösterilir. Makaleler belirli alanlardaki uzmanlık ürünleridir. Üzerinde araştırma yapmadan rastgele yazılmaz.

37 Makale yazarı iyi bir gözlemci, iyi bir araştırmacı olmalı, sağlam kaynaklara ve delillere dayanarak yazmalıdır. Ayrıca makale yazacak kişi geniş bir kültüre, zengin bir kelime hazinesine sahip olmalı, düşüncelerini delillerle destekleyerek ispatlamalıdır. Makalesi toplumun her kesimini ilgilendirmeli taraf tutmamalı, anlatımı açık, sade ve anlaşılır olmalıdır.

38 İNCELEME İnceleme, bir eserin, bir metnin, bir işin veya bir olayın bütün özellikleriyle ele alınıp tanıtıldığı, ayrıntılarının okuyucuya sunulduğu yazı türüdür. İncelemenin temel ilkesi incelenecek metnin görülmesi ve tanınmasıdır. İnceleme yapacak kişide o konuyla ilgili bilgi, deneyim, teknik ve metot olması gerekir. İncelemeye esas teşkil edecek konuya göre incelemede dikkat edilecek konularda değişiklikler olabilir. Yapılacak ciddi bir inceleme o esere, tanınması, geniş kitlelere ulaşması ve amacına ermesi bakımından büyük katkılar sağlar.

39 FIKRA Fıkra, bir yazarın bir konu üzerindeki şahsî görüş ve düşüncelerini, ispatlama zorunluluğu duymadan, derinliğe girmeden, akıcı bir üslûpla anlattığı küçük ama etkili fikir yazılarıdır. Gazete ve dergilerde yayımlanan fıkra yazılarında güncel ve siyasal konular derinliğine inmeden işlenir, akılda kalıcı değildir. Günlük olan bu yazılar sade ve anlaşılır bir dille yazılır.

40 Mizah, yergi, övgü, uyarı yönleri de vardır
Mizah, yergi, övgü, uyarı yönleri de vardır. Bu yönüyle bazı fıkralar nükteli, küçük hikâyelerdir. Fıkra ile makale arasında önemli farklar vardır. Belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz: Makalenin konusu toplumun büyük bir kesimini ilgilendirecek nitelikte olur. Fıkrada günlük bir konu ele alınır. Makalede ileri sürülen görüşler ispatlanmak zorundadır. Fıkralarda böyle bir zorunluluk yoktur. Makalede ciddi bir anlatım varken fıkrada güldürücü unsurlara yer verilir. Makalelerde kurallı cümleler kullanılırken fıkralarda devrik cümlelere yer verilebilir.

41 ELEŞTİRİ (TENKİT) Fikir yazılarından olan eleştiri bir sanat, edebiyat ve fikir eserinin iyi ve kötü yanlarını inceleyip tanıtan, zayıf ve güçlü yönlerini belirterek gerçek değerini ortaya koyan, sanat ve edebiyat alanında yol gösterici olan yazılardır.

42 Görüşlerini “beğendim” veya “beğenmedim” gibi kesin yargılarla belirtmekten kaçınan iyi bir eleştirmeci, eleştirisini belli ölçüler içerisinde yapmalı, bunu örneklerle göstermeli, sadece kendi görüşleri doğrultusundaki yazıları değil, toplumu ilgilendiren bütün yazıları okumalıdır. Unutmamalıdır ki eleştirme yapanın görevi yeni bir eser yazmak değil, yazılmış eseri yargılamaktır. Eleştiri çeşitleri toplumsal gereklere dayanan eleştiri, tarihe dayanan eleştiri, ruhbilime dayanan eleştiri, izlenimci eleştiri, dil bilgisi eleştiriciliği gibi başlıklarla incelenir.

43 SÖYLEŞİ (SOHBET) Eskilerin muhasebe dediği sohbet bir bir konuyu derinleştirmeden yazarın duygu ve düşüncelerini konuşuyormuş gibi anlattıkları fikir yazılarıdır. Sıcak ve samimi bir anlatımı olan sohbetin makaleden ve fıkradan ayrılan yönü üslup ve anlatımındadır. Makalenin ciddi havası sohbette yoktur. Sohbet yazılarında içten, samimi, açık, sade, anlaşılır senli benli bir dil kullanılır. Sohbet yazısında kurallı cümle, devrik cümle, sıra cümle iç içe kullanılabilir, okuyucunun ilgisini çekmek için soru cümlelerinden de yararlanılır.

44 Her konuda sohbet yazılabilirse de en çok tercih edileni güncel konulardır.
Geniş bilgi ve kültüre sahip olması gereken sohbet yazarı, okuyucunun psikolojisini de iyi bilmelidir. Ele aldığı konuyu atasözleri ile örnekleyebilir, konunun ağırlaştığı yerlerde bir fıkra anlatabilir.

45 RÖPORTAJ (MÜLAKAT) Herhangi bir kişiyi, olayı, durumu, eşyayı araştırıp inceleyerek tanıtmak amacıyla hazırlanan röportaj, gezip görme ve soruşturma yoluyla hazırlanan bir yazı türü olup daha çok gazete ve dergilerde yayımlanır. Öğretici niteliği bulunan, gözlem ve incelemeye dayanan röportajların herkesi ilgilendiren yönlerinin olması gerekir. Bilgiler sohbet, konuşma veya açıklama şeklinde verilebilir.

46 Gezip görmeye, inceleyip araştırmaya dayalı sanatsal bir yazı oluşu, anlatılanların inandırıcı olabilmesi için konuyla ilgili resimlerden, fotoğraflardan faydalanılması, bütün anlatım biçimlerinden yaralanılması röportajın genel niteliklerindendir. Röportajla yine bir gazete yazısı olan haber arasında önemli farklar vardır. Röportajda olaylar yazarın yorumlarıyla yansıtılırken, haberde olaylar yorum yapmadan, olduğu gibi verilir.

47 DENEME Yazarın bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan kişisel görüş ve düşüncelerini, iddiasız ve içtenlikle yazdığı fikir yazılarıdır. Düşünceye dayanan bu denemelerde duyguya fazla yer verilmez.

48 Belli kuralları olmayan denemeye her şey konu olabilir.
Korku, sevgi, gurbet, aşk, arkadaşlık, ölüm, hayat, din, ahlak, felsefe gibi toplumu ilgilendiren her konuda deneme yazılabilir. Deneme yazarı bu konuları kişisel bir anlayışla işler ve düşüncelerini içinden geldiği gibi yazar. Yer yer devrik cümle kullanılabilen deneme yazarı, düşüncelerini ispatlama yoluna gitmez, kesin yargılara varmaz.

49 BİYOGRAFİ Eskiden tercüme-i hal denilen biyografi bir kimsenin hayatından, eserlerinden, çalışmalarından bahseden eserlere verilen türün adıdır.

50 Bu yazılarda kişisel duygu ve düşüncelere pek yer verilmez, tarafsız davranılır sağlam kanıtlara dayanılır ve objektif olunur. Biyografi yazmada ayrıca araştırma yapmak, gerekli gözlemlerde bulunmak temel ilkelerdendir. Bunun için biyografi yazmak sorumluluk isteyen zor bir iştir.

51 OTOBİYOGRAFİ Bir nevi biyografi olan otobiyografi, bir kişinin kendi hayat hikayesini anlattığı türün adıdır. Açık, akıcı ve canlı bir anlatımla yazılan otobiyografilerde aile, çevre ve hayatla bağlantılı olarak yer ve zaman içinde yaşanılanlar yer alır.

52 ÖZGEÇMİŞ Günümüzde özel veya resmi kuruluşlarca istenen özgeçmiş, o kuruluşa girmek isteyen aday kişinin kimlik bilgilerini, eğitimini, yeteneklerini, bilgi ve deneyimlerini anlatan ve belgeleyen kısa tanıtma yazılarıdır. Kısa, açık ve doğru yazılması gereken özgeçmiş, personelinin kataloglarda veya web sayfalarında kullanmak için işverenlerce de istenebilir.

53 ARAŞTIRMA RAPORLARI Bir konunun bütün yönlerini, meselelerini ele alıp, onlara çözüm yolları getiren raporlar araştırma raporlarıdır. Bitirme tezleri, master ve doktora tezleri araştırma raporlarından sayılır.

54 Araştırma raporu yazabilmek için şu hususları bilmek ve dikkat etmek gerekir.
Konu Seçimi: İlk yapılacak iş konu seçimidir. Çalışmak istenilen, ilgi duyulan, merak edilen her şey konu olabilir. Bunun için de bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Seçilen konu özel bir konu olursa araştırılması, yazılması kolay olur ve amaca daha çabuk ulaşılır. Kaynakları çok ve ulaşılması kolay konular seçilirse, konular daha rahat, daha iyi araştırılabilir.

55 Plan Hazırlama: Konu seçiminden sonra bir plân hazırlanır
Plan Hazırlama: Konu seçiminden sonra bir plân hazırlanır. Ancak bu plân çalışma devam ederken elde edilen belgelere ve her bölümde çıkan eksikliklere göre küçük değişiklikler gösterebilir. Araştırma son bölüme gelinceye kadar plânda değişiklik yapılabilir. Bu plâna geçici plân denir. Planın Uygulanması: Plan kesinlik kazandıktan sonra bu plân çerçevesinde bilgiler toplanır. Kaynaklar değerlendirilir.

56 Raporun Yazılması: Ciddi, titizlik isteyen, raporun en zor bölümüdür
Raporun Yazılması: Ciddi, titizlik isteyen, raporun en zor bölümüdür. Eldeki kaynakların ışığı altında rapor yazımına başlanır. Rapor öğretici dille yazılır, üslûp güzelliği aranmaz. Anlatım sade ve açık olmalı, yazım kurallarına uyulmalıdır. Araştırma Raporlarının Bölümleri şunlardır: Ön Bölüm (Başlık Sayfası, İthâf Sayfası, Sunuş Sayfası, Önsöz Sayfası, İçindekiler Sayfası, Tablolar Sayfası, Kısaltmalar Sayfası), Metin Bölümü (Genel Metin Kısmı, Giriş Sayfası, Bölümler Sayfası, Sonuç Sayfası, Dipnotlar Kısmı) Arka Bölüm (Bibliyografya Sayfası, Dizin Sayfası, Ekler Sayfası)

57 MEKTUP Mektup, insanların dilek, istek ve düşüncelerini içeren bir haberleşme aracı olup tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Günümüzde teknolojinin gelişmesi, telefon, bilgisayar, internet, faks, gibi kolaylıkların yaygınlaşması mektubun geçerliliğini azaltmıştır.

58 Mektupların gönderilen yere veya kişiye göre üslupları değişirse de açık, sade ve anlaşılır olmasına özen gösterilir. Bugün pek rağbet görmese de mektuplar eskiden özel mektuplar, resmî mektuplar, iş mektupları diye ayrılırlardı. Özel mektuplar, birbirine yakın kişilerin içten ve samimi sözlerle yazdıkları mektuplardır.

59 Resmî mektuplar, devlet dairelerine yazılan ciddi ve ağırbaşlı mektuplardır. Bu tür mektuplar alt makama yazılıyorsa “rica ederim”, üst makama yazılıyorsa “arz ederim” diye bitirilir. İş mektupları, kişilerle iş yerleri veya resmî kurumlarla özel kurumlar arasında yazılan mektuplardır. Resmî devlet kuruluşlarının birbirlerine yazdıkları yazılar, bu tür kuruluşların vatandaşlara verdikleri cevaplar da resmî mektup türüne girer.

60 Resmî Mektuplarda mektup kâğıdının üst kısmında kaşe ile veya matbaada basılmış, gönderen dairenin adı bulunur. Sol üst köşede mektubun sayısı ve konusu belirtilir. Sayı ve konunun karşısına tarih yazılır. Konu bölümünden üç cm. aşağıda kâğıdı ortalayarak, gönderilen makamın adı ve adresi yazılır. Gönderilen adresin iki cm. aşağısında satırbaşında "ilgi" bölümü bulunur. İlgi bölümünde cevap verilen yazının dilekçe tarihi belirtilir. İlgi bölümünün biraz altında mektup metnine geçilir.

61 Metin bölümünde anlatım ciddi olmalı, ayrıntılara girilmemelidir
Metin bölümünde anlatım ciddi olmalı, ayrıntılara girilmemelidir. Üst makamda bulunan yetkili, alt makamdakine yazdığı yazıyı "rica ederim" diyerek bitirir. Resmî mektuplarda rica emir niteliğindedir. Alt makam üst makama yazdığı yazıyı “arz ederim” veya “bilgilerinize saygıyla sunarım” biçiminde bitirir. İmza, isim ve soyadı, unvan, metnin iki cm. aşağısına yazılır. İmza ismin üstüne atılır. Sol alt köşeye yazıyı daktilo edenle, konuyla ilgili bölüm şefinin ad ve soyadların baş harfleri yazılır.

62 DİLEKÇE Bir tür mektup olan dilekçe, herhangi bir kişinin dilekte veya istekte bulunmak, şikayet etmek, bilgi almak veya bilgi vermek için resmî veya özel kurumlara yazdığı yazıdır.

63 Kendine özgü özellikleri ve plânı bulunan dilekçeler kısa veya uzun olabilir.
Dilekçe anlatımında ayrıntılara girilmez, gereksiz ve yapmacılık ifadelere yer verilmez. Okunaklı bir el yazısıyla, daktilo ile veya bilgisayarla çizgisiz dosya kâğıdına yazılan dilekçelerde kullanılan kalemin rengi sadece siyah veya mavidir. Bir makama yazılan dilekçelerde makam adı dilekçenin başına sayfa ortalanarak yazılır. Makam adının altında yer belirtilir.

64 Asıl metinde istek veya verilen bilgi kısa, anlaşılır, sade bil dille anlatılır. Dilekçeler, konusuna göre “bilgilerinize saygılarımla arz ederim”, gereğini saygılarımla arz ederim” ifadesiyle bitirilir. “Yüce katına”, “Yüksek makamına” gibi ifadeler kullanılmaz. Metin yazıldıktan sonra sağ alt köşeye tarih, isim soyadı yazılır ve imzalanır. Sol alt köşeye açık adres yazılır. Varsa “ek”ler de adresin altına maddeler halinde yazılır.

65 SÖZLÜ KOMPOZİSYON TÜRLERİ
Sözlü kompozisyon, herhangi bir konu hakkında görüş ve düşüncelerin beğenilir ve etkileyici biçimde sözle anlatımıdır. Yazılı kompozisyon için gerekli olan bütün hazırlıklar sözlü kompozisyon için de geçerlidir. Burada sadece düşünceler ve istekler, yazı ile değil söz ile verilir.

66 Kişinin isteklerini söz ile bildirmesine konuşma denir
Kişinin isteklerini söz ile bildirmesine konuşma denir. Konuşmanın gerçekleşebilmesi için düşünce ve amaç, düşünceyi ve amacı anlatmamıza yarayan dil, dilin oluşmasını sağlayan, konuşmayı meydana getiren ses ve konuşma organları olmak üzere üç unsur gereklidir. Yazmada olduğu gibi konuşmada da bazı kuralları bilmek ve dikkat etmek gerekir.

67 Güzel konuşmak için dikkat edilmesi gereken başlıca kuralları, herkesi ilgilendiren konuları konuşmak, gereksiz ayrıntılara girmemek, aynı kelimeleri kullanmaktan kaçınmak. dinleyicileri sıkmamak için düşüncelerimizi farklı kelimelerle anlatmak, kesin ve kendimizden emin bir şekilde konuşmak, konuyla ilgili olarak yerinde sorular sormak, katılmadığımız düşüncelere, saygılı bir biçimde itiraz etmek, karşımızdakinin sözünü kesmemek, düşüncelerimizi zorla kabul ettirmeye çalışmamak, karşımızdaki kişilerin canını sıkacak ve maneviyatını bozacak ifadelerden kaçınmak, dinleyicinin ilgisine ve seviyesine göre konu seçmek ve dil kullanmak olarak sayabiliriz.

68 Sözlü kompozisyon türlerinin bir kısmı günlük ve hazırlıksız konuşmalardır. Sohbet, telefon konuşması, tartışma, tanışma, kutlama, teşekkür etme, özür dileme bu tür konuşmalardandır. Sözlü kompozisyon türlerinin bir kısmı da hazırlıklı konuşmalardır. Bunların çeşitleri ve belli başlı özellikleri şunlardır:

69 KONFERANS Bilim adamlarının, sanatkarların, düşünürlerin herhangi bir konu hakkında bilgi verme, aydınlatma öğretici olma amacıyla hazırlayıp yaptıkları konuşmalara "Konferans" denir. Her konuda verilebilen konferansın konusu ilgi çekici ve bir bütünlük içinde olmalıdır.

70 Duygusallıktan çok öğreticilik yönü olan konferansı veren kimsenin o konuda geniş bilgisi olması gerekir. Bunun için iyi bir inceleme, araştırma ve gözlem yapılarak hazırlanan konferanslar sonuç itibariyle başarılı olur.

71 Konferansçı konusunu örneklerle desteklemeli, örneklerin dikkat çekebilecek nitelikte olmasına özen göstermelidir. Konuşurken açık, duru bir dil kullanmalı, anlatımı zorlaştırarak dinleyicilerin sıkılmasına sebep olacağı için uzun ve karmaşık cümlelerden kaçınmalıdır. Kullandığı cümleler dinleyicilerin seviyesine uygun olmalıdır. Gereksiz ayrıntılara girmek, konunun bütünlüğünü, anlaşılırlığını bozabilir. Bir konferans şu plân üzerine gerçekleşir: Hitap cümlesi, Konunun sunuluşu, Konferansın amacı, Konunun açılması ve anlatılması, Sonuç, Sorular ve cevaplar.

72 PANEL Güncel veya bilimsel bir konuyu bir oturum halinde topluluk karşısında farklı yönleriyle ele alıp tartışmadır. Paneli bir başkan yönetir 3-6 arasında değişen sayıda konuşmacı katılır. Başkan konuşmacıları tanıtır, konuşmacılara sıra ile söz hakkı verir. Panelist denilen konuşmacılar başkan tarafından verilen dakikalık süre içinde sıra ile konuşurlar.

73 Bir sohbet havasında geçen oturum sonunda konuşmacılara dinleyenler isterlerse soru yöneltebilirler.
Ele alınan konu veya üzerinde durulan sorun bir sonuca bağlanmak zorunda değildir.

74 SEMİNER Bilgi, beceri ve görgü geliştirmek amacıyla herhangi bir konuda yapılan toplantılara seminer denilir. Üniversitelerde bir öğretim üyesinin gözetiminde öğrencilerin çalışmalarını sundukları toplantılar, bilgi alışverişi için uzman kişilerin bir grup önünde yaptığı konuşma toplantıları seminerdir.

75 Seminere katılanların, önceden bildikleri konu üzerine hazırlıklı olmaları, konuya katkı sağlamak için uygun bir zamanda konuşarak bilgi ve görüşlerini söylemeleri gerekir.

76 SÖYLEV (NUTUK) Açık veya kapalı alanlarda dinleyicilere bir düşünceyi, bir duyguyu aktarmak için ikna edici, etkili ve coşkulu bir dille yapılan konuşmalardır.

77 Bir topluluk önünde yapılan, dinleyenlerin hislerine hitap eden söylevin konuları toplumla ilgili sorunlar, millî davalardır. Söylevlerde konuşmacının inandırıcı, jest ve mimikleri ustaca kullanması, ses tonuna ve vurguya dikkat etmesi gerekir. İyi bir söylev hazırlayabilmek için çok okumak, iyi düşünmek, gözlemlerle düşünceleri desteklemek gerekir.

78 İyi hazırlanmış bir söylevde etkili ve canlı bir giriş, ileri sürülen ve çözülmek istenilen sorunun açıklanması, ileri sürülen olayın ilgi çekici hikayesinin anlatılması, kanıtlama, doğrulama, tanıtma yapılması, aykırı düşüncelerin çürütülmesi gerekir. Söylev bitirilirken üzerinde durulan konu özetlenir, dinleyicinin zihninde kalacak şekilde önemli noktalar tekrarlanır. Konuyla bağlantılı olarak bir şiir okunabilir veya bir fıkra anlatılabilir.

79 SEMPOZYUM (BİLGİ ŞÖLENİ)
Bilim, sanat, fikir ağırlıklı konularda ihtisas sahibi kişilerin bir konuyu değişik yönlerden ele alarak yaptıkları ciddi ve ilmi konuşmalardır. Konusunu daha önceden kendisi belirleyen ve ciddi bir hazırlık yapan konuşmacı sunumuyla konuya bilimsel bir yenilik getirmelidir.

80 Bir başkanın idaresinde gerçekleşen oturumlarda konuşmacılara dakikalık bir zaman verilir. Her oturumda 3-6 konuşmacı bulunur. Oturumlar farklı salonlarda yapıldığı gibi aynı salonda da yapılabilir ve birkaç gün sürebilir. Bir konunun çeşitli bölümlere ayrılarak birden fazla oturumda ele alındığı sempozyumlar tartışmaya açıktır. Dinleyiciler önünde yapılan bir tartışma biçimi olan sempozyum sonunda dinleyiciler konuşmacılara soru sorabilir.

81 AÇIK OTURUM Toplumu ilgilendiren güncel meselelerinin veya kamuoyunun ilgisini çeken güncel bir konunun, uzman kişilerce ele alınıp tartışılmasına açık oturum denilir. İnsanlara ulaşmada etkili olan radyo ve televizyon programlarında siyasi konuların dinleyiciler önünde, alanlarında uzman, isim yapmış, seçkin kişilerce tartışılması da açık oturumdur. Panel, sempozyum ve forum karışımı bir niteliğe sahip olan açık oturum diğer tartışma türlerinde olduğu gibi bir başkan tarafından yönetilir.

82 Başkan, konuşmacıları tanıtır ve her birine sırayla söz verir.
Konuşmacılar diğer konuşmacıların sözlerini dikkatle dinler, notlar alır, söz sırası kendisine gelince görüş ve düşüncelerini söyler. Diğer konuşmacıların katılmadığı görüşlerini nezaketle ve sebepleriyle belirtir. Oturum sonunda başkan konuyu toparlayıp özet olarak bir sonuca bağlar.

83 MÜNAZARA Önceden belirlenen bir konunun karşıt gruplarca farklı yönlerinin ele alınıp tartışıldığı oturumlardır. Jüri ve dinleyiciler önünde yapılan münazara özellikle okullarda öğrencinin araştırma, düşünme, konuşma, tartışma ve fikirlerini savunabilme becerilerini artırmak için yapılır.

84 İki grubun yarıştığı münazaralarda amaç yenmek veya yenilmek değil, doğruyu bulmaya çalışmaktır.
Konuşmacılar, karşısındakileri rencide etmeden onların düşüncelerini çürüterek kendi düşüncelerinin doğruluğunu ispatlamaya çalışırlar. Münazarada güzel ve etkili konuşan, düşüncelerini iyi savunan kazanır. Münazara bir topluluk karşısında yapılan bir tartışma biçimidir. Münazarada konusunu iyi savunan grubu jüri üyeleri belirler.


"KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE TÜRLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları