Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi"— Sunum transkripti:

1 Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuklar… RNK’dan Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD Gaziantep

2 İnsanlarda za'f u acz itibariyle daima bir nevi çocukluk var, her vakit de şefkate muhtaçtır.
(Lem'alar - 124)

3 Çocukların aczlerine binaen rahmet tarafından rızıkları hârika bir surette memeler musluklarından gönderiliyor ve akıttırılıyor.. (Lem'alar - 235)

4 İlmihalden iman dersini alan bir masum çocuğun, yanında ağlayan ve masum bir kardeşinin vefatı için vaveylâ eden diğer bir çocuğa: "Ağlama, şükreyle.. senin kardeşin meleklerle beraber Cennet'e gitti; orada gezer, bizden daha iyi keyfedecek, melekler gibi uçacak, heryeri seyredebilir." deyip, feryad edenin ağlamasını tebessüme ve sevince çevirmesidir. (Şualar - 260)

5 Nasıl bir çocukla konuşulsa, çocukça tabirat
istimal edilir. (Sözler - 390)

6 Elifba okumayan çocuğa felsefe-i tabiiye dersi verilmez!
(Tarihçe-i Hayat - 65) 

7 On beş gün, sinn-i teklif olan on beş seneye işarettir.

8 Evlâdına muhabbet ise: Cenab-ı Hakk'ın senin nezaretine ve terbiyene emanet ettiği sevimli, ünsiyetli o mahluklara muhabbet ise; saadetli bir muhabbet, bir nimettir. (Sözler - 644)

9 bir nevi âyinedarlık gösterir.
Bir zât, şefkat ettiği evlâdı münasebetiyle bütün yavrulara, hattâ zîruhlara şefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasına bir nevi âyinedarlık gösterir. (Mektubat - 31)

10 (Çocuklar ve yavrular gibi). (Sözler - 23)
En zaîf, en aptal hayvan; en iyi beslenir (Meyve kurtları ve balıklar gibi). En âciz, en nazik mahluk; en iyi rızkı o yer (Çocuklar ve yavrular gibi). (Sözler - 23)

11 Rahm-ı maderden dünyaya gelen çocuk, mahud tünelde çektiği sıkıcı, ezici zahmet neticesinde dünya saadetine nâil oluyor. (Şualar - 755)

12 “Hem herbir has talebenin mühim bir vazifesi, bir çocuğa Kur'an öğretmek”tir.
(Barla Lahikası - 329)

13 Kardeşlerimizin Risale-i Nur'a çalışmaları ve çocukları da Kur'ana ve Nurlara çalıştırmaları, bu vakitte Nurlara büyük bir hizmettir. (Emirdağ )

14 Yedi yaşına gelen çocukları, namaz gibi farzlara peder ve vâlideleri onları alıştırmak için teşvikkârane emretmek ve on yaşına girse şiddetle namaz kıldırmak ve alıştırmak şeriatta var. (Hanımlar Rehberi – )

15 En'âm, 6:164; İsrâ, 17:15; Fâtır, 35:18; Zümer, 39:7.
"وَ لاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرَى Bir cani yüzünden; onun kardeşi, hanedanı, çoluk-çocuğu mes'ul olamaz.“ Ayet meali (Emirdağ ) En'âm, 6:164; İsrâ, 17:15; Fâtır, 35:18; Zümer, 39:7.

16 Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak
ve sevmek meyelânı var. E.L. II s.49 Kadınlar (ın) eğlencesi evlâdı. Lemaat Sözler-727

17 "Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, sakın onlara 'Öf' bile deme.“ (İsra suresi 17:23) اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ âyeti beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı davet etmesi ; Kur'anın nazarında vâlideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir. (Sözler - 639)

18 “Ceza ve mükafat yapılan işin türünden olur” sırrıyla, sen vâlideynine hürmet etmezsen, senin evlâdın dahi sana hizmet etmeyecektir. (Mektubat - 261)

19 Meselâ: Birisi kendine bir erkek evlâd ister
Meselâ: Birisi kendine bir erkek evlâd ister. Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. (Mektubat - 301)

20 İnsan hattâ yavrulu hayvanat dahi, akrabasının ve evlâdının ve ahbabının lezzetleriyle ve saadetleriyle lezzetlenir, bir cihette mes'ud olur. (Şualar - 229)

21 Vâlidelerin, hattâ bir cihette nebatatın evlâdına olan şefkatleri ve küçük, zayıf yavrularının sühulet-i rızkları, o rahmet deryasından bir katredir. (Mesnevi-i Nuriye - 40)

22 Bir hadîs-i şerif ferman ediyor ki: "Kızların babasının rızkına bereket düşer."
(Hanımlar Rehberi - 23)

23 Bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin
Bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma, merhum vâlidemin ders ve telkinatını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum. (Hanımlar Rehberi – 9-10)

24 Risale-i Nur'un fıtraten ve zamanın vaziyetine göre talebesi olacak, başta masum çocuklardır.
Çünki bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkil bir tarzda İslâmiyet ve imanın erkânlarını ruhuna alabilir. Âdeta gayr-ı müslim birisinin İslâmiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. (Emirdağ )

25 Bilhassa peder ve vâlidesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve vâlidesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi bela olur.

26 Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur
Âhirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur. Neden imanımı terbiye-i İslâmiye ile kurtarmadınız? (Emirdağ )

27 Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş ki: "Oğlan çocuğunu
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş ki: "Oğlan çocuğunu seviniz." Demişler: "Kızları ne için istisna ettin?" Ferman etmiş ki: "Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler."

28 Evet kız, şefkat ve cemalin mazharı olduğundan, erkek çocuğundan daha ziyade sevilir. Bahusus bu zamanda ebeveyn hakkında kızlar daha mübarektir. Çünki tehlike-i diniyeye çok maruz olmuyorlar. (Barla Lahikası – 346-7)

29 Nev-i beşerin hemen yarısını teşkil eden çocuklar, yalnız Cennet fikriyle, onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefatlara karşı dayanabilirler ve gayet zaîf ve nazik vücudlarında bir kuvve-i maneviye bulabilirler ve her şeyden çabuk ağlayan gayet mukavemetsiz mizac-ı ruhlarında, o Cennet ile bir ümid bulup mesrurane yaşayabilirler.

30 Meselâ Cennet fikriyle der: "Benim küçük kardeşim veya arkadaşım öldü, Cennet'in bir kuşu oldu. Cennet'te gezer, bizden daha güzel yaşar." Yoksa her vakit etrafında kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümleri, o zaîf bîçarelerin endişeli nazarlarına çarpması; mukavemetlerini ve kuvve-i maneviyelerini zîr ü zeber ederek gözleriyle beraber ruh, kalb, akıl gibi bütün letaifini dahi öyle ağlattıracak, ya mahvolup veya divane bir bedbaht hayvan olacaktı. (Şualar – Şua)

31 onun çat-pat söylediği Sözler ile ünsiyet peyda
Evet yüksek bir insan, bir çocukla konuştuğu zaman çocukların şivesiyle konuşursa, çocuğun zihnini okşamış olur. Çocuğun fehmi, onun çat-pat söylediği Sözler ile ünsiyet peyda eder; söylediklerini dinler ve anlar.

32 Aksi halde o insan ile o çocuk arasında bir malûmat
alış-verişi olamaz. Allah ile beşer arasındaki ahz u i'talar da böyledir. (İşarat-ül İ'caz,158-9)

33 Bir çocukla konuşup söz anlatmak,
bir feylesofla konuşmaktan aşağı değildir. (İşarat-ül İ'caz - 159)

34 Baba ne kadar haksız da olsa, oğul onun rızasını tahsil etmeye mecburdur. Oğul da ne kadar serkeş de olsa, baba şefkat-i fıtriyesini ona karşı esirgemez ve esirgememeli. (Emirdağ )

35 Risale-i Nur'daki aklı, kalbi, ruhu ve vicdanı
celbeden ve hakikata râmeden o İlâhî cazibedendir ki; çoluğu - çocuğu, genci - ihtiyarı, avâmı - havassı o Nur'a koşuyorlar ve o câzibedar Nur'un pervanesi oluyorlar. (Tarihçe-i Hayat - 697)

36 Masum ve mübarek çocuklarınız duadan hissedardırlar.
(Kastamonu Lahikası - 36)

37 İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun vâlidesidir.
(Hanımlar Rehberi - 8)

38 Haneniz bir küçük Medrese-i Nuriye,
bir mekteb-i irfan olsun ki; bu sünnet tam yerine gelsin. (Hanımlar Rehberi - 29)

39 Annem beni yetiştirdi, bu hizmete yolladı
NURCULARIN KASİDESİ Annem beni yetiştirdi, bu hizmete yolladı Teslim etti Risaleyi, Allah'a ısmarladı Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle imana Südüm sana helâl etmem, çalışmazsan Kur'an'a Yazdığımız Risaledir, okuyoruz Kur'an'ı Biz Nurların yardımıyla hıfzederiz imanı Medrese-i Nuriyedir Sav ve Barla, Eflani Şakirdlere müzahirdir Abdülkadir Geylanî Mübarekler heyetiyle Nur ve Gül Fabrikası Kalemleri kılınç gibi, zamanın hârikası Hapishane dedikleri oldu birer medrese Genç, ihtiyar, kadın, erkek koşuyorlar bu derse Tamam otuzbeş senedir küfürle etti cihad Tarih-i İslâmda pek ender görünür bu sebat Ey Nurcular! Ey Nurcular! Ey mübarek kardeşler! Her an sizden razı olsun Allah ile Peygamber...

40 "Cennette çocuktan gayet ihtiyara kadar
herkes otuz üç yaşında olacak." "Vacip olmadığı halde, nafile nevinden yedi yaşından hadd-i bülûğa kadar büyükler gibi namaz kılıp oruç tutan çocuklar, mütedeyyin büyükler gibi büyük mükâfatı görmek için otuz üç yaşında olacaklar" E. L: II s.66

41 Haneniz bir küçük Medrese-i Nuriye, bir mekteb-i irfan olsun ki, bu sünnet tam yerine gelsin. Sünnet-i seniyenin meyvesi olan çocuklar âhirete size şefaatçı olsunlar. Dünyada da îmân dersini alıp size hakikî evlât olsunlar.

42 Yoksa bu otuz senede kısmen olduğu gibi o çocuklara yalnız terbiye-i medeniye verilse, bir cihette o çocuklar dünyada faydasız ve âhirette dâvacı olarak "Ne için imanımı kurtarmadınız?" diyeceklerinden peder ve vâlidelerini mahzun etmek, sünnet-i seniyenin hikmetine münâfi olur.Hanımlar Rehberi –s.26

43 Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur'u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlâs Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir" diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum. E. L. II s.104

44 O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi,
istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. "Oğlum paşa olsun" diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, "Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?" diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder. 24. Lem’a 1. Nükte s.200

45 Lisan-ı hal, lisan-ı kalden daha kuvvetli ve
tesirli konuşuyor. Şualar 13. Şua s.306

46 Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfi zihinleri idlâldir.
Âlim-i mürşid koyun olmalı, kuş olmamalı. Koyun kuzusuna süt, kuş yavrusuna kay verir. "Her sözün doğru olmalı; fakat her doğruyu söylemek doğru değil." Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır. Deli adama "İyisin, iyisin" denilse iyileşmesi, iyi adama "Fenasın, fenasın" denilse fenalaşması nadir değildir. Hakikat Çekirdekleri’nden Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası. İhyâ-yı dinle olur şu milletin ihyâsı. Lemeât’tan

47 Sayfa numaraları Envar Neşriyat’a göredir.
"Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi kendine kul kabul et. Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl. Âmin" (Sözler -29) Sayfa numaraları Envar Neşriyat’a göredir.


"Prof. Dr. Sıtkı GÖKSU Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları