Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

YAZIM ( İMLÂ ) KURALLARI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "YAZIM ( İMLÂ ) KURALLARI"— Sunum transkripti:

1 YAZIM ( İMLÂ ) KURALLARI
Büyük Harf ve Özel Adlar Sayıların Yazımı "da" Bağlacının ve Bulunma Durumu "-da" nın Yazımı "ki" Bağlacının ve "-ki" İlgi Ekinin Yazımı "ile" Bağlacının Yazımı "mi" Soru Ekinin Yazılımı "imek" Fiilinin Yazımı Birleşik Kelimelerin Yazımı Yabancı Kelimelerin Ünlü Uyumları Karşısındaki Durumu Ünsüzlerin Ünlülere Etkisi DİĞER YAZIM KURALLARI YABANCI SÖZLERİN YAZIMI İkilemelerin Yazılışı İyelik Ekli Kelimelerle Kullanılan Sıfat ve İsimler Edatların Yazılışı KONUŞMADA AYNI OLAN KELİMELERİN YAZIMI YAZIM ( İMLÂ ) KURALLARI

2 Aynı dili konuşan insanların sözde ve yazıda birlik içinde olmaları gerekir. Yazıda bu birliği sağlayan kurallara yazım kuralları denir. İsteklerimizi tam olarak anlatabilmemiz, kuracağımız cümlelerin anlaşılır olmasıyla mümkündür. Cümlelerimizin de anlaşılır olması yazım kurallarına uymamıza bağlıdır.

3 Söylemek istediğimizi, karşımızdakine en kısa yoldan ve en iyi şekilde anlatabilmek kelime hazinemizin zenginliği kadar, bu kelimeleri doğru olarak kullanmamızla da ilgilidir. Dilin yapı taşları kelimeler olduğu için bunların nerede, nasıl ve ne şekilde kullanıldığını çok iyi bilmemiz gerekir.

4 Büyük Harf ve Özel Adlar
Tek bir varlığa veya kavrama ad olan kelimelerin ilk harflerini büyük yazarız. Bunlara getirilen ekleri de kesme işaretiyle ayırırız. Özel isim gibi kullanılan isimlerden ve tamlamalardan sonra gelen ekleri ise kesmeyle ayırmaya gerek yoktur: "Türk dilinin sadeleştirilmesi hareketini Genç Kalemler Dergisi’nde Ömer Seyfettin başlatmıştır.”

5 Özel isimlerden meydana gelen tamlamalar, birleşik kelime durumunda değilse ayrı ayrı yazılır ve tamlanan durumundaki kelime de büyük harfle başlanarak yazılır. "Murat Dağı, Tuz Gölü, Gediz Ovası.” Tamlanan kelimedeki iyelik eki ve üzerine gelen ekler kesmeyle ayrılmazlar. Unvanlar, lâkaplar, özel isim olarak kullanılan sıfatlar ve cins isimleri büyük harfle başlanarak yazılır: Başını Vermeyen Şehit hikâyesindeki Deli Hüsrev hiç aklımdan çıkmaz. Prof. Dr. Ayşe Gündüz, Doç. Dr. Ali Güven, Karaların Mehmet, Küçük Ali vb.

6 Başlık durumunda bulunan yazılarla, kitap, dergi ve gazete adları büyük harfle başlar:
Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri, Aziz İstanbul, Yüksek Öğretimde Türkçe Yazım ve Anlatım, Divan Şiiri Antolojisi, Safahat, Türk Dili, Türk Edebiyatı, Cumhuriyet, Hürriyet vb. Bu tür başlıklarda ve adlarda bulunan bağlaçlarla edatlar küçük harfle başlar: Leylâ ve Mecnun, Türk Dili ve Edebiyatı, Mâî ve Siyah vb.

7 Özel isme dahil olmayan gazete, dergi, tablo vb
Özel isme dahil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler büyük harfle başlamaz: Milliyet gazetesi, Varlık dergisi, Mona Lisa tablosu. Nokta, iki nokta, sıra nokta, ünlem ve soru işaretlerinden sonra gelen cümleye veya söz grubuna büyük harfle başlarız. Eğer iki noktadan sonra örnek vereceksek-cümle niteliği olmadığından-kelimeye büyük harfle başlamaya gerek yoktur: Sayılar kelimelerle yazıldıklarında ayrı ayrı sıralanırlar: on altı, yüz yirmi beş, bin altı yüz otuz altı vb.

8 Saygı bildiren sıfatlar ve meslek adı olan kelimeler büyük harfle başlar:
Bayan Sevinç Akıllı, Bay Halis Yamaç, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun” vb. Bir cümlede üçüncü şahıs zamirleri bir özel ismin yerini tutarsa da küçük harfle yazılır: Fâtih Sultan Mehmet, büyük bir zekâya sahipti, İstanbul onun sayesinde Türkleşti.

9 Cümlemiz bir rakamla başlarsa, ondan sonraki kelimeye büyük harfle başlamayız:
500 lira için birbirinizi kırmamalıydınız. Mecbur kalmadıkça da rakamla cümleye başlamamalıyız.

10 Başka birisinden alınan ve tırnak içerisinde yazılan sözün ilk harfi büyük yazılır. Eğer tırnak içerisindeki bu söz, bir sözün tamamı değil de parçası ise büyük harfle başlamaz: Nesrin’e "Üniversiteye girebilecek misin?" diye sorduğumda, düşünerek "bilmem" diye cevap vermişti. Akrabalık bildiren abla, ağabey, dayı, enişte, teyze gibi kelimeler küçük harfle başlar: Ali enişte, Şenel teyze, Hasan amca, Güner abla.

11 Manzum parçalarda, her mısranın ilk kelimesi büyük harfle başlar:
“Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında. Yek-pâre, geniş bir anın Parçalanmaz akışındayım”. A. Hamdi TANPINAR

12 Din ve mitoloji kavramları arasında geçen özel adlar büyük harfle başlar: Allah, Tanrı, Zeus, Afrodit gibi. Tanrı kelimesi özel ad olarak kullanılmadığı zaman küçük harfle başlar. Millet, boy, dil, lehçe, din isimleri büyük harfle başlar: Türk, Alman, Azeri, Türkmen, Kıpçakça, İngilizce, İslâm, Budizm vb.

13 Bu tür özel isimlerden türetilen bütün isim, fiil ve sıfatlar büyük harfle başlar: Müslümanlık, Avrupalılaşmak, Ankaralı vb. Ülke adları büyük harfle başlar. Ülke adlarından sonra gelen Cumhuriyet, Krallık kelimelerinin ilk harfi de büyük yazılır: Türkiye Cumhuriyeti, Ürdün Krallığı vb. Şehir, kasaba, köy, mahalle, semt, sokak isimleri de büyük harfle başlar: Ankara, Gemlik, İnegöl, Dumlupınar Mahallesi gibi.

14 Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, dağ, boğaz vb
Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, nehir, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler küçük harfle başlar: Marmara denizi, Sakarya ırmağı, Meriç nehri, Tuna nehri, Alp dağları vb. Ancak, ikinci isim özel isimle birlikte kastedilen kavramı karşılıyorsa, ikinci isim de büyük harfle başlar. İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı, Konya Ovası, Ağrı Dağı vb. Yer ve millet isimleriyle kurulan birleşik kelimelerde özel isimler büyük harfle başlar: Antep fıstığı, İngiliz anahtarı, Japon gülü, Van kedisi.

15 Kurum, kuruluş, dernek isimlerinin her kelimesi büyük harfle başlar: Anayasa Mahkemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Afyon Kocatepe Üniversitesi vb. Millî ve dinî bayram isimleri büyük harfle yazılır: Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı, Cumhuriyet Bayramı

16 Belli günlerin, haftaların, mevsimlerin, konferans, kongre vb
Belli günlerin, haftaların, mevsimlerin, konferans, kongre vb. toplantıların isimleri cümle içinde küçük harfle yazılır: nevruz, yaz, kış, hıdrellez, milletler tiyatro günü, film haftaları, beş yıllık plân, dil kongresi gibi. Kurultay (kongre), sempozyum, açık oturum vb. toplantıları bildiren özel adlarda her kelime büyük harfle başlar: Türk Gramerinin Sorunları Toplantısı, Uluslararası Türk Dil Kurultayı. Ancak bayram niteliği kazanmış günler büyük harfle yazılır: Anneler Günü, Tıp Bayramı, Öğretmenler Günü, Nevruz Bayramı gibi.

17 Romen rakamları, bir özel isimle birlikte kullanıldıklarında büyük yazılırlar: IV. Murat, III. Selim. Ay ve gün adları, yazı içinde küçük harfle başlarken, başlıklarda büyük harfle başlar. Eğer bu adlar, bir tarih olarak verilirse her yerde büyük harfle başlanarak yazılır: Atatürk’ün doğum tarihi 19 Mayıs 1881 olarak kesinleşmiştir. Dünyadaki tek çocuk bayramı 23 Nisan bayramıdır. Güneş, ay ve dünya isimleri astronomi terimi olarak kullanıldıklarında büyük, diğer durumlarda küçük harfle başlar: Dünya Güneşin etrafında dönerken Ay da Dünya’nın etrafında döner."

18 Sayıların Yazımı Zorunlu bir durum olmadıkça sayıları rakamlarla yazmamalıyız. Bir ve İki haneli sayıların dışındakileri ise rakamlarla yazmalıyız: Bir yılda otuz beş kişinin emeğiyle elde edilen kâr lira olmuştur.

19 Kelime halinde yazılan sayıların hepsi de ayrı ayrı yazılırlar: İki bin on yılındayız. Ödemeyle ilgili olarak bankalarda ve diğer resmî işlemlerde bu sayılar-araya başka sayının yazılmaması için-bitişik yazılır: "Yirmibeşbinsekizyüzelli lira."

20 Kitap sayfa ve ciltleri ile telefon ve sokak numaraları gibi sayılar her zaman rakamla yazılır: "Resimli Türk Edebiyatı’nın I. cildinin 56. sayfasından 77. sayfasına kadar Göktürk ve Uygur yazıları geniş bir şekilde anlatılmıştır. Türk Dili Okutmanı 63 numaralı odada oturmaktadır. Fakültemizin telefon numarası ’dır.

21 Cümleye rakamla başlamak yanlıştır
Cümleye rakamla başlamak yanlıştır. Belli bir tarih bildiren rakamlarla başlanabilir: " ’de Fakültenin ikinci dönem dersleri başlayacak.” Her türlü yazışmada ve zaman, derece bildiren durumlarda kullanılan rakamlar arasına çizgi, virgül veya bölme işareti yerine nokta koymalıyız: " saat 17.30"

22 Herhangi bir şeyin derecesini gösteren sıfatlar ve zarflar rakamla değil, kelimeyle yazılır: "Beşinci katta oturanlar gittiler. Yarışmada birinci gelemediği için ağladı." Tarih bildirme durumunda gün, aydan önce geliyorsa rakamla, aydan sonra geliyorsa harfle yazılır: “Daha önce 25 Mayıs’ta yapılacağı ilân edilen sınavlar, Haziran’ın beşine ertelenmiş."

23 "da" Bağlacının ve Bulunma Durumu "-da"nın Yazımı
Türkçede bağlaç ve ilgeç (edat) olarak kullanılan ve "dahi" anlamına gelen "da, de" şekil benzerliği yüzünden ad durumlarından kalma (-da, -de) eki ile karıştırılır. Bu yüzden anlam karışıklıkları olmaktadır. Bu şekillerin iyi tanınması ve her türlü yazışmada doğru kullanılması gerekir. Bulunma durumunun vurgusu kuvvetliyken, bağlaç "da"sının vurgusu zayıftır.

24 Başlı başına bir kelime durumundaki "da" bağlacı, kendisinden önceki kelimeden ayrı yazılır. Bunun için ünsüz uyumuna uymaz. Ancak getirildiği kelimenin son ünlüsüne göre ünlüsünü değiştirerek "de" şeklini de alabilir. Çekimli fiillerden, ulaçlardan ad durum eklerinden sonra kullanılan bağlaç olan "da"nın kelimelerden ayrı yazılacağını hiç unutmamalıyız.

25 Tereddüde düştüğümüz zaman "dahi" kelimesini anahtar olarak kullanabiliriz. Eğer cümlemizdeki "da" bağlacının yerine "dahi" kelimesini koyduğumuzda cümlenin anlamı bozulmuyorsa bu “da” bağlaçtır ve ayrı yazılması gerekir: Fâtih Sultan Mehmet de şâir bir padişahtı. (Fâtih Sultan Mehmet dahi şâir bir padişahtı). "Dahi" kelimesini "dâhi" şeklinde telâffuz etmemiz de yanlıştır.

26 Ayrıca "bile" anlamına gelen bağlaç olan “da” yerine virgül koyduğumuzda anlam değişmez. “Yalvarsan da söylemez. Yalvarsan bile söylemez. Yalvarsan, söylemez." Bulunma durumu ekini almış kelimelerden sonra gelen “da” bağlacının bazen kelimeyle bitişik yazıldığı ve anlamsız bir ifadenin ortaya çıktığı görülmektedir.

27 Unutmamamız gereken bir husus şudur ki iki “da” veya iki “de” hiçbir zaman üst üste gelerek "dada" veya "dede" biçiminde yazılamaz: Evdede, okuldada efendiliği ve çalışkanlığıyla tanınır. (yanlış) Evde de, okulda da efendiliği ve çalışkanlığıyla tanınır. (doğru)

28 Bağlaç olan “da” ayrı bir kelime olduğu için kendisinden önceki özel adların sonuna -diğer ekleri ayırırken kullandığımız-kesme işaretini koymamıza gerek yoktur: “Ayşe’de bu konuyu iyice anlamış. (yanlış) Ayşe de bu konuyu iyice anlamış (doğru)

29 Ad durum eklerinden olan bulunma durumu (-da, -de) ad ve ad soylu kelimelere getirilir. Her zaman getirildiği kelimeye bitişik yazılan bu ek ünlü ve ünsüz uyumlarına uyarak -ta -te şekillerine de girer. Anlamca “da” bağlacından ayrılır. Getirildiği kelimeyle ilgili olarak kalma, bulunma anlamındadır. Diğer önemli bir yazım hatası da “veya”nın karşılığı olan “ya da”, “ve dahi”nin karşılığı olan “ve de”nin “yada, vede” şeklinde yanlış yazılmalarıdır.

30 Aslında “ya da”nın kullanımı ikili bağlaçlarda ortaya çıkar:
“Ya bu dersi dinlersin ya da yıl sonunda gümlersin.” Ayrıca “buda, şuda, oda, hemde, nede” yazılışları yanlış olup ayrı yazılmaları gerekir.

31 "ki" Bağlacının ve "-ki" İlgi Ekinin Yazımı
Şekil benzerliği yüzünden karıştırılan diğer bir durumdur. Her türlü yazımızda bu konuya da dikkat etmeli; ayrı yazılan "ki" bağlacı ile ilgi eki olan "-ki" yi karıştırmamalıyız.

32 "ki" bağlacı dilimize Farsçadan geçmiş olup başlı başına bir kelimedir
"ki" bağlacı dilimize Farsçadan geçmiş olup başlı başına bir kelimedir. Cümleleri ve cümlecikleri anlam açısından birbirine bağlar. Kendisinden önceki kelimeden ayrı yazılır. Anlam olarak da “-ki” ilgi ekinden ayrılan “ki” bağlacı, hiçbir zaman uyuma girmez. Dokuz basit zamandan sonra kullanılabilen "ki" bağlacı getirildiği çekimli fiillerden sonra ayrı yazılır. Bazı kelimelerde kalıplaşmış olarak görülür: "halbuki, oysaki, mademki, sanki, belki, çünkü."

33 Yüklem durumundaki “imek” fiilinden ve yargılı bir anlatım taşıyan ad soylu kelimelerden sonra gelen “ki” bağlacı ayrı yazılır: O kadar uzaktaydı ki, sesimi duyuramadım. Dalında o kadar güzeldi ki, koparmaya kıyamadım. “ki” bağlacı bazı kelimelerde hazır söz kalıpları olarak kullanılır: "ne yazık ki, muhakkak ki, demek ki, öyle ki, yeter ki, ne var ki."

34 Bazen cümlenin sonunda yer alan “ki” bağlacı, kuvvetlendirme, anlatımı pekiştirme durumuna gelerek kesik cümleler yapar: Sana söyleyeceğim öyle çok ki. Senden başka kimim var ki.

35 Dilimize Farsçadan giren “ki” bağlacı ile kurulan cümle şekilleri, Türkçenin söz dizimine uymadığı için gün geçtikçe azalmaktadır. Aşağıdaki metinlerde geçen “ki” bağlacının kullanımına dikkat ediniz: “Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi; Müşkül budur ki, ölmeden evvel ölür kişi.” Yahya Kemal BEYATLI “Pınar kuru, testiler kırık, suya giderler; O gafiller ki, haydan gelmiş huya giderler.” Necip Fazıl KISAKÜREK “Sen ki, burçlara bayrak olacak kumaştasın Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.” Arif Nihat ASYA

36 İlgi zamiri durumundaki "-ki" eki ise isim veya isim soyundan kelimelere bitişik yazılır ve onları sıfatlaştırır: "açıktaki sebze, sınıftaki sıralar." Büyük ve küçük ünlü uyumlarına uymayan bu ilgi ekinin bazı kelimelerde yuvarlaklaştığı görülür: "O günkü, dünkü, bugünkü, öbürkü." Anlamca “ki” bağlacından ayrılan “-ki” ilgi eki, bir şeye bağlı olma, bir şeyle ilgili bulunma anlamını verir: Evdeki hesap çarşıya uymaz. Yahya Kemal’deki ses ve musiki kompozisyonuna hayran kalıyorum.

37 "İle" Bağlacının Yazımı Bağlaç olan “ile” kelimesi ayrı yazıldığı gibi, kendisinden önceki kelimeye birleşik de yazılabilir. Ünsüzle biten bir kelimeden sonra kullanıldığında "i” sesi düşer ve kelimeye bitişik yazılabilir. Diğer eklerde olduğu gibi uyuma uyarak "-la, -le" şekillerini alır: "Onunla anlaştıysan benimle de bu konuda anlaşabilirsin."

38 Eğer “ile” bağlacından önceki kelimenin son sesi ünlü ise “ile”nin "i"si düşer ve araya "y" kaynaştırma sesi getirilir ve kelimeye bitişik yazılabilir. Bu durumda da “ile” bağlacının, getirildiği kelimenin seslerine göre uyuma girdiği görülür: "Verdiğin örneğin konuyla ilgisi var mı? Bu işten de alnının akıyla çıktı." Sonu ünlü ile biten kelimelere “ile” getirilince araya "y" koruyucu ünsüzü girer: "silgiyle, kalemiyle".

39 "mi" Soru Ekinin Yazımı Diğer ekler gibi getirildiği kelimeye bitişik yazılmayan "mi" soru eki, çekimli fiillere soru kavramı verir. Kelimelerden ayrı yazılmasına rağmen ünlü uyumlarına uyarak “mı, mi, mu, mü” şekillerine geldiği görülür. Bu ekten sonra cümlenin sonuna soru işareti "?" konur.

40 Bütün çekimlerde ayrı yazılan “mi” soru eki, geniş zaman, şimdiki zaman, öğrenilen geçmiş zaman, gelecek zaman ve gereklik kiplerinde şahıs eklerinden önce yazılır. Getirildiği kelimeden şahıs ekleriyle birlikte ayrı yazılır: Geçer miyim? İçiyor musun? Görmüş müsün? Gidecek miyiz? Yazmalı mıyım?

41 Görülen geçmiş zaman ve dilek kiplerinde “mı” soru eki son ektir:
Gittiniz mi? Yazsam mı? Üçüncü çoğul şahıslarda “-lar” çoğul ekinden sonra “mı” soru eki yer alır: Yazarlar mı? Geliyorlar mı? Bilecekler mi? Gittiler mi?”

42 Ad ve ad soylu kelimelerde de kullanılan “mi” soru eki, onlarla da soru cümleleri kurar:
Karanfil mi istersin gül mü? Seni böyle üzen ders mi? Akşam gelen Ali miydi?” "mı" soru eki sorulmak istenen asıl kelimenin sonunda kullanılır: "Arkadaşın mı geldi (Arkadaşın geldi mi?)”

43 Bir emrin nezaketle verilmesinde de “mi” soru eki kullanılır:
Şu parçayı okur musun? Tahtaya bir cümle yazar mısın?” “mı" soru ekinin cümleye olumluluk kavramı kattığı da olur. Bu tür cümlelerin sonunda soru işareti (?) kullanılmaz: Hiç seni bırakıp gider miyim. Senden başka kimim var ki.

44 Bazen de cümleye pekiştirme kavramı katar ve yine soru işareti kullanılmaz: "Güzel mi güzel, tembel mi tembel." Zaman anlamında kullanıldığında da soru işareti kullanılmaz: Sınavlar başladı mı öğrencileri bir telaş alır. (Sınavlar başladığı zaman öğrencileri bir telaş alır.)

45 "imek" Fiilinin Yazımı Ad ve ad soylu kelimelerden sonra kullanılarak bu unsurları bir yargı bildirir duruma getiren "imek" ek-fiili zamanlara göre ”idi, imiş, ise, iken” şekillerine girer. Bunlar getirildiği kelimeye bitişik yazıldığı gibi ayrı olarak da kullanılabilirler.

46 Görülen geçmiş zamanda "idi", duyulan geçmiş zamanda "imiş", şartta "ise" şeklinde görülen “imek” fiili, ünsüzle biten bir kelimeye bitişik yazılırsa "i" ünlüsünü düşürür ve ünlü uyumuna girer: bilgin idim -bilgindim çalışkan imiş -çalışkanmış durgun ise -durgunsa gelir iken -gelirken temiz ise -temizse; büyük ise -büyükse

47 İmek” fiilinin getirildiği kelime ünlü ile bitiyorsa araya “y” koruyucu ünsüzü getirdikten sonra “imek” fiilinin "i" ünlüsü orta hece durumunda kalıp düşer: sarı idim -sarıydım simitçi imiş -simitçiymiş para ise -paraysa kitapçı iken -kitapçıyken

48 “imek” fiilinin bütün olumsuzları "değil" kelimesiyle yapılır ve “imek” fiili bu kelimeye getirilir:
temizse -temiz değilse büyükmüş -büyük değilmiş sarıydım -sarı değildim öğrenciyken -öğrenci değilken Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi "iken" şeklindeki “imek” fiili, kendinden önceki kelimeye eklenirken ünlü uyumuna uymayarak hepsi "-ken" şeklinde kalır: "yazarken, okurken, sarıyken"

49 Birleşik Kelimelerin Yazımı
Yeni bir kavramı karşılamak için kelimelerden birinin veya ikisinin anlam kaymasına uğrayarak yeni bir anlam oluşturmalarına birleşik kelime denir. Birleşik kelimeler, yazılış bakımından bitişik yazılanlar ve ayrı yazılanlar olmak üzere ikiye ayrılır.

50 Birleşik kelimeler arasına başka bir kelime veya ek girmez ve kelimelerin yerleri değiştirilemez. Aksi takdirde birleşik kelimenin anlamı bozulur: "hanımeli, sivrisinek, kuşbaşı, kırkayak." Örneklerde de görüldüğü gibi birleşik kelimeler, ad ve ad soylu kelimelerdir. kal yaz-, bil-, ver- gibi yardımcı fiiller kök hâliyle taban fiile eklenir. Ancak taban fiil kök durumunda olmayabilir: tartışadur-, yıkılıver-, yakalayabil- vb.

51 Bazen birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerde ses kaybolması görülür: "kahve altı=kahvaltı, cuma ertesi=-cumartesi." Birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerdeki ekler, asıl görevlerinden çıkarak başka bir görev kazanırlar: "kaptı kaçtı=kaptıkaçtı” örneğinde görülen "-tı" belirli görülen geçmiş zaman eki burada bir çekim eki değil, yapım eki durumundadır: "şıpsevdi, dedikodu, alışveriş, biçerdöğer."

52 His, zan, ret, zıt, hak gibi yabancı kelimeler etmek, olmak yardımcı fiilleriyle kullanıldığında bitişik yazılırlar: "hissetmek, zannetmek, reddetmek, hakketmek” vb. Bil-, ver-, yaz-, kal-, dur-, gör- gibi fiiller başka fiil köklerine ulaç (zarf-fiil) eki getirilerek onlarla bitişik yazılırlar: "yürü-y-e bilmek= yürüyebilmek, al-ı ver-mek= alıvermek, gel-i ver-mek= gelivermek, bul-u ver-mek= buluvermek." Bu örneklerdeki “-e, -ı, -i, -u” sesleri ulaç ekidir.

53 Organ bildiren sözlerle kurulan bitki, hayvan, hastalık, alet, eşya, tarz, yiyecek isimleri bitişik yazılır: aslanağzı, keçiboynuzu, itburnu, gelinparmağı, danaburnu, karagöz, akbaş, çakırkanat (ördek), itdirseği, karataban, deveboynu (boru), kargaburnu (alet), dilberdudağı, hanımgöbeği, tavukgöğsü.

54 Eşya ve nesne bildiren sözlerle, insana özgü isim ve sıfatlarla kurulan bitki, hayvan, eşya, yiyecek ve oyun isimleri bitişik yazılır: çayırsedefi, çobantarağı, gelinfeneri, kuşyemi, suşeridi, adayavrusu (tekne), camgüzeli (bitki), çayırgüzeli (bitki), yalıçapkını (kuş), karadul (örümcek), bozyürük (yılan), ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), karafatma (böcek).

55 Renk isimleriyle kurulan, bitki ve hayvan türlerinden birini gösteren kelimeler bitişik yazılır: akağaç, akbalık, karasinek, alabalık, alacakarga, karakuş. “Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır”: akşamüstü, ayaküstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, olağanüstü, sırtüstü.

56 Hayvan, bitki, organ ve çeşitli nesne adlarıyla kurulan ve içinde renklerden birinin ismi geçmeyen renk isimleri bitişik yazılır: gülkurusu, camgöbeği, kavuniçi, devetüyü, fildişi. Örneklerden sonra renk kelimesi kullanılırsa bu kelime ayrı yazılır: camgöbeği rengi, fildişi rengi. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, kuzeydoğu, güneybatı.

57 Biraz, birkaç, birçok, birtakım, hiçbir, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri bitişik yazılır.
Hayvan türlerinden birinin ismiyle kullanılan birleşik kelimeler ayrı yazılır: ada balığı, köpek balığı, ton balığı, mercan balığı, mürekkep balığı; ardıç kuşu, muhabbet kuşu, deve kuşu, saka kuşu, tarla kuşu; ağustos böceği, ateş böceği, uğur böceği, ipek böceği; at sineği, ev sineği, meyve sineği.

58 Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır: dil bilimi, dil bilgisi, halk bilimi, ses bilgisi, şekil bilgisi. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır: aç göz, sulu göz, aşık kemiği, bel kemiği, azı dişi, süt dişi. Sıfatı sonda olan birleşik kelimeler ayrı yazılır: başı açık, eli sıkı, gözü açık, kulağı delik.

59 Terimler ikiden çok kelimeden oluşuyorsa ayrı yazılırlar: "orta hece düşmesi, tam yansımalı prizma."
“etmek, olmak” yardımcı fiilleriyle kullanılan arz, alt, rica kelimeleri ayrı yazılır: "arz etmek, rica etmek, alt etmek vb." Özel isim durumundaki bitişik yazılması gereken il, ilçe, bucak ve köy adlarını ayrı yazmamalıyız: "Çanakkale, Eskişehir, Yenişehir, Sarıkamış, Sultanhisar, Acıpayam, Akşehir, Kırşehir, Beyşehir” vb.

60 Özel adlarda görülen önemli bir özellik de şudur: "İki addan meydana gelen özel ad ek almamışsa bitişik yazılır: “Uludağ, Akdeniz, Sarıkamış vb." Eğer birleşik kelimeyi oluşturan adlardan birisi ek almışsa bu özel adı oluşturan kelimeleri ayrı ayrı yazarız: "Ege Denizi, Ağrı Dağı, Van Gölü, Gediz Ovası."

61 “Ev” kelimesiyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: Bakımevi, basımevi, doğumevi, aşevi, öğretmenevi vb. Hane, name, zade kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: Çayhane, meyhane, eczane, hastane, pastane, seyahatname, amcazade vb. Deyimler ve atasözleri ayrı yazılır: Damlaya damlaya göl olur; akıntıya kürek çekmek; devede kulak; yağlı kuyruk; kulak asmak.

62 DİĞER YAZIM KURALLARI Çeşitli başlıklar altında gördüğümüz bu konulardan başka yazım konusunda dikkatli olmamız gereken daha pek çok konu vardır. Dilde birliğin sağlanması için bunlara da dikkat edilmesi gerekir.

63 Dilimize Arapça ve Farsçadan girerek kültürümüzde yer almış yüzlerce kelimede bulunan â, î, û ünlülerinin kullanılıp kullanılmaması günümüzde tartışılır olmuştur. Bu ünlülerin tamamen kullanılması da tamamen yasaklanması da çözüm değildir. Eskilerin “aklın yolu birdir” dediği gibi bu konuda da yasaklarla değil akılla hareket etmek gerekir.

64 Dilimize Arapçadan veya Farsçadan gelen ve yapısında bu ünlüler bulunan kelimeler, bu ünlüleri kısa kullandığımız zaman başka bir kelime ile karışıklık olmuyor ise uzun ünlüleri kullanmaya gerek yoktur. Kelime tamamen fonetiğimize uyum sağlamış olur: kitâb yerine kitap, ilâc yerine ilaç kullanırız. Eğer bu tür kelimelerdeki uzun ünlüyü kullanmadığımız zaman başka bir kelime ile karışılık oluşuyorsa işte o zaman uzun ünlüleri kullanmak gerekir: "milli -millî, kar -kâr, adet -âdet, aşık -âşık, haya-hayâ, hala -hâlâ, dahi -dâhi, alem -âlem, nar -nâr, yar -yâr, har -hâr”vb.

65 Günümüzde uzun ünlülerin kullanımdan kaldırılmış olması sonucudur ki gençlerimiz “hikâye, dükkân, kâse, kâğıt, imkân, rüzgâr, zekâ, rüzgâr” vb. kelimeleri yanlış telaffuz etmektedirler. Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş bazı kelime ve eklerdeki ince g, k, l gibi ünsüzlerin doğru okunması için, bu ünsüzlerden sonra gelen â ve û ünlüleri kullanılır: güzergâh, ordugâh, dergâh, dükkân, ahlâk, ilâç, evlât, kâğıt.

66 Aitlik bildiren “nispet î’si”ni göstermek için î kullanılır: siyasî, medenî, millî, maddî, resmî.
Dilimize yabancı dillerden girmiş olan iki ünsüzle başlayan veya biten kelimelerin bu ünsüzleri arasına ünlü koymamalıyız: plan-pilân, spor -sipor, stil -sitil, kreş -kıreş, film -filim, teyp -teyip, modern -moderin, form -forum, nazm -nazım, nesr -nesir, grup-gurup, tren-tiren vb.

67 Laboratuvar, konservatuvar gibi birkaç kelime dışında batı kökenli bazı kelimelerde bulunan "au" sesleri arasına "v" ünsüzü getirilmesi yanlıştır. Bunların doğrusu kuaför, fuar, şampuan şeklindedir. Türkçede edatlar ayrı birer kelime oldukları için ayrı yazılırlar: "Derse çalıştığı için iyi not aldı. Sabaha kadar uyuyamadı. Sana göre kim haklı? Benim gibi düşünüyor. Sabahtan beri çalışamıyorum. Konuyu bitirinceye dek çalışacağım. Bundan dolayı yemek yemeye fırsat bulamadım."

68 Bölgelerimize ait şive özelliklerinden doğan söyleyişleri bırakıp Türkçenin yapısına uygun ortak söyleyişleri tercih etmeliyiz. Yanlış Doğru baçce (Uşak, Manisa) bahçe eşki (Gaziantep) ekşi içci (Yozgat, Sivas) işçi kirpit (Kütahya, Afyon) kibrit sarmısak (Gaziantep) sarımsak tometis (Gaziantep), domates domet (Manisa, İzmir)

69 Bilhassa konuşmalarda görülen önemli bir hata da zarf-fiil dediğimiz ulaç eklerinden “ken” ekinin üzerine "e" ünlüsünün getirilerek "gelirkene, giderkene, okurkene" şeklinde yanlış söylenilmesidir. Ulaç eki "-ken" üzerine gelen böyle bir ekimiz yoktur. Öyleyse bu kelimeleri “gelirken, giderken, okurken” şeklinde söylemeli ve yazmalıyız.

70 İmlâ, konuşmanın yazıya geçirilmesinde izlenecek kurallar topluluğudur
İmlâ, konuşmanın yazıya geçirilmesinde izlenecek kurallar topluluğudur. Dillerin ses ve özelliklerini yazıda karşılayan işaretlerin topluluğuna da alfabe denir. Bir dilin alfabesi o dilin yapısına uygun olursa en iyi yazım şekli kendiliğinden doğar.

71 Milletlerin çoğunun yazımı uzun yıllar sonucu ortaya çıkmıştır
Milletlerin çoğunun yazımı uzun yıllar sonucu ortaya çıkmıştır. Batı dilleri içinde yazımı en kolay olanı Almancadır. Yalnız birleşik kelimelerin çokluğu, özellikle ikiden çok kelimeden birleşik kelime yapma yoluna gidilmesi ve bunların bitişik yazılması bu dilin kıvraklığını kaybettirmektedir. Onun için Türkçede ikiden fazla kelimeyle birleşik kelime kullanılmaz.

72 İngiliz yazımı ise daha başka değişiklik göstermektedir
İngiliz yazımı ise daha başka değişiklik göstermektedir. Şaka yollu "kauçuk yazıp lâstik okumak” diyebiliriz. Bir ünlünün veya bir ünsüzün birkaç ses değeri vardır. Çeşitli ünlüler veya ünsüzler aynı sese çok yakın bir sesi verebilirler. Yani alfabedeki harflerin ses değerinden çok, kelimelerdeki harflerin ses değeri vardır. Bu da yazımın güçlüğüne yol açmaktadır. Lâtin yazı sistemini kullanan dillerdeki özel isimler özgün şekilleriyle yazılır: Beethoven, Cervantes, Chopin, New York, Nice.

73 Yabancı özel isimlerden türetilmiş akım adları Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Dekartçılık, Kalvencilik, Lütercilik. Batı kökenli kişi ve yer isimlerinin bir bölümü eskiden beri dilimizde Türkçe söylenişlerine göre yazılır: Napolyon, Şarlken, Atina, Cenevre, Münih, Paris. Rusça özel isimlerde Rus harflerinin ses değerlerini karşılayan Türk harfleri kullanılır: Çaykovski, Gogol, Toltstoy, Petersburg, Dostoyevski.

74 Çince isimler Türkçede söylenişlerine göre yazılır: Çincede soy isimleri küçük isimlerden önce gelir: Sun Yat-sen, Lin Yu-tang. Ancak Konfiçyüs gibi yaygınlık kazanan isimler bitişik yazılır. Japon yer ve kişi isimleri de Türkçede yerleşmiş biçimlerine göre yazılır: Tokyo, Hiroşima, Nagasaki, Osaka

75 Yabancı Kelimelerin Ünlü Uyumları Karşısındaki Durumu
Türkçe ekler, yabancı kelimelerin son ünlüsüne göre ünlü uyumuna uyarlar: direksiyon-u, kitap-tan, kalem-ler, iman-sız.

76 Bazı yabancı kelimelerin sonundaki “k, l, t” ünsüzleri aslen ince oldukları için bu tür kelimelere getirilecek Türkçe eklerde de ince ünlü bulunur: dikkat-li, sıhhat-siz, rol-leri. Bazı kelimeler kendi dillerinde son sesleri ince iken Türkçede kalın olarak değerlendirilir: santral-lar, sanatkâr-lar, imlâ-mız.

77 Türkçede kullanılan yabancı kelimelerin iç seslerinde rastlanan “-n, -b” seslerindeki “-n” ünsüzü “-b” ünsüzünün etkisi ile “-m” olur. anbar -ambar sünbül -sümbül çarşanba -çarşamba perşenbe -perşembe penbe -pembe kanbur -kambur tenbel -tembel

78 Ünsüzlerin Ünlülere Etkisi
Bazı ünsüzler ünlüleri etkiler ve genişken daralmalarına, kalınken incelmelerine sebep olur. Bunların başında -y-ünsüzü gelir. Bu -y-ünsüzü, kendinden önce gelen (a, e) geniş ünlülerini (ı, u, i, ü) şeklinde daraltır.

79 Kelimenin Kök ve Ekleri
başla-başlıyan (konuşmadadır). dile-dili-yen (yazıda daralmaz) Konuşma Şekli İmla Şekli Kelimenin Kök ve Ekleri başlıyacak başlayacak baş-la-y-acak başlıyan başlayan baş-la-y-an başlamıyan başlamayan baş-la-ma-y-an başlamıya başlamaya baş-la-ma-ya

80 Şimdiki zaman eki “-yor” bu duruma girmez
Şimdiki zaman eki “-yor” bu duruma girmez. Konuşmada ve yazıda aynıdır: başlıyor, bekliyor. “-ğ-” ünsüzü de ünlüleri etkiler. Yanındaki dar ünlüleri (ı, u, i, ü) genişletir (a, e). Bu genişleme yazımda gösterilmez. bağarmak-bağırmak. Bazı kelimelerde “-ğ-” sesi korunmuştur: “öğün” kelimesi “övün” şeklinde yazılamaz. (üç öğün yemek). Aksi takdirde “öv-” fiilinin "övün" 2. tekil şahıs emir şekli ile karışır.

81 YABANCI SÖZLERİN YAZIMI
Yabancı dillerden dilimize giren çift ünsüzle başlayan kelimeleri araya bir ünlü koyarak yazmak yanlıştır: spor – sıpor, sipor kral– kıral standart –istandart krem– kırem program –purogram trafik– tırafik plak– pilak statü– sıtatü plân –pilân strateji–sıtrateji tren -tiren

82 Yine güneşin batışı anlamındaki “gurup” kelimesi ile topluluk anlamındaki batı kökenli “grup” kelimesinin yazılışları da birbirine karıştırılmamalıdır.

83 KONUŞMADA AYNI OLAN KELİMELERİN YAZIMI
Öğle zamanı -öyle söyleme kelimeleri, konuşmada aynı ise de yazıda farklı yazılırlar. Kuvvet anlamındaki güç ile zor anlamında güç hem yazıda hem de konuşmada aynıdır. Çünkü ikisi de aynı kökten gelir. Bu kelimelerin anlamları kullanıldıkları cümlelerde ortaya çıkar.

84 İsim Kök Fiil Kök Emir (II. Tekil)
Acı acı - acı! Göç göç- göç! İç iç- iç! Sık sık- sık! Tat tat- tat! Yüz yüz- yüz! Bu kelimelerin bazıları çekim sırasında birbirinden hemen ayrılırlar. paranın kalpı, hastanın kalbi kalptan anlar, kalpten anlar kapınızı verelim, kabınızı verelim

85 İkilemelerin Yazılışı
İkilemeler anlam bütünlüğünü birlikte verebilen kelimelerdir. bunlar ayrı yazılırlar: çoluk çocuk, süklüm püklüm, kap kacak, kapı mapı, allak bullak, ufak tefek, iğri büğrü, yarım yamalak, hık mık, doğru dürüst, kem küm, karman çorman, hır gür, ters mers, eski püskü vb.

86 Türk dilinde zarfların çoğu, aynı kelimenin tekrarı şeklinde ikileme ile yapılır. Bunlar da ayrı yazılırlar: salına salına, mırıl mırıl, söylene söylene, şakır şakır, ucun ucun, tak tak, çabuk çabuk, zıp zıp, yavaş yavaş, asır asır, tıkır tıkır, çıt çıt vb. Ancak isim olarak kullanılanlar bitişik yazılır: zıpzıp (oyuncak), gırgır (eşya) gibi.

87 İyelik Ekli Kelimelerle Kullanılan Sıfat ve İsimler
Birinci kelime iyelik eki alır ve bir sıfatla kullanılarak deyim oluştururlar. Bu oluşumlar ayrı yazılırlar: eli açık, sırtı pek, gözü açık, eli çabuk, alnı açık, kulağı delik, ağzı açık vb.

88 Anlam kaymasına uğrayan kelimeler ise bitişik yazılır: başıbozuk, gelişigüzel, karnıyarık vb.
İsim hâl eki alan ikilemeler de deyim durumundadır ve ayrı yazılır: baş başa, yan yana, başa baş, nefes nefese, bire bir, dilden dile, göz göze, elden ele, saç saça vb.

89 Edatların Yazılışı Edatlar ayrı yazılırlar: için, gibi, değin, dek, öte, beri, dolayı vb. Bunlar çoğu zaman isim durum ekleriyle kullanılırlar ve ünlü uyumlarına uymazlar.

90 Hatalı Yazılan ve Söylenen Kelimelerden Bazıları
Yanlış Doğru abi, ağbey ağabey acaip acayip acanta, acante acente ahçı aşçı alem âlem (evren, dünya) alış veriş alışveriş Anbar ambar asil (nüsha, liste) asıl (nüsha, liste)

91 asvalt asfalt aşık âşık (seven, tutkun) ata sözü atasözü atelye atölye ayidat aidat ayit ait Azerbeycan Azerbaycan bazan, bağzen bazen bellibaşlı belli başlı bir çok birçok

92 birşey bir şey bisküvü bisküvi buda bu da canı pahasına, can bahasına can pahasına cigara sigara civa cıva çarşanba çarşamba çiğ çiy (küçük su damlası) çiy çiğ (pişmemiş) dersane dershane

93 döğmek dövmek döğmek, döymek dövmek egzos, egsoz egzoz eşki ekşi faliyet faaliyet fiat fiyat gazte gazete göğde gövde grup gurup (batış) gurup grup (küme)

94 günnük günlük her halde her hâlde (mutlaka) her halde (heralde) herhâlde (belki) her hangi herhangi her hangi bir herhangi bir herkeş, herkez herkes Hırıstiyan Hristiyan hiç bir hiçbir huzur evi huzurevi ısdırap, ızdırap ıstırap

95 ıspat ispat idda iddia inkilap inkılap İsparta Isparta kampus, kanpus kampüs kanbur kambur karöser karoser kazazade kazazede klavuz kılavuz komposizyon, komposisyon kompozisyon

96 lavoba lavabo layiklik laiklik mahçup mahcup makina makine meyva meyve müsvette müsvedde mütevazi mütevazı (alçak gönüllü) oda o da (o dahi) orjinal orijinal ordu evi orduevi

97 öğe öge öğme övme öğmek övmek öğretmen evi öğretmenevi öğün övün önsöz ön söz övün öğün(kez, defa) özgeçmiş öz geçmiş parağraf paragraf parelel paralel

98 penbe pembe perşenbe perşembe poroğram, proğram program râkip rakip röpörtaj röportaj silahşör silahşor sovuk soğuk sözkonusu söz konusu stajer stajyer süklüm büklüm süklüm püklüm

99 sünbül sümbül süpriz sürpriz şarz şarj şemşiye şemsiye şohben şofben şöfer, şöför şoför şuda şu da tabiki tabiî ki takdir taktir (damıtma) takdir etmek taktir etmek (damıtmak)

100 taktir takdir (beğenme)
taktirname tadirname tastik tasdik tehtid tehdit tenbel tembel tercübe tecrübe tesbit tespit türübün tribün uluslar arası uluslararası ünüforma üniforma

101 ünvan unvan ya…yada ya…..ya da yalnış yanlış yanlız yalnız yurtiçi yurt içi yurtdışı yurt dışı yüksek okul yüksekokul yüz yıl yüzyıl zanbak zambak zebze sebze


"YAZIM ( İMLÂ ) KURALLARI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları