Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanAkgul Kavak Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
SES VE HECE BİLGİSİ 1. SES BİLGİSİ 4. SESLERİN BİRLEŞME ÖZELLİKLERİ
Seslerin Çıkarılması Harf ve Alfabe 2. ÜNLÜLER (VOKALLER) Dilin Durumuna Göre Ünlüler Ağız Açıklığına Göre Ünlüler Dudakların Durumuna Göre Ünlüler 3. ÜNSÜZLER (KONSONANTLAR) Sert Ünsüzler Yumuşak Ünsüzler Teşekküllerine Göre Ünsüzler 4. SESLERİN BİRLEŞME ÖZELLİKLERİ 5. TÜRKÇEDE SES ÖZELLİKLERİ 6. ÜNLÜ UYUMU 7. ÜNSÜZ UYUMU 8. Y ÜNSÜZÜNÜN 9. ÜNLÜ DÜŞMESİ 10. YABANCI VE TÜRKÇE KELİMELERİN TANINMASI 11. TÜRKÇEDE HECE YAPISI SES VE HECE BİLGİSİ
2
Ses Bilgisi ve Ses Bilimi
Bir dilin konuşma sırasında çıkarılan seslerinin özelliklerini, türlerini, sözcüklerdeki bulunuşlarını ve uğradıkları değişmeleri araştıran ve sınıflandıran dil bilgisi dalına ses bilgisi (fonetik) adı verilir. Ses bilimi (fonoloji) ise çeşitli dillerdeki sesleri bir bütün olarak inceleyen, bu seslerin nasıl meydana getirildiğini, ne gibi nitelikler taşıdığını, dinleyenin bu sesleri alışını, özet olarak, dilin ve bildirişmenin ses yönünü ele alan ve insan dilinin seslerini dil sistemi içindeki görevleri açısından değerlendiren bilim dalıdır.
3
Sesler, tek başlarına anlamları olmayan, parçalanamayan ve gramer birliklerini oluşturan birimlerdir. En büyük gramer birliği olan cümleye kadar dili oluşturan bütün şekillerin yapısında bulunur. Anlamlı ve görevli gramer birlikleri yapmaya yarayan sesler, dilin parçalanmaz en küçük gramer birimidir.
4
Ses, harf ve alfabe konusunda Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu’nda şöyle denilir: “Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime ses denir. Ses, dili oluşturan en küçük birimdir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır. Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir.”
5
Seslerin Çıkarılması:
Seslerin çıkarılması tesadüfî değildir. İnsanoğlunun her organı nasıl bir intizam ve kaide üzerine çalışıyorsa ses çıkarmasının da bir nizamı vardır. Akciğerlerden yükselen hava, nefes borusundan geçerek burnun sonunda bulunan ses tellerine gelir. Burada çeşitli durumlara uğradıktan sonra, ağız ve burun yollarının birleştiği yerdeki küçük dile ulaşır. Küçük dil, gelen havanın ağız yoluna gitmesini sağlamak için yükselerek geniz yolunu kapatır. Geniz yoluna gitmesini sağlamak için de sarkarak dil ile birlikte ağız yolunu kapatır.
6
Seslerin büyük kısmı ağız yolunda teşekkül eder
Seslerin büyük kısmı ağız yolunda teşekkül eder. Gelen hava karşısında dil çeşitli durumlara girerek dudak, damak ve dişlerin de yardımıyla sesleri meydana getirir.
7
Harf ve Alfabe: Sesleri yazıya geçirmek için kullanılan işaretlere harf adı verilir. Onun için sesle harfi karıştırmamak gerekir. Harf sadece sesin yazıdaki işaretidir. Sesleri karşılamak için kullanılan ve harf adı verilen işaretler topluluğuna da alfabe denir Alfabe, işaretler topluluğundan ibaret olduğu için, bir milletin dilinde çeşitli zamanlarda ve yerlerde birden fazla alfabe görülebilir. Nihayet Türk dilinde de çeşitli zamanlarda Köktürk, Uygur, Arap ve Kiril alfabeleri kullanılmıştır..
8
Bugünkü alfabemiz Lâtin alfabesi olup şu harflerden meydana gelir: a, b, c, ç, d, e, f, g, ğ, h, ı, i, j, k, l, m, n, o, ö, p, r, s, ş, t, u, ü, v, y, z ÜNLÜLER (VOKALLER) Meydana gelişlerinde bilhassa dilin rolünün büyük olduğu ünlüler tek başlarına hece, kelime ve ek olabilirler. Dünya dilleri arasında ünlü bakımından zenginliğiyle tanınan Türkçemizde şu 8 ünlü bulunur: a, e, ı, i, o, ö, u, ü. Bunlardan a sesinin kalın ve ince, e sesinin açık ve kapalı oluşlarını da göz önünde bulundurursak yukarıdaki sayı on'a çıkar. Türkçede ünlüler ağız açıklığına, dilin ve dudakların durumuna göre söyleyiş özelliğine sahiptirler.
9
Kalın Ünlüler: a, ı, o, u İnce Ünlüler: e, i, ö, ü
Dilin Durumuna Göre Ünlüler Kalın Ünlüler: Dil ve damağın arkasında oluşanlar kalın ünlülerdir. Art ünlüler de dediğimiz bu sesler a, ı, o, u sesleridir. İnce Ünlüler: Dil ve damağın önünde oluşan ve ön ünlüler adını da alan bu ünlüler, ince ünlü olup e, i, ö, ü seslerinden ibarettir. Kalın Ünlüler: a, ı, o, u İnce Ünlüler: e, i, ö, ü
10
Geniş Ünlüler: a, e, o, ö Dar Ünlüler: ı, i, u, ü
Ağız Açıklığına Göre Ünlüler Geniş Ünlüler: Ağız boşluğundaki açıklığın çok olmasıyla oluşan ünlüler geniş (a, e, o, ö) ünlülerdir. Dar Ünlüler: Ağız boşluğundaki açıklığın az olmasıyla oluşan ünlüler ise dar (ı, i, u, ü) ünlülerdir. Geniş Ünlüler: a, e, o, ö Dar Ünlüler: ı, i, u, ü
11
Dudakların Durumuna Göre Ünlüler
Düz Ünlüler: Dudakların durumunun düz olması ile oluşan ünlüler düz (a, e, ı, i) ünlülerdir. Yuvarlak Ünlüler: Dudakların durumunun yuvarlak olmasıyla oluşan ünlüler yuvarlak (o, ö, u, ü) ünlülerdir. Düz Yuvarlak Geniş Dar Kalın a ı o u İnce e i ö ü Bu şemadan da anlaşıldığı gibi 8 ünlümüz, dört kalın (a, ı, o, u), dört ince (e, i, ö, ü), dört düz (a, e, ı, i), dört yuvarlak (o, ö, u, ü), dört geniş (a, e, o, ö), dört dar (ı, i, u, ü) şeklinde görülür.
12
Sert Ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t
ÜNSÜZLER (KONSONANTLAR) Türkçemizde bugün, konuşma ve yazı dilinde kullandığımız ünsüzleri sert ve yumuşak ünsüzler diye ikiye ayırıyoruz: Sert Ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t Yumuşak Ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
13
Sert Ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t sesleridir.
Bu ünsüzler bazı özelliklere sahiptirler. p, ç, t, k ünsüzleri kelime sonlarında kullanıldığı zaman, o kelimeye ünlüyle başlayan bir ek gelince yumuşar ve b, c, d, g seslerine dönüşürler: Kitap-kitabım, avuç-avuca, dert-derde, yatak-yatağı. Bu dönüşüm, özel isimlerin telâffuzunda da geçerlidir: Uşağı, Gaziantebi, Zonguldağı vb. Ancak özel isimlerin yazımında bir dönüşüm söz konusu olmayıp, sonda bulunan sert ünsüzler her zaman korunurlar: Uşak’ı, Gaziantep’i, Zonguldak’ı Yumuşak Ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z seslerinden ibaret olup 13 tanedir.
14
Teşekküllerine Göre Ünsüzler:
Dudak Ünsüzleri: İki dudağın temasıyla oluşanlarına dudak ünsüzleri denir. Bunlar b, f, m, p, v sesleridir. Diş Ünsüzleri: c, ç, d, j, n, s, ş, t, z Damak Ünsüzleri: g, ğ, k, l, r, y Gırtlak Ünsüzleri: h
15
SESLERİN BİRLEŞME ÖZELLİKLERİ
Kelimeleri oluşturan sesler belirli şartlarla yan yana gelirler. Sesler canlı oldukları için diğer canlılar gibi zaman zaman yan yana geldikleri sesleri beğenmeyip onunla bir yere gelmek istemeyebilirler. Bu sebeple sesler birleşirken bazı ses olayları meydana gelebilir. Bu ses olayları şunlardır:
16
Ses Türemesi: Birlikte söylenişleri güçlük arzeden iki ses arasına yardımcı bir ses katılır ki, bu olaya “ses türemesi” denir. Türeyen sesin yazıdaki karşılığına da “kaynaştırma harfi” denir. Meselâ “baba” kelimesi yönelme eki aldığında “baba-y-a” şeklinde araya bir yardımcı ses gelir: belge-y-i, sıra-y-a, dinle-y-ici, başla-y-an, anla-y-acak gibi.
17
Ünsüz Düşmesi: “Küçük” kelimesine “-cük” küçültme eki getirilince "k" sesi düşer ve “küçücük” olur. Burada olduğu gibi bazı sesler birleşirken ünsüz düşmesi görülür. Sıcak-cık=sıcacık, ufak-cık=ufacık gibi. Bu ses olayı yazıya yansıtılır. Orta Hece Düşmesi: Gönülü-gönlü kelimesinde olduğu gibi ortadaki vurgusuz ve açık olan hecenin ünlüsü düşmüştür: ayır-ı=ayrı, devir-ik=devrik, öğren-ici=öğrenci, omuz-um=omzum gibi.
18
Ünlü Değişmesi: Orta hecedeki ünlünün y sesinin etkisinde kalarak değiştiği görülür. Yaşa fiiline -yor şimdiki zaman eki getirdiğimizde yaşayor değil, yaşıyor şeklinde yazılır. Görüldüğü gibi a sesi ı sesine dönüşmüştür: başla-yor=başlıyor (a=ı), dinle-yor= dinliyor (e=i), okuma-yor=okumuyor (a=u), görme-yor =görmüyor (e=ü) gibi. Bu ses olayı yazıya yansıtılır.
19
Ünlü Birleşmesi: Türkçede iki ünlü yan yana gelmez
Ünlü Birleşmesi: Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Bu durumda ikisi birleşerek bir ünlü oluşturur: Cuma ertesi -cumartesi, kahve altı -kahvaltı, ne asıl –nasıl gibi. Bu ses olayı yazıya yansıtılır. Yer Değiştirme: Bir kelimedeki yan yana bulunan sesler bazen yer değiştirirler. Bu özellik bölge ağızlarında çok görülür: sarımsak-samırsak, kirpik-kiprik, ekşi-eşki gibi. Bu ses olayı yazıya yansıtılmaz.
20
TÜRKÇEDE SES ÖZELLİKLERİ
Dilimizdeki Türkçe asıllı kelimelerin kendilerine göre bir ses düzenleri vardır. Hatta Türkçede bulunan ikinci grup Türkçeleşmiş yabancı asıllı kelimeler dahi zaman zaman bu ses düzenine uymak zorunda kalmışlardır. Bu ses düzeninin yanında yabancı asıllı kelimelerle birlikte Türkçeye bazı yabancı ses özellikleri de girmiştir. Bunların bazıları şunlardır:
21
Eski Türkçedeki aslî uzun ünlüler, Türkiye Türkçesinde kısalmıştır
Eski Türkçedeki aslî uzun ünlüler, Türkiye Türkçesinde kısalmıştır. Yani bugün Türkiye Türkçesindeki Türkçe asıllı kelimelerin yapılarında uzun ünlü yoktur. Bu â, î, û uzun ünlüleri, sadece, dilimize girmiş yabancı asıllı kelimelerde görülür. Buradan da bir sonuca giderek denebilir ki, dilimizdeki uzun ünlülü kelimelerin hepsi yabancıdır: hâkim, kâtip, tabiî, fünûn, nâmus, bâkî gibi.
22
Türkçe kelimelerde o, ö ünlüleri yalnız ilk hecede bulunur
Türkçe kelimelerde o, ö ünlüleri yalnız ilk hecede bulunur. Bu özellik eskiden beri Türkçenin her devrinde geçerliliğini korumuştur. ocak, görmek, övgü, örgü. Şimdiki zaman eki olan -yor bu kurala dahil değildir. biliyor, okuyor, gülüyor gibi kelimelerde ilk heceden sonra o ünlüsü görülmektedir. Bu bir istisnadır. Aslında yürümek fiilinin esası olan yorımak kelimesinin -yorı şeklinde kökü idi ve kuralımıza uygun olarak o sesi, ilk hecede bulunuyordu: oku-yorır, bili-yorır, alı-yorır örneklerinde görüldüğü gibi ayrı bir kelimeyken sonraları iki kelime birleşmiş ve okuyor, biliyor, alıyor şekline girerek o sesi kelime sonuna düşmüştür.
23
Bugünkü Türkçemizde kelime sonlarında b, c, d, g sesleri bulunmaz
Bugünkü Türkçemizde kelime sonlarında b, c, d, g sesleri bulunmaz. Bunların yerine sert ünsüzlerden p, ç, t, k sesleri kullanılır. Bu kural, dilimize giren yabancı kökenli kelimeleri de etkilemiştir. Aslı kitâb, ilâc, derd, âheng olan kelimeler Türkçemize girince kitap, ilaç, dert, ahenk şeklini almışlardır.
24
Gerek Türkçe gerekse yabancı asıllı kelimelerde sonda bulunan bu sert ünsüzler iki ünlü arasında kalınca yumuşarlar ve b, c, d, g, (ğ) seslerine dönüşürler: kitabım, ilacı, derde, ahengi gibi. Esas itibariyle isimlerde görülen bu yumuşama olayı, bazı tek heceli isimlerde ve anlam karışıklığına sebep olacak kelimelerde görülmez: at-atı, sap-sapa, ek-eki. Fiillerde bazı istisnalar (git-giden) dışında bu yumuşama görülmez: At-atan, kaç-kaçan, yak-yakan gibi.
25
Türkçede bir hecede veya bir kelimenin iki hecesinde iki ünlü yan yana bulunmaz. Ancak Türkçeye geçmiş saat, şiir, fiat, suat, sait gibi yabancı kelimelerde bulunabilir.
26
Yine Türkçe asıllı kelime köklerinde anne, elli gibi bazı istisnalar dışında aynı cinsten iki ünsüz yan yana gelemez. Türkçeye geçmiş yabancı asıllı kelimelerde bulunabilir: müddet, hiddet, şiddet, millet, bakkal gibi. Sonuç olarak diyebiliriz ki, kökünde aynı cinsten yan yana iki ünsüz bulunduran kelimeler yabancıdır. Yalnız Türkçe kelime köklerinin son ünsüzleriyle benzerlik gösteren bazı eklerin ilk sesleri yan yana gelebilir. Bu bizi yanıltmamalıdır: eller, sattı, yattı, gitti, bedelli, gömmek gibi.
27
Türkçe kelimelerde ve hecelerde başta çift ünsüz bulunmaz
Türkçe kelimelerde ve hecelerde başta çift ünsüz bulunmaz. Türkçeye yabancı dillerden girmiş kelimelere bir ünlü ilave edilerek söylenmesinin sebebi budur: tren-tiren, plân-pilan, grup-gurup gibi. Türkçe kelimelerin ve hecelerin sonunda şu çift ünsüzlerden başka çift ünsüz bulunmaz: lç, lk, lp, lt (ölç-, kalk-, alp, alt) nç, nk, nt (sevinç, denk, ant) rç, rk, rp, rs, rt (sürç-, ürk-, sarp, pars, yırt) st (üst) şt (hişt) st ve şt dışındaki ünsüz çiftlerinin ilk ünsüzleri /l, r, n/ ünsüzlerinden biridir.
28
Türkçede kelimelerin ve hecelerin hem başında hem de sonunda üç ünsüz yan yana bulunamaz. Sayısı çok az olan bu tür kelimeler yabancı kökenlidir: stres, strateji gibi. Türkçe kelimelerin ortasında ise iki heceye ait olmak üzere üç ünsüz bulunabilir: sevinçli, korkmaz, Türklük. Türkçe kelimelerde yeri en zayıf olan ses durumundaki titrek "r" söyleyişinde güçlük çekildiğinden bazen konuşma sırasında bu ünsüz düşer: bir dakika -bi dakika, bir hafta -bi hafta, var mı -va mı gibi.
29
ÜNLÜ UYUMU Türkçede kelimelerin kök, gövde ve eklerindeki ünlülerin-bazı istisnalar dışında-çeşitli yönlerden birbirine uymasına "Ünlü Uyumu" denir. Bu uyum, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık şeklinde görülür. Birincisine büyük ünlü uyumu, ikincisine küçük ünlü uyumu adı verilir.
30
Büyük Ünlü Uyumu: Türkçe asıllı bir kelimedeki ünlülerin kalınlık-incelik bakımından uyum içerisinde olmasıdır. Bunu ses benzeşmesi olarak da nitelendirebiliriz. Türkçede bir kelimenin ünlüleri ya hep kalın (a, ı, o, u) ya da hep ince (e, i, ö, ü) olur. Bir kelimede hem kalın hem ince ünlü birlikte bulunamaz. Bu uyum kelime kök veya gövdesinin ilk hecesindeki ünlüye göre olur. Yani kök ve gövdelere getirilen ekler ilk heceye göre kalınlaşır veya incelir.
31
Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü varsa sonraki hecelerde de kalın ünlüler bulunur.: bardak, çardak, kapı, odun, oku vb. Eğer Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde ince bir ünlü varsa sonraki ünlülerin de hepsi ince olur: bilmece, gülümsemek, sevebilmiş, bilgili vb.
32
Bu, Türkçenin en büyük fonetik özelliğini teşkil eder
Bu, Türkçenin en büyük fonetik özelliğini teşkil eder. Bu durum Türkçenin her devrinde çok kuvvetli olarak görülmüştür. Uyum dışında kalan istisna kelimelerimiz pek azdır: anne, kardeş, inanmak, elma, şişman, hani, hangi, haydi, dahi uyuma aykırı kelimelerdendir. Bu kelimeler ana, kardaş, ınanmak, alma, kanı, kangı, dahı, haydı kelimelerinin değişikliğe uğramasıyla ortaya çıkmıştır.
33
Türkçemizde bazı ekler de büyük ünlü uyumuna aykırıdır
Türkçemizde bazı ekler de büyük ünlü uyumuna aykırıdır. Şimdiki zaman iki -yor ile (ı)mtırak, bazen de -daş eklerinin kalın ünlü biçimleri kullanılır. Bunlar getirildikleri kök veya gövdedeki ünlüye göre incelmezler: biliyor, gülüyor, mavimtırak, ülküdaş, meslekdaş. Büyük ünlü uyumuna şu ekler uymaz: “-ken, -leyin, -(ı)mtırak, -yor, -daş”: geceleyin, sabahleyin, akşamleyin; gelirken, okurken, yatarken; sarımtırak, mavimtırak, yeşilimtırak; yapıyor, geliyor, gülüyor; vatandaş, meslektaş, gönüldaş vb.
34
-ki ilgi ekinin ve -ken ulacının da uyuma aykırı olarak hep ince şekliyle kullanıldığı görülür: buradaki, odadaki, sobadaki, sıcakken, dururken, satarken vb. Görülüyor ki, birkaç kelime ve ek dışında Türkçemizdeki ünlüler bir ahenk içerisinde bir araya gelirler. Uyuma ters düşen kelimelerin ve eklerin de aslında böyle olmadıkları, çeşitli sebeplerle bugünkü şekle geldikleri de bilinmektedir.
35
Küçük Ünlü Uyumu Türkçe asıllı kelimelerdeki ünlülerin düzlük-yuvarlaklık bakımından uyum içerisinde bulunmalarıdır. Bu durum Türkçenin her devrinde kelime bünyesine hâkim değildir. Ancak bugünkü Türkiye Türkçesinde kuvvetli bir şekilde görülmektedir. Dudak benzeşmesi de dediğimiz küçük ünlü uyumu Türkçenin her devrinde büyük ünlü uyumu kadar yaygın ve intizamlı olmamıştır. Türkiye Türkçesinde dahi istisna olan kelimeler çoktur.
36
Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a, e, ı, i) varsa diğer hecelerde de düz ünlüler bulunur: açık, kaşık, gemi, acımak, bayındır, engin vb. Bazı kelimeler bu kurala aykırıdırlar: hamur, savurmak, çamur, kavurma, avuç, karpuz, yarbuz vb. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o, ö, u, ü) varsa diğer hecelerde ya geniş-düz (a, e) ya da dar-yuvarlak (u, ü) ünlüleri bulunur: odun, güzel, sözlük, gözlük, dolma, dondurma, kulak vb.
37
Büyük ünlü uyumunu da göz önüne aldığımızda Türkçe bir kelimede o, u ünlülerinden sonra a, u ünlülerinin; ö, ü ünlülerinden sonra da e, ü ünlülerinin kullanıldığı görülür: ocak, vuran, sözlük, doruk, doymak, bölük, bütünleme, çözümleme vb. Buradan hareketle şöyle bir sonuç çıkarılmaktadır: Türkçe kelimelerin ilk hecesinden sonraki hecelerinde o, ö yuvarlak ünlüleri bulunmaz: doktor, motor, radyatör, monoton, nötron, rosto, römork, zoolog, şoför, horoz vb. Bu tür kelimeler Türkçe değildir. Sadece şimdiki zaman eki -yor kuralın dışındadır.
38
Birleşik kelimelerde ise ünlü uyumu aranmaz: bugün, birçok, Alaşehir, Afyonkarahisar, atasözü, Atatürkçülük, Aydemir, incehastalık, insanüstü, kireçtaşı, sıvıölçer, sümükdoku vb. Bazı yabancı kelimeler dilimize girerken ünlü uyumuna uymuşlardır: zeytun-zeytin, müdir-müdür, heman-hemen vb. Dilimize yabancı dillerden giren kelimelere getirilen ekler, kelimenin son hecesindeki ünlüye göre uyuma girer: kitap-kitapçı,hâkim-hâkimlik, zalim-zalimlerin, kalem-kalemlerimizden vb.
39
ÜNSÜZ UYUMU Türkçe kelimelerde yan yana bulunan ünsüzlerin sertlik yumuşaklık bakımından biribirine uymasına ünsüz uyumu denir. Yazı dilimizdeki 29 sesin 21'i ünsüzdür. Bunlardan 8 tanesi sert (tonsuz) ünsüzdür: ç, f, h, k, p, s, ş, t. Bu ünsüzlerden p, ç, t, k’nin karşıtı b, c, d, g (ğ) yumuşak (tonlu) ünsüzlerdir.
40
Daha önceki konularımızda da bahsettiğimiz gibi Türkçe kelimelerin son seslerinde sürekli b, c, d, g sesleri bulunmaz: bıçak, iç, yakıt, kutup gibi p, ç, t, k sesleri bulunur. Aslında yumuşak olan bu sesler yukarıdaki kural gereği sert yazılmaktadır: kitab-kitap, derd-dert, ilâc-ilâç, âheng-âhenk gibi. Eğer bu tür kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirilirse değişime uğramış olan son sesler aslına döner: kitabım, derde, ilâcı, âhengi. Bu kural bütün Türkçe kelimeler için de geçerlidir. Yani son sesi süreksiz (sert) ünsüz olan Türkçe kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında p, ç, t, k ünsüzleri b, c, d, g ünsüzlerine dönüşürler. (bk. Tükçede Ses Özellikleri).
41
Türkçemizdeki yabancı kelimeler dahil bütün kelimeler “sürekli” (yumuşak-tonlu), “süreksiz” (sert-tonsuz) olmaları bakımından ünsüz uyumuna uyarlar. Eğer Türkçe bir kelimenin son sesi “süreksiz ünsüz” ise getirilecek eklerin de ilk ünsüzleri “süreksiz” olur: bisiklet-bisikletten, yüksek-yüksekçe, hesap-hesapta, ilâç-ilâçta. Bu kelimeleri bisikletden, yüksekce, hesapda ilaçda şekillerinde yazamayız: üçgen, dörtgen, beşgen gibi kelimelerde gen kökünün kaybolmaması için uyuma aykırılık görülür.
42
Miting, morg, ring, jeolog gibi bazı yabancı kelimelerin son sesleri uyuma aykırı olarak süreklidir, söyleyişte ise süreksizleşir
43
Y ÜNSÜZÜNÜN ÖZELLİKLERİ
İki ünlü arasına giren y bir koruma ünsüzüdür. Son sesi ünlü olan bir kelimeye ünlüyle başlayan ek getirildiğinde iki ünlü arasına y ünsüzü girer: kapı-kapıya, elma-elmayı, oku-okuyun. Son sesi ünlü olan bir fiilin kök veya gövdesine ünlüyle başlayan ek getirildiğinde araya giren y ünsüzü fiilin son sesi olan ve geniş düz ünlülerini daraltır ve ı, i yapar: sakla -saklıyan, iste -istiyen, ağla -ağlıyan, emekle -emekliyen. Bu değişiklik sadece söyleyişte geçerli olup yazarken saklayan, isteyen, ağlayan, emekleyen şeklinde yazarız.
44
İkinci e sesimiz olan kapalı e'yi bulunduran demek, yemek fiillerine ünlüyle başlayan bir ek getirdiğimizde araya giren y sesinin etkisiyle son sesteki kapalı e daralır ve i olur; de-diyen, diyerek, ne diye; ye -yiyen, yiyerek, yiyince, yiyecek. Şimdiki zaman eki olan -yor’daki y sesinin etkisiyle de a, e ünlülerinin daraldığı görülür: başla- başlıyor, çatla- çatlıyor, belle- belliyor, dinle- dinliyor, anla- anlıyor. Sula-, gözle- gibi fiillerde önce yukarıdaki değişiklik görülür: sulı-yor, gözli-yor. Sonra bu fiiller ilk hecelerindeki ünlülerin etkisiyle ses uyumuna girerler: sulu-yor, gözlü-yor.
45
ÜNLÜ DÜŞMESİ Son hecesinde (ı, i, u, ü) dar ünlülerini bulunduran bazı kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıkları zaman bu dar ünlüleri düşürürler: alın, alnım, burun, burna, ağız, ağzı Bu özelliğin etkisinde kalarak satılık, yumuşak gibi kelimeleri satlık, yumşak şeklinde yazmak ve söylemek yanlıştır. Ayrıca edilgen (-il, -ıl) ekini alan fiillerde de orta hece düşmesi görülür: ayırmak-ayrılmak, kıvırmak-kıvrılmak, çevirmek-çevrilmek.
46
Dilimize yabancı dillerden girmiş ve aslı tek heceli olan emr, ilm, resm, şahs, şehr gibi kelimeler Türkçede bir dar ünlü alarak iki hece olurlar: emir, ilim, resim, şahıs, şehir Bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek getirdiğimizde ikinci hecelerdeki ünlüyü düşürerek tekrar eski durumlarına dönerler: emrin, ilme, resme, şahsın, şehri gibi. Yine bu kelimeler “etmek”, “olmak” yardımcı fiilleriyle kullanıldıklarında bitişik yazılırlar ve tek hece durumuna dönerler: emretmek, naklolmak, nakşetmek gibi.
47
YABANCI VE TÜRKÇE KELİMELERİN TANINMASI
Her dilde olduğu gibi Türkçemizde de pek çok yabancı kökenli kelime vardır. Bunlar dilimize girerken yeni şekiller almışlar ve ses yapımıza uygun hale gelmişlerdir. Dilimizi yakından tanımamız açısından bu kelimelerin hangileri olduklarını bilmemizde yarar vardır.
48
Bilim dallarında kullanılan terimlerin önemli bir bölümü yabancıdır: hâkim, celse, protez, anestezi, kimya, biyoloji, jeoloji vb. Bitki, meyve, çiçek isimleri, ziraat aletleri ve balık isimlerinin büyük bir kısmı yabancıdır: limon, muz, zeytin, nar, vişne, gül, menekşe, sümbül, karanfil, maydanoz, fasulye, ıspanak, patates, domates, patlıcan, uskumru, palamut, mercan, lüfer, traktör vb. Yiyecek ve içeceklerin bazıları da yabancıdır: aşure, hoşaf, baklava, kebap, şarap, rakı, bira...
49
Modern mimarlık ve giyim-kuşamla ilgili kelimelerin çoğu Türkçe değildir: beton, çimento, pencere, cam, asansör, temel, kemer, balkon, duvar, palto, ceket, kumaş, şapka, potin... Bütün fiiller Türkçedir: gel-, gir-, gör-, bak-, yaz-, oku-. Ancak affetmek, hastalanmak, mektuplaşmak gibi fiillerin köklerindeki af, hasta, mektup, kelimeleri yabancıdır. Sayı adları Türkçedir: bir, iki, üç, altı, on, yirmi, elli, yüz, bin... Ancak sıfır, milyon, trilyon ve bunların katları olan, son hecesinde o ünlüsü bulunan sayılar yabancıdır.
50
Gemicilik ve ulaştırma terimlerimizin önemli bir bölümü yabancıdır: güverte, rıhtım, rota, fener, liman, bilet, gişe, tren, peron. Ancak gemi, sancak gibi birkaç kelime Türkçedir. Özel adlarımızın çoğu Türkçe değildir: Ayşe, Ali, Aliye, Bekir, Cavit, Hediye, Mehmet, Nesrin, Nilgün, Suzan gibi. Akın, Sevgi, İltekin, Bilge, Turgut, Durmuş, Yeter gibi bazı adlarımız Türkçedir.
51
Türkçemizde ses taklidi kelimeler dışında aşağıdaki seslerle kelime başlamaz. Bu seslerle başlayan kelimeler yabancıdır. c: cenk, ceviz, cep, cins, cüzdan kelimeleri yabancı; cıvık, civciv, cızır cızır, cayır cayır kelimeleri Türkçedir. f: fındık, fıstık, fırça, fincan, fizik, fiyat, final, film, kelimeleri yabancı; fıkır fıkır, fırıl fırıl, fokur fokur Türkçedir. h: hava, herkes, hizmet, histoloji, hidrojen, hararet, hediye gibileri yabancı; hışırtı, harıl harıl, haşır huşur, haşır haşır, hapır hapur, hani, hangi Türkçedir.
52
j: jale, jilet, jandarma, jelse, jeneratör, jeolog, jeoloji, jeton, jübile, jüri yabancı kelimelerdir. l: lâmba, lise, lavabo, lüks, labirent, laboratuvar gibi kelimeler yabancı; lime lime, lapa lapa, löpür löpür gibileri Türkçedir. m: makina, mal, memur, mermer, mektup, mezuniyet, mikrop, moda, model, mikroskop gibi kelimeler yabancı; mırıl mırıl, mışıl mışıl, mırıldamak Türkçedir.
53
n: nehir, nikâh, normal, nüfus, nokta, nötron, niyet, gibileri yabancı; ne, niçin, nasıl, nitelik, nice, neye kelimeleri Türkçedir. p: park, parça, parantez, para, pul gibi kelimeler yabancı; pire, parmak, pastırma, pınar gibi kelimeler Türkçedir. Bu kelimeler eski "b" sesinden dönüşmüştür. Aslı barmak, bastırma, bınar’dır. r: radyo, reçel, raf gibi kelimeler yabancıdır.
54
ş: şeref, şiir, şâir, şehir, şahıs, şeker, şaka, şart gibi kelimeler yabancı, şişman, şu, şişirmek, şimdi, şöyle, şurası, şırıl şırıl, şarıl şarıl, şakır şakır, şapur şupur kelimeleri ise Türkçedir. z: zira, zengin, ziyaret, ziraat, zeki, zahmet, zihin, yabancı; zır zır, zangır zangır, zıp zıp Türkçedir.
55
TÜRKÇEDE HECE YAPISI Kelimelerin bünyesinde bulunan, bir hamlede söylenen ve ağızdan bir çırpıda çıkan ses birliklerine hece denir. Bir hecede en az bir, en fazla dört ses bulunabilir. Buna göre Türkçe kelimelerdeki heceleri altı grupta inceleyebiliriz.
56
Bir ünlüden ibaret olan hece: o-rak, ö-mür, o-ba, u-zak, e-kin, u-yu, a-yak, i-niş. Bu örneklerde de görüldüğü gibi tek heceler ünlü olup kelime başında bulunur. Bir ünlü, bir ünsüzden oluşan hece: el, ay-rı, as-kı, ör-gü, ar-pa, uy-ku-cu. Bir ünsüz, bir ünlüden oluşan hece: ka-ra, pa-ra, ya-ra, ba-ba, sa-rı, ye-me, ma-ma. Bir ünsüz, bir ünlü, bir ünsüzden oluşan hece: sel, dil, yel, men-dil, yır-tık, göm-lek, bil-gin, çel-tik, dal-gın-lık
57
Bir ünlü ve iki ünsüzden oluşan hece: üst, alt, art-, ört, ant, ast, ilk, ant-laş-ma, alt-ta-ki
Bir ünsüz, bir ünlü ve iki ünsüzden oluşan hece: Türk, kurt, yurt, yırt, dert, dört, kork, park, yurt-taş-lık, dert-li-ler. Altı bölüme ayırdığımız bu hecelerin bazı özellikleri vardır. Türkçede bir ünlüyle veya bir ünsüzle başlayan hece olduğu halde iki ünsüzle başlayan hece yoktur: spor, plân, tren gibi kelimeler aslının bozulmaması için tek hece kabul edilirler.
58
Her hecede bir ünlü muhakkak görüldüğü halde iki veya daha fazla ünlü görülmez. Ünsüzler ise hece içerisinde başına ve sonuna bir ünlü getirilerek söylenirler. Bir kelimede iki ünlü arasında kalan ünsüz muhakkak kendisinden sonraki ünlüye bağlanarak söylenir. Yani hecelerde bölünme ünlüden sonra olur. Birinci hece dışındaki bütün heceler ünsüzle başlar: A-ta-türk, A-na-do-lu, An-ka-ra, a-yak-ka-bı, ö-lüm-süz, us-kum-ru, ü-züm-cü.
59
Heceler açık ve kapalı olmak üzere de ikiye ayrılır
Heceler açık ve kapalı olmak üzere de ikiye ayrılır. Ünlüyle biten heceler açık (bu, şu, ko-ku, ba-ba, a-na) ünsüzle bitenler kapalıdır. (el, yel, al, dil, ver) Kelime içinde iki ünsüz yan yana bulunmadığı zaman heceler daima ünlüyle biter: Ka-le-mi mi, pı-ra-sa, la-ha-na, ge-le-me-di
60
Birleşik kelimeyi oluşturan birinci kelimenin son sesi ikinci kelimenin de ilk sesi bir ünsüz ise birleşik kelime yalın kelimeler gibi hecelenir. Ça-nak-ka-le, kuş-ba-şı, a-lın-ya-zı-sı, ay-çi-çe-ği, dil-bil-gi-si. Örneklerde de görüldüğü gibi bu birleşik kelimelerin bileşme noktalarında iki ünsüz vardır. Eğer birleşik kelimenin bileşme noktasındaki seslerden birisi ünlü ise hecelemede yanlışlık yapılmaması için kelimeler ayrı ayrı müstakil birer kelime gibi hecelenirler: aş-e-vi, ilk-o-kul, in-san-üs-tü.
61
sabr-sabretmek emr-emretmek hükm-hükmetmek bahs-bahsetmek neşr-olmak
Bunlardan başka bir de Türkçeye yabancı dillerden girmiş kelimelerin bünyesinde bulunan uzun ünlü taşıyan heceler vardır: hâ-kim, kâ-tip, bî-mar, bî-derd, du-hûl, u-mû-mî. Orta Hece Düşmesi “sabretmek”, “emretmek”, “hükmetmek” gibi yabancı asıllı köklere getirilen et- (ol-) yardımcı fiili ile kurulmuş teşkillerde görülür: sabr-sabretmek emr-emretmek hükm-hükmetmek bahs-bahsetmek neşr-olmak kahr-kahrolmak
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.