Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

PAMUKOVA MEKECE KÖYÜ KAYADİBİ CAMİİ İMAM HATİBİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "PAMUKOVA MEKECE KÖYÜ KAYADİBİ CAMİİ İMAM HATİBİ"— Sunum transkripti:

1 PAMUKOVA MEKECE KÖYÜ KAYADİBİ CAMİİ İMAM HATİBİ
HAZIRLAYAN: ALİ ENGİNAR PAMUKOVA MEKECE KÖYÜ KAYADİBİ CAMİİ İMAM HATİBİ

2 HELÂL KAZANÇ HELÂL MAL…

3 HELAL NEDİR? HELAL :Dinen yapılması veya yenip içilmesi yasaklanmayan, serbest bırakılan şey demektir. Allah ve Rasûlü'nün bir şeyin helâl olduğunu belirtmesi veya işlenmesinde günah olmadığını bildirmesi, o fiilin helâl olduğunu gösterdiği gibi, o fiil veya şeyin yasaklandığına dair bir delil bulunmaması da helâl olduğunu gösterir.

4 Helal kazanç: Dinimizin meşru gördüğü çerçeveler içerisinde elde edilen gelir ve bu gelirle kazanılan rızık demektir.

5 HER CANLININ RIZKI ALLAH’A AİTTİR

6 وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ إِلاَّ عَلَى اللّهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَا كُلٌّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de O bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılıdır.(HUD 11/6)

7 أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا LOKMAN 31/20 كِتَابٍ مُّنِيرٍ Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.

8 RIZK, HELÂL VE TEMİZ OLMALI

9 وَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ حَلاَلاً طَيِّبًا وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِيَ أَنتُم بِهِ مُؤْمِنُونَ Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının. (MAİDE 5/88)

10 يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُواْ مِمَّا فِي الأَرْضِ حَلاَلاً طَيِّباً وَلاَ تَتَّبِعُواْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. BAKARA 2/168

11 NİMETLERE ŞÜKRETMEMİZ GEREKİR.

12 وَاَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
"Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an."(Duha 11) لَئِنْ شَكَرْتُمْ لاَزِيدَنَّكُمْ "Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım.« (İbrahim 7)

13 فَكُلُواْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ حَلالاً طَيِّبًا وَاشْكُرُواْ نِعْمَتَ اللّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız, Allah’ın nimetine şükredin. NAHL16/114

14 NİMETLERİ İSRAF ETMEMEMİZ GEREKİR

15 وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ
Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. A'RÂF 7/31 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: كُلُوا وَاشْرَبُواْ وَتَصَدَّقُوا وَالْبَسُوا في غَيْرِ إسْرَافٍ وََ مَخِيلَةٍٍ “Kibirsiz ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.”( Nesâî, Zekât, 66,.V, 79)

16 HELÂL ve HARAM KILMA YETKİSİ ALLAH’A AİTTİR…

17 وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَذَا حَلاَلٌ وَهَذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ NAHL 16/116 الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şüphesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.

18 عَنْ سَلْمَانَ الْفَارِسِيِّ قَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ (ص) عَنْ السَّمْنِ وَالْجُبْنِ وَالْفِرَاءِ قَالَ:الْحَلالُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ فِي كِتَابِهِ وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمَ اللَّهُ فِي كِتَابِهِ وَمَا سَكَتَ عَنْهُ فَهُوَ مِمَّا عَفَا عَنْهُ Selman-ı Farisi'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah (sav)'den, yağ, peynir ve yabani eşek etinin hükmü sorulmuş, O'da şöyle buyurmuştur: "Helal, Allah'ın kitabında helal kıldığı, haram da Allah'ın kitabında haram kıldığıdır; hakkında bir şey söylemedikleri ise sizin için affedip serbest bıraktıklarıdır." (İbn Mace, Et'ıme, 60/3358)

19 ‘’ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN’’ SAKINMAMIZ GEREKİR…

20 - وعن النُّعمان بنِ بَشيرٍ رضيَ اللَّه عنهما قال : سمِعْتُ رسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : «إِنَّ الحَلاَلَ بَيِّنٌ ، وإِنَّ الحَرامَ بَيِّنٌ ، وَبَيْنَهما مُشْتَبِهاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ ، فَمَن اتَّقى الشُّبُهاتِ ، اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ ، وَمَنْ وَقَعَ في الشبُهاتِ ، وقَعَ في الحَرامِ ، كالرَّاعي يرْعى حَوْلَ الحِمى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَع فِيهِ ، أَلاَ وإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى ، أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمهُ ، أَلاَ وإِنَّ في الجسَدِ مُضغَةً إذا صلَحَت صَلَحَ الجسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذا فَسَدَتْ فَسدَ الجَسَدُ كُلُّهُ : أَلاَ وَهِي القَلْبُ » متفقٌ عليه . ورَوَياه مِنْ طُرُقٍ بأَلْفاظٍ مُتَقارِبَةٍ . (Buhari, Büyû 2 Îmân 39 ) “Nu’mân İbni Beşîr (ra)Resûlullah (sav)i şöyle buyururken dinledim, dedi: “Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar,dinini ve ırzını korumuş olur.Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir. Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur.  İşte bu et parçası kalb'dir”

21 ŞÜPHELİ GIDALARDAN SAKINMA KONUSUNDA TÜKETİCİYE DÜŞEN GÖREVLER

22 Dinimizde haram kılınan alkol, domuz, kan ve murdar hayvan günümüzde pek çok endüstriyel ürünün üretilmesinde hammadde olarak kullanılmaktadır. Meselâ domuzun, yağı, midesi, pankreası gibi neredeyse her bir organından ayrı bir gıda katkı maddesi yapılmaktadır. Hâl böyle olunca, haram lokmanın midesine girmesini istemeyen Müslümanların da bu konuda şuurlu hareket etmekten başka çaresi yoktur.

23 Müslümanların birinci tercihi ucuzluk değil, helâllik ve güvenilirlik olmalıdır. Bu güne kadar gıda alanında televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında yer alan haberlere bakıldığında, bir kısım uygulamaların "gıda terörü" isimlendirmesini haklı çıkaracak derecede olduğu görülecektir. Meselâ, dana kıymasına tavuk sakatatı, kırmızıbibere kiremit tozu, zeytine siyah boya, tereyağına margarin, yoğurta jelâtin, bala tatlandırıcı katılması gibi gıda sektöründe birçok hile yapılmaktadır. Bu açıdan helâl ve sağlıklı gıda tüketmek isteyen Müslümanların, alacakları yiyecek ve içeceklerin muhtevasına ve güvenilirliğine bakmaları gerekir.

24 Mümkün olduğu kadar endüstriyel gıdalar yerine, tabiî olanlar tercih edilmelidir. Çünkü renklendirmek, raf ömrünü uzatmak, tatlandırmak, kıvamını arttırmak, homojenleştirmek vb. gayelerle endüstriyel gıdaların içine birçok katkı maddesi ilâve edilmekte ve bunların bir kısmı sağlık açısından da risk oluşturmaktadır.

25 Hiç şüphesiz günümüzde Müslümanların gıda konusunda en çok sıkıntı yaşadıkları alanların başında et ürünleri gelmektedir. İslâm, başta domuz olmak üzere bazı hayvanların etini haram kılmış, eti helâl olan hayvanlar için de belli bir kesim usulü getirmiştir. Buna göre hayvanı kesecek kimse Müslüman veya ehl-i kitap olmalı, kesimden önce besmele çekmeli ve hayvanı "boğazlama usulüyle" kesmelidir. Aksi takdirde hayvan murdar olmuş sayılır.

26 Özetle günümüzde Müslümanlar boğazlarından midelerine inecek her bir gıdaya vize sormalı ve yediklerinin helâl olup olmadığına dikkat etmelidirler. Gerekirse şüphe duydukları gıdalar hususunda uzmanına sorarak, telefon, mail ve daha değişik yollarla firmalara ulaşmalı ve yedikleri gıdaların mahiyetini öğrenme gayreti içinde olmalıdırlar. Evet, yiyecek ve içeceklerimizde ihtiyatlı ve hassas hareket etmek inancımızın bir gereği olarak görülmelidir.

27 RIZK’IMIZI ÇALIŞARAK, EMEK HARCAYARAK, HELÂL YOLLARDAN TEMİN ETMELİYİZ…

28

29 İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir
İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir. Bu bakımdan Müslüman, çalışmadan başkalarının sırtından veya gayri meşru yollardan kazanç elde etmekten şiddetle sakınmalı; kazancının nereden ve nasıl geldiğine dikkat etmeli, kazancı temiz olmalı; hem kendini hem de aile fertlerini helâl gıda ile beslemelidir. Ayrıca Allah yolunda harcayacağı para da temiz bir şekilde kazanılmış olmalıdır. Haram yollardan kazanılmış paranın hayrı olmaz. Bir insanın duasının kabul olması için de helâl gıda ile beslenmesi şarttır. Çünkü haram ile beslenenlerin duaları kabul olmaz. (Muhlis Akar, Vaaz Projesi, DİB yay.)

30 وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
Ve insan için, çalışmasından başka bir şey yoktur. NECM 53/39 Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde: مَا أَكَلَ أَحَدٌ طَعَاماً خَيْراً مِن أَنَ يَأْكُلَ مِن عمَلِ يَدِهِ ، وَإِنَّ نَبيَّ اللَّه دَاوُدَ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كان يَأْكلُ مِن عَمَلِ يَدِهِ “Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (a.s.) da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhârî, Büyû’ 15)

31 عَنِ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ الزُّبَيْدِىِّ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « مَا كَسَبَ الرَّجُلُ كَسْبًا أَطْيَبَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ وَمَا أَنْفَقَ الرَّجُلُ عَلَى نَفْسِهِ وَأَهْلِهِ وَوَلَدِهِ وَخَادِمِهِ فَهُوَ صَدَقَةٌ. Peygamber efendimiz (sav): Kişinin elinin emeğiyle yediğinden daha temiz bir şey yoktur. Kişinin kendi nefsine, ehline, çocuklarına ve hizmetinde çalışanlarına verdiğinden daha hayırlı bir sadaka yoktur. (İbn Mace, Ticarat, 2221)

32 BAZI PEYGAMBERLERİN MESLEKLERİ: HZ
BAZI PEYGAMBERLERİN MESLEKLERİ: HZ. ADEM (AS): İlk ziraat mühendisi ve çiftçi idi. HZ. ŞİD (AS): Hallac, kazzaz, nessac = dokumacıların, örücülerin ve mensucat sanayiinin ilk kurucusu idi. HZ. İDRİS (AS): İğneyi ilk icad eden, ona delik açan, iplik geçiren olduğundan, terzilerin- konfeksiyoncuların- örücülerin piri sayılır. HZ. NUH (AS): Marangozların, gemicilerin, denizcilerin ve barbarosların piri idi. HZ. HUD (AS): Tüccar idi. Bütün tüccarların piri sayılır. HZ. SALİH (AS): Sürülerle develer yetiştirirdi. Sütlerini hem içer, hem de satıp dünyalığını temin ederdi. Salih peygamberin devesi meşhurdur. HZ. İBRAHİM (AS): Kabeyi yeniden inşa edişiyle, Hz Süleyman (as)'a ve Mimar Sinan'a önderlik etmiştir.

33 HZ. LUD (AS): Tarihçi idi. Seyyahların, Evliya çelebilerin piridir. HZ
HZ. LUD (AS): Tarihçi idi. Seyyahların, Evliya çelebilerin piridir. HZ. İSMAİL (AS): Kara ve deniz avcılığı ile geçimini sağlardı. Avcıların piri sayılır. Yetmiş dil bilirdi. Tercümanların da piridir. HZ. İSHAK (AS): Çoban idi. HZ. YAKUB (AS): Çoban idi. HZ. YUSUF (AS): Saati ilk icat eden, toprak mahsulleri ofisini ilk defa kuran, bolluk zamanında depolamayı, kıtlık zamanında halka dağıtmayı düşünen bir peygamberdir. HZ. EYYÜB (AS): Ziraatcı idi. HZ. ŞUAYB (AS): Ziraatcı idi. HZ. MUSA (AS): Çobanlık yapmış ve Hz Şuayb (as)'a hizmetçilik etmiştir. Bir büyüğe hizmet etmekte peygamber mesleklerinden biridir. HZ. HARUN (AS): Vezir idi. HZ. DAVUD (AS): Demiri işleyen, zırh yapan ve düzenli ordular kuran, Calut'un ordularını mağlup eden bir kumandandır. HZ. SÜLEYMAN (AS): Emir, hükümdar idi. Sazlardan zenbil yapardı. Bakır madenini ilk defa işleyen O'dur. HZ. ZÜLKİFL (AS): Ekmek pişirirdi, fırıncıların piri idi.

34 HZ. İLYAS (AS): Dokumacı ve iplikçilerin piri idi. HZ
HZ. İLYAS (AS): Dokumacı ve iplikçilerin piri idi. HZ. YUNUS (AS): Balık avlayıp geçinirdi, balıkçıların piri idi. HZ. ÜZEYR (AS ): Bahçıvan idi. Meyve ağaçlarını ilk defa aşılayan fidan yetiştiren, budama işlerini insanlara öğretendir. Bağ ve bahçe işleriyle uğraşanların piridir. HZ. LOKMAN (AS): Doktorluk ve eczacılık mesleğinin piridir. HZ. ZEKERİYYA (AS): Marangoz idi. HZ. İSA (AS): Avcı idi. Av aleti ile geçimini temin ederdi. Avcıların piri idi. Aynı zamanda doktorların piridir.. HZ. MUHAMMED (SAV): Küçük yaşlarda çobanlık yapmış, daha sonra ticaretle uğraşmış ve cihadla meşgul olmuştur.

35 HELÂL KAZANÇ YOLLARIMIZ

36 İslâm da helal kazancın çeşitli yolları vardır
İslâm da helal kazancın çeşitli yolları vardır. Bunlar: Ticaret, ziraat, sanat, ücret karşılığı çalışma , kira geliri elde etme olarak sıralanabilir. Kişi rızık temininde hangi yolu seçerse seçsin hepsinde emeğini ortaya koymalı, çalışıp çabalamalı, dürüst olmalı ve haramdan sakınmalıdır.

37 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz. (Nisa, 4/29); وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا "Allah, alışverişi helal, ribayı haram kıldı." (Bakara, 2/275)

38 RIZKIMIZI KAZANIRKEN UYMAMIZ GEREKEN KURALLAR VARDIR….
1- Ölçü ve Tartıyı Adaletle Yapmak وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ{7} أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ {8} وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ {9} 7. Göğü yükseltti ve mizanı koydu. 8. Sakın tartıda taşkınlık etmeyin. 9. Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın (Rahman, 55/7-9)

39 وَيْلٌ لِّلْمُطَفِّفِينَ  [] الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُواْ عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ  [] وَإِذَا كَالُوهُمْأَو وَّزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ  []أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُم مَّبْعُوثُونَ  [] لِيَوْمٍ عَظِيمٍ  [] يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ  [] “Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar; kendileri onlara bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman eksik yaparlar. Onlar, büyük bir gün için tekrar diriltileceklerini sanmıyorlar mı?  O gün insanlar âlemlerin Rabbi huzurunda duracaklardır.” (Mutaffifin, 83/1-6)

40 2- Yalan Konuşmamak ve Alışverişte Yeminden Kaçınmak
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ (صعلم) قَالَ ‏ مَنْ حَلَفَ عَلَى يَمِينِ صَبْرٍ يَقْتَطِعُ بِهَا مَالَ امْرِئٍ مُسْلِمٍ هُوَ فِيهَا فَاجِرٌ لَقِيَ اللَّهَ وَهُوَ عَلَيْهِ غَضْبَانُ ‏‏ ‏.Peygamber efendimiz (sav): “Yalan yeminle malını cazip kılan kimse, Müslüman bir kimsenin malını gasbetmiş olduğu için, kendisine gazap edilmiş olarak Allah’a kavuşur (Müslim, İman, 63/372)

41 إِنَّ الَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ اللّهِ وَأَيْمَانِهِمْ ثَمَناً قَلِيلاً أُوْلَـئِكَ لاَ خَلاَقَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ وَلاَ يُكَلِّمُهُمُ اللّهُ وَلاَ يَنظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلاَ يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır. (Al-i İmran, 3/77)

42 (Buharî, Havâlât, 1/2331, İstikraz, 12)
3- Borcu Vaktinde Ödemek عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ (رع) أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (صعلم) قَالَ ‏ مَطْلُ الْغَنِيِّ ظُلْمٌ، فَإِذَا أُتْبِعَ أَحَدُكُمْ عَلَى مَلِيٍّ فَلْيَتْبَعْ ‏‏.‏ Peygamber efendimiz: “Zenginin ödemeyi savsaklaması zulümdür. Sizden biri (ileri bir) tarihte ödemeyi taahhüt etmişe ona uysun.” (Buharî, Havâlât, 1/2331, İstikraz, 12)

43 4- Borçluya Kolaylık Göstermek
وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَى مَيْسَرَةٍ وَأَن تَصَدَّقُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz eğer bilirseniz sizin için, daha hayırlıdır. (Bakara, 2/280)

44 عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ (ر عنهما)  أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (صعلم)  قَالَ ‏ رَحِمَ اللَّهُ رَجُلاً سَمْحًا إِذَا بَاعَ، وَإِذَا اشْتَرَى، وَإِذَا اقْتَضَى ‏‏.‏ "Satarken, alırken, alacağını isterken, borcunu öderken kolaylık gösteren kimseye Allah rahmet etsin." (Buhâri, Büyu, 16/2115) Bir başka hadisi şerifte de şöyle buyurulmuştur: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) مَنْ أَحَبَّ أَنْ يُظِلَّهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي ظِلِّهِ فَلْيُنْظِرْ الْمُعْسِرَ أَوْ لِيَضَعْ عَنْهُ‏.‏ "Allah'ın gölgeliğinde gölgelenmeyi seven kimse borçlusuna kolaylık sağlasın veya (alacağından) vazgeçsin." (Ahmed, Müsned, 3/14972)

45 5- Paraya Karşı Hırslı Olmamak
Rasulullah’a göre, hırsla elde edilecek servetle zengin olunmaz, gerçek zenginlik kalp zenginliği, gönül zenginliğidir: عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) ‏ لَيْسَ الْغِنَى عَنْ كَثْرَةِ الْعَرَضِ وَلَكِنِ الْغِنَى غِنَى النَّفْسِ ‏‏.‏ “Zenginlik mal çokluğu ile değil, kalp zenginliği iledir.” (Tirmizî, Zühd, 40/2547)

46 6- Pazarlığı Yapılmakta Olan Mala Müşteri Olmamak
Rasulullah (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: لاَ يَبِعِ الرَّجُلُ عَلَى بَيْعِ أَخِيهِ وَلاَ يَخْطُبْ عَلَى خِطْبَةِ أَخِيهِ إِلاَّ أَنْ يَأْذَنَ لَهُ ‏‏ ‏. “Kişi, kardeşinin almakta olduğu mala alıcı çıkmasın; istemekte olduğu kıza da talip olmasın. Önceki izin vermişse o başka.” (Müslim, Nikah, 6/3521)

47 7- Faize bulaşmadan kazanmak
َلَّذ۪ينَ يَاْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوٓا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ فَمَنْ جَآءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّه۪ فَانْتَهٰى فَلَهُ مَا سَلَفَۜ وَاَمْرُهُٓ اِلَى اللّٰهِۜ وَمَنْ عَادَ فَاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alış veriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır.” Bakara, 2/275.

48 وعن عمرو بن احوص رضى اللّه عنه قال: سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ صلى الله عليه وسلم يقولُ في حَجَّةِ الَوداعِ: أَلا إنَّ كُلَّ رِباً منَ رِبَا الجاهِلِيَّةِ مَوْضُوعٌ. لَكُمْ رُؤُسُ أمْوَالِكُمْ لاتَظْلِمُونَ وََلاتُظْلَمُونَ.َ              Amr İbnu'l-Ahvas (ra) anlatıyor: "Hz. Peygamber (sav)'in Veda Haccındaki (konuşmasını) dinledim O, şöyle diyordu: "(Biliniz ki), câhiliye devrindeki bütün ribâlar kaldırılmıştı. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız. Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış olacaksınız.” Ebu Dâvud, Büyû 5 (3334)

49 8- Ölçü ve tartıda adil olmalıyız
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذا كِلْتُمْ وَزِنُواْ بِالقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir. İSRA 17-35

50 ‘Bir paranın nasıl kazanıldığını görmek için nasıl harcanıldığına bak’
İMAM-AZAM ‘Bir paranın nasıl kazanıldığını görmek için nasıl harcanıldığına bak’

51

52 Hayatın bütün alanlarını ibadet kapsamına alan İslâm; helâl yollardan kazanç sağlama çabasını ve bu amaçla yapılan iş ve ticareti de İbadet olarak değerlendirmiştir.

53

54 Helâl ve Haramın insan hayatına etkisi….

55 İmami Şarani (ra) diyor ki:
Haramla gıdalanan bir kimseden haram işler sadır olur. Şüpheli şeylerle gıdalanan bir kimseden şüpheli işler zuhur eder. Hatta haramdan gıdalanmış bir kimse Allah’a İbadet ve taatte bulunmak istese buna gücü yetmez.’

56 MEVLÂNA CELALEDDİN RUMİ (k.s)DER Kİ:
-Mümine nur ve kemal artıran lokma, helâl kazançtan elde edilen lokmadır. -İlmi hikmet helal lokmadan doğar. -Aşk ve rikkat helâl lokmadan hasıl olur. -Ağıza alınan helâl lokma ile büyüklere hizmet, ahiret ve gönül alemine hicret meyli doğar.

57 İmam-ı Azam'ın Babası Ve Helallik Alma Gayreti
İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin muhterem pederi Sâbit Sâbit, bir gün dere kenarında abdest alırken, suya düşmüş bir elma görür. Abdestini tamamladıktan sonra, nasıl olsa çürüyüp gideceğini düşünerek "Bari zâyi olmasın!" der ve o elmayı alıp yer. Fakat, çok geçmeden tükürme ihtiyacı hisseder ve tükürüğünde kan görür. O zamana kadar benzer bir haline şahit olmadığı için o kanın yediği elmadan ileri geldiğini düşünür ve onu yediğine çok pişman olur. Elmanın sahibiyle helalleşmek için dere boyunca yürür; sorup araştırır ve sonunda adamı bulur. Hadiseyi ona anlatıp helallik dileyince adam hakkından vazgeçmek için onu uzun bir sure yanında çalıştırır, değişik şekillerde imtihan eder, salih bir Hak eri olduğuna inanınca da son bir şart koşar: "Benim kör, sağır, dilsiz ve kötürüm bir kızım var. Bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim." der. Sâbit Hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek için bu teklifi kabul eder.

58 Nikahları kıyılınca Sâbit Hazretleri henüz yüzünü göremediği zevcesinin bulunduğu odaya girer; fakat, odaya girmesiyle çıkması bir olur. Hemen kayınpederine koşup, "Bir yanlışlık var galiba, içeride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok!" der. Kayınpederi tebessüm ederek, "Evladım o benim sana nikâhladığım kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kör dediysem, o hiç haram görmemiştir. Sağır dediysem, o hiç haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hiç haram konuşmamıştır. Kötürüm dediysem, o hiç harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah Teâlâ hanenizi mübarek ve mesut etsin." cevabini verir. İşte böyle bir ana ve babadan da imam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri dünyaya gelir. Tabii, bu bir menkıbedir. Fakat, önemli olan, İmam-ı Azam gibi bir sultanin yetişmesine dayelik eden o yuvanın hangi esaslar üzerine bina edilmiş olabileceğine dair ipuçlarını yakalayabilmek ve bunlardan kendi hesabımıza ibretler çıkarabilmektir.

59 YAPTIĞIN HER ŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİN…
UNUTMA…!! YAPTIĞIN HER ŞEYDEN HESABA ÇEKİLECEKSİN…

60 Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz.
ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz. TEKÂSÜR 102/8

61 HARAM HELÂL TERCİH SENİN…

62 DUAMIZ… اللَّهمَّ اكْفِني بحلالِكَ عَن حَرَامِكَ ، وَاغْنِني بِفَضلِكَ عَمَّن سِوَاكَ “Allah’ım! Bana helâl rızık nasip ederek haramlardan koru! Lûtfunla beni senden başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî, Daavât 111)


"PAMUKOVA MEKECE KÖYÜ KAYADİBİ CAMİİ İMAM HATİBİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları