Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SİGORTA VE VERGİ MEVZUATI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SİGORTA VE VERGİ MEVZUATI"— Sunum transkripti:

1 SİGORTA VE VERGİ MEVZUATI
1 1

2 MODÜL:1 SİGORTA MEVZUATI
2 2

3 A-SİGORTANIN TARİHÇESİ VE SİGORTA ŞEKİLLERİ
Sigorta Nedir? Bir kimsenin, belirli bir ücret karşılığında, gerek kendisinin gerekse üçüncü şahısların canına ve malına, yasal tanımlamalar içindeki tehlikelerden doğacak zarar ve hasarlarını karşılamak üzere yapılan sözleşmedir. İleride meydana gelmesi muhtemel tehlikeden doğacak zararın giderilmesinin, önceden yapılan ödemeleri (prim) karşılığında taahhüt edilmesidir. Sigorta ; Kişilerin bazı şartlar altında karşılaşacakları, zarara ve gelir kaybına yol açan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için belli bir prim karşılığında risklerini devrettiği anlaşmadır. 3 3

4 Diğer bir deyişle sigorta; kişilerin karşılaşabilecekleri, zarara ve gelir kaybına yol açan olayların ekonomik sonuçlarından kendilerini korumak için, risklerini, belli bir prim karşılığında transfer etme sistemidir. Kişiler sigorta sayesinde, karşı karşıya bulundukları tehlikelerin neden olabileceği parayla ölçülebilen zararlarını, ödedikleri primler karşılığında teminat altına alırlar. 4 4

5 Sigortanın Tarihçesi Dünyada, sigortacılığa benzer ilk uygulamalara günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce Babil’de rastlanmaktadır. Zamanın ticaret merkezi durumundaki Babil’de, kervan tüccarlarına borç veren sermayedarlar, kervanların soyulması halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir miktar para almaktaydılar. DÜNYADA SİGORTANIN TARİHÇESİ Dünyada sigortacılığa benzer ilk uygulamalara günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce Babiller’ de rastlanmaktadır. Zamanın ticaret merkezi durumundaki Babil’ de, kervan tüccarlarına borç veren sermayedarlar, kervanların soyulması veya fidye ödeme durumuyla karşılaşmaları halinde tüccarların borçlarını silmekte, buna karşılık borcu tüccarlardan geri aldıkları zaman, taşıdıkları riskin karşılığı olarak ana borç miktarı üzerinden bir miktar para almaktaydılar. Bu olay daha sonra Kral Hammurabi tarafından yasallaştırıldı. Hammurabi Kanunlarının en büyük özelliği haydutların saldırısına uğrayan kervanların zararlarının bütün diğer kervanlar arasında paylaşılmasını öngörmeseydi. Bu, tehlike paylaşmasının kara taşımacılığındaki ilk örneğidir. M.Ö. 600 yıllarında Hindu’ lar sigorta özelliği taşıyan kredi anlaşmaları yapmaya başladılar. Basit içerikli bu anlaşmalar, toplumlardaki sigorta düşüncesini geliştirerek sigortacılıkta ilk adımları ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Bu tür kredi anlaşmaları ortaçağda da gelişerek deniz ödüncü ve nakliyat sigortalarının temelini oluşturmuşlardır. Sonraları sigortaya daha yakın uygulamalar özellikle deniz ticaretinin geliştiği yerlerde görülmektedir. İlk denizci uluslardan Kartacalılar, Romalılar, Yunanlılar arasında, geminin taşıdığı yük üzerine borç verip geminin limana varamaması riskini taşıyan ve gemi salimen limana döndüğünde, hem verdiği borç miktarını , hem de taşıdığı riziko karşılığı faiz niteliğinde önemli pay alanlar bulunmaktaydı. Alınan bu faizlerin yüksekliği Kilise tarafından hoş görülmeyip, bir süre sonra da yasaklandı. Büyük olasılıkla bu yasak, olabilecek tehlikelere karşı önceden bir prim alma biçimine, dolayısıyla da sigorta fikrinin doğmasına yol açtı. Prim esaslı sigorta yaklaşık M.S yıllarında Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Gene de bugünkü anlamda sigortadan söz edilebilmesi için 14. yy’ ı beklemek gerekti. Ekonomik koşulların değişmesi ile ticaret, 14. yy’ dan başlayarak çok önemli gelişmeler gösterdi. O devirde deniz ticaretinde en ileride bulunan İtalya’ da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347 tarihini taşımaktaydı ve İtalya’ nın Cenova Limanı’ ndan Mayorka’ ya “Santa Clara“ adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kuruldu. Sigorta konusunda ilk kanuni mevzuat ise 1435 yılında yayınlanan Barselona Fermanı’ ydı. İtalya’ daki başlangıçtan sonra, deniz sigortalarının özellikle 18. yy’ da İngiltere’ de geliştiği görülmektedir. Denizde başlayıp gelişen sigortacılık, daha sonraları hayat sigortası fikrinin doğmasına neden oldu. Gemi ve yükünün sigorta edilebilmesi, kaptan, yolcular ve tayfaların da sigorta edilebilmesi fikrini getirdi. 17.yy.’da bir İtalyan bankeri olan Tonti’nin getirdiği “Tontines” denilen sistemde, belirli kişiler biraraya gelerek, belirlenen bir süre için ortaya belirli bir para koymakta, süre sonunda hayatta kalanlar parayı aralarında paylaşmaktaydı. İnsanların çoğu, kendilerinin başkalarından daha çok yaşayacaklarına inandıklarından epey rağbet gören bu sistemde ölenlerin maddi kayba uğradıkları düşünülerek, öngörülen süreden önce ölenler için de, ölüm rizikosu karşılığı prim ödenmesi öngörüldü. Ve hayat sigortalarına bir geçiş de bu şekilde başladı. 1 17.yy.’ın ikinci yarısı sigortacılığın gelişmesine yol açan iki önemli olaya sahne olmuştur. Bunlardan ilki sigortacılıkta istatistik metod ve tekniğinin uygulanmaya başlaması (İhtimal Hesapları), ikincisi ise 2 Eylül 1666 tarihinde Londra’da meydana gelen ve dört gün sürerek evle 100 kilisenin kül olmasına yol açan büyük yangındır. Kara sigortalarının doğmasına neden olan bu olay, halk üzerinde büyük etki yaratıp böyle felaketlerin sonuçlarına karşı önlem alınması fikrini doğurdu. Gelişen bu fikirden hareketle 1667 yılında “ Fire Office “ (Yangın Bürosu) kurulmasından sonra 1684 yılında buna rakip bir ortaklık şeklinde ortaya çıkan ilk yangın sigorta şirketi “ Friendly Society “ faaliyete geçti yılında İngiltere’de Lloyd’s’ un temellerinin atılmasıyla sigortacılıkta yeni bir dönem başladı. Londra’da bulunan ve Edward Lloyd adında bir kişinin işlettiği kahvehane, gemi sahipleri, iş adamları, ve tüccarların deniz ticaretine ilişkin bilgi alışverişinde bulundukları bir mekan olmuştur. Burada sefere çıkan bir gemi veya geminin yükü üzerine teminat veren kişiler, “Underwriter” sıfatıyla belgeler düzenleyerek faaliyette bulunmaya başlamışlar ve yine bu kişiler Edward Lloyd’un ölümünden sonra, kendi aralarında Lloyd’s adında bir topluluk kurmuşlardır. Lloyd’s 1871 yılında İngiltere Parlamentosunun çıkardığı bir kanunla Birlik haline getirilmiştir. Lloyd’s ilk yıllarında sadece deniz sigortaları sahasında faaliyet gösterirken sonraları kara sigortaları sahasına da geçmiş olup, günümüzde her türlü sigortanın yapılabildiği bir kuruluş haline gelmiştir. Lloyd’s, dünyada başka benzeri olmayan, tamamen kendine mahsus bir sigorta kuruluşudur. Lloyd’s bir sigorta şirketi olmayıp, sigorta teminatı veren şahısların oluşturduğu bir topluluk, bir birlik ve aynı zamanda dünya gemicilik istihbaratı konusunda bir merkezdir. Lloyd’s’ un en belirgin özelliği Lloyd’s üyelerinin bütün varlıklarıyla sorumluluk taşımaları ve hiç bir zaman sigortalı ile doğrudan temas etmemeleri, ilişkinin “Broker” denilen aracı kişi veya firmalarla temin edilmesidir. Broker’lar Lloyd’s ile çalışabilmek için buraya kaydolmakta ve müşterinin gerek sigorta gerekse tazminat alma işlerini takip etmektedirler. Modern sigortacılığın doğuşuna deniz, kara sigortacılığına yangın, kaza sigortacılığına tren kazaları ile ilişkin bireysel kazalar öncülük ederken, sanayinin gelişmesiyle yaşanan büyük teknik hasarlar, mühendislik sigortalarının gelişimine yol açmıştır. 20. yüzyılın başlarında sigorta şirketleri her türlü sigorta ihtiyacına cevap verebilecek şekilde örgütlenmelerini tamamlamış kuruluşlar olarak etkin hizmet verebilecek düzeye ulaşmışlardır. 5 5

6 Sigortaya en yakın uygulamalar, özellikle deniz ticaretinin geliştiği yerlerde görülmektedir.
İlk denizci uluslardan Kartacalılar, Romalılar, Yunanlılar arasında, geminin taşıdığı yük için, geminin limana varamaması riskini taşıyan ve bunun karşılığında pay alanlar bulunmaktaydı. Prim esaslı sigorta anlayışı, M.S. 1250’li yıllarda Venedik, Floransa ve Cenova şehirlerinde görüldü. Bugünkü anlamda sigorta uygulamaları ise yy.’da İtalya’da ortaya çıktı. 6 6

7 İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kuruldu.
O devirde, deniz ticaretinde diğer ülkelere göre ileride bulunan İtalya’da sigortaya gereksinim duyuldu ve deniz sigortası kavramı da ilk defa burada ortaya çıktı. İlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele, 23 Ekim 1347 tarihinde, İtalya’ nın Cenova Limanı’ndan Mayorka’ya “Santa Clara” adlı geminin yükünü temin etmek amacıyla düzenlendi. İlk sigorta şirketi de 1424 yılında, yine Cenova şehrinde kuruldu. 7 7

8 17.yy.’ın ikinci yarısı, sigortacılığın gelişmesine yol açan iki önemli olaya sahne olmuştur.
1666 yılında Londra’da meydana gelen yangında, çok sayıda ev ve işyeri yanarak, büyük miktarda maddi kayıplar meydana geldi. Bu olay, halk üzerinde büyük etki oluşturdu ve böyle felaketlerin sonuçlarına karşı önlem alınması fikrini doğurdu. Bunun sonucunda da yangına karşı sigorta şirketleri kuruldu. 8 8

9 Modern sigortacılığın doğuşuna deniz, kara sigortacılığına yangın, kaza sigortacılığına da tren kazaları öncülük etmiştir. Sanayinin gelişmesiyle yaşanan büyük teknik hasarlar ise mühendislik sigortalarının gelişimine yol açmıştır. 9 9

10 20. yüzyılın başlarında sigorta şirketleri her türlü sigorta ihtiyacına cevap verebilecek şekilde örgütlenmelerini tamamlamış olarak etkin hizmet verebilecek düzeye ulaşmışlardır. 10 10

11 Ülkemize baktığımızda ise, ilk sigortacılık faaliyetlerinin 19. yy
Ülkemize baktığımızda ise, ilk sigortacılık faaliyetlerinin 19. yy.’ın ikinci yarısında başladığını görüyoruz. Bu yıllarda meydana gelen yangınlar sonucunda büyük hasarlar oluşması, sigortacılığın doğmasına neden oldu. 1872 yılında İngiliz sigorta şirketleri, ilk sigortacılık faaliyetlerini başlattılar. Ardından, Fransız, Alman, İtalyan, İsviçre gibi ülkelerin sigorta şirketlerinin çalışmaları ile sigortacılık genişlemeye başladı. 11 11

12 Yerli sermaye ile kurulan ilk sigorta şirketi ise, 1893 yılında kurulan Osmanlı Umum Sigorta Şirketidir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte sigorta alanında gerek yasal, gerekse kurumlaşma açısından büyük adımlar atıldı. 1924 yılında Türkçeyi kullanma zorunluluğu getiren yasa ile, poliçelerin İngilizce ve Fransızca düzenlenmesine son verildi. İlerleyen yıllarda yapılan çeşitli düzenlemeler ile sigortacılık sağlam zeminlere oturtuldu. 12 12

13 İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası
İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası prim oranı, yapılan işin risk (tehlike) durumuna göre sigortalının kazancının, % 1,5-7 arasındadır ve tamamı işveren tarafından ödenir. İş kazaları ile meslek hastalıkları halinde çalışana sağlanan yardımlar şunlardır: Sağlık yardımı yapılması*, Geçici iş göremezlik süresince günlük ödenek verilmesi, Sağlık yardımlarının tarifi: Madde 13- İş kazalarıyla meslek hastalıkları halinde sigortalıya yapılacak sağlık yardımları sigortalının: A) Hekime muayene ettirilmesi hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuvar muayenelerinin sağlanması gerekirse sağlık müessesesine yatırılması ve her türlü tedavisinin yapılması B) Tedavi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme araçlarının sağlanması şeklinde olur. Yukarıdaki fıkralara göre yapılacak sağlık yardımları sigortalının sağlığını koruma çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme yeteneğini artırma amacını güder. Sağlık yardımlarının süresi: Madde 14- Sağlık yardımı iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan sigortalıların sağlık durumunun gerektirdiği sürece devam eder. Sigortalı tedavi gördüğü müessese sağlık kurulunca veya Kurum sağlık kurullarınca gerekli görülürse Kurumun dinlenme evlerine yatırılabilir. Bu yardımlar iş kazasının olduğu veya meslek hastalığına tutulan sigortalının Kurumca tedaviye alındığı tarihten başlar. Ancak meslek hastalığına tutulan sigortalı Kurumca tedaviye alınmadan önce herhangi bir suretle işverene ait yahut resmi veya Kurumca uygun görülen ücret tarifesini kabul eden özel sağlık müesseselerinden birinde tedaviye alınmış ise yardımlar bu tedavinin başladığı tarihten başlamış sayılır ve belgelere dayanan masraflar Kurumca ödenir. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik geliri almakta olan veya bu geliri sermayeye çevrilerek kendilerine ödenmiş bulunanlardan aynı iş kazası veya meslek hastalığı dolayısıyle yeniden tedavi edilmeleri Kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporu ile gerekli gösterilenler de sağlık yardımlarından yararlanırlar. 13 13

14 Sürekli iş göremezlik hallerinde gelir verilmesi,
Protez araç ve gereçlerinin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi, Sağlık yardımı ve protez yardımı için gerekirse sigortalının başka yere gönderilmesi, Tedavinin yurt içinde mümkün olmaması halinde, sigortalının yurt dışına gönderilmesi*, Cenaze masrafı karşılığı verilmesi, Sigortalının ölümünde, hak sahiplerine gelir bağlanması. * İş kazası veya meslek hastalığı dolayısiyle bedeni veya ruhi bir arızaya uğrayanlardan yurt içinde tedavisi kabil olmayıp ancak yabancı bir ülkede kısmen veya tamamen tedavisi mümkün görülen ve mesleğinde uğradığı iş göremezlik derecesinin azalabileceği Kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporu ile tespit edilen sigortalının ve bu raporda belirtilmişse beraber gidecek kimselerin yabancı ülkelere gidip gelme yol paraları ile o yerdeki kalış ve tedavi masraflarının ödenmesi (Sağlık Kurulunca verilen rapora Kurum veya sigortalı itiraz ederse bu husus Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır). 14 14

15 Hastalık Sigortası İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası kapsamı dışında kalan hastalıkları içeren sigortadır. Hastalık sigortası prim oranı, sigortalının kazancının, % 11’idir. Bunun % 5’i çalışan, % 6’sı işveren tarafından ödenir. Sigortalının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin hastalık sigortasından yararlanması için 30 gün prim ödenmesi şarttır*. *Sağlık hizmetlerinden yararlanmak için şartlar nelerdir? Mevcut uygulamada sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için SSK sigortalılarının kendisine 90 gün, bakmakla yükümlü oldukları kişilere 120 gün, Bağ-Kur sigortalıları için 240 gün hastalık sigortasından prim ödeme şartı, yeni düzenleme ile 30 güne indirilmiştir. *Sigortalının Geçindirmekle Yükümlü Olduğu Kimseler v     Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan yada gelir veya aylık almayan eşi, v     Yaşları ne olursa olsun evli bulunmayan ve Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına tabi olarak çalışmayan veya bunlardan gelir yahut aylık almayan kız çocukları, v     18 yaşını, orta öğrenim yapıyorsa 20 yaşını, yüksek öğrenim yapıyorsa 25 yaşını doldurmamış erkek çocukları, v     18 yaşını doldursa bile, çalışamayacak durumda malül bulunan erkek çocukları, v     Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babası, v     Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış olan çocukları, Sigortalının Geçindirmekle Yükümlü Olduğu Eş, Çocuk, Ana Ve Babalarına Yapılan Yardımlar Hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki 1 yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olan sigortalının eş, çocuk, ana ve babaları hastalıkları halinde; v     Hekime muayene ettirilir, v     Hekimin göstereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik ve laboratuar muayeneleri yaptırılır, tedavileri sağlanır, v     Teşhis ve tedavi için gerekirse bir sağlık tesisine yatırılır. v     Tedavileri süresince gerekli ilaç ve iyileştirme vasıtaları sağlanır. Ayakta yapılan tedavilerde verilen ilaç bedellerinin %20'sini sigortalı öder. v     Gerekli hallerde, muayene ve tedavileri için, yurt içinde başka bir yere gönderilirler. v     Sigortalıların çocukları ile eşlerine, Kurumca hazırlanan Yönetmelik esasları çerçevesinde gerekli görülen protez araç ve gereçleri (işitme cihazı, malül arabası, el-kol-ayak-bacak protezi, gözlük cam ve çerçevesi) sağlanır, onarılır ve belirli sürelerle yenilenir. Çalışan sigortalı ile eşi ve geçindirmekle yükümlü olduğu çocuklarına Kurumumuzca temin edilen protez bedelinin % 20'si ilgililerce karşılanmakta, ancak alınan katılım payı miktarı 4857 sayılı İş Kanuna göre Sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanacak asgari ücretin 1,5 katını geçmemektedir. Aile Bireylerinin Sağlık Yardımlarından Yararlanma Süresi Hastalanan eş, çocuk, ana ve babaların tedavileri; Kurumca tedavi altına alındıkları tarihten başlayarak altı (6) ayı geçemez. Ancak, tedaviye devam olunursa, malüllük halinin önlenebileceği veya azaltılabileceği sağlık kurulu raporu ile tespit edilirse, bu süre hastanın sağlık durumunun gerektirdiği sürece devam eder. 15 15

16 Hastalık sigortasından sağlanan yardımlar şunlardır:
Sağlık yardımı yapılması*, Protez araç ve gereçlerinin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi*, Geçici iş göremezlik süresince günlük ödenek verilmesi, Gerekli hallerde muayene ve tedavi için yurt içinde başka bir yere gönderilmesi, Tedavinin yurt içinde mümkün olmaması halinde, sigortalının yurt dışına gönderilmesi*, Hastalık Sigortasından Sağlanan Yardımlar A) Sağlık yardımı yapılması; Bu yardımlar sigortalının, v     Hekime muayene ettirilmesi, v     Teşhis için gereken klinik ve laboratuar muayenelerinin yaptırılması, v     Gerekirse bir sağlık tesisine yatırılması ve tedavi süresince gerekli ilaç ve her türlü iyileştirme vasıtalarının sağlanması. v     Ayakta yapılan tedavilerde verilen ilaç bedellerinin %20'sini sigortalı öder. hallerini kapsar. Bu süre, sigortalının tedavi altına alındığı tarihten başlayarak 6 (altı) aydır. Ancak, tedaviye devam edilmesi halinde, Kurum sağlık tesisleri, sağlık kurulu raporu ile malüllük halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği anlaşılırsa, tedavi hastanın sağlık durumunun gerektirdiği sürece devam eder. B)Protez araç ve gereçlerinin sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi; (Ağız protezlerine ilişkin yardımlar, Kurumca hazırlanacak yönetmelik esasları dahilinde sağlanır.) Protez araç ve gereç bedellerinin % 20 sini sigortalı öder. Ancak, ilgiliden alınacak katkı miktarı 4857 sayılı İş Kanununa göre sanayi kesiminde çalışan onaltı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin bir buçuk katından fazla olamaz. Sigortalının iyileşmesini sağlayacak veya işgöremezliğini az çok gidermesine yarayacak protez araç ve gereçleri sağlanır, takılır, onarılır ve belli sürelerde yenilenir. C) Geçici işgöremezlik süresince günlük ödenek verilmesi; Sigortalıya; gerek ayakta, gerekse yatarak tedaviye alınıp istirahatlı bırakıldığı dolayısıyla işyerinde veya işinde fiilen çalışarak ücret alamadığı dönemlerde kendisinin ve aile fertlerinin geçimini sağlamak için geçici işgöremezlik adı altında ödenek verilir. Geçici işgöremezlik ödeneği verilmesine, tedavi müddetinin sonuna kadar devam edilir. Yalnız, istirahat süresi ne olursa olsun Hastalık Sigortası yönünden, ilk iki gün için ödenek verilmez. Geçici işgöremezlik ödeneği alabilmek için; v     Sigortalılık niteliğinin devam etmesi, v     Hastalandığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olması, v     Kurumca tayin ve tespit olunan hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması gerekmektedir. D)Gerekli hallerde muayene ve tedavi için yurt içinde başka bir yere gönderilmesi; Sigortalı, gerekirse muayene ve tedavisinin yapılması veya protez araç ve gereçlerinin sağlanması için yurt içinde başka bir yere gönderilir. Gidiş-dönüş yol paraları ile zaruri masraf karşılıkları ile sigortalının sağlık durumu nedeniyle bir başkasının refakat etmesi gerektiği hekim raporu ile belgelenirse, refakatçinin de gidiş-dönüş yol paraları ile zaruri masraf karşılıkları ödenir. E)Hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 300 gün hastalık sigortası primi ödenmiş olması şartıyla yurt içinde tedavisi mümkün olmayıp ancak, yabancı bir ülkede kısmen veya tamamen tedavisi mümkün görülen ve malüllük halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği Kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporu ile tespit edilen sigortalının ve bu raporda belirtilmiş ise beraber gideceği kimsenin yurt dışına gönderilmeleri, yabancı ülkelere gidip gelme yol paraları ile bu ülkede kalış ve tedavi masraflarının ödenmesi. Yurt dışı tedaviden sadece fiilen çalışan sigortalılar yararlanabilmektedirler. Bu yardımlardan yararlanabilmek için sigortalının; v     Hastalığının anlaşıldığı tarihten önceki 1 (bir) yıl içinde en az 300 gün hastalık sigortası primi ödemiş olması, v     Tedavisinin yurt içinde yapılamadığı, ancak yabancı bir ülkede yapılabildiğine dair onkolojik vak'alar için S.S.K. Okmeydanı Eğitim Hastanesinden, diğer vak'alar için S.S.K. Ankara Eğitim Hastanesinden sağlık kurulu raporu alınması, v     Tedavinin yurt içinde yapılamadığı, yabancı bir ülkede yapılabileceğine dair Üniversite Hastanesi ile Ankara Numune Hastanesi'nce verilecek ve Sağlık Bakanlığınca onanan sağlık kurulu raporlarının bulunması gerekmektedir. Bu Kanuna tabi olarak çalışmaya başlayan sigortalıların, "Sağlık yardımı yapılması", "Protez araç ve gereçlerinin standartlara uygun olarak sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi", "Gerekli hallerde muayene ve tedavi için yurt içinde başka bir yere gönderilmesi" yardımlarından yararlanabilmeleri için, hastalığın anlaşıldığı tarihten önceki 1 (bir) yıl içinde en az 90 gün hastalık sigortası primi ödemiş olması şarttır. 16 16

17 Analık Sigortası Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin, analıkları halinde belirli yardımları sağlayan bir sigorta koludur. Analık sigortası primi, sigortalının kazancının % 1’i olup tamamı işveren tarafından ödenir. Analık sigortasından yararlanmak için; doğum yapan sigortalı kadının son bir yılda en az 90 gün, sigortalı olmayan eşi* doğum yapan sigortalı erkeğin ise, son bir yılda en az 120 gün prim ödemesi şarttır. Analık sigortası yardımlarından yararlanma şartları nelerdir? Herhangi bir sigortalının analık yardımlarından yararlanabilmesi için, belirli sürelerle analık sigortası primi ödemiş olması gerekmektedir. Yasayla düzenlenen bu süre; doğum yapan sigortalı kadın için son bir yılda en az 90 gün olarak, sigortalı olmayan eşi doğum yapan sigortalı erkek için son bir yılda en az 120 gün olarak belirlenmektedir. *Ayrıca, sigortalı olmayan eşi doğum yapan sigortalı erkeğin bu yardımlardan yararlanabilmesi için, doğum yapan kadınla “doğumdan önce” evlenmiş olması gerekecektir 17 17

18 Analık sigortasından sağlanan yardımlar şunlardır:
Gebelik muayenesinin yaptırılması ve gerekli sağlık yardımlarının sağlanması*, Doğumda gerekli sağlık yardımlarının sağlanması, Emzirme yardım parası verilmesi, Sigortalı kadının doğumdan önce ve sonra işinden kaldığı günler için ödenek verilmesi, Analık hali sebebiyle gerekirse yurt içinde başka bir yere gönderilmesi. Analık Sigortası Sağlanan yardımlar: Madde Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının analığı halinde, aşağıda yazılı yardımlar sağlanır: A) Gebelik muayenesinin yaptırılması ve gerekli sağlık yardımlarının sağlanması, B) Doğumda gerekli sağlık yardımlarının sağlanması, C) Emzirme yardım parası verilmesi, D) Sigortalı kadının doğumdan önce ve sonra işinden kaldığı günler için ödenek verilmesi, E) Analık hali sebebiyle gerekirse yurt içinde başka bir yere gönderilmesi, (Ek : / 30 md.Y.T )Kurumdan kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almakta olan kadın veya erkeğin sigortalı olmayan eşi, analık halinde yukarıdaki (A), (B), (C) ve (E) bentlerinde sayılan yardımlardan yararlanırlar. Gebelik halinde muayene ve tedavi : Madde Gebelik muayenesi ve gerekli görülecek tedavi Kurumca önceden belli edilen hekim veya ebeler tarafından yapılır. Sigortalı, gebeliğin altıncı ayı sonuna kadar gebelik muayenesi yaptırmaz, yahut hekim veya ebenin lüzum gösterdiği muayene ve tedavilere devam etmezse bu yüzden ileri gelecek işgöremezlik hallerinde verilecek ödeneklerin % 50'yi geçmemek üzere bir kısmı kurumca düşürülebilir. Sigortalı, Kurumca gösterilen hekim ve ebelerden di­lediğini seçebilir. Şu kadar ki, seçtikten sonra doğum oluncaya kadar, hekim veya ebesini değiştiremez. Doğum yardımı: Madde Doğum yardımı, sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının doğurması ha­linde, doğum sırasında ve doğumdan sonra gerekli sağlık yardımlarıyla ilaçların ve sağlık malzemesinin sağlanmasıdır. Bu yardım, gebenin evvelce seçtiği ebe, o yoksa Kurumca tayin ve tesbit edilen ebelerden biri tarafından evde veya sağlık tesislerinde yapılır. Gerekirse doğum sırasında yetkili bir uzman hekim, bulundurulabileceği gibi, hekim veya ebenin lüzum göstereceği hallerde, doğum, sigortalı kadın ve sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısı bir sağlık müessesesine yatırılmak suretiyle yaptırılır. Kuruma ait sağlık tesisleriyle 123.madde gereğince sözleşme yapılmış olan tesislerde doğum yapan sigortalı kadınla sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının, doğan çocukları için sağlık tesisinde kaldıkları müddetçe yapılmasına lüzum görülen sağlık yardımlarına ait masraflar ilgililerden istenmez. Maktu gebelik ve doğum yardımları : Madde (Değişik: / 31 md.Y.T ) 44 ve 45 inci maddelerde gösterilen sağ­lık yardımlarının Kurumca veya 123 üncü madde gereğince sözleşme ya da protokol yapılmış sağlık tesislerinde doğrudan doğruya yapılmasına imkan görülmeyen yer ve hallerde, gebelik ve doğum sağlık yardımı yerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak ve önceden bildirilecek tarifeye göre maktu para yardımı yapılır. Birden fazla çocuk doğarsa, maktu doğum yardımı her çocuk sayısına göre artırılır. Ancak : A) Gebelik yardım parası alabilmek için, gebelik hali­nin hekim veya diplomalı ebeden alınacak bir belge ile ve doğumdan önce Kuruma bildirilmesi, B) Doğum yardım parası alabilmek için, doğumun üç ay içinde Kuruma bildirilmesi ve hekim veya diplomalı ebeden alınacak doğum kağıdı yahut onanmış nüfus kayıt örneği ile belgelenmesi, şarttır. Emzirme yardımı: Madde Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması dolayısıyla sigortalı erkeğe, çocuğun ölü doğmaması şartıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak tarifeye göre her çocuk için bir emzirme yardımı yapılır. Analık yardımlarından yararlanma şartları: Madde Analık sağlık yardımları ile emzirme yar­dımlarından veyahut maktu gebelik ve doğum para yar­dımlarından yararlanabilmek için: A) Sigortalı kadın için, doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün analık sigortası primi ödenmiş olması, B) Sigortalı erkek için doğumdan önceki bir yıl içinde en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş olması ve sigortalının doğum yapan kadınla doğumdan önce evlenmiş bulunması, şarttır. Geçici iş göremezlik ödeneği : Madde (Değişik : / 32 md. Y.T )Kendisi için doğumdan önceki bir yıl için­ de en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş bulunan sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise, doğumdan önceki sekiz haftaya iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilir. (Ek : / 32 md. Y.T )Kadın sigortalının isteği ve doktorun onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, çalışılan süreler kadın sigortalının doğum sonrası sürelerine eklenir. Bu ödenek hiçbir şekilde kesilmez. Geçici iş göremezlik ödeneğinden yoksun kalma : Madde 50- Kurumca sağlanacak olan doğum yardımlarından haklı ve makul sebep olmaksızın yararlanmayı reddeden yahut hekim veya ebenin lüzum gösterdiği tedbirleri almaması yüzünden hastalandığı veya hastalığın arttığı mütehassıs hekim raporu ile tesbit edilen sigortalı kadınlara geçici iş göremezlik ödeneğinin % 50'si verilmez. Sigortalılık niteliğinin yitirilmesi: Madde nci maddede belirtilen sigortalılık niteliğini yitirenler, bu niteliğin yitirilişinden başlamak üzere 300 gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya ka­rısı analık sigortası yardımından yararlanacak sigortalı erkek için doğum tarihinden önceki 15 ay içinde en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş olması şartıyla, bu ka­nunda yazılı analık sağlık ve emzirme yardımlarından veya 46 ncı maddede yazılı maktu para yardımından yararlanırlar. 18 18

19 Malullük Sigortası Her hangi bir sebeple, vücutlarında meydana gelen arızalar veya tutuldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden, görevlerini yapamayacak duruma gelen sigortalılara “malül” denir. Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 20'sidir. Bunun %9’u sigortalı, %11’i işveren tarafından karşılanır. Malüllük sigortasından sağlanan yardım, malüllük aylığı bağlanması şeklindedir. 19 19

20 Çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği tespit edilenler,
Kimler Malül Sayılır? Çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği tespit edilenler, Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmediği halde çalışabilir durumda olmadığı tespit edilenler, İş kazası ve meslek hastalığı sonucu, meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitirenler*, malül sayılırlar. *Meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek hastalıkları hastanelerince yapılır. Malüllük Sigortası Kimlerin malül sayılacağı: Madde 53- (Değişik : / 33 md. Y.T ) A) 1-a) Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ ünü yitirdiği b) 34 üncü madde gereğince yapılan tedavi sonunda Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca düzenlenecek usulüne uygun rapor ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ ünü yitirdiği c) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitirdiği Kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır. 2- Meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü azalma oranının tespiti Kurumun meslek hastalıkları hastanelerince yapılır. B) Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık ve arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malul sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden işe girmeden önce alınmış usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbi belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malullük sigortası yardımlarından yararlanamazlar. Bu gibi sigortalılara malullük sigortasından evvelce ödenmiş bulunan aylıklar geri alınır. C) Bu maddenin uygulama hükümleri çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir. Malüllük aylığından yararlanma şartları : Madde 54-(Değişik: 06/03/ /4 md.) Sigortalının malüllük aylığından yararlanabilmesi için : a) 53 üncü maddeye göre malül sayılması b) Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması şarttır. Malüllük aylığının hesaplanması: Madde 55- (Değişik : / 5 md ) Malüllük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu Kanunun 61 inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının %60'ının 1/12'si oranında malüllük aylığı bağlanır. Sigortalı başka birinin bakımına muhtaç durumda ise bu oran %70'e çıkarılır. Buna göre hesaplanan malüllük aylığı 61inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır. Eski şekli: (Değişik: 06/03/ /5 md.) Malüllük aylığı aşağıdaki esaslara göre hesaplanır: a) Malüllük aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya bu Kanuna göre tespit edilen göstergesinin katsayı ile çarpımının % 70'i oranında malüllük aylığı bağlanır. Si­gortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda ise bu oran % 80'e çıkarılır b) Malüllük aylığının hesabına esas alınacak gösterge sigortalının işten ayrıldığı tarihten önceki malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tespit edi­lir. 5 takvim yılından daha az takvim yılında prim ödemiş olan sigortalı için ortalama yıllık kazanç prim ödediği takvim yılları esas alınmak suretiyle hesaplanır. c) Ereğli Kömür İşletmesi Müessesesinde çalışan münavebeli (Gruplu) sigortalılar için yıllık kazançlarının iki katı alındıktan sonra yukarıdaki (b) fıkrasına göre ortala­ma yıllık kazanç hesabedilir. Ancak ortalama yıllık kazan­cın hesabında esas alınan son 5 takvim yılının her birinde 180 günden fazla olan münavebeli çalışmalara ait kazanç tutarları nazara alınmaz. (*) Bu hükmün uygulanmasında ek ve 24 ncü maddelere bakınız. Aylığın başlangıcı: Madde Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malüllük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine kendisinin yazılı isteğinden malül sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takibeden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır. Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirmiş sayılan sigortalı birinci fıkraya göre aylıkların ödenmesine başlanacağı tesbit edilen tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malüllük aylığı geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar. Şu kadar ki bağlanacak ma­lüllük aylığı sigortalının hastalık sigortasından almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise aradaki fark birinci fıkraya göre tesbit edilecek tarihten başlanarak verilir. Sigortalının kontrol muayenesi: Madde Malüllük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı her zaman başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma girdiğini ileri sürerek malüllük aylığının artırılmasını isteyebilir. Malüllük aylığı bağlanan sigortalıları Kurum da her zaman kontrol muayenesine tabi tutabilir. Gerek Kurumca yaptırılan kontrol muayenesinde gerekse sigortalının isteği üzerine veya işe alıştırma sonunda yapılan muayenesinde yeniden tesbit edilecek malüllük durumuna göre malüllük aylığı : I - Sigortalının istekte bulunması halinde: a) Yazılı isteğini b) Yeni malüllük durumuna esas tutulan rapor yazılı isteğini takibeden takvim ayından sonraki bir tarihi taşımakta ise bu raporun tarihini II - Kurumca kontrol muayenesine veya işe alıştırmaya tabi tutulma halinde de yeni malüllük durumuna esas tutulan raporun tarihini Takibeden ay başında başlanarak gerekirse artırılır azaltılır veya kesilir. Kabul edilir bir özürü olmadığı halde kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten sonraki ay başına kadar yaptırmayan sigortalının malüllük aylığı kontrol muayenesi için belirtilen tarihten sonraki ay başından başlanarak kesilir. Şu kadar ki kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten başlayarak üç ay içinde yaptıran ve malüllük halinin devam ettiği tesbit edilen sigortalının malullük aylığı öde­menin kesildiği tarihten başlanarak verilir. Kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildirisinde belirtilen tarihten üç ay geçtikten sonra yaptıran ve malüllük halinin devam ettiği tesbit edilen sigortalının malüllük aylığı rapor tarihinden sonraki ay başından başlanarak ödenir. Aylığın kesilmesi ve yeniden başlaması: Madde 58- Malüllük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malullük aylıkları çalışmaya başladıkları tarihten başlayarak kesilir. Yukarıdaki fıkraya göre malüllük aylıkları kesilenlerden işten ayrılarak malüllük aylığı verilmesi için yazılı is­tekte bulunan sigortalıya kontrol muayenesine tabi tutulmak ve malüllüğün devam ettiği anlaşılmak şartıyla eski malüllük aylığı yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay başından başlanarak ödenmeye başlanır. Şu kadar ki bu gibi sigortalılar için yazılı istek tarihlerine göre yeniden malüllük aylığı hesaplanır ve bu aylık önce bağlanan malüllük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık üzerinden ödeme yapılır. 20 20

21 Çalışanın malullük sigortasından yararlanması için, toplam olarak “1800” gün veya en az “5” yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak “180” gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması şarttır. 21 21

22 Yaşlılık Sigortası Kanunda belirtilen süreleri çalışarak tamamlayan sigortalılara bağlanan emeklilik maaşını ve toplu ödemeyi ifade eden sigorta çeşididir. Yaşlılık sigortası prim oranı, % 20 olup, bunun % 9’unu işçi, % 11’ini işveren öder. Sigortalıya, yaşlılık sigortasından sağlanan yardımlar şunlardır: Yaşlılık aylığı bağlanması, Toptan ödeme yapılması (Emekli ikramiyesi). 22 22

23 Yaşlılık sigortasından yararlanmak için;
tarihinden önce işe girenler,* tarihi itibariyle en az 18 yıl sigortalılık süresi olan kadınlar; 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme şartlarıyla emekli olacaklar. itibariyle en az 23 yıl sigortalılık süresi olan erkekler, emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeyerek emekli olacaklar. 18 ve 23 yıldan az sigortalı olanların emeklikleri ise kademeli olarak sağlanacak.** *8 Eylül 1999 ve daha önceki bir tarihte sigortalı olanların durumu 8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı yasa ile emekli olma şartları değiştirildi. Emeklilik için, 7000 gün prim ödeme ve kadın 58, erkek 60 yaş şartı getirilerek emekli olma zorlaştırıldı. Ancak; bu tarih itibariyle en az 18 yıl sigortalılık süresi olan kadınlar ile 23 yıl sigortalılık süresi olan erkek yeni yasaya tabi tutulmadı.  18 yıldan fazla sigortalılık süresi olan kadın ve 23 yıldan fazla süresi olan erkeler 8 Eylül 1999 tarihi itibariyle en az 18 yıl sigortalılık süresi olan kadınlar; 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme şartlarıyla emekli olacaklar. 8 Eylül 1999 itibariyle en az 23 yıl sigortalılık süresi olan erkeklerde emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödemek şartıyla emekli olabiliyorlar. **18 ve 23 yıldan az süre sigortalı süresi olanların emekli olma şartları 8 Eylül 1999 tarihi itibariyle 18 yıl sigortalılık süresi olmayan kadın sigortalılar ile 23 yıldan fazla sigortalılık süresi olmayan erkek sigortalıların, yeni sistemden hemen etkilenmemeleri için, sigortalılık sürelerine göre sisteme kademeli geçişleri sağlandı. İlk getirilen kademelendirmenin adil bulunmayarak, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, 23 Mayıs 2002 tarihi itibariyle 4759 sayılı yasa ile aşağıdaki kademelendirme uygulamaya kondu. Sigortalılar 23 Mayıs 2002 tarihi itibariyle sahip oldukları sigortalılık sürelerinin karşısındaki; süre, prim ödeme ve yaş şartını birlikte yerine getirdikleri tarihte emekli olacaklar. Erkek Sigortalılar İçin Kademeli Geçiş Tablosu 23 Mayıs 2002 Tarihi İtibarıyla Sigortalılık Süresi***Sigortalılık Süresi***Yaş Haddi***Prim Gün Sayısı 23 yıldan fazla olanlar 21,5 yıldan fazla, 23 yıldan az olanlar 20 yıldan fazla, 21,5 yıldan az olanlar 25 46 5075 18,5 yıldan fazla, 20 yıldan az olanlar 47 5150 17 yıldan fazla, 18,5 yıldan az olanlar 48 5225 15,5 yıldan fazla, 17 yıldan az olanlar 49 5300 14 yıldan fazla, 15,5 yıldan az olanlar 50 5375 12,5 yıldan fazla, 14 yıldan az olanlar 51 5450 11 yıldan fazla, 12,5 yıldan az olanlar 52 5525 9,5 yıldan fazla, 11 yıldan az olanlar 53 5600 8 yıldan fazla, 9,5 yıldan az olanlar 54 5675 6,5 yıldan fazla, 8 yıldan az olanlar 55 5750 5 yıldan fazla, 6,5 yıldan az olanlar 56 5825 3,5 yıldan fazla, 5 yıldan az olanlar 57 5900 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3,5 yıldan az olanlar 58 5975 Kadın Sigortalılar İçin Kademeli Geçiş Tablosu 23 Mayıs 2002 Tarihi İtibarıyla Sigortalılık Süresi***Sigortalılık Süresi***Yaş Haddi***Prim Ödeme Gün Sayısı 18 yıldan fazla olanlar 17 yıldan fazla, 18 yıldan az olanlar 20 41 5000 16 yıldan fazla, 17 yıldan az olanlar 42 15 yıldan fazla, 16 yıldan az olanlar 43 14 yıldan fazla, 15 yıldan az olanlar 44 13 yıldan fazla, 14 yıldan az olanlar 45 12 yıldan fazla, 13 yıldan az olanlar 11 yıldan fazla, 12 yıldan az olanlar 10 yıldan fazla, 11 yıldan az olanlar 9 yıldan fazla, 10 yıldan az olanlar 8 yıldan fazla, 9 yıldan az olanlar 7 yıldan fazla, 8 yıldan az olanlar 6 yıldan fazla, 7 yıldan az olanlar 5 yıldan fazla, 6 yıldan az olanlar 4 yıldan fazla, 5 yıldan az olanlar 3 yıldan fazla, 4 yıldan az olanlar 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3 yıldan az olanlar 5875 9 Eylül 1999 ile 30 Nisan 2008 tarihleri arasında sigortalı olanların durumu Emekli olma şartlarını açısından milat olan 30 Nisan 2008 ve öncesi bir tarihte sigortalı olanlar emekli olma şartları açısından, reform yasasından önceki yasaya tabiler. Söz konusu yasaya göre; kadın sigortalılar en az 7000 gün prim ödemek ve 58 yaş, erkek sigortalılarda 7000 gün prim ödeme ve 60 yaşını doldurma şartlarıyla emekli olabilecekler. Emekli olma şartları açısından yeni yasadan etkilenmeyecekler. 30 Nisan 2008 den sonra sigortalı olanlar 30 Nisan 2008 den sonra, yani; 1 Mayıs 2008 ve daha sonra sigortalı olanlar ise, yeni yasa şartlarıyla emekli olabilecekler. Yeni yasa 7000 gün prim ödeme şartını 7200 güne çıkardı. Erkek olsun, kadın sigortalı olsun emekli olmak için en az 7200 gün prim ödeyecek. Prim gün sayısı yeni yasa ile 200 gün artırıldı. Esasında artırıldı demekte doğru değil. Çünkü; 5510 Sayılı yeni yasada emeklilik için aranan prim 9000 gün iken 7200 güne indirildi demek daha doğru.  Çünkü, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26 Haziran 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konan 5510 sayılı yasa ile emeklilik için aranan prim günü 7000 günden, 9000 güne çıkartılmıştı. Ancak, Anayasanın bazı maddelerini iptal etmesi, bazı maddelerinin de yürütmesini durdurması üzerine, uygulamaya konamayan yasanın büyük bir bölümünde değişiklik yapan 5754 sayılı yasa ile 9000 gün şartı 7200 güne indirildi. Emekli olma yaşı da yeni yasa ile tabloda görüldüğü gibi 1 Ocak 2036 dan başlayarak kademeli olarak 1 Ocak 2048 tarihine kadar artırmak suretiyle kadın ve erkekte 65 yaşına çıkartıldı. Kadınlar lehine olan pozitif ayrımcılıktan vazgeçilmiş oldu den sonra kadın, erkek ayrımı olmaksızın 65 yaşını doldurduğunda emekli olabilecek. Emeklilik yaşı kademeli olarak 65�e çıkacak Dönem**************************Kadın****************Erkek arası arası 60 62 arası 61 63 arası 64 arası 65 arası �den itibaren Sigortalılar 7200 gün prim ödemesini doldurduğu tarihin karşısındaki yaş haddine tabi olacak. Örneğin, 7200 gün prim ödemesini 10 Mayıs 2044 de dolduran bayan sigortalı 63 yaşını doldurduğu tarihte emekli olabilecek. Aynı tarihte 7200 gün prim ödeyen erkek sigortalı ise 65 yaşını dolduracağı tarihte emekli olacak.  23 23

24 08.09.1999 ile 30.04.2008 tarihleri arasında işe girenler,*
Kadın ise “58” erkek ise “ 60” yaşını doldurmuş olmak ve en az “7.000” gün, veya, Kadın ise “58” erkek ise “60” yaşını doldurmuş olmak, “25” yıldan beri sigortalı olmak ve en az “4.500” gün, Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şarttır. *30 Nisan 2008 tarihinden sonra işe girenler için yeni emeklilik yaşları geçerlidir. Yaşlılık Sigortası Yaşlılık aylığından yararlanma şartları : Madde Yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları aşağıda gösterilmiştir. (Değişik : – 4447 / 6 md. Y.T ) A) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için ; a) Kadın ise 58 erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması ve en az 7000 gün veya b) Kadın ise 58 erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az gün Malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şarttır. Eski Şekli : (Değişik: – 2422/6.md.)Yaşlılık aylığından yararlanma esas ve şartları aşağıda gösterilmiştir. A) Sigortalının; a) Kadın ise 50 erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması ve en az 5000 gün veya b) Kadın ise 50 erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması 15 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 3600 gün yahut c) Kadın ise 50 erkek ise 55 yaşını doldurmamış olmakla beraber kadın ise 20 erkek ise 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 5000 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması şarttır. B) (Değişik: 11/12/ /1 md.) a- 50 yaşını doldurmamış olmakla beraber en az 20 yıldan beri sigortalı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı iş­ yerlerinde sürekli çalışan ve bu işlerde en az 5000 gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen sigortalılara yazılı talepleri üzerine yaşlılık aylığı bağlanır. b- 50 yaşını doldurmamış olmakla beraber en az 25 yıldan beri sigortalı olarak (B/a) fıkrasında sözü edilen iş­ yerlerinin yeraltı münavebeli işlerde çalışan ve bu işlerde en az 4000 gün malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen sigortalılar da (...) 8100 gün prim ödemiş sigortalılar gibi yaşlılık aylığından yararlanırlar. (...)”25 yılı doldurmuş ve” bu ibare 4447 sayılı yasa ile metinden çıkarılmıştır rakamı da 8100 olarak değiştirilmiştir.( den geçerlidir.) C) (Değişik: – 4958/ 34 md. Y.T ) a) Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce bu Kanunun 53 üncü maddesine göre malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya arızası bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalılar yaşları ne olursa olsun en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca I. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak II. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az onsekiz yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak III. derece sakatlığı olanlar yaşları ne olursa olsun en az yirmi yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir. D) (Değişik: 11/12/ /1 md.) a- 50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen b- 50 yaşını dolduran ve malüllük yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi çalışmalarının en az 1800 gününü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde geçirmiş bulunan Sigortalılar da (A) bendinin (a) veya (b) fıkralarında belirtilen diğer şartlarla yaşlılık aylığından yararlanırlar. E) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı veya yeraltı münavebeli işlerinde en az 1800 gün çalışmış bulunan sigortalıların bu işlerdeki prim ödeme gün sayıları toplamına dörtte biri eklenir ve toplamı bunların Malüllük Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödeme gün sayısı olarak kabul edilir. 01/04/1954 tarihinden beri yeraltı veya yeraltı münavebeli işlerde çalışmış olan sigortalılar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır. F) (Değişik : / 34 md. Y.T )Bu kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların er olarak silah altında veya Yedek Subay Okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır altı ay içinde primi ödenmeyen borçlanma süre­leri hizmetten sayılmaz. Ancak Kanunla kurulmuş bulunan diğer sosyal güvenlik kuruluşları mevzuatına göre sigortalı veya iştirakçi olanlar hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Sigortalıların grev ve lokavtta geçen süreleri grev ve lokavtın sona ermesinden itibaren altı ay içinde kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt ve üst sınırları arasında olmak suretiyle talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır. Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Bu kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde sigortalılığın başlangıç tarihi borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Aylık bağlanmasına askerlik grev ve lokavt borçlanması ile hak kazanılması durumunda kendilerine borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır. G) Bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce Malüllük Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına tabi olanların sigortalılık süresi 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen malüllük yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.(*) (*) Bu maddenin uygulanmasında geçici 54. maddeye bakınız. H) Bu maddede belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması şarttır. HANGİ STATÜYE GÖRE EMEKLİ OLUNACAK? ******************************************************************************************* *********************************************************************************************** 8 Eylül 1999 ve daha önceki bir tarihte sigortalı olanların durumu 8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı yasa ile emekli olma şartları değiştirildi. Emeklilik için, 7000 gün prim ödeme ve kadın 58, erkek 60 yaş şartı getirilerek emekli olma zorlaştırıldı. Ancak; bu tarih itibariyle en az 18 yıl sigortalılık süresi olan kadınlar ile 23 yıl sigortalılık süresi olan erkek yeni yasaya tabi tutulmadı.  18 yıldan fazla sigortalılık süresi olan kadın ve 23 yıldan fazla süresi olan erkeler 8 Eylül 1999 tarihi itibariyle en az 18 yıl sigortalılık süresi olan kadınlar; 20 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme şartlarıyla emekli olacaklar. 8 Eylül 1999 itibariyle en az 23 yıl sigortalılık süresi olan erkeklerde emekli olmak için; 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödemek şartıyla emekli olabiliyorlar. 18 ve 23 yıldan az süre sigortalı süresi olanların emekli olma şartları 8 Eylül 1999 tarihi itibariyle 18 yıl sigortalılık süresi olmayan kadın sigortalılar ile 23 yıldan fazla sigortalılık süresi olmayan erkek sigortalıların, yeni sistemden hemen etkilenmemeleri için, sigortalılık sürelerine göre sisteme kademeli geçişleri sağlandı. İlk getirilen kademelendirmenin adil bulunmayarak, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, 23 Mayıs 2002 tarihi itibariyle 4759 sayılı yasa ile aşağıdaki kademelendirme uygulamaya kondu. Sigortalılar 23 Mayıs 2002 tarihi itibariyle sahip oldukları sigortalılık sürelerinin karşısındaki; süre, prim ödeme ve yaş şartını birlikte yerine getirdikleri tarihte emekli olacaklar. Erkek Sigortalılar İçin Kademeli Geçiş Tablosu 23 Mayıs 2002 Tarihi İtibarıyla Sigortalılık Süresi***Sigortalılık Süresi***Yaş Haddi***Prim Gün Sayısı 23 yıldan fazla olanlar 21,5 yıldan fazla, 23 yıldan az olanlar 20 yıldan fazla, 21,5 yıldan az olanlar 25 46 5075 18,5 yıldan fazla, 20 yıldan az olanlar 47 5150 17 yıldan fazla, 18,5 yıldan az olanlar 48 5225 15,5 yıldan fazla, 17 yıldan az olanlar 49 5300 14 yıldan fazla, 15,5 yıldan az olanlar 50 5375 12,5 yıldan fazla, 14 yıldan az olanlar 51 5450 11 yıldan fazla, 12,5 yıldan az olanlar 52 5525 9,5 yıldan fazla, 11 yıldan az olanlar 53 5600 8 yıldan fazla, 9,5 yıldan az olanlar 54 5675 6,5 yıldan fazla, 8 yıldan az olanlar 55 5750 5 yıldan fazla, 6,5 yıldan az olanlar 56 5825 3,5 yıldan fazla, 5 yıldan az olanlar 57 5900 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3,5 yıldan az olanlar 58 5975 Kadın Sigortalılar İçin Kademeli Geçiş Tablosu 23 Mayıs 2002 Tarihi İtibarıyla Sigortalılık Süresi***Sigortalılık Süresi***Yaş Haddi***Prim Ödeme Gün Sayısı 18 yıldan fazla olanlar 17 yıldan fazla, 18 yıldan az olanlar 20 41 5000 16 yıldan fazla, 17 yıldan az olanlar 42 15 yıldan fazla, 16 yıldan az olanlar 43 14 yıldan fazla, 15 yıldan az olanlar 44 13 yıldan fazla, 14 yıldan az olanlar 45 12 yıldan fazla, 13 yıldan az olanlar 11 yıldan fazla, 12 yıldan az olanlar 10 yıldan fazla, 11 yıldan az olanlar 9 yıldan fazla, 10 yıldan az olanlar 8 yıldan fazla, 9 yıldan az olanlar 7 yıldan fazla, 8 yıldan az olanlar 6 yıldan fazla, 7 yıldan az olanlar 5 yıldan fazla, 6 yıldan az olanlar 4 yıldan fazla, 5 yıldan az olanlar 3 yıldan fazla, 4 yıldan az olanlar 2 yıl 8 ay 15 günden fazla, 3 yıldan az olanlar 5875 9 Eylül 1999 ile 30 Nisan 2008 tarihleri arasında sigortalı olanların durumu Emekli olma şartlarını açısından milat olan 30 Nisan 2008 ve öncesi bir tarihte sigortalı olanlar emekli olma şartları açısından, reform yasasından önceki yasaya tabiler. Söz konusu yasaya göre; kadın sigortalılar en az 7000 gün prim ödemek ve 58 yaş, erkek sigortalılarda 7000 gün prim ödeme ve 60 yaşını doldurma şartlarıyla emekli olabilecekler. Emekli olma şartları açısından yeni yasadan etkilenmeyecekler. 30 Nisan 2008 den sonra sigortalı olanlar 30 Nisan 2008 den sonra, yani; 1 Mayıs 2008 ve daha sonra sigortalı olanlar ise, yeni yasa şartlarıyla emekli olabilecekler. Yeni yasa 7000 gün prim ödeme şartını 7200 güne çıkardı. Erkek olsun, kadın sigortalı olsun emekli olmak için en az 7200 gün prim ödeyecek. Prim gün sayısı yeni yasa ile 200 gün artırıldı. Esasında artırıldı demekte doğru değil. Çünkü; 5510 Sayılı yeni yasada emeklilik için aranan prim 9000 gün iken 7200 güne indirildi demek daha doğru.  Çünkü, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26 Haziran 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konan 5510 sayılı yasa ile emeklilik için aranan prim günü 7000 günden, 9000 güne çıkartılmıştı. Ancak, Anayasanın bazı maddelerini iptal etmesi, bazı maddelerinin de yürütmesini durdurması üzerine, uygulamaya konamayan yasanın büyük bir bölümünde değişiklik yapan 5754 sayılı yasa ile 9000 gün şartı 7200 güne indirildi. Emekli olma yaşı da yeni yasa ile tabloda görüldüğü gibi 1 Ocak 2036 dan başlayarak kademeli olarak 1 Ocak 2048 tarihine kadar artırmak suretiyle kadın ve erkekte 65 yaşına çıkartıldı. Kadınlar lehine olan pozitif ayrımcılıktan vazgeçilmiş oldu den sonra kadın, erkek ayrımı olmaksızın 65 yaşını doldurduğunda emekli olabilecek. Emeklilik yaşı kademeli olarak 65�e çıkacak Dönem**************************Kadın****************Erkek arası arası 60 62 arası 61 63 arası 64 arası 65 arası �den itibaren Sigortalılar 7200 gün prim ödemesini doldurduğu tarihin karşısındaki yaş haddine tabi olacak. Örneğin, 7200 gün prim ödemesini 10 Mayıs 2044 de dolduran bayan sigortalı 63 yaşını doldurduğu tarihte emekli olabilecek. Aynı tarihte 7200 gün prim ödeyen erkek sigortalı ise 65 yaşını dolduracağı tarihte emekli olacak.  24 24

25 30.04.2008 tarihinden sonra işe girenler,
Sigortalılar, (erkek kadın ayrımı olmaksızın) en az 7200 gün prim ödeyerek, kadınlar 58, erkekler 60 yaşında emekli olabilecekler. Emeklilik yaşı, 1 Ocak 2036’dan başlayarak kademeli olarak 1 Ocak 2048 tarihine kadar kadın ve erkekte 65 yaşına çıkartıldı. Yani, 2048’den sonra işe girenler, kadın erkek ayrımı olmaksızın 65 yaşını doldurunca emekli olabilecekler. 30 Nisan 2008 den sonra sigortalı olanlar 30 Nisan 2008 den sonra, yani; 1 Mayıs 2008 ve daha sonra sigortalı olanlar ise, yeni yasa şartlarıyla emekli olabilecekler. Yeni yasa 7000 gün prim ödeme şartını 7200 güne çıkardı. Erkek olsun, kadın sigortalı olsun emekli olmak için en az 7200 gün prim ödeyecek. Prim gün sayısı yeni yasa ile 200 gün artırıldı. Esasında artırıldı demekte doğru değil. Çünkü; 5510 Sayılı yeni yasada emeklilik için aranan prim 9000 gün iken 7200 güne indirildi demek daha doğru.  Çünkü, 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26 Haziran 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konan 5510 sayılı yasa ile emeklilik için aranan prim günü 7000 günden, 9000 güne çıkartılmıştı. Ancak, Anayasanın bazı maddelerini iptal etmesi, bazı maddelerinin de yürütmesini durdurması üzerine, uygulamaya konamayan yasanın büyük bir bölümünde değişiklik yapan 5754 sayılı yasa ile 9000 gün şartı 7200 güne indirildi. Emekli olma yaşı da yeni yasa ile tabloda görüldüğü gibi 1 Ocak 2036 dan başlayarak kademeli olarak 1 Ocak 2048 tarihine kadar artırmak suretiyle kadın ve erkekte 65 yaşına çıkartıldı. Kadınlar lehine olan pozitif ayrımcılıktan vazgeçilmiş oldu den sonra kadın, erkek ayrımı olmaksızın 65 yaşını doldurduğunda emekli olabilecek. Emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e çıkacak Dönem**************************Kadın****************Erkek arası arası 60 62 arası 61 63 arası 64 arası 65 arası �den itibaren Sigortalılar 7200 gün prim ödemesini doldurduğu tarihin karşısındaki yaş haddine tabi olacak. Örneğin, 7200 gün prim ödemesini 10 Mayıs 2044 de dolduran bayan sigortalı 63 yaşını doldurduğu tarihte emekli olabilecek. Aynı tarihte 7200 gün prim ödeyen erkek sigortalı ise 65 yaşını dolduracağı tarihte emekli olacak.  25 25

26 Ölüm Sigortası Ölen sigortalının, eşine çocuklarına, ana babasına aylık bağlanması, toplu ödeme yapılması ve cenaze masrafının karşılanması biçiminde uygulanan sigortadır. Ölüm sigortası prim oranı % 20’dir. Bunun % 9’u işçi, % 11’i işveren tarafından karşılanır. Ölüm Sigortası Madde 65- Ölüm sigortasından sağlanan yardımlar şunlardır: a)Ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına aylık bağlanması, b) Ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve baba­sına toptan ödeme yapılması, c) Ölen sigortalı için cenaze masrafı karşılığı verilmesi. Ölüm sigortasından aylık bağlama şartları: Madde 66- (Değişik: 06/03/ /8 md.) a) Malüllük veya yaşlılık aylığı almakta iken, yahut malüllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış durumda veya, b) Bağlanmış bulunan malüllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş durumda yahut, c) Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödemiş durumda, Ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanır. Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması: Madde 67-(Değişik: 06/03/ /9 md.)Sigortalının ölümü halinde, hak sahibi kimselerine bağlanacak aylığın tespitinde aşağıdaki hükümler uygulanır: A) a) Sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malüllük veya yaşlılık aylığı, b) Malüllük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı kesi­len sigortalının ölüm tarihine ve 58 veya 63 üncü maddelere göre tespit edilecek aylığı, c) (Değişik: / 9 md. Y.T )Toplam olarak 1800 gün veya en az beş yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olan sigortalının, bu Kanunun 61 inci maddesine göre bulunacak ortalama yıllık kazancının %60'ının 1/12'si olarak hesaplanan aylığı, hak sahiplerine bağlanacak aylığın hesabında esas tutulur. Bu oran sigortalının 8100 ila 9000 gün arasında primi ödenen her 360 gün için 2, 9000 günden sonra ödenen her 360 gün için de 1,5 artırılır. Bu şekilde hesaplanan ölüm aylığı 61 inci maddenin son fıkrası hükümlerine göre artırılır. *B) Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malul sayılarak aylık bağlanmasına hak kazanmış ise, (A/a-b) fıkralarının uygulanmasında bu durum nazara alınmadan bağlanabilecek aylık esas tutulur. * 67/ C bendi olup, – 4447/ 9 md. ile (C) bendi (B) bendi olarak değiştirilmiştir. Eski şekli: c) Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortala­ma olarak 180 gün Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödemiş olan sigortalının, bu Kanuna göre tespit edi­lecek göstergesinin katsayı ile çarpımının % 60'ı üzerin­den hesaplanacak aylığı, Hak sahiplerine bağlanacak aylığın hesabında esas tutulur. d) (Mülga : / 9 Md.) Yukarıdaki (c) fıkrasında söz konusu aylık bağlama oranı; Sigortalının, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için ve 5000 günden fazla ödediği her 240 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi (1) ‘er artırılır. B) (Mülga / 9 md. ) Yukarıdaki (A/c-d) fıkralarına göre bulunacak aylık bağlama oranı % 70’ten az, % 85’ten fazla olamaz. D) (Mülga / 9 md. ) Yukarıdaki (A/c) fıkrasına göre hak sahiplerinin aylığının hesabına esas alınacak aylığın göstergesi, sigor­talının öldüğü tarihten önceki malullük, yaşlılık ve ölüm si­gortaları primi ödenmiş son 5 takvim yılının prim hesabına esas tutulan kazanç tutarlarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas alınarak tesbit edilir. 5 takvim yılından daha az takvim yılında prim ödemiş olan sigortalı için, ortalama yıllık kazanç prim ödediği tak­ vim yılları esas alınmak suretiyle hesaplanır. E) (Mülga: / 9 md.) Ereğli Kömür İşletmesi Müessesesinde çalışan münavebeli (gruplu) sigortalılar için yıllık kazançlarının iki katı alındıktan sonra yukarıdaki (D) fıkrasına göre ortalama yıllık kazanç hesap edilir. Ancak, ortalama yıllık kazan­cın hesabında esas alınan son 5 takvim yılının her birinde 180 günden fazla olan münavebeli çalışmalara ait kazanç tutarları nazara alınmaz. Eş ve çocuklara aylık bağlanması: Madde 68- (Değişik: 21/06/ /2 md) Ölen sigortalının aylık bağlanmasına hak kazanan kimselerine aşağıdaki hükümlere göre aylık bağlanır. I- Ölen sigortalının 67 inci madde gereğince tespit edilecek aylığının; A) (Değişik: 20/03/ /2 md.) Dul eşine %50'si , aylık alan çocuğu bulunmayan dul eşine % 75'i, B) (Mülga: 20/03/ /6 md.) C) Çocuklardan: a) 18 yaşını , ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış olan veya çalışamayacak durumda malül bulunan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan (erkek ibaresi / 35 md. ile metninden çıkarılmıştır. Y.T )çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veyadul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir ve ya aylık almayan kız çocukların her birine % 25'i , b) (a) fıkrasında belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayan yahut sigortalı babanın ölümü tarihinde evlilik bağlantısı bulunmakla beraber anaları sonradan evlenenlerin her birine % 50'si, Oranında aylık bağlanır. Sigortalının ölüm tarihinde 18 veya 20 yaşını doldurmuş olup, aylığa hak kazanmamış durumda olan erkek çocuklar, sonradan öğrenim yaparsa (a) fıkrasındaki haklardan yararlanırlar. II- Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları ile, sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre ya­rarlanır. III- Hak sahibi eş ve çocuklara bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahibi kimselerin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır. IV- Sigortalının erkek çocuklarına bağlanan aylıklar, çocuğun 18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşı­nı, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar devam eder. Çalışamayacak durumda malül olan erkek çocukların aylıkları bu yaşlara vardıktan sonra da kesilmez. Ancak aylığı kesilen erkek çocuklardan son­radan çalışamayacak durumda malul olanlara, Sosyal Sigortaya yahut Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almamaları şartıyla malüllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takibeden aybaşından itibaren yeniden aylık bağlanır. 101 inci madde hükmü saklıdır. V) (Değişik: 20/03/ /2 md.) Sigortalının dul eşi evlenirse aylığı kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylık yeniden bağlanır. Sonraki eşinden de aylık almaya hak kazanan dul eşe bu aylıklardan fazla olanı ödenir. VI- Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerdeçalışmaya (Değişik: / 35 md. Y.T )buralardan gelir ve aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir. (*) Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde 1 inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir (*) Bu hükmün uygulanmasında ek 12 nci maddeye bakınız. Ana ve babaya aylık bağlanması: Madde Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde (Değişik: / 35 md. Y.T ) sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına aylık olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın % 25 ini geçemez. Sigortalının ölümü ile eşine ve çocuklarına bağlanabilecek aylıkların toplamı sigortalıya ait aylıktan aşağı değilse ana ve babanın aylık bağlanma hakları düşer. Aylığın başlangıcı: Madde 70- Sigortalının ölümünde ölüm sigortasından hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığa hak kazandıkları tarihten sonraki ay başından başlar. Malüllük veya yaşlılık aylığı almakta iken ölen sigortalının hak sahibi kimselerinin aylıkları, sigortalının hak kazandığı son aylık devresinin sona erdiği tarihten başlar. Toptan ödeme: Madde 71-Ölen sigortalının hak sahibi kimselerinden hiç biri bu kanuna göre Ölüm Sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanamadıkları takdirde aşağıdaki hükümler uygulanır: I- Ölen sigortalının kendisinin ve iş verenlerinin ödedikleri malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri toplamının: A) (Değişik: 20/03/ /3 md.) Dul eşine % 50'si, toptan ödeme alacak durumda çocuğu bulunma­yan dul eşine % 75'i, B) (Mülga: 20/03/ /6 md.) C) 18 yaşını veya ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış yahut yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malül bulunan (erkek ibaresi / 35 md. ile metinden çıkarılmıştır. Y.T )çocuklarla evli olmayan kız çocukların her birine % 25'i, Yukarıdaki fıkrada belirtilen ve sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya ana ve babaları arasında evlilik bağlantısı bulunmayanların her birine % 50'si, Toptan ödeme şeklinde verilir. II- Sigortalı tarafından evlat edinilmiş, tanınmış veya nesebi düzeltilmiş yahut babalığı hükme bağlanmış çocukları, yapılacak toptan ödemeden yukarda belirtilen esaslara göre yararlanırlar. III- Hak sahibi eş ve çocuklara yapılacak toptan ödemelerin toplamı, toptan ödenecek miktarı geçemez. Bu sınırın aşılmaması için, gerekirse, hak sahibi kimselerin his­selerinden orantılı olarak indirmeler yapılır. IV- Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına yapılacak toptan ödemelerin toplamı, toptan ödenecek miktardan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde, (Değişik: / 35 md. Y.T )sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve ba­basına verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi % 25'i geçemez. V- Yukarıdaki esaslara göre toptan ödeme yapıldıktan sonra kalıntı olursa, sigortalının ölümünden sonra doğa­cak çocukları ile nesebi düzeltilecek veya babalığı hükme bağlanacak çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılır. 26 26

27 Ölüm sigortasından aylık bağlama şartları:
Malüllük veya yaşlılık aylığı almakta iken, yahut malüllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış durumda veya, Bağlanmış bulunan malüllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş durumda yahut, Toplam olarak “1800” gün veya en az “5” yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yılı için ortalama olarak “180” gün Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi ödemiş durumda, Ölen sigortalının hak sahiplerine aylık bağlanır. 27 27

28 Ölüm sigortasından sağlanan yardımlar şunlardır:
Ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına aylık bağlanması, Ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına toptan ödeme yapılması, Ölen sigortalı için cenaze masrafı verilmesi. 28 28

29 B-PRİMLER Prime Esas Kazançlar
Hizmet akdi ile bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının prime esas kazancı, Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınarak hesaplanır.* Çalışan, bir ay içinde birden fazla işverene bağlı olarak çalışırsa, prime esas kazanç tutarı hesabı ayrı ayrı yapılarak, prim buna göre kesilir. *Prime esas kazançlar MADDE üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında; a) Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır. b) Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları, emekli ikramiyesi ile Bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak yapılan aynî yardımlar ile Bakanlıkça belirlenecek diğer aynî yardımların asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen kısmı, prime esas kazanca tâbi tutulmaz. c) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tâbi sigortalılara ödenen döner sermaye katkı payları ve döner sermayelerden başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve benzeri ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylığının % 200'ünü aşan kısmı prime esas kazanca tâbi tutulmaz. Yukarıdaki fıkranın (b) ve (c) bentlerinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca tâbi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tâbi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz. Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tâbi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin üst sınırı aşan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak oniki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir. Toplu iş sözleşmelerine tâbi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tâbi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz. Saatlik, günlük, haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmış olmayıp da komisyon ücreti ve kâra katılma gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak günlük kazançları, 82 nci madde hükmüne göre belirlenen alt sınırdır. Bir işverene tâbi olarak çalışan sigortalının belirli ücretinin dışında ayrıca yukarıdaki fıkra kapsamında ücret alması halinde, prime esas günlük kazancı bunların toplamından oluşur. Bu Kanun gereğince primlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç, sigortalının, bir ay için prime esas tutulan kazancının otuzda biridir. Ancak günlük kazancın hesabına esas tutulan ay içindeki bazı günlerde çalışmamış ve çalışmadığı günler için ücret almamış sigortalının günlük kazancı, o ay için prime esas tutulan kazancının ücret aldığı gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Sigortalıların günlük kazançlarının hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, bunların prim ödeme gün sayılarını gösterir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada gün kesirleri bir gün kabul edilir. İşveren ve sigortalı arasında çağrı üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde taraflar arasında çalışma süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiş ise, sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı yukarıdaki fıkra hükmüne göre hesaplanır. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların aylık prime esas kazançları, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen kazançta bir değişiklik olması durumunda, sigortalının yeniden beyan ettiği kazanç üzerinden hesaplanan prim tahsil edilir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişi, aynı zamanda işveren ise beyan edeceği aylık kazancı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olamaz. Beyanda bulunmayan sigortalının primleri, prime esas asgarî aylık kazanç üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya beyan ettiği kazancın düşük olduğu tespit edilen sigortalıların prime esas kazançları, tespit edilen kazanç düzeyine çıkartılarak beyan edilen kazançla arasındaki farkın primi 89 uncu madde hükümlerine göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilir. Sigortalı olmayı gerektiren şekilde birden fazla işte çalışılması halinde, bu Kanun gereğince alınacak primlerine esas tutulacak aylık ve günlük kazancının tespitinde, yalnızca bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen 4 üncü maddenin ilgili bendi kapsamındaki işlerden elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarı ayrı ayrı dikkate alınır ve primler buna göre hesaplanır. Yalnızca genel sağlık sigortasına tâbi olanlar bakımından prime esas aylık kazancın tespitinde; 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katının otuz günlük tutarı, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kişiler için asgarî ücret, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ile 5 inci maddenin (f) bendinde belirtilen kişiler için ise prime esas asgarî kazanç tutarı esas alınır. Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. 29 29

30 Günlük Kazanç Sınırları
Bu kanun* gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının “6,5” katıdır. Günlük kazançları yukarıda belirtilen alt sınırın altında olan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır. *(5510 Sayılı SGK Kanunu) Günlük kazanç sınırları MADDE 82- Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı, asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır. Günlük kazançları yukarıdaki fıkrada belirtilen alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır. İkinci fıkraya göre sigortalının kazancı alt sınırın altında ise bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta primleri ile ücretsiz çalışan sigortalılara ait sigorta primlerinin tümünü işveren öder. Sigortalıların bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen aynı sigortalılık haline tâbi olacak şekilde birden fazla işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen primler toplamı, bu sigortalılık hali için belirlenen prime esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep tarihini takip eden ay içinde hissesi oranında sigortalıya defaten geri ödenir. Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz ödenmez. 30 30

31 Prim Belgeleri ve Ölçümleme
İşveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların; Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını, Prime esas kazançlarını, Prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren aylık prim ve hizmet belgesini, ait olduğu ayı takip eden ayın “yirmi beşinci” gününün sonuna kadar Kuruma (SGK) vermekle, Sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bunu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, “on beş” gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Prim belgeleri ve işyeri kayıtları MADDE 86- İşveren bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların; a) Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını, b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarını, c) Prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını, gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet belgesini, ait olduğu ayı takip eden ayın yirmibeşinci gününün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yıl başından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince, saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek zorundadır. İşverenin, sigortalıyı, 4857 sayılı İş Kanununun 7 nci maddesine göre başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir alan, geçici iş ilişkisi süresine ilişkin birinci fıkrada belirtilen belgelerin aynı süre içinde işverene ait işyerinden Kuruma verilmesinden, işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kamu idareleri ile toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerlerinde bu şart aranmaz. Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi gereken süre içinde Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. Sigortalıyı çalıştıran işveren ile alt işveren ve iş görme edimini yerini getirmek üzere sigortalıyı geçici olarak devralan işveren; aylık prim ve hizmet belgesinin Kurumca onaylanan bir nüshasını sigortalının çalıştığı işyerinde, birden ziyade işyeri olması halinde ise sigortalının çalıştığı her işyerinde ayrı ayrı olmak üzere, Kuruma verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden başlanarak, müteakip belgenin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar, sigortalılar tarafından görülebilecek bir yere asmak zorundadır. Fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden veya kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır. Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır. Sigortalının çalıştığı bir veya birden fazla işte, bu Kanunda yazılı şartları yerine getirmiş olmasına rağmen, kendisi için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin işveren tarafından verilmediği veya verilen aylık prim ve hizmet belgesinde kazançların veya prim ödeme gün sayılarının eksik gösterildiği Kurumca tespit edilirse, hastalık ve analık sigortalarından gerekli ödemeler yapılır. Bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, 102 nci maddeye göre işlem yapılır. Kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle prim belgelerinin farklı sürelerde verilme zamanını belirlemeye, Kurum yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile belgelerin içerik ve şekli, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. 31 31

32 Primlerin Hesaplanması ve Ödenmesi
İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek “en geç ertesi ayın sonuna kadar” Kuruma öder. Kurum, prim ve her türlü alacaklarını, işverenlere olan borçlarından mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkilidir. Primlerin ödenmesi MADDE üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma öder. Hak edilen ancak, ödenmemiş olan ücretler üzerinden hesaplanacak primler hakkında da birinci fıkradaki hüküm uygulanır. 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b), (c), (d) ve (g) bentleri gereği genel sağlık sigortalısı sayılanlar için, her ay otuz tam gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi zorunludur. 87 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primlerini takip eden ayın sonuna kadar Kuruma öderler. Bunlardan sosyal güvenlik destek primine tâbi olanların primleri, aylıklarından kesilmek suretiyle tahsil edilir. Bu kişiler primlerini en fazla 360 günle sınırlı olmak üzere peşin olarak erken ödeyebilir. Erken ödeme halinde erken ödenen her gün için 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Ek 1 inci maddesine göre erken ödeme indirimi hükümleri uygulanır. Ancak yapılan erken ödeme indirimi, prime esas kazançtan indirilmez. Erken ödemede sigortalılık süresi, sigorta priminin ait olduğu her ayın ilk gününden itibaren, prim ödeme gün sayısına dahil edilir. Erken ödeme yapılan ve prim ödeme gün sayısına dahil edilmeyen sürede isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesi halinde, sigortalılık süresine sayılmayan günlere ait primler, ilgililere iade edilir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların, her ay için otuz tam gün prim ödemesi zorunludur. Bu kapsamdaki sigortalılardan, bu Kanuna göre tescilleri yapıldığı halde, beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin dokuzuncu fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarını, tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenler, çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek, en geç ödemenin yapıldığı tarihi takip eden onbeş gün içinde Kuruma öderler. 87 nci maddenin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentlerinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primleri ilgili ayı takip eden ayın sonuna kadar Kuruma öderler. Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz. Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların prim borçları, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ % 3 oranları arasında olmak üzere kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye Kurum yetkilidir. Prim borçları katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebilir. Bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibi kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı veya iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir. Bu işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan prim borçlarının birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen onbeş gün içinde mahsup suretiyle ödenmesi halinde, yasal süresi içinde ödendiği kabul edilir. Ancak prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi talebinde bulunulduğu halde, süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup edilen prim borçları için birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır. Kurum, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri; iştigal konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibariyle belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir. Kurum, prim ve her türlü alacaklarını, işverenlere olan borçlarından mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye yetkilidir. Primlerin özel ödeme şekilleri kullanılmak suretiyle ödenmesi zorunluluğunu getirmeye ve primlerin yatırılacağı tahsilât kuruluşlarını belirlemeye Kurum yetkilidir. Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz. Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise, kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri, görevleri ile ilgili olarak Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Kurum, kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili için en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır. Miktarı Kurum Yönetim Kurulunca belirlenen tutarı geçen ve yurt dışına çıkış yasağı konulacağına dair ihtar tebliğ edilmesine rağmen, borcunu ödemeyen işverenlerin kendileri veya kanunî temsilcileri hakkında Kurumun talebi üzerine, 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22 nci maddesi hükümleri uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile haklı sebebin neler olduğu, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. 32 32

33 İşverenin Yükümlülükleri
İşe girişleri kuruma zamanında bildirmek. Aylık prim ve hizmet belgelerini zamanında ve usulüne uygun olarak kuruma bildirmek. Aylık prim ve hizmet belgelerini işçilerin görebileceği bir yere asmak. Belirlenen sigorta primlerini kuruma ödemek. İş kazası ve meslek hastalıklarını bildirmek. İş yeri kayıt belgelerini “10 yıl” süreyle saklamak. İstenmesi halinde, iş yeri belgelerini yetkililere göstermek. Kaynak: 33 33

34 Sigorta Hakkının Düşmesi
Sigortalılık, bu Kanunda (5510) belirtilen sigortalı sayılma şartlarının* kaybedilmesi veya ölüm halinde sona erer. *SİGORTALI SAYILANLAR MADDE 4- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise; 1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, 2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar, 3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, 4) Tarımsal faaliyette bulunanlar, c) Kamu idarelerinde; 1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, 2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar. Birinci fıkranın (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler; a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler, b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar, c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar, d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar, e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar, f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar, hakkında da uygulanır. Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler; a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar, b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu üyeleri, c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler, d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri, e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri, Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. SİGORTALILIĞIN ZORUNLU OLUŞU, SONA ERMESİ VE SOSYAL GÜVENLİK SİCİL NUMARASI MADDE 92- Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin sigortalı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir. Bu Kanuna göre alınacak sigorta primleri ve idarî para cezalarının ödenmesi için, Kurumca işverene yapılacak bildirim üzerine prim borçları ve idarî para cezaları ödenmezse, Kurumca düzenlenen prim borcunu ve idarî para cezasını gösteren belgeler resmî dairelerin usûlüne göre düzenledikleri belgeler hükmündedir. Sigortalılık, bu Kanunda sayılan sigortalı sayılma şartlarının kaybedilmesi veya ölüm halinde sona erer. Sigortalılar, isteğe bağlı sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin; genel sağlık sigortalıları ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin tescil ve diğer tüm işlemlerinde sosyal güvenlik sicil numarası olarak Türk vatandaşları için T.C. kimlik numarası, yabancı uyruklu kişiler için ise Kurumca verilecek sosyal güvenlik sicil numarası kullanılır. 34 34

35 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
Ülkemizde, sosyal güvenlik; birbirinden farklı kurum ve kanunlarla yürütülmekte idi (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı) Tarihinde yürürlüğe giren “5502” Sayılı Kanun ile bu üç kuruluş tek çatı altında birleştirilerek “Sosyal Güvenlik Kurumu” adını aldı. Tarihinde “5510” Sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile çalışanlara sosyal güvenlik alanında eşit hizmet verilmesi amaçlanmıştır. 35 35

36 MODÜL:2 VERGİ MEVZUATI 36 36

37 A-VERGİNİN TANIMI VE ÇEŞİTLERİ
Vergi Nedir? Devletin, kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla, bir kanuna dayanarak gerçek ve tüzel kişilerden, ödeme gücüne göre aldığı paradır. Vergi ödemek anayasal bir görevdir. Vergi, devlete kaynak yaratarak, yatırım ve harcamalarını karşılanmasını sağlar. 37 37

38 Vergi, devletin en önemli gelir kaynağıdır.
Devletin kanunla belirlediği vergileri öderken, vergi ödeyen kişilerin, kamu hizmetlerinden yararlanma düzeyi göz önünde bulundurulmaz. Yani vergi karşılıksızdır. Vergi, kişilerin ödeme güçleri göz önüne alınarak belirlenir ve tahsil edilir. Vergi, para olarak ödenir. Kaynak: 38 38

39 Verginin Türleri Vergiler, çeşitli açılardan sınıflandırılırlar. En yaygın sınıflandırma, verginin kaynağına göre yapılan sınıflandırmadır. Kaynağına göre vergiler: Gelir üzerinden alınan vergiler (Gelir vergisi*, kurumlar vergisi) Gider üzerinden alınan vergiler (KDV, ÖTV, akaryakıt tüketim vergisi) Servet üzerinden alınan vergiler (Emlak vergisi, veraset ve intikal vergisi) 39 39

40 Serbest meslek kazançları, Ücretler, Gayri menkul sermaye iratları,
* Gelir vergisi aşağıda açıklanacak olan yedi gelir unsurundan alınır. Ticari kazançlar, Zirai kazançlar, Serbest meslek kazançları, Ücretler, Gayri menkul sermaye iratları, Menkul sermaye iratları, Sair kazanç ve iratlar. 40 40

41 Ticari Kazanç Ticari kazançlar, gerçek kişilerin ticari ve sınai faaliyetten elde ettikleri para veya para ile ölçülebilen menfaatlerdir. Genel olarak ticari faaliyet dendiğinde, mal alım-satımı, imalat, hizmet işletmeciliği gibi faaliyetler akla gelmelidir. Vergi yükümlüleri kar ettikleri sürece ticari kazançları üzerinden vergi öderler. Kar yoksa vergi ödenmez. Kaynak: Ticari kazanç olarak sayılan menfaatler; Aşağıda sayılan faaliyetlerden elde edilen kazançlar ticari kazançtır. 1. Maden, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri ile tuğla ve kiremit harmanlarının işletilmesinden, 2. Coberlik işlerinden (Coberlik; borsaya kayıtlı olarak ve kendi nam ve hesabına hisse senedi ve tahvil alım satımı yapılmasıdır), 3. Özel okul ve hastanelerle benzeri yerlerin işletilmesinden, 4. Gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden; 5. Kendi nam ve hesaplarına menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşanların bu faaliyetlerinden, 6. Satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından elde edilen kazançlar, 7. Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar. Kollektif ortaklıklarda ortakların, adi veya eshamlı komandit ortaklıklarda komandite ortakların, ortaklık karından aldıkları paylar şahsi ticari kazanç hükmündedir. 41 41

42 Ticari kazanç sağlayan mükellefler, bir takvim yılı içinde elde ettikleri ticari kazanç ve iratlarını, izleyen yılın “1-25 Mart” tarihleri arasında yıllık beyanname ile beyan etmek zorundadırlar. Tahakkuk eden vergi, “mart ve temmuz” aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir. 42 42

43 Zirai Kazançlar Ziraai faaliyetleri nedeniyle gelir elde eden mükellefler, bu kapsamda vergilendirilir. Zirai kazanç nedeniyle gerçek usulde ve deftere tabi olarak vergilendirilenler büyük zirai işletmelerdir. Ziraat ve hayvancılıkla ilgili ürünlerini satan müstahsillerden stopaj (kesinti) yolu ile vergi alınır. (Örneğin, mandıraya süt, tüccara buğday satan üreticiye ödenen paradan vergisi kesilir.) 43 43

44 Serbest Meslek Kazançları
Kazancı, sermayesinden ziyade mesleki eğitim ve birikiminden kaynaklanan, zihni faaliyetlere dayanan kişilere “serbest meslek erbabı” denir. Bunların kazançları da serbest meslek kazancı olarak adlandırılır. Bir işverene bağlı olmaksızın serbest olarak çalışan doktor, avukat, mimar, mühendis, muhasebeci, mali müşavir gibi kişiler serbest meslek kapsamına girer. (Tüccar, esnaf, zanaatkar vs. serbest meslek grubuna girmez) Serbest meslek erbabı olan kişiler, mesleki kazançlarını, tuttukları “Serbest meslek kazanç defterine” istinaden tespit ederler. Serbest meslekten söz edebilmemiz için : 1- İşin içinde sermaye olmayacak.:Alım-satım işi yapanlar serbest meslek olamaz. 2- İlmi ve mesleki bilgi gerektirecek ve bu ihtisasa dayanacak: Mesleği ile ilgili eğitim alması gerekir. Genelde mesleki bilgiler üniversitelere verilir ancak meslek liselerinin de bu kapsama girdiği açıktır. 3- Bir işveren tabi olmamak: Kamu veya özel sektörde çalışanlar için bu tanımı kullanamayacağımızı gösterir. SERBEST MESLEK KAZANCI SAYILAN HALLER Bazı faaliyetler, yukarıda sayılan serbest meslek faaliyetinin özelliklerini taşımasa bile Gelir Vergisi Kanunu tarafından serbest meslek kazancı sayılmaktadır. Bunlar:  Tahkim işleri dolayısıyla hakemlerin aldıkları bedeller,  Serbest meslek faaliyetinde bulunan kollektif ve adi şirketlerde ortaklar, adi komandit şirketlerde komanditeler,  Gümrük komisyoncuları, bilumum borsa ajan ve acenteleri, noterler, noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar,  Serbest meslek erbabını bir araya getirip kazançtan pay alanlar,  Dava vekilleri, müşavirler, kurumlar ve tüccarlarla serbest meslek erbabının ticarî ve meslekî işlerini takip edenler ve konser veren müzik sanatçıları,  Telif haklarının sahibi veya kanuni mirasçıları tarafından satılması kiralanması,  Vergi Usul Kanunu'nun 155 inci maddesinde belirtilen şartlardan en az ikisini taşıyan ebe, sünnetçi, sağlık memuru, arzuhalci, rehber gibi mesleki faaliyette bulunanlar. Şahıs şirketlerinden serbest meslek faaliyeti ile uğraşan adi ve kolektif şirket ortakları ile adi komandit şirketlerin komandite ortakları serbest meslek erbabı sayılır ve bu kişilerin ortaklıktan aldıkları pay serbest meslek kazancıdır. BEYANNAME NE ZAMAN VE NEREYE VERİLECEK?  1 Ocak – 31 Aralık 2006 döneminde faaliyette bulunan serbest meslek kazancı elde eden mükellef, bu dönemde elde ettiği serbest meslek kazancını 2007 yılının Mart ayının (1 Mart – 15 Mart) onbeşinci günü akşamına kadar verilecek yıllık beyanname ile beyan etmesi gerekmektedir.  Beyanname mükellefin serbest faaliyetinden dolayı bağlı bulunduğu yer vergi dairesine verilecektir.  Beyanname elden verilebileceği gibi posta ile de gönderilebilecektir. Beyanname taahhütlü olarak posta ile gönderildiğinde, postaya veriliş tarihi beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir. Beyanname normal adi posta ile gönderilirse beyannamenin vergi dairesine ulaştığı tarih beyannamenin verildiği tarih olarak kabul edilecektir. VERGİ NE ZAMAN VE NEREYE ÖDENECEK? Beyanname üzerinde hesaplanan gelir vergisi, 2007 yılının Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksitle ödenecektir. Hesaplanan vergi, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine ödenebileceği gibi vergi tahsiline yetkili banka şubelerine de ödenebilecektir. 44 44

45 Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilât için iki nüsha “serbest meslek makbuzu” düzenler. Bir takvim yılı içerinde elde edilen serbest meslek kazancı, bir sonraki yılın “1-25 Mart” tarihleri arasında verilecek yıllık beyanname ile beyan edilir. Hesaplanan gelir vergisi, “mart ve temmuz” aylarında iki eşit taksit olarak, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine veya vergi tahsiline yetkili banka şubelerine ödenir. Kaynak: Gelirler İdaresi Başkanlığı 45 45

46 Ücretler Ücret kazancı elde edenler, bu kazançları nedeniyle gelir vergisi öderler. Ancak bu vergiyi vergi dairesine bizzat kendileri yatırmazlar. Ücret ödeyen işveren, çalışanların ücretlerinden yaptığı vergi kesintisini “muhtasar beyanname” ile vergi dairesine bildirip yatırır. Muhtasar beyanname aylık (çalışan sayısı az ise üç ayda bir) verilir. Bir aya ilişkin vergiler bir sonraki ayın “23.” günü akşamına kadar beyan edilip, “26.” günü akşamına kadar ödenir. 46 46

47 Gayrimenkul Sermaye İradı
Arazi, bina, maden ocakları, gibi taşınmaz malların (gayrimenkullerin) gelirleri nedeni ile ödenen vergidir. Uygulamada daha çok kira gelirleri nedeniyle karşılaşılır. İçinde bulunulan yıla ait kira gelirleri, bir sonraki yılın “mart” ayı içerinde beyan edilir. Belirlenen vergi, “mart ve temmuz” aylarında iki taksit olarak ödenir.* *2008 yılı için yıllık kira gelirinin lirası vergi dışıdır. Bu rakamın üzerinde ki kira gelirinin vergisi ödenecektir. Arazi, Bina, Binaya ait kısımlar, Maden suları, Memba suları, Madenler, Taş ocakları, Kum ve çakıl üretim yerleri, Tuğla ve kiremit ocakları, Tuzlalar, Telif hakları, İmtiyaz haklarından* elde edilen gelirler, Her türlü motorlu araç ve eklentileri, Gemi ve gemi payları, Voli mahalleri** ve dalyanlar, vb. *Arama, işletme ve imtiyaz hakları ve ruhsatları, ihtira beratı (İhtira beratının mucitleri veya kanuni mirasçıları tarafından kiralanmasından doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır.), alameti farika, marka, ticaret unvanı, her türlü teknik resim, desen, model, plan ile sinema ve televizyon filmleri, ses ve görüntü bantları, sanayi ve ticaret ve bilim alanlarında elde edilmiş bir tecrübeye ait bilgilerle gizli bir formül veya bir imalat usulü üzerindeki kullanma hakkı veya kullanma imtiyazı gibi haklar (Bu hakların kullanılması için gerekli malzeme ve teçhizat bedelleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılır.); **Voli yeri, deniz ve iç sularda su ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahasıdır.   47 47

48 Menkul Sermaye İradı Para ya da tahvil, hazine senedi, hisse senedi, bono gibi kağıtlardan elde edilen kar payı, faiz, ve benzeri gelirlere, borsacılık işlemlerinden elde edilen gelirlere “menkul sermaye iradı” denir. İçinde bulunulan yıla ait elde edilen, beyana tabi menkul sermaye iratlarının, Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile bir sonraki yılın “mart” ayının “yirmi beşinci” günü akşamına kadar beyan edilmesi gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesine göre kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı gelirler menkul sermaye iradı sayılmaktadır: Her çeşit hisse senetlerinin kar payları (temettü gelirleri) İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar) Kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar payları Devlet Tahvili ve Hazine Bonosu faizleri ile diğer her türlü tahvil ve bono faizleri (Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirler dahil olmak üzere) Her çeşit alacak faizleri Mevduat faizleri Hisse senetleri ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kar payları ile kar ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kar payları ve özel finans kurumlarınca kar ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kar payları (Menkul kıymetler yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları) Repo gelirleri Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından çeşitli adlarla yapılan ödemeler. 48 48

49 Beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi, “mart ve temmuz” aylarında, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine veya vergi tahsiline yetkili banka şubelerine iki eşit taksitte ödenir. 49 49

50 Sair Kazanç ve İratlar Yukarıda açıklanan 6 gelir unsurunun dışında kalan her türlü kazanç ve iratlar bu grupta vergilendirilir. Örneğin, değer artış kazançları, şerefiyeler vs. (Kamu kuruluşlarının yaptığı bayındırlık hizmetleri-yol, liman vs. nedeniyle mülklerinin değerinde yüksek miktarda artış olanlar bu grupta vergilendirilirler.) 50 50

51 Gelir Vergisi Karşısında Mükelleflerin Durumu
Gelir vergisi karşısında mükellefler 3 gruba ayrılabilir. Buna göre; 1. Vergiden muaf olanlar. (Örneğin seyyar simitçiler, ayakkabı boyacıları vs.) 2. Basit Usulde Vergilendirilenler. (Çok küçük ölçekte esnaflık yapanlar. Örneğin berber, tamirci vs.) 51 51

52 3. Gerçek Usulde Vergilendirilenler. Kendi arasında ikiye ayrılır:
Birinci sınıf tüccarlar. (Büyük ölçekli iş yapan, fabrika, imalathane, ticarethane gibi tüccar ya da kuruluşlardır.) İkinci sınıf tüccarlar. (Birinci sınıf tüccar grubuna girmeyen ticari ve endüstriyel faaliyet gösteren kişilerdir.) Not: Birinci ve İkinci sınıf tüccar ayrımı, miktarları her yıl belirlenen alım-satım ölçülerine göre yapılmaktadır. 52 52

53 B-BEYANNAME ÇEŞİTLERİ VE BEYANNAME DÜZENLEME
Çağımızda, verginin yükümlüsü tarafından hesaplanarak devlete bildirilip ödenmesi sistemi uygulanmaktadır. Buna “beyan sistemi” denir. Ödenecek verginin hesaplanıp bildirildiği formlara “beyanname” denir. Her verginin kendine özgü beyannamesi vardır. Ülkemiz uygulamasında en çok kullanılan beyannameler şunlardır: 53 53

54 Katma Değer Vergisi (KDV) Beyannamesi
Katma Değer Vergisi (KDV) beyannamesi aylık olarak verilir. Bir aya ilişkin Katma Değer Vergisi, bir sonraki ayın “20.” günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilir. Usulüne uygun olarak beyan edilen Katma Değer Vergisi, ayın “25.” günü akşamına kadar ödenir. 54 54

55 Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi
Ticari kazanç sahipleri, bir yıla ilişkin gelir, gider ve vergilerini “Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi” ile gösterirler. Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi’ne tabi mükellefler, beyannamelerini takip eden yılın “15 Mart” günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine vermek zorundadırlar. Usulüne uygun olarak beyan edilen Yıllık Gelir Vergisi, “mart ve temmuz” ayında olmak üzere iki taksitte ödenir. 55 55

56 Muhtasar Beyanname Muhtasar; kısa, özet anlamına gelir.
Muhtasar beyanname, gelirlerinden kesinti (stopaj) yöntemiyle vergi kesilip ödeyen yükümlüler tarafından verilir. Örneğin; iş verenler çalıştırdıkları işçilerin ücretlerinden yaptıkları vergi kesintilerini bu beyanname ile beyan edip öderler. Kira gelirlerinde, geliri elde eden kişi gerçek usulde vergiye tabi değilse bunların gelirinden yapılacak kesintiler muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenir. Bir aya ait kesintiler sonraki ayın “23.” günü akşamına kadar beyan edilip ödenir. 56 56

57 C-VERGİ İLE İLGİLİ İŞLEMLER
Verginin tarhı: Ödenecek verginin ilgili yasaya göre hesaplanıp belirlenmesine “verginin tarhı” denir. Tarh yoluyla belirlenen, üzerinden vergi hesaplanacak tutara ise “matrah” denir. Örnek: İşçinin, vergi hesaplanacak ücreti verginin matrahıdır. Bunun %15’inin hesaplanmasına tarh denir. 57 57

58 Verginin tebliği: Tarh olunan verginin vergi yükümlü ya da sorumlusuna yazılı olarak bildirilmesidir (Beyana dayanan vergilerde tebliğ işlemi söz konusu değildir.) 58 58

59 Bir bakıma, verginin devletçe hak edilmesidir.
Verginin tahakkuku: Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesidir. Bir bakıma, verginin devletçe hak edilmesidir. Verginin tahsili: Tarh ve tahakkuk eden verginin devlete ödenmesidir. 59 59

60 Vergi Suç ve Cezaları Vergi suçu; yükümlüler ve sorumlular tarafından vergi kanunlarının koyduğu görev hükümlerine aykırı hareket edilmesidir. Vergi cezaları şu şekilde sınıflandırılır: Vergi Ziyaı (kaybı) Cezası,  Usulsüzlük Cezaları,  Vergi Kaçakçılığı.   Kaynak: Usulsüzlük Cezaları Genel Usulsüzlük Cezası Vergi kanunlarında yer alan, vergilendirmeyle ilgili ödevlerin yerine getirilmesi sırasında dikkate alınması gereken şekle ve usule ilişkin bir takım kurallara uyulmaması sonucunda usulsüzlük fiili işlenmiş olur. Bu durumda, söz konusu fiiller usulsüzlük cezası ile cezalandırılır. Usulsüzlük cezasını gerektiren fiiller Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesinde belirtilmiştir. Usulsüzlük cezası kesilecek mükellefler 6 gruba ayrılmış ve bu sınıflandırma “Kanuna Bağlı Cetvel” adıyla kanuna eklenmiştir. Özel Usulsüzlük Cezası Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinde belirtilen bazı hallerde özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu hallerden bazıları şöyledir: Fatura ve benzeri evrak verilmemesi ve alınmaması ile diğer şekli ve usul hükümlerine uyulmaması, Üzerindeki eksiklikler dolayısıyla hiç düzenlenmemiş sayılan belgeler, 7 günlük fatura düzenleme süresi içinde düzenlenmemiş faturalar, Serbest meslek makbuzu yerine fatura düzenlenmesi, Perakande satış fişi, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi gibi düzenleme zorunluluğu getirilmiş olan belgelerin düzenlenmemesi, bulundurulmaması, aslı ile örneğinin farklı tutarları içermesi gibi durumların tespiti. Özel usulsüzlük cezası idare ile mükellef arasında sık sık uyuşmazlık konusu olmaktadır. Bu konuda istikrar kazanan yargı kararları uygulamaya yön vermektedir. İşyeri Kapatma Cezası  tarihinde yürürlüğe giren tarih ve 5228 Sayılı kanunun 60/1-c maddesi ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu''nda işyeri kapatma cezasını düzenleyen mükerrer 354. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.  Vergi Ziyaı Cezası Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi nedeniyle, verginin zamanında tahakkuk ettirmemesi veya eksik tahakkuk ettirmesi ile oluşur. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile diğer şekillerde verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine neden olunması da vergi ziyaı olarak kabul edilir. Mükellef veya sorumlunun, Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde yazılı hallerde vergi ziyaına neden olması “vergi ziyaı suçu” olarak nitelendirilir. Vergi ziyaı suçu işleyenlere, vergi kaybına bağlı olarak vergi ziyaı czası kesilmesi yoluna başvurulacaktır. Vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan verginin bir katı oranında uygulanır. Bununla birlikte kanunda “nitelikli” olarak değerlendirilen fiillerin işlenmesi halinde vergi kaybına neden olunması halinde, hapis cezasının yanında vergi ziyaı cezasının da üç kat olarak kesilmesi öngörülmüştür. Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilmek şartıyla, kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden verilen vergi beyannameleri için kesilecek vergi ziyaı cezası %50 oranında uygulanacaktır. Ayrıca, Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesinde düzenlenen tekerrür hükmü uyarınca, adına vergi ziyaı cezası kesilen ve cezası kesinleşenler hakkında, cezanın kesinleştiği yılı takip eden yılın başından başlamak üzere 5 yıl içinde kişi veya kurum tekrar vergi ziyaına sebebiyet verir ise, vergi ziyaı cezası %50 arttırılmak suretiyle yani 1,5 kat olarak uygulanır. Aynı şekilde adına usulsüzlük cezası kesilenler ve ceza kesinleşenler adına da cezanın kesinleştiği yılı takip eden yılın başından başlamak üzere 2 yıl içinde tekrar usulsüzlük cezası kesilir ise ceza yüzde yirmi beş oranında arttırılarak uygulanır. Hürriyeti Bağlayıcı Cezalar Vergi Usul Kanunu’nun 359 maddesinde yer verilen hapis cezasını gerektiren nitelikli fiiller aşağıdaki gibidir: Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen, saklanma veya ibraz zorunluluğu bulunan; Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapılması, sahte isimlere hesap açılması veya işlemlerin matrahı azaltacak şekilde başka kayıt ortamlarına aktarılması, Defter, kayıt ve belgelerin tahrif edilmesi veya gizlenmesi, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması, Defter, kayıt ve belgelerin yok edilmesi veya değiştirilmesi, sahte belge düzenlenmesi veya bunların kullanılması, Maliye Bakanlığı ile anlaşma yapılmaksızın belge basılması, sahte belge basılması veya bunların kullanılması. Yurtdışına Çıkış Yasağı  6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında 36/A maddeside, Vergi Usul Kanunu ve Gümrük Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezaları ile ilgili ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen 7 gün içinde ödemeyen ya da söz konusu amme alacakları nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınanlar hakkında ilgili tahsil dairesinin talebi halinde yurtdışına çıkışı yasağı getirilebileceği belirtilmektedir. Yurt dışına çıkış yasağı, yüz bin TL ve üzerinde olan ve teminat altına alınmamış amme alacakları için uygulanır. İhtiyati Tahakkuk İhtiyati Tahakkuk sadece Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan bir kısmı için uygulanacağı öngörülen ihtiyatı tahakkuk, mükelleflerin henüz tahakkuk etmemiş borçlarının, tarh, tebliğ ve itiraz yollarından geçmeden ve dolayısıyla normal tahakkuk yollarını izlemeden yapılan tahakkuk işlemini ifade eder. İhtiyati tahakkuk kamu alacağını koruma amacına yönelik bir izlemedir. Kesin bir borç doğurmaz. Ancak, ihtiyati haciz ile birlikte uygulandığı takdirde işlerlik ve etkinlik kazanır. Aslında, mükellefin kaçmış olması, kaçma ihtimalinin olması, mallarını kaçırması ve hileli yollara başvurma ihtimalinin olması veyahut kamu alacağının tahsili için hakkında takibe başlanan borçlunun borcun tahsiline engel olabilmek maksadıyla mallarının tamamını ya da bir kısmını elden çıkarması, gizlemesi, muvazaalı olarak başkalarına devretmesi hallerinde uygulanması gereken bir önlemdir. Ancak, kanundaki ifade zafiyetinden dolayı, vergi ziyaı uygulanabilecek her durumda uygulanabilecek bir yöntem haline dönüşmüştür. Uygulamada şu an az başvurulan bir yöntemdir. İhtiyati Haciz İhtiyati haciz müessesesi kamu alacağını korumak amacıyla Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 13. maddesinde düzenlenmiştir: “İleride tahakkuk edecek olan veya henüz vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geçtiği halde ödeme emri tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak üzere yapılan hacze, ihtiyati haciz denir.” İhtiyatı haciz, henüz tahakkuk etmemiş olan borçlarla ilgili olarak ihtiyati tahakkuka bağlı olarak uygulanabilir. Sonucunda herhangi bir kamu alacağının doğabileceği bir vergi incelemesine başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca yapılan ilk hesaplara göre belirlenen miktar üzerinden ihtiyati haciz yapılabilir. Mükellefin kaçtığı, kaçma ihtimalinin olduğu, hileli yollara sapma olasılığı görüldüğü, talep edildiği halde mal beyanında bulunmadığı, inceleme altındaki işlemlerle ilgili mallarını elden çıkarması halinde ihtiyati haciz uygulamasına gidilecektir. Uygulamada, ihtiyati haciz konusu kamu alacakları teminatsız alacaklar gibi takip edilmektedir. Yani, ödeme vadesi geldiği halde, ödeme yapılmazsa, ödeme emri çıkarılmakta, ödeme emrine rağmen de ödeme yapılmazsa 7 günlük dava açma süresinin dolmasıyla ihtiyati haciz kesin hacze çevrilir. İhtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulamasına konu olan kamu alacaklarının toplamı yüz bin YTL’yi geçtiği takdirde mükellefe yurtdışına çıkış yasağı getirilebilir. 60 60

61 Vergi Ziyaı (kaybı) Cezası
Vergi yükümlü veya sorumlusunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden devletin vergi kaybına uğramasıdır. Cezası, uğranılan vergi kaybının bir katından üç katına kadardır.   61 61

62 Usulsüzlük Cezaları Vergi yasalarının şekle ve usule ilişkin hükümlerine uyulmamasından dolayı oluşan cezalardır. Birinci derece usulsüzlük, ikinci derece usulsüzlük ve özel usulsüzlük olmak üzere üçe ayrılır. Usulsüzlük türleri ve ceza miktarları ayrıntılı olarak V.U.K Madde’de düzenlenmiştir. 62 62

63 Hileli işlemlerle devletin vergi kaybına uğratılmasıdır.
Vergi Kaçakçılığı Hileli işlemlerle devletin vergi kaybına uğratılmasıdır. Vergi kaçakçılığı türleri ve verilecek ceza miktarları ayrıntılı olarak V.U.K Madde’de düzenlenmiştir. 63 63

64 Mükellefiyetlik Vergi kanunlarına göre üzerine vergi borcu düşen gerçek veya tüzel kişilere “mükellef” denir. Mükellefin en önemli görevi, vergi borcunu ödemektir. Vergi borcunu ödemenin dışında, defter tutmak, onaylatmak, işe başlamayı ve bırakmayı bildirmek, beyanname vermek, defter ve belgeleri saklamak ve istendiğinde vergi idaresine sunmak gibi görevleri de vardır. VUK madde:8 Vergi sorumlusu, gerçek mükellef olmamakla birlikte, gerçek mükelleflerle olan ilişkileri dolayısıyla vergi kanunlarının gösterdiği hallerde, verginin hesaplanarak kesilmesi ve vergi dairesine ödenmesi veya diğer bazı işlerin yapılması (defter tutma, beyanname verme vb.) mecburiyeti olan üçüncü kişilere denir. Kısacası verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Buradaki sorumluluk başkasının borcundan dolayı sorumluluktur. Vergi sorumlusu yaptığı işler dolayısıyla mükellefe çok benzemekle birlikte ondan farklıdır. Vergi sorumlusu verginin borçlusu değildir. Verginin asıl borçlusu mükelleftir. Vergi sorumlusu asıl vergi borçlusu olan mükellef adına ve onun ekonomik değerlerinden vergi keserek vergi dairesine ödemektedir. 64 64

65 Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı vergi yükümlüsünün borcundan dolayı muhatap olan kişidir. Örneğin; ücretlerinden gelir vergisi kesilen işçiler vergi yükümlüsü, bu kesintiyi yapıp vergi dairesine ödemek zorunda olan işveren vergi sorumlusudur. 65 65

66 Muaflık ve İstisnaları
Belirli özellikleri taşıyan ticaret ve sanat erbabı gelir vergisinin dışında tutulmuştur*. Buna “esnaf muaflığı” denilmektedir. Örneğin; seyyar simit satıcıları, seyyar ayakkabı boyacıları vergiden muaftır. Vergi konusunun bir kısmının verginin dışında tutulmasına “istisna” denir. Örneğin; 2008 yılı kira gelirlerinin yıllık 2400 TL’si vergiden istisna edilmiştir. *Vergiden İstisna Edilen Serbest Meslek Kazançları Müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikâye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryosu ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat gelir vergisinden müstesnadır. Eserlerin neşir, temsil, icra ve teşhir gibi suretlerle değerlendirilmesi karşılığında alınan bedel ve ücretler, istisnaya dahildir. Yukarıda yazılı kazançların arızi olarak elde edilmesi, istisna hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez (GVK, mad. 18). Telif kazançları istisnasından yararlananlara, GVK’nin 94. maddesinde yazılı olanlar tarafından, aynı maddenin 2/a bendi uyarınca, yaptıkları ödemelerden (tutarına bakılmaksızın) % 15 ( tarihinden itibaren % 17) oranında yapacakları tevkifat nihai vergileme sayılır. Telif kazançları istisnasından yararlananların defter tutma, belge düzenleme ve yıllık gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülükleri olmadığı gibi, başka gelirleri nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeleri halinde bile, hiçbir şekilde bu kazançlarını beyan zorunlulukları yoktur. 66 66

67 Emlak Vergisi Emlak* vergisi, tüm gayrimenkullerden alınan bir servet vergisidir. Bina, arsa ve arazilerin değerleri üzerinden alınan bir vergidir. Emlak vergi beyannamesi, dört yılda bir genel beyan döneminde mükelleflerin bağlı bulundukları ilgili belediyelere verilir. Emlak vergisi, belediyeler tarafından iki taksitte tahsil edilir. Birinci taksit “mart-nisan-mayıs” ayları içinde, ikinci taksit “kasım” ayında ödenir. *Emlak, binalı veya binasız tüm gayrimenkullerden oluşan servet anlamına gelir. 1970 yılında kabul edilen emlak vergisi, 1986 yılında itibaren belediyeler tarafından tahsil edilmeye başlanmıştır. emlak vergisi objektif vergiler grubunda yer alır. Ayrıca, süreklilik taşıyan olağan bir vergidir. özel bir servet vergisi olan emlak vergisinde bina ve arazi vergisi olmak üzere iki türü vardır. 67 67

68 Necdet BAŞARAN (Muhasebe Öğretmeni),
KAYNAKLAR: Necdet BAŞARAN (Muhasebe Öğretmeni), Çalışma Bakanlığı internet sayfası, İnternet ortamı, Çeşitli kitap ve dergiler. 68 68


"SİGORTA VE VERGİ MEVZUATI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları