Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

BİLİŞİM HUKUKU ETKİNLİKLERİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "BİLİŞİM HUKUKU ETKİNLİKLERİ"— Sunum transkripti:

1 BİLİŞİM HUKUKU ETKİNLİKLERİ
| | BİLİŞİM HUKUKU ETKİNLİKLERİ SOSYAL MEDYA UYGULAMALARI ARACILIĞIYLA İŞLENEN SUÇLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 27 KASIM 2012 SALI AVUKAT ÖZGÜR ERALP Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk ve İnsan Hakları Araştırma Topluluğu

2 SOSYAL MEDYA UYGULAMALARI ARACILIĞIYLA İŞLENEN SUÇLAR

3 Sosyal medyanın gelişimi
1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de bilgisayar, internet ve cep telefonu kullanımının artmaya başlamasıyla özel hayatın gizliliğinin bu elektronik cihazlar ve sistemler aracılığıyla ihlal edilmesinde de ciddi bir artış gözlenmiştir. İlk başlarda kişiler arasındaki elektronik iletişim elektronik posta ( ) aracılığıyla sağlanmaya başlanmış sonraları yahoogrouops, googlegroups gibi elektronik posta gruplarıyla topluluk içi elektronik yazışmalar devresi başlamış ve forum özellikli internet siteleriyle bu paylaşımlar artmaya başlamıştır.  Özellikle 2000’li yıllarda internet üzerinden icq,msn Messenger gibi sohbet programlarının kullanımı artmaya başlamış ve nihayet 2010’lu yıllara doğru facebook, twitter, friendfeed, yonja, foursquare, youtube gibi sosyal medya uygulamalarını kullanımı yaygınlaşmıştır. Wordpress, blogger gibi uygulamalarla kişiler çok kısa bir süre içerisinde ücretsiz olarak internet üzerinden yayıncılık yapabilmeye başlamışlardır. Google gibi güçlü ve etkin arama motorları sayesinde de bu alanlarda yapılan yayınlara kullanıcıların kolaylıkla ulaşabilmesi mümkün hale gelmiştir. Cep telefonu kullanımının artmasına paralel olarak da cep telefonu sesli ve görüntülü görüşmesinin yanı sıra SMS (Short Message Service - Kısa Mesaj Servisi) ve MMS Nedir. MMS (Multi Medya Message ) teknolojisi de sıkça kullanılır hale gelmiştir. Nokia, Samsung, Blackberry ve İphone gibi yeni nesil akıllı cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla da cep telefonu aracılığıyla fotoğraf ve video çekme, ses kaydetme gibi işlemler çok basit bir şekilde yapılabilir hale gelmiştir. Bu cep telefonlarının internet bağlantısı olması sayesinde application olarak adlandırılan uygulamalar aracılığıyla bu ses ve görüntü kayıtlarının saniyeler içerisinde facebook, twitter, friendfeed, yonja, foursquare, youtube gibi  sosyal medya paylaşım sitelerinde yayınlanması imkanı sağlanmıştır. Whatsapp, Blackberry Messenger, BBS Bulletin Board System ("Mesaj Panosu Sistemi") gibi iletişim uygulamaları aracılığıyla da kişiler cep telefonları aracılığıyla bluetooth, kızılötesi (infrared)  sms veya mms teknolojisini kullanmadan bu türden ses ve görüntü dosyalarını son derece pratik bir şekilde paylaşabilmektedirler.

4 Sosyal medya nedir? Web 2.0'ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. Zaman ve mekân sınırlaması olmadan (mobil tabanlı), paylaşımın, tartışmanın esas olduğu bir insanî iletişim şeklidir. Sosyal medya platformlarında insanlarla buluşur ve iletişimde bulunursunuz. İnsanlara yardım eder, yardım alır, sorularına cevap verir ve kendi sorularınızı sorarsınız. Bu bakımdan sosyal medya resmi olmayan eğitim yollarından da bir tanesidir. Teknoloji, telekomünikasyon, sosyal iletişimin kelimeler, görseller, ses dosyaları yolu ile sağlandığı bir yapıya sahiptir. İnsanlar hikâyelerini ve tecrübelerini bu bağlamda paylaştığı bir çerçeveye de sahiptir. Sosyal medya aynı zamanda "Kullanıcıların Ürettiği İçerik" ve "Müşterilerin Ürettiği Medya" kavramlarını da ortaya çıkarmış, bu yapısıyla da ticari plandaki anlamını kazanmıştır. Ama Andreas Kaplan ve Michael Haenlein’in 2010’daki tespitine göre Sosyal Medya; “Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılanmaların kullanıcı merkezli bir şekilde üretilmesine ve geliştirilmesine izin veren internet tabanlı uygulamaların bütününe”[1] denilmektedir

5 Geleneksel medyadan farkları
Sosyal medya gazete, televizyon ve film gibi geleneksel medyadan farklıklar gösterirler. Genellikle geleneksel medya enformasyonun yayınlanması için belirli kaynaklara ihtiyaç duyarken, bilgiyi yayınlamak veya erişmek için sosyal medya göreceli olarak masrafsızdır ve erişim araçları herkese açıktır (bireyler bile kullanabilir). Bir matbaa yatırımı veya TV yayını yapmak için zorunlu olan lisansa ihtiyaç duyulmaz. Geleneksel medya genellikle “endüstriyel”, “broadcast” veya “mass” medya olarak tanımlanır. Sosyal medya’nın ve geleneksel medyanın ortak taşıdığı bir karakteristik özellik, küçük veya büyük kitlelere ulaşabilmeleridir; örneğin, hem bir blog yazısı hem de bir televizyon programı sıfır kişiye de ulaşabilir milyonlarca kişiye de ulaşabilir. Sosyal medya ve geleneksel medya arasındaki farkları tanımlamaya yardımcı olacak özellikler kullanılan yönteme göre farklılıklar gösterebilir. Bu özelliklerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Erişim - Hem geleneksel medya hem de sosyal medya teknolojileri herkesin genel bir kitleye erişebilmesine olanak tanır. Erişilebilirlik - Geleneksel medya için üretim yapmak genellikle özel şirketlerin ve hükümetlerin sahipliğindedir; sosyal medya araçları genel olarak herkes tarafından az veya hiç maliyetle kullanılabilir. Kullanılırlık - Geleneksel medya üretimi çoğunlukla uzmanlaşılmış yetenekler ve eğitim gerektirmektedir. Çoğu sosyal medya için bu geçerli değildir veya bazı durumlarda yetekler tamamen değişmiş ve yenidir, yani herkes üretimde bulunabilir. Yenilik – Geleneksel medya iletişimlerinde meydana gelen zaman farkı (günler, haftalar, hatta aylar) anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir (Tepkilerin zaman aralığına katılımcılar karar verir). Geleneksel medya da sosyal medya uygulamalarına adapte olmaktadır, dolayısıyla yakın zamanda bu farklılık ortadan kalkacaktır. Kalıcılık - Geleneksel medya yaratıldıktan sonra değiştirilemez (bir dergi makalesi basıldıktan ve dağıtıldıktan sonra aynı makale üzerinde değişiklik yapılamaz), oysa sosyal medya yorumlar veya yeniden düzenlemeyle anında değiştirilebilir.

6 Hukuki yaptırımlar Medeni Kanun madde 23,24,25 ile Borçlar Kanunu maddeleri, Ticaret Kanunu maddeleri, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun maddeleri ile Maddeleri  gereğince hakları tecavüze uğrayan kişi veya kişiler tazminat isteminde bulunabilirler.

7 TÜRK CEZA KANUNU    Kanun Numarası : 5237 Kabul Tarihi : 26/9/2004 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 12/10/2004 Sayı :25611 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 43 Sayfa:

8 Tehdit Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.

9 Şantaj Madde 107- (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) (Ek: 29/6/2005 – 5377/14 md.) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

10 Hakaret Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

11 Mağdurun belirlenmesi
Madde 126- (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

12 İsnadın ispatı   Madde 127- (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır. İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi halinde, cezaya hükmedilir.

13 İddia ve savunma dokunulmazlığı
Madde 128- (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

14 Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. (2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. (3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

15 Kişinin hatırasına hakaret
        Madde 130- (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır. (2) Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

16 Soruşturma ve kovuşturma koşulu
        Madde 131- (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır. (2) Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.

17 Haberleşmenin gizliliğini ihlal(1)
Madde 132- (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.(1) (2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(1) (3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 2/7/ /79 md.) İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.(1) (4) (Mülga: 2/7/ /79 md.)

18 Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması(2
)         Madde 133- (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) (2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) (3) (Değişik: 2/7/ /80 md.) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

19 Özel hayatın gizliliğini ihlal(1)
        Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.(1) (2) (Değişik: 2/7/ /81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

20 Kişisel verilerin kaydedilmesi
        Madde 135- (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

21 Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

22 Nitelikli haller Madde 137- (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların; a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle, b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Verileri yok etmeme         Madde 138- (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Şikayet Madde 139- (1) Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması         Madde 140- (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

23 Karşılıksız yararlanma
        Madde 163- (1) Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) (Ek: 2/7/ /83 md.) Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

24 Hayasızca hareketler         Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

25 Müstehcenlik Madde 226- (1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten, b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten, c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden, d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arz eden, satan veya kiraya veren, e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan, f) Bu ürünlerin reklamını yapan, Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır. (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.

26 Bilişim sistemine girme
Madde 243- (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. (3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

27 Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme
        Madde 244- (1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. (4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

28 İftira Madde 267- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır. (3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur. (5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; süreli hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, mahkûm olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur. (6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. (7) İftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; iftira eden kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (1) (8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar. (9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.

29 Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
        Madde 268- (1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.(2)

30 Suç uydurma         Madde 271- (1) İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.

31 Gizliliğin ihlali Madde 285- (1) (Değişik: 2/7/2012-6352/92 md.)
(1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun oluşabilmesi için; a) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin gizliliğinin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi, b) Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması, gerekir. (2) Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. (3) Kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Ancak, bu suçun oluşması için, tanığın korunmasına ilişkin olarak alınan gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz. (4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde, ceza yarısına kadar artırılır. (5) Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (6) Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz.

32 Cumhurbaşkanına hakaret
        Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

33 Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
        Madde 300- (1) Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu hüküm, Anayasada belirlenen beyaz ay yıldızlı al bayrak özelliklerini taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik alameti olarak kullanılan her türlü işaret hakkında uygulanır. (2) İstiklal Marşını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Bu maddede tanımlanan suçların yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

34 Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (1)
Madde 301- (Değişik: 30/4/ /1 md.) (1) Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Devletin askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. (4) Bu suçtan dolayı soruşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

35 Halkı askerlikten soğutma
        Madde 318- (1) Halkı, askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte teşvik veya telkinde bulunanlara veya propaganda yapanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.

36 Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama
        Madde 329- (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklayan kimseye beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeye koymuşsa, faile on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. 9044 (3) Fiil, failin taksiri sonucu meydana gelmiş ise birinci fıkrada yazılı olan halde, faile altı aydan iki yıla, ikinci fıkrada yazılı hallerden birinin varlığı halinde ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Gizli kalması gereken bilgileri açıklama         Madde 330- (1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye müebbet hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise, faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

37 Yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama
        Madde 337- (1) Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklayan kimseye on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Fiil, savaş zamanında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.

38 Yabancı devlet başkanına karşı suç
        Madde 340- (1) Yabancı devletlerden birinin başkanına karşı bir suç işleyen kişiye verilecek ceza, sekizde biri oranında artırılır. Suçun müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur. (2) Fiil, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan ise, soruşturma ve kovuşturma yabancı devletin şikayetine bağlıdır. 9046 Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret         Madde 341- (1) Resmen çekilmiş olan yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden kimseye üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. (2) Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, ilgili devletin şikayetine bağlıdır. Yabancı devlet temsilcilerine karşı suç Madde 342- (1) Türkiye Cumhuriyetinde sürekli veya geçici olarak görevlendirilmiş yabancı devlet temsilcileri ile bunların diplomasi memurları veya uluslararası kuruluşların temsilcileri ile bunların diplomatik ayrıcalık ve bağışıklık tanınan memurları, kendilerine karşı görevlerinden dolayı işlenen suçlar bakımından, kamu görevlisi kabul edilerek; suç işleyen kişiler hakkında, bu Kanunun ilgili hükümlerine göre cezaya hükmolunur. (2) İşlenen suç hakaret ise, soruşturma ve kovuşturma yapılması, mağdurun şikayetine bağlıdır. Karşılıklılık koşulu         Madde 343- (1) Bu bölümde yazılı hükümlerin uygulanması, karşılıklılık koşuluna bağlıdır.

39 Medeni Hukuk açısından Kişiliğin korunması
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun B - bölümü altında 23 ve devamı maddelerinde Kişiliğin korunmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir.   

40 Vazgeçme ve aşırı sınırlamaya karşı
Türk Medeni Kanunu’nun Vazgeçme ve aşırı sınırlamaya karşı Madde 23 uyarınca- Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak sınırlayamaz.

41 Türk Medeni Kanunu’nun 24.maddesi
Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.

42 Türk Medeni Kanununu 25.maddesi
Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma  hakkı saklıdır. Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez. Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.

43 818 Sayılı Borçlar Kanunu kapsamında Manevi Tazminat
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun  Şahsi menfaatlerin haleldar olması başlıklı 49.maddesi gereğince Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.

44 5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamındaki düzenlemeler
Uygulamada 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun internetteki yayınları kapsayıp kapsamadığı hususunda tartışmalar mevcut olup günümüzde hemen hemen tüm basılı gazete ve dergilerin internet sitelerinin de olması ve bu internet sitelerinde aynı verilere yer vermesi nedeniyle özellikle bu tür yayınların da Basın Kanunu kapsamına girebileceği değerlendirilmektedir. Ancak sadece internette yayınlanan ve basılı yayınları olmayan haber siteleri ve benzeri internet sitelerinin Basın Kanunu kapsamına girip girmediği hususundaki tartışmalar devam etmektedir. Durum böyle olmakla birlikte basılı gazete ve dergilerin internet sitelerinde yorum bölümlerinin olması, kullanıcıların bu bölümlere yorum girmesi ve bu sitelerde yayınlanması durumunda hukuki ve bir cezai sorumluluk açısından yapılan tartışmalar daha da artmaktadır. Yıllar önce gazetede yayınlanmış bir haberin ulaşılma imkanı azalmış ve etkisi  hafiflemiş olmasına rağmen bu haberin internette yayınlanıyor olması nedeniyle haber ilk günkü etkisini göstermeye devam edebilmektedir. Öyle ki kişiler yıllar önce kendileri hakkında yayınlanmış ve neredeyse ulaşılabilirliği kalmamış, gündemden düşmüş haberlerin google gibi popüler arama motorlarına isimleri yazıldığında ilk sıralarda bu haberlerle karşılaşabilmektedirler. Bu durum da kişilerin haklarına onarılması zor zararlar getirmekte adeta kişileri bu haberlerle hayatları boyunca yaşamaya mahkum etmektedir. Bu durum da internet teknolojilerinin hukuken yakından takip edilmesi zorunluluğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.

45 2.8.1    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Hukukî sorumluluk
5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 13.maddesi gereğince  Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hüküm, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanır. Tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde en üst yönetici, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.Zararı doğuran fiilin işlenmesinden sonra yayının her ne surette olursa olsun devredilmesi, başka bir yayınla birleştirilmesi veya sahibi olan gerçek veya tüzel kişinin herhangi bir surette değişmesi halinde, yayını devir alan, birleşen ve her ne surette olursa olsun yayın sahibi gibi hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ve anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde üst yönetici, bu fiil nedeniyle hükmedilecek tazminattan birinci ve ikinci fıkrada sayılanlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.  

46 2.8.2    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Düzeltme ve cevap hakkı
5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 14.maddesi gereğince- Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin yayım tarihinden itibaren iki ay içinde göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, günlük süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda yazıyı aldığı tarihten itibaren üç günden sonraki ilk nüshada, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır. Düzeltme ve cevapta, buna neden olan eser belirtilir. Düzeltme ve cevap, ilgili yazıdan uzun olamaz. Düzeltme ve cevaba neden olan eserin yirmi satırdan az yazı veya resim veya karikatür olması hallerinde düzeltme ve cevap otuz satırı geçemez.Süreli yayının birden fazla yerde basılması halinde, düzeltme ve cevap yazısı, düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasına sebebiyet veren eserin yayımlandığı bütün baskılarda yayımlanır.Düzeltme ve cevabın birinci fıkrada belirlenen süreler içinde yayımlanmaması halinde yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren, birinci fıkra hükümlerine aykırı şekilde yayımlanması halinde ise yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde cevap ve düzeltme talep eden kişi, bulunduğu yer sulh ceza hâkiminden yayımın yapılmasına veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu istemi üç gün içerisinde, duruşma yapmaksızın, karara bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı acele itiraz yoluna gidilebilir. Yetkili makam üç gün içinde itirazı inceleyerek karar verir. Yetkili makamın kararı kesindir. Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hâkim tarafından karar verilmesi halinde, birinci fıkradaki süreler, sulh ceza hâkiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar. Düzeltme ve cevap hakkına sahip olan kişinin ölmesi halinde bu hak, mirasçılardan biri tarafından kullanılabilir. Bu durumda, birinci fıkradaki iki aylık düzeltme ve cevap hakkı süresine bir ay ilave edilir.

47 2.8.3      5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması
 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 18.maddesi gereğince  Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ağır para cezası, bölgesel süreli yayınlarda yirmimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ellimilyar liradan az olamaz. Sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilen ağır para cezasının ödenmesinden yayın sahibi, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili ile birlikte müteselsilen sorumludur. Düzeltme ve cevap yazısının yayımlanmaması veya 14 üncü maddenin birinci fıkrasında belirtilen şartlara uyulmaksızın yayımlanması hallerinde hâkim ayrıca, masraflar yayın sahibi tarafından karşılanmak üzere, bu yazının tirajı yüzbinin üzerinde olan iki gazetede ilân şeklinde yayımlanmasına da karar verir.

48 2.8.4    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Kimliğin açıklanmaması
  5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 21.maddesi gereğince Süreli yayınlarda; tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin,   tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416, 421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde yazılı cürümlere ilişkin haberlerde mağdurların, Onsekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının, Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz. 2.8.5    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Dava süreleri 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 26.maddesi gereğince- Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur. Bu  maddenin birinci fıkrasında yer alan “iki ay” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 28/4/2011 tarihli ve E.: 2009/66, K.: 2011/72 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 6/7/2011 tarihinden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.Bu süreler basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten başlar. Basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmemesi halinde yukarıdaki sürelerin başlama tarihi, suçu oluşturan fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihtir. Ancak bu süreler, Türk Ceza Kanununun dava zamanaşımına ilişkin maddesinde öngörülen süreleri aşamaz. Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak dava yönünden süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden itibaren başlar. Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar. Kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar.Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur. Durma süresi iki ayı geçemez. 2.8.6     5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Görevli mahkemeler ve yargılama usulü  5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 27.maddesi gereğince Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlardan dolayı açılan davalardan, ağır ceza işlerinden olanlar ağır ceza mahkemelerinde, diğerleri asliye ceza mahkemelerinde görülür. Bir yerde ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde bu davalar iki numaralı mahkemede görülür. Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır. 2.8.7               5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Hürriyeti bağlayıcı cezaya çevirme yasağı 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 28.maddesi gereğince18 inci ve 22 nci maddelerdeki suçlar dışında bu Kanunda öngörülen suçlar için hükmedilen para cezaları, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilemez.

49 2.8.4    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Kimliğin açıklanmaması
  5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 21.maddesi gereğince Süreli yayınlarda; tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin,   tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 414, 415, 416, 421, 423, 429, 430, 435 ve 436 ncı maddelerinde yazılı cürümlere ilişkin haberlerde mağdurların, Onsekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının, Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz.

50 2.8.5    5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Dava süreleri
5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 26.maddesi gereğince- Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur. Bu  maddenin birinci fıkrasında yer alan “iki ay” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 28/4/2011 tarihli ve E.: 2009/66, K.: 2011/72 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 6/7/2011 tarihinden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alınmıştır.Bu süreler basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten başlar. Basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmemesi halinde yukarıdaki sürelerin başlama tarihi, suçu oluşturan fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihtir. Ancak bu süreler, Türk Ceza Kanununun dava zamanaşımına ilişkin maddesinde öngörülen süreleri aşamaz. Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak dava yönünden süre, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesinden itibaren başlar. Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar. Kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar.Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur. Durma süresi iki ayı geçemez.

51 2.8.6     5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Görevli mahkemeler ve yargılama usulü
 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 27.maddesi gereğince Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlardan dolayı açılan davalardan, ağır ceza işlerinden olanlar ağır ceza mahkemelerinde, diğerleri asliye ceza mahkemelerinde görülür. Bir yerde ağır ceza veya asliye ceza mahkemesinin birden fazla dairesi bulunması halinde bu davalar iki numaralı mahkemede görülür. Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır.

52 2.8.7               5187 Sayılı Basın Kanunu kapsamında Hürriyeti bağlayıcı cezaya çevirme yasağı
5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 28.maddesi gereğince18 inci ve 22 nci maddelerdeki suçlar dışında bu Kanunda öngörülen suçlar için hükmedilen para cezaları, hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilemez.

53  5651 sayılı İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN  YAYINLARIN  DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUN 2.9.1    5651 Sayılı Yasa Kapsamında İçerik sağlayıcının sorumluluğu 5651 Sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumludur.

54 2.9.3    5651 Sayılı Yasa Kapsamında Erişim sağlayıcının yükümlülükleri
5651 Sayılı Yasanın 6.maddesi gereğince Erişim sağlayıcı;Herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle,Sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla, Faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma, içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin kayıtları yönetmelikte belirtilen esas ve usûllere uygun olarak Kuruma teslim etmekle,yükümlüdür. Erişim sağlayıcı, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir. Birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerinde yer alan yükümlülüklerden birini yerine getirmeyen erişim sağlayıcısına Başkanlık tarafından onbin Yeni Türk Lirasından ellibin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. 2.9.4                 

55 2.9.2    5651 Sayılı Yasa Kapsamında Yer sağlayıcının yükümlülükleri
5651 Sayılı Yasanın 5.maddesi gereğince Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Yer  sağlayıcı,  yer  sağladığı  hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler  saklı  kalmak  kaydıyla,  bu  Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.

56 2.9.6    18 yaşından küçük çocuğa ait müstehcen görüntü olması durumunda Eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı ve ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si 5651 Sayılı yasanın 8.maddesin gereğince İn­ter­net or­ta­mın­da ya­pı­lan ve içe­ri­ği Türk ceza Kanunu’nun 226.maddesi uyarınca 18 yaşından küçüklere ilişkin müstehcenlik suçunu oluş­tur­du­ğu hu­su­sun­da ye­ter­li şüp­he se­be­bi bu­lu­nan ya­yın­lar­la il­gi­li ola­rak eri­şi­min en­gel­len­me­si­ne ka­rar ve­ri­lir:Eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı, so­ruş­tur­ma ev­re­sin­de hâ­kim, ko­vuş­tur­ma ev­re­sin­de ise mah­ke­me ta­ra­fın­dan ve­ri­lir. So­ruş­tur­ma ev­re­sin­de, ge­cik­me­sin­de sa­kın­ca bu­lu­nan haller­de Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı ta­ra­fın­dan da eri­şi­min en­gel­len­me­si­ne ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu du­rum­da Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı ka­ra­rı­nı yir­mi­dört sa­at için­de hâki­min ona­yı­na su­nar ve hâkim, ka­ra­rı­nı en geç yir­mi­dört sa­at için­de ve­rir. Bu sü­re için­de ka­ra­rın onay­lan­ma­ma­sı halin­de ted­bir, Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı ta­ra­fın­dan der­hal kal­dı­rı­lır. Ko­ru­ma ted­bi­ri ola­rak ve­ri­len eri­şi­min en­gel­len­me­si­ne iliş­kin ka­ra­ra 4/12/2004 ta­rih­li ve 5271 sa­yı­lı Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re iti­raz edi­le­bi­lir. Hâ­kim, mah­ke­me ve­ya Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı ta­ra­fın­dan ve­ri­len eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı­nın bi­rer ör­ne­ği, ge­re­ği ya­pıl­mak üze­re Baş­kan­lı­ğa gön­de­ri­lir. İçe­ri­ği bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len suç­la­rı oluş­tu­ran ya­yın­la­rın içe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­sı­nın yurt dı­şın­da bu­lun­ma­sı ha­lin­de ve­ya içe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­sı yurt için­de bu­lun­sa bi­le, içe­ri­ği bi­rin­ci fık­ra­nın (a) ben­di­nin (2) ve (5) nu­ma­ra­lı alt bent­le­rin­de ya­zı­lı suç­la­rı oluş­tu­ran ya­yın­la­ra iliş­kin ola­rak eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı re’sen Baş­kan­lık ta­ra­fın­dan ve­ri­lir.  Bu ka­rar, eri­şim sağ­la­yı­cı­sı­na bil­di­ri­le­rek ge­re­ği­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si is­te­nir. Eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı­nın ge­re­ği, der­hal ve en geç ka­ra­rın bil­di­ril­me­si anın­dan iti­ba­ren yir­mi­dört sa­at için­de ye­ri­ne ge­ti­ri­lir. Baş­kan­lık ta­ra­fın­dan ve­ri­len eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı­nın ko­nu­su­nu oluş­tu­ran ya­yı­nı ya­pan­la­rın kim­lik­le­ri­nin be­lir­len­me­si ha­lin­de, Baş­kan­lık ta­ra­fın­dan, Cum­hu­ri­yet baş­sav­cı­lı­ğı­na suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nu­lur. So­ruş­tur­ma so­nu­cun­da ko­vuş­tur­ma­ya yer ol­ma­dı­ğı ka­ra­rı ve­ril­me­si ha­lin­de, eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı ken­di­li­ğin­den hü­küm­süz ka­lır. Bu du­rum­da Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı, ko­vuş­tur­ma­ya yer ol­ma­dı­ğı ka­ra­rı­nın bir ör­ne­ği­ni Baş­kan­lı­ğa gön­de­rir. Ko­vuş­tur­ma ev­re­sin­de be­ra­at ka­ra­rı ve­ril­me­si ha­lin­de, eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı ken­di­li­ğin­den hü­küm­süz ka­lır. Bu du­rum­da mah­ke­me­ce be­ra­at ka­ra­rı­nın bir ör­ne­ği Baş­kan­lı­ğa gön­de­ri­lir. Ko­nu­su bi­rin­ci fık­ra­da sa­yı­lan suç­la­rı oluş­tu­ran içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı ha­lin­de; eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı, so­ruş­tur­ma ev­re­sin­de Cum­hu­ri­yet sav­cı­sı, ko­vuş­tur­ma ev­re­sin­de mah­ke­me ta­ra­fın­dan kal­dı­rı­lır. Ko­ru­ma ted­bi­ri ola­rak ve­ri­len eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı­nın ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­tir­me­yen yer ve­ya eri­şim sağ­la­yı­cı­la­rı­nın so­rum­lu­la­rı, fi­il da­ha ağır ce­za­yı ge­rek­ti­ren baş­ka bir suç oluş­tur­ma­dı­ğı tak­dir­de, al­tı ay­dan iki yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ile ce­za­lan­dı­rı­lır. İda­rî ted­bir ola­rak ve­ri­len eri­şi­min en­gel­len­me­si ka­ra­rı­nın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­me­si ha­lin­de, Baş­kan­lık ta­ra­fın­dan eri­şim sağ­la­yı­cı­sı­na, on­bin Ye­ni Türk Li­ra­sın­dan yüz­bin Ye­ni Türk Li­ra­sı­na ka­dar ida­rî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir. İda­rî pa­ra ce­za­sı­nın ve­ril­di­ği an­dan iti­ba­ren yir­mi­dört sa­at için­de ka­ra­rın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­me­si ha­lin­de ise Baş­kan­lı­ğın ta­le­bi üze­ri­ne Ku­rum ta­ra­fın­dan yet­ki­len­dir­me­nin ip­ta­li­ne ka­rar ve­ri­le­bi­lir. Bu Ka­nun­da ta­nım­la­nan ka­ba­hat­ler do­la­yı­sıy­la Baş­kan­lık ve­ya Ku­rum ta­ra­fın­dan ve­ri­len ida­rî pa­ra ce­za­la­rı­na iliş­kin ka­rar­la­ra kar­şı, 6/1/1982 ta­rih­li ve 2577 sa­yı­lı İda­rî Yar­gı­la­ma Usu­lü Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ka­nun yo­lu­na baş­vu­ru­la­bi­lir. İşlemlerin yürütülmesi için Başkanlığa gönderilen hakim ve mahkeme kararlarına 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre Başkanlıkça itiraz edilebilir.

57 2.9.5    5651 Sayılı yasanın İçe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı ve ce­vap hak­kı başlıklı 9.maddesi gereğince İçe­rik ne­de­niy­le hak­la­rı ihlâl edil­di­ği­ni id­dia eden ki­şi, içe­rik sağ­la­yı­cı­sı­na, bu­na ula­şa­ma­ma­sı ha­lin­de yer sağ­la­yı­cı­sı­na baş­vu­ra­rak ken­di­si­ne iliş­kin içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı ve ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bı bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­nı is­te­ye­bi­lir. İçe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı ken­di­si­ne ulaş­tı­ğı ta­rih­ten iti­ba­ren iki gün için­de, ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­rir. Bu sü­re zar­fın­da ta­lep ye­ri­ne ge­ti­ril­me­di­ği tak­dir­de red­de­dil­miş sa­yı­lır. Ta­le­bin red­de­dil­miş sa­yıl­ma­sı ha­lin­de, ki­şi on­beş gün için­de yer­le­şim ye­ri sulh ce­za mah­ke­me­si­ne baş­vu­ra­rak, içe­ri­ğin ya­yın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na ve ya­yın­da­ki kap­sa­mın­dan faz­la ol­ma­mak üze­re ha­zır­la­dı­ğı ce­va­bın bir haf­ta sü­rey­le in­ter­net or­ta­mın­da ya­yım­lan­ma­sı­na ka­rar ve­ril­me­si­ni is­te­ye­bi­lir. Sulh ce­za hâki­mi bu ta­le­bi üç gün için­de du­ruş­ma yap­mak­sı­zın ka­ra­ra bağ­lar. Sulh ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı­na kar­şı Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re iti­raz yo­lu­na gi­di­le­bi­lir. Sulh ce­za hâ­ki­mi­nin ke­sin­le­şen ka­ra­rı­nın, bi­rin­ci fık­ra­ya gö­re ya­pı­lan baş­vu­ru­yu ye­ri­ne ge­tir­me­yen içe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­sı­na teb­li­ğin­den iti­ba­ren iki gün için­de içe­rik ya­yın­dan çı­ka­rı­la­rak ha­zır­la­nan ce­va­bın ya­yım­lan­ma­sı­na baş­la­nır. Sulh ce­za hâki­mi­nin ka­ra­rı­nı bu mad­de­de be­lir­ti­len şart­la­ra uy­gun ola­rak ve sü­re­sin­de ye­ri­ne ge­tir­me­yen so­rum­lu ki­şi, al­tı ay­dan iki yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ile ce­za­lan­dı­rı­lır. İçe­rik ve­ya yer sağ­la­yı­cı­nın tü­zel ki­şi ol­ma­sı ha­lin­de, bu fık­ra hük­mü ya­yın so­rum­lu­su hak­kın­da uy­gu­la­nır.

58   5651 Sayılı Yasa Kapsamında Toplu Kullanım sağlayıcının yükümlülükleri
 5651 Sayılı Yasanın 7.maddesi gereğince Ti­carî amaç­la top­lu kul­la­nım sağ­la­yı­cı­lar, ma­hal­lî mül­kî amir­den izin bel­ge­si al­mak­la yü­küm­lü­dür. İz­ne iliş­kin bil­gi­ler otuz gün için­de ma­hal­lî mül­kî amir ta­ra­fın­dan Ku­ru­ma bil­di­ri­lir. Bun­la­rın de­ne­ti­mi ma­hal­lî mül­kî amir­ler ta­ra­fın­dan ya­pı­lır. İzin bel­ge­si­nin ve­ril­me­si­ne ve de­ne­ti­me iliş­kin esas ve usûl­ler, yö­net­me­lik­le dü­zen­le­nir. Ti­ca­rî amaç­la olup ol­ma­dı­ğı­na ba­kıl­mak­sı­zın bü­tün top­lu kul­la­nım sağ­la­yı­cı­lar, ko­nu­su suç oluş­tu­ran içe­rik­le­re eri­şi­mi ön­le­yi­ci ted­bir­le­ri al­mak­la yü­küm­lü­dür. Bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len yü­küm­lü­lü­ğe ay­kı­rı ha­re­ket eden ki­şi­ye ma­hal­lî mül­kî amir ta­ra­fın­dan üç­bin Ye­ni Türk Li­ra­sın­dan on­beş­bin Ye­ni Türk Li­ra­sı­na ka­dar ida­rî pa­ra ce­za­sı ve­ri­lir.

59 Konuya ilişkin Yargıtay kararlarında da bu hususa dikkat çekilmekte ve elektronik postayı gerçekten üreten ve yollayan kişinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği işaret edilmektedir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın Tarih 2003/12313E. 2004/2672K. Sayılı bozma kararında özetle;  “ ..davalının internet hattına girilerek üçüncü kişiler tarafından gönderilmesi mümkün olmakla…

60 Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın tarih 2002/11093E. 2003/2586K. Sayılı bozma kararında özetle; “… teknik olarak başkasına ait siteden yayın yapmak mümkün ise de dava konusu yayının  davacı tarafından yazıldığı kanıtlanamadığına göre davanın reddi gerekirken..””

61 Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın tarih 2004/9834 E. 2005/7143K tarihli bozma kararında özetle;  “…dosyada mevcut belgelerden günü 19:37de gönderilen gönderici adı olarak davacının adını yazılı bulunduğu in IP kullanıcına ait olduğu kullanıcı adının davalı adı değil D.A. olup …no’lu Erzurum ilindeki bir telefondan 19:30dan itibaren dakikainternet bağlı kalınarak in gönderildiği anlaşılmıştır. Bu tarihte davalının Çek Cumhuriyetinde bulunduğu ’de Türkiye’den çıkış yaptığı ’te Türkiye’ye girdiği havalimanına geldiği anlaşıldığına göre davalını dava konusu i göndermesi fiilen imkansızıdır. Gelişen teknoloji ve teknikler sayesinde şifrelerin kırılması ve kolayca ulaşılabilmesinin kolaylığı da göz önüne alındığında davanın reddi gerekirken…”.  

62 Yargıtay6. Hukuk DairesiBaşkanlığı’nın 9. 6. 1997 tarihli 1997/5069 K
Yargıtay6. Hukuk DairesiBaşkanlığı’nın tarihli 1997/5069 K. 1997/5198 T. bozma kararında özetle; “Davalı vekilinin kira sözleşmesinde yakıt bedelinin kiracıya ait olduğu hususunda bir açıklama bulunmadığı, yakıt bedellerinin kiralayana ait olduğunu, elektronik mektupla yapılan tebligata da bir diyeceği bulunmadığını belirtmiştir.  Mahkeme elektronik mektupla yapılan ihtarın davalıya tebliğ edilmediği için geçersiz olduğundan bahisle davayı reddetmiştir. Davalı eşine yapılan tebligattan haberdar olmadığını iddia etmediğine göre, artık o ihtarın geçersizliğinden söz edilemez.  Bu durumda davalıya gönderilen ihtarın geçerli olduğunun kabulü ile işin esasına girilip sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, tebligatın geçerli olmadığından bahisle davanın reddi hatalı olmuştur.”

63 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2006/4-476 K. 2006/498 T. 5. 7
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2006/4-476 K. 2006/498 T sayılı kararında özetle; “Kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacı, davalının adresinden gönderilen elektronik postalarla kendisine hakaret ve tehditlerde bulunulduğu ve sövüldüğü, bu nedenle kişilik haklarının saldırıya uğradığını iddia etmektedir.  Uyuşmazlık, davalının eşi adına kayıtlı telefona bağlı IP adresine göre davalının evinde bulunan bilgisayardan davalı yurt dışında iken yine davalının hesabından gönderilen ileti nedeniyle hukuken sorumlu kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.  Bununla birlikte, davalı hakkında tehdit ve sövme suçlarından ceza mahkemesinde dava açılmıştır.  Hukuk hakimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir. Ancak; aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlı olup bu bağlılığın ölçüsü ise; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak delilleriyle tespit edilip edilmediğidir.  Eylemin suç teşkil etmemesi ceza hukukunu ilgilendirmekte iken aynı eylemin davalı tarafından gerçekleştirilmediğine ilişkin tespit ise hem ceza hem de hukuk hakimini bağlar.  Olayda, davalı hakkında kamu davası açıldığı gözetilerek ceza dosyası getirtilmeli kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kesinleşmemiş olması halinde bu dosya sonucu beklenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.”

64 Yargıtay 4.Ceza Dairesi Başkanlığı’nın E. 2004/8763 K. 2005/21445 T sayılı bozma kararında özetle; “E-Posta yolu ile yapılan hakaret ve sövmede;  Sözü edilen iletiyi internet servis sağlayıcısından gönderen bilgisayarın ( İ.P ) numarasının sorulması, bu yolla bilgisayarın kime ait olduğunun saptanması sonucuna göre;  1-İnternet kafe gibi umuma açık yerlerde bulunan bir bilgisayardan ileti gönderilmiş ise sanığın beraatine,  2- Sanığın evi ya da işyerinde bulunan kişisel bilgisayarından gönderilmiş ise mahkumiyetine,  3- Olayla ilgisi bulunmayan bir üçüncü kişinin kişisel bilgisayarından gönderilmiş ise, bu şahsın tanık olarak dinlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” 

65 Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanlığı’nın E. 2005/6376 K. 2007/2551 T
Yargıtay 11.Ceza Dairesi Başkanlığı’nın E. 2005/6376 K. 2007/2551 T tarihli bozma kararında özetle; “Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi için; öncelikle e-posta yoluyla virüs gönderilerek sistemine zarar verilmiş bir bilgisayarda incelemenin olaydan hemen sonra yapılması ya da inceleme yapılacak bilgisayarın olaydan sonra inceleme anına kadar hiç kullanılmamış olması; bilgisayarda virüslü dosya üzerinden inceleme yaparken ilk işlem olarak, söz konusu dosyanın birebir yedeğinin alınması, ikinci olarak birebir yedeğin değiştirilip değiştirilmediğinin tespitine yarayacak zaman ve bütünlük kontrolü imkanı sağlayan değerin ( hash ) belirlenmesi; bir e-postanın kimden geldiğinin tespiti için de, ilk olarak e-postayı gönderen IP adresinin bulunması, daha sonra da bulunan IP adresinin belirtilen tarih ve saatte hangi abone tarafından kullanıldığının ve o abonenin kimlik ve açık adres bilgilerinin talep edilmesi, bulunan IP adresini kullanan abonenin sanıkla bağlantısının araştırılarak tespiti gerekir.”

66 5 Temmuz 2012 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 28344 KANUN YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN Kanun No. 6352                                                                                                 Kabul Tarihi: 2/7/2012

67 Dava ve cezaların ertelenmesi
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasınıgerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindekişartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir. (2) Hakkında kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilen kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlememesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı veya düşme kararı verilir. Bu süre zarfında birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suç işlenmesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen soruşturma veya kovuşturmaya devam olunur. (3) Mahkûmiyet hükmünün infazı ertelenen kişi hakkında bu mahkûmiyete bağlı olarak herhangi bir hak yoksunluğu doğmaz. Ancak bu kişinin, erteleme kararının verildiği tarihten itibaren üç yıl içinde birinci fıkra kapsamına giren yeni bir suçişlemesi hâlinde, bu suçtan dolayı kesinleşmiş hükümle cezaya mahkûm olunduğu takdirde, ertelenen mahkûmiyet hükmüne bağlı hukuki sonuçlar kişi üzerinde doğar ve ceza infaz olunur. (4) Bu madde hükümlerine göre cezanın infazının ertelenmesi hâlinde erteleme süresince ceza zamanaşımı durur; kamu davasının açılmasının veya kovuşturmanın ertelenmesi hâlinde, erteleme süresince dava zamanaşımı ve dava süreleri durur. (5) Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmiş olmasıhâlinde dahi, bu madde hükümleri uygulanır. (6) Birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı verilmiş mahkûmiyet hükmünün infazının tamamlanmış olmasıhâlinde bu mahkûmiyet hükmüne bağlı yasaklanmış hakların 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 13/A maddesindeki şartlar aranmaksızın geri verilmesine karar verilir. (7) Bu madde hükümlerine göre verilen kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararları adlî sicilde bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir. (8) Bu madde hükümlerine göre kamu davasının açılmasının, kovuşturmanın veya cezanın infazının ertelenmesi kararlarının verildiği hâllerde, bu suçlar 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun erteleme ve tekerrüre ilişkin hükümlerinin uygulanmasında göz önünde bulundurulmaz.


"BİLİŞİM HUKUKU ETKİNLİKLERİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları