Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
RADYASYON GÜVENLİĞİ ve SAĞLIĞI
Dr. Erol Akgül Ç.Ü SHMYO/Radyoloji
2
RADYASYON SAĞLIĞI VE RADYASYONDAN KORUNMA 1
3
1895’te x-ışınlarının bulunmasından hemen sonra 1896’da radyasyona bağlı 23 radyodermatit olgusu yayınlanmıştır. yılları arasında 3 ayrı yayında radyasyonla ortaya çıkmış 198 kanser olgusu ve 54 kanserden ölüm bildirilmiştir. 1928’deki ll.Uluslararası Radyoloji Kongresinde radyasyon şiddetini ölçmede kullanılmak üzere birim geliştirilmesi kararlaştırılmıştır. Bunun için görevlendirilen komite kullanılacak birimin Röntgen olmasına karar vermiştir.
4
İYONİZAN RADYASYON KAYNAKLARI 1
İnsanlar doğal çevrede iyonizan radyasyon ile karşılaşırlar. Başlangıçta bu radyasyon tamamen doğal kaynaklardan ortaya çıkarken son zamanlarda insan eliyle oluşturulan radyasyon da giderek artmıştır. Doğal radyasyon dış ve iç kaynaklardan gelebilir. Dış kaynaklar kozmik ışınlar ve gamma radyasyondur.
5
İYONİZAN RADYASYON KAYNAKLARI 2
Kozmik radyasyon yükseklikle yakından ilgilidir, yükseklik arttıkça artar ve mrem/yıl arasında değişir. Gama ışınlar mrem/yıl olup bina içinde veya dışında olup olmamaya göre değişir. Total dış kaynak radyasyonu 100 mrem/yıl’dır. İç kaynaklar su, yemek ve hava yolu ile alınan radyonükleidlerden gelir. Yıllık miktarı 25 mrem kadardır. Total doğal radyasyon dozu 125 mrem/yıl civarındadır.
6
İYONİZAN RADYASYON KAYNAKLARI 3
İnsan eliyle oluşturulan radyasyon doğal radyasyondan az olmakla birlikte miktarı giderek artmaktadır. En önemlisi yıllık mrem değere ulaşan tanı ve tedavi amaçlı kullanılan radyasyondur. Mesleki ekspojur yüksek değerlere ulaşabilir ancak toplumda az kişiyi ilgilendirdiği için genetik etkisi azdır.
7
Günlük hayatımızda aldığımız radyasyon miktarları
Doğal radyasyon % 48 Tıbbi amaçlı radyasyon % 46 Nükleer silah testleri ve sızıntılar % 3 Diğer % 3
8
Hayvanlarda yapılan deneyler ve kaza sonucu radyasyona maruz kalan insanlarda yapılan gözlemler, radyasyon dozu ile biyolojik etkisi arasında belirgin bir ilişki olduğunu göstermektedir. Tıpta radyasyon, tanısal (radyodiagnostik, nükleer tıp) ya da tedavi (radyoterapi) amacıyla kullanılmaktadır.
9
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 1
Röntgen ışınları, bulunduğu ilk yıllarda zararlı etkilerinin bilinmemesi nedeniyle hiçbir korunma önlemi olmadan yıllarca kullanılmıştır. Korumasız x-ışını tüplerini kullanan bazı kişiler, radyodermit nedeniyle el parmaklarını yitirmişler, bazıları katarakt olmuş, kimileri kısırlaşmış, hatta lösemi ve kanserler sonucu ölenler olmuştur. Günümüzde, röntgen ışınlarının zararlı etkileri bilinmekte ve radyoloji pratiğinde radyasyondan korunma kuralları ön planda tutulmaktadır. Günümüzde korunma şartlarında, tanısal dozlarda kullanılan radyasyona bağlı ölüm söz konusu değildir.
10
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 2
İyonizan radyasyonun canlı üzerine etkilerini “radyobiyoloji” bilim dalı inceler. Radyasyonun dokuya etkisi atomik seviyede olmaktadır. İnsanda görülen radyasyon hasarı, atomik seviyede olan etkilere bağlı moleküller yapının bozulması sonucudur. Makromoleküller üzerinde yapılan invivo çalışmalarda daha az dozda zararlı etki gözlenirken, invitro çalışmalarda hasarı gözlemek için daha yüksek doz gerekmektedir.
11
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 3
DNA, hücre ve insanın büyümesini ve gelişmesini kontrol eden kromozomları oluşturduğu için radyasyon hasarından etkilenen moleküllerin en önemlilerindendir. Radyasyonun DNA’yı etkilemesi, organizmaya üç şekilde zarar verebilir. 1. Hücre ölümü, 2. Malignite, 3. Genetik hasar,
13
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 4
Eğer hasar germ hücrelerindeki DNA’da oluşursa bir sonraki ya da daha sonraki nesillerde zararlı etki görülebilir. DNA’daki hasar sonucu kromozomal değişikliklerin neden olduğu mutasyonlar, resessif özelliktedir. Bu durumda genetik etki, ancak aynı özellikte mutasyona uğramış diğer bir üreme hücresi ile fertilizasyon olduğunda ortaya çıkar.
14
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 5
İyonizan ışınların maddeyle etkileşimi sonucu ısı, eksitasyon ve iyonizasyon oluşur. Canlı organizma ile bu etkileşim, doğrudan veya dolaylı olarak iki şekilde olur.
15
Doğrudan Etki Hücredeki makro moleküllerde (enzim, protein, RNA, DNA) olur. Enzim ve proteinlerde oluşan etki hücre tarafından onarılabilir. DNA’da oluşan etki ise onarılamaz. DNA’da oluşan bu etkiler genetik mutasyon ve hücre ölümüne neden olabilir.
16
Dolaylı Etki 1 Su moleküllerinde görülen etkidir.
İnsan vücudunun % 80’i sudur. Su, radyasyona maruz kaldığında, başka moleküler yapılara bölünür. Buna suyun radyolizi denir. Suyun radyolizi sonucunda yaklaşık 1 milisaniyelik bir süre için, H ve OH serbest kökleri oluşur.
17
Dolaylı Etki 2 Bunların enerji fazlaları, diğer molekülleri etkileyerek moleküler bağları çözebilir. Ayrıca serbest köklerin birleşmesi sonucu, hidrojen peroksit (H2O2) oluşabilir. Bu madde, hücreye toksik etkilidir. Bu şekilde oluşabilen hidrojenperoksid (H2O2) kökü de hücreye hasar vermektedir.
18
RADYASYONUN BİYOLOJİK ETKİLERİ 6
Radyasyonun canlı üzerindeki etkileri, ışınlamanın şiddeti ve süresine göre değişir. Etkiler hemen görülebildiği gibi latent bir dönemden sonra da görülür. Tanısal amaçlı x-ışını cihazlarıyla alınan dozun düşük olması nedeniyle burada oluşan etkiler, nükleer silah ya da reaktör kazalarında görülen etkilerden farklı olmaktadır.
19
Işına Duyarlılık Derecesi
Hücrelerin ışına duyarlılık derecesi de farklılık gösterir. Hızlı çoğalan ve bölünme fazındaki hücreler (kemik iliği hücreleri, derinin basal hücreleri, intestinal kript hücreleri) radyasyona daha duyarlıdır. Buna karşın kemik, kıkırdak, kas, sinir ve bağ dokusu gibi yapısal ve fonksiyonel özellik kazanmış hücreler radyasyona dirençlidir.
20
Stokastik Etki Radyasyonun biyolojik etkilerinin oluşması için gereken dozun bir alt sınırı yoktur. Küçük dozlarda bile kanser ya da genetik etki olabilir. Radyasyonun bu şekildeki dozdan bağımsız olan etkilerine “stokastik etki” denir. Bundan dolayı çalışanların ya da kitlenin korunmasında, mümkün olan en az dozun alınması önerilmektedir.
21
Non-stokastik (deterministik) Etki
Belli bir eşik değerden sonra ortaya çıkan etkidir. Bu değer altında etki izlenmez. Bu değer üzerinde etkinin ortaya çıkması %100’dür. Radyoterapide doz arttırıldıkça ortaya çıkan değişik cilt bulguları buna iyi bir örnektir.
22
RADYASYONUN ERKEN ETKİLERİ
İnsanda 300 rad’lık total vücut ışınlamasında bir ay içinde ölüm oranı %50 iken aralıklı olarak birkaç aylık periyodda 5000 rad’lık bölgesel radyoterapi uygulamasında, sadece deri değişiklikleri izlenmektedir.
23
Radyasyon ekspojurunun insandaki belli erken etkileri
Etki Işınlanan Bölge Minimum doz(rad) Ölüm Tüm vücut 100 Hematolojik Yıkım Tüm vücut 25 Deri eritemi Bölgesel 300 Epilasyon Bölgesel 300 Kromozom Aberrasyonu Tüm vücut 5 Gonadal Disfonksiyon Bölgesel
24
AKUT RADYASYON SENDROMU
Yüksek doz radyasyon sonrasında günler ya da haftalar içinde ölüm olayına akut radyasyon sendromu adı verilir. Doz (rad) Ortalama yaşam (gün) Hematolojik ölüm 10-60 Gastrointestinal ölüm 3-10 SSS ölümü >5000 <3
25
Bu sendromlar dışında süreye bağlı olmayan iki ayrı peryod vardır.
1. Prodromal sendrom 2. Latent dönem
26
Prodromal Sendrom Vücuda 100 rad ve üzerinde radyasyon verildiğinde, bulantı, kusma, ishal ve lökosit (akyuvar) sayısında azalma şeklinde görülen tablodur. Birkaç saatten birkaç güne kadar sürer. Semptomların ciddiyeti radyasyon dozuna bağlıdır.
27
Latent Dönem Radyasyona maruz kalma sonrasında görülen geçici bir iyilik dönemidir. Bu dönemde radyasyon hastalığına ait bulgular gözlenmez. rad arası dozlarda bu dönem haftalarca sürebilirken, 5000 rad ve üzeri dozlarda birkaç saatten az sürer.
28
RADYASYONUN ERKEN ETKİLERİ
Radyasyondan sonra 30 günlük periyod içinde ölüm oranının %50 olduğu doz miktarı (LD50/30) insanlar için 300 rad’dır. Bazı hayvan türlerinde bu değer, 3000 rad’a kadar çıkabilmektedir. Hatta nükleer reaktörlerin kanallarında yaşayan ve üreyen bir bakteri türü (Mikrokokküs radyodurens) olduğu bilinmektedir.
29
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 1
Az dozlarda üzün süreli radyasyon alımı sonucu görülen etkilerdir. Deri: Eritem, desquamasyon, pigmentasyon ve geç dönemde cilt kanserleri görülmektedir. Lens: Radyasyona bağlı katarakt olma riski dozla orantılı olarak artar. Mesleki korunma sınırları içinde alınan dozlarda, cilt bulgurları ve katarakt oluşmaz.
30
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 2
Hematolojik sistem: Çalışan personel maksimum dozun üzerinde doz alırsa kan tablosunda değişiklikler görülür. En erken bulgu, lenfositlerin artması, granülosit ve trombositlerin azalmasıdır. Lökositlerde azalma ya da artma olabilir. Eritrosit sayısındaki değişiklikler geç görülür fakat x-ışınının etkilerinin önemli olduğunu düşündürür.
31
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 3
Yaşam kısaltıcı etki: yılları arasında Amerika’da radyolojistler ile normal nüfus arasında karşılaştırmalı yapılan istatistiksel çalışmada, başlangıçta radyolojistlerin normal nüfusa göre ortalama 5 yıl daha az yaşadığı görülmüşse de 1960 yılı ve sonrasında her iki grubun da ortalama ölüm yaşı eşitlenmiştir.
32
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 4
Kanser riski ve genetik etkiler: Atom bombası atıldıktan sonra Hiroşima ve Nagazaki’de kurtulan kişiler üzerinde yapılan çalışmada, radyasyona maruz kalanlarda löseminin görülme sıklığının normal nüfusa oranla belirgin olarak fazla olduğu (10 katı kadar) gözlenmiştir.
33
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 5
Yüzyılın başlarında radyoloji çalışanlarında lösemi insidansının oldukça yüksek olduğu görülmüştür. Bu dönemde, çalışanların, radyasyondan korunmadıkları için tahmini olarak ortalama 100 rad/yıl kadar doz aldıkları hesaplanmıştır. yılları arasındaki bir araştırmada radyoloji çalışanlarında lösemi görülme oranı, normal nüfusun 10 katı fazla bulunmuş, arasında yapılan başka bir araştırmada ise 4 kat fazla olarak belirlenmiştir.
34
RADYASYONUN GEÇ ETKİLERİ 6
Toplumda kanser oranının fazla olması nedeniyle radyasyona bağlı kanser oluşma olasılığını belirlemek çok zordur. Radyojenik kanser riski olan organlar; meme, akciğer, tiroid ve sindirim sistemidir. Genetik Etki: Üreme dönemindeki olgular incelenirken, sonraki nesillerde olabilecek mutasyon riskini en aza indirmek için, gonadların ışınlanmasından mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Gonadların aldığı herbir mGy (0,1 rad) için bir sonraki nesilde genetik etki görülme olasılığı (nominal risk) 1/ dir.
36
RADYASYON SAĞLIĞI VE RADYASYONDAN KORUNMA 2
37
RADYASYON BİRİMLERİ EKSPOJUR BİRİMİ RADYASYON DOZU BİRİMİ
EŞDEĞER DOZ BİRİMİ
38
EKSPOJUR BİRİMİ X-ışını tüpünden salınan x-ışınları havadan geçerken iyonizasyona neden olur. Buna ekspojur adı verilir. Ekspojur birimi Röntgendir (R). 1 R’lik bir ekspojur 1 cm3 havada standart ısı ve basınçta 2.8x109 iyonizasyon oluşturur. İnternasyonal sisteme göre röntgen, bir kilogram havada 2,58x10-4 coulomb ( C ) yük birimi olarak belirtilir. Birimi C/kg dir.
39
RADYASYON DOZU BİRİMİ X-ışınlarının enerjisi hastanın vücudunda, oluşan iyonizasyon nedeniyle depolanır. Radyasyon ekspojuruna bağlı olarak bu enerji depolanmasına radyasyon absorbsiyon dozu adı verilir. Birimi RAD dır. Işınlanan objenin bir gramının absorbe ettiği 100 erg ise absorbsiyon dozu bir RAD’dır. İnternasyonal sisteme göre, radyasyon doz birimi Gray (Gy)’dir. (1 Gy= 1 joule/kg= 100 RAD)
40
EŞDEĞER DOZ BİRİMİ 1 Radyasyona maruz kalan kişi, radyasyon çalışanı ise mesleki radyasyon ekspojuru, eşdeğer doz birimiyle (REM) belirlenir. 1 REM=100 erg/gr’dır. İnternasyonal sisteme göre, Seivert (Sv) olarak adlandırılır (1 SV= 1 joule/kg). 1 Sv=100RAD RAD ve REM’in birimleri aynıdır. Aralarındaki fark REM’in radyasyondan korunma amacıyla kullanılmasıdır.
41
EŞDEĞER DOZ BİRİMİ 2 Radyasyon dozu biriminin kalite faktörüyle çarpımı, eşdeğer doz birimini verir. RAD x Kalite faktörü = REM Tanısal radyoloji pratiğinde, kalite faktörü 1 olarak kabul edildiğinden, radyasyon dozu birimi ile eşdeğer doz birimi aynıdır. Tanısal dozlardaki x-ışını için 1 röntgenlik yumuşak doku ekspojuru, vücutta 1 rad’lık doz ve 1 reml’ik eşdeğer doz oluşturur. Röntgentanıda, Röntgen, RAD ve REM değerleri oldukça yüksek rakamlar oluşturduğundan bu birimlerden 1000 kat az olan miliröntgen, milirad ve milirem birimleri kullanılır.
42
RADYASYONUN TARANMASI VE ÖLÇÜLMESİ
Radyasyonu ölçmek için geliştirilmiş cihazlara dozimetre adı verilir. Röntgentanı pratiğinde, kullanım amaçlarına göre değişen farklı dozimetreler vardır. 1. Film dozimetreler 2. Termolüminesan dozimetreler 3. Gazla dolu dedektörler İyonizasyon odaları Orantılı sayıcılar Geiger-Müller sayıcıları 4-Sintillasyon taraması
43
Film Dozimetreler 1 Bu dozimetrelerde plastik kılıf içine yerleştirilmiş film (fotoğraf emülsiyonu) vardır. Filmin üzeri değişik absorbsiyon özelliği olan ve belirli kalınlıklarda alüminyum, kalay gibi maddelerle kapatılmıştır. X-ışınlarının, bu maddelerden geçerek film üzerindeki kararmanın derecesi dansitometrik yöntemlerle ölçülür ve çalışanın aldığı doz belirlenir. Bu dozimetreler, radyasyon çalışanlarının kontrolü amacıyla 1940’dan bu yana yaygın kullanılan dozimetrelerdir.
44
Film Dozimetreler 2 Genellikle aylık kontroller yapılmaktadır.
Okuma işleminden sonra dozimetre içindeki film değiştirilir. Ülkemizde bu dozimetrelerin dağıtımı ve okunması “Atom Enerjisi Kurumu” tarafından yapılmaktadır. Bu dozimetrelerle, 20 mrem’in altındaki dozlar ölçülemez. Isı ve nemden etkilendiği için oda sıcaklığında ve nemsiz ortamda saklanmalıdır.
45
Termolüminesan Dozimetreler 1
Bazı maddelerin ısıtıldığında görülebilir ışık salmasına termolüminesans denir. Radyasyonla ortaya çıkan termolüminesans olayı 1960’lı yıllarda bulunmuştur. Termolüminesan fosfor, radyasyon verildikten sonra belirli dereceye kadar (yaklaşık 2000 C) ısıtıldığında aldığı dozla orantılı olarak görülebilir ışık salar. Salınan görülebilir ışık miktarı fotomültiplier tüpleriyle ölçülür.
46
Termolüminesan Dozimetreler 2
Termolüminesan madde olarak en sık lityum florid kullanılır. Bu maddenin atom numarası (8,2) yumuşak dokulara çok yakın olduğundan, doku eşdeğeri dozimetre olarak bilinir. Lityum florid, radyasyona maruz kaldığında, absorbe ettiği enerjiyi ısı uygulanana kadar depo eder. Isı verilip doz ölçümü bittikten sonra tekrar kullanılabilmektedir. Total dozu hesaplamada ve personel takibinde kullanılır.
47
Termolüminesan Dozimetreler 3
Lityum florid küçük bir parça ya da toz şeklinde bir muhafaza içine konulur. Kapladığı yer çok azdır. Bu dozimetreler, vücut boşluklarına yerleştirilebildiklerinden radyoterapide ya da araştırmalarda kullanılmaktadırlar. Film dozimetrelerinden daha uzun (3 ay) süreli kullanılabilirler ve daha duyarlıdırlar. 5 mrem’e kadar düşük dozlar hesaplanabilir.
48
Gazla Dolu Dedektörler
Radyasyonun havadan ya da gazlardan geçerken oluşturduğu iyonizasyonun ölçülmesi temeline dayanır. BT cihazlarında kullanılan sıkıştırılmış xenon gazı dedektörleri buna iyi bir örnektir.
49
İyonizasyon Odaları 1 Gaz atomlarından serbestleşen elektronların elektrik sinyaline donüştürülerek ölçüldüğü yöntemdir. Serbestleşen elektronların, cihazın elektroduyla teması sonucu bir elektrik sinyali oluşur. Silindir şeklindeki havanın ortasında bulunan santral elektrodda ölçülen voltaj farkı yükseltilerek gösterilir. Gazın hacmi ya da basıncı fazla ise atomların sayısı daha fazla olacağından ölçüm daha hassas olacaktır.
50
İyonizasyon Odaları 2 İyonizasyon odaları içinde dedektör olarak en sık kullanılanlar “cutie pie” tipi cihazlardır. Bu cihazlarla 1 ile birkaç bin mR/saat’lik radyasyon intensiteleri ölçülebilmektedir.
51
Kalem Dozimetreler 1 Küçük bir boşluğa hapsedilmiş havanın içine yerleştirilmiş elektrodlar vardır. Radyasyonun etkisiyle hava iyonize olur. İyonizasyona bağlı, elektrodlar arasındaki gerilim farklılığı sonucunda elektrodlarda yer değiştirme olur. Aldığı radyasyonla orantılı olarak yer değiştiren elektrod bir skala üzerinde hareket eder. Dozimetrenin bir ucundaki ışık verilerek diğer tarafından bakıldığında, elektrodun skala üzerindeki seviyesi görülür. Burada okunan değer, alınan toplam dozu vermektedir.
52
Kalem Dozimetreler 2 Dozimetre içindeki havanın iyonizasyonu üst sınıra geldiğinde, dozimetre şarj aletiyle şarj edilerek sıfırlanabilir. Bu dozimetreler mR arası dozlar hesaplanabilmektedir. Tanısal radyolojideki kullanımları; pahalı olmaları, günlük okumayı gerektirmeleri ve kolay hasarlanmaları nedeniyle sınırlıdır. Ayrıca iyonizasyon odaları grubu içinde radyoloji cihazlarının çıkış intensitesini ölçmek için üretilmiş cihazlar da vardır.
54
Orantılı Sayıcılar Daha çok alfa ve beta radyasyonu taramak için kullanırlar. Bu nedenle tanısal radyolojide bir önemleri yoktur.
55
Geiger-Müller Sayıcıları
Daha çok nükleer tıp bölümlerinde radyoaktif sızıntıların tespitinde kullanılırlar. Sızıntı varlığında sesli uyarı verebilmektedir.
56
Sintillasyon Dedeksiyonu
Nükleer tıp tarafından kullanılan gama kamera cihazının temelini oluşturur. Bazı BT cihazlarında gazsız (solid) dedektörler bu şekildedir. Bu dedektörler, aldıkları radyasyonun miktarıyla orantılı olarak görülebilir ışık salarlar. Bu ışığın miktarı fotomültiplier tüpleriyle ölçülerek radyasyon miktarı belirlenebilir. Kalibrasyonu zor olduğundan bu sistem, dozimetre olarak kullanılmaz.
57
Dozimetre Kullanırken Dikkat Edilecek Konular
Floroskopi dışında, dozimetreler göğüs cebinde taşınabilir. Floroskopi sırasında dozimetre, kurşun önlüğün boynu seviyesinde önüne gelebilecek şekilde takılmalıdır. Dozimetre önlüğün arkasına takıldığında, korunmayan bölgelerin aldığı doz belirlenemez. Önlüğün içine takıldığında ölçülen doz dışarıdaki dozun yaklaşık 20 katı kadar az olmaktadır. Dozimetreler radyasyon alanlarında ya da buraya yakın yerlerde saklanmamalıdırlar.
58
RADYODİYAGNOSTİKDE RADYASYON DOZU
Bir x-ışını demetinin çıkış yoğunluğu, cihaza ve uygulanan tekniğe göre değişir. Çıkış yoğunluğunu bilmek hastaların ve teknisyenin aldığı dozu hesaplamak açısından önemlidir. ÇY (mR) = k.mAs.(kVp)2/d2 ÇY = Çıkış yoğunluğu k= Sabit, mAs= x-ışını tüp akımı ile ekspojur süresi çarpımı, kVp= Tüp potansiyeli D= Tüp ile hastanın ışına bakan yüzeyi arasındaki mesafe (cm)
59
HASTA DOZU 1 Hastanın aldığı doz üç şekildedir. 1. Deri dozu
2. Organ dozu 3. Fötal doz.
60
HASTA DOZU 2 Deri dozu, ışınların giriş yüzeyinin ekspojurudur.
Çıkış yoğunluğu, kaynak deri arası mesafe gözönüne alınarak hesaplandığında deri dozu belİrlenir. Ölçümü kolay olduğu için pratik olarak en sık tanımlanan doz, deri dozudur. Deri üzerine konan dozimetrelerle de ölçülebilir. Organ dozu birçok organ için ölçülemez, hesaplanabilir. Fötal doz da benzer şekilde hesaplanarak bulunabilir.
61
HASTA DOZU 3 1970’li yılların parametreleri kullanılarak 1984 yılında yapılan bir çalışmada, değişik radyolojik tetkiklerde değişik organ dozları gösterilmektedir. Günümüzde radyografi tekniğindeki gelişmelerle organ dozları, bu dozların yaklaşık yarısı kadardır.
63
TEKNİSYEN DOZU 1 Röntgen teknisyeninin aldığı doz hemen daima hastadan saçılan ışına bağlıdır ve kişisel radyasyon monitörü ile ölçülür. Bu ölçümde sonuçlar milirem olarak elde edilmektedir. Portal radyografi ve floroskopi sırasında alınan doz, röntgen teknisyeninin radyoloji pratiğinde aldığı dozun %95’ini oluşturur. Teknisyen dozu, kurşun koruyucular kullanılarak azaltılabilir. Teknisyenin aldığı doz, teknisyenin muayene sırasındaki pozisyonuyla ilgilidir. Örneğin bir lavman opaklı kolon çalışmasında, teknisyen 100 mR/saat bölgesinde ise ve 3 dk süre ile ışına maruz kalırsa, teknisyenin önlükle korunmayan kesimi, 5 mR ışın alacaktır.
64
TEKNİSYEN DOZU 2 Radyografi sırasında alınan doz, teknisyenin koruyucu engel arkasında olması nedeniyle, oldukça azdır. Koruyucu engel olmaksızın 1 m uzaklığa saçılan radyasyon, deri ekspojurunun % 0,1’idir. Örneğin; çıkış yoğunluğu 900 mR olan bir tetkikte, hastadan 1 m uzaklıktaki radyasyon ekspojuru: 900x0,001=0,90 mR dir.
65
RADYASYONDAN KORUNMA
66
RADYASYON KORUNMA TEMEL PRENSİPLERİ
Tanısal radyolojide radyasyondan korunmada önemli olan üç unsur; Zaman Uzaklık Bariyer olarak bilir.
67
ZAMAN Alınan doz miktarı zaman ile doğru orantılıdır.
Çalışma sırasında, x-ışınına maruz kalınan zamanı en aza indirmek gerekir. Fluoroskopik çalışma sırasında x-ışını verilen süreyi en aza indirmek için, fluoroskopik ayak pedallarının basınca radyasyon veren çekince radyasyonu kesen tipte olmaları gerekir. Ayrıca floroskopi cihazlarında 5 dk’lık total skopi zamanında sesli uyarı sistemleri vardır.
68
UZAKLIK 1 Nokta kaynağa göre düşünüldüğünde uzaklığı arttırmak, alınan dozun karakökü kadar azalmasını sağlar. Fakat bu kural saçılan radyasyonda geçersizdir. Vücuttan saçılma, nokta kaynaktan yayılıma benzemez. Vücudun nokta kaynak kabul edilebilmesi için vücudun çapının en az yedi katı kadar uzakta olmak gerekir. Tetkik sırasında cihazdan uzak dururken dikkat edilmesi gereken bir konu da isoekspojur çizgileridir. Bu çizgiler içinde bulunulan alanın dozunu mR/saat olarak gösterirler. Bir sonraki slaytta örnek olarak bir radyoskopi cihazı için, izoekspojur şemaları gösterilmiştir.
70
UZAKLIK 2 Floroskopik çalışma yapılırken tüpe ve ışınlama alanına yakın durmak gerekmiyorsa bir ya da iki adım geriye gidildiğinde alınan dozun önemli ölçüde azaldığı akılda tutulmalıdır. Radyoloji çalışanı, radyografi sırasında hastaların tutulması için görevlendirilemez. Görevlendirilen kişilerin de kurşun koruyucular kullanması gerekir.
71
BARİYER 1 Bariyerlerin radyasyon intensitesini azaltıcı etkisi, onuncu değer kalınlığı ile gösterilir. Onuncu değer kalınlığı,radyasyon miktarını orijinalinin onda birine düşüren bariyer kalınlığıdır ve yaklaşık olarak 3,3 yarı değer kalınlığına eşittir.
73
BARİYER 2 Koruyucu bariyerler düzenlenirken başlıca üç tip radyasyon gözönüne alınmalıdır. 1- Direkt radyasyon (Primer radyasyon) 2- Saçılan radyasyon (Sekonder radyasyon) 3-Sızıntı radyasyon (Sekonder radyasyon ) Primer radyasyondan korunmak için kullanılan bariyerler “Primer koruyucu bariyer”, sekonder radyasyondan korunmak için kullanılan bariyerler ise “Sekonder koruyucu bariyer” olarak adlandırılır.
75
Direkt Radyasyon En etkili ve korunması en zor olandır. Bir vertikal statifin arkasına geçen radyasyon primer radyasyondur. Bu duvarın arkasına geçen radyasyon miktarını azaltmak için daha kalın bir kurşun tabakası kullanılmalıdır.
76
Saçılan Radyasyon Radyografi ya da floroskopi masasındaki hasta, saçılan radyasyon üreten bir kaynak gibidir. Hastadan 1 m uzaklıktaki saçılan radyasyon miktarı, hastaya gelen ışınların yoğunluğunun % 0,1’idir.
77
Sızıntı Radyasyon Ekspojur sırasında, tüp penceresi dışında, tüpten sızıntı şeklinde çıkan radyasyondur. Tüp muhafazaları 100 mR/saat dozdaki sızıntı radyasyonu geçmeyecek şekilde üretilirler. Saçılan ve sızıntı radyasyondan korunmak için kullanılan sekonder radyasyon bariyerleri primer radyasyon bariyerlerine göre daha incedirler. Sekonder radyasyon bariyeri olarak genellikle 0,4 mm kurşun eşdeğeri veya daha az bir kalınlık yeterli olabilmektedir.
78
Bariyer Kalınlığını Etkileyen Faktörler 1
1- Radyasyon kaynağına olan mesafe 2- Bariyer arkasının kullanım şekli Bu alan, devamlı insanların bulunduğu bir yerse 10 mR/hafta kadar bir ekspojur miktarına izin verilebilir. 3-Yapılan radyasyon işinin miktarı (iş yükü) İş yükü, mAdk/hafta olarak gösterilir. Yoğun çalışan ünitelerde yaklaşık olarak iş yükü 1000 mAdk/hf’dır. Günde beş hastadan az çekim yapılan ünitlerde ise iş yükü 100 mAdk/hf’dır.
79
Bariyer Kalınlığını Etkileyen Faktörler 2
Örneğin; Günde 15 hasta x 3 radyografi yapılan bir radyografi ünitesinde, ortalama doz, 80 kVp ve 70 mAs ise haftalık doz: Haftalık radyografi miktarı; 15.3.5=225 radyografi/hf Haftalık mAs; 225x70=15750 mAs/hf Haftalık mAdk; 15750/60=262,5 mA dk/hf olmaktadır.
80
Bariyer Kalınlığını Etkileyen Faktörler 3
4- X-Işınının penetrasyon özelliği Penetrasyonu kVp belirlemektedir. Tanısal radyolojide 150 kVp’ye kadar x-ışını kullanılmaktadır. Penetre ışın kullanılarak yapılan tetkiklerde primer koruyucu bariyerin kalınlığını arttırmak gerekir.
81
RADYASYON SAĞLIĞI VE RADYASYONDAN KORUNMA 3
82
RADYASYONDAN KORUYUCU AYGITLAR 1
Bu amaçla; kurşun önlük, eldiven, gözlük, boyunluk, paravanlar, gonadal koruyucular ve kurşun camlar yaygın olarak kullanılmaktadır. Koruyucu aygıtların kalınlıkları 0,255-0,5-1 mm gibi kurşun eşdeğeri olarak belirlenmiştir. Kurşun önlük olarak pratikte en çok 0,50 mm kurşun eşdeğeri koruyucu önlükler kullanılır. 1 mm önlükler daha iyi korudukları halde oldukça ağırdırlar. Kurşun koruyucuların içerisindeki kurşun tabakalarının çatlama riski nedeniyle kurşun önlükler katlanmamalı, saklanırken askıya asılmalıdır.
83
RADYASYONDAN KORUYUCU AYGITLAR 2
Değişik kalınlıklar için, kullanılan kVp’ye göre % x-ışını attenüasyonu: mmPb 50kVp kVp kVp 0, 0, , 1, ,
84
Örnek Bir röntgen cihazına 1 m mesafede radyasyon intensitesi, 1,2 mR/mAs’dir. Cihazın günlük dozu 1200 mAs’dır. Cihazın bulunduğu odanın duvarı, 1,2 mmPb eşdeğeri koruma yapmaktadır. (Kurşunun yarı değer kalınlığı=0,24). Duvarın arkasında cihazdan 3 m uzaklıkta çalışan bir kişinin günlük aldıığı doz ne kadardır? 100 cm. deki günlük doz; 1,2x1200=1440 mR/gün 300 cm’deki günlük doz; 1440x (100/300)2 =160mR/gün Bariyere bağlı azalma; 1,2/0,24=5 yarı değer kalınlığı, 160—80—40—20—10—5 Alınan doz = 5 mR/gün
85
RADYASYONDAN KORUNMA STANDARTLARI 1
Radyasyondan korunmanın sınırlarını belirlemek amacıyla 1931 yılında toplanan Amerikan ulusal radyasyondan korunma konseyince, bir kişinin yılda tüm vücudunun alabileceği maksimum müsaade edilebilir doz, mrem olarak belirlenmiştir. Bu rakam o dönemden günümüze çok sayıda değişiklikler geçirerek son olarak 5000 mrem/yıl olarak değişmiştir. Mesleği nedeniyle radyasyon alan binlerce kişi araştırılmış ve oldukça az kişinin bu rakamın biraz üzerine çıktığı görülmüştür.
86
RADYASYONDAN KORUNMA STANDARTLARI 2
Bu çalışmalarda radyoloji teknisyenlerinin %70’inin yılda 10 mrem’den az doz aldığı ve yalnız %3’ünün 1000 mrem/yıl dozunu geçtiği gösterilmiştir. Maksimum müsaade edilebilir doz sınırı 5000 mrem/yıl olarak yaklaşık 30 yıldır kullanılmaktadır. Bu değerin gerçekten çalışanların sağlığını uygun şekilde koruyacak bir sınırda olduğu günümüzde artık iyice kabul edilmiş ve benimsenmiştir. Maksimum müsaade edilebilir doz tüm radyasyon çalışanları için standardize edilmiş ve bu dozun tüm çalışma hayatı boyunca alınacağı da gözönüne alınmıştır.
87
RADYASYONDAN KORUNMA STANDARTLARI 3
Çalışanların tüm hayatı boyunca alabileceği maksimum müsaade edilebilir doz (D) şu şekilde formüle edilmiştir. D= 5 (N-18) REM (N= çalışanın yaşı) Çalışanların alabileceği maksimum haftalık doz 0,1 REM’i aşmamalıdır. Çalışanlar dışında maksimum müsaade edilebilir doz 500 mrem/yıl dır. Maksimum müsaade edilebilir doz aşıldığında, eğer kişinin önceki yıllarda aldığı dozlar düşükse, geriye yönelik 12 rem/yıllık doza müsaade edilebilir. Lise ve yüksekokul öğrencilerinde ve radyolojik teknoloji öğrencilerinde 18 yaş altında maksimum müsaade edilebilir doz 100 mrem/yıl’dır.
88
Maksimum Müsaade Edilebilir Dozlar
Radyasyon çalışanlarında - Tüm vücut (gonad, kan yapıcı hücreler ve lens için) 5 rem/yıl - Deri rem/yıl - Eller rem/yıl - Diğer organ, doku yada sistemler 15 rem/yıl Diğer insanlarda 0,5 rem/yıl Öğrencilerde 0,1 rem/yıl Gebelikte (Ebriyo ve fetus dozu) 0,5 rem (gebelik süresince)
89
X-IŞINI ODASININ DÜZENLENMESİ 1
Röntgen ünitelerini kurarken yer seçiminde mümkün olduğunca zemin kat ve dış mekanlara komşu kesimler tercih edilmelidir. Radyasyon ünitelerinin duvarlarında, delikli tuğlalara göre çok az radyasyon geçirdiklerinden, dolgu tuğlalar tercih edilmelidir. Duvarların radyasyon geçirgenliğinin hesaplanması, uzman bir radyasyon fizikçisi tarafından yapılmalıdır. Duvarlar 0,5-1 ya da 2 mm kurşun plakalarla kaplanabilmektedir. Genellikle sekonder radyasyon alanlarında 1,5 mm lik, primer radyasyon alanlarında ise 2 mm kurşun plakalar kullanılır. Teknisyen koruyucu bariyerinin de 2 mm’lik kurşun plakalarla kaplanması gerekir.
90
X-IŞINI ODASININ DÜZENLENMESİ 2
Kurşunlamanın yanısıra, röntgen ünitelerinde iyi bir havalandırma sistemi olmalıdır. X-ışınlarının havayı iyonize etmesi sonucu toksik gazlar oluşur. Bu gazlar havadan ağır olduğundan zemine yakın birikir. Bu toksik gazlar nedeniyle, x-ışını odalarının, zemine yakın kesimde emici, tavana yakın kesimde ise üfleyici sistemlerle havalandırılması gerekir.
91
X-ışını odasının düzenlenmesinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumunca (TAEK) belirlenmiş ve uyulması gerekli olan hususlar; 1. Röntgen teşhis cihazlarının bulunacağı odalar, tek tüp tek masa cihaz için 15 m2, Çift tüp çift masa cihazlar için 25 m2 den küçük olmayacak şekilde tasarımlanmalıdır. 2. Laboratuvarlarda, dışarı açılan tek kapı olmalı, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise 2’den fazla kapı bulunmamalıdır. 3. Laboratuvar çevre duvarları, 29 cm dolu tuğla veya 20 cm beton olmalıdır.
92
4. Karanlık oda kapısı, röntgen odası içine açılmamalı, kaset alışverişi, kaset alırveriş perceresinden sağlanmalıdır. Bu pencere, karanlık oda ve röntgen odası tarafından ayrı ayrı 2 mm Pb plaka ile kaplanmalıdır. 5. Laboratuvar bitişiğindeki alanlar mümkün olduğunca sürekli olarak aynı kişiler tarafından meşgul edilen yerler olmamalı ve röntgen odasındaki kapının bu tür alanlara açılması halinde kapı, 2 mm Pb plaka ile kaplanmalıdır. Bu kapıların kurşunun ağırlığı ile sarkmaması ve sürüklenmemesi sağlanmalıdır. 6. Kumanda ünitesi önüne hasta gözetlemesini sağlamak üzere 2,5 mm kalınlığında kurşuna eşdeğer korumayı sağlayabilecek özellik ve kalınlıkta kurşun eşdeğerli cam takılmalıdır.
93
7. Röntgen odasından bina dışına açılan pencereler iptal edilerek 1
7. Röntgen odasından bina dışına açılan pencereler iptal edilerek 1. maddede belirtilen özellik ve kalınlıkta duvar ile örülmelidir. Oda havalandırması ise, döşemeden itibaren 225 cm yükseklikte açılacak olan “vasistas” tipi pencereler ile sağlanmalıdır. 8. Röntgen teşhis odasının döşeme betonunun kalınlığı en az 20 cm’lik dolu beton olmalıdır. Bu değerden daha düşük kat betonuyla yapılmış ise ve röntgen odasının alt katı hastane ve diğer personel veya insanlar tarafından sürekli veya kısmi olarak meşgul ediliyor ise; röntgen teşhis masalarının altına ve masa boyutlarından 30 cm’lik kenar taşkınlığı verecek şekilde 3 mm kalınlığında kurşun plaka konulmalıdır.
94
RADYASYONDAN KORUNMADA ÖZEL DURUMLAR
95
GEBELİK Hamile teknisyen
Radyoloji departmanında teknisyen, hamileliğini amire bildirir. Hamilelik süresince 500 rem’den az doz alınmalıdır. Bu doz, birçok teknisyenin yıllık aldığı dozdan daha düşüktür. Bununla birlikte hamile teknisyenin, floroskopi, anjiografi ve portabl radyografi incelemelerine girmemesi gerekir. Gerekirse fötal dozun tahmini için karın bölgesine ayrı bir dozimetre koyulabilir. Bu kullanılmadığı taktirde önlük boyun kesiminde ölçülen dozun % 5 kadarı karın dozu olarak hesaplanmalıdır (0,5 mmPb önlük için).
96
Hamile Hasta 1 Hamile olma olasılığı bulunanlarda, pelvis bölgesine ve bu bölgeye komşu diğer kesimlere (diyafragma ile dizler arasına) radyolojik tetkik yapılacaksa, menstrüasyon başladıktan sonraki 10 gün içinde yapılmalıdır. Diğer vücut bölgeleri incelenecekse, uygun kollimasyon yapılarak ve pelvis bölgesi kurşun koruyucularla örtülerek bu 10 günlük dönemin dışında da tetkik yapılabilir. Acil durumlarda bu kural uygulanmaz. Radyoloji departmanlarında, hamileleri uyarıcı yazılar bulunmalıdır.
97
Hamile Hasta 2 Hamile olduğu bilinen hastalarda, özellikle ilk üç ay içinde, radyolojik tetkikten mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Eğer kranyum ya da akciğer gibi uzak vücut bölgeleri incelenecekse uterus bölgesi kurşun koruyucularla örtülerek tetkik yapılabilir.
98
Hamile Hasta 3 Eğer hamile bir hastaya bir şekilde radyografi yapılmışsa, öncelikle fötal dozu hesaplamak gerekir. Hesaplama sırasında yapılan tetkik, alınan film sayısı, kullanılan kVp ve mAs değerleri göz önünde bulundurulur. Bu işlemin, radyasyon fizikçileri tarafından yapılması gerekir. Ülkemizde her departmanda radyasyon fizikçisi bulunmadığından, fötal doz, radyoloji uzmanları tarafından tablolardan yararlanılarak tahmini olarak belirlenmektedir. Işınlama sırasındaki hamilelik yaşı da önemlidir.
99
Hamile Hasta 4 Hesaplanan fötal doz hamileliğe devam ya da gebeliğin sonlandırılması kararı için önemlidir. 25 rad fötal zarar sınırı olarak bilinir. Bununla birlikte bu doz seviyesinde mental gelişim anomalilerinden bahsedenler de vardır. Doz hesaplandıktan sonra rad kuralı uygulanır. 10 rad altında, gebeliğin sonlandırılmasına gerek yoktur. 25 rad üzerinde ise fötal anomali riskinin yüksek olması nedeniyle gebelik sonlandırılır. 10-25 rad arasında ise hastanın dozu aldığı gebelik dönemi, ailenin isteği, diğer sosyal ve ekonomik durumlar gözönüne alınarak karar verilir. Genellikle birçok radyolojik tetkikte fötal doz 1-5 rad arasında olduğundan problem olmaz.
100
GONADAL KORUMA 1 Genetik etkilerin en aza indirilmesi için gonadal korunma çok önemlidir. Gonadlara primer ışın veriliyorsa gonad koruyucu gereçler kullanılmalıdır. Gonadal koruma; tüm çocuklar ve üreme dönemindeki hastalarda kullanılmalıdır. Gonadal koruyucuların gölge tipi ya da hasta üzerine yerleştirilen tipleri vardır. Gölge tipi olanlar kollimatör seviyesinde ışın demetinin önüne yerleştirilirken, diğerleri gonadın üzerine yerleştirilir.
101
GONADAL KORUMA 2 Gonadın üzerine yerleştirilen koruyucular kadın ve erkek için farklı şekillerde olabildiği gibi sıklıkla üçgen şeklinde olup erkeklerde üçgenin tepesi yukarıya, kız ya da kadınlarda ise aşağıya doğru bakacak şekilde yerleştirilir Gonad koruyucuları, incelenecek kesimi kapatmayacak şekilde yerleştirmek gerekir. Gonadların yaklaşık 4-5 cm. kadar aralıkta, ya da daha yakın kesimlere radyasyon verilecekse gonadal kesimler, kurşun koruyucu ya da kurşun örtülerle kapatılmalıdır.
102
RADYASYONDAN KORUNMADA CİHAZ KULLANILMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
103
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 1 Radyografi tekrarlarından kaçınmak gerekir.
Bazı tekrar nedenleri; Yetersiz pozisyonlandırma, uygun olmayan ekspojur faktörleri (aşırı ya da düşük doz), hasta hareketi, yetersiz kollimasayon, kaset ve ranforsatör hataları, banyo hataları, grid hataları, aynı kasete birden fazla ekspojur yapılması, yanlış bölgeye radyografi yapılması.
104
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 2 Radyografik teknik: Yüksek kVp ile çalışmak hasta dozunu azaltır. Örnek: 64 kVp, 80mAs kullanılan bir incelemede deri dozu 400 mrad’dır. Bunun yerine 74 kVp ve 40 mAs ile dansite değeri aynı olan film elde ediliyor. Bu durumda hasta dozu ne kadar olur? 64kVp 40 mAs için 400 x (40/80) = 200 mrad 74kVp 40mAs için 200x(74/64)2 = 200x1,34 = 267 mrad
105
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 3 Kollimasyon
Kollimatör, sadece ilgilenilen alanı içine alacak kadar açılmalıdır. Işın alanı ile film uyumuna dikkat edilmeli ve bu amaçla film boyutuna uygun kollimasyon sağlayan otomatik kollimatörler kullanılmalıdır. Kollimasyon, hastanın aldığı dozu azaltmasının yanısıra saçılmanın azalmasına bağlı görüntü kalitesini de arttırır.
106
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 4 Filtrasyon: X-ışını tüpünden çıkan tanı değeri olmayan düşük enerjili ışınların vücuda ulaşmadan filtre edilmesi gerekir. Bu amaçla röntgen cihazındaki kaçınılmaz ve eklemeli filtrasyonun toplam miktarı 2,5 mmAl eşdeğeri olmalıdır. Fokus-obje mesafesi: Portabl incelemelerde 30 cm’den, fluoroskopide 45 cm’den, radyografide ise 100 cm’den az olmamalıdır. Trifaze jeneratörlerin kullanılması: Alınan radyasyon dozunu azaltır.
107
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 5 Banyo kalite kontrolü: Filmin dansite-ekspojur ilişkisini en iyi düzeyde tutmak için banyolarda günlük kalite kontrolü yapılmalıdır. Koruyucu bariyerler: Radyografi cihazlarının primer ve sekonder koruyucu bariyerleri vardır ve teknisyenin aldığı doz bu şekilde en aza indirilmiştir. Röntgen masaları: Röntgen masalarının iyi ışın geçiren maddelerden yapılmış olması gerekir. Bu amaçla en sık “karbon fiber” kullanılır. Absorbsiyon özelliği az olan karbon fiber, oldukça dayanıklı bir maddedir. Grid türü: Çok yüksek oranlı gridlerin kullanılması hasta dozunu arttırır.
108
RADYOGRAFİ CİHAZLARI 6 Görüntü alıcı (film, ranforsatör ve dedektörler): Ranforsatörler hastanın aldığı dozu büyük oranda azaltırlar (%95). Yüksek hızlı ranforsatörler ve bunlara uyumlu filmlerin kullanılması, alınan dozu daha da azaltmaktadır. Bu nedenle nadir toprak ranforsatörler ve diğer hızlı ranforsatörlerin öncelikle seçilmesi gerekir. Portabl röntgen cihazları: Bu cihazlarda koruyucu bariyerler olmaması nedeniyle, birlikte koruyucu kurşun önlük bulundurulmalıdır. Bu cihazların ekspojur düğmeleri x-ışını tüpünden 180 cm’ye kadar uzaklaştırılabilmelidir.
109
FLUOROSKOPİ VE ANJİOGRAFİ CİHAZLARI 1
Bu cihazlar, radyografiden beklenen verileri elde etmek amacıyla kullanılmamalıdır. Görüntü kuvvetlendirici tüpü, hastanın aldığı dozu azaltmasının yanısıra primer koruyucu bariyer gibi rol yapar. Görüntü tüpünün operatörün bulunduğu tarafta olması ve hastaya temas edecek kadar yakın olması gerekir. Bu cihazlarda kullanılan floroskopi düğmesinin basınca radyasyon veren, bırakınca radyasyonu kesen tipde olması daha avantajlı olmaktadır.
110
FLUOROSKOPİ VE ANJİOGRAFİ CİHAZLARI 2
Bu cihazlarda hastadan gelen radyasyonu azaltmak için koruyucu perdeler, koruyucu kurşunlu camlar kullanılabilmektedir. Yine bu cihazlarda bulunan zaman uyarıcıları, toplam skopi süresini belirler ve beş dakikalık toplam skopi süresinde sesli sinyal verir. Floroskopi cihazları, masa üzerindeki x-ışını intensitesi 10 R/dk’yı geçmeyecek şekilde ayanlanmıştır. C kollu fluoroskopi ve anjiografi sistemlerinde x-ışını tüpü masa üstünde ise çalışanın aldığı doz daha fazladır. Bu nedenle bu cihazlarla çalışırken x-ışını tüpü masa altında ya da çalışanın öbür tarafında olmalıdır.
111
MAMMOGRAFİ Mammografide radyasyonun oluşturduğu risk nedeniyle tarama amacıyla yaşın üzerinde kullanılması ve taramada herbir meme için tek projeksiyonda inceleme yapılması önerilmektedir. Mammografi cihazlarında ranforsatörlerin kullanılması, hastanın aldığı dozu oldukça azaltmıştır. Görüntü kalitesi yüksek olan xeromammorafi tetkinde hasta daha fazla doz alır. Ranforsatör kullanılarak yapılan tetkikte herbir projeksiyon için meme dozu 40 mRad iken, xeromammografide meme dozu 370 mRad olmaktadır.
112
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ 1
BT de kolime edilmiş x-ışını demeti kullanıldığı için saçılan radyasyon floroskopiye göre daha azdır. BT’de hasta dozu, ardışık kesitlerin aldığı dozun toplamı şeklindedir. Fakat saçılan radyasyon ve yetersiz kollimasyona bağlı olarak verilen radyasyon, ilgili kesit alanının dışına kısmen taşma göstermektedir. Bunun sonucu olarak taranan bölgenin almış olduğu total radyasyon miktarı, bir kesitte alınmış olan dozun üzerinde olmaktadır.
113
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ 2
Bir BT kesitinin radyasyon dozu, kesit alanı içindeki tüm dokulara yaklaşık olarak eşit oranda dağılır. Bu doz 1-10 rad arasında değişir. Bir BT kesitinde en yüksek dozu deri alır. Deri dozu vücudun merkezine oranla yaklaşık %20 daha fazladır. Ardışık kesitler alınan bir çalışmada, her kesitin aldığı radyasyon dozu, tek bir kesitte alınan doza göre % 40 daha fazladır.
115
RADYASYON KORUNMASINDA TEMEL KURALLAR 1
1.Asemptomatik hastalarda rutin amaçlı tetkiklerden kaçınmak 2. Eksposur faktörlerinin yanlış seçimi, yanlış pozisyon gibi teknik hatalar nedeniyle tetkik tekrarına yol açmamak 3. Radyasyon kontrolünde; zaman, mesafe ve bariyerin önemini iyi anlamak ve pratikte kullanmak.
116
RADYASYON KORUNMASINDA TEMEL KURALLAR 2
X-ışını oluşması ekspojur parametresi olan zamanla doğru orantılıdır. Eksposur süresi arttıkça aynı oranda x-ışını miktarı artar. Mesafe ise karesi oranında alınan radyasyonu azaltır yani ters orantılıdır. Bir metre mesafede eksposur 2 R ise, 4 metrede 0.13 R olur (2R x 1/42) = 0.13 R . Kurşun veya beton bariyerler radyasyon korunmasında paravan oluştururlar.
117
RADYASYON KORUNMASINDA TEMEL KURALLAR 3
4. Yanlış güvenliğe yolaçacak alışkanlıklar edinmemek 5. Primer ışının yolunda durmamak 6. Koruyucu bariyer arkasında değilsen kurşun gömlek giymek 7. Devamlı dozimetre kullanmak ve bunu kurşun gömleğin dışında tutmak
118
RADYASYON KORUNMASINDA TEMEL KURALLAR 4
8. Çekim esnasında hastayı tutmamak, mümkünse metalik tespitleyiciler kullanmak. Hastanın tutulması gerekli ise bunu yakınlarına yaptırmak. Rutin olarak hasta tutma için hiç kimseyi görevlendirmemek. 9. Hastayı tutan kişiye kurşun gömlek ve mümkünse kurşun eldiven giydirmek 10. Doğum çağındaki herkeste tetkike engel olmuyorsa gonad koruyucu kullanmak
119
RADYASYON KORUNMASINDA TEMEL KURALLAR 5
11. Kesin gereklilik mevcut değilse gebelikte inceleme yapmamak. Doğurgan kadında pelvis ve alt abdominal incelemeyi menstruasyondan sonraki ilk 10 günde yani gebelik şansının en az olduğu dönemde uygulamak. Gebelikte bu tip incelemeyi gebelik sonrasına veya mümkünse gebeliğin 2. yarısına ertelemek. 12. İncelemeler sırasında mümkün olan en küçük kollimasyonu kullanmak.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.