Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Radikal Gelenek Coğrafyada 1970'ler ve 1980'lerde hümanist geleneğin gelişmesi ve yerleşmesine paralel bir gelişme de kendisini radikal gelenek olarak.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Radikal Gelenek Coğrafyada 1970'ler ve 1980'lerde hümanist geleneğin gelişmesi ve yerleşmesine paralel bir gelişme de kendisini radikal gelenek olarak."— Sunum transkripti:

1 Radikal Gelenek Coğrafyada 1970'ler ve 1980'lerde hümanist geleneğin gelişmesi ve yerleşmesine paralel bir gelişme de kendisini radikal gelenek olarak ilan eden akımın ortaya çıkışı olmuştu. Bu da, başlangıçta yönünü Marksist siyasal ekonomiye göre belirlemiş ama hızla değişerek daha sonra başka yapısalcı yöntemler üzerinde odaklaşmıştı. Daha da yakın zamanlarda, yapısalcılığın çok mekanik olduğu ve beşeri konuları göz önüne almada yetersiz kaldığının yaygın biçimde benimsenmesiyle, coğrafyacılar bu kez yönlerini toplum ve mekân üzerine hümanist ve yapısalcı bakış açılarını bir araya getirecek-birleştirecek bir girişim olarak realizm ve post-modernizme çevirmişlerdir.

2 Radikal ve Post-modern Yaklaşımlar
Coğrafyada insanla ilgili felsefeye karşı doğan ilginin artması ve 1950'lerden başlayarak kapitalist büyüme ve yayılmanın getirdiği sorunlardan toplumun daha çok haberdar olması, coğrafyadaki değişim arzusu üzerinde çok etkili olmuştu. Kapitalizmin yayılışı başlıca iki yönden kendini belli ediyordu: Birincisi, başarısını kısmen eşitsizliği arttırarak sağlamıştı; eşitsizlik yalnızca kapitalist ülkelerin kendi içlerinde değil, daha sonra Üçüncü Dünya olarak bilinecek ülkeler grubu ile kapitalist ülkeler arasında da artmıştı. İkincisi, kitle iletişim araçlarında ve iletişimdeki hızlı gelişme ve yaygınlaşma dünya nüfusunun büyük bir kısmının bu eşitsizlikten daha çabuk ve daha yaygın bir şekilde haberdar olmasını sağlamıştı.

3 Radikal ve Post-modern Yaklaşımlar
Örgütlü ya da örgütsüz kitlesel protesto eylemleri, böylece, artık geçmiştekinden çok daha olağan hale gelirken, aynı zamanda da etkili bir siyasal güç aracı halini de alıyordu. Bu faktörlerin bileşik etkisi birçok coğrafyacının kapitalizmin ve teknik destek sağlayan ampirik-analitik bilimin hatalarıyla yüz yüze gelmelerine ve hoşnutsuzluklarını daha önce hayal bile edilemeyecek olan radikal yoldan ifade edebilme fırsatını yakalamaya götürmüştü. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'de, her ne kadar hâlâ komünizm korkusu yaşanıyor idiyse de, kapitalizmin apaçık ortada olan başarısı Marksizm'in artık bir tehdit olmadığı ve Marksist entelektüellerin de, kucak açılmasalar bile, hoş karşılanacakları anlamına geliyordu.

4 Radikal Yaklaşım Radikal yaklaşıma göre, objektif, değerlendirme yapmayan ve siyasal bakımdan nötr bir bilim yoktur. Tüm bilimler ama özellikle de toplumsal bilimler bazı siyasal amaçlara hizmet ederler; kurulu düzene, alışılagelmiş toplumsal sisteme hizmet etmek ve hayatta kalmasını sağlamak, kurulu alışılagelmiş bilimin görevidir. Bu görüşten hareketle “coğrafya toplumsal ve siyasal bakımdan tarafsız değildir. Hiçbir zaman olmamıştır ve de asla olmayacaktır”. Bu ihtiyaçla, 1970’de bir tartışma zemini oluşturmak üzere Clark Üniversitesinde Antipode isimli bir dergi yayınlanmaya başlanmıştır. Dergide toplumsal refahın mekansal yansımaları (farklılıkları), yoksulluk, azınlık hakları ve toplumsal hizmetlere erişim gibi konular üzerinde duran yazılar yayınlanmaktadır.

5 Radikal Yaklaşım Radikal yaklaşımı savunanlara göre coğrafyacılar ve başka sosyal bilimciler “fazla sofistike, tekniğe yönelmiş ama toplumun akut ve kronik sorunlarının çözümüyle çok az ilgilenen hala büyük ölçüde tasviri bilim dalları” olmakla suçluyorlar ve bunların “teorilerinin de egemen sınıfın değer ve çıkarlarını yansıttığı”nı ileri sürüyorlar. Coğrafyada radikal geleneğin gelişmesinin önemli bir özelliği coğrafyacıları başka sol kanat toplum bilimcilerle bir araya getirmesidir. Marx’ın çalışması, temelde, kapitalizmin işleyişine yakından bakış amacıyla kullanılmışsa da, en büyük etkisi, metodolojik olmuştur. Diyalektik materyalizmi bir bilimsel uygulama şekli olarak kullanırken Marx, daha sonra birçok coğrafyacının izleyeceği bir çerçeve de getirmiş oluyordu.

6 Radikal Yaklaşım Coğrafyada “Radikal kamp” denilen araştırmacı kitlesi, görüş ayrılıkları yüzünden, bir bütünlük gösterememiştir. Bu yüzden de bazı radikal görüşler liberal coğrafyacılara çok geçerli, ciddi ve benimsenebilir görünse de, tartışmalar ve meydana gelen kutuplaşmalar gözlerini korkuttuğu için bundan yararlanmaktan kaçınmışlardır. Bununla birlikte, radikal coğrafyanın, coğrafya toplumu içinde gelişen çeşitli bakış açıları ve farklılaşmalar nedeniyle ortadan kalkacağını düşünmek de yanlış olacaktır.

7 Yapısalcı Alternatifler
1970’lerde Marksist siyasal ekonominin araştırılması, coğrafyacıların birçok farklı yapısalcı felsefelerle tanışmalarını da sağlamıştır. Çok çeşitli olan yapısalcı görüşlerin özeti ya da ortak yanı “gözlemlenebilir olguların ampirik dünyasının temelde yatan yapılarla belirlendiği” fikridir. Yapısalcı akım içinde son zamanlarda gelişen feminist coğrafya cinsler arası eşitsizliğe ve kadınların ezilmesine dikkat çekmektedir.

8 Yerellikler ve Yeni Bölgesel Coğrafya
Yerellikler (localities) terimine "insanların çalıştıkları tüketici yaşamlarını geçirdikleri mekân" olarak yaklaşılmış ve yerellikler "toplumsal yapı ve insan ajanının mekândaki toplamı, kolektif bilinçlilik merkezleri ve toplumsal ve siyasal yararların açıklaması olarak" görülmüştür. Bununla birlikte, terim, coğrafyada, çok farklı şekillerde, hatta bazen karşıt anlamlarda bile kullanılmıştır. Bu yüzden de, bakış açısının dar olduğu; anlamında eylem bağlamında aktifi değil pasifliği ifade ettiği ve belirli bir toplumsal anlamı olmadığı gibi çeşitli nedenlerle şiddetli eleştiriler yöneltilmiştir.

9 Yerellikler ve Yeni Bölgesel Coğrafya
Yerellik araştırmaları üzerine tartışmalar, yerlerin belirli özelliklerini incelemenin önemi üzerinde duran geniş literatürde yalnızca bir elemandır. İçeriğinde bu kavram bulunan yaklaşımları kullanan çalışmalar çok sayıdadır. Bazı coğrafyacılar bu ilgiyi yeniden canlandırılan ve yeniden yapılaştırılan bölgesel coğrafyaya tercüme etmeye çalışmışlardır. 1960'lı yıllarda coğrafyada teori arayışlarının hızlanmasıyla "klâsik" olarak nitelenen tarzda bölge çalışmalarına eleştiriler getirilmişse de, coğrafyanın "bölgesel" odak noktası, bölgesel bakış açısı asla yok olmamıştır; bu yüzden de 1970'ler ve 1980'lerde yeniden keşfedildiği şeklinde getirilen iddialar biraz abartılı bulunmaktadır .

10 Yerellikler ve Yeni Bölgesel Coğrafya
Haggett'in (1965) dediği gibi: Bölgeler coğrafyada en merkezi konumu işgal etmişlerdir ve coğrafi literatürde de artık "klâsik" olarak nitelenen çalışmaların çoğunu bölgesel monografyalar oluşturur. Her ne kadar bölgeler bazen ağır bir top ateşine tutulmuşlarsa da ... coğrafi bilgileri düzenlemede, organize etmede en mantıklı ve en doyurucu yollardan birisi olmayı da sürdürmektedirler. Son olarak, tanımı ne kadar karmaşık ve güç olursa olsun, sınırları ne kadar zor belirlenirse belirlensin, ister şekilsel ister fonksiyonel, ister kavramsal isterse başka bir adla adlandırılmış olsun, "bölge"nin coğrafyada her zaman önemini koruduğunu tekrar vurgulayalım.

11 REALİZM (GERÇEKÇİLİK) VE POST-MODERNİZM
Realizm, son yirmibeş-otuz yıl içinde felsefi farklılıkların anlaşılabileceği her şeyi kapsayan bir meta-teorinin arayışındayken, post-modernizm böyle bir olasılığı reddeder ve bunun yerine bu değişimleri yorumlayabilecek bir anlayışı teşvik eder.

12 Realite ve realizm 1980'lerde sosyal bilimlerde realizm büyük ölçüde Roy Bhaskar'ın (1978) etkisiyle ortaya çıkmış ve coğrafyada da önemli bir etki yaratmıştı. Realizm taraftarları, beşeri coğrafyadaki tüm pozitivizm sonrası eğilimleri realizme giden yol olarak görürler realizm felsefesi, bazen, dolaysız realizmden ayırt etmek için transandantal-aşkın realizm olarak da anılır. Aşkın realizmde gerçek üç aleme ayrılarak alınır: Gerçek (mekanizmalardır ve gözlemlenemezler), güncel (olaylardır ve gözlemlenebilir olgular halindedirler) ve ampirik (olayların deneyimidir) -sonuncusu diğer ikisiyle sıkı ilişki içindedir.

13 Realite ve realizm Realizmin amacı, pozitivizminki gibi, olayları açıklamak, değişimi yaratanları, olayları meydana getirenin, değişimi zorlayan ya da değişime izin verenleri bulup çıkararak nedenleri ortaya koymaktır (Sayer 1985). Bu da, bu felsefenin de yapısalcılık, yorumlamacı görüş ve eleştirisel teoriyle sıkı ilişkisi olduğuna ilişkin bir delildir. Realizm, düzenlilikler, yani yasalar ve yasa benzeri genelleştirmelere gitmediği için pozitivizmden ayrılır . Zaten realizm, pozitivizmi bu yönden eleştirir. Realizm, davranışsal ve hümanistik çalışmalarda bireye çok fazla özgürlük verdiği ve böylece de onları içinde yaşadığı bütünden ayrı tuttuğu için eleştirilmiştir. Realizmin üstün olduğu noktalardan birisi, her ne kadar fikir birliği yoksa da, doğal ve toplumsal bilimleri birbirine bağlama potansiyeline sahip olmasıdır.

14 Postmodernizm 1980'ler kapanırken, coğrafya ile diğer sosyal bilimler arasındaki bağlar bazı coğrafyacıları ama özellikle Edward Soja (1989) ve onunla birlikte Michael Dear (1988), Derek Gregory (1989) ve David Harvey'i (1989) daha önceki toplum teorisini post-modern eleştiriye götürmüştür.

15 Postmodernizm Post-modernizmin öncüsü kabul edilen College de France’de düşünce sistemleri tarihi profesörü olan Michel Foucault ( ) tüm çalışması boyunca, baskıcı, düşünceyi totaliterleştirici olarak gördüğü modernleşmeye düşmanca bir tavır almış, “farklılığı, parçalanmışlığı ve kesikliliği, tek başına olan gerçeklerden daha çok, çoklu çözümleme biçimlerini, makro-çözümlemeyle örülmüş mikro-çözümlemeleri, kesin tarihsel incelemelerle karışmış saf düşünceyi” tercih etmiştir. Kısacası Foucault, araştırmaya tabandan yaklaşımı –yani, günlük yaşam ve yerel algılar üzerinde odaklaşmayı- desteklemiştir.

16 Postmodernizm Post-modern yazarlar, geleneksel sosyal bilimlerin “toptanlaştırıcı” tavırlarına, her şeyi bütünleştirme arzularına düşmanca bakarlar. Bu bağlamda, toplumsal yaşamın “küresel bütünlük” sergilediği düşüncesini reddederler ve birbirine bağımlılığı yadsımamakla birlikte, günlük yaşamımızın otomatik bir şekilde yönlendirilmesine de karşıdırlar. Post-modernliğin anahtar özelliklerinden birisi, heterojenlik, biriciklik ve farklılık üzerindeki vurgusudur. Post-modern bilgi farklılıklara karşı duyarlılığı artırmıştır. İşte bu yüzden, coğrafyada “alansal farklılık” anlayışına bir geri dönüş gözlenmektedir.

17 SONUÇ Yukarıda gözden geçirdiğimiz son otuz yıl bilhassa beşeri coğrafya için çok fırtınalı yıllar olmuştur. Bu yılları bazı coğrafyacılar “çok heyecan verici ama aynı zamanda da çok kafa karıştırıcı” bulurlar ve daha fikirler yeni benimsenirken, hemencecik modaları geçtiği için, böyle bir araştırmanın çoğu kez de yapay kaldığını düşünmektedirler. “Daha biri hazmedilmeden diğerlerinin önerildiği yeni yaklaşımların (paradigmalar) kol gezdiği hızla değişen bir bilim dalı olduğu”nu söylerler. Bazı coğrafyacılar başka dallardan alınan yeni fikirlerin orijinal dokularından çıkarıldıklarını ve bunları ithal eden coğrafyacıların fikirlerin çelişkilerinden haberdar olamadıklarını ileri sürmüşlerdir.

18 Bazıları çeşitli dünya görüşlerini birbiriyle uzlaştırma arayışına girmişken, başka bazıları da bunun imkansız olduğunu belirtmişlerdir. Ancak birçok yazarın da fikir birliğinde olduğu husus, geçmişte benimsenen akılcılık postmodernlik uğruna tümüyle terk edilmeden -ama yeni bakış açılarıyla- sürdürülmesidir. Coğrafyanın akademik dünyasında çoğulculuk kaçınılmazdır. Coğrafyadaki bu felsefi tartışmaların her biri ayrı ayrı ele alınabilir, fikirlerin gelişmeleri açısından tartışmalar başka yöne doğru uzatılabilir; zaman içindeki yaklaşım değişiklikleri uzun uzun tartışılabilir;

19 kavramlar, gittikçe daha da karmaşıklaşarak, kullanana göre algılanan anlamlarıyla birlikte ayrı bir inceleme konusu olabilir; ya da zaman-coğrafya açısından farklı zamanlardaki farklı tanımlar ele alınarak irdelenebilir. Ancak bunların tümü aslında, coğrafyadaki çağdaş diyalog içinde bir araya gelen konulardır ve coğrafya içinde hiç bir şekilde tek bir gelişme çizgisinin egemenliğinden söz etmek mümkün değildir. Bütüncül olduğu belirtilen coğrafya, aynı zamanda çoğulcu bir bilim dalıdır. Yalnızca zaman zaman belirli fikir akımlarının daha moda hale geldiği, diğerlerini ortadan kaldırmadan, bilim dalı üzerinde daha ağır bastığı gözlenmektedir.


"Radikal Gelenek Coğrafyada 1970'ler ve 1980'lerde hümanist geleneğin gelişmesi ve yerleşmesine paralel bir gelişme de kendisini radikal gelenek olarak." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları