Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

BİLİNÇLİ OLMAK VE DENGELİ YAŞAMAK

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "BİLİNÇLİ OLMAK VE DENGELİ YAŞAMAK"— Sunum transkripti:

1 BİLİNÇLİ OLMAK VE DENGELİ YAŞAMAK
Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDIN Sivas CÜ İlâhiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi TEL:

2 HOŞGELDİNİZ

3 TEŞEKKÜRLER TEBRİKLER

4 .

5 Bir başkadır benim memleketimin insanı..!

6 İşinin Ehlidir

7

8 Kurallara uyar...

9

10 Yenilikçidir...

11

12 Dürüsttür...

13

14 İlericidir...

15

16 Ekonomiyi ve, tasarrufu bilir...

17

18 Kural koyucudur...

19

20 Ayrıntılara titizdir...

21

22 Çevrecidir...

23

24 Hoş görülüdür...

25

26 Mütevazıdır...

27

28 Çözümcüdür...

29

30 İşinin ehlidir...

31

32 Çağdaştır...

33

34 İş bilirdir...

35

36 Bağışlayıcıdır...

37

38 Teşvik edicidir...

39

40 İlkelidir...

41

42 Garanti tutkunudur...

43

44 Uzlaşıcıdır...

45

46 Davetlere icabette dikkatlidir...

47

48 Veeeeeeeeee ...

49 Yol göstericidir...

50

51 Bu tür hareketler sadece biz de mi var?
HAYIR ABD’de yapılan bir araştırmada mahkemelerde verilen kararlarda zanlının güzel ve yakışıklı olması % 50 oranında daha az ceza almasıyla sonuçlanıyor.

52 BİLİNÇLİ OLMAK NE DEMEK?
. BİLİNÇLİ OLMAK NE DEMEK?

53 BİLİNÇSİZ OLMAMAK DEMEKTİR?
ŞAŞKIN OLMAMAK DEMEKTİR?

54 . ÖRNEKLER: Su hırsızı su şebekesinden iki bağlantı yapıyor. Çünkü mutfakta haram su kullanmak istemiyor. Çimlere basarak yürüyoruz. İlçeye doktor gelmesi için doktor duası yapıyorlar. Salça kamyonu kaza yapınca, halk salça paylaşıyor. Tayini çıkan öğretmen, okulu kilitleyip gidiyor ve 20 gün öğrenciler bahçede ders yapıyorlar. Yanan arabaya taş atıyorlar. Otobüste arkada yer varken önde duruyorlar. Çok yorulduklarını söylüyorlar, ama çarşıdan gelmiyorlar. Gençleri arayınca bana güvenmiyor musunuz diyorlar. Arayıp sormayınca beni hiç mi merak etmiyorsunuz, diyorlar.

55 BİLİNÇLİ OLMAK Yaptıklarının farkında olmak
Yaptıklarını bilerek yapmak Neyi, niçin yaptığının hesabını verebilmek Neyi, niçin yapmadığının hesabını verebilmek Ağzından çıkanı kulağı duymak Fark etmez dememek Ne yapayım dememek Ben kimim sorusuna cevap verebilmek Hedefi olmak Rasgele yaşamamak Başkalarına göre yaşamamak Sorumluluk sahibi olmak

56 BİLİNÇLİ OLMAK BİLİNÇLİ YAŞAMAK
X EZBERE YAŞAMAMAK demektir

57 BU TEST KİŞİLERLE İŞ GÖRÜŞMELERİNDE KIVRAK ZEKA VE DİKKAT ÖLÇÜMÜ AMACI İLE YAPILMAKTADIR.
Mini test Aşağıdaki test, 4 basit sorundan ibaret. Düşünmeden hemen cevap vermek gerekiyor. Soru 1: Bir koşuya katılıyorsunuz, ikinci adamı solluyorsunuz. Hangi sıralamada yer alırsınız?

58 . Cevap: “Birinci sıraya çıkarım." dediyseniz tamamen yanıldınız! İkinciyi sollarsanız onun yerini alırsınız, yani ikinci olursunuz. Ayrıca ikinci soru için lütfen biraz daha az düşünün! Soru 2: Sonuncuyu sollarsanız hangi sıralamaya çıkarsınız?

59 . Cevap: Sondan “ikinci" dediyseniz yine yanıldınız! Biraz düşünün! Sonuncuyu nasıl sollarsınız? Siz onun arkasındaysanız o sonuncu olamaz değil mi ? Cevabı mümkün değil! Kafa yormuyorsunuz herhalde. Hadi bir daha deniyoruz, not tutma ve hesap makinesi kullanma yok, hemen cevap vermeniz gerektiğini de unutmayın! Soru 3: 1000 al, 40 ekle, 1000 daha ekle, 30 ekle, 1000 daha, artı 20, artı 1000 ve artı 10. Toplam ne çıkıyor?

60 . Cevap: 5000??? Yine yanlış!!! Doğru cevap Aynı hesabı iyi bir hesap makinesiyle tekrar yapabilirsiniz... Aldığınız tüm diplomalara bir bakın isterseniz!!! Bari bu son soruya doğru cevap verin! Soru 4: Ayşe‘nin babasının 5 kızı var: Adları şöyle: 1. Çaça 2. Çeçe 3. Çiçi 4. Çoço 5. …….. Soru: Beşincinin adı ne? İyi düşünün haaa..

61 . Cevap: Çüçü??? Yanlıııışşşşşşş! Ayşe, Ayşe!!!

62 Dengeli olmak ne demektir?
. Dengeli olmak ne demektir?

63 Dengesiz olmamak demektir.

64 DENGELİ OLMAK ADİL (ADALETLİ) OLMAK DEMEKTİR.
Adalet: Bir şeyin olması gerektiği gibi olması adalettir. Olmaması da zulümdür. ORTA YOLU BULMAK DEMEKTİR. İFRAT (aşırı gitmek, fazla yapmak) VE TEFRİTTEN (geri kalmak, az yapmak) KAÇINMAK DEMEKTİR. YAPTIĞINI YERLİ YERİNDE YAPMAKTIR.

65 . AKILLI MIYIZ? ???????? DUYGUSAL MIYIZ?

66 HER ŞEYDE DENGELİ OLMAK
AKIL DUYGU

67 .

68 DUYGULARIMIZDA DENGE Sevgi, Nefret, Kıskançlık, Öfke, Korku, Kaygı, Değer Verme, Takdir, Özgürlük, Kendini Beğenme, Sevinç, Üzüntü, Öfke

69 sevgi

70

71 DAVRANIŞLARIMIZDA DENGE
İhtiyaçları giderme / harcama yapma / alış-veriş, İlgilenme, Çalışma, Yeme-içme, Giyinme, Süslenmek, Uyumada, Reklamlara bakış, Yardımlaşma, Ziyaret, İkram, Arkadaşlık, Sosyal İşler, Temizlik, Başarı ve kazanma hırsı, Fedakarlık, Hakimiyet, Dindarlık, Nazlanma, Paylaşma, Sır saklama, Eğlence, Tatil, Utangaçlık, Cinsellik,

72 Dengeli ve düzenli

73 Düzenli beslenme

74 Temizlik

75 Ayakkabım yok diye üzülüyordum ta ki ayaksız bir adam görene kadar.

76 Arasındaki fark Selçuklu sultanlarından biri Mevlana'yı ziyaret etmek istemiş. Bu ziyaretini gerçekleştirdiğinde ona, saltanatları arasında ne gibi bir farkın olduğunu sormuş. Hz. Mevlana söz konusu soruya şu cevabı vermiş: "Senin saltanatın gözlerin açık olduğu müddetçe vardır. Oysa benim saltanatım, gözlerimi kapadığımda başlar."

77 Birlikte çalışma

78 Birlikten kuvvet doğar

79 İstişare ve işbirliği Akıllı kişi, başkalarının akıllarından yararlanabilen kişidir. Acaba bu, “güç” için de doğru olabilir mi? Dünya artık, başkalarının ilişkilerinden yararlanabilenlerin yani “ilişki yönetimi” sanatını kullanabilenlerin ayakta kalabileceği bir duruma gelmiştir.

80 selam

81 Siz hangi gruptansınız?
DÜNYADA ÜÇ SINIF İNSAN VARDIR. 1.BİR ŞEYİ YAPAN “KÜÇÜK” BİR GRUP 2.BİR ŞEYİN YAPILMASINI SEYREDEN “BÜYÜKÇE” BİR GRUP 3.NE OLUP BİTTİĞİNİ BİLMEDEN YAŞAYAN VE SEYREDEN “MUAZZAM” BİR KALABALIK.

82 Susuz Ev (Koca Sinan) ~ Bir İbret Tablosu ~

83     İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir. Bu problemin çaresi       asırlar önce Kanuni zamanında, Mimar Sinan'ın günlerinde konuşulmuş       ve en büyük çare Sinan'la bulunmuştur. İstanbul'un o günkü nüfusu çoğalınca Kanuni Sultan Süleyman, Sinan'ı huzuruna çağırır,

84 Der ki: "Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?"       Mimarbaşı der ki: "Sultanım siz müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım, dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm."

85 Ve Sinan Ağa atına biner,
yanına yardımcılarını da alır, Çekmece'den başlayarak kıyıları dolaşır, Beşiktaş'a kadar istanbul'un       kıyılarında, dereleri, akan suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, diye, bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar.   

86 Sultan sorar: "Mimarbaşı, İstanbul'a
su getirmek mümkün müdür?" Mimarbaşının cevabı: "Belki sultanım, mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var." "Nedir o mimarbaşı?" "Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancak İstanbul'a su gelebilir.“ Kanuni'nin cevabı şu olur: "Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım."

87 Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları
Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve Kırk Çeşme suları akmaya başlar.       O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul'da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyuyorlar.

88 Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni bir ferman çıkanr, der ki:
"İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır." Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni. O da özel olarak Sinan'a iletilir. Denir ki: "Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin." Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Sinan'ın evine özel olarak yol yapılarak su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur.

89 Mimar Sinan Şehzadebaşı Camiini, Süleymaniye Camiini ve Edirne'deki Selimiye Camiini yaptıktan sonra yaşlanır. Devir hep öyle geçmemiştir. İtibarının yüksekte olduğu devirde, kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşler. Kanuni vefat etmiş, yerine başka padişahlar geçmiştir. Ve Sinan 99 yaşında!.. Çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi istanbul'da adeta yapayalnız kalmış. Ve artık yeni bir nesil yetişmiştir.

90 Bir gün Sinan'ın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar.
Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar, "Buyurun" der. Gelen meçhul ihsan, "Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyorlar. Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der. Sinan Ağa, bu ihtiyar halinde, dostlarının tümünün göçüp gittiği, kendisini eserleri inşaat halindeyken görenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada, "Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum?" diye bastonuna dayana dayana gider.

91 Saraya girer, orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur:
Kadılar, ulemalar, müftüler, o günün vükelası. Sinan'a şöyle derler: "Sinan Ağa, hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu, hiç kimse evine       özel olarak su almasın, diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış."       "Evet," der, "Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım, su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su       müsaade etmişti de almıştım."

92 "O zaman şu müsaadenizi, fermam görelim de ses  çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen, sizinki devam etsin." Sinan'ın cevabı şu: "Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım falan yok, ama su benim evimde akıyor."

93 Divan müşkül durumda kalır, konuşmalar olur: "Sinan büyük hizmetler etmiştir, evinde suyu aksın."       Oradan başkaları cevap verir:       "Bu Âl-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan mı? Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin, ya da Sinan'a da bu ayrıcalık tanınmasın."       Divanda uzun münakaşalar olur, son olarak verilen karar şudur:  "Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre, Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı su fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır."

94 İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder.
Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir değil. Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır. Kendisine bir ayrıcalık tanınsın veya özel bir mükafat verilsin diye değil. Sinan 100 yaşına girerken hastalanır, yatağa düşer. Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder.

95 Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz."
Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır:       "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da       ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz."

96 Bu olayın bizlere verdiği mesajlar vardır.
Dünyada, şana, şöhrete, dosta, ahbaba, arka olmalara fazla güvenmemeli. Dünya öyle güvenilecek, insanlar öyle bel bağlanacak kadar vefalı değildir. Şartlar değişir, bugün sırtımız çok sağlam yerde olur, çok itibarlı insanlarla yakınlığımız olur. Ama yarın bir de bakarız ki, dayanacak kimse kalmamış, onların hepsi göçüp gitmiştir...      

97 yaptığımız hizmetleri de O’nun rızası için yapmalıyız.
     Hani derler ya: "Duvara dayanma yıkılır, insana güvenme ölür.“ Öyleyse fani şeylere dayanmamalı, fani şeyleri gaye edinmemelidir. O‘na dayanmalı, O’na güvenmeli ve yaptığımız hizmetleri de O’nun rızası için yapmalıyız.

98 - Son - İnsan bu tecelli karşısında hayıflanmaktan kurtulamıyor!
"Hey gidi yalan dünya heyy !. İstanbul'u suya kavuşturan KOCA SİNAN susuz evde vefat ediyor."       Ruhun şad olsun !.. - Son -

99 TEŞEKKÜRLER http://www.oznur.cjb.net/

100 Prof. Dr. Mehmet Zeki AYDIN
Sivas CÜ İlâhiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi TEL:


"BİLİNÇLİ OLMAK VE DENGELİ YAŞAMAK" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları