Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Şartlı Nakit Transferi Kadını Güçlendirmede Nerede Duruyor

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Şartlı Nakit Transferi Kadını Güçlendirmede Nerede Duruyor"— Sunum transkripti:

1 “TÜRKİYE SOSYAL POLİTİKALARINI TARTIŞIYOR” konferansi 15-16 Haziran 2012 Koç Üniversitesi - İstanbul
Şartlı Nakit Transferi Kadını Güçlendirmede Nerede Duruyor? Mersin, Adana, Antep, Mardin ve Diyarbakır'dan Bir Saha Çalışmasının İlk Bulguları Bediz Yılmaz Mersin Üniversitesi Bu sunum, TÜBİTAK-SOBAG 110K130 no’lu araştırma projesine dayanmaktadır (Kasım 2010-Aralık 2011)

2 TC-DB: SRAP/ŞNT Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Dünya Bankası arasında 2001’de imzalanan “Sosyal Riski Azaltma Projesi İkraz Anlaşma”sı ile hem kısa dönemde hem de uzun dönemde mevcut ekonomik krizin en korunmasız nüfus üzerindeki etkisinin azaltılması, hizmet ve sosyal yardım sağlayan kurumların kapasitelerinin güçlendirilmesi, yoksul çocukların beşeri sermayelerinin korunması ve teşviki için bir temel sosyal yardım sistemi oluşturuldu. Projenin Şartlı Nakit Transferi (ŞNT) bileşeniyle, nüfusun en yoksul yüzde 6’sını hedefleyen bir sosyal güvenlik ağı oluşturulması amaçlandı.

3 Şartli Nakit Transferi (Conditional Cash Transfer)
ŞNT, gerek kadınların sağlıklı bir gebelik ve doğum süreci geçirmelerini sağlamaya yönelmesi, gerekse de ödemeleri kadınların (annelerin) hesabına yatırması nedeniyle doğrudan kadını hedefine alan bir sosyal yardım programıdır. Kadının hane içindeki ve dışındaki sosyo- ekonomik konumunu güçlendirmeyi, dolaylı olarak da olsa böylesine net bir şekilde hedef alan bu programın pratikte bu konuda ne derece başarı sağladığı ise tam anlamıyla ortaya konulmamıştır.

4 ŞNT ve Yoksulluk Şartlı Nakit Transferi gibi doğrudan gelir aktarımına yönelik bir sosyal yardım uygulamasının da nihai hedefi sadece yoksulluğu değil, yoksulluğu pekiştiren ve besleyen diğer etmenlerin de giderilmesidir. ŞNT programları hedefine her zaman gelir dışı unsurları da katarlar; nitekim yoksulluk kısırdöngüsü de ancak bu unsurların iyileştirilmesiyle kırılabilir. Bu anlamda, kanaatimizce, ŞNT uygulamalarının hanenin gelir durumunda yarattığı iyileşmeyi incelemektense hanenin deneyimlemekte olduğu dışlanma boyutlarında iyileşmeler olup olmadığını değerlendirmek daha anlamlı olacaktır.

5 KAHİP (2011) En son yayınlanmış Eurostat verilerine göre AB (27) ülkelerinin sosyal koruma harcamalarının 2008 yılında GSYH’ya oranı % 25,3 civarında olup, Fransa % 29,3; Yunanistan % 25,1; Bulgaristan % 14.9; Çek Cumhuriyeti % 18; Estonya % 14,9; Litvanya % 15,7; Macaristan % 22,3; Polonya % 18,2; Romanya % 14,1 oranında sosyal koruma harcaması yapmaktadır yılında Türkiye’nin sosyal koruma harcamasının GSYH’ya oranı % 11,63 ile kısıtlıdır. Sosyal hizmetler ve sosyal yardıma yapılan harcamalar ise GSYH’nın % 0,78’i olarak kalmaktadır. % 0,78 oranına, sağlık harcamalarının içinde yer alan yeşil kart harcamalarının oranı olan % 0,41 eklendiğinde prim ödememiş yoksul kesim için yapılan sosyal yardım ve sosyal hizmete yönelik harcamaların 2010 yılı için 14 milyar TL civarındadır ve bu harcamanın GSYH’ya oranı % 1,19 civarındadır.

6 Sosyal Harcamalarda Gerileme
“Sosyal harcamaların ağırlıklı olarak yöneldiği kesimler düşük ve sabit gelirli emek kesimidir. Bu kesimlerin enflasyonun yarattığı toplumsal maliyete katlanmalarının yanısıra, toplumsal gereksinimlerinin giderilmesinde birincil öneme sahip sosyal nitelikteki kamu hizmetleri bu bağlamda gerileme göstermiştir. Toplumsal yoksulluğun oluşmasında bu harcamaların gerilemesinin etkisi çok fazladır. Diğer taraftan, nüfus artışı dikkate alındığında, kişi başına düşen sosyal harcamaların çok daha gerilediği de bir gerçektir. (…) Bu dönem boyunca sergilenen ortalama % 4- 5 arası büyüme bir refah etkisi yaratmayıp, sosyal harcamalar yoluyla topluma yönelik katkı sağlamamış(tır). Bugün gelinen noktada, özellikle kamu reformu adı altında yaşadığımız yasal değişim süreci var olan tüm olumsuz gelişmeleri göz ardı ederek, sosyal yaşamın piyasa alanına geçişini hızlandırıcı bir rol sergilemektedir.” (Temelli, 2003)

7 Sosyal Politikanin donuşumu
Özuğurlu (2003: 64) sosyal politika disiplininde yaşanan dönüşümün temel unsurlarını şu şekilde belirtmektedir: (i) Sosyal politika disiplinin sıklet merkezinde yer alan işçi sınıfı, yerini 'sınıf dışına' düşen yoksullara /yapısal işsizlere bırakmıştır. (ii) “Bağımlı çalışanların” korunması ve güçlendirilmesi şeklindeki temel sosyal politika hedefi yerini “sosyal sermayenin” geliştirilmesine bırakmıştır. (iii) Toplumsal bütünleşmeyi hedefleyen politika yönelimi, yerini “piyasanın rekabet ve etkinlik” stratejileriyle uyuma bırakmıştır.

8 Dünya Bankasi ve ‘Yeni’ Sosyal Politika
Dünya Bankası’nın yeni yaklaşımı yoksulluğu oluşturan risklerin azaltılması ile yoksulluğun hafifletilmesi ve yoksullukla baş etme üçlüsü çerçevesinde tanımlanabilir. Bu bağlamda temel amaç “sosyal politikayı geleneksel müdahale ve düzenleme alanlarından ve kamusal içeriğinden uzaklaştırmaktır” ve bu alanlar, “sosyal güvenlik, işçi sendikaları ve toplu sözleşme düzeni, emeği koruyucu/geliştirici iş yasaları, sosyal yardımlar, asgari ücret, kamusal sağlık, eğitim, konut ve ulaşım hizmetleri” (Özuğurlu, 2003: 61) olarak ifade edilebilir.

9 ‘Yeni’ Sosyal Politika (devam)
“Geleneksel olandan uzaklaşılırken amaç, kamunun sözleşme ve ücretli istihdam düzeni, yani emek piyasasına müdahalesini engellemektir. Kamunun bu tür bir müdahale biçim ve içeriğinden sıyrıldığı bir ortamda ise yapacağı tek şey, neo-liberal politikaların yarattığı yoksulluğu azaltmadır” (Yücesan- Özdemir & Kutlu, 2011: 366).

10 Sosyal Yardimlar: Tamamlayici unsurdan Birincil Unsura
Sosyal yardımlar geleneksel kamusal müdahaleler arasında yer almaktadır; ancak yeni dönemde farklı bir konuma getirilmiştir; şöyle ki, “sosyal yardımların tamamlayıcı bir pozisyonda uygulanması bir sorun yaratmamakla birlikte, tamamlayıcı bir unsurdan, birincil, öncelikli bir unsura doğru evrilmesi” klasik sosyal politika tanımıyla çelişmektedir. Yeni yaklaşım, liberal refah rejimlerinin en tipik özelliği olan “hedef kitleye yönelik sosyal politika” oluşturulması mantığıyla örtüşmektedir; gerçekten de, yeni yaklaşımın hedef kitlesinin, “sosyal desteğe gerçekten ihtiyaç duyan muhtaç ve düşkün” kesimlerle sınırlandırılması durumu ortaya çıkmıştır (Özuğurlu, 2003: 64).

11 Neoliberal Dönüşümde Sosyal Politika
Neoliberal dönüşümle, sosyal politika alanının kurum ve araçları kamusal niteliklerini hızla kaybederek piyasaya uyumlu hale getirilmekte, sosyal haklar metalaştırılmaktadır. Yoksulluk da bu bağlamda bir yandan ekonomik büyümeyle halledilecek bir mesele olarak görülürken, diğer yandan da yoksullara sağlanan destekler, onları toplumun eşit fertleri olarak gören bir hak yaklaşımıyla değil, tersine onları toplumun dışında veya en azından çeperinde gören, hedef gösterici, yaftalayıcı bir bakışla sunulmaktadır.

12 Sosyal koruma araçlari
Sabates-Wheeler ve Devereux (2008: 70), dört tip sosyal koruma aracı olduğuna işaret eder: Koruyucu Önleyici İleri Götürücü Dönüştürücü

13 Dönüştürücü Sosyal Koruma Araçlari
Dönüştürücü önlemler, sosyal adalet ilkesiyle yakından ilişkili olup çalışan hakları ve dezavantajlı kesimlere yönelik kolektif mücadeleyi ve bu mücadele sonucunda mevzuatta düzenlemeler yapmayı kapsar. Çalışma hayatının yasal düzenlemeler yoluyla denetim altına alınmadığı, çeşitli sebeplerle dezavantajlı (hatta dışlanmış) konuma düşmüş kesimlerin yasalar yoluyla topluma eşit fertler olarak katılmaları güvence altına alınmadığı sürece, sosyal adaletten ve sosyal devletten bahsetmek mümkün değildir ve diğer önlemlerin de büyük bir kısmı palyatif kalacaktır.

14 ŞNT nasil bir sosyal koruma aracidir?
Şartlı Nakit Transferleri’ni de bu dörtlü yaklaşım içerisinde ele aldığımızda, bunların, koruyucu önlemler olduğunu ve yoksulluk durumundaki haneler için küçük bir miktar da olsa maddi destek sağlamanın ötesinde çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerinden daha fazla faydalanmalarını sağlaması açılarından tartışılmaz faydaları olan bir uygulama olduğunu görürüz. Ancak, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kamusal, parasız ve yaygın olarak, her yerde eşit kalitede sunulması ilkesinden sürekli ödün verildiği, bu hizmetlerin metalaştırılarak piyasa kurallarının acımasızlığına giderek daha fazla terk edildiği günümüzde, dönüştürücü bir önlem olmaktan –veya dönüştürücü önlemlerle tamamlanıyor olmaktan- fersah fersah uzak olduklarının altını çizmek gerekir.

15 ŞNT’nin Özellikleri ŞNT eğitim yardımları, maddi olanaksızlıklardan ötürü 6–17 yaş arasındaki çocuklarını okula gönderemeyen ya da okuldan almak zorunda kalan ailelere çocuklarını düzenli olarak okula göndermeleri şartıyla yapılan yardımları kapsamaktadır. ŞNT sağlık yardımları, maddi olanaksızlıklardan ötürü 0–6 yaş arasındaki çocuklarını düzenli sağlık muayenelerine götüremeyen ve beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan yoksul ailelere yapılan şartlı yardımları kapsamaktadır. ŞNT gebelik yardımları, sağlık problemlerini en aza indirmek icin yoksul kesimdeki gebe kadınların gebelikleri ve lohusalık dönemleri boyunca beslenme ihtiyaçlarını desteklemek amacı ile programa yılında eklenmiştir.

16 SYDGM’nin “ŞNT ve Kadin”a dair ifadesi
Genel Müdürlüğün web sitesinde ŞNT başlığında genel bilgiler arasında şu ibareler konumuz açısından ayrıca önem taşımaktadır: “Kız çocuklarımızın okullulaşma oranları ile ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranlarını artırmak amacıyla, kız çocuklarımıza ve ortaöğretimde devam eden öğrencilerimize verilen yardım miktarları daha yüksek tutulmuştur.” (…) “Kadının aile ve toplum içindeki konumunun güçlendirilmesi amacıyla ödemeler doğrudan annelere yapılmaktadır.” ( Erişim tarihi: 20/01/2012)

17 Toplam Hakeden Hane Sayısına Göre Toplam Eğitim Ödeme Miktarına Göre
Eylül 2009 ŞNT Ödeme Dönemine İlişkin Fayda Sahibi Sayilari, Hakeden Hane Sayilari ve Ödeme Miktarlarina Göre Türkiye Genelindeki İlk 10 İlçe No Toplam Hakeden Hane Sayısına Göre Toplam Eğitim Ödeme Miktarına Göre Toplam Sağlık Ödeme Miktarına Göre Toplam Ödeme Miktarına Göre 1 Van Merkez Mardin Kızıltepe 2 Şanlı Urfa Diyarbakır Şırnak Cizre 3 Viranşehir Batman 4 5 Gaziantep Şahinbey 6 Adana Yüreğir Muş Adıyaman 7 Şehitkamil Seyhan 8 Hakkari Yüksekova Kozluk 9 Erciş 10 (Kalın yazılmış olan ilçeler, araştırmamız kapsamında olan ilçelerden bazılarını göstermektedir.)

18 ŞNT Programlarinin etkinligi
ŞNT programlarının etkili olup olmadığı pek çok araştırmayla analiz edilmiştir. Bunlardan çıkan genel sonuç, yoksul hanelere düzenli olarak verilen nakit desteğinin orta ve uzun vadede eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma açısından hanelere olumlu bir etkide bulunduğu ve dolayısıyla da gelecek kuşakların beşeri sermayesi üzerinde olumlu bir etkide bulunduğu yönündedir. Dünya Bankası adına Latin Amerika’daki ŞNT programlarının etki değerlendirmesi çalışmasını yapan Rawlings ve Rubio (2003), incelemeye dahil ettikleri Meksika (Progresa), Brezilya (PETİ) ve Nikaragua’da pilot olarak uygulanan RPS programlarının yoksulların beşeri sermayesi üzerinde önemli dönüşümler yarattığını ortaya koymaktadır. Yoksul hanelere mensup çocukların okula kayıt olmalarında, biraz daha düşük olmakla birlikte, okula devamlılıklarının sağlanmasında, bununla bağlantılı olarak çocukların çalışma hayatına erken yaşta girmelerinin önüne geçilmesinde, çocukların sağlık ve beslenme koşullarının iyileştirilmesinde ŞNT uygulamalarının önemli bir rolü olduğu yapılan çalışmada gösterilmektedir (Rawlings & Rubio, 2003: 13).

19 ŞNT ve yoksulluk ŞNT’yi yoksullukla mücadelede kullanılan diğer araçlardan ayıran da halihazırdaki yoksulluğu kısa vadede azaltmayı değil, eğitim ve sağlık (beslenme de dahil) konularında davranışsal bir değişim yaratarak gelecek kuşakların içine doğmuş oldukları hanelerin yoksulluktan doğan yoksunluklarını sürekli olarak yeniden üretmelerini engellemeyi amaçlamalarıdır. Bu anlamda, programların başarısı sadece nakit desteğini eğitim ve sağlık hizmetlerine ilişkin koşullara bağlamalarında değil, bu hizmetleri erişilebilir kılmak ve yan öğelerle desteklemelerine de bağlıdır. Eğitimin her kesimin erişebileceği yaygınlığa getirilmesi, tam güne çıkartılıp öğle yemeği uygulamasıyla desteklenmesi, sağlık hizmetlerinin hem kadınlara hem de çocuklara yaşadıkları yerlerde etkin bir biçimde sunulması buna verilebilecek birkaç örnektir. Yoksul ailelerin bu hizmetlere ulaşmak için uzun mesafeler katetmeden bunlara rahatça ulaşabilmeleri hayati önemdedir. Ayrıca, davranışsal değişimlerin yaratılabilmesi için bazı ülkelerde kadınlara yönelik eğitimlerle de bu yardım programı desteklenmektedir ve bunun da etkili olduğu anlaşılmaktadır.

20 ŞNT ve kadinin güçlendirilmesi
ŞNT’de vurgu her zaman için çocukların yoksunluklarını gidermek ve beşeri sermayelerini geliştirmek olduğu için, yapılan etki değerlendirme çalışmalarının da büyük çoğunluğu bu konuda yoğunlaşmaktadır. Ancak, tüm programların dolaylı olarak yaratmayı amaçladığı bir yan etki de kadının da güçlendirilmesi ve statüsünün geliştirilmesi olmasına rağmen, etki analizlerinde bu konu çoğu zaman üzerinde fazla durulmayan bir alan olarak kalmıştır. ŞNT türü yardım programlarının inkar edilemez bir toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama amacı boyutu bulunmaktadır; bunun için üç temel gösterge bulunuyor. Birinci olarak, yardım ödemeleri her aşamada kız çocukları için daha yüksek olarak belirleniyor, yani ödemelerde bir pozitif ayrımcılık sözkonusu. İkincisi, ödemeler kadınlara yapılmakta. Üçüncüsü, kadın sağlığına ilişkin birincil tehdit odağı olan hamilelik ve doğum/doğum-sonrası süreçlerine yönelik özel ödenekler öngörülmekte.

21 ŞNT ve kadin Molyneux (2009: 2), ŞNT programlarının kadınların güçlendirilmesinde bir “patika” oluşturup oluşturmadıklarına dair tartışmasında üç temel sav öne sürer: ŞNT’lerin kadını güçlendirdiği oldukça tartışmalı bir varsayımdır ve bulgularla desteklenmemiştir; Anneliğe dayalı bir yardım modelini hayata geçirmek suretiyle ŞNT programları asimetrik toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmekte ve çocuklarla kadınların ihtiyaçlarını karşılamak adına uzun vadeli [sosyal] güvenlikten vazgeçmektedirler; Haneiçi toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin verili olduğu bir yapıda, programların cinslerarası ve kuşaklararası daha dinamik bir işbirliği modeli oluşturmayı hedeflemesi gerekmektedir.

22 ŞNT ve kadin (devam) ŞNT, hem başvuru hem de yararlanma sürecinde kadınların daha fazla sokağa çıkmasına neden olan bir uygulama. Bu durum, kadınların tek başlarına veya kendileriyle aynı konumda olan kişilerle (akraba, komşu vb.) daha önce yapmadıkları kadar çok defa kent merkezine gitmelerine, kamu kurumunda resmi işlemlerle ilgilenmelerine ve belirli aralıklarla da parayı almaya giderken yine toplumsal yaşama katılmalarına yol açıyor; bu yönüyle olumlu bir etkisi var. Ancak bazı kadınlar için bu ekstra bir yük anlamına geliyor, zira her defasında çocukları alıp götürmek veya onları bırakacak birilerini bulmak, ev işlerine birkaç saat ara vermek zorunda kalmak durumundalar. İşlerinin kolaylıkla hallolduğu durumlarda bundan fazla yakınmasalar da, evrak eksikliği, parada gecikme, hak kaybı gibi istenmeyen – fakat sıklıkla yaşanan- durumlar olduğunda, fazla da yüksek olmayan bir parayı almak için girmek zorunda oldukları onca zahmet ağırlaşıyor.

23 Paranın kadınlara verilmesi onları gerçekten de bu para üzerinde kontrol sahibi yapıyor mu, paranın nereye harcanacağına karar verme hakkı gerçekten de onlara mı ait, belirli bir miktar paraya hükmediyor olmak onları erkeklere karşı daha güçlü bir konuma getiriyor mu… Akhter ve arkadaşları (2007: 77), bu sorulara temkinli de olsa olumlu cevaplar vermekte, ancak bizim araştırmamızda buna dair umut verici bulgularla karşılaşmadık. Molyneux de, kadınlara para veriliyor olmasının kendi başına çok güçlendirici bir etkisi olmadığının altını çiziyor ve, “Para kazanmak ve paranın nasıl harcanacağına karar vermek kadın için güçlendiren bir etmen olsa da, bu paranın kadının çalışması sonucunda elde ettiği bir kazanç mı yoksa sadece anne ve yoksul olmasına bağlı olarak devletten aldığı bir yardım mı olduğu, kendine güven, statü ve pazarlık gücü açısından aynı sonuçları doğurmaz” diyor (2009: 37). Bir başka deyişle, kadınlar bu parayı bir “üretim” faaliyetinin sonucu olarak değil de, toplumsal rollerin “yeniden üretimi” için almaktadırlar; bunun da, doğal olarak, kadınların statülerinde değişime yol açma gücü diğerine kıyasla çok güdük kalmaktadır. Ayrıca kadınların evin ekonomisine dair parasal anlamda daha fazla söz sahibi olmaları durumu sağlandığında dahi bunun olumsuz çıktıları da olabiliyor, zira evin idaresi kadının sırtına daha fazla yüklenerek “yoksullukla baş etme” konusunda geleneksel olarak üstlendikleri tüm para-dışı faaliyetlere/sorumluluklara bir de parasal olanlar eklenmiş oluyor (aktaran Molyneux, 2009: 40).

24 Güçlendirme “Güçlendirme, kadınların hayat şanslarını ve tercihlerini genişleten, onlara güvensizlik ve bağımlılıktan kaçma imkanı veren ve eşit fırsatlar ile eşit muamele almalarını sağlayan çokboyutlu, dönüştürücü bir süreçtir” (Molyneux, 2009) ŞNT programlarının gerekli unsurları bünyelerinde barındırıp barındırmadıkları sorusuna rahatça olumlu bir yanıt vermek güçtür.

25 ŞNT’nin güçlendirme sağlamasinin koşullari
Molyneux (2009) çeşitli sorular etrafında bu görüşü dile getirir: program eşitliği sağlamak için gerekli ilkeleri içinde barındırıyor mu; kadınların ekonomik bağımsızlığı ve sosyal refahını güvence altına alacak şekilde yapabilirlikleri destekleniyor mu; kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmeleri için yükümlülüklerini hafifletecek destek mekanizmaları getiriliyor mu (örneğin çocuk bakımı hizmeti sağlanıyor mu); program bünyesinde erkeklerin baskısını hafifletecek bir dönüşüm amaçlanıyor mu; katılımcılar programın tasarlanma ve uygulamasında söz sahibi mi; katılımcılar daha genel yurttaşlık hakları açısından bilgi ve beceriyle donatılıyor mu?

26 ŞNT=Güçlendirme? İncelediğimiz Türkiye örneğinde, kadınları güçlendirmek için ortaya koyulan tek araç kadınları paranın alınmasından sorumlu kılmak, ki bu her zaman parayı kullanmaktan sorumlu oldukları anlamına da gelmeyebiliyor. Anket ve görüşmelerde ifade edildiği gibi, evin ve çocukların ihtiyaçlarını daha iyi bildikleri gerçeğinden hareketle kadınların paranın kullanımında da çoğu zaman söz sahibi olduklarını kabul etsek bile, sadece bu, kadınları aile içinde ve toplumsal anlamda güçlendirmek için yeterli olmamaktadır. Bir yandan paranın miktar olarak düşüklüğü, diğer yandan da bunun kadınların anne olmaktan dolayı elde ettikleri bir hak olması, ayrıca yukarıda sıralanan diğer güçlendirici mekanizmalarla desteklenmemekte olması, ŞNT uygulamasının kadınlar açısından güçlendirici bir çıktı yaratmasının önündeki güçlüklerdir.

27 Saha çalişmasina dair Çalışmamızda 656 ŞNT alan kadın ile anket çalışması yapılmış olup, ŞNT desteğinden yararlanma durumunun çeşitli sosyo-ekonomik değişiklikler yaratıp yaratmadığına ilişkin bulgular elde etmek amacıyla da bu sayının yaklaşık üçte biri kadar (250 kişi) kadınla da kontrol grubu olarak anket gerçekleştirilmiştir. En fazla 6 kişilik haneler (% 20), 5 (% 16,9) ve 7 kişilik (% 17,2)haneler, ardından 4 (% 14,7) ve 8 kişilik (% 12) haneler gözlenmektedir. Görüşülen kadınların % 80’i 4-8 kişilik hanelerde yaşamakta, % 15’i ise 9 veya daha fazla nüfusu olan hanelerde ikamet etmektedir. Ortalama hanehalkı nüfusu 6,54.

28 Anketin yapildiği ilçeler
Mersin Akdeniz Toroslar Gaziantep Şahinbey Şehit Kamil Nurdağı Mardin Merkez Nusaybin Kızıltepe Diyarbakır Bağlar Sur Adana Seyhan

29 Bulgular-1 Görüşülen kadınların % 20,3’si 29 yaş ve altı, % 23,2’si yaş aralığında, % 25’i yaş aralığında ve % 31’i 40 yaş ve üstü yaştadır. Kadınların % 58,4’ü okur-yazar değil, % 15’i okur-yazar fakat herhangi bir okuldan mezun değil, % 23,7’si ise ilkokul (5 yıllık) mezunu kadın içinde yalnızca 24’ü ortaokul veya lise mezunu Görüşülen kadınların % 93,8’lik kısmı çalışmadığını ifade etti. Çalışmama sebebi olarak da ev işleri ve çocuk bakımından zaman bulamama (% 80,3), eşlerinin izin vermemesi (% 14,7) ve iş bulamama (% 5) gerekçeleri belirtildi. Çalıştığını ifade eden kadınların çalıştıkları işler hemen hemen tamamen enformel olarak evde yapılan parçabaşı işler veya ailecek gidilen bahçe işleri, özellikle de mevsimlik tarım işçiliği.

30 Bulgular-2 Görüştüğümüz kadınların eşlerinin çalıştıkları işler yoksulluk ile çalışma durumunun içiçeliğini gösteriyor. İnşaat işçiliği, enformel sektörde ücretli işçilik (fırın, lokanta, berber vb yerlerde), kendi hesabına çalışma (boyacı, davulcu, şoför vb. olarak), hamallık, seyyar satıcılık/pazarcılık, kağıt/hurda toplayıcılığı ve bahçe/tarla işçiliği en yaygın zikredilen işler ve toplamları –ikisini birlikte yaptığını belirtenlerle birlikte- % 70’ten fazla. Kalan üçte birlik grup içinde eşi ölmüş/terk etmiş/boşanmış kadınlar olduğu gibi eşi çalışamayacak durumda olan, işsiz olan veya cezaevinde olanlar da var (toplam % 20). Formel sektörde işçi, küçük esnaf veya bekçi/kapıcı gibi nispeten daha yüksek gelirli olduğu düşünülen –ama böyle olduğu mutlak olmayan- işlerde çalışanların oranı da % 10’a yakın.

31 Bulgular-3 Görüşülen hanenin daha önce işsizlik deneyimi yaşayıp yaşamadığı sorgulandığında, % 84’lük bir bölümünün, yoksulluk yaratan temel etmenlerden başlıcası olan işsizlikle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bu oranın bu kadar yüksek çıkması, işsizliğin bir nevi kronik hale büründüğüne de işaret ediyor. İşsizlikte geçimin nasıl sağlandığına ilişkin yanıtlar, borçlanmanın kriz durumunda nasıl birincil bir baş etme aracı olduğunu ortaya koyuyor. Ezici bir çoğunlukla işsizlik durumunda geçim sağlamak için borçlanma yöntemine başvuranların oranı % 41,6. Başka bazı mekanizmalarla birlikte borçlanmayı da devreye sokanları da hesaba kattığımızda oran iyice yükseliyor. Örneğin, % 10,8’lik bir oran ile ikinci temel baş etme yöntemi olan eş-dost, akraba yardımı, borçlanmayla birlikte de hanelerin % 12’si tarafından başvurulan yöntem.

32 Borçluluk Borçluluk durumu, anketimize cevap veren kadınların haneleri için çok yaygın ve sıklıkla yaşanan bir durum. İşsizlikte geçimin nasıl sağlandığına ilişkin soruya verilen yanıtlar da kriz durumunda borç almanın en temel baş etme stratejisi olduğunu göstermekteydi; ancak borçluluk, kriz durumlarının dışına taşarak gündelik hayatın olağan bir parçası haline gelmiş durumda. Sık sık borç alanlar % 48, hep borçla yaşayanlar ise % 25’lik bir oranda; bazen alanlarsa % 24,5. Borçluluk durumunun, ŞNT almayla ilişkisine bakıldığında ise, bu yardımın hanenin gelir düzeyinde önemli bir farklılaşma yaratmadığının ispatını görüyoruz, çünkü ŞNT alan haneler ile almayan haneler arasında borçluluğa verilen cevaplar istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermiyor. Bir başka deyişle, aynı yoksulluk durumunda bulunan hanelerde ŞNT geliri hanenin gelir düzeyini fazla etkilemiyor, borç almaksızın yaşamlarını idame ettirmeleri yönünde bir rol oynamıyor. Benzer bir bulgu da hanenin şu anda borçlu olup olmadığına ilişkin soruya verilen cevaplarda görülebilir. Şu anda borçlu olduğunu ifade eden kadınların oranı % 84 gibi son derece yüksek bir oran ve istatistiksel analiz bu durumun ŞNT almaktan bağımsız olduğunu gösteriyor, yani ŞNT alsa da almasa da şu anda borçlu olan hanelerin oranı hemen hemen aynı.

33 Memnuniyet ŞNT’den yararlananlara, bu yardımdan memnun olup olmadıkları sorulduğunda, yarısının “Memnun” olduğunu, “Kararsız”, “Memnun değil” ve “Hiç memnun değil” ifadelerini dile getirenlerinse yine cevaplayıcıların yarısını oluşturduğunu görüyoruz. Saha çalışması sırasında bu soru soruyu soran ile cevaplayan arasında iletişim açısından sıkıntı yaratan sorulardan biri oldu. Şöyle ki, ankette yer almayan ancak yüzyüze görüşmelerde iletilen, yardımdan memnun olmak yararlanıcı açısından tam olarak ne ifade etmektedir, yardımdan beklenti nedir ve karşılanabilmiş midir şeklindeki sorulara net yanıtlar alınamadı. Gözlemlerimize dayanarak şunu ifade edebiliriz ki, ŞNT’den duyulan memnuniyet, “Allah razı olsun devletimiz bize iki kuruş da olsa yardım ediyor” şeklinde özetlenebilecek bir tevekkül ve minnet tavrıdır. Devlet hiçbir mecburiyeti yokken lütufta bulunuyor tavrı, kadınların en azından yarısında, yardıma ilişkin sorunlar yaşandığında buna yönelik büyük bir tepki geliştirmemeyi de getiriyor; bu da sosyal devletin içselleşmediğinin önemli bir göstergesi. Bununla birlikte, kadınların diğer yarısı gayrımemnun bir tavır içerisinde ve devletin bu yardımı yaparken daha sistemli, daha hakkaniyetli, vatandaşına daha saygılı bir yol izlemesi gerektiği kanaatine sahip. Yardım alanların % 90’ı yardımı yeterli bulmuyor; % 77’si ödemelerin düzenli olmadığını belirtiyor; % 78’i uzun süre kuyrukta beklediklerinden yakınıyor; % 71’i yardımın zamanında gelmediğini söylüyor; % 65’i işlemlerin uzun sürdüğünü ifade ediyor.

34 Harcama eğilimleri ŞNT alan kişiler arasında parayı nereye harcadığı sorusuna cevap veren 641 kişiden bir kişi hariç tamamının cevabı ŞNT parasının çocukların ihtiyacı (% 52,4), evin ihtiyaçları (% 27,6), borç, fatura veya kira gibi yine eve dair ödemelere (% 8,7) harcandığı yönünde. Bir kısım da bu üç kalemden ikisine yönelik olarak harcadığını ifade ediyor. Kendime harcıyorum diyen 1 kişi de aynı zamanda çocukları da ifadesine katıyor. Doğrudan eşine verdiğini söyleyen ise 3 kişi var. Bir önceki sayılardan hareketle parayı zaman zaman eşine verenlerin daha fazla olduğunu tespit etsek de, paranın kullanımında genellikle kadınların rol oynadığını ve para ellerine geçer geçmez alınması gereken en acil ihtiyaçları (çocuklar veya ev için) karşıladıkları veya ödenmesi gereken bir fatura, borç varsa onu ödedikleri anlaşılıyor. Görüşmeler bize paranın daha eve varmadan tükendiğini gösterdi.

35 Kadin = Ev Paranın kadına verilmesi, gerçekten de pek çok araştırmada vurgulandığı gibi, paranın çok daha “doğru” harcanması anlamına geliyor: hanehalkının, özellikle de çocukların daha iyi beslenmesi, evin ihtiyaçlarının karşılanması, çocukların ihtiyaçlarının karşılanması, hep bu sayede mümkün olabiliyor, çünkü anne hem ev ekonomisine daha hâkim, hem de parayı harcarken asla kendini değil evi ön planda tutuyor. Zaten kadınlar daha fazla evle ve çocuklarla bütünleşmiş oldukları için para onlara ödeniyor. Bu yönüyle olumlu olan bu durum, kadının sosyal statüsüne olan etkisi açısından baktığımızda nasıl bir görünüm arz ediyor, onu anlamaya çalıştığımızda gözlemliyoruz ki, kadınlar para onlara ödendiği için taltif edilmiş olsalar da, bunun onların evdeki kararlar üzerindeki söz hakları veya toplumdaki konumları açısından bir farklılık yaratıp yaratmadığı şüpheli.

36 Yardimin kadina ödenmesi: Olumsuz görüşler
Yardımın kadına ödenmesine ilişkin cevaplayıcıların % 81’i olumlu görüş bildiriyor. Tekil cevaplara bakıldığında, ataerkil toplumsal düzenin kadına biçtiği evsel işlerin hakimi rolünü pekiştiren cevaplarla karşılaşıyoruz. Erkekler evin ihtiyacını anlamaz; erkek parayı kadına vermez; kahvede harcar, kendi keyfine harcar, eve getirmez, alkole yatırır, sigara içer; çocuklarına harcamaz; erkekler sorumsuz, onun eline geçen parayı biz görmeyiz… gibi erkekleri kötüleyen cevaplar üçte bir oranında alındı. Gelen cevapların yarısı ise paranın kadınlara ödenmesi olumlayan görüşler ifade ettiler: “anne çocukları için harcar”; “anne/kadın evin ihtiyaçlarını daha iyi bilir”; “bütün evin yükü kadının üzerinde”; “anneler babalardan daha fedakar”; “çocuk her şeyi anneden istiyor”; “çocukları kadın doğuruyor”; “çocuklardan sorumlu olan kadındır”; “evin yönlendiren kadındır”; “evle ilgili her şey kadına ait olduğu için”; “kadın çocuğuna harcar, erkek kahveye gider”; “kadın çocuklara daha bağlıdır”; kadın evine daha düşkün”; “kadının yükü daha fazla”…

37 Yardimin kadina ödenmesi: Olumlu görüşler
Küçük bir grup kadın da kadınların kendilerine maddi güç sağlayan bu yardımı almaları gerektiği görüşünü savundu: “bu para sayesinde kadının eline bir miktar para geçiyor”; “kadın çalışmadığı için bu paraya muhtaç”; “kadının eline en azından harçlık oluyor”; “kadının geliri olmadığı için”; “kadın idareli kullanır”; “kadının sahip olduğu tek para verilmeli”; “kadınlar erkeğin eline bakıyor”; “kadınların başka geliri yok”; “mağdur oldukları için”; “rezil olan hep kadın”; “adıma para yatması güzel bir duygu”; “kocamdan para alamadığım için bu para bana harçlık oluyor”; …

38 Karar alma ŞNT alma ile evdeki kararları kimin aldığı arasındaki ilişki incelendiğinde, bu iki veri arasında bir bağ bulunmadığı, bir başka deyişle ŞNT almanın kadının evdeki kararların alınmasında daha fazla söz sahibi olması yönünde bir etkisi bulunmadığı görülmektedir. Bu bulgu da gösteriyor ki, kadınlar her ne kadar ellerine geçen bu parayla belli bir maddi güç – oldukça kısıtlı olmakla birlikte- kazanmış olsalar da, bu onları haneiçinde daha “güçlü” kılmıyor, hanede alınan kararlarda daha fazla söz sahibi oldukları anlamına gelmiyor.

39 Toplumsal cinsiyete ilişkin bazi bulgular
Kadının ŞNT alıp almaması ile eşinden (ender durumlarda kayınpeder, kayınbirader, baba veya kayınvalide olarak da ifade edildi) şiddet görmesi arasında istatistiksel anlamda bir ilişki bulunmuyor. Daha açık bir ifadeyle, ŞNT alan kadının parasal anlamda güçlenerek eşinin şiddet uygulamasına karşı durabileceği yönündeki düşünce çürütülmüş oluyor. Kızlarının üniversite eğitimi almaları ve kadınların çalışmasına dair düşünceleri ŞNT alıp almamalarından bağımsız. Benzer şekilde, kadınların çalışma isteği duymalarının da yardımdan yararlanmalarıyla bir ilişkisi yok. “Kızınızın üniversitede okumasını ister misiniz?” sorusuna ŞNT alan ve almayan kadınlar oldukça yakın oranlarda (% 93 ve % 96) olumlu yanıt vermişlerdir. “Kadınların çalışması ayıp mıdır?” sorusuna da yine oldukça yakın oranlarda (% 91 ve % 94) “Hayır” yanıtı verilmiş. Anket uygulanan kadınların kendilerinin çalışmak isteyip istemediği sorusuna verilen yanıtlar da ŞNT alanlar ile almayanlar arasında paralellik gösteriyor: çalışmak istediğini belirtenlerin oranı ŞNT alanlar arasında % 87 iken, almayanlarda % 90.

40 ŞNT ve okula ilişkin pratikler
ŞNT olmasa/alırsa kızlarını veya oğullarını okula gönderip göndermeyecekleri sorusuna verilen cevaplar, ŞNT alma durumu ile istatistiksel olarak ilişkili. Bir diğer deyişle, ŞNT’nin alınıyor olması, çocuklarını okula göndermedeki tutumları üzerinde etki sahibi. Pek çok başka araştırmanın da vurguladığı bu durum, ŞNT’nin çocukların okullaşması üzerinde amaçlanan olumlu etkiyi yarattığını gösteriyor. Çocukların okula gönderilme pratiğinin ŞNT ile kaydadeğer ölçüde biçimlendiği, bu ödeme bir anda kesilse yararlanıcıların hayatında ne değişir sorusuna verilen yanıtlarda da ortaya çıkıyor. Bunun da ötesinde, bu soruya gelen yanıtlar, ŞNT parasının yoksul haneler için farklı anlamlar taşıyabildiğini gösteriyor . Beşte birlik bir kesim bir değişiklik olmayacağını ifade ederken; çok şeyin değişeceğini, çok sıkıntı çekeceğini ifade edenler (% 8,5) ve alım gücünün azalacağını, borçlarını ödemekte zorlanacağını söyleyenler de var (% 7,5). Çocukların ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağını söyleyenler (% 15) ile çocukları okuldan almak zorunda kalacağını belirtenler (% 3), bu yardımın amacına hizmet eden bir yardım olduğunu gösteriyor.

41 Sonuç ŞNT; geleneksel koruma mekanizmalarından farklı, Dünya Bankası önderliğinde tüm dünyaya yayılan yeni tür bir yoksullukla mücadelesinin temel bir bileşeni, hedeflemeye ve gelir testine dayalı olduğu ölçüde liberal çerçeveli bir sosyal yardım uygulaması çalışmamızda görüştüğümüz kadınlar tarafından kendilerine verilen bir sadakadan ziyade bir hak olarak algılanmış esas amacı nakit desteği vermek değil, nakit desteği sağlayarak eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksul kesimleri daha fazla yararlandırmak olduğu için, bu amacına hizmet eden bir yardım

42 Ancak; yoksulluğa dair algının kökten değişime uğradığı bir yapının kurumu konumunda ve yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir dağılımı adaletsizliği, kayıtdışı istihdamla mücadele, çalışanların haklarının iyileştirilmesi gibi meselelerin rafa kalktığı bir ortamda yeşeriyor; dahası bu rafa kaldırmaya hizmet ediyor. ŞNT yardımı sosyal güvence sağlayan işlere girme önünde engel dahi oluşturabiliyor. Ayrıca, sağlık ve eğitimin kamusallığı da uzun zamandır aşınmakta.

43 Sonsöz Maxine Molyneux (2009): bu derece parçalanmış bir koruma(lar) sisteminde, nakit transferi biçimindeki yardımlar, yurttaşlık haklarının yoksulları da kapsayacak şekilde genişlediğinin değil, yoksulların ikinci sınıf yurttaşları olduğunun bir nevi tasdiki anlamını taşımaktadır. “Her ne kadar hedefleme öncelik gerektiren toplum kesimlerine ulaşmak için gerekli bir ilk adım ise de”, der Molyneux, “daimi bir çözüm olarak kullanıldığı takdirde hedefleme çökmekte olan bir sistemin belirtisinden başka bir anlam taşımaz. Her ne kadar hükümetlere geniş bir popülerlik ve meşruiyet sağlama imkanı verseler de, bu tür programların en gelişkini bile tüm yurttaşlara eşit muamele eden ve onları eşit haklara sahip olarak gören, etkin ve bütüncül bir sosyal güvenlik sisteminin yerini asla tutamaz.”

44 Ayrıca bu programların:
Molyneux (2008: 46), her tür yardım programının kadınların yapabilirliklerini arttırıcı (“kadını güçlendirici”) unsurlar da barındırması, bunun için eğitimler verilerek kadınlara kaynak tahsis edilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca bu programların: Kadını sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirmeyi net bir hedef olarak koyup tanımlanabilir bir etki elde etmeyi amaçlaması; Çocuk bakımı ve diğer bakım hizmetleri için kadınlara destek sağlayacak ek mekanizmalar getirmesi; Programın temel bir özelliği olarak toplumsal cinsiyet rollerini dönüştürmeyi hedeflemesi ve bunun için gerekirse erkekleri de belli eğitimlere dahil etmesi; Katılımcıları programın amaçları, kurgusu, değerlendirilmesi ve uygulanması aşamalarında söz sahibi yapması; Katılımcıların yurttaşlık becerileri (hukuki ve siyasi okuryazarlık eğitimi başta olmak üzere) ile donatılmalarını sağlaması gerekmektedir. Ancak böylesi mekanizmalarla desteklenmiş bir nakit desteği programı kadınları da güçlendirecek dönüştürücü etkiyi yaratma gücüne sahip olabilir.

45 Bugüne kadar uygulandığı haliyle sosyal yardım uygulamalarının kadınların sosyal statüsünde herhangi bir değişiklik yaratacak potansiyeli olduğunu söylemek pek mümkün gözükmemektedir. Yardımların kadınlara ödenmesi şüphesiz olumlu bir etki taşısa da, bunun dönüştürücü bir kapasitesi olmasının önünde bazı engeller vardır: tahmin edileceği gibi, ataerkilliğin çok güçlü olması başta gelen faktördür. Yardımların kadının statüsünde olumlu etkisinin, zaten aile içinde kadının sözünün önemli ölçüde geçtiği haneler olduğunu, diğerlerinde ise bu yardımın pek bir değişiklik yaratmadığını gözlemledik. Dönüşümün olabilmesi için dönüşümü sağlaması beklenen uygulamanın yeterince güçlü olması gerekir. ŞNT uygulamasında ise verilen para miktarı o denli düşük ki, hane bütçesinde anlamlı bir farklılık yaratamıyor. Böylesine düşük bir miktarın kadına herhangi bir güç kattığını da ileri sürmek mümkün değil. Kadının güçlendirmesi kavramıyla kast edilen, ya da murat edilen, kadınların ataerkil yapının dışında güç kazanmalarıdır: bireysel olarak ayakları üzerinde durabilme, kendi kararlarını alabilme, eve dair kararlarda eşit ölçüde söz sahibi olma… ŞNT ise kadınları bu anlamda değil, anne olarak, ortaokullarda öğretildiği anlamda ev ekonomisinin mutlak hâkimi olarak güçlendiriyor ve bu rolü pekiştiriyor gibi görünüyor.


"Şartlı Nakit Transferi Kadını Güçlendirmede Nerede Duruyor" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları