Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

AKCİĞER Hazırlayan:Cangül ŞAHİN Öğrenci numarası:20090302067.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "AKCİĞER Hazırlayan:Cangül ŞAHİN Öğrenci numarası:20090302067."— Sunum transkripti:

1 AKCİĞER Hazırlayan:Cangül ŞAHİN Öğrenci numarası:

2

3 İnsan vücudundaki hücrelerin her birinin sürekli olarak oksijene ihtiyacı vardır.
Örneğin şu anda sayfayı okuyabilmeniz, gözünüzün retina tabakasındaki milyonlarca hücrenin hiç durmaksızın oksijenle beslenmesi sayesinde mümkün olmaktadır. Bunun gibi, vücuttaki tüm kasların, bu kasları oluşturan hücrelerin, karbon bileşiklerini “yakarak” yani bunları oksijenle reaksiyona sokarak enerji elde etmeleri gerekir.

4 Her nefes aldığınızda vücudunuza 100 trilyona yakın hava molekülü girer. Bunun yaklaşık %21′i yani 21 trilyonu, oksijen molekülüdür. Solunum sistemi yoluyla vücudunuza giren ve kan dolaşımına yüklenen bu moleküller, yine kan yoluyla vücudun en derin noktalarına kadar ulaştırılır. Ve burada bulunan karbondioksit molekülleriyle yer değiştirir. Biz sadece nefes aldığımızı zannederken, gerçekte bu sırada vücudumuzun derinliklerinde hiç durmadan oksijen, karbondioksit ve su alış-verişi gerçekleşir.

5 AKCİĞERLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
İnsanların göğüs boşluğunda biri sağa, öbürü sola yerleşmiş iki akciğer vardır. Sağ akciğer üç loblu, sol akciğer iki loblu olup, sağ akciğer sol akciğerden daha büyüktür. *Sol akciğerde üçüncü lob yerine kalp yerleşir. *Sağ akciğer, altında yer alan karaciğerin yukarı doğru itmesi nedeniyle, sol akciğere göre daha yukarıdadır Bunların üstünü akciğer zarı (plevra) örter. Bu zar, akciğerleri dış etkilere karşı korur. Süngersi, esnek ve kabaca koni biçimindedirler. Her birinin tepesi daralarak yuvarlaklaşırken taban geniş bir yüzey oluşturur. Renkleri çocukta grimsi beyaz, yaşlılarda solunumla almarak biriken yabancı maddeler nedeniyle daha koyu renklidir.

6 Göğüs boşluğunda yer alan sağ ve sol akciğerlerin arasındaki boşluğa mediasten denilir ve burada kalple, akciğere giren çıkan damarlar bulunur.

7 Trake akciğerlere girmeden önce iki kola ayrılır
Trake akciğerlere girmeden önce iki kola ayrılır. Bunlara primer boşluk denir. Akciğere girdikten sonra, primer bronşlar sağ akciğerde üç, sol akciğerde iki bronşa ayrılır ve her biri bir akciğer lobcuğuna girerek terminal bronşcuk oluşturmak için kollara ayrılır. Terminal bronşcuklar solunum bronşcuklarına ayrılır. Solunum bronşcuklarının uçlarında da alveol kanalları, alveol torbaları ve alveoller bulunur. (Alveoller, tek sıralı epitel hücrelerden oluşmuştur). Alveollerin etrafında da çok sayıda kılcal kan damarı bulunur. PRİMER BRONŞ TERMİNAL SOLUNUM ALVEOL KANALARI BRONŞ ( 3 ADET ) BRONŞCUK BRONŞLARI ALVEOL TORBALARI TRAKE ALVEOLLER PRİMER BRONŞ TERMİNAL SOLUNUM ALVEOL KANALLARI BRONŞ (2 ADET) BRONŞCUK BRONŞLARI ALVEOL TORBALARI ALVEOLLER

8

9 AKCİĞERİN GÖREVLERİ Dışarıdan alınan havadaki oksijen gazını kana vermek ve karbondioksiti kandan alıp havaya çıkarmak. Kan akciğerlerde soğuduğu için vücut sıcaklığını ayarlamaya da yardımcı olur. Akciğerlerde gaz alışverişini gerçekleştiren yapılar alveollerdir.

10 SOLUNUMA YARDIMCI YAPILAR
Diyafram kası, kaburga kasları ve kaburgalar solunuma yardımcı yapılardır. Diyafram kası, göğüs boşluğunun alt kısmını kapatan yassı (çizgili) kastır. Kaburga kasları, kaburgaların arasında bulunan ve kaburgaların açılıp kapanmasını sağlayan kaslardır. Dışarıdan havanın alınması ya da dışarıya havanın verilmesi akciğerlerin hacminin artması ya da azalması sayesinde gerçekleşir. Akciğerlerin hacminin artması ya da azalması için de göğüs boşluğunun genişlemesi ya da daralması gerekir. Göğüs boşluğunun genişleyip daralmasını da diyafram kası ile kaburga kasları sağlar

11 AKCİĞERLERİN GAZ ALIŞ VERİŞİ DIŞINDAKİ İŞLEVLERİ :
Kanda inaktif olarak bulunan Anjiyotensin I  hormonu, akciğerlerden geçerken Anjiyotensin II  haline çevrilir. Akciğer surfaktanları alveolar tip ll hücrelerince (granüler pnömosit) sentezlenerek salgılanır. Akciğer dokusu gerildiğinde, Prostoglandin E ve F sentezler, kana salgılar ve depolar. Akciğer aynı zamanda metabolizma organıdır. Alkolün bir kısmını solunumla atar. Diyabetik ketoasidozdaki aseton ile anestetik maddeler de solunumla atılır. Sıvı-elektrolit dengesini düzenler. Bazı önemli maddeler akciğer dokusu tarafından parçalanarak yok edilir. Örnek: bradikinin, serotonin, asetilkolin ve norepinefrin gerektiğinde parçalanıp etkisiz hale getirilir.

12 Surfaktanlar, yüzey aktif maddeleri (surface active agent) anlamına gelmekte olup, akciğer fonksiyonu için gereklidirler. Surfaktan molekülleri ekspirasyonda (akciğerlerdeki havanın geri verilmesi) alveoller küçüldükçe birbirine yaklaşmakta, inspirasyonda (akciğerlerdeki havanın alması verilmesi) uzaklaşmakta ve böylece respirasyon esnasında alveoler yüzey gerilimini düzenleyerek kollapsı (solunum yetmezliği) önlemektedir. Memeliler dışında ayrıca bazı balıklar, kuşlar, sürüngenler ve amfibiaların akciğerlerinde de surfaktan bulunmuştur

13 Biyolojik yapısı üstün olan canlılarda, yani insanlar ve memeli hayvanlarda solunum, dış solunum ve
iç solunum olmak üzere ikiye ayrılır. Dış solunum deyince, dış ortam ile akciğer kılcal damarlarının kanı arasındaki gaz alış-verişi İç solunum deyince, vücuttaki diğer kılcal damarların kanı ile dokular arasındaki gaz alış-verişi ve aynı zamanda hücre içindeki oksidasyon olayları anlaşılır. *Gerek iç, gerekse dış solunumda oksijen alınır, karbondioksit verilir.

14 Kara canlılarının akciğerleri "çift yönlü" bir yapıya sahiptir: Nefes alma sırasında hava, akciğerdeki dallanmış kanallar boyunca ilerler ve küçük hava keseciklerinde durur. Oksijen-karbondioksit alışverişi burada gerçekleştirilir. Ancak daha sonra, kullanılmış olan bu hava, tam ters yönde hareket eder ve geldiği yolu izleyerek akciğerden çıkar, ana bronş yoluyla da dışarı atılır. Kuşlarda ise hava, akciğer kanalı boyunca "tek yönlü" hareket eder. Akciğerlerin giriş ve çıkış kanalları birbirlerinden farklıdır ve bu kanallar boyunca uzanan özel hava kesecikleri sayesinde hava daimi olarak akciğer içinde tek yönlü olarak akar. Bu sayede kuş, havadaki oksijeni kesintisiz olarak alabilir. Böylece kuşun yüksek enerji ihtiyacı karşılanmış olur. "Avien akciğer" olarak bilinen özel solunum sistemidir.

15 SOLUNUM SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIR???
Solunum sistemi iki şekilde çalışmaktadır. *Birincisi soluk alma olayı yani nefes alma olayıdır. *İkincisi ise soluk verme yani nefes verme şeklindedir.

16 Soluk (Nefes) Alma Akciğerlere hava dolmasıdır
Soluk (Nefes) Alma Akciğerlere hava dolmasıdır *Diyafram kası kasılır (düzleşir) *Kaburga (göğüs) kasları kasılır * Göğüs boşluğu genişler * Akciğerlerin hacmi artar. (Akciğerler genişler) * Akciğerlerin basıncı azalır *Dışarıdan alınan havadaki oksijen alveollerden kana verilir, kandaki karbondioksit alveollere alınır.

17 Soluk (Nefes) Verme: Akciğerlerdeki havanın dışarı verilmesidir
Soluk (Nefes) Verme: Akciğerlerdeki havanın dışarı verilmesidir * Diyafram kası gevşer (kubbeleşir). * Kaburga (göğüs) kasları gevşer. * Göğüs boşluğu daralır. * Akciğerlerin hacmi azalır. (Akciğerler sıkışır). * Akciğerlerin basıncı artar. * Alveollerdeki karbondioksit gazı dışarı atılır.

18 DİĞER CANLILARDA SOLUNUM
Tek hücreliler solunum gazların hücreye giriş-çıkışı hücre yüzeyinden difüzyon ile sağlanır. Suda yaşayan çok hücreli fakat yapısı basit olan hayvanlarda, (süngerler ve sölenterlerde ) özel bir solunum sistemi yoktur. Bunlarda sudaki erimiş oksijeni vücut yüzeyi ile alıp aynı yol ile de CO2 suyu terk eder. Balıklarda ağızlarına aldıkları suyu solungaçları arasından geçirerek, sudaki oksijeni ayrıştırması yoluyla olur. Ancak balinanın solunumu balıklarınkine benzemez. Balina, akciğerleri ile solunum yapar. Bu yüzden de oksijen alışverişini sağlamak için sık sık su yüzeyine çıkmak zorundadır. Yunus ve bazı köpek balığı türleri de balina ile aynı özellikleri taşır.

19 Akciğerli balıklar (Dipnoi), Sarcopterygii sınıfından Nehir sularında yaşarlar. Solungaçları vardır ve suda solungaç solunumu yapar. Aynı zamanda yutağa bağlı hava keseleri bulunur. Hava keseleri atmosfer havasını yani serbest oksijeni kana bağlar. Balık her iki sistemi birlikte kullanır. Nehir suyu kuruduğunda sadece hava keselerini kullanarak akciğer solunumu yapar.

20 Sürüngenler akciğer solunumu yaparlar
Sürüngenler akciğer solunumu yaparlar.. Sürüngenlerin akciğerleri derin bölmeli bir yapı göstererek solunum yüzeylerini artırıcı bir yapı kazanmıştır. Yılanların yalnız sağ akciğerleri gelişmiştir Böcekler trake solunumu yaparlar Kurbağalar larva dönemini tamamen suda geçirirler. Bu dönemde solungaç solunumu yaparlar. Ergin kurbağalar ise akciğer solunumu yaparlar. Kurbağaların akciğerleri torba gibidir. Solunum yüzeyini artırıcı bölmeler henüz gelişmeye başlamıştır. Bu nedenle nemli ve ince derileri ile de deri solunumu yaparlar.Bu akciğerlerden yapılan solunum aşağı yukarı 1/4’nü oluşturur. Fakat CO2’in %60-65’i deri ile dışarı atılır. Kuşlarda çok özel bir yapıya sahip akciğerler ile yapılır. Akciğerler bronşlara, bronşlar bronşçuklara dallanır. Bronşçukların ucunda bronşçuk zarının genişlemesi ile oluşmuş olan hava keseleri vardır. Bunlar çok yüksekte ucan kuşlarda yedek hava deposu olarak görev yaparlar.

21 Akciğersiz kurbağa türü

22

23

24 Akciğerdeki Alveoller . Burada kan alışverişi yapılıyor…

25 TRAKE, SOLUNGAÇ VE CİĞERLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Solunum yüzeyi,gaz değişimini kolaylaştıracak şekilde geniş ve incedir. Solunum yüzeyinde gaz değişimi difüzyon ile olur. Solunum yüzeyi her zaman nemlidir.Oksijen,yalnız nemli ortamlardan difüze olabilir.   Kapalı dolaşım yapan canlılarda kandaki oksijen kılcal damar yardımı ile dokulara taşınır.

26 Solunum sisteminin canlılar üzerinde önemi :
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmelerine yarar. Solunum olayı yaşamsal faaliyetlerin devamı açısından çok önemlidir. Solunum sistemi organları ise bu yaşamsal olay olan solunumu gerçekleştiren sistemdir.

27 AKCİĞER HASTALIKLARI AKCİĞER KANSERİ: Akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Küçük hücreli ve küçük hücreli olmayanlar şeklinde iki tip akciğer kanseri vardır. *Küçük hücreli olmayan kansere daha sık rastlanır. Bu tip akciğer kanseri, hızlı büyümez ve diğer organlara hemen zarar vermez.  *Küçük hücreli olan ise daha hızlı büyüyüp, diğer organlara daha çabuk zarar verirler. Kanser lenf sistemi ve kan dolaşımı ile vücuda yayılabilir. Bu yayılmaya metastaz adı verilir

28 AKCİĞER KANSERİ ÇEŞİTLERİ (Hücre Tipine Göre)
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİ A) YASSI EPİTEL HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ = EPİDERMOİD AKCİĞER KANSERİ En sık görülen akciğer kanseridir. (%40-60) Sigara içimi ile artış gösterir. Daha çok ana bronşlarda yerleşir (bronkoskopla ulaşılabilir). Diğer kanser tiplerine göre daha yavaş ilerler B) ADENOKANSER Akciğer kanserlerinin %10-20’dir. Hava yollarının salgı yapan hücrelerinden kaynaklanır. Sigara ile en az ilişkisi olan akciğer kanseridir. Yani sigara içmeyenlerde de görülür. Genellikle akciğerin periferik( uç, kenar) kısımlarında yerleşir Yassı epitel hücreli akciğer kanserlerinden daha kötü huylu olmakla birlikte küçük ve büyük hücreli akciğer kanserlerine oranla daha iyi özellik gösterirler. Sıklıkla erken dönemde uzak metastazlara (sıçrama- yayılım) yol açar. Bronkoalveolaer Kanser Adenokanserin bir alt tipidir. Genellikle dağınık zatürre şeklinde bir görünümü vardır. Bazı hastalarda bol köpüklü ve çok miktarda balgam çıkarma söz konusudur.

29 C) BÜYÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ
Akciğer kanserlerinin %5-10’dur Akciğerin periferik (uç- kenar) kısımlarında yerleşir. Büyük kitleler yapabilir. Adenokanserler gibi seyreder. KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanserlerinin %15-25’dir. Sıklıkla akciğerin merkezi kısımlarında yerleşir. Yani daha çok ana bronşlar ve lob bronşlarında yerleşir. Sigara kullanımı ile direkt ilişkilidir. Sigara içenlerde içmeyenlere göre görülme sıklığı daha fazladır. Akciğer kanserleri arasında en hızlı seyreden ve en erken metastaz yapan (yayılan) akciğer kanseridir Hastaların 2/3’de kanser tanısı konduğunda diğer doku ve organlara yayılım vardır. Yassı epitelyum hücreli akciğer kanserine göre daha erken yaşlarda ortaya çıkar.

30 Micobacterium Tüberculosis (M.Tbc) etken bakteridir.
TÜBERKÜLOZ-VEREM:Soluduğumuz hava ile akciğerlere giren Tbc basilinin (mikrobunun) yol açtığı, asıl olarak akciğerlerde yerleşen ,fakat kan ve lenf yoluyla tüm vücuda dağılabilen mikrobik, bulaşıcı, süreğen bir hastalıktır. Hastalık Etkeni Micobacterium Tüberculosis (M.Tbc) etken bakteridir. Hastalık damlacık yoluyla bulaşır

31 ZATÜLCENP: Akciğerlerin etrafını saran zarın iltihaplanması sonucu meydana gelir. Zarın iki yaprağı arasına su toplanmıştır. Nedeni; şiddetli soğuk algınlığı, bronşit, böbrek hastalıkları veya kulak iltihaplarıdır. Göğsün yan taraflarında şiddetli ağrı hissedilir. Bunlara bastırıldığı zaman ağrı şiddetlenir BRONŞİT: Akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. Akut bronşit ve kronik bronşit olarak iki çeşidi vardır. Akut bronşit grip gibi hastalıklarla beraber görülürken kronik bronşit daha ciddi bir iltihaplanmadır. SİLİKOSİZ : Taş ve kumda bol bulunan quartz içeren tozların (quartz silikon dioksittir) solunum yoluyla alınması sonucu oluşan bir interstisiyel akciğer hastalığıdır. Taş ocaklarında çalışanlarda ve duvar işçiliği, dökümcülük, çömlekçilik gibi mesleklerle ilişkilidir

32 ASTIM: Solunum yollarının süregelen bir iltihabı sonucu
aşırı derecede duyarlı olmasına ve bazı etkenlerle zaman zaman daralmasına neden olan bir solunum yolu hastalığıdır NEFES DARLIĞI: Akciğer işlevlerinin ileri derecede bozulmasının bir ifadesidir AMFİZEM: Amfizem terminal bronşiolün distalindeki hava alanlarının herhangi bir yerinde olan kalıcı dilatasyondur (genişlemesidir) , doku destrüksiyonu vardır ama skar (her türlü yaranın iyileşme devresinden sonra oluşabilen önemli bir problemdir) oluşumu olmaz. Insidansı yaşla artan sık rastlanan bir durumdur, erkeklerde kadınlardan daha sıktır. birçok tipi vardır, bunlar respiratuar asinideki hasarlı alanın lokalizasyonuna göre tanımlanmıştır İLACA BAĞLI AKCİĞER HASTALIĞI : Piyasada pulmoner yan etkisi olan birçok ilaç vardır. Bunlar Kanser ilaçları ve amiodaron kronik pulmoner fibrosise neden olabilir.

33 ZATÜRRE: Pnömoni adıyla da tanınan zatürre, hava keseciklerinin (alveol) kılcal damarlardan sızan sıvıyla dolması sonucu ortaya çıkan, daha sonra pıhtılaşan bu sıvının etkilediği bölgenin süngersi yapısını yitirip sertleşmesiyle gelişen bir akciğer iltihabıdır. BELİRTİLERİ *39 dereceyi geçen ateş *Öksürük *Çoğu zaman pas renginde olan koyu kıvamlı balgam *Hastalık bazen genç erişkinlerde şiddetli bir titremenin ardından ateş yükselmesiyle birlikte aniden başlayabilir.

34

35 KİMLER RİSK ALTINDA??? Sigara içicileri: Sigara dumanı akciğerin normal kendini temizleme işini hasara uğratır ve sigara dumanındaki kanser oluşturucu ajanlar normal akciğer hücrelerini etkileyerek kanser oluşumunu başlatırlar. Pasif İçiciler: Aktif içicilerle  aynı riski taşımaktadırlar. Rodon gazına maruz kalma: Sigaradan sonra en önemli ikinci akciğer kanseri nedeni olarak kabul edilen radon, renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gazdır. Asbeste maruz kalma:akciğer zarları arasında sıvı toplanması,kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu gibi selim hastalıklardır. Diğer Kimyasal Ajanlara Maruz Kalma Bunlar arasında Arsenik, Vinil klorid, Nikel, Klormetileter ve Mustard gazı (hardal gazı) sayılabilir. Fakir Bir Diyetle Beslenme Diyetin sebzeden ve meyve den fakir fakat yağdan (doymuş yağdan zengin  hayvansal orjinli yağlar gibi) ve alkolden zengin olması.

36 SEVGİNİN BOŞLUĞUNU ZEHİRLE DOLDURMAYIN

37

38

39


"AKCİĞER Hazırlayan:Cangül ŞAHİN Öğrenci numarası:20090302067." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları