Презентация загружается. Пожалуйста, подождите

Презентация загружается. Пожалуйста, подождите

20. YÜZYIL FELSEFESİ.

Similar presentations


Presentation on theme: "20. YÜZYIL FELSEFESİ."— Presentation transcript:

1 20. YÜZYIL FELSEFESİ

2 20. YÜZYIL FELSEFESİNİ HAZIRLAYAN DÜŞÜNCE ORTAMI 20
20. YÜZYIL FELSEFESİNİ HAZIRLAYAN DÜŞÜNCE ORTAMI Yüzyıl Felsefesi de diğer felsefi dönemler gibi önceki dönem felsefelerinden etkilenmiştir. 19. yüzyılın genel hatlarıyla Almanya'da idealist felsefenin, Fransa'da sosyalist düşüncenin, İngiltere'de iktisat teorisinin gelişip güçlendiği zamanlar olarak belirtilmesi yanlış olmaz. 17.yüzyıl bilimsel devrim, 18.yüzyıl aydınlanma , Fransız Devrimi ve 19.yüzyıl endüstri devrimi ile entelektüel ve sosyal değişimler hızlanmıştır.

3 *20. YÜZYIL FELSEFESİ DÜŞÜNÜRLERİNİ ETKİLEYEN SOSYAL OLAYLARIN SAYISI TARİHTE HİÇ GÖRÜLMEDİĞİ KADAR FAZLADIR. *BU YÜZYILDA DÜNYA NÜFUSUNUN NEREDEYSE HEPSİNİ ETKİLEYEN İKİ BÜYÜK DÜNYA SAVAŞI YAŞANMIŞTIR. BU SAVAŞLAR SONUCU MİLYONLARCA İNSAN ÖLMÜŞ VE ÖLENLERDEN ÇOK DAHA FAZLASI AİT OLDUKLARI TOPRAKLARI TERKETMEK ZORUNDA KALMIŞTIR. BÖYLELİKLE GELENEKSEL SAYILABİLECEK TÜM KURUM VE DEĞERLER DÖNÜŞÜME UĞRAMIŞTIR.

4 BU YÜZYILDA FAŞİZM, KOMÜNİZM VE TOTALİTER DEVLET YÖNETİMLERİ ORTAYA ÇIKMIŞTIR. HER TOTALİTER OTORİTE KENDİ TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ ÇALIŞMALARI İLE HALKI ŞEKİLLENDİRMEYE ÇALIŞMIŞLARDIR. HER GELEN REJİM BAŞTA EĞİTİM KURUMLARI OLMAK ÜZERE DEVLETİN TÜM KURUMLARINI HIZLI BİR DÖNÜŞÜME ZORLAMIŞTIR. *DÜNYA SAVAŞLARININ BİTMESİ BARIŞ GETİRMEMİŞTİR. KÜRESEL GÜÇLERİN EGEMENLİK YARIŞLARI İÇERİSİNDE, ARTIK DOĞRUDAN SAVAŞ YERİNE BÖLGESEL KUKLALARLA SAVAŞMA EĞİLİMİ ORTAYA ÇIKMIŞTIR.

5 * TEKNOLOJİNİN HIZLI GELİŞİMİ VE TEKNOLOJİYE ERİŞİM UCUZLUĞU NETİCESİNDE DÜNYA KÜRESEL BİR KÖY HALİNE GELMİŞTİR. BUNUN NETİCESİNDE TOPLUMLAR ARASI KÜLTÜREL ETKİLEŞİM ARTMIŞTIR. * KIRSAL KESİMDEN KENTLERE GÖÇ ARTMIŞ BUDA ÇARPIK KENTLEŞMEYE NEDEN OLMUŞTUR. *İNTERNET KULLANIMI, HABERLEŞME OLANAKLARININ ARTMASI VE MEDYA SAYESİNDE TÜM DÜNYA İNSANLARI ARASINDA DEVLET KONTROLÜNÜN OLMADIĞI ARACISIZ BİR ETKİLEŞİM ORTAYA ÇIKMIŞTIR

6 20. YÜZYIL FELSEFESİ İÇERİSİNDE TARİHTE DAHA ÖNCE GÖRÜLMEYEN ALT DALLAR ORTAYA ÇIKMIŞTIR ÇEVRE FELSEFESİ, -PSİKOLOJİ FELSEFESİ, -DİL FELSEFESİ, -CİNSİYET FELSEFESİDİR. YENİ ANLAYIŞLAR

7 20. YY. FELSEFESİNİN ORTAYA ÇIKIŞINDA DESCARTES’İN DÜŞÜNME, LOCKE’UN DENEYİM, KANT’IN HEM DÜŞÜNME HEM DENEYİM, HEGEL’İN BİLGİ VE VARLIK ANLAYIŞI, COMTE’UN POZİTİVİZM DÜŞÜNCESİ ROL OYNAMIŞTIR YÜZYIL FELSEFESİ ; SİYASİ KONULARA EK OLARAK DİL FELSEFESİ , ETİK VE SOYUT ALANLARA YÖNELECEKTİR. BU DÖNEMDE FELSEFİ ROMANLAR,FİLMLER , SANAT ESERLERİ OLDUKÇA ARTMIŞTIR.

8 BU DÖNEMDE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞMELERİN OLDUKÇA HIZ KAZANMASI BU YÜZYILIN FELSEFESİNİ BİLİMLERE DAHA DA YAKLAŞTIRMIŞ , BİLİM FELSEFESİ VE BİLİMLERİN FELSEFESİ (FİZİK FELSEFESİ , MATEMATİK FELSEFESİ) OLDUKÇA GÜÇLENMİŞTİR BU DÖNEMDE FİZİKTEKİ GÖRELİLİK KURAMIYLA, KUANTUM KURAMININ ORTAYA ÇIKMASI VE BENZER BAŞKA BULUŞLAR , BİLİMİ YANILMAZLIK ÜLKÜSÜNDEN UZAKLAŞTIRMIŞ , KESİN DOĞRU OLARAK DÜŞÜNÜLEN BİRÇOK BİLGİYİ SORUN HALİNE GETİRMİŞTİR .

9 20. YÜZYIL FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİNİ ŞU ŞEKİLDE SIRALAYABİLİRİZ
20. YÜZYIL FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİNİ ŞU ŞEKİLDE SIRALAYABİLİRİZ. *DİLE YÖNELİK İLGİ *MANTIK *BİLİMLE İLGİLİ TÜM SORUNLARIN , KAVRAMLARIN YANINDA BİLİMİN DEĞERİ PROBLEMİ *VARLIK-İNSAN , DOĞA İNSAN İLİŞKİSİ. *İNSAN VE DEĞERLER PROBLEMİ *ÖZNE KAVRAMI ÜZERİNDE YÜRÜTÜLEN TARTIŞMALAR. *ZİHİN PROBLEMLERİ. *YAŞAMIN AMACI. *BİLGİ SORUNU *ZAMAN ,EVREN,KUANTUM , V.B FİZİK FELSEFESİ PROBLEMLERİ. *DİN FELSEFESİ PROBLEMLERİ. *EĞİTİM PROBLEMLERİ. *TOPLUM,DEVLET,HUKUK,SİYASET GİBİ ALANLARDA İKTİDAR SORUNU GİBİ PROBLEMLER. *GÜZELLİK İLE İLGİLİ PROBLEMLER. *CİNSELLİK , EVLİLİK , YABANCILAŞMA GİBİ PSİKOLOJİK VE SOSYOLOJİK PROBLEMLER *İNSANLIK VE ÇEVRE SORUNLARI *DEĞİŞİM , İLERLEME , VS KAVRAMSAL PROBLEMLER.

10 20. YÜZYIL FELSEFESİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
20. YÜZYIL FELSEFESİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ *FELSEFENİN ÜNİVERSİTELER ARACILIĞI İLE DÜNYANIN HER YERİNDE YAPILDIĞI DÖNEMDİR. *FELSEFE TARİHİ ÇALIŞMALARI ALANINDA EN FAZLA YAYIN ÇIKARILDIĞI VE GİDEREK DE YAYINLARIN ÇOĞALDIĞI DÖNEMDİR.ULUSLARARASI FELSEFE KONGRELERİ YAPILMIŞ , ULUSLARARASI FELSEFE KURULUŞLARI FEDERASYONU GİBİ KURUMLAR OLUŞTURULMUŞTUR. *BİLİM ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMALAR SONUCUNDA BİLİM FELSEFESİ ALANININ KURULDUĞU DÖNEMDİR. *DİLSEL ANALİZLERİN YAPILDIĞI , DİL VE DÜŞÜNCE ARASI İLİŞKİLERİN İNCELENDİĞİ VE DİL KURAMLARININ GELİŞTİRİLDİĞİ DÖNEMDİR. *SEMBOLİK MANTIK ÇALIŞMALARININ YOĞUNLAŞTIĞI DÖNEMDİR.

11 * FELSEFE DE YENİ ANA AKIMLARIN OLUŞTUĞU DÖNEMDİR.
FENOMENOLOJİ, HERMENEUTİK,VAROLUŞÇULUK,DİYALEKTİK MATERYALİZM, MANTIKÇI POZİTİVİZM , YENİ ONTOLOJİ , META-ETİK , ANALİTİK FELSEFE , DİL FELSEFESİ , PSİKOLOJİ FELSEFESİ , TOPLUMSAL CİNSİYET FELSEFESİ , (FEMİNİZM) ÇEVRE FELSEFESİ , MATEMATİKSEL MANTIK VE FELSEFE , YAŞAM FELSEFESİ , MÜZİK VE SPOR FELSEFELERİ ) *İNGİLİZ VE AMERİKAN DENEYCİLİĞİNİN ETKİLİ OLDUĞU GÖRÜLÜR. *BİLİM VE TEKNOLOJİDEKİ HIZLI GELİŞME , FELSEFEYE ÇÖZMESİ İSTENEN BİR “ KÜLTÜR BUNALIMI” SORUNU GETİRMİŞTİR. BU YÜZDEN DİN , AHLAK,SANAT , TOPLUM GİBİ KÜLTÜR ALANLARINI TEMELLENDİRME ÇALIŞMALARINA GİRİŞİLMİŞTİR. *20. YÜZYILDA İLGİ , ÇOĞU DURUMDA İNSAN VARLIĞI ÜZERİNE ÇEVRİLMİŞTİR. BU DÖNEMDE İNSANA VERİLEN ÖNEM VE DEĞER ARTMIŞTIR. “BİREYCİLİK” DÜŞÜNCESİ YAYGINLAŞMIŞTIR.

12

13 20. YÜZYIL FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ VE AKIMLARI  FENOMENOLOJİ :öz bilimi ( GERÇEKLİK – GÖRÜNÜŞ SORUNU ) 20. Yüzyılın önemli akımlarından biri olan Fenomenolojinin (ÖZLERİN BİLİMİ) kurucusu EDMUND HUSSERL’ dir ( (ALMAN)) . Fenomenoloji özün bilinebileceğini ileri süren görüştür. ÖZ , nesnenin (Fenomenin-görünenin) içindedir ve bilinç onu kavrayabilir. ÖZ , bir nesneyi , başka bir şey değil de kendisi yapan özelliktir. Bir nesnenin ÖZÜNE ulaşabilmek için onun özüne ait olmayan tüm ilgisiz ya da temel olmayan özelliğin atılması gerekir ki bu işleme HUSSERL , “ AYRAÇA ( PARANTEZE) alma der. PARANTEZE almanın faydası zihnin bütün önyargı ve kabullerini askıya almayı sağlamasıdır ki HUSSERL buna EPOKHE (YARGISIZLIK) adını verir. .

14 -Böylece deneyimin ön yargılarından(Önyargılar bizi bir işi başarmaktan alıkoyar, birbirimizi anlamamızı engeller.) arınarak kurtulan ve saflaşan bilinç ÖZÜ aracısız olarak , doğrudan bilebilir. Örneğin bir insanı doğru anlamak için onunla ilgili her şeyi (söylenilenleri, değerlendirmeleri , vs.) bırakıp onun özüne yönelmeliyiz. (Özlü Sözler , Öz:Hakikat,ÖZ’ü olanın izi olur. Anlam: Öz , hakkıyla alınmış sıfır , haksız yere alınmış yüzden daha büyüktür. Ör. Paranın Öz'ü , kağıt değil alın teridir. Emek verilmeden elde edilmiş bir 5 TL’nin 5 Kuruş’luk değeri (ÖZ’Ü) olmayacaktır. ÖR. Ahlak’ın , Politikanın,İnsan’ın , vs . ÖZ’ü nedir?)

15 HUSSERL PARANTEZE ALMAYI ÜÇ DURUM DA GEREKLİ GÖRÜR : 1)-Tarihle ilgili paranteze alma: Toplumsal yaşantının oluşturduğu görüş ve ön yargılardan uzaklaşma. 2)-Varoluşla ilgili Paranteze Alma : İncelenen nesnelerin gerçekten var olup olmadıklarına yönelik şüpheden uzak durma. 3)- İDE” lerle ilgili paranteze alma : Nesnelerin renk ve şekil gibi özelliklerinden arındırmayı sağlama. Paranteze alma yöntemiyle fenomenlerin özüne ulaşılacaktır. Bu işlemler sonucunda ulaşılan “AŞKIN BİLİNÇ”TİR:

16 HUSSERL’ E GÖRE ; NESNEYE YÖNELEN BİLİNÇ İLE NESNE ARASINDA DUYGU,İNANÇ,ÖN YARGI GİBİ KAVRAMAMIZI ENGELLEYEN UNSURLAR BULUNUR. BUNLAR ORTADAN KALDIRILAMAZ AMA PARANTEZE ALINABİLİR. HERHANGİ BİR ŞEY İLE İLGİLİ BİLİNÇ OLUŞTURMAMIZ İÇİN DÜNYAYA İLİŞKİN BİLDİKLERİMİZİ BOŞVERMEMİZ VE O BİLGİNİN NASIL YA DA HANGİ SÜREÇLERLE OLUŞTUĞUNA YÖNELMEMİZ GEREKİR.(ÖN YARGININ ASKIYA ALINMASI , DOLAYSIZ KAVRAMA , ÖZE YÖNELİK KAVRAMA ) Bilinç: Farkındalık, kişinin kendinden , yaşantılarından ve çevresinde olup bitenlerden haberdar olması./Aşkın Bilinç için Dünyaya ilişkin bildiklerimizi boş vermemiz ve o bilginin nasıl ya da hangi süreçlerle oluştuğuna yönelmemiz gerekir. BİLİNÇ OLAYLARI HEP BİR ŞEY ÜZERİNDE BİLİNÇTİRLER. “BİR ŞEY” İ GÖRMEDEN , GÖREMEM, “BİR ŞEYİ DÜŞÜNMEDEN DÜŞÜNEMEM . HER BİLİNÇ HER ZAMAN BİR KONU , BİR NESNE BİLİNCİDİR , BİR NESNEYE YÖNELİMDİR.

17 NOT: Husserl Mantık konusunda daha farklı bir yaklaşım getirir.
Mantık önermelere dayanır. Önermelerse , sözcüklerden oluşur. Sözcükler nesneleri gösterir. Sözcükleri taşıdıkları anlam canlandırır. Anlam nesnelerden bağımsız bir varlıktır ve mantığın konusudur. Mantık sözcüklerin anlamlarını çözümleyerek “ÖZ” lere ulaşmalıdır. Husserl ‘e göre boş kalıbın dolması “GÖRÜ” ile olur. Görü , DUYUSAL GÖRÜ ve ÖZ GÖRÜSÜ olarak ayrılır. Duyusal görü nasıl tek tek nesneleri kavrarsa , ÖZ görüsü de , ÖZ’ leri kavrar.(

18 HERMENEUTİK VE YORUM SORUNU
HERMENEUTİK VE YORUM SORUNU ? Antik Yunan’ da ki kabule göre HERMES Tanrılardan aldığı haberleri , mesajları insanlara iletiyordu. / Tanrılarının sözlerinin açıklanmaları ve yorumlanmaları gerekliliği HERMENEUTİK teriminin Teolojik –Dilbilimsel anlamını oluşturmuş oluyordu. / HERMENEUTİK: genel anlamda ise herhangi bir ifade , anlam , metin ya da sanat eserini yorumlama , çeviri yapma haber verme , açıklama sanatıdır.

19

20

21

22 Hermeneutik : sözcüğüne felsefi bir anlam kazandıran ilk filozof ise Wilhelm DİLTHEY ( ). Filozof Doğa bilimleri (Dışsal) ve TİNSEL bilimleri (İçsel) ayrımı yapar. Tinsel bilimlerin başında Tarih gelir. HERMENEUTİK Yönteminin TİNSEL bilimlerin yöntemi olduğunu savunur. (Anlam bilimleri) BU yöntem yazılı metinleri önce FİLOLOJİK bir anlam eleştirisinden geçirmeli daha sonra da sözcükleri belli bir dönem ya da çağda(Zamanda ve mekanda anlam kazanma) söz konusu olan anlamlarıyla ortaya çıkarmalıdır

23 (Sözcüklere anlam veren , onların bütünün içindeki konumudur
(Sözcüklere anlam veren , onların bütünün içindeki konumudur.) Böylece çağa egemen olan TİNSELLİK anlaşabilecektir./ Bir tür anlama ve yorumlama sanatı olarak HERMENEUTİK iki yöntem kullanır. İlkinde eserin yaratıcısı ile bağlantı kurulur. İkincisinde ise o eserin içinde üretildiği toplumun dünya görüşü dikkate alınarak anlaşılır. (Sözcüklere yüklenen anlam sözcüklerin çapını aşmamalı.)

24 HERMENEUTİK Ekolünün diğer önemli temsilcisi H
HERMENEUTİK Ekolünün diğer önemli temsilcisi H. GEORG GADAMER: Hermeneutiği HAKİKAT arayışı olarak tanımlamıştır.Kavramın , bir insanın diğer insanı sonunda da kendini anlaması için gerekli olduğunu ve onun köprü işlevi gördüğünü söyler.Anlamak , üretilmiş bilginin yeniden üretilmesidir. Yorumlanacak yapıta ön yargısız yaklaşmanın imkansız olduğunu ve bu ön yargının , aslında doğal ve gerekli olduğunu yorumcunun ön yargılarını yapıttan öğrendikleri doğrultusunda değiştirir ise “UFUKLARIN KAYNAŞIMI” adını verdiği ‘ Anlamanın gerçekleşeceğini savunur

25 YAZILIM(İçindekiler(Donanımı değiştirebilecek tek yazılım düşüncedir.)
.(Önce biz düşünceleri tamir edeceğiz , sonra onlar diğer her şeyi.) (DONANIM(Sistem)_ YAZILIM(İçindekiler(Donanımı değiştirebilecek tek yazılım düşüncedir.) Bu bakış açısı ile insan ile kendisi ve dışındakiler arasında barışık bir ilişki kurulabilecektir. (Neyi neye katacağını ve neyi neye katmayacağını ayırt etmek.)

26

27 DİYALEKTİK MATERYALİZM VE DEĞİŞİM SORUNU
Materyalizm varlığın temelinde maddeyi gören anlayışların ortak adıdır. Mekanik Materyalizm ve Diyalektik Materyalizm olarak ikiye ayrılır. Mekanik Materyalizm evrenin bir makine olduğunu ve onun yalnızca bu makinenin parçalarının birbirleri üzerine yaptıkları etkiyle anlaşılacağını savunur. / Diyalektik Materyalizm ise gerçek olan maddenin bir takım Diyalektik yasalara göre niceliksel ve niteliksel değişim ve dönüşümlerle her şeyi oluşturduğunu savunur. Yani varlıklar etkileşim ve çatışma sonucu oluşmuştur. Karl Marx ve ENGELS Diyalektik Diyalektik Materyalizm’in önemli temsilcisidir. K. Marx Hegel’in Diyalektiğini almış baş aşağı olduğunu ifade ettiği Diyalektiği tersine çevirmiştir. Hegel’ e göre Tez-Antitez-sentez süreci düşünce ile başlamaktaydı.(Yani maddenin varlığı düşünceye bağlıydı.) K. Mark’a göre ise en başta madde vardır. Maddedeki değişimler düşüncelerdeki değişimi yaratır. Düşünce maddeden sonra gelen ve ona bağlı olan varlıktır.

28

29

30 / K. Marx’a göre tarihteki gelişmeyi belirleyen ekonomik ilişkilerdir. (Alt yapı (Ekonomi) , üst yapıyı (Siyaset,Din,Ahlak, Hukuk,Eğitim ,vs.) belirler. Marx tarihteki toplumsal değişimleri inceleyerek tarihsel dönüşümü üretim süreçlerine bağlayarak açıklamaya çalışmıştır. KARL MARX’a göre doğada her madde (TEZ – Sav-) kendi içinde çelişkisini (Anti tez- karşı sav) taşır. Madde ve çelişkisi etkileşimle yeni bir oluşuma (Sentez – Birleşimli yeni sav ) varır. Bu durum ise aslında bir sonraki tez konumundadır ki bu tez de kendi içinde çelişkisini taşır. Bu karşıtlık yeni bir senteze gider. Ve bu süreç böylece devam eder gider.(Antik Köleci Toplum*Feodal Toplum*Kapitalist Toplum*Sosyalist Toplum*Komünist Toplum)

31 VAROLUŞÇULUK (EGZİSTANSİYALİZM) :
Varoluşçuluk , bilimsel bilginin en ideal bilme şekli olduğuna yönelik anlayışa karşı insan Varoluşunun bu bilgi çemberine sıkıştırılamayacağı iddiasıyla ortaya çıkmıştır. 20. Yüzyıl VAROLUŞÇU düşünürlere göre gelişme ve ilerlemenin yanı sıra savaş ve yıkımları da beraberinde getirmiştir. İnsanlık Varoluş sorunuyla çok eskilerden tanışmıştır. Antik dünyanın insanı kendini evrenin bir üyesi olarak görüyordu. Orta çağ da ise insan akıl gücüne inanmıştı. Bu durumlar etkisini günümüzde kaybetti. Varoluşçuluk Felsefesi “

32

33 SOREN KIERKEGAARD ( ) VAROLUŞ terimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur. Yaşamını boşa harcama , günlerini öldürme , uyku içinde geçirme , uyan ve insan ol. İnsanları en iyi uyandırma aracı korku ya da iç daralmasıdır. İnsan korkuyla Varoluşunun uyanıklığını sürdürebilir. İnsan yaşamının değeri yaşadığı yılların sayısıyla değil , “VAROLUŞ ANLARIYLA” ölçülür.

34

35 Varoluşunun anlamını” sorgulamaya başladı
Varoluşunun anlamını” sorgulamaya başladı. insanın nesnelliğine (somutluğuna) değil , öznelliğine vurgu yaptılar. insanlar : düşünümsel , kendi özimgelerini ve sosyal kimliklerini etkin bir şekilde geliştiren ve kendilerini içinde bulduklari sosyal düzenlemeler ve ilişkiler içerisinde müzakereler yürüterek yollarini bulabilen , anlam üreten varlıklardir. HER TÜRLÜ KİŞİYE BİR DÜNYA (KÜÇÜK EVREN) VE HER TÜRLÜ DÜNYAYA DA BİR KİŞİ KARŞILIK GELİR. Varoluşçuluk (egzistansiyalizm) Ekolünün filozofları Jean Paul Sartre, Albert Camus , Martin Heidegger ve Karl Jaspers , Soren Kierkegaard , Simone de Beauvoir .

36 JEAN PAUL SARTRE ( Fransa) : Yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ ne layık görüldü. Ödülü almayı reddetti. O’na göre dünya düzensizdir. Sartre Dünyada iyi gitmeyen bir şey var. der. Dünya uyumlu bir biçimde kurulmamıştır. Tersine ; zalim , acımasız,düşmanca ve saçmadır. Hiç’lik her insan olan da elmanın içindeki kurt gibi yerleşiktir. İnsan temelinden özgürdür. İnsan neyse , o değildir ; ne olmuşsa , O’ dur. İnsan kensisini ne yaparsa o olur. Doğuşunda o , ne iyidir ne kötüdür , ne bilgilidir , ne dürüst ne de suçlu. Kendi özünü kendi eylemleriyle yaratır. ( Evren de kötülük mü – İyilik mi egemendir

37 Sartre a göre: O’ na gore insanın insanla ilk bağlantısı düşmancadır
Sartre a göre: O’ na gore insanın insanla ilk bağlantısı düşmancadır. Kendi dışımızda insanlar vardır.ve bunlar bizim dünyamıza girerek bizi rahatsız eden düşmanca varlıklardır. Biz de onlar için öyleyiz. Şu halde başkaları için var olmanın ilk anlamı çatışmadır. Birbiriyle çatışmak zorunda kalmamak için insanlar birbirine sarılır. SARTRE , alışılmış değerler ahlakını “alçaklar için ahlak” olarak adlandırır. İnsanın özünü oluşturması zor , zahmetli, acılı ve bunaltılı bir süreçtir. “CESUR OLUN . KENDİNİZE RAHAT HİSSETTİĞİNİZ ALANIN DIŞINDA PENCERELER AÇIN.FARKLI DÜNYALARLA ANCAK BÖYLE TANIŞIRSINIZ. BEN HEP YERİMDE DURSAYDIM , DÜNYAMI DEĞİŞTİRECEK İNSANLARI ARAMASAYDIM , BUGÜN TANIDIĞINIZ BEN OLMAZDIM. BİR İNSANIN BİTTİĞİ AN , MİSKİNLİĞE ESİR OLDUĞU ANDIR. İNSAN , KONFORUNDAN VAZGEÇMEYİ GÖZE ALMALIDIR.KENDİ DÜNYASINI YERİNDEN KENDİSİ OYNATMALIDIR. İLBER ORTAYLI “BİR ÖMÜR NASIL YAŞANIR” KİTABINDAN.

38 MANTIKÇI POZİTİVİZM VE METAFİZİK BİLGİ SORUNU : Neopozitivizm ( Yeni Olguculuk) veya Analitik Felsefe olarak da bilinir. Mantıkçı pozitivistlere göre Metafiziksel önermeler anlamsızdır. Önermenin doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir olması için olgusal , deney yapılmaya uygun olması gerekir. Metafiziksel önermelerde buna imkan yoktur , onun için anlamsızdır. Temsilcilerinden M,SCHLİCK, RUDOLF CARNAP , Metafiziksel önermelerin sözde önermeler olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre bir önermenin anlamlı olması doğrulanabilir olmasına bağlıdır.

39

40

41 Karl Popper: Mutlak doğrulanabilirliğin imkansız olduğunu söyleyerek önermelerin anlamlı olmasını “Yanlışlanabilirlik” ilkesine bağlamıştır. / yanlışlanabilen önerme mutlak doğrudur şeklinde düşünür. ) Örneğin “ Ruh ölümsüzdür ve bulunduğu beden çürüyünce diğer bir bedene geçer .” önermesi düşünüldüğünde ruhun varlığı ve bedenler arası geçişi fikri deney ve gözlemle ispatlanmaya olanak vermediği için bu önerme Metafizikseldir. Mantık ve Matematiğin önermeleri metafiziksel değildir. Her ne kadar onlar olguya dayanmasalar da mantıksal ilke kurallar çerçevesinde doğru veya yanlışlıkları ortaya konabilmektedir.

42

43 Hans Reichenbach , Ludviq Wittgenstein diğer önemli temsilcileridir
Hans Reichenbach , Ludviq Wittgenstein diğer önemli temsilcileridir. Bu Ekole göre Dil Analizi (Dil Felsefesi) önemlidir. Ludviq Wittgenstein’ a göre Dilin sınırları gerçekliğin sınırlarını da belirler. Dil önermelerden oluşur. Ona göre “Dille ifade edilmeyen konularda susmalı” Yani gerçeklikle bağlantılı olmayan Metafizik önermeler bilim ve felsefenin dışına itilmelidir. (Sesi alfabeye, alfabeyi dile ve dili kültüre dönüştüren.) DİL FELSEFES (Çözümleyici felsefe) Dil düşüncenin aslını yansıtır mı? Dil konuşmak için midir , düşünmek için midir ? Düşünme dili yamuksa düşünme yamulur. Kişinin ne demek istediğini bilmeden , ne dediğini anlayamayız. Tutarsız dillerden tutarlı insan çıkmaz. Bir söz üzerinde zihin yeterince yoğunlaştıysa o söz artık bir enerji formudur.

44

45

46

47 YENİ ONTOLOJİ VE VARLIK SORUNU : NİCOLAI HARTMANN ( ) düşüncelerini “ YENİ ONTOLOJİ” adı altında yazıya dökmüştür. Mantıksal açıdan doğru olan her durumun her zaman gerçeği vermeyeceği konusuna dikkat çeker.(Düşüncelerin toplamı , doğruların toplamı değildir.) (Düşünüyorum demek her zaman düşünüyorum demek değildir.) (Kafadaki her gürültü düşünce değildir.)(İnsanın söylediği , nadiren demek istediğidir.)Bilginin doğasının bilinmesi gerektiğini belirten HARTMAN Bu yolda ONTOLOJİYE (Valık Bilimi) kesinlikle ihtiyaç olduğunu ve varlıkların kendi aralarındaki Kategorik ilişkilerin incelenmesi gerektiğini savunur. Ontoloji insan bilgisinin kendisiyle uğraştığı kaynağı yani “Var olan”ı kendine konu edinmiştir. Bilimlerin parça parça ele aldığı var olan ı , Ontoloji bütün olarak ele alır.

48 Varlığı REAL Varlık (maddesel) ve İDEAL ( Düşünsel) varlık olarak ikiye ayırır.

49

50 NİCOLAI HARTMANN VARLIKLAR arasında temel olarak dört (4) KATMAN olduğunu belirtir.   *TİNSEL KATMAN : İnsan , düşünce , özgürlük , kültür , din , ahlak ve sanatlar. Tin veya akıl etkin olarak kullanılır. Ruhsal yaşantılar , ürüne dönüşerek evrenselleşir. Bu katmana doğru özgürlük artar , güçlülük azalır. Bu katmanla felsefe ilgilenir.   *RUHSAL KATMAN : İnsanlar ve hayvanlar bulunur. Tümden bilinçli olmasa da bilinçli ve ruhsal yaşantılardır. Bu katman , Tinsel katmana kaynaklık sağlar. Bu katmanla Psikoloji bilimi ilgilenir.   *

51 ORGANİK KATMAN : Canlı Varlıklar , tek hücreli canlılar , bitkiler , hayvanlar ve insanlar . Sezgi , etkin olarak kullanılır. Bu katman , İnorganik katmandan kaynak sağlar. Bu katmanla biyoloji bilimi ilgilenir.   *İNORGANİK KATMAN: Cansız varlıklar ve madde. Algı etkin olarak kullanılır. Bu katmandaki varlıkların yer kaplama , ısınma ve düşme özellikleri bulunur. Bu katmanla Fizik ilgilenir.  

52 TÜRKİYE’ DE FELSEFİ DÜŞÜNCEYE KATKIDA BULUNAN FELSEFECİLER. ( 20
TÜRKİYE’ DE FELSEFİ DÜŞÜNCEYE KATKIDA BULUNAN FELSEFECİLER.( 20.yüzyıl)  Türkiye’ de felsefe çalışmalarının yüzyıla doğru başladığı görülmektedir. İlk Felsefe bölümü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde açılmıştır . FELSEFİ DÜŞÜNCEYE KATKIDA BULUNAN DÜŞÜNÜRLERİN BAŞLICALARI   *  RIZA TEVFIK BÖLÜKBAŞI, *  HASAN ALI YÜCEL * NUSRET HIZIR , *  HILMI ZIYA ÜLKEN , * TAKIYETTIN MENGÜŞOĞLU , *  MACIT GÖKBERK,* NURETTIN TOPÇU *AYDIN SAYILI , *MÜBAHAT TÜRKER KÜYEL , * İOANNA KUÇURADİ ,  

53 VS. İSIMLER TÜRKIYE’ DE FELSEFENIN KURUMSALLAŞMASINDA ÖNCÜ OLMUŞLARDIR
VS. İSIMLER TÜRKIYE’ DE FELSEFENIN KURUMSALLAŞMASINDA ÖNCÜ OLMUŞLARDIR. *Nesneler ile uğraşmak özneler ile uğraşmaktan daha kolay olduğu için teknoloji gelişti ama insan gelişemedi./İnsani değerler yeterince gelişmeden teknolojik gelişme yaşandı. Bir aracı satın alabilirsiniz ama onu kullanma görgüsünü satın alamazsınız.


Download ppt "20. YÜZYIL FELSEFESİ."

Similar presentations


Ads by Google