Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanMUSTAFA körfezli Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
HADİS Mİ DEĞİL Mİ?
2
“Vatan sevgisi imandandır.” Bu sözün halk arasında Peygamber Aleyhisselam’a nispeti pek yaygındır. Fakat kaynaklarda bunun hadis olmadığı bilakis manası doğru olan bir söz olduğu yer alır. Nitekim Aclûni, İmam Sâğâni’den bu sözün uydurma olduğunu nakleder. İmam Sehâvi ise, “böyle bir söze hadis olarak rastlamadım ama manası sahihtir.” der. Mana olarak doğruluğu üzerinde bazı hadisleri dile getirir ve Peygamberimizin Mekke’ye olan sevgisinden bahseder. Son olarak, Ali el- Kâri: “Hadis hafızlarına göre (bu sözün hadis olarak bir) aslı yoktur.” der. Manasının doğruluğunun kabul edilebilmesi için de kişinin vatan sevgisini toprağındaki akrabalarına sıla-i rahim, fakir ve yetimlerine yardım arzusu şartına bağlar.
3
“Bir Müslüman’ın kalbini kırmak yedi Beytullah yıkmaktan kötüdür.” Hadis olarak bu lafızlarla herhangi bir söze rastlayamadım. Buna yakın olarak kaynaklarda “Kâbe’yi taş taş yıkmak bir Müslüman’ı öldürmekten evladır” şeklinde bir söze açıklama düşülmüştür. Şöyle ki: Bir muhaddis olarak Sehâvi bu sözün bu lafızlarla sahih hadis olmadığını söyler ve içerdiği mana hakkında birçok hadisin mevcut olduğunu belirtir. Ardından halkımız arasında hadis olarak meşhur olana, mânen daha çok yakınlık arz eden “her kim bir Müslüman’a eziyet ederse Kâbe’yi yıkmış gibi olur” şeklinde Rasulullah Aleyhisselam’dan başka bir hadis nakleder. (Taberânî’nin Mu’cemu’s Sağır’i kaynak olarak gösterilmiştir.)
4
“Temizlik imanın yarısıdır.” Bu ifade “Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah kelimesi (nin sevabı) mizanı doldurur. Subhanellah ve’l- hamdülillah kelimesi (nin sevabı) yer ile gök arasını doldurur. Namaz nurdur. Sadaka (kıyamette) delildir. Sabır aydınlıktır…” Şeklindeki Rasulüllah Efendimizin ifade buyurduğu sahih bir hadisin ilk kelimesi olarak kaynaklarda aktarılmıştır. Müslim, Tirmizi, Ahmet bin Hanbel’in Müsnedi, Musannef İbn Ebi Şeybe gibi birçok Müsned, Sünen, Musannef gibi hadis kaynaklarında mevcuttur. Ve sahih olduğunda görüş birliği sağlanan bir hadis-i şeriftir.
5
“Ölmeden önce ölünüz.” Sehâvi, Molla Ali el- Kâri ve Aclûni gibi imamların aktardığına göre İbn Hacer bu sözün hadis olarak bir aslının sabit olmadığını söylemiştir. Buna ilaveten Ali el- Kâri “ölmeden önce ölünüz” sözünün sûfilere ait bir kelam olarak bilindiğini de belirtmiştir. Sûfiler, “hakiki ölümle mecburen ölmeden evvel, nefse hoş gelen şeyleri terk etmek suretiyle iradenizle (mecazen) ölün” manasında kullanmışlardır bunu.
6
“Dünya müminin hapsi, kâfirin cennetidir.” Ebû Hureyre’nin Hz. Peygamberden naklettiği bu söz Sahih Müslim de mevcuttur. Müsnedi Bezzar adlı hadis kitabında Hz. Ömer’în oğlu İbn Ömer’den rivayet edilmiştir. Hadis âlimlerinden Tâberâni ve Ebû Nuaym’ın İbn Ömer’den merfu olarak rivayeti de kaynaklarda şu şekilde yerini almıştır: “ Ey Ebû Zer! Dünya müminin hapsi, kabir emniyeti, cennet ise varacağı yerdir. Ey Ebû Zer! Dünya kâfirin cenneti, kabir azabı, cehennem ise varacağı yerdir…” Hâkim Nisâbûri ise bu hadisi sahih kabul etmiştir.
7
“Çin’de dahi olsa ilmi talep edin!” Bu sözün kendisinden nakledildiği sahabe ravisi Hz. Enes’tir. Ulemadan İbn Abdi’l-Ber, Hatip el-Bağdâdi ve Beyhaki eserlerinde bu sözü aktarmışlardır. Ancak İbn Hibban, bu kelam hakkında “aslı yoktur ve batıldır” der. Hz. Enes’den aktarılan, kendisinde “ilim Çin’de olsa bile onu talep edin” kaydı bulunan hadislerin tamamı sened yönünden illetlidir. Bezzar, bu söz Hz. Enes’den vâhi (işe yaramaz) senetlerle rivayet edilmiştir der. İbn Cevzi’den öğreniyoruz ki Ahmet bin Hanbel, İshak bin Râhuveyh ve Ebû Ali en-Nisâbûri bu sözün konusu hakkında hadislerde sabit bir şey yoktur der. Yani bu sözün Hz. Peygambere nispetinde kendisine itimad edebileceğimiz sahih, sağlam bir sened yoktur. Hicri 5. asrın âlimlerinden Beyhaki kendi döneminde bu sözün pek meşhur olduğunu söylemiştir ki biz de 15. asırda halen bu şöhretinden hiçbir şey kaybetmediğini ekleyelim. Ve yukarıda aktarmaya çalıştığımız sözlerin bir neticesi olarak bu sözün Hz. Peygamber Aleyhisselam’a ait bir kelam olmadığını ona ait bir kelamın başına sonradan eklendiğini belirtelim.
8
“Ben bilinmeyen gizli bir hazine idim. Ne zaman ki bilinmek istedim. Mahlûkatı yarattım, kendimi anlattım ve beni bildiler.” Sûfiler nezdinde pek meşhur bir sözdür ve hadis olduğuna inanılır! Fakat hakikat böyle değildir. Kitaplara inildiğinde imamların, bu sözün Peygambere ait bir hadis olmadığı hakkındaki görüşü nettir. İbn Teymiyye der ki: Bu Peygamber a.s’ın kelamı değildir. Ve bu sözün ne sahih ne de zayıf bir senedi bile mevcut değildir. Zerkeşi, İbn Hacer ve başkaları da bu görüşünde İbn Teymiye’ye katılmışlardır. (el- Mekâsıdü’l-Hasene, 386.)
9
“Ben bilinmeyen gizli bir hazine idim. Ne zaman ki bilinmek istedim. Mahlûkatı yarattım, kendimi anlattım ve beni bildiler.” Alûsi: “ ‘Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım’ (Zâriyât/51, 56) ayetinin tefsirinde yukarıdaki sözü verir ve Said el-Fergânî ile Muhyiddin İbn Arabî’nin kitaplarında bu sözü naklettiklerini söyler. Ve der ki: İbn Teymiye bunları eleştirir. İbn Hacer, Zerkeşi ve başkaları da İbn Teymiyye’ye tabi olurlar. Sufilerden bu sözü rivayet edenler de bunun naklinin sabit olmadığını itiraf ederler. Fakat bu sözün keşif yoluyla sabit olduğunu söylerler. İbn Arabî bunu açıkça anlatır. Keşif yoluyla bir hadisin sahih olduğunu kabul etmek ise sûfilerin âdetidir ya!”
10
“Ben bilinmeyen gizli bir hazine idim. Ne zaman ki bilinmek istedim. Mahlûkatı yarattım, kendimi anlattım ve beni bildiler.” Alûsi’nin bu sözlerini Abdulfettah Ebû Ğudde rahmetullahi aleyh nakleder ve ardından der ki: “Alûsi bu sözleriyle muhaddislere göre keşif yoluyla hadisi sahih kabul etmenin muteber olmadığına işaret eder ki: el-hak bu böyledir. Hadis ilmini bilen muhaddis hafız imamların sözlerine fazlasıyla bağlılık gerekir. Bir hadisin sahih ya da zayıflığı hususunda kendilerine güvenilen, tabi olunan hak ehli onlardır. Zira onlar Efendimize ait olmayan bir sözün ona ait olanlara karışmaması için koydukları kural ve kaidelere uyan kimselerdir.” (el-Masnu’, 141,142/2 Nolu dipnot.)
11
“Kendini bilen Rabbini bilmiş olur.” Yahyâ bin Muaz er-Râzi’nin sözüdür. Âlim Sehâvi, İmam Semâni’den naklen der ki: “Merfu olarak (Peygamber a.s’a ait) bilinen bir hadis değildir. İmam Nevevî bunun (hadis olarak) sabit olmadığını söyler. İbn Teymiyye uydurma olduğunu söyler. (el- Mekâsıdü’l- Hasene, 490. Keşfü’l-Hafâ, 2/309.) İbn Arabî’nin, bu sözü rivayet yoluyla sahih görmemekle birlikte keşf yoluyla sahih bir hadis olarak kabul ettiği, sûfi bazı âlimlerden menkuldür. (A.g.e ) Sûfiler nezdinde keşf yoluyla hadisleri sahih kabul etme gibi adetler vardır ki bu, ümmetin muhaddis ve cumhuru uleması tarafından hoş karşılanmamış ve asla da benimsenmemiştir. (Nüzhetü’n- Nazar’ın Mevzu hadis bölümüne bakılabilir.)
12
“Beyaz gül Peygamber Aleyhisselam’ın, kırmızı gül Cebrail Aleyhisselam’ın, sarı gül ise Burak’ın terinden yaratılmıştır.” Müsnedü’l-Firdevs adlı eserde yer bulan bu rivayet hakkında İmam Nevevi sahih değildir derken, İbn Hacer Mevzu/uydurma hadis olduğunu söylemiştir. İbn Asâkir de bu görüştedir. Bu rivayetin senedinde Mekki bin Bündâr ez- Zencâni adlı bir ravi vardır ki bu rivayette teferrüd etmiş olmakla birlikte Dârekutnî tarafından hadis uydurmakla itham edilmiştir. el-Mekâsıdü’l-Hasene adlı eserin sahibi bu sözü işlerken “Her kim kokumu koklamak isterse kırmızı gül koklasın” rivayetini söz konusu eder ki yazdıklarından anlaşılan bu sözü de uydurma hadis olarak gördüğüdür. (el- Mekâsıdü’l-Hasene, 159.) Nitekim Mahmut Sabbağ, Suyûti’nin “Hüsnü’l-Muhadara” da bu rivayetin mevzu/uydurma olduğunu söylediğini nakleder. (Bknz. el- Esrârü’l-Merfûa, 152/ 2.dipnot.)
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.