Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanYeter Kaymak Değiştirilmiş 5 yıl önce
1
Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU 11. Hafta: Dini sosyalleşme
Din Sosyolojisi I Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU 11. Hafta: Dini sosyalleşme
2
Giriş: Din ve Sosyalleşme
Din, sosyalleşme sürecinde öğrenilir. İnsanlar kendi dinlerini diğer insanlardan öğrenmekte ve kazanmaktadırlar (Finney 1978; Chalfant ve LeBeff 1991; Batson, Schoendrade ve Vemtis 1993, 53).
3
Sosyalleşme Nedir? Sosyalleşme, oldukça çeşitli şekillerde tanımlanmıştır; fakat bana göre o, çevremizdeki kültürel normların tezahürlerinin özümsendiği bir süreci ifade etmektedir. Sosyalleşme, ailenin, benzer sosyal grupların, toplumun ve milletin inanç, değer ve kurallarının gayri resmi bir biçimde öğrenildiği ve bilinç dışı bir yolla içselleştirildiği süreçtir. Bildiğimiz, yaptığımız, hissettiğimiz, düşündüğümüz ve inandığımız şeylerin niteliği, bizim nasıl sosyalleştiğimiz ya da sosyalleşiyor olduğumuzla alakalıdır.
4
Sosyalleşme Nedir? Sosyolojide, informel biçimde hayatımıza tesir eden ve önemli etkilere sahip kişi veya kurumlar “sosyalleşme ajanları” diye tabir edilmektedir. Aileler, arkadaşlar, akrabalar, spor takımlarındaki teknik direktörler, reklâm müdürleri, yönetim kurulu başkanları, çocuk bakıcıları, komşular, öğretmenler, bilim adamları, uzmanlar, siyasetçiler, film ve müzik starları, spikerler, yapımcılar ve benzerleri hep birer sosyalleşme ajanıdırlar.
5
Dini Sosyalleşme Tüm bu sosyalleşme ajanları, kimliklerimizin nitelikleri üzerinde çok büyük güce ve yaygın bir etkiye sahiptirler. Dini kimliklerimiz de büyük oranda temel sosyalleşme sürecinin bir sonucudur (Fowlkes 1988). Lisanımızı diğerlerinden öğrendiğimiz gibi, evliliğin ifade ettiği anlamları ya da sığır eti yemenin olağanüstülüğü veya korkunçluğu gibi dinimizi de aynı şekilde başkalarından öğreniyoruz. Bu, hayatımızda bize özgü dini kimliklerimizi tayin eden ve dini etkide önemli rol oynayan “diğer önemli kişiler” den başka bir şey değildir.
6
Ailede Dini Sosyalleşme
Dini kimliğin şekillenmesi üzerinde, aile biriminin, özellikle anne babanın derin etkisi vardır. Örneğin, din sosyoloğu W.E.B. Du Bois (2003 [1903]) güneyde yaşayan siyahların dini hayatlarını ele aldığı çığır açan deneysel incelemesinde, bini aşkın çocuk ve ergenin dini kimlikleriyle ilgili bir araştırma yapmıştır. Deneklere diğerleri arasında kendi kiliselerinin niçin en iyisi olduğu sorulduğunda, ezici çoğunluk “anne baba ya da akrabalarımdan dolayı” yanıtını vermiştir.
7
Ailede Dini Sosyalleşme
“Dini tutumların şekillenmesinde aile tutumlarının en önemli faktörler arasında yer aldığı şüphe götürmez bir gerçektir.” Potvin ve Sloane (1985), aileleri düzenli kiliseye devam eden ergenlerin, düzenli devam etmeyen ya da hiç devam etmeyenlere göre, beş kat daha fazla dindar olma eğiliminde olduğu sonucuna ulaşmıştır.
8
Ailede Dini Sosyalleşme
Stark ve Bainbridge, “inançlı olanlar inançlı aileye sahip olma, inançsız olanlar inançsız aileye sahip olma eğilimindedir” diyerek ailenin Tanrı inancıyla çocuklarınınki arasında ciddi bir bağın varlığını keşfetmiştir (1985, 330). Önceki bölümde ifade edildiği gibi, Amerika’da Katolik doğanların %80’den fazlası Katolik, Protestan doğanların %90’dan fazlası Protestan, Yahudi doğanların %90’dan fazlası Yahudi olarak hayatlarını devam ettirmektedirler.
9
Sonuç Genellikle dinimizi diğer insanlardan, özellikle kişisel olarak yakın olduğumuz ya da kuvvetli bağlarla kendilerine bağlılık hissi duyduğumuz insanlardan kazanır ve özümseriz. Ve sonuçta bu şu anlama gelir: dinin özü Tanrı’ya ya da yükseklerdeki aşkın bir gerçekliğe bağlı olmak, onunla irtibat kurmaktır. Gözlemlendiği kadarıyla daha da önemlisi aşkın gerçeklikle bağ kurmanın özü ve esası anne-baba, karı-koca, arkadaş veya kardeş gibi, burada, yeryüzündeki çevremizle olan ilişki ve etkileşimlerdir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.