Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sosyolojik Yaklaşımlar Temelinde Aile Kuramları

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Sosyolojik Yaklaşımlar Temelinde Aile Kuramları"— Sunum transkripti:

1 Sosyolojik Yaklaşımlar Temelinde Aile Kuramları
ÇATIŞMACI YAKLAŞIM

2 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Çatışmacı yaklaşım ve kuramlar, toplumdaki gruplar ve sınıflar arasındaki sosyal, siyasi ve maddi eşitsizlikler üzerinde vurgu yaparak mevcut sosyopolitik sistemi eleştirirler. Çatışmacılar özellikle sınıflar arasındaki güç mücadelesi ve birbirine tarihsel olarak karşıt olan hakim ideolojiler üzerinde dururlar.

3 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Mülkiyet ve miras: (F. Engels (1884’de) mirasçıların belirlenmesi için ailenin köklerini erkeklerin ihtiyaçlarına dayandırmaktadır (özellikle üst sınıflarda), böylece onlar bütün varlıklarını oğullarına miras bırakabileceklerdir. Böylece aileler her yeni nesilde sosyal sınıflarını da yeniden üreterek refahlarını çoğaltacaklardır.

4 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Çatışma kuramı çoğu zaman Marksizm ile birlikte düşünülür. Marx’ın felsefesi “Diyalektik Materyalizm” (Dialectical Materialism) olarak anılırken; sosyolojisine “Tarihsel Maddecilik” (Historical Materialism) denilir. Bu bağlamda diğer tüm üretim biçimleri gibi kapitalizmin de diyalektik olarak kendini ortadan kaldıracak potansiyele (işçi sınıfı›) sahip olduğu ve tarihin sınıf mücadelesine dayandığı savunulur.

5 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Karl Marx Avrupa’yı dönüştüren Sanayi Devrimini gözleyerek çatışma kuramını geliştirmiştir. Kırdan göçen tarım işçilerin kentlerde karın tokluğuna çalıştırıldığını ve ortalama ömürlerinin 30 yaş olduğuna tanık olmuştur. Bu acımasız çalışma koşullarını anlayabilmek için tarihsel olarak toplumları incelemeye başladığında ise insanlık tarihinin sınıf çatışmasına dayandığını ve sınırlı sayıda güçlünün (burjuvazi) üretim araçlarına sahip olduğunu ve çoğunluğu oluşturan işçileri (proletariat) sömürdüğünü görmüştür

6 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Modern çatışma kuramının kurucusu C.W. Mills’e göre, ilk aşamada sosyal yapılar birbiriyle çıkar ve kıt kaynaklar için çatışan insanlar aracılığıyla yaratılır. Daha sonraki aşamada ise çıkar ve kaynaklar, insanlar tarafından yaratılan yapının yüceltilerek “şeyleştirilmesi”nden (reification) toplumdaki güç ve kaynakların eşitsiz dağılımından etkilenir. Bu şeyleştirme aslında insan ve onun yarattığı yapı arasındaki diyalektik bağın kopması ya da gözden kaçırılmasıdır. Ona göre Amerikan toplumundaki iktidar seçkinlerinin üç ayağı ordu (Pentagon), ekonomi ve yönetim/hükümetten oluşur.

7 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Çatışma yaklaşımı, gruplar arası ilişkilere odaklanmıştır. Gruplar arası ilişkiler genel olarak şu iki ilkeye dayalı olarak açıklanır: Kıt kaynaklar, toplumsal kümeleri birbirleriyle rekabet ve mücadele içinde olmaya zorlar. Bu mücadele ve yarış nedeniyle toplumda ilişkiler aslında denge ve istikrar üzerine değil çatışma üzerine oturur. Bu kuramsal yaklaşımdan hareket eden araştırmacılar aileyi, toplumsal eşitsizliğin doğurduğu sorunları deneyimleyen bir küme olarak tarif ederler. Bunlara göre aile ve aile üyeleri, toplumda güçlü gruplar tarafından kontrol edilen kıt kaynaklar için yarışmak zorundadırlar.

8 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Bu kuramın yanıt bulmak istediği temel sorular şunlardır. Kaynakların sınırlı olduğu durumlarda, hangi aileler bundan kazançlı çıkarlar ve hangi aileler kaybederler? Aileler, kendi ayrıcalıklarını nasıl korurlar? Çatışma kuramının temel varsayımlara dayalı olarak öne sürdüğü önermeler beş madde de özetlenebilir: 1- Gruplar arasındaki çatışma, kaynakların dağılımına ve yarışmacı sosyal yapıya dayanmaktadır. 2- Grup içindeki çatışma (sözgelimi aile) bireyler arasındaki kaynakların eşitsiz paylaşımından kaynaklanmaktadır. 3- Bir çatışma yönetim biçimi olarak pazarlık, daha çok eşitlikçi otorite yapılarında görülmektedir ve pazarlık, aile içinde en fazla kaynağa sahip olan kişinin lehine sonuçlanmaktadır.

9 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM 4- Pazarlık, kaynakları gerektirmektedir; bir uzlaşma ortamında en fazla kaynağa sahip olan en fazla ödülü elde etmek için pazarlık yapacaktır. 5- Grup içinde (söz gelimi ailede) koalisyon oluşturma, en fazla demokratik otorite yapılarında görülmektedir ve ancak demokratik gruplarda sadece maddi kaynaklar ailevi koalisyon ve bunların sonuçlarını tayin etmezler.

10 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM Çatışmacı yaklaşım aileye uygulandığında daha çok ailedeki çatışma ve rekabet ilişkilerine yoğunlaşır. Çatışmacı yaklaşım da birçok eleştiriye konu olmuştur. Bu eleştiriler yaklaşımın sınırlarını; imkan ve imkansızlıklarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Belli başlı eleştiriler şu şekilde özetlenebilir; İlk olarak çatışma yaklaşımı, çatışmayı odak noktası seçtiği için aile ve toplumdaki sosyal düzeni; yani göreceli olarak var olan süreklilik ve istikrarı açıklayamaz. Sözgelimi toplumda farklı gruplar ve bireyler arasındaki sosyal dayanışma ve yardımlaşma bu teorilerden hareketle açıklanamaz.

11 ÇATIŞMACI YAKLAŞIM İkinci olarak bu yaklaşım, sosyal olguların temelindeki nedensellik ilişkilerini tek sebebe dayandırmaktadır. Oysa ki sosyal olgular, çok karmaşık yapıları gereği çoğu zaman birden fazla sebebe dayanmaktadır. Üçüncü olarak çatışma yaklaşımcılarına göre, tarihsel yürüyüş diyalektik bir karaktere sahip olup öngörülebilir ve kaçınılmaz bir süreç takip etmektedir. Oysa çok sebepli açıklamalara dayalı çağdaş sosyolojide öngörü ve kaçınılmazlık gibi kavramlara fazla sıcak bakılmamaktadır.

12 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Günümüzde Marksist olmayan çatışma kuramcıları da bulunmaktadır. Örneğin, bunlardan biri olarak Ralf Dahrendorf çatışmanın “otorite” içeren her ilişkide söz konusu olabileceğini savunur. Meşru olan güç (power) olarak tanımlanan otorite (Weber, 1964) toplumun her kesiminde, ister küçük bir grup ister bir organizasyon ya da geniş toplum olsun her düzeyde bulunur. Otorite konumunda bulunanların diğerlerinde kendisine uymayı beklemesine karşılık diğerleri buna direnirler.

13 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Aynı şekilde Lewis Coser’da Marx’tan farklı olarak, çatışmanın aralarında yakın ilişki bulunan herkes için söz konusu olduğunu savunur. Çünkü birbirleriyle yakın ilişki içinde olanlar arasında sorumluluk, güç ve ödüllerin paylaşımı sırasında ortaya çıkabilecek her türlü değişiklik diğerlerinde hayal kırıklığı yaratabilir.

14 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Bu durum aile içindeki mahrem (intimate) ilişkilerde de söz konusudur. Eş ve veya çocuklar arasında her an ya ev işlerinin paylaşımında ya da önemli kararların alınmasında anlaşmazlık çıkabilir..

15 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Yapısal işlevselcilik gibi Çatışmacı Yaklaşımda modern ve makro bir yaklaşım olarak benzer bazı özelliklere sahiptir. Çünkü Çatışmacı Yaklaşıma temel oluşturan Marksizm de yapısalcı bir kuramdır. Örneğin, aile konusunda önemli çalışmalar yapan D. Abbott (2010)’a göre, Marksizm de çekirdek ailenin, kapitalist iş yerindeki gerilimlerden kaynaklanan tansiyonu düşürmede bir supap olarak modern toplum için daha uygun bir form olduğunu kabul eder

16 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Ancak Marksist toplum hakkındaki görüşleri işlevselcilerden son derece farklıdır. Onlara göre modern toplumu karakterize eden özellik sadece sanayileşme değil, kapitalizmdir. Buradan hareketle de modern toplumda var olan eşitsizlikler yüzünden çekirdek ailenin sosyal ve coğrafi olarak hareket kabiliyetine sahip olduğunu iddia etmenin anlamsız olduğunu savunurlar

17 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Marksizme göre toplumlarda biri “alt -yap› “(infra structure) diğeri ise “üst-yap›”( super structure) olmak üzere ikili bir model bulunur. Bu bağlamda ekonomik alt yapı (kapitalizm) istisnasız diğer tüm üst yapı kurumları gibi aileyi de belirler. Bu bağlamda çekirdek aile hareket etmek bir yana, kuşaklar boyunca kapitalizmin tuzağına düşmüştür. Kapitalizmin ideolojik koşullama aracı olarak aile, kapitalizmin yeniden üretilmesinde kullanılır.

18 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Goldthorpe ve Nuffield’ın da belirttikleri gibi ailenin işlevi çocuklarını kendisi gibi eğiterek gelecekte yerini alacak yedek ucuz işgücünü yetiştirmektir. Aksi takdirde kapitalizmin varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bunun örneklerini sağlıksız çalışma koşullarının yaygın olduğu her ülkede görmek mümkündür ve böyle bir iddia sürmek hayalperestlik değildir.

19 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Öte yandan kapitalizmin sonu gelmeyen sanal ihtiyaçlar yaratarak insanları daha fazla çalışarak daha fazla kazanmaya ve kazandıklarını tüketmeye teşvik eden karakteri yüzünden ailenin, toplumdaki mal/eşya fetişizmiyle(commodity fetishism) bütünleşen bir parça haline gelmesi söz konusudur. Gençlerin tüketim çılgınlığı içinde olmaları, kapitalizm tarafından iştah açıcı bir piyasa olarak görülmeleri de aileye olan ilgiyi arttırmaktadır. Çünkü söz konusu gençliği sağlayan kaynak ailedir.

20 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
ÇatışmacıYaklaşımın aile incelemelerinde nasıl uygulanacağı konusuna açıklık getirmek isteyen Henslin (2001:31)’e göre, Çatışmacılar ABD’de boşanma oranlarının neden yüksek olduğunu açıklarken ilk olarak temel “eşitsizlikler”den hareket ederler. Çünkü toplumda kadınlar erkeklerin egemenliği altında istismar edilmektedir. Bu bağlamda Çatışmacılar evliliği toplumdaki eşitsiz erkek egemen ilişkinin muhafazasını temin eden bir araç olarak görürler. Bunun ötesinde kadının bir mülk olarak bir erkekten diğerine, diğer bir ifade ile babadan kocaya geçtiğini iddia ederler (Dobash ve Dobash,1981).

21 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Kuşaklar boyunca kadın önce babasının sonra erkek kardeş ve kocasının ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumlu tutulmuştur. Ancak kabul etmek gerekir ki, günümüzde artık bu bağımlılık/tabi olma ilişkisi köklü bir değişim içine girmiş bulunmaktadır. Çünkü gittikçe artan sayıda kadın ev dışında çalışarak ve dolayısıyla kamusal alana girerek daha önce kaçınılmaz görerek boyun eğdiği koşullara itiraz etmeye başlamıştır.

22 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Sonuç olarak güç ve eşitsizlik ilişkilerinde ortaya çıkan değişmeler boşanma oranlarını da etkilemiştir (Bernard, 1992). Kadının ev dışında çalışması ve kadın haklarını savunan örgütler arttıkça, kadın hakları ve sorumluluklarına ilişkin geleneksel dengeler de sarsılmaya başlamıştır. Ailede çatışma erkeğin azalan gücünü içine sindirememesi kadar kadının evlilikte erkeğin gücünü paylaşmaya yanaşmamasına içerlemesi ve hatta kızarak tepki göstermesinden kaynaklanmaktadır.

23 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Abbott (2010) ise, hem işlevselcilik hem de Çatışmacılık tarafından artık günümüzde her toplumda çekirdek ailenin yaygın/baskın olduğunun iddia edilmesine karşılık, hiçbir zaman farklı aile yapılarının olabileceğinden söz edilmemesini eleştiri konusu yapar. Ayrıca her iki yaklaşımın da ailenin kendisinden beklenen işlevleri tam anlamıyla yerine getirdiğini varsaydıklarını; oysa ailenin başka işler yapabileceğinin de düşünülmesi gerektiğine işaret eder.

24 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Bu konuda R.Merton’un gizli ve açık işlev kadar işlevsel olmayan sonuçlar hakkındaki görüşlerinin tekrar önem kazandığı belirtilmelidir. Öte yandan Marksizmin aileye ilişkin açıklamalarının sürekli ekonomik işlevle sınırlaması genel bir eleştiri konusudur. Bu her şeyi ekonomik nedenlere bağlamak bir tür ekonomik belirleyicilik/determinizmdir. Oysa din gibi kültürel faktörlerin de aile üzerinde etkileri vardır. Hatta bazı toplumlarda kültürel faktörler ekonomiden çok daha fazla önemli olabilirler. Aslında bu konudaki temel eleştiri Feminist Yaklaşımdan gelmektedir.

25 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
İşlevselciler toplumun ihtiyaçlarının aileyi belirlediğini savunurken, çatışmacılar kapitalizmin aileyi belirlediğini iddia ederek aşırı genelleme yapmış olmaktadırlar. Çağdaş kapitalist toplumlar içinde bile farklılıklar olduğu göz ardı edilmemelidir. Sonuç olarak Çatışmacı Yaklaşım makro düzeyde ve çoğu zaman tarihsel karşılaştırmalar yaparak aile konusunda incelemeler yapar. Problem edindikleri konuların başında sınıf mücadelesi ve güçlü sınıfların işsizliğe ve evsizliğe nasıl baktığı gelir. Örneğin, Amerika’da Afrika kökenlilerin neden daha fazla işsiz olduğunu sorgular, hükümet politikalarını eleştirirler.

26 Çatışmacı Yaklaşım ve Aile
Engels kapitalizmin destekçisi olarak gördüğü için aileyi eleştirir. Fakat kapitalist olmayan toplumlarda da aile (ve aile problemleri) vardır. Engels’in dediği gibi aile sosyal eşitsizlik ile bağlantılıdır, başka bir yönüyle de bir çok sosyal fonksiyonu kolayca yerine getirememektedir..


"Sosyolojik Yaklaşımlar Temelinde Aile Kuramları" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları