Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanDilara Atalar Değiştirilmiş 6 yıl önce
1
VİRÜSLERİN MORFOLOJİK ÖZELLİKLERİ KİMYASAL ÖZELLİKLERİ GENEL ÖZELLİKLERİ
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
2
VİRÜSLER HAKKINDA GENEL BİLGİ
Virüsler organizmada hastalık yapabilen en küçük canlı enfeksiyon etkenidirler. Büyüklükleri nm arasında değişmektedir. Morfolojik yapıları ve genel özellikleri yönünden diğer mikroorganizma-lardan büyük farklılıklar gösterirler. Bakteri, protozoa ve mantarlarda olduğu gibi tam bir hücre yapısı göstermezler. Yalnız başlarına yaşamak için gerekli olan enerjiyi ve makromolekülleri sentez edemezler. Bu nedenle virüsler tamamen enfekte ettikleri hücrelerin metabolik sistemlerinden yararlanırlar. Yani zorunlu hücre içi paraziti olarak yaşamlarını devam ettirirler. Canlı hücrelerin dışında yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değildir. Canlı hücre dışında metabolik aktivite gösteremezler. Ancak hücre içine girdikten sonra hem kendi, hem de hücrenin metabolik yollarını kullanırlar. Bu nedenle virüsler hücre dışında metabolik olarak inaktif, hücre içinde ise canlı olarak kabul edilirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
3
Bakteri Hücresi ve Çeşitli Virüslerin Şematik Görünümleri
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
4
Antibiyotiklere duyarlılık İnterferona duyarlılık Antijenik özellik
VİRÜSLERİ BAKTERİLERDEN VE DİĞER MİKROORGANİZMALARDAN AYIRAN ÖZELLİKLER Büyüklük Genomik yapı Metabolik aktivite Çoğalma Üreme ortamı Filtrelerden geçme Hücre organelleri Antibiyotiklere duyarlılık İnterferona duyarlılık Antijenik özellik Mikroskobik özellik :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
5
Büyüklük Virüsler bakterilerden ve diğer mikroorganizmalardan daha küçüktürler. Bakteriler ve diğer mikroorganimalar mikrometre (um) ile ölçülürken, virüsler nanometre (nm) ile ölçülürler. Virüslerin büyüklüğü yaklaşık nm arasında değişirken, bakteriler ortalama 1000 nm, yani 1 mikron büyüklüğündedir. Virüslerin en büyüğü dahi, en küçük bakteriden daha küçük veya aynı boyuttadır. 1 mm=1000 mikron, 1 mikron =1000 nanometredir. Yani 1 nm , 1 mm'nin milyonda biri büyüklüktedir. En küçük bakteri olarak 300 nm büyüklüğündeki klamidya elemanter cisimciği, en büyük virüs olan poksvirus boyutundadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
6
Genomik Yapı Virüslerde tek bir nükleik asit bulunmak-ta olup, ya DNA ya da RNA'dan oluşur. Bakterilerde ve diğer mikroorganizma-larda ise hem DNA, hem de RNA birlikte bulunmaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
7
Metabolik Aktivite Virüsler metabolik aktivite bakımından inert partiküllerdir. Yani tek başlarına metabolik aktivitelerini sürdürecek enzimleri bulunmamaktadır. Bu yüzden yaşamlarını sürdürebilmeleri için mutlaka canlı bir hücreye ihtiyaçları bulunur. Hayatlarını devam ettirebilmeleri için canlı hücrelerin metabolik sistemlerinden faydalanırlar. Bakterilerin ve diğer mikroorganizmaların ise metabolik faaliyetlerini sürdürebilecekleri enzimleri bulunur. Bu yüzden bakteriler ve diğer mikroorganizmalar hücre dışında da canlı kalabilmektedirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
8
Çoğalma Virüsler yalnızca canlı hücreler içerisin-de replikasyon denilen, nükleik asidin kopyasının çıkarılması şeklinde, yani eşleşme yoluyla çoğalırlar. Diğer mikroorganizmalar ise ikiye bölü-nerek, ya da mitoz ve meyoz yoluyla çoğalırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
9
Üreme Ortamı Virüsler yalnızca canlı hücrelerin bulunduğu hücre kültürlerinde ya da embriyonlu yumurtada üreyebilirler. Buna karşılık bakteri ve diğer mikroorganizmaların büyük çoğunluğu cansız besleyici maddelerden hazırlanan yapay besiyerlerinde kolaylıkla üreye-bilirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
10
Filtrelerden Geçme Virüsler bakteriyolojide kullanılan filtrelerden küçük olmaları nedeniyle geçebilirler. Bakteriler ve diğer mikroorganizmalar ise, büyük olmaları nedeniyle bu filtrelerden geçemezler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
11
Hücre Organelleri Bakterilerde ve diğer mikroorganizma-larda ribozom, endoplazmik retikulum, mitokondri, golgi aygıtı gibi hücre organelleri bulunmasına karşılık, virüslerde bu organellerden hiçbirisi bulunmaz. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
12
Antibiyotiklere Duyarlılık
Antibiyotikler bakteriler üzerine etkili olup, üremelerini durdurmakta ya da ölümüne yolaçmaktadır. Virüsler ise antibiyotiklerin varlığından hiç etkilenmezler. Yani antibiyotik varlığında yaşamlarını sürdürürler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
13
İnterferona Duyarlılık
Bakteriler genellikle interferonun olum-suz etkisinden etkilenmemesine rağmen, virüsler interferon varlığında üremele-rini sürdüremezler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
14
Antijenik Özellik Virüsler daha iyi antijenik özellik göstermekte olup, organizmada daha kuvvetli ve daha kalıcı bir antikor yanıtı oluştururlar. Bakteriler ise daha zayıf antijenik özellik göstermekte olup, daha kısa süreli antikor yanıtı meydana getirirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
15
Mikroskobik Özellik Virüsler çok küçük olmaları nedeniyle ışık mikroskobunda görülmeleri mümkün değildir. Ancak en büyük virüsler hücreler içerisinde noktacıklar şeklinde farkedilebilirler. Bu yüzden virüslerin incelenmesinde büyütme gücü daha fazla olan elektron mikroskobu kullanılır. Bakteriler ve diğer mikroorganizmalar ise ışık mikroskobu ile görülebilirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
16
Elektron Mikroskopunun Görünümü
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
17
VİRÜSLERİN MORFOLOJİK YAPILARI
Virüsler çok küçük olmalarına, ilk bakışta basit bir yapı içeriyormuş gibi görünmelerine rağmen, ayrıntılı şekilde incelendiklerinde çok iyi bir morfolojik organizasyona sahip oldukları görül-mektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
18
Tam bir virüs partikülüne virion adı verilmekte olup şu kısımlardan oluşmaktadır
Genomik Yapı Kapsid Zarf :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
19
Genomik Yapı Virüsün en iç kısmında yani virüsün özünde bulunan, virüse ait genetik bilgiyi taşıyan nükleik asit kısmıdır. Virüsün yapısal ve yapısal olmayan proteinleri için gerekli genetik şifreyi taşır. Küçük virüslerde viral genom 3-4 gen taşırken, büyük virüslerde bu sayı 'e ulaşır. Nükleik asit virüsün cinsine göre ya DNA, ya da RNA'dan oluşmaktadır. Nükleik asitler ya tek iplikcikli ya da birbiri üzerine katlanmış çift iplikcikli yapıda olabilir. Nükleik asitler tek molekül halinde olabileceği gibi, parçacıklar halinde de bulunabilirler. Görünüm olarak düz ya da çembersel şekilde kıvrılmış olabilirler. Tüm bu özellikler virüsün cinsine ve türüne göre değişmektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
20
Genomik Yapı Viral nükleik asitlerin genom büyüklükeri de virionlar arasında oldukça farklılık gösterir. Hepatit B virüsünün genomu en küçük DNA genomu olmasına karşılık, herpes ve poks virüslerin genomları en büyük genomlar arasında yer alır. Nükleik asitler tek ya da çift iplikçikli olabilir. Çift iplikçikli nükleik asit yapısı DNA virüslerinde yaygındır. Parvovirus hariç bütün DNA virüsleri çift iplikçiklidir. Tek iplikçikli nükleik asit yapısı ise RNA virüslerinde yaygındır. Reovirus hariç bütün RNA virüsleri tek iplikçiklidir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
21
Genomik Yapı Bir çok virüs nükleik asidi virion içerisinde tek molekül halinde bulunmaktadır. Bazı virüslerde ise genom parçacıklı olarak görülür. DNA virüslerinde parçacıklı genom görülmez. Parçacıklı nükleik asit yalnızca bazı RNA virüslerinde vardır. Parçacıklı genom içeriği bu virüslerde yüksek sıklıkta rekombinasyon oluşmasına neden olur. Buna bağlı olarak da yeni yeni antijenik tipler oprtaya çuıkmaktadır. Virüslerde nükleik asit yapıları düzlemsel (linear) ya da çembersel yapıda olabilir. Bütün RNA virüslerinin nükleik asitleri linear yapı gösterir. DNA virüslerinde ise hem linear hem de çembersel nükleik asit yapısı görülür. DNA virüslerinden Papovavirus ve Hepadnavirus grubu çembersel DNA yapısı içerir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
22
Çeşitli tipteki nükleik asitlerin şematik görünümleri
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
23
RNA Virüslerinde Polarite
Bir çok virüs grubu viron içerisinde özellikle nükleik asit sentezinde rol oynayan bazı enzimler içerirler. Bu enzimlerin hepsinin sentezi viral genler tarafından yönetilir. Bu enzimlerin bazıları normal hücrelerde bulunmaz. Bazı RNA virüsleri parental RNA'yı replikasyonları sırasında direkt olarak mRNA olarak kullanır. Bu nedenle virion içerisinde RNA polimeraz enzimi yoktur. Parental RNA'sı mRNA ile aynı polaritede olan bu virüsler pozitif polariteli virüsler olarak adlandırılır. Picornaviruslar, Caliciviruslar, Togaviruslar, Coronaviruslar, Retroviruslar pozitif polariteli RNA virüsleridir. Diğer RNA virüsleri ise virion içerisinde RNA polimeraz enzimi içerir. Bu virüsler parental RNA'ya komplamenter bir mRNA sentezlemek zorundadırlar. Bunlar parental RNA'yı mRNA olarak kullanamazlar. Bu virüslere negatif polariteli virüsler adı verilir. Orthomyxoviruslar, Paramyxoviruslar, Rhabdoviruslar, Bunyaviruslar, Arenaviruslar negatif polariteli virüslerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
24
Kapsid Viral genomu çevreleyen, protein yapısında kılıfa kapsid adı verilir. Kapsidi oluşturan her bir yapısal üniteye, yani yapıtaşlarına kapsomer adı verilir. Bu kapsomerler farklı virüslerde farklı şekilde dizilmiş olup, bu dizilimler virüslerin simetrik yapılarını oluştururlar. Bu simetrik yapı ise virüslere şeklini vermektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
25
1 – İkozahedral Simetrili Virüsler
Virüsler kapsitlerinin oluşturduğu simetrik yapıya göre 3 önemli gruba ayrılırlar . 1 – İkozahedral Simetrili Virüsler 2 – Helikal Simetrili Virüsler 3 – Kompleks Simetrili Virüsler :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
26
İkozahedral Simetrili Virüsler
Kübik simetrili virüsler olarak da adlandırılırlar. Bu tür simetri yapısı 20 eşkenar üçgen şeklinde dizilen kapsomerlerin birleşmesiyle oluşan, 12 köşesi bulunan bir simetri yapısıdır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
27
İkozahedral Simetri Yapısının Görünümü
Şematik Görünüm :39 Mikroskopik Görünüm Dr. Mehmet ÖZASLAN
28
Helikal Simetrili Virüsler
Helezon yapılı virüsler olarak da adlandırılırlar. Bu tür simetride kapsomerler nukleusun etrafında bir eksen boyunca üst üste kıvrılarak boru şeklinde dizilmişlerdir. Yani bir nevi yay ya da helezon oluşturmuşlardır. Helikal simetri içeren virüslerin kapsomerleri tek bir polipeptidden oluşmuştur. Helikal simetrili kapsidler yalnızca RNA virüslerinde bulunmaktadır. İnsanda hastalık oluşturan bütün helikal simetrili virüsler zarflıdır. Şematik Görünüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN Mikroskopik Görünüm
29
Kompleks (karmaşık) Yapılı Virüsler
Bazı virüsler belirgin bir simetri yapısı göstermezler. Bunların daha karmaşık ve daha farklı bir kapsid yapıları vardır. En büyük virüs olan Poxvirüsler ve Filoviruslar bu gruptadır. Poksvirusların dış kılıfı lipid ve proteinden yapılmış ünitelerden oluşmuştur. Bu yüzden diğer viral zarflardan farklı görülürler. İç kısımlarında ise çok iyi yapılanmış bir genom ile birlikte kompleks proteinler ve enzimler yer alır. Filoviruslar ise helikal yapı benzeri bir nükleokapsid içeren çok uzun, kıvrık ve ipliksi formda, zarflı partiküller şeklinde görülürler. Şematik Görünüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN Mikroskopik Görünüm
30
Çeşitli virüslerin elektron mikroskopundaki görünümleri
İkozahedral Simetrili Virüs Helikal Simetrili Virüs Helikal Simetrili Virüs Kompleks Simetrili Virüs :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
31
Çeşitli Virüslerin Elektron Mikroskopundaki Görünümleri
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
32
VİRAL KAPSİDİN GÖREVLERİ
Virüs partikülüne morfolojik karakterini verir. Viral nükleik asidi çepeçevre sararak dış etkilerden ve nükleazlardan korur. Viral nükleik asidin paketlenmesi için uygun bir klıf oluşturur. Virüse antijenik özelliğini verir. Virüsün konak hücreye olan özgüllüğünü verir :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
33
Nükleokapsid Viral nükleik asit ve kapsidten oluşan viral yapıya nukleokapsid adı verilir. Basit bir virüs yalnızca nukleokapsid şeklindedir. Bu tür virüslere aynı zamanda çıplak virüsler adı da verilmektedir. Çıplak virüslerde zarf bulunmaz. Bu virüsler içinde bulundukları hücrenin parçalanarak otoliz olması sonucu hücreden ayrılırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
34
Zarf Bazı virüslerde nukleokapsidin çevresini lipit yapısında bir zarf çevreler. Bu tür virüslere zarflı virüsler adı verilir. Bu virüsler içinde üredikleri hücreden tomurcuklanma ile ayrılırlar. Zarflarını tomurcuklanma sırasında hücre membranından ya da nukleus membranından alırlar. Zarflı virüsler lipit içermeleri nedeniyle eter ve kloroform gibi lipit eriticilere duyarlıdırlar. Viral zarf konak hücre membranından köken aldığı için, viral zarfta da hücre membranında olduğu gibi bir lipit tabaka ve virüse özgül fonksiyonları olan proteinler bulunur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
35
Viral zarf üzerinde bulunan proteinler başlıca iki grup altında
incelenirler. A – Glikoproteinler B – Matriks proteinleri :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
36
Glikoproteinler Zarf üzerinde bulunan dikensi çıkıntılar olup, peplomer olarak da adlandırılırlar. Transmembran proteinleridir. Bunların çok çeşitli görevleri vardır. Virüsün konak hücreye adsorbsiyonunu ve penetrasyonunu sağlar. Yani virüsün konak hücreye tutunmasında ve hücreyi delerek içeri girmesinde önemli rol oynarlar. Kuduz virüsünde beyin hücrelerinde asetil kolin reseptörlerine bağlanarak nörotoksik etki gösterir. Bazı virüslerde eritrositlere bağlanarak virüse hemaglutinasyon yapma yeteneğini kazandırır. Bu tür glikoproteinler hemaglutinin olarak adlandırılır. Bazı virüslere füzyon yapma ve hemoliz yapma yeteneği kazandırır. Influenza virüsünde ise nöroaminidaz etkisi gösteren glikoproeinler mevcuttur. Virüs bu sayede üst solunum yolunda bulunan musin tabakasını eriterek hücrelerin yüzeyini açığa çıkarır. Böylece yüzeyi açığa çıkmış hücrelere virüs daha kolay adsorbe olur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
37
Matriks Proteinleri M proteinleri olarak da adlandırılan matriks proteinleri, glikoprotein çıkıntı-ların taban kısmında, virüsü çevreleyen proteinlerdir. Bu proteinler bir çok hidrofobik bağlarla zarfın lipit tabakasına bağlanırlar. Matriks proteinleri virüslerin hücre membranından tomurcuklanmasında önemli rol oynarlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
38
Virion İçi Enzimler Virüsler viral replikasyonda rol oynayan bazı enzimler içerirler. Bunlar viral genler tarafından kodlanırlar. Bu enzimler şunlardır : RNA polimeraz enzimi DNA polimeraz enzimi Revers transkriptaz enzimi :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
39
Virion İçi Enzimler RNA Polimeraz Enzimi : DNA Polimeraz Enzimi :
Viral RNA'yı mRNA şekline transkribe ederler. Bu enzim yalnızca negatif polariteli virüslerde bulunur. Bu enzim insan ya da hayvan hücresinde bulunmaz. DNA Polimeraz Enzimi : DNA'dan DNA sentez eden bir enzimdir. DNA virüslerinde bulunur. Revers Transkriptaz Enzimi : RNA'dan DNA sentezini yöneten bir enzimdir. Bu enzim sayesinde hücre içerisne giren virüs RNA'dan çift iplikçikli DNA oluşturarak, yeni oluşan bu DNA'nın hücre kromozomu ile entegre hale gelmesini sağlar. Retrovirüslerde bulunan bir enzimdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
40
Virüslerin Kimyasal Yapıları
Viral proteinler Viral nükleik asit Viral lipidler Viral karbonhidratlar :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
41
Viral Proteinler Viral nükleik asidi çevreleyen kapsid yapısı, kapsomer adı verilen yapı taşlarından oluşur. Kapsomerler ise protein yapısında olan temel yapıtaşlarıdır. Bu protein tabakasının virüsün hayatiyetini devam ettirebilmesi, için oldukça önemli görevleri vardır. Bunlar viral nükleik asidin bir hücreden diğer hücreye aktarılmasında önemli görev alırlar. Nükleik asitleri çepeçevre kuşatarak vücut içerisinde nukleaz enzimlerine karşı korurular. Virüs partikülüne simetrik yapısını verirler. Ayrıca virüse antijenik bir yapı kazandırırlar. Bu özelliklerinden yaralanılarak aşı hazılanmasında ve viral hastalıkların tanısında bu proteinlerden yararlanılır. Bazı virüsler virion içerisinde protein yapısında olan enzimler içerirler. Bu enzimler oldukça küçük miktarlarda bulunurlar. Virionun konak hücreye girmesinin ardından viral replikasyonun başlatılmasında çok önemli rolleri vardır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
42
Viral Nükleik Asit Nükleik asitlerin tipi ve moleküler ağırlığı her virüs grubu için spesifik özelliktedir. Örneğin viral genomun moleküler ağırlığı DNA virüslerinde 1.5 x x 10 6 arasında, RNA virüslerinde ise 2 x x 10 6 arasındadır. Pozitif polariteli virüsler konak hücre için doğrudan infeksiyozdur. Negatif polariteli virüslerin viral RNA'ları enfeksiyoz değildir. Bu virüsler ancak içerdikleri RNA polimeraz aracılığı ile RNA genomlarının her biri ayrı ayrı mRNA işlevi gören moleküllerin transkripsiyonunu sağladıktan sonra enfeksiyoz hale gelebilirler. Viral nükleik asitlerin guanin sitozin gibi nukleotidlerinin dizilişi ve yapıları her nükleik asit için özeldir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
43
Viral Lipidler Viral lipidler nükleokapsidin hücre membranından tomurcuklanması sırasında oluşur. Bir viryona ait fosfolipidlerin yapı ve özgüllükleri virüsün çoğaldığı hücre membranı ile yakından ilgilidir. Yapısında lipid içeren virüsler etere duyarlıdırlar. Bazı virüsler stoplazmik membrandan, bazıları ise nüklear membrandan köken alırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
44
Viral Karbonhidratlar
Virüslerin yapısında karbonhidratlar da yer alır. Özellikle zarf kısmında bulunur. Glikoprotein yapısındadırlar. Bu glikoproteinler glikozamin, galaktoz, mannoz gibi monosakkaritlerden oluşurlar. Bunlar viral genomun antijenik özellikleri yönünden de önemlidirler. Sentezleri virüs tarafından kodlanır. Glikoproteinler zarflı virüslerin hedef hücre reseptörleri ile birleşmelerini sağladıklrı gibi, aynı zamanda önemli viral antijenlerdir. Viryonların dış yüzeylerinde bulunmalarına bağlı olarak viral partikül, nötralizan antikor etkileşiminde sıklıkla rol oynar. Influenza virüslerinin dış yüzeylerindeki hemaglutinin ve nöroaminidaz yapıları buna örnektir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
45
VİRÜSLERİN BÜYÜKLÜKLERİNİN ÖLÇÜLMESİ
Virüsler çok küçük olmaları ve ışık mikros-kobunda görülememeleri nedeniyle, büyüklük-lerinin ölçümü diğer mikroorganizmalardan farklı şekilde olmaktadır. 1 – Elektron mikroskobu ile direkt inceleme 2 – Kollodyon filtrelerden süzerek inceleme 3 – Ultrasantrifüj ile çöktürme 4 – Kıyaslamalı ölçümler 5 – İyonize edici radyasyonla ölçüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
46
Elektron Mikroskobu ile Direkt İnceleme
Virüs ile enfekte hücrelerin elektron mikroskobu ile incelenmesi sonucu, virüslerin büyüklükleri ölçülebilmektedir. Elektron mikroskobunda elektron dalgaları ve elektromanyetik mercekler bulunmaktadır. Bu sayede elektron mikroskobunda incelenen objeler yaklaşık defa büyütülürler. Elktron mikroskobunun metrik ölçü sistemi kullanılarak virüslerin büyüklükleri ölçülebilir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
47
Kollodyon Filtrelerden Süzerek İnceleme
Virüs ihtiva eden süspansiyon, üzerinde büyükten küçüğe doğru gittikçe azalan çapta delikleri bulunan kollodyon membranlardan virüslü materyal süzülür. Virüslü süspansiyon büyüklüklerine bağlı olarak, virüsten daha küçük por ihtiva eden filtrelerden geçemezler. Yani virüs hangi çaptaki pordan geçemezse, virüsün boyutu o pordan daha büyüktür. Böylece virüsü geçirebilen en son porun çapı 0,64 sabit sayısı ile çarpılarak, virüs partikülünün büyüklüğü saptanabilir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
48
Ultrasantrifüj ile Çöktürme
Herhangi bir partikül içeren sıvı madde kendi haline bırakılırsa, büyük partiküller küçük partiküllere oranla daha kısa sürede çökerler. Yani partikül ne kadar küçük ise, çökme süresi o kadar uzun olur. Partikülleri yine büyüklükleri ile orantılı olarak daha kısa sürede çökertmek için, süspansiyonun santrifüj edilmesi gerekir. Partiküller ne kadar küçükse, o kadar hızlı çevrilmesi gerekir. Virüsler ise çok küçük olduğu için, ultrasantrifüj denilen, dakikada yaklaşık devir yapan cihazlar ile çökertilebilir. Bu tür santrifüjde de virüsler büyüklükleri ile orantılı olarak daha kısa sürede çökerler. Virüslerin sabit devirde çökme sürelerine bakılarak büyüklükleri tayin edilebilmektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
49
Kıyaslamalı Ölçümler Virüsler boyutları bilinen mikroorganizmalar veya mikroskobik yapılar ile kıyaslanarak, büyüklükleri tahmin edilir. Örneğin ; Stafilokoklar 1000 nm, bakteriyofajlar nm, serum albumin proteinleri 5 nm, globulinler 7 nm dolayındadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
50
İyonize Edici Radyasyonla Ölçümler
İyonize ışınların virüsten geçirilmesi sırasında meydana gelen enerji kaybı ve virüsün gösterdiği biyolojik aktivitenin hesaplanması temeline dayanan bir ölçüm yöntemidir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
51
VİRÜSLERİN FİZİKSEL VE KİMYASAL ETKENLERE KARŞI DUYARLILIKLARI
1 - Fiziksel Ekenlere Duyarlılıkları Isı İyonik çevre ve pH Radyasyon 2 – Kimyasal Etkenlere Duyarlılıkları Lipit eritici maddeler Antiseptik ve dezenfektanlar Deterjanlar :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
52
Isı Virüsler genellikle yüksek ısıya karşı dayanıksızdırlar.
Virüslerin biçoğu C ısıda birkaç dakika içinde inaktive olurlar. Yüksek ısının etkisi ile kapsid proteinlerinin yapısı bozularak, virüsün konak hücreye bağlanma yeteneği kaybolur. Zarflı virüsler yüzeyindeki lipit yapı nedeniyle, ısıya daha dayanıksızdırlar. Daha düşük ısılarda bile, kısa sürede inaktive olurlar. Virüsler soğuğa karşı ise oldukça dayanıkldırlar. Bu yüzden sıfırın altındaki düşük ısılarda dondurulduklarında uzun süre canlılıklarını korurlar. En iyi saklama ısısı -70 ile -1960C arasındaki ısılardır. Bu ısı dereceleri arasında dondurulan virüsler, yıllarca canlılıklarını korurlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
53
İyonik Çevre ve pH Virüslerin çoğu nötr pH'da, izotonik bir çevreyi tercih ederler. Normal koşullarda çoğu virüsler, arasındaki pH'da canlılıklarını sürdürürler. Bunun dışındaki pH'larda ise genellikle inaktive olurlar. Virüslerin hemen hemen tamamı alkali ortamlarda kısa sürede inaktive olmalarına karşılık, bazı virüsler asit ortama dirençlilik gösterebilmektedirler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
54
Radyasyon Ultraviyole, X ve gama ışınları virüsleri kısa sürede inaktive ederler. Bu ışınların öldürücü dozları tüm virüsler için farklılıklar göstermektedir. Etkileri daha çok nukleik asitler üzerine olmaktadır. Genellikle nukleik asitlerin yapılarını bozmaktadırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
55
Lipit Eritici Maddeler
Zarf üzerinde bol miktarda lipit bulunması nedeniyle zarflı virüsler eter, kloroform veya sodyum deoxycholate gibi lipit eritici maddelere karşı oldukça duyarlıdırlar. Bu maddeler tarafından lipit zarfın eritilmesiyle kısa sürede enfektivitesini kaybederler. Zarflı virüsler aynı zamanda sindirim kanalında safra ile temasa gelmekle de harap olurlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
56
Antiseptik ve Dezenfektanlar
Bakteriler üzerine etkili olan süblime, lizol gibi antiseptik ve dezenfektanların çoğunluğunun virüsler üzerine etkisi sınırlı olmaktadır. Bunun yanında formaldehit, hidroklorik asit, sodyum hipoklorit virüsler üzerine etkili maddelerdir. Viral enfeksiyonlara karşı içme sularının klorlanmasında, klor oranının bakteriyel kontaminasyonlardakine oranla daha yüksek tutulması gerekir. Formaldehidin etkisi viral nükleik asidi bozması ile olur. Bu etki sonucu viral enfektivitenin ortadan kalkmasına karşılık viral proteinler herhangibir zarar görmemekte, dolayısıyla virüsün antijenik özelliği aynen devam etmektedir. Bu özelliğinden dolayı formaldehit inaktive aşı yapımında çok kullanılan bir maddedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
57
Deterjanlar Alkil sülfatlar, yüzeye etkili deterjanlar virüsidal özelliğe sahiptirler. Nonidet ve triton gibi noniyonik deterjanlar viral membranın lipit yapısını bozarlar. Bu durumda zarftaki viral proteinler serbest hale gelirler. Sodyum dodecil sülfat gibi aniyonik deterjanlar da viral zarfı eritirler. Buna ilaveten kapsidi polipeptitlerine ayrıştırarak parçalarlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
58
VİRÜSLERİN SAF OLARAK ELDE EDİLMESİ
Virüs içeren muayene maddesinin istenmeyen kısımları çeşitli işlemlerden geçirilerek, virüsler saf olarak elde edilebilirler. Bu işleme virüslerin saflaştırılması işlemi adı verilir. Bu da çeşitli yollarla yapılabilmektedir. Filtrelerden Süzme Santrifüj Etme Lipit Eriticilerle Muamele Etme Adsorbsiyon Yöntemi Hemaglütinasyon Yöntemi :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
59
Filtrelerden Süzme Virüslü materyal yalnızca virüslerin geçebileceği büyüklükte porları bulunan filtrelerden süzülerek, virüsler saf olarak elde edilebilirler. Virüsler filtreden geçtiği halde, daha büyük partiküller geçemeyeceği için, filtreden süzülen sıvı saf olarak virüsleri içerir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
60
Santrifüj Etme Santrifüj işlemiyle bir sıvıdaki partiküller büyüklükleri ile ters orantılı olarak, daha düşük devirlerde çökerler. Yani partikül ne kadar büyükse, o kadar küçük devirde dip kısıma çökerler. Virüsler çok küçük partiküller olduğundan çökmeleri için oldukça yüksek devirlerde çevrilmesi gerekir. Bu yüzden virüs içeren sıvı madde, virüslerin çökemeyeceği devirde santrifüj edildiğinde, ortamdaki tüm partiküller dip kısımda çöktüğü için, üst sıvı yalnızca virüs içerecektir. Bu sayede virüsler saflaştırılmış olacaktır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
61
Lipit Eriticilerle Muamele
Lipit ihtiva etmeyen virüslerin, yani zarfsız virüslerin bakterilerden arındırılması işleminde kullanılır. Bu amaçla virüs içeren materyal eter ve kloroform ile muamele edilip bir süre bekletilir. Bu sayede ortamdaki bakteriler ölürken, virüsler canlı kalırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
62
Adsorbsiyon Yöntemi Virüs ihtiva eden materyal içerisine virüse uygun bir adsorptif madde ilave edilir. Bu sayede virüsler bu maddenin yüzeyine tutunurlar. Bu adsoptif maddeler santrifüj edilerek dip kısıma çökeltilirler. Daha sonra ise virüsler bu adsorptif maddenin yüzeyinden özel yöntemlerle ayrıştırılırlar. Tekrar santrifüj edildikten sonra adsorbtif maddeler çöktüğü için, virüs ihtiva eden üst sıvı alınarak, virüsler saflaştırılmış olur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
63
Hemaglütinasyon Yöntemi
Hemaglütinin içeren yani hemaglutinasyon yapan virüslerin saflaştırılmasında kullanılan bir yöntemdir. Virüs içeren süspansiyona, duyarlı olduğu eritrosit süspansiyonundan ilave edilerek bir süre inkübe edilir. Virüsler inkübasyon sırasında eritrositlerin yüzeyine yapışırlar. Daha sonra süspansiyon eritrositlerin çökeceği devirde santrifüj edilerek eritrositler çökeltilir. Bu sayede eritrositlerin yüzeyindeki virüsler, ortamdaki bakterilerden ve diğer mikroorganizmalardan ayrıştırılırlar. Daha sonra çökelti üzerine 10 cm3 sulandırıcı ilave edilir. 370C'de 1 saat bekletildiğinde virüsler eritrositlerin yüzeyinden ayrılarak sıvıda serbest hale geçerler. Bu sıvı tekrar aynı devirde santrifüj edilerek üst sıvı alınır. Bu sayede eritrositler dip kısımda çökerken, virüsler üst sıvıda kalarak saflaştırılmış olurlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
64
VİRÜSLERİN ÜRETİLME SİSTEMLERİ
Virüsler zorunlu hücre içi parazitleri olup, üremeleri için mutlaka canlı hücrelere ihtiyaçları bulunmaktadır. Metabolik enzimleri bulunmadığı için, enfekte ettikleri hücrelerin tüm fonksiyonlarını kendi lehlerine kulla-nırlar. Yani içinde bulundukları hücreyi bir nevi esir alırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
65
Virüslerin üretilmesinde üç canlı sistem kullanılır.
1 - Deney Hayvanları 2 - Embriyonlu Yumurta 3 - Hücre Kültürü :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
66
DENEY HAYVANLARI Kullanım Amacı
Genellikle araştırma amacıyla kullanılır. Rutin hizmetler için hem zaman alıcıdır, hem de pratik değildir. Daha çok serolojik deneylerde kullanılacak antijenlerin hazırlanması ve aşı hazırlanması amacıyla kullanılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
67
Deney Hayvanı Seçimi Deney hayvanı olarak genellikle fare, tavşan, kobay, keme gibi hayvanlar kullanılır. Her deney hayvanında her virüsün üretilmesi mümkün değildir. Virüs üretimi için, o virüse duyarlı deney hayvanının seçilmesi gerekir. Bunun yanında bakımı kolay olması ve kolay bulunması nedeniyle deneylerin birçoğunda fare tercih edilir. İnsanlardaki hastalıklara benzer bir tablo oluşturulması yönünden en önemli deney hayvanı ise maymundur. Deneye alınacak hayvanlar sağlıklı olmalıdır. Gizli, latent herhangi bir viral enfeksiyonu bulunmamalıdır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
68
Ekim Tekniği Ekimler mutlaka aseptik ortamlarda ve steril şartlarda yapılmalıdır. Hangi virüs ekilecekse ona uygun bir ekim yeri belirlenmelidir. Virüsün hedef organına ve oluşturduğu patolojiye göre en uygun ekim yeri ve yöntemi belirlenmelidir. Ekimin güvenliği açısından gerekirse deney hayvanına anastezi yapılmalır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
69
Ekim Yerleri Deri üzeri,deri içi, deri altı kas içi, damar içi, periton içi, göz içi, burun içi, kalp içi, beyin içi ekimler yapılabilir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
70
Ekim Yapılan Hayvanların Denetimi
Ekim yapılan deney hayvanları özel bölümlerde veya kafeslerde gözlem altına alınırlar. Her gün sabah akşam kontrol edilerek hastalık belirtileri, felç veya ölüm olup olmadığı araştırılır. Ölen ya da hastalık semptomu görülen hayvanların otopsi ile çeşitli organ ve dokuları alınarak, hastalık belirtisi olup olmadığı araştırılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
71
Virüs Üreme Belirtileri
Virüs ile enfekte hayvanlarda tüylerin kabarması, sırtın kamburlaşması, felç, düşkünlük, ateş yükselmesi, kanama, deri lezyonları gibi klinik bulgular ve ölüm görülebilmektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
72
EMBRİYONLU YUMURTA Kullanım Amacı
Embriyonlu yumurta muayene maddesinden bir çok virüsün izole edilmesinde oldukça duyarlı bir sistemdir. Ayrıca aşı hazırlanmasında ve çeşitli serolojik deneyler için antijen hazırlanmasında da kullanılır. Virüs izolasyonunda embriyonlu yumurta önceden çok sık kullanılırken, günümüzde hücre kültürlerinin geliştirilmesiyle çok fazla kullanılmamaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
73
Yumurta Seçimi Virüs izolasyonu amacıyla ekim için en uygun yumurta beyaz kabuklu yumurtalardır. Beyaz kabuklu yumurtalarda embriyonun ve damarlanmaların görülmesi daha kolaydır. Ekim yapılacak yumurtaların taze olması, fekonde olması, sarsılmamış olması, serin bir ortamda muhafaza edilmiş olması gerekir. Kolay bulunması ve çoğu virüslerin izolasyonu için uygun olması nedeniyle genellikle tavuk yumurtaları kullanılır. Bunun yanında diğer hayvanların yumurtaları da kullanılabilmektedir. Özellikle inkübasyon süresi uzun olan virüslerin izolasyonunda, kuluçka süresi daha uzun (28 gün) olan ördek veya kaz yumurtaları kullanılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
74
Yumurta Muayene Kutusu
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
75
Ekim Yerleri Embriyonlu yumurtada sarı keseye, amniotik keseye, allantoik keseye, corioallantoik membrana ekim yapılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
76
Embryonlu Yumurta Ekim Yerleri
Sarı Keseye Ekim Korioallantoik Membrana Ekim :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN Allantoik Keseye Ekim Embryoya Ekim
77
Embryonlu Yumurta Ekim Yerleri
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
78
Ekim Yapılan Yumurtaların İnkübasyonu ve İncelenmesi
Ekim yapılan yumurtaların, ekim yapıldığı yerdeki delikler parafilm ya da sellofan bant ile kapatıldıktan sonra, bu yumurtalar inkübatörüne konulur. İnkübatörün ısısı ekilen virüsün özelliğine göre ayarlanır. O virüsün en ideal üreme ısısı kaç derece ise, inkübatör o ısıya ayarlanır. Ekilen virüsün inkübasyon süresi kadar yumurtalar etüvde inkübe edilir. Yumurtalar her gün etüvden alınarak embriyonun ölüp ölmediği araştırılır. İlk 24 saat içinde olan ölümler virüse bağlı olmayacağı için deneyden çıkarılır. Daha sonraki günlerde embriyosu ölen yumurtalar incelemeye alınır. İnkübasyon süresi sonunda embriyo ölmemiş bile olsa, yumurtalar alınarak virüs üreme belirtisi olup olmadığına bakılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
79
Virüs Üreme Belirtileri
Embriyonlu yumurtada virüs üremesine bağı olarak şu etkiler görülür: Embriyonun ölümü Embryonal zarlarda lezyonların oluşumu Embriyonal sıvılarda hemaglutininlerin oluşumu Emryonik dokularda ve zarlarda viral antijenlerin oluşumu Hücrelerde inklüzyon cisimciklerinin oluşumu :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
80
Embryonal Zarlarda Oluşan Lezyonlar
Lezyon Oluşumu Normal Görünüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
81
HÜCRE KÜLTÜRÜ Canlı organ ve dokulardaki hücrelerin izole edilerek laboratuvar koşullarında üretilme ve çoğaltılmalarına hücre kültürü adı verilir. Kültürün temeli uygun bir canlıdan alınmış yaşayan hücreler ve bu hücrelerin yaşama ve üremesini sağlayan besleyici nitelikteki fizyolojik sıvıdır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
82
Hücre Kaynağı Hücre kaynağı olarak üreme özelliği güçlü olan organ ve dokular seçilir. Bu organlar insan ve hayvan embriyosuna ait amnion, deri, kas, bağırsak, akciğer, böbrek, testis, uterus, tonsilla, konjuktiva, karaciğer, maymun böbreği ve insanlara ait kötü huylu tümör dokusudur. Bu organlar içinde ise en çok kullanılan maymun böbrek hücreleri, insan embriyonu amniotik dokusu, Habis tümörlerden He-la hücreleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
83
Hücre Kültürü Hazırlanışı
Kültür hazırlanacak doku veya organdan alınan parçaların hücreleri özel yöntemlerle ayrıştırılarak saf olarak elde edildikten sonra içerisinde besleyici sıvı bulunan hücre kültürü şişelerine konularak bu hücrelerin üretilmesiyle elde edilir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
84
Kültürdeki Hücrelerin Üremesi
Canlı hücrelerin üremek için gösterdiği en önemli özellik, katı bir yüzeye tutunmasıdır. Bu nedenle kültürdeki hücreler, hücre kültürü şişesinin yüzeyine tutunarak üremeye başlarlar. Üreyen hücreler yan yana dizilerek tek tabaka oluştururlar. Belirli süre inkübe edildikten sonra tek tabaka haline gelen hücre kültürleri ekim için hazır hale gelmiş olurlar. Tek tabaka hücre kültürleri virüslerin üretilmesi ve oluşturduğu sitopatik etkinin tanımlanması yönünden iyi bir inceleme sistemidir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
85
Hücre Kültüründe Üreyen Hücrelerin Görünümleri
Mikroskopik Görünüm Şematik Görünüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN Fibroblastik Hücre Epitel Hücresi
86
Kökenlerine Göre Hücre Kültürü Çeşitleri
Primer Hücre Kültürleri Direkt olarak organ ve dokulardan alınan parçalardan hazırlanan hücre kültürleridir. Bunların yalnızca 1 veya 2 pasajları yapılabilmektedir. Genellikle fötal orijinli insan ve hayvan dokularından hazırlanırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
87
Sekonder Hücre Kültürleri
Primer hücre kültürlerinde üreyen hücrelerin alınarak tekrar tripsin ile ayrıştırılması ve yeniden besleyici ortamlara konularak üretilmesiyle hazırlanırlar. Bu yapılan işleme pasaj adı verilir. Bu tür kültürlerin genellikle defa pasajı yapılabilir. Genellikle fetal orijinli normal insan ve hayvan dokularından hazırlanırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
88
Devamlı Hücre Kültürleri
Bu tür hücre kültürleri, pasajlar yapmak suretiyle sonsuza kadar devam ettirilebilen hücre kültürleridir. Bunlar da insan ve hayvan orijinli dokulardan hazırlanabilirler. Normal dokudan hazırlanabileceği gibi genelde tümör dokusundan orijin alırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
89
Hücre Kültürlerine Virüs Ekimi
Hastadan alınan muayene maddesinin en kısa zamanda laboratuvara ulaştırılarak ekilmesi gerekir. Alınan muayene maddesinde virüs ihtiva eden kısım özel yöntemlerle saflaştırıla-rak, bakterilerden arındırıldıktan sonra hücre kültürüne ekimi yapılır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
90
Hücre Kültürlerinde Virüs Üreme Belirtileri
Tek tabaka olmuş hücre kültürleri üzerine virüs ekildikten sonra, virüsün inkübasyon süresine uygun olarak belirli bir süre inkübe edilir. Bu süre sonunda kültürde virüs üreyip üremediğinin araştırılması gerekir. Kültürlerde virüs üremesi çeşitli belirtilere bakılarak anlaşılır. Virüs üremesine bağlı olarak görülen en önemli patoloji, hücrelerin morfolojik yapılarının bozulması, balonlaşması, nekrozlaşması ve erimesi durumudur. Bu görünüme sitopatik etki (CPE) adı verilir. Bunun yanında metabolik değişim, plak oluşumu, inklüzyon cisimciği oluşumu, hemaglutinin oluşumu, viral antijenlerin oluşumu gibi bulgular görülebilir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
91
Hücre Kültüründe Sitopatik Etkinin Görünümü
Şematik Görünüm :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN Mikroskopik Görünüm
92
Hücre kültüründe plak oluşumunun görünümü
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
93
Hücre kültüründe hemadsorbsiyon deneyinin görünümü
:39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
94
VİRÜSLERİN SINIFLANDIRILMALARI
Sınıflandırmada Temel İlkeler Aşağıda önemlerine göre sıralanmış özelliklere bakılarak virüslerin sınıf-landırılması yapılmaktadır. Bu kriterlere bakılarak virüsler gruplara, cinslere, türlere ve tiplere ayrıl-maktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
95
Nukleik Asit Tipi Virüslerde DNA veya RNA' dan oluşan tek bir nukleik asit bulunur. Nukleik asitlerin tipine bakılarak virüsler DNA ve RNA virüsleri olmak üzere iki ana gruba ayrılırlar. Sınıflandırmada en önemli kriter budur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
96
Nukleik Asit Yapısı Nukleik asitlerin tek veya çift iplikcikli olması, düzlemsel ya da çembersel yapıda olması, tek molekül halinde ya da parçacıklı moleküller halinde olması gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
97
Replikasyon Stratejisi
Bazı RNA virüsleri, replikasyonlarında parental RNA'yı, mRNA olarak kullanırken, bazıları ise mRNA sentezlemek zorundadırlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
98
Morfolojisi Virüsün büyüklüğü, morfolojik yapısı, simetrik özellikleri, kapsomer sayısı, zarf bulunup bulunmaması gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
99
Fiziksel ve Kimyasal Etkenlere Duyarlılıkları
Virüslerin eter veya kloroform gibi fiziksel veya kimyasal etkenlere karşı duyarlı ya da dirençli olmaları gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
100
Enzimatik Özellikler Virüslerin RNA ve DNA polimeraz, nöroaminidaz, revers transkriptaz gibi spesifik enzimlerinin bulunup bulunma-ması gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
101
İmmünolojik Özellikleri
Virüslerin organizmada oluşturduğu bağışıklık şekli ve süresi gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
102
Doğal Bulaşım Yolları Virüslerin vücuda giriş şekilleri, taşınmaları, rezervuar teşkil eden doğal konakları gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
103
Tropizm Enfekte ettikleri canlıların türü ve bu canlıların çeşitli organ ve doku hücrelerine karşı olan ilgileri gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
104
Patogenez Virüslerin organizmada hastalık oluşturma mekanizma ları, organizmadaki hücreler üzerinde oluşturdukları patolojik etkiler ve inklüzyon cisimciği oluşturmaları gibi özelliklerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
105
Semptomları Organizmada hastalık oluşturduklarında ortaya çıkan klinik tabloların özellikleri-dir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
106
Virüslerin Semptomlarına Göre Sınıflandırılmaları
Virüslerin oluşturduğu hastalık semptomlarına bakılarak yapılan sınıflandırma şekli, en eski sınıflandırma şeklidir. Bu tür sınıflandırma genellikle klinikçiler tarafından kabul gören bir sınıflandırmadır. Fakat virologlar için yeterli bir sınıflandırma olmamaktadır. Çünkü bazı virüsler birkaç organda birden hastalık oluşturduğu için, aynı virüs bu sınıflandırma şekline göre birden fazla virüs grubu içinde yer almaktadır. Semptomlarına göre yapılan sınıflandırma şu şekilde olmaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
107
Genel Enfeksiyon Niteliğinde Hastalık Oluşturan Virüsler
Bu tür hastalık oluşturan virüsler kan dolaşımı ile bütün vücuda yayılırlar. Bu sayede bir çok doku ve organı etkilerler. Klinik bulgu olarak genelde ateş, kırgınlık, deride döküntüler gibi semptomlar oluşur. Örnek : Çiçek, kızamık, su çiçeği enfeksiyonları. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
108
Primer Olarak Spesifik Organlara Yerleşerek Hastalık Oluşturan Virüsler
Virüsler kan dolaşımı, periferal sinirler veya diğer yollarla yayılarak yalnızca belirli organlara ya da dokulara yerleşip burada hastalık oluştururlar. Virüsler genellikle aşağıdaki sistemlere yerleşerek hastalık oluştururlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
109
Sinir Sistemi Hastalıkları
Organizmaya giren virüs sinir sistemi hücrelerini enfekte ederek, paralizi, menenjit, ensefalit gibi semptomlarla seyreden hastalık yaparlar. Örnek : Poliomyelit, kuduz, aseptik menenjit gibi enfeksiyonlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
110
Solunum Sistemi Hastalıkları
Özellikle damlacık enfeksiyonu şeklinde vücuda giren virüs, solunum sistemi hücrelerine yerleşerek hastalık oluştururlar. Örnek : İnfluenza, Parainflüenza, Respiratuvar sinsityal virüsüne bağlı pnömoni, bronşit ve farenjit gibi enfeksiyonlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
111
Deri ve Mukoz Membranların Lokalize Hastalıkları
Lokal ya da sistemik enfeksiyonlar sonucu virüsün deriye ve mukoz membranlara ulaşmasıyla ortaya çıkan hastalık tablosudur. Örnek : Herpes simplex virüslerine bağlı uçuklar, Molloscum contagiosum ve Herpanjina enfeksiyonları . :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
112
Göz Hastalıkları Lokal ya da sistemik enfeksiyonlar sonucu virüsün göze ulaşmasıyla oluşan hastalıklardır. Örnek : Adenovirus'lar ve Herpesvirus'lara bağlı konjuktivitler. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
113
Karaciğer Hastalıkları
Virüslerin kan yoluyla ya direkt olarak hedef organ olan karaciğere ulaşması, ya da sistemik enfeksiyonların komplikasyo-nu olarak karaciğerde oluşan enfeksiyonlardır. Örnek : Hepatit virüslerine bağlı hepatitler, Sarı Ateş, Enterovirus, Herpesvirus ve Rubella virüsüne bağlı komplikasyonlardır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
114
Tükrük Bezlerinin Hastalıkları
Tükrük bezlerine ilgisi olan virüslerin bu bölgelerde üreyerek oluşturdukları hastalıklardır. Örnek : Kabakulak ve Cytomegalovirus‘ ların oluşturduğu enfeksiyonlar :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
115
Gastrointestinal Sistem Hastalıkları
Sindirim sistemine ilgisi olan virüslerin ağız yoluyla alınması ile oluşan enfeksiyonlardır. Örnek : Rotavirus, Norwalk ajanı ve Enterovirus'ların oluşturduğu gastroenterit enfeksiyonları. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
116
Seksüel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Seksüel salgılarda bulunan virüslerin cinsel ilişki sırasında bulaşmasıyla oluşan hastalıklardır. Örnek : Herpes simpleks virüsü, Hepatit B virüsü, Papillomavirus, Molloscum contagiosum ve AIDS virüsünün oluşturduğu enfeksiyonlardır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
117
Başlıca Virüs Grupları ve Aileleri
Virüsler nukleik asitlerine bakılarak ilk önce iki ana gruba ayrılırlar. Bunlar DNA ve RNA virüsleridir. DNA virüsleri sınıflandırmadaki temel kriterler göz önüne alınarak 6 virüs familyasına ayrılmakta olup, bunlar Parvovirus, Papovavirus, Adenovirus, Herpesvirus, Poxvirus ve Hepadnavirus aileleridir. RNA virüsleri de temel kriterlere bakılarak 13 virüs ailesinde toplanmış olup bunlar Picornavirus, Calicivirus, Reovirus, Togavirus, Orthomyxovirus, Paramyxovirus, Rhabdovirus, Retrovirus, Arenavirus, Bunyavirus, Coronavirus, Flavivirus ve Filovirus aileleridir. Bunun dışında prionlar ve viroidler de küçük bir RNA parçacığı olup, tam virüs özelliği göstermezler. Ayrıca bazı virüs grupları değişik familyalardaki virüsleri bünyelerinde bulundurarak karışık bir virüs grubu oluştururlar. Bu tür virüsler benzer nitelikte taşındıkları için, ya da benzer görünümde hastalık oluşturdukları için bu şekilde gruplandırılırlar. Bu virüs grupları Hepatit Virüsleri, Gastroenterit Yapan Virüsler, Arbovirus'lar, Tümör Virüsleri gibi virüs gruplarıdır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
118
DNA Virüs Aileleri Herpesviridae Ailesi
Bu ailede yer alan virüsler ikozahedral simetrili, nm büyüklüğünde, çift iplikçikli DNA içeren, zarflı virüslerdir. Deri, mukoza, salgı bezleri ve lenfoid dokularda enfeksiyon oluştururlar. Primer enfeksiyonu takiben organizmadan atılamayan bu virüsler salgı bezleri, sinir gangliyonları ve lenfoid dokuda latent hale gelerek ömür boyu vücutta kalırlar. Bu ailede 3 alt aile bulunmakta olup, bunlar Alphaherpesvirus, Betaherpesvirus ve Gamaherpesvirus alt aileleridir. Alphaherpesvirus alt ailesinde H.simplex tip 1 ve 2, Betaherpesvirinae alt ailesinde Cytomegalovirus, Gama Herpesvirinae alt ailesinde ise Epstein - Barr virüsü bulunmaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
119
Poxviridae Ailesi Bu familyada bulunan virüsler oldukça büyük virüsler olup, nm büyüklüğündedirler. Kompleks yapıya sahip, tuğla görünümünnde, çift iplikçikli DNA taşıyan zarflı virüslerdir. Bu familyada 7 cins bulunmakta olup bunlar Orthopoxvirus, Leporipoxvirus, Avipoxvirus, Capripoxvirus, Suipoxvirus, Parapoxvirus ve Gruplandırılamayan Poxvirus'lardır. İnsanlarda hastalık oluşturan Poxvirus'lar Orthopoxvirus ve gruplandırılamayan virüs cinsleri içinde yer almaktadırlar. İnsan için patojen olan Poxvirus'lar Smallpox, Vaccinia ve Molloscum contagiosum virüsleridir. Bunun yanında inek çiçeği ve maymun çiçeği virüsleri genellikle hayvanların hastalık etkeni olup, hayvanlarla ilişkisi olan kişilerde hafif seyirli enfeksiyonlar yapmaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
120
Adenoviridae Ailesi Adenoviridae ailesindeki virüsler orta büyüklükte olup, nm çapındadırlar. İkozahedral simetrili, çift iplikcikli DNA' ya sahip zarfsız virüslerdir. Özellikle mukoz membranlara tutunarak hastalık yaparlar. İnsanlarda akut solunum yolu hastalıkları, ateşli hastalıklar, farenjit ve konjuktivit oluştururlar. Bu familyada 3 Adenovirus cinsi bulunmakta olup, bunlar Mastadenovirus'lar, Aviadenovirus'lar ve kültürü yapılamayan virüslerdir. Bu cinsler içinde çok sayıda Adenovirus tipi bulunmakta olup, bunların yalnızca 40 tanesi insanı enfekte edebilmektedir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
121
Parvoviridae Ailesi Bu familyadaki virüsler oldukça küçük olup, ortalama 20 nm çapındadırlar. İkozahedral simetrili, tek iplikçikli DNA' lı, zarfsız virüslerdir. Çeşitli hayvan türlerinde hastalık oluşturmakta olup, bazı durumlarda insanlarda da hastalık yaparlar. Bu familyada 3 cins bulunmakta olup bunlar Parvovirus, Densovirus ve Adenoassociated virüsleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
122
Papovaviridae Ailesi Bu ailedeki virüsler nm büyüklüğünde, çift iplikcikli DNA içeren, ikozahedral simetrili, zarfsız virüslerdir. Bu ailedeki virüsler doğal konaklarında latent ve kronik enfeksiyonlar oluştururlar. Bazı hayvan türlerinde ise tümör oluşumuna yol açarlar. İnsanlarda genellikle siğil oluştururlar. Papovaviridae ailesinde iki cins bulunmakta olup, bunlar Papilloma ve Polyomavirus cinsleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
123
Hepadnaviridae Ailesi
Hepadnavirus'lar 42 nm büyüklüğünde, çift iplikçikli DNA'ları bulunan, kompleks yapıya sahip virüslerdir. Bu familyada insan için patojen olan hepatit B virüsü yer alır. Hepatit B virüsü insanlarda akut ve kronik hepatit tablolarına yol açarlar. Ayrıca kronikleşerek zaman içinde siroz ve karaciğer kanseri oluşumuna katkıda bulunurlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
124
DNA Virüs Ailelerinin Genel Özellikleri
Virüs Ailesi Büyüklük Nükleik Asit Tipi Kapsid Simetrisi Zarf Özelliği Herpesviridae nm Çift İplikcik İkozahedral Zarflı Poxviridae nm Çift İplikcik Kompleks Zarflı Adenoviridae nm Çift İplikcikli İkozahedral Zarfsız Parvoviridae nm Tek İplikcikli İkozahedral Zarfsız Papovaviridae nm Çift İplikcik İkozahedral Zarfsız Hepadnaviridae nm Çift İplikcikli Kompleks Zarflı :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
125
RNA Virüs Aileleri Picornaviridae Ailesi En küçük RNA virüsleridir.
Tek iplikçikli RNA' ya sahip olup, nm büyüklüğünde, ikozahedral simetrili, zarfsız virüslerdir. İnsanlarda ağır paralizi, aseptik menenjit, döküntülü enfeksiyonlar ve soğuk algınlığı tarzında hastalık yaparlar. Bu familyada 4 cins bulunmakta olup, bunlar Enterovirus, Rhinovirus, Cardiovirus ve Aphtovirus'lardır. İnsan için önemli virüsler Enterovirus ve Rhinovirus cinsleri içinde yer alırlar. Enterovirus cinsi içerisinde Poliovirus, Echovirus ve Coxsackievirus'lar bulunur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
126
Orthomyxoviridae Ailesi
Orthomyxovirus'lar nm çapında, tek iplikçikli RNA içeren, helikal simetrili, zarflı virüslerdir. Bu familyada tek bir virüs cinsi bulunmakta olup, bu da grip etkeni olan İnfluenza virüsüdür. İnfluenza virüslerinin A, B ve C olmak üzere 3 tipi bulunur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
127
Paramyxoviridae Ailesi
Bu familyadaki virüsler nm büyüklüğünde, tek iplikçikli RNA taşıyan, helikal simetrili, zarflı virüslerdir. Bu familyada 3 cins bulunmakta olup bunlar Paramyxovirus, Morbilivirus ve Pneumovirus cinsleridir. İnsan için patojen olan virüsler Kabakulak, Kızamık, Parainfluenza ve Respiratuvar sinsityal virüsleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
128
Rhabdoviridae Ailesi Rhabdovirus'lar 75x180 nm boyutlarında, helikal simetrili, tek iplikçikli RNA taşıyan zarflı virüslerdir. Bir uçları yuvarlak, diğer uçları düz olduğu için görünüm olarak mermiye benzetilirler. Bu familyada iki virüs cinsi bulunmakta olup, bunlar Lyssavirus ve Vesicülovirus cinsleridir. Lyssavirus cinsi içinde insan ve hayvanları enfekte eden kuduz virüsü yer alır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
129
Togaviridae Ailesi Togavirus'lar nm büyüklüğünde, tek iplikçikli, RNA ihtiva eden, ikozahedral simetrili, zarflı virüslerdir. Bu familyada Alfavirus, Rubivirus ve Pestivirus cinsleri bulunur. İnsan için en önemli olan virüs, kızamıkçık etkeni olan Rubella virüsüdür. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
130
Retroviridae Ailesi Retrovirus'lar nm çapında, tek iplikçikli RNA' ya sahip, kompleks yapılı, zarflı virüslerdir. Bu ailede Oncovirinae, Lentivirinae ve Spumavirinae alt aileleri bulunur. Bu ailenin insan için en önemli virüsleri Human T Lenfotropik Virüs ( HTLV ) ve AIDS etkeni olan Human Immunodeficiency Virüs ( HIV ) bulunur. Bu virüslerin en önemli özelliği RNA'ya bağımlı DNA polimeraz, yani Revers Transkriptaz enzimlerinin bulunmasıdır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
131
Flaviviridae Ailesi Flavivirus'lar nm çapında, tek iplikçikli RNA' ları bulunan, kompleks yapılı, zarflı virüslerdir. Bu familyanın en önemli virüsü, insanda hepatit oluşturan hepatit C virüsüdür. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
132
Bunyaviridae Ailesi Coronavirüsler nm çapında, tek iplikçikli RNA' ları bulunan helikal simetrili, zarflı virüslerdir. Bu familyada Bunyavirus, Phlebovirus ve Nairovirus cinsleri yer alır. Genellikle arthropodlar tarafından vertebralılara taşınırlar. İnsan için önemli virüsler, Kalifornia Encephaliti, Tatarcık Humması ve Rift Vadisi Humması virüsleri olup, genellikle ensefalit ve humma ile karakterize hastalık yaparlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
133
Caliciviridae Ailesi Calicivirus'lar nm büyüklüğünde, ikozahedral simetrili, tek iplikcikli RNA içeren, zarfsız virüslerdir. Tek bir cinsleri bulunur. İnsanlarda gastro enterit ile karakterize hastalık oluştururlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
134
Arenaviridae Ailesi Arenavirus'lar nm büyüklüğünde, tek iplikçikli RNA içeren, küresel ya da pleomorfik görünümde, kompleks yapılı virüslerdir. Virüs içerisinde granüller bulunmakta olup, elektron mikroskopisi ile yapılan incelemede kumlu görünüm arzederler. Bu ailedeki virüsler genellikle hayvanları enfekte etmekte olup, hayvanlardan da insanlara bulaşırlar. Bu familyada Lympocytic coriomeningitis ve Lassavirus türleri bulunur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
135
Coronaviridae Ailesi Coronavirus'lar nm büyüklüğünde, tek iplikçikli RNA'ları bulunan, kompleks simetrili, zarflı virüslerdir. İnsanlarda akut üst solunum yolu enfeksiyonlarından izole edilmişlerdir. Bu ailede İnfeksiyoz Bronchiolitis ve Fare Hepatit Virüsleri bulunur. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
136
Reoviridae Ailesi Reovirus'lar nm çapında,çift sarmallı RNA içeren, zarfsız virüslerdir. Bu familyada 9 cins bulunmakta olup, bu virüslerden dördü insan için önemlidir. Bu familyada insanlarda gastroenterit etkeni olan Rotavirus'lar yer alır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
137
Filoviridae Ailesi Filovirus'lar nm çapında, nm uzunluğunda olabilen, silindirik görünümlü virüslerdir. Bu ailede iki önemli virüs bulunmakta olup, bunlar Ebola ve Marburg virüsleridir. İnsanlarda akut, hemorajik karakterde öldürücü hastalıklar oluştururlar. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
138
Virüs Ailesi Büyüklük Nükleik Asit Tipi Kapsid Simetrisi Zarf Özelliği
RNA Virüs Ailelerinin Genel Özellikleri. Virüs Ailesi Büyüklük Nükleik Asit Tipi Kapsid Simetrisi Zarf Özelliği Picornaviridae nm Tek İplikcik İkozahedral Zarfsız Orthomyxoviridae nm Tek İplikcik Helikal Zarflı Paramyxoviridae nm Tek İplikcik Helikal Zarflı Togaviridae nm Tek İplikcikli İkozahedral Zarflı Rhabdoviridae nm Tek İplikcik Helikal Zarflı Retroviridae nm Tek İplikcik Kompleks Zarflı Filoviridae nm Tek İplikcik Helikal Zarflı Reoviridae nm Çift İplikcik İkozahedral Zarfsız Arenaviridae nm Tek İplikcikli Kompleks Zarflı Bunyaviridae nm Tek İplikcik Helikal Zarflı Coronaviridae nm Tek İplikcik Kompleks Zarflı Flaviviridae nm Tek İplikcik Kompleks Zarflı Caliciviridae nm Tek İplikcik İkozahedral Zarflı :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
139
Karışık Virüs Grupları
Hepatit Virüsleri Hepatit oluşturan virüsler olup, farklı familyalardaki çeşitli virüs türlerini içine alırlar. Bu virüsler Hepatit A, B, C, D, E ve G virüsleri olup, bunların hepsinin de hedef organları karaciğerdir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
140
Gastroenterit Yapan Virüsler
İnsanlara genellikle fekal-oral yol ile bulaşan virüsler olup, sindirim sisteminde enfeksiyon oluştururlar. Sindirim sisteminde oluşturduğu enfeksiyon sonucu bulantı, kusma, ishal ile karakterize gastroenterit tablosu oluştururlar. Farklı virüs familyalarındaki virüs türlerini içermekte olup, bu virüsler Reovirus'lar, Rotavirus'lar, Adenovirus'lar, Calicivirus'lar, Astrovirus'lar ve Norwalk virüsleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
141
Arbovirus'lar Arthropodlarla taşınarak çeşitli hayvanlarda ve insanda, değişik klinik tablolarda enfeksiyon oluşturan virüslerdir. Değişik virüs ailelerindeki bazı virüsleri içine almakta olup, Arbovirus taşıyan familyalar şunlardır : Togaviridae, Bunyaviridae, Arenaviridae, Reoviridae, Caliciviridae aileleridir. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
142
Tümör Virüsleri İnsanlarda ve hayvanlarda tümör oluşumuna katkısı olan virüslerdir. Bu virüsler direkt olarak tümör oluşumundan sorumlu olmamasına karşılık, oluşan tümörlerde önemli katkıları bulunmaktadır. :39 Dr. Mehmet ÖZASLAN
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.