Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Beden Eğitimi ve Spor Tarihi

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Beden Eğitimi ve Spor Tarihi"— Sunum transkripti:

1 Beden Eğitimi ve Spor Tarihi

2 TÜRKLERDE SPOR Değişik coğrafyalarda çok sayıda devlet kuran Türkler, tarih boyunca farklı amaçlarla güreş, okçuluk, binicilik ve avcılık gibi çok değişik aktivitelerle uğraşmışlardır. Türklerin sosyal hayatları ile iç içe geçmiş bu aktivitelerde Türk kültürünün izlerini bulmak mümkündür. Güreş İki insanın birbiri ile araç kullanmadan belirli bir alanda kurallara bağlı olarak yaptığı zihinsel ve fiziksel bir mücadele olan güreş, insanlık tarihinin en eski sporlarından birisidir.

3 TÜRKLERDE SPOR Tarihin akışı içerisinde Japonya’da sumo, İran’da Kurt-Glaki ve Mazanderan, İzlanda’da Gumo, Türklerde ise Karakucak ve Yağlı olarak adlandırılan güreşin, Türk kavramı ile bütünleşmesinin kökeni Orta Asya’ya kadar gitmektedir. Türklerde güreşin en bilinen formları karakucak, yağlı, aba, şalvar (kısa şalvar) ve kuşak güreşidir. Düğün ve bayramların vazgeçilmez törenlerinden karakucak güreşi Türklerin öz ve milli güreşidir. Davul ve zurna eşliğinde pehlivanların pırpıt adı verilen bir giysi kullanarak yaptıkları güreşlere günümüzde Anadolu’nun birçok yerinde devam edilmektedir.

4 TÜRKLERDE SPOR Uzun yıllardır aynı coğrafyanın birçok yöresinde yapılan diğer bir güreş ise pehlivanların kıspet denilen deri pantolon giydikleri ve yağlanarak çim üzerinde yaptıkları yağlı güreştir. Yağlı güreşin en önemli merkezi, başlangıcı Edirne’nin Osmanlılar tarafından fethedildiği tarih olan 1361 yılına kadar götürülen Kırkpınar Yağlı Güreşleri’dir. Güreşlerin Osmanlı Devleti zamanında yapıldığı alan bugün Yunanistan sınırları içerisindedir yılından sonra günümüzde de yapılmaya devam ettiği Edirne Sarayiçi Meydanı kullanılmaktadır.

5 TÜRKLERDE SPOR Kırkpınar Yağlı Güreşleri Cuma günleri başlar ve müsabakalar süresince davul ve zurna çalınır. Kırkpınar’da oyunların düzenlenmesinden pehlivanlara verilen ödüle, hatta pehlivanların ısınması ve organizasyonun davetine kadar birçok gelenek bulunmaktadır. Bu gelenekler; güreş ağası, cazgır, peşrev, altın kemer, kıspet, kırmızı dipli mum ve zembil olarak sıralanabilir.

6 TÜRKLERDE SPOR Türklerde adını pehlivanların giydikleri kıyafetten alan güreşler de mevcuttur. Hatay ve Gaziantep yöresinde yaygın olan aba güreşi ile Kahramanmaraş’ta yapılan şalvar güreşi bu güreşlere örnektir. Kırım Türklerinin geleneği olarak davul zurna eşliğinde yapılan kuşak güreşi, Türklerin tarih boyunca sürdürdüğü güreşlerden biridir

7 TÜRKLERDE SPOR Osmanlılar zamanında padişahların da güreş yaptığı ve sarayda pehlivanları himaye ettiği bilinmektedir. Aynı dönemde pehlivanların barınması ve idman yapması için güreş tekkeleri de kurulmuştur. 15. yüzyıldan başlayarak Edirne, İstanbul, Manisa, Bursa ve Üsküp’te kurulan güreş tekkeleri kendilerine ayrılan vakıf mallarıyla geçinmiştir. Osmanlı Devleti’nde Enderun ve tekke güreşçileri ile başka ülkelerden İstanbul’a gelmiş güreşçilerin padişah huzurunda yaptıkları güreşlere ise “Huzur Güreşleri” denilmiştir

8 TÜRKLERDE SPOR Osmanlı Devleti’nde, ilk güreş tekkesi Orhan Bey tarafından Bursa’da açılmıştır. Edirne’yi alan I. Murat Osmanlılardaki 2. güreş tekkesini burada açmıştır. Özellikle İstanbul’un alınmasından sonra yaygınlaşan güreşçi tekkeleri, dönemlerinin en ünlü pehlivanlarını yetiştirip himaye etmiştir. Osmanlılarda sporcu kavramı değişik sözcüklerle karşılanıyordu. Bunlardan biri de “pehlivan”dı. Bu sözcüğün kaynağı Farsça olup “pehlevan” biçimindedir.

9 TÜRKLERDE SPOR Pehlivan sözcüğü genellikle güreş için kullanılır ise de aynı kapsam içinde cirit, kılıç oynayanlar ve gürzle çalışanlar ile öteki spor dalları ile uğraşan kişiler de giriyordu. Güreşçiye “küştigir” de denilmekte idi. Pehlivan sözcüğü, daha sonraki yüzyıllarda, sadece güreşçiler için söylenir olmuştur. Pehlivan olanlar sosyal yaşamda saygın bir yer edindiği için herkes, küçük yaşlardan itibaren sürekli çalışmalarla kendisini pehlivan olarak yetiştirmeye çalışırdı.

10 TÜRKLERDE SPOR Bunlardan başarılı olanlar, yaşamlarını çeşitli yerlerde tuttukları güreşlerle kazanıyorlardı. Bu idman türü, tam bir halk sporu idi ve özellikle köylülerce çok benimsenmişti. Üstelik bu tür güreşi, boş zaman bulabildikleri her yerde yapabiliyorlardı. Güreş Osmanlılarda ve diğer devletlerde bir çeşit güçlülük simgesi olarak algılanıyordu. Dönemlerinin ünlü pehlivanlarından olan Koca Yusuf, Adalı Halil ve Kara Ahmet gibi pehlivanlar, devlet desteğiyle yurt dışına gönderilmiş, başarıları ile tüm dünyaya nam salmışlardır.

11 TÜRKLERDE SPOR Okçuluk (Kemankeşlik) Avcılık ve beslenme ile olan ilişkisinden dolayı insanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren bilinen okçuluk, Türklerin milli kültüründe, dini inançlarında ve toplum hayatında çok eski bir geleneğe sahiptir. Osmanlı Devleti döneminde okçuluk yarışmaları için özel olarak oluşturulan meydanlarda yapılan yarışmalar belirli bir kural dahilinde gerçekleştirilmiştir.

12 TÜRKLERDE SPOR Devletin birçok yöresinde yapılan ok meydanlarının en önemlisi İstanbul’un fethinden sonra Fatih tarafından yaptırılan İstanbul Okmeydanı’dır. II. Bayezid, babasının kurduğu vakfı genişleterek buraya bir tekke yaptırmıştır. Kemankeş Tekkesi adıyla da bilinen Okçular Tekkesi, mimari düzeni ve faaliyetleri bakımından klasik tekkelere benzememiş, okçulardan oluşan bir ocak niteliği taşımıştır.

13 TÜRKLERDE SPOR Fatih Sultan Mehmet’in Okmeydanı’nı atıcılara vakfetmesi ile oluşan bu alan 19. yüzyıl ortalarına kadar özenle korunarak kullanılmış, daha sonraları ise gözden düşmüştür yılında okçuluk yarışmalarının kurallarını belirlemek için yetkili ve bilgili kişiler tarafından Atıcılar Kanunu hazırlanmış, hatta İstanbul Okmeydanı’nda büyük kabza almış yani peşrev okuyla 900 geze ok atmış atıcıların isimleri atıcılar sicili denilen deftere kaydedilmiştir.

14 TÜRKLERDE SPOR Osmanlılarda kurumsal yapısı ve bağlayıcı kuralları ile modern bir spor özelliği kazanan okçuluk faaliyetleri hedef vurma (puta atışı), cisim delme (darp vurma), ve mesafeye atma (menzil atışı) olmak üzere farklı disiplinlerde gerçekleştirilmiştir. Binicilik becerisi gerektiren kabak okçuluğu da hedef okçuluğu çerçevesinde değerlendirilebilecek diğer bir disiplindir. Menzil atışı yarışmalarında derece alan okçular için taş dikme geleneğide vardır, ayrıca IV. Murat, III. Selim ve II. Mahmut gibi Osmanlı padişahlarının İstanbul Okmeydanı’nda yapılan menzil atışlarında taş diktirdikleri bilinmektedir.

15 TÜRKLERDE SPOR Okçulukta küçük kabza alma ve büyük kabza alma adında iki çeşit tören vardır. Küçük kabza alan şakird (çırak); üstadından atıcılığın tekniğini, nasıl idman yapılacağını ve bir atıcıda bulunması gereken ahlakı öğrenmeye başlar. Kendisine küçük kabza veren üstadıyla eğitimine devam eden atıcı okunu belirlenen menzilden ileri atarsa sicile yazılmaya ve “Kemankeş” unvanını almaya hak kazanarak büyük kabza almış olurdu. Bir üstattan küçük ve büyük kabza alarak menzil atmamış atıcıya hiçbir meydanda menzil attırılmazdı


"Beden Eğitimi ve Spor Tarihi" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları