Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

1. BÖLÜM HAVE NEMİ VE YAĞIŞLAR

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "1. BÖLÜM HAVE NEMİ VE YAĞIŞLAR"— Sunum transkripti:

1 1. BÖLÜM HAVE NEMİ VE YAĞIŞLAR

2 ATMOSFERDE SU İLE İLGİLİ OLAYLARI GENEL OLARAK ŞU KISIMLARA AYIRIRIZ:
1.Atmosfer nemi veya atmosferdeki su buharı 2. Sis ve bulutlar 3. Yağışlar

3 1. Atmosfer Nemi Evaporasyon (Buharlaşma) Troposferde hava hiçbir zaman kurak değildir ve daima bir kısmı az çok gaz şeklinde yani görünmeyen su buharı şeklinde su içerir. Bu su buhar şu kaynaklardan gelir: Fiziksel olarak buharlaşma ile okyanus ve denizler, kısmen de göl, akarsu ve ıslak topraklardan, Fizyolojik olarak bitkilerden terleme ile.

4 Buharlaşmayı etkileyen faktörler arasında birinci olarak sıcaklık ve direkt güneş radyasyonu gelir. Suyun fiziksel olarak değişebilmesi için oldukça fazla bir kaloriye gereksinimi vardır. Buharlaşmayı etkileyen faktörlerden ikincisi rüzgardır; bu atmosfer içersindeki nemi bir başka deyişle kuru ve nemli havanın yerleşmesini sağlar.

5 Özet olarak buharlaşma şu faktörlere bağlıdır:
Suyun sıcaklığı Nispi nem Havanın basıncı ve hareketi (rüzgar, türbülans) Buharlaşan yüzeyin genişliği ve şekli Su yüzeyinin kalınlığı Su içersindeki erimiş tuz miktarı

6 Karalar Üzerinde: Total yağış………………………………… km3 su Buharlaşma………………………………… km3 su Yağış farkı………………………………… km3/Yıl Okyanuslar üzerinde: Total yağış………………………………… km3 su Buharlaşma………………………………… km3 su

7 Mutlak Nem Birim hacimdeki havanın içerdiği su buharı miktarına mutlak nem denir veya 1 m3 hava içerisindeki su buharının gram olarak ağırlığıdır. Genellikle f harfi ile gösterilir. Pratikte mutlak nemin ölçülmesi zordur. Bu nedenle havadaki su buharı buhar basıncı olarak mm veya mb şeklinde. Pratikte 1 mm buhar basıncı 1 m havadaki 1 gr su buharına eşit olduğu kabul edilir.

8 Belli bir hacim için mutlak nem sonsuza kadar artmaz
Belli bir hacim için mutlak nem sonsuza kadar artmaz. Bu teorik olarak kritik veya maksimum basınç adı verilen bir noktada durur ki bu da F harfi ile gösterilir. Bu durumda hava doyma durumundadır ve bu eşikten itibaren su buharı sıvı hale geçer. Yani su buharı çok küçük damlacıklar şeklinde sıvı hale geçer ki bu durum bulut şekli altında görülür.

9 Nispi Nem (Bağıl Nem) Nispi nem, belirli bir sıcaklıktaki havanın içerdiği su buharının, o sıcaklıktaki bir havanın içerebileceği en fazla su buharına oranıdır. Mevcut su buharı miktarı ile doyma miktarı arasındaki farka doyma açığı denir. Pratikte doyma açığı, nispi nem olarak adlandırılır ve % olarak ölçülür.

10

11 Yazın 22,5 °C'ta su buharı derecesi içeren bir hava çok kuraktır
Yazın 22,5 °C'ta su buharı derecesi içeren bir hava çok kuraktır. Çünkü bu sıcaklıkta kritik basınç 20 m3/gr dır. Dolayısıyla f/F oranı % 30'dur. Nispi nem ekologlar tarafından psikrometre denen bir alet yardımı ile ölçülür. Bu alette biri ıslak diğeri kuru olmak üzere 2 termometre bulunur.

12

13 Nispi nem psikrometreler dışında saçlı higrometreler yardımı ile de ölçülür, insan saçı neme karşı hassastır ve nem artınca saç uzar, aksi halde kısalır. Saçlı higrometre ile nisbi nem doğrudan doğruya tayin edilir. Ayrıca nispi nemi ölçen kaydedici higrometreler de varılır.

14 Spesifik (Özgül) Nem Mutlak nem yerine, dikey hava hareketlerinden etkilenmeyen özgül nem kullanılır. Özgül nem, mevcut su buharı kütlesinin içinde bulunduğu hava kütlesine oranına denir. Başka bir deyişle 1 kg havanın kaç gram su buharı içerdiğini gösterir. Özgül nem, buhar basıncının hava basıncına bölünmesiyle bulunur.

15 Yoğunlaşma Atmosfer, doyma miktarından fazla su buharı içerdiğinde, başka bir deyişle bağıl nem % 100'ü geçince, fazla olan su buharı yoğunlaşarak çok küçük su veya buz taneciklerine dönüşür. Böylece atmosferde gözle görülmeyen su buharı görünür duruma geçerek sis veya bulutları meydana getirir. Sonuçta su buharının su veya buz haline geçmesine yoğunlaşma (kondansasyon) denir.

16 Yoğunlaşma olayı yoğunlaşma çekirdekleri adı verilen havada mevcut çok küçük partiküllerin (10-25 µ) bulunmasına bağlıdır. Yoğunlaşma çekirdekleri farklı tiplerde olup özellikle atmosferin ilk 2 veya 3 kilometresinde çok bol bulunan nötr çekirdekler adı verilen çok küçük higroskopik deniz tuzu parçacıkları, bitki artıkları (polenler), volkan külleri, çeşitli kökenli tozlar (mineral tozlar özellikle kuvartz parçacıkları) ve diğer taraftan her yerde mevcut olan ve büyük iyonları oluşturmak için nötr çekirdekleri birleştiren iyon adındaki elektrikli partiküllerdir. Küçük iyonların çapı 0,001 µ, büyük iyonlarınki ise 0,1-0,01 µ kadardır.

17 Yoğunlaşmanın nedeni atmosferde sıcaklığın azalmasına yani havanın alttan veya yükselerek soğumasına bağlıdır. Eğer çevre çok soğuk ve sıcaklık 0 °C'in altına düşmüş ise, su buharı doğrudan buz iğnecikleri haline geçer ki bu olaya süblimasyon denir.

18 Sis ve Bulutlar Sis, genellikle durgun ve kararlı hava kütleleri içindeki yoğunlaşmış olan su taneciklerinin asılı olarak kaldığı bir ortamdır veya başka bir şekilde sis, atmosferdeki su buharının çok küçük damlacıklar (40 µ) halinde yere yakın yoğunlaşması olarak da tanımlanır. Sis, yoğunlaşmış su taneciklerinin miktarı ve iriliği oranında uzağı görmeye engel olur. Havada yoğunlaşmış su tanecikleri çok ufak ve dağınık ise havada hafif bir bulutluluk olur ki buna da pus denir.

19 Sisler doğuşları bakımından kara sisleri (radyasyon sisleri), kıyı ve deniz sisleri (adveksiyon sisleri) ve yer şekli sisleri (orografik sisler) olarak üç kısma ayrılabilir. İç Anadolu'da sonbahar ve kışın görülen kara sisleri sıcaklık terslemesi sonucu dikey hava hareketlerine engel olduğu için su buharı, havanın alt katlarında toplanır ve çok nemli olan hava, soğuk toprak yüzüne dokununca yoğunlaşarak sis meydana gelir. İç Anadolu'da görülen kara sisleri özellikle sonbaharda açık ve durgun havada, yerden sıcaklık kaybının yani radyasyonun çok olduğu zaman gerçekleşir.

20 Kıyı ve deniz sislerinin oluşumunda, nemli ve ılık hava kütlelerinin yatay hava hareketleri sonucunda (adveksiyonla) soğuk kara parçaları üzerine gelmesiyle oluşur. Yer şekli sislerinin oluşumunda ise yatay hareket eden havanın yer şekline bağlı olarak yükselip soğuması neden olmaktadır. Sis olayının ulaşım üzerine çok büyük etkileri vardır. Trafiği fazla olan meydanlarda sisi dağıtmak için ya hava ısıtılır ki bu çok pahalıdır, ya da içine hidroskopik bir madde olan kalsiyum klorit serpilir. Son yıllarda sisin dağıtılması için ultrasonik ses dalgalarından yararlanma deneyleri yapılmaktadır.

21 Bulutlar görünüşlerine ve yüksekliklerine göre sınıflandırılır:
Çevresi ve çapı tayin edilemeyen bulutlara tül şeklinde bulutlar denir. Altı ve üstü belirli olan fakat kenarları bulunmayan bulutlara örtü veya tabaka (stratus) bulutları denir. Çevresi çok belirli ve şekilli olan bulutlara küme şeklinde (kümülüs) bulutlar denir.

22 Yağışlar Bazı araştırmacılar yağışın yıllık önemini göz önüne alarak iklim sınıflamaları yapmışlardır. Örneğin yıllık yağışı 120 mm den az olan yerler çöl, mm arasında olan yerler kurak, mm arasındaki yerler yarı-kurak, arasında olan yerler orta derecede nemli, mm arasında olan yerler de çok nemli olarak nitelendirilir. Yağışlar genellikle bulutlardan meydana gelirler. Fakat bütün bulutlar yağış getirmez. Yağışın olabilmesi için nemli hava kütlelerinin yükselerek soğuması gerekir. Bulutları meydana getiren damlacıkların çapı genellikle µ'dur. Yağışı meydana getiren taneciklerin çapı ise 0,5 mm (500 µ) - 3 mm (3.000 µ) arasında değişir.

23 Yağışın Oluş Mekanizması
Genellikle bulutlar içindeki su tanecikleri 0°C'ta donmaz ve sıvı halde bulunur (sürfüzyon yani aşırı ergime durumu). Sıvı durumu - 20 °C'a kadar devam eder. Bu sıcaklıkta kaygan buz veya kristal çekirdekleri mevcuttur. Bulutun orta ve üst kısmında genellikle buz kristalleri mevcuttur. Yukarıda belirtilen 0,5 mm ve daha büyük bir ağırlığa erişen taneler, dikey hava hareketlerine daha üstün geldiklerinden yere doğru düşerek yağışı oluşturur. Tanecikler yere düşerken eğer atmosferin alt kısmı soğuk ise kar, sıcak ise yağmur şeklinde düşer.

24 Birçok yağmur bulutunun üst kısmında sıcaklık 0 °C'ın altındadır
Birçok yağmur bulutunun üst kısmında sıcaklık 0 °C'ın altındadır. Bununla birlikte sıcak bulutlar (0 °C'ın üzerinde olanlar) çok fazla yağış bırakırlar. Bu durumda, buz kristalleri gibi, büyük higroskopik (su çeken) tuz çekirdeklerinin önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Suni yağmur yağdırmak için şu yol takip edilir: bulutun üzerine karbon karı veya gümüş iyodür ya da su çeken partiküller atılır; bu partiküller de yağışı başlatır.

25 Bulutlardan özellikle kümülo-nimbus tipinde olanlar iri taneli yağmur bırakırlar. Buna karşılık alto-stratüs ve nimbo-stratüs bulutları ince taneli yağmur bırakırlar. Bir bulutta su taneciklerinin boyu çok değişiktir ve bunların düşme hızı da çok farklıdır. Bulut yeterince kalın olduğunda büyük tanecikler daha hızlı, küçük tanecikler ise daha yavaş düşer. Buluttaki su taneciklerinin birleşmesinde ve irileşmesinde yere düşerken meydana gelen çarpışmalar yanında taneciklerin (+) ve (-) elektrik yükleri de yardımcı olur.

26 Özellikle kümülo-nimbus gibi dikine gelişen ve çok hızlı hareket eden kalın bulutlarda iri tanecikler oluşur ve yağmurun şiddeti fazla olur. Özellikle sağanak yağışlarda, tanelerin düşüş hızları irilikleri oranında olduğundan, önce çok iri tanelerle yağmur başlar ve çişe halinde ince yağmurla sona erer.

27 Yağışın Ölçüm Şekilleri ve Yağış Gözleme Aletleri
Yağış iki yüzyıla yakın bir zamandan beri plüviometre adı verilen yağış ölçerlerle ölçülmektedir (şekil 20). Dağlarda kullanılan plüviometreler 12 aylık yağışı toplayacak şekilde daha büyüktür. Bunlara totalizatör denir (Şekil 21). Büyük meteoroloji istasyonlarında ise plüviograf adı verilen yazıcı yağış ölçekleri kullanılır.

28

29 Yağış Biçimleri Yağış biçimleri daha çok yeryüzünde aşırı soğumalarla suyun yoğunlaşması sonucu meydana gelen çiy, kırağı ve kırç şekilleridir. Çiy, daha çok gündüz sıcak gece de serin veya soğuk olan sonbahar mevsiminde görülür. Böylece gece sıcaklık kaybı nedeniyle aşırı derecede soğuyarak yere değen hava yoğunlaşır ve soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları oluşturur ki buna çiy adı verilir. Çiy oluşumu için gündüzün havanın mutlak nemini arttıracak oranda sıcak olması gerekir ki gece yer soğuyunca yoğunlaşsın. Ayrıca havanın açık ve durgun olması gerekir. Çiy olayı daha çok karasallığın arttığı bölgelerde görülür.

30 Kırağı, oluşumu çiye benzemekle birlikte, ondan farkı soğuyan yeryüzünde yoğunlaşmanın su yerine çok ufak ve ince buz kristalleri şeklinde olmasıdır. Tabiatıyla bu koşullarda yoğunlaşmadan çok süblimasyon olayı vardır. Kırağı olması için gece sıcaklığın 0 °C'ın altına düşmüş olması gerekir. Kırç, kırağa benzer bir olaydır, ancak kristaller burada cisimlerin üzerinde beyaz bir örtü halinde olup köşeleri kalındır. Kırç, kırağıdan farklı bir şekilde meydana gelir. Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan sis uzun süre bir yerde kalırsa bu durumda yağış halinde dönüşemez ve soğuk cisimlere çarpan tanecikler hemen buz haline geçerek kırç'ı oluşturur.

31 Kar, halinde yağış coğrafi bakımından özellikle yüksek enlem derecelerinde ve dağlarda önemli olmaktadır. Ancak kutup bölgelerine yaklaştıkça kar yağışı azalır. Örneğin Grönland'a yılda 120 mm dolayında kar yağar. Genellikle orta enlem derecelerinde sıcaklık fazla düşük olmadığı için ve mutlak nem de fazla olduğundan kar miktar olarak fazladır. Bu karın sıcaklığı erime noktasına yakın olduğu için düştüğü yeri ıslatır ki buna yaş kar denir ve bıraktığı su miktarı da fazladır. Çünkü kar taneleri büyüktür ve kolaylıkla erir. Halk dilinde bu yağışlar lapa lapa kar yağışı olarak adlandırılır. Yoğun kar yağışı özellikle sıcaklık 0 °C dolayında veya bunun biraz altında olduğu zaman gerçekleşir.

32 Buna karşılık güney Grönland, Norveç'in kuzeyi, yüksek dağ zirveleri ve kutup bölgelerinde hava çok soğuk ve mutlak nem çok az olduğundan kar yağışı azdır ve 1 mm'den ufak iğneler şeklindedir. Bu çeşit kar kolay erimediği için düştüğü yeri ıslatmaz. Onun için bu tür kara kuru kar adı verilir. Çok soğuk kış günlerinde bu çeşit karı ülkemizin bazı yerlerinde de görmek mümkündür. Kışın ılıman bölgelerin dağlık bölgelerinde fazla kar yağışları sıcaklığı yumuşatabilir ve hava nemli ve yumuşak hava nedeniyle, alt seviyeler yağmurlu, yüksek kısımlar kar yağışlı olur. Buna karşılık orta yüksekte dağlara sahip oseyanik bölgelerde ilkbaharda ve Akdeniz'in dağlık bölgelerinde kışın yağan kar havayı soğutur.

33 Karlı günlerin sayısı dünyada değişiklik göstermektedir
Karlı günlerin sayısı dünyada değişiklik göstermektedir. Örneğin Kanada'da 100 gün, Alpler'de 150 gün, Massif Santrallar'da 50 gün, Doğu Anadolu'da gündür. Karın en belirgin özelliği bir kar örtüsü meydana getirmesidir. Fakat meydana gelen kar örtüsünün kalınlığı her yerde aynı olmaz. Özellikle kar yağışı sırasında rüzgar kuvvetli ise bu durumda kar bir yerden diğer bir yere sürüklenir ve çukurları doldurur. Böylece çukur yerlerde kar kalınlığı fazla, dik yamaçlarda ise yok denecek kadar azdır. Kar örtüsünün kalınlığı düz yerde birikmiş olan yerlerden cetvelle birkaç ölçüm yapılmak suretiyle ortalaması alınır.

34 Dünyanın büyük bir kesiminde kar örtüsü geçicidir
Dünyanın büyük bir kesiminde kar örtüsü geçicidir. Ancak yüksek enlem derecelerinde yani kutup bölgelerinde ve yüksek dağ kütlelerinde kar bütün yıl süresince kalır. Aslında kutup bölgelerinde kar kalınlığı fazla değildir. Dağlarda ise her yıl yağan karlar kalın tabakalar oluşturur. Karın erimediği yani devamlı kaldığı yerler daimi kar sınırını meydana getirir. Daimi kar sınırının oluşmasını sağlayan faktörler arasında güneşlenme, rüzgar, yön, topografi ve dayandığı anakaya belirtilebilir.

35 İç Anadolu'da karın kalma süresi gün Doğu Anadolu'da ise bir ayı geçer. İklimsel olarak daimi kar sınırının tespiti de oldukça zordur. Bu sınır genellikle güneşten korunmamış olan yatay yüzeylerde erimenin sona erdiği yerler olarak alınır. Daimi kar sınırı genellikle özel bir durumdur. Bu sınır ekvator bölgelerinde oldukça yüksektir. Örneğin Yeni Girne'de m, kurak And dağlarında ise metredir. Orta enlem derecelerinde örneğin Alp dağlarında güney yamaçlarda, ki bu yamaçlarda kar yağışı fazladır, ile metre, Doğu Kafkaslar'da ise metredir.

36 Dolu, genellikle dikey hava hareketleri sonucu çok hızlı bir şekilde hareket eden kümülo nimbus bulutlarının serin-sıcak bölgelerde meydana getirdiği bir yağış şeklidir. Özellikle ilkbaharda alttan ısınma ile oluşan kümülo nimbus bulutları çok çabuk yükselir. Dolunun bitkiler üzerine çok büyük zararları olmaktadır. Özellikle ülkemizde ilkbahar aylarında meydana geldiği yerlerde meyve ağaçlarına, kültür arazilerine ve bağlara çok fazla zarar vermektedir.

37 Yağışların Oluş Şekilleri
Atmosferde yağışlara neden olan dikey hava hareketlerinin nedenlerini başka bir deyişle yağışların oluş şekillerini üç kısımda özetlemek mümkündür: Konveksiyon (Yükselim) Yağışları, Orografik (Yer Şekli) Yağışları, Cephe (Alçak Basınç = Siklon) Yağışları.

38 Konveksiyon Yağışları: Kararsız hava kütlelerinde, alttan ısınan hava, eğer yeteri kadar nem de varsa, güçlü dikey hava hareketleriyle yükselerek kümülo-nimbus bulutlarını oluşturarak, sağanak halinde yağışları meydana getirir. Başka bir deyişle bu çeşit yağışlar, kara parçası ile atmosferin üst tabakaları arasında belirli bir sıcaklık farkı varsa meydana gelir. Yurdumuzda bu tip yağışlara İç Anadolu'da rastlanır. İlkbahar ve yaz başlarında İç Anadolu'da toprak öğleden sonra fazla ısınması sonucu kuvvetli konveksiyonel yağışlar oluşur. Halk arasında bu tip yağışlara kırk ikindi yağışları denilmektedir.

39 Aslında konveksiyonel yağışlara ekvator bölgelerinde (Brezilya'da Amazon bölgesi, Afrika'da Kongo) yıl boyunca rastlanır (ekvator tipi yağışlar). Orta enlemlerde görülen konveksiyonel yağışlar dar alanlarda, güçlü fakat kısa sürelidir. Bazen bulut patlamasına (1 saatte 100 mm yağış) neden olurlar. Bu nedenle genellikle faydalı olmakla birlikte, şiddetli olduğu zaman ekilmiş tarım arazilerine zarar verirler.

40 Orografik (yerşekli) Yağışlar: Bu şekil yağışların meydana gelebilmesi için sıcak ve nemli hava kütlelerinin yatay hava akımlarına bağlı olarak bir dağ silsilesine çarpması sonucu, dağın eğimine bağlı olarak yükselerek yoğunlaşmasıdır. Orografik yağışların en belirgin özelliği: Bu yağışlar özellikle denizden karaya esen rüzgarların kıyıya paralel yüksek dağlara çarpması sonucu rüzgara dönük yamaçlara önemli yağış bırakır. Diğer yamaçlar tümüyle kuraktır. Bu durum her enlem derecesinde görülen bu yağışlara en iyi örnek Karadeniz bölgesidir. Özellikle yaz mevsiminde Kuzey Anadolu'nun denize bakan kuzey yamaçları, İç Anadolu'ya bakan güney yamaçlarına oranla çok fazla yağış alır.

41 Aslında deniz kenarlarında yağışın gerçekleşebilmesi için çok fazla yüksekliğe gerek yoktur. Alçak tepeler üzerinde yükselen nemli sıcak hava buralara çarptığı zaman yağış meydana gelir. Orografik yağışlar rüzgarın esme durumuna uygun olarak dönemli veya sürekli olabilir, yani belirli bir zamanı yoktur. Dünyanın en yağışlı bölgeleri yerşekli yağmurları olan yerlerdir, Havai adaları, Brezilya'nın ve Madagaskar'ın doğu kıyılar, irlanda, İngiltere, Güney Norveç, Himalaya Dağları orografik yağışı, fazla olan yerlerdir.

42 Cephe (siklon = alçak basınç) Yağışları: Orta enlemlerde ve yurdumuzda görülen yağışların başlıca nedeni buralarda bulunan gezici alçak basınçlardır; cepheler aylara ve mevsimlere göre batıdan doğuya doğru hareket ederler ve yağış getirirler. Alçak basıncın sıcak ve soğuk cepheleri farklı şekilde yağış verirler (cephesel yağışlar, frontal yağışlar). Alçak basınç merkezinden güney-güneydoğuya doğru uzanan sıcak cephe boyunca, arkadan gelen sıcak ve hafif hava, soğuk ve ağır hava üzerinde sürünerek yükselir ve geniş alanlarda normal yağışlara neden olur.

43 Orta enlemlerde görülen alçak basınç yağışlarının etki alanı yazın kuzeye, kışın güneye uzanır. Böylece kışın ülkemizin büyük bir bölümü alçak basınç yağışlarının etki alanına girerek oldukça bol yağış alır. Türkiye'nin yerşekli yapısı da bu tip yağışları arttırıcı etki yapmaktadır.

44 Yağış Miktarını Etkileyen Faktörler
Yükseklik Denize uzaklık ve yakınlık Yerşekli

45 Yükseklik; belirli bir yüksekliğe kadar çıkıldıkça yağış artar fakat bu yükseklikten sonra yağış birden kesilir. Örneğin Toros dağlarında genellikle metrede yağış ile mm iken bu yükseklikten sonra birden azalır ve mm'ye düşer. Bu durum bitki örtüsü üzerine de etki yapar ve bunun sonucu belirli bir yükseltiden sonra orman vejetasyonunun yerini step vejetasyonu veya yüksek dağ Akdeniz vejetasyonu alır. Yükseklikle yağışın artışı bölgelere göre değişir. Bu değer 100 metrede mm arasındadır.

46 Yükseklikle yağışın artma oranını yerel koşullara göre belirtmek için aşağıdaki formül kullanılır: rh = ro + (5,4 x h) ro: Alçaktaki istasyonun bilinen yağışı (mm olarak) h: iki istasyon arasındaki yükseklik farkıdır. rh: Yüksek yerin bulunacak yağış miktarı (mm olarak)

47 Örnek: Amanos Dağlar’ının batı yamacında: Yarpuz : 980 m yükseklik ve mm yağış Osmaniye : 120 m yükseklik ve 770 mm yağış = 860 m; = 330 mm; 3.300: 860 ~ 0,40 mm Buna göre Amanos dağlarının batı yamacında 100 metrede yağış artışı yaklaşık 40 mm'dir.

48 Yağış Rejimi ve Çeşitleri
Yıllık yağış miktarının aylara ve mevsimlere göre dağılış şekline yağış rejimi adı verilir. Yıllık yağış miktarı mevsimlere göre nasıl dağıldığını göstermemektedir. Halbuki bitkiler açısından yıllık yağış miktarı kadar bu yağışın mevsimlere dağılışı da çok önemlidir. Böylece bir yılda hangi mevsimin veya mevsimlerin yağışlı ve kurak geçtiği bilinmiş olur. Yağış rejiminin bilinmesi, ekonomik alanda da bir çok faydalar sağlar (tarım, barajların dolması, sulama gibi).

49 Bir yılda dört mevsim olduğuna göre yağış rejimi, her mevsimin baş harfi alınarak oluşturur:
K : Kış (Aralık, Ocak, Şubat) İ : İlkbahar (Mart, Nisan, Mayıs) Y : Yaz (Haziran, Temmuz Ağustos) S : Sonbahar (Eylül, Ekim, Kasım) Yağış rejimi belirli koşullar altında meydana geldiği için her yıl aşağı yukarı aynı bir gidiş gösterir. Yağış rejiminde iki maksimum ve iki minimum devre bulunur: bunlar: M1, M2 ve m1, m2 gibi büyük M ve küçük m harfleri ile gösterilir.

50

51 Mevsim ve Nispi Yağış Emsalinin Bulunması
ANGOT'ın koyduğu prensiplere göre, araştırılan yerde yılın tümüne göre yağışlı mevsimlerin ya da ayların özelliği ortaya konabilir. Örnek olarak Antakya'yı alalım. Burada her mevsimin aldığı yağış miktarı, yıllık yağış miktarına bölünerek, yıllık yağışın mevsimlere hangi oranda dağıldığı bulunur.

52 Şekil 25. Çeşitli yağış tipleri
Şekil 25. Çeşitli yağış tipleri. Düz çizgi ile gösterilen tipik Akdeniz, III numaralı oseyanik, IV. Numaralı karasal ve I ile IV numaralı olanlar ara rejimleri göstermektedir.


"1. BÖLÜM HAVE NEMİ VE YAĞIŞLAR" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları