Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İDİL (VOLGA)BULGAR HANLIĞI

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İDİL (VOLGA)BULGAR HANLIĞI"— Sunum transkripti:

1 İDİL (VOLGA)BULGAR HANLIĞI
(VII –XV YY.)

2 İdil( Volga) Bulgar Devleti, Büyük Bulgar Devletinin yıkılmasıyla İdil bölgesinde kurulan Bulgar devletidir. İtil Bulgar Devleti ilk Bulgar devleti olarak bilinen Büyük Bulgaryanın Hazarlara mağlup olup (640) dağılmasıyla ortaya çıkmış bir devlettir. İlk bağımsız Türk-İslam devleti olan İdil (Volga) Bulgar Hanlığı ismi, İtil/Volga nehrinin orta havzasında kurulması ve bu nehrin o bölgede ki söylenişi İdil olmasından dolayı denmiştir.

3 İdil/Volga Bulgarlarıyla ilgili araştırmalar henüz bitmediğinden dolayı haklarında fazla bilgiye sahip değiliz. Bunlar hakkındaki bilgilerimiz, kısmen Bizans, Rus ve İslam kaynaklarında oldukça dağınık biçimde yer alan kayıtlardır. Bunlar hakkında İslam kaynakları arasında en meşhur olan İbn Fadlan’ın Rıhle adlı risalesidir. O Abbasi halifesi tarafından Bulgarlara gönderilen heyetin içinde yer alarak, onlar hakkında gördüklerini yazmıştır.

4 İdil/Volga Bulgar Hanlığı
Bulgarlar, 7. yy.’ın sonu ile 8. yy.’ın başlarında İtil/Volga’daki bugünkü bölgeye gelmişler ve yerli halk Fin-Ugorları ve M.S. III. Yy.’dan beri burada bulunan çeşitli Türk topluluklarını yönetimlerinde birleştirerek çevreyi Türkleştirmişler ve İtil/Volga Bulgar Devletini kurmuşlardır.

5 İdil/Volga Bulgar Hanlığı’nın siyasi sınırları devamlı değişiklik göstermiş ise de en geniş döneminde Ural dağlarından Oka nehrine kadar uzanmıştır. Volga Bulgarları kuruluştan itibaren sadece vergi ödemek hususunda Hazarlara bağlı kalmışlardır. Buna karşılık iç ve dış ilişkilerde tamamen serbest hareket etmişlerdir.

6 Bulgarlar coğrafi konumları sebebiyle ticarete büyük önem vermişlerdir
Bulgarlar coğrafi konumları sebebiyle ticarete büyük önem vermişlerdir. Bulgar tacirleri Hazar ülkesi, Harizm ve Samani ülkelerinde İslam tacirleriyle, Bulgar bölgesine gelen Harizmli tacirler arasındaki ilişkiler sebebiyle aralarında İslam dini ve kültürü yayılmaya başlamıştır. İdil Bulgar Devleti İslam devleti olarak kurulmasına rağmen İslam’ın başı olan Bağdat halifeliği tarafından tasdik edilmemişti.Yani İslam devleti olarak tanınmamıştı.

7 Bu sırada Bulgar hanı Şelkey ölmüş yerine oğlu Almuş geçmiş ilk iş olarak da Bağdat halifesi tarafından İdil Bulgar Hanlığının İslam devleti olarak tanınması için (920/921) Abdullah Baştu Hazari’yi halifeye elçi olarak göndermiştir.

8 Bu arada elçinin gönderildiği dönem Abbasi hilafetinin güç kaybederek parçalanmaya başladığı bir dönem olduğundan otoritesinin uzak bir yerde kabul edilmesi onlar için çok önem arz etmiştir. Almış gönderdiği elçi ile İslam’ı kabul ettiklerini bildirerek halifeden bölgelerinde dini öğretecek muallimler, ayrıca cami, mescit ve kale yapımında yetenekli elemanlar göndermesini istemiştir.

9 Abdullah Baştu’nun bu istekleri halife tarafından olumlu karşılanmış ve Sevsen er-Rassî başkanlığında bir elçilik heyeti gönderilmiştir. Bağdat’tan hareket eden bu heyette bir fakih, bir İslam hukuku uzmanı, bir öğretmen, iki vaiz, mollalar ve tacirler bulunmaktaydı.

10 Heyet 11 Safer 309/21 Haziran 921’de yola çıkmış 12 Muharrem 310/12 Mayıs 922’de Bulgar’a ulaşmış. Halifenin gönderdiği mektup ve hediyeler takdim edilmiş. Zaten İslamiyet’i kabul eden Bulgarlar, bölgede İslamiyet’in hızla yayılmasına da vesile olmuşlardır.

11 Sonuç olarak İslamiyet'in idil Bulgarları tarafından kabulü İdil Bulgarlarının siyasi hayatında büyük değişimler meydana getirmiş: Uluslar arası alanda İslam devleti statü kazanmış. İdil Bulgar yöneticisinin statüsü değişti. Tüm Müslümanların başı olan halife tarafından tanınan İslam devletinin hükümdarı olmuştur. Yargı sistemi artık Kur’an ve Hadisleri referans almaya başlamışlardır. İdil Bulgar sancağı diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi üzerinde bir hilal olan yeşil bir bayrak olmuştur.

12 Daha sonra İdil/ Volga Bulgar Hanlığı XIII
Daha sonra İdil/ Volga Bulgar Hanlığı XIII. yy’ın ortalarına doğru Moğollara mağlup olarak Altınordu’ya bağlandı. 1237’de Moğollar, Bulgarlara saldırarak şehir ve köylerini yıktılar. Bu saldırıda mescit, cami, hamam ve diğer yapılarıyla nüfuslu Bulgar şehri büyük zarar gördü. Bundan sonra Altınordu Hanlığına bağlanan Bulgarlar, kendilerini yeniden toparlamaya başlasalar da eski günlerine dönemediler.

13 DEVLET TEŞKİLATI Devlet teşkilatı konusunda kaynaklarda neredeyse hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Ancak başta bir hükümdarın bulunduğu, onun adına para basıldığı ve hutbe okunduğu kesindir.

14 İbni Fadlan, Rıhle’sinde Bulgar halkının ve hükümdarın örf ve adetlere bağlı, riayetkar olduklarını belirtir. Hükümdar halka verdiği güvenden dolayı yanına koruma almaksızın çarşıda tek başına dolaşabiliyordu. İbn Fadlan Rıhle’de, Bulgarların bazı örf ve adetlerinden de haber vermiştir. Onun ifadelerine göre; resmi kabullerde hükümdarın yanında karısı da bulunurdu. Cinayet, fuhuş ve hırsızlığın cezası ölümdü. Veraset usulü İslamî kaidelere uygun değildi. Erkek çocuğu dedesi büyütür, ölen babaya çocuklar değil, kardeşi varis olurdu.

15 İKTİSADİ HAYAT Bulgarlar büyük çapta yerleşik hayata geçmiş bir toplum olduklarından, verimli ve uygun iklim bölgelerinde yaşayarak tarıma önem vermişler ve usta çiftçiler yetiştirmişlerdir. Bunlar özellikle buğday, arpa, akdarı, mercimek ve bezeyle ekimini çok iyi biliyorlardı. Bahçıvanlık ve sulama işlerinde ileri seviyede olup, ziraattaki üstün bilgileri sayesinde kıtlık yıllarında Ruslara hububat vermişlerdi. Dericilik ve kürkçülükte de önemli bir mesafe kaydeden Bulgarlar, bulgarî adı verilen meşin ve derilerle meşhur olmuşlardır.

16 Arkeolojik kazılardan Bulgarların seramik ve maden işlemede de ileri oldukları ortaya çıkmıştır.
Kuyumculukta da ileri seviyede olan Bulgarlar, İsveç’e kadar bütün Batı Slavlarına bu alanda etki etmişlerdir. Kuzey bölgelerini, Hazar Denizi, İran, Kafkaslar, Türkistan ve Orta Asya’ya bağlayan büyük kervan yolları üzerinde bulunduğundan Bulgarlar, zenginlik ve ulaşım açısından da jeopolitik bir öneme sahiptiler. Bulgarlar, baştan itibaren bundan faydalanmak için şehirler kurmuşlar ve bölgenin tacirleri olarak tanınmışlardır.

17 Ayrıca Bulgar ülkesi yabancı tacirlerle karşılaşıp mallarını önceleri kürk, sonra dirhem daha sonraları da gelişen ticarî ilişkilerle birlikte İslam ülkelerinden getirilen gümüş dirhemlerle satmışlardır. Böylece bölge Avrupa ve Asya’nın en büyük ticaret merkezlerinden birisi olmuştur.

18 KÜLTÜR VE MEDENİYET Bulgarlar, kısmen yarı göçebe, büyük çapta da yerleşik hayata geçmiş olan, gelişmiş ziraat yapan, bunun sonucunda köyler ve şehirler kurmuş, ticareti geliştirmiş, hem İslam hem de diğer milletlerle sıkı ilişki içerisinde bulunan Doğu Avrupa’da Türk-İslam kültürünün temsilcisi olmaları yanında yüksek bir kültür ve medeniyete de sahip olmuşlardır. Bir çok alanda Ruslardan üstün seviyede olan Bulgarların, tarih yazarları, doktorları, heyet (astronomi) bilenleri olduğu, bulgarî mahlaslı çok sayıda bilim adamına rastlanması, onların kültür ve medeniyet alanında ileri olduklarını göstermiştir.

19 Tam olarak bilinmese de Bulgarların dillerinin Onoğuz veya Oğuz Türkçesi olduğu belirtilmektedir.
En önemlisi Bulgar olan Suvar, Biler, Gökte-Tav, Etreç, Züye, Tokşın, Kermençük ve İşbol gibi çok sayıda ilim beşiği şehirleri bulunmaktaydı. Bulgarlar, mimarî alanda Han Camii, Doğu Türbesi, Aksaray, Karasaray, Küçük Minare, Han sarayları gibi eserler bırakmışlardır.

20 SONUÇ İdil/Volga Bulgarlarının, bölgede bulunan çeşitli Türk ve yerli unsurları birleştirerek önemli bir devlet kurduklarını görüyoruz. İslam ordularıyla doğrudan temasları olmadan, ticarî ilişkiler yoluyla öğrendikleri İslamiyet’i kabul etmişler ve ilk bağımsız Türk-İslam devleti vasfını kazanmışlardır.

21 Bu slayt Prof. Dr. Nesimi Yazıcı’nın «İlk Türk-İslam Devletleri Tarihi» Kitabı esas alınarak hazırlanmıştır.


"İDİL (VOLGA)BULGAR HANLIĞI" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları