Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanDilara ALKAN Değiştirilmiş 7 yıl önce
1
MÜZİK PERFORMANS ÖDEVİ AD:DİLARA SOYAD:ALKAN SINIF:9-C NUMARA:49
2
Mustafa Yesâri Âsım; Osmanlı fütûhatı sıralarında, Konya bozkırlarından Rumeli’ye göç eden, aynı zamanda Konyar da denilen göçmenlerden, Şeyh Ömer nâmı ile mâruf, Kitâbe-i Seng-i Mezar, üstadı ve tarih düşürme hususunda ehil bir mürşidin torunu olan Berkofçalı Ömer Lütfi’nin oğludur. Şeyh Ömer, kitâbeleri sol eliyle yazdığından Yesârî’lik bu suretle Mustafa Âsım’da da tecelli etmiş bulunuyor. Şeyh Ömer Efendi Kosova bölgesindeki Prizren kentine yerleşti ve burada ileride kendi adıyla anılacak, yolu Nakşibendî olan bir tekke kurdu. Torunu Ömer Lütfi, bir müddet sonra aileden ayrılarak, Tuna’nın kuzeyinde küçük bir Türk kasabası olan Berkofça’ya yerleşti. Burada uzun zaman kaldığından, daha sonraları Berkofçalı Ömer Lütfi Efendi olarak anılacaktır. Doksanüç harbi de denilen Osmanlı-Rus savaşı [1293 (1877-78)] başlayınca Ömer Lütfi Efendi Berkofça’yı terkederek Makedonya bölgesindeki Drama’ya yerleşti. Drama’da o zamanlar aile hüvviyetleri Dramalılarca Hacı Yaşarlar olarak bilinen en büyük Türkoğulları lakabıyla anılan Ahmed Ağa ve eşi Kafesli Emine Hanım’la tanışarak, bu ailenin kızları Zübeyde Hanım’la Nevrokop’ta evlendi. Mustafa Âsım bu evlilikten olan sekiz çocuğun altıncısıdır. Nâci ve Râci adlı kardeşler daha evvel çocuk yaşlarında ölmüşlerdir. Diğerleri büyüklük sırasına göre Mehmet Tevfik, Emine Hamdiye, Mahmud Remzi, Mustafa Âsım, Fatma Bahriye ve Muharrem İhsan’dır.
3
Mustafa Âsım 1314 (1896) 6 Ağustos Çarşamba günü Drama’da Namazgâh mahallesinde dünyaya geldi. İlk gittiği okul üç sınıflı Nazîfî mektebi 1323 (1905), daha sonra Beykonağı Rüştüyesi (ortaokul) 1326 (1908) dır ve Nihayet Yeni İdâdi’ye (lise) 1328 (1910)’da giderek oradan mezun olmuştur. Küçükten beri sesi güzel olduğundan mektepte ezan okumuş, sonra İzmir Akhisar’ı imamlarından olan dayısı Hacı Hafız Mehmed Efendi ile hıfza da çalışmıştır. 1912 Balkan Harbi başlayınca memleketin düşman işgaline uğramasına bir iki gün kala 12 Ekim’de El Mahrusâ vapuru ile Türkiye’ye göç ederek ilk olarak Adapazarı’na yerleşmişler ve burada sekiz sene kalmışlardır. Adapazarı’nda ailece otel işletmişlerdir. Daha sonra 1920 İstiklal Harbi’nde milli kuvvetler Adapazarı’na gelip otele el koyunca (kazandıktan sonra ödemek kaydıyla) senet vermişlerdir. Mustafa Âsım Adapazarı’nda bilfiil mûsıkîye başladı. İlk olarak bağlama, daha sonra o zamanlar dokuz telli de denilen divan sazı çaldı. Ve nihayet iki sene sonra ud’a heves ederek bu sazda karar kıldı. Nota husûsunda, Adapazarı Rehber-i Terakki Mektebi öğretmenlerinden Recâi Bey ve Bando mûsıkî muallimi Mızıkalı Hikmet Bey isimli zatlardan faydalandı. Kendi gayretleriyle de mûsıkîye ait bilgileri, sağlam temellere oturtarak kazanmasını bildi.
4
Babası mûsıkî ile uğraşmasına karşı idi. Nitekim birkaç defa ud’unu kırmıştı. Bunun üzerine bir müddet eve gelmeyen Âsım daha sonra ud’unu pencereden annesi veya kardeşlerine verip, kendisi kapıdan ud’suz girmeye başladı. Babası duymasın diye yüklük denilen o zamanki büyük gömme dolapta çalışıyor ve hatta sesi boğsun diye ud’un teknesine bez bağlıyordu. Ud’u sol eliyle çalar ve telleri değiştirmeden gerdâniye teli yukarı gelecek şekilde tutardı. Adapazarı’nda ilen Millî Mücadele’de Sakarya civarı Geyve dolaylarında Milli Kuvvetlerde Çerkez Etem’in yanında çeteci olarak vazife görmüştür. Daha sonra Antalya’ya geçerek bir yıl orada kaldı. Antalya’da Loid Triestino adlı bir İtalyan gemi acentesinde 1917’de İstanbul’a ailesinin yanına döndü. 1923’te İzmit’de Mâliye memurluğu yaptı. Tekrar İstanbul’a dönen Âsım, Fatih’te Muallim İsmail Hakkı Bey’in muâvini İzzeddin Hümâyî Bey’in de bulunduğu bir grupta mûsıkî çalışmalarını sürdürdü.
5
1929 yılı Mustafa Âsım için bestekârlığa ilk adım yılı oldu ve üç eser birden aynı zamanda doğdu; yâni bu üç eser, evlatlarım dediği eserlerinden ilk üçüz evlatlarıydı. Bunlar: Kürdîli Hicazkâr makamından Kedersiz hiç coşar ağlar, taşar mı kalb-i nâşâdım Sabâ makamından Zavallı kalbimi dinle, sana figân eylesin bak Nevâ makamından Geçer her gün bir şirin kız buradan mısraları ile başlayan şarkılardı ve besteler besteleri takip etti.
6
1930’da eserleri için Colombia plak şirketiyle anlaştı. O zaman henüz soyadı kanunu çıkmadığı için annesi tarafından gelen Büyük Türkoğulları lakâbı dolayısıyla ilk plaklarda ismi Mustafa Âsım Türkoğlu diye geçti. Daha sonra soyadı kanunu çıkınca Türkoğlu soyadı olarak başkaları tarafından alındığı için ailece soyadları ARSOY olarak tescil edildi ve lakabı olan Yesârî de nüfusuna geçti. 1933’te ehl-i vukuf (bilirkişi) olarak Yunanistan’a gitti. 1938’de Batı Müziğinde bilgisini ilerletmek ve çok sevdiği çigan müziğini yerinde dinlemek maksadiyle Romanya’ya (Bükreş) gitti. Burada üç ay kalarak genişlemiş mûsıkî ufku ile yurduna döndü. 1949’da Zehra Altuğ ile ilk evliliğini yaptı. Fakat kendi tâbiriyle, sanat hayatını kısırlaştırdığı gerekçesiyle 1954’te tek celsede bu evliliği bitirdi. Bu arada besteler ve plaklar devam etti. Arkadaş gruplarıyla bir iki turneye de udî olarak iştirak etti. Vâki olarak muhtelif sahne tekliflerini gönül yapısına uygun bulmadı ve hep reddetti. 1963’te otuz üç sene sonra Colombia plak şirketiyle beraberliğine son verdi. 1975’te İzmir Radyosu’na üslûb dersleri için davet edildi ve kısa bir müddet oradaki stajyerleri eğitti. 1977’de elli senelik gönül bağı olan Sûzan Arsoy ile evlendi. 1991’de Devlet Sanatçısı ünvanı aldı. 18 Ocak 1992’de gece yarısı, ömrü boyunca hiç hasta yatmadan ve son anına kadar çalışarak geçirdiği dünya hayatına veda etti.
7
KAYNAKÇA www.google.com.tr
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.