Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
FATİH VE SÜLEYMANİYE MEDRESELERİ
2
İslam dünyasının karakteristik eğitim kurumu medreselerdir
İslam dünyasının karakteristik eğitim kurumu medreselerdir. Başlangıçta Türk-İslâm kültür çevrelerinde ortaya çıkıp gelişmesine karşın, zaman içinde her tarafa yayılmış ve ilköğretim düzeyinin üstündeki değişik eğitim kademelerini temsil etmiştir.
3
Osmanlı Türkleri medreseyi hem yapı hem tedrisat bakımından geliştirmişlerdir. Büyük külliyeler içindeki medreseler yanında küçük manzumelerin bir parçası olan medreseler ve müstakil medreseler de bina etmişlerdir.
4
Osmanlı dünyasında eğitim yüzyıllarca resmi ve gayri resmi müesseseler yoluyla yürütülmüştür. Bu farklı müesseseler arasında en önemlisi ve ilim ile ilgili faaliyetlerin başta gelen kaynağı şüphesiz medreselerdir. (İhsanoğlu; 1999, )
5
Medreseler, içerisinde öğrencilerin öğrenimleri yanında yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarının karşılandığı vakıflar tarafından finanse edilen bir yatılı okul şeklinde organize edildi. (Sarıkaya; 1997, 14)
6
İslâm eğitim tarihi içinde müstesna bir yeri bulunan Osmanlı medreseleri, orta ve yüksek tahsili gerçekleştiren müesseselerdi. Medrese, memleketin ihtiyaç duyduğu kültürü veren ve elemanları yetiştiren bir eğitim öğretim kuruluşudur (
7
Osmanlılar medreseye büyük önem verdiler
Osmanlılar medreseye büyük önem verdiler. Ülkenin en ücra köşelerine kadar medreseler kurdu; devlet yönetimi için gerekli alimler, hakimler, müftüler, imam-hatipler, müderris ve muallimler, tabipler, vezirler, diğer memur ve bürokratlar yetiştirdiler. (Sarıkaya; 1997, 14)
8
Medreselerde yürütülen tahsilde fıkıh ve ona yardımcı olan bütün sahalara öncelik tanınmış, buna karşılık akli ilimlere dayanan çalışmalar müfredat programının dışında tutulmuştur. Medreselerin kuruluş esası da fıkıh ilmini öğretmekti.
9
Fatih Medreseleri Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra şehre yeni bir şahsiyet kazandırmak için imar faaliyetlerine başlamış, etrafındakileri de bu hamleye katılmak için teşvik etmiştir.
10
Bu faaliyetler neticesinde yüzden fazla Bizans binası mescit, medrese ve hânkâha dönüştürülmüştür. İstanbul artık Türk şehri haline gelmiştir.
11
Fatih yeni baş şehrini dârülilm (ilim merkezi) haline getirmek için İstanbul’un bir tepesi üzerine daha sonra kendi adıyla anılacak bir külliye inşa ettirmiş ve bu külliyenin içinde medreseler kurulmuştur. (İhsanoğlu; 1999, 237)
12
Fatih Külliyesi
13
Fatih Külliyesi
14
Fethin hemen ardından İstanbul’daki 8 kiliseyi medreseye çevirmiş ancak bu kilise binalarında düzenli ve verimli bir eğitim öğretim yapmak mümkün değildi. Ayrıca bilim sever bir hükümdar olan Fatih Osmanlı devletine yakışır, önemli, ciddi öğrenim kurumları yapmak istiyordu. Bunların dışında büyüyen ve gelişen devletin iyi öğrenim görmüş kimselere ihtiyacı da artıyordu.
15
Fatih külliyesi denilen binalar ve kurumlar topluluğu ortaya çıktı.
Böylece ( ) bir camii ve iki yanında Sahn-ı Seman ve Tetimme denen medreseler ile Muallimhane denen ilkokul, kütüphane, imaret ve aşevi, iki hamam, darüşşifa, misafirhaneler vs. yapıldı. Fatih külliyesi denilen binalar ve kurumlar topluluğu ortaya çıktı.
16
Sahn-ı Seman yada 8 yüksek düzeydeki medresenin her birinin 19 hücresi, 8 müderrisin birer odası ve 50 akçe gündeliği vardı. Her medresede bir odası ve 5 akçe gündeliği bulunan ekmek ve çorba verilen birer muîd vardı.
17
Fatih Külliyesi ve Sahn-ı Semân Medresesi
18
Her medresenin 15 odasına 2’şer akçe gündelik, ekmek ve çorba verilen birer danişmend yerleştirilirdi. Geri kalan iki oda kapıcılara ve ferraş denilen temizlikçilere ayrılırdı.
19
Tetimme Medreseleri denen 8 medrese ise orta öğretim düzeyinde idi
Tetimme Medreseleri denen 8 medrese ise orta öğretim düzeyinde idi. Her medresede 11 oda vardı ve her odaya suhte (softa) denen 3 kadar öğrenci yerleştirilmişti. Odaların mumla aydınlatılması ve öğrencilerin bazı ihtiyaçları için her birine az bir para veriliyordu. Öğrenciler yemeklerini imarette parasız yiyorlardı. Tetimmelerde muîdler ve en seçkin danişmentler ders okutuyorlardı.
20
Fatih medreselerinde okutulan dersler hakkında net bilgiler yoktur
Fatih medreselerinde okutulan dersler hakkında net bilgiler yoktur. Külliye vakfiyesinde Sahn müderrislerinin öğrencilere çeşitli ilimler öğretmesi istenmiştir. Sahn’da yalnızca yüksek islamî bilimlerin (tefsir, hadis, fıkıh, kelam), Tetimmelerde de dini derslerin yanında din dışı bazı bilimlerin okutulduğu ileri sürülmektedir.
21
Tetimme medreseleri dahil medreseleri derecesinde, Sahn medresesine talebe yetiştiriyorlardı. En yüksek tahsil seviyesi Sahn-ı Seman idi. (İhsanoğlu; 1999, )
22
Süleymaniye Külliyesi
İstanbul’un kurulu olduğu yedi tepeden ikincisine de Kanuni Sultan Süleyman Osmanlı kültür, bilim ve eğitim tarihinin zirvesini teşkil edecek olan külliyesini kurmuştur.
23
Ayrıca ihtisas medreseleri olarak Dârü’l-Hadis ile Dârü’t-Tıb adıyla da anılan tıp medresesi yer almıştır. Süleymaniye Külliyesi
24
Bimarhane, imaret, tabhane, Dârü’l Edviye (eczahane) bu külliyenin insani, dini, sosyal ve kültürel hizmetlerin bir bütün olarak yürütüldüğünü göstermektedir. Süleymaniye Külliyesi
25
Süleymaniye Külliyesi
Osmanlı külliyelerinin Fatih Külliyesinden sonra tekamül etmiş örneğini teşkil etmektedir.
27
Dört medresenin başındaki müderrislerden her birine 60, Dârü’l-Hadis müderrisine 50, Dârüttıp müderrisine 20 akçe tayin edilmiştir. Böylece bu medreseler Fatih’in Sahn Medreselerinin üstüne geçmiştir. Dârülhadis müderrisine verilen yevmiyenin miktarı diğer dört medresenin altında olsa da Dârülhadis’in ilk müderrisine tayininden itibaren 100 akçe verilmiştir.
28
Bu sebeble o dönemden itibaren Osmanlı Medreselerinin en yükseği sayılırdı. Dârülhadis müderrisi de en yüksek müderris kabul edilir ve arzu ettiği taktirde kadılıklardan birine tayin olunurdu. (İhsanoğlu; 1999, )
29
Süleymaniye medreselerinde din derslerinin yanında mantık, matematik, felsefe, fizik, astronomi, meteoroloji, madenler, bitkiler bir ölçüde insanın okutulması olumluydu. Dârü’t-Tıb’da ise doğrudan hekimlik ve eczacılık çalışmaları yapılıyordu.
30
Türk medrese geleneğinin en ileri örnekleri Osmanlı medrese sisteminin belkemiğini oluşturan Fatih ve Süleymaniye Külliyeleridir. Bu iki kurum kendi mantığı ve çevresel koşulları çerçevesinde kavranabilecek medrese akademik düzeyinin nihai ürünüdür. Bağdat Nizamiye medreseleri, Fatih ve Süleymaniye örnekleri ile aşılabilmiştir. Çünkü daha önce akademik yapısı esnek ve değişken olan medreseler Osmanlı döneminde yapılan hukukî düzenlemelerle istikrara kavuşturulmuştur.
31
Osmanlı medreseleri, kendi içlerinde basamak basamak yükselen hiyerarşik bir yapı arz etmekte ve her müderris eğitim-öğretim hayatına en alt seviyedeki medreselerden başlamakta, her medresede okuması gereken dersleri okuyup başarılı olduktan sonra, bir üst medreseye geçebilmekte, böylece en yüksek dereceli medreselere ulaşmak mümkün olmaktaydı. Aynı şey, müderrisin tedris hayâtı müddetince de geçerliydi. Buradan yönetici olarak, yahut başka bir vazife ile devlet hizmetine girmekteydi. (Unan; 1999)
32
Kaynakça http://www.osmanli-devleti.net/
İhsanoğlu, Ekmeleddin; Osmanlı Medeniyeti Tarihi, cilt I, Feza Gazetecilik A.Ş. İstanbul, 1999. Sarıkaya, Yaşar; Medreseler ve Modernleşme, İz yay., İstanbul 1997. Unan, Fahri; “Osmanlılar’da Medrese Eğitimi” Yeni Türkiye, cilt 5, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999. /tet02.htm
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.