Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EMPATİNİN TANIMI VE TARİHÇESİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EMPATİNİN TANIMI VE TARİHÇESİ"— Sunum transkripti:

1 EMPATİNİN TANIMI VE TARİHÇESİ

2 Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.Basit gibi gözüken bu tanımın gerisinde pek çok kuramsal öğe bulunmaktadır ve belki de bu yüzden söz konusu tanıma ulaşılması oldukça zaman almıştır. Günümüzde "empati" denildiğinde akla Carl Rogers ve onun konuya ilişkin çalışmaları gelir. Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine "empati" adı verilir. Yukarıdaki empati tanımı üç temel öğeden oluşmaktadır. Bir insanın karşısındaki bir kişi ile empati kurabilmesi için gerekli olan bu öğeleri şöyle sıralayabiliriz: 

3

4 1) Empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir söyleyişle, empati kurmak isteyen kişinin karşısındaki kişinin fenomonolojik alanına girmesi gereklidir. Fenomenolojik alan nedir? Her insan gerek kendisini gerek çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı özneldir (subjektiftir); kişiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Karşımızdaki kişinin rolüne girerek empati kurduğumuzda, o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra da bu rolden çıkarak kendi rolümüze geçebilmeliyiz. Aksi halde empati kurmuş sayılmayız. Karşımızdaki ile özdeşim kurmak (ona benzemek) veya ona sempati duymak, empatiden farklı şeylerdir.

5 2) Empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. Karşımızdakinin yalnızca duygularını veya yalnızca düşüncelerini anlamış olmak yeterli değildir. Empatiyi tanımlarken bu noktayı vurguladığımızda, empatinin iki temel bileşeninden söz etmiş oluyoruz. Bunlar empatinin bilişsel ve duygusal bileşenleridir. Karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, bilişsel nitelikli bir etkinlik, karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise duygusal nitelikli bir etkinliktir Bilişsel rol alma duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir. Empatinin bileşenlerinin ne olduğu konusunda araştırmacılar arasında, bazı görüş farklılıkları vardır. Örneğin Hoffman’ a (1978) göre empatinin, bilişsel, duygusal ve güdüsel (motivasyonel) olmak üzere üç bileşeni vardır. Bazı araştırmacılar empatinin bilişsel yönünü, bazıları ise duygusal yönünü vurgulamaktadır. Fakat çoğunluğun üzerinde uzlaştığı görüş, empatinin bilişsel ve duygusal bileşenlerden oluştuğu yolundadır. 

6 3) Empati tanımındaki son öğe ise,empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile eğer anladığımızı ifade etmezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Araştırmacılar,insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle, karşılarındaki kişiye ilettikleri empati arasında farklılık olduğunu belirtmektedirler. Karşımızdaki insanlara empatik tepki vermenin iki yolu vardır: Yüzümüzü/bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek. Empatik tepki vermenin en etkili yolu herhalde bu ikisini birlikte kullanmaktır. Bir sıkıntımız olduğunda, bizimle konuşan kişi, dostça bir gülümsemeyle kolumuza dokunup sıkıntımızı sözelleştirirse, örneğin "son günlerde çok bunalmışsın" derse, rahatladığımızı hissedebiliriz. 

7 bİr kızıl derili atasözü “Bir İnsanI anlamak İstİyorsan, gökte üç ay eskİyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın” der. Karşımızdakİ kİşİnİn rolüne gİrerek empatİ kurduğumuzda, o kİşİnİn rolünde kısa bİr süre kalmalı, daha sonra bu rolden çıkarak kendİ yerİmİze geçebİlmelİyİz.

8 BİR HALK MASALINDA EMPATİ
Göğsü kınalı bir serçe varmış. Gök gürlediği zamanlar tir tir titreyerek yere yatar, gök yıkılmasın diye de ayaklarını havaya kaldırırmış. Bir yandan da "korkumdan kırk kantar yağım eridi" dermiş. Birgün birisi demiş ki "sen kendin beş dirhem gelmezsin; nerden oluyor da kırk kantar yağın eriyor?"Bunun üzerine serçe şu cevabı vermiş; herkesin kendine göre dirhemi, kantarı var; siz ne anlarsınız".

9 Yukarıdaki masalda verilmek istenen mesaj kanımca şudur: Her insanın -hatta her canlının- olaylara kendine özgü bir bakış açısı (fenomenolojik alanı) vardır. Dışarıdan baktığımızda bunu göremeyiz ve bu yüzden de onun bazı davranışlarına anlam veremeyiz.Kendimizi karşıdakinin yerine koyup olaylara onun gözüyle bakabilirsek, ancak bu durumda onun duygularını ve düşüncelerini anlamamız, dolayısıyla da davranışlarına anlam vermemiz mümkün olur.

10 EMPATİNİN SEMPATİDEN FARKLILIĞI…
Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz yada seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide "yandaş" olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başka şeydir, ona hak vermek başka şey. Empatide anlamak, sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur. 

11 Yaşamınızın kontrolü sizde değil
Yaşamınızın kontrolü sizde değil! Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz....(ADAM FAWER)

12

13 BAZI DAVRANIŞLARIN NEDENLERİ
Çocuklarımıza elemanlarımıza sürekli emirler yağdırıp onlarla yüz göz olmak yerine bize ters gelen ters davranışlarının nedenlerini araştırmalıyız.Bunu becermek her zaman kolay değildir,herkes psikolog değildir.Bir örnek: Diyelim ki çocuğunuz size göre yeterince ders çalışmıyor, sizde sinirleniyorsunuz ve ona sürekli olarak ‘çalış’ diye bağırıyorsunuz.Biliyorum pek çoğunuz yerine getirmeyeceksiniz ama bir ricada bulunmak istiyorum.Çocuğunuzun ders kitaplarından birini alın,mesela psikolojiyi veya felsefeyi alın,bir ünite seçip okuyup anlamaya çalışın bakalım ne kadar anlayacaksınız?

14

15 Eğer lise mezunuysanız lise kitaplarındaki herhangi bir konuyu anlamanızı beklerim.Bakalım anlayacak mısınız?Öyle sadece okuyup geçmek yok,bilgilerinizi aklınızda tutacaksınız,kavrayacaksınız,o konuya ilişkin analizler,sentezler yaparak konuyu değerlendireceksiniz,sonra kitabı eşinize verin,size sorular sorsun.Eğer bu konuda başarılı olursanız çalışmadığı için çocuğunuza istediğiniz gibi kızabilirsiniz.

16 Ama eğer siz bu olgunlukta o bir tek üniteyi hakkıyla anlayamıyorsanız çocuğunuzun davranışlarına daha farklı bir gözle bakın.Çocuğunuzun yeterince çalışmıyor olmasının nedenlerinden biri iyi anlatılmamış konuları öğrenmekte güçlük çekiyor olması olabilir veya bir konu kitapta iyi anlatılmıştır da çocuğunuzun o konuya ilişkin başlangıç bilgilerinde eksiklikler vardır.Örneğin,matematikte çocuğunuzun önceki konular hakkındaki bilgisi az olduğu için güçlük ortaya çıkmaktadır.

17 Yukarıda bir üniteyi çalışmanızı önerdim
Yukarıda bir üniteyi çalışmanızı önerdim.Ancak bu yolla çocuğunuza gerçek anlamda empati kurabilirsiniz.Onun içinde bulunduğu durumu gerçeğe yakın görebilirsiniz.Çocuğunuzun ders çalışmakdaki zorlanmasının bir nedenini anladınız,konular zormuş,elbette ki ona ‘tamam çocuğum çalışma’ demeyeceksiniz.Çalışmasını yine isteyebilirsiniz.Ancak eğer bir üniteyi çalışma deneyimini geçirdiyseniz artık olaya bakış tarzınız değişir çocuğunuza ‘Çalış’ deseniz bile ses tonunuz şimdi daha farklı olacaktır.

18 Çocuğunuzun veya iş yerinizdeki elemanınızın bazı davranışlarının nedeni yalnızca konunun uzmanı psikologların çözebilecekleri ölçüde derin ve karmaşık olabilir.Ancak insan ilişkilerini sağlıklı yürütmek için taraflardan birinin her zaman psikolg olması gerekmez.Empatik tavırlı, iyi dinleyen bir kişi karşısındakinin en azından bazı davranışlarının nedenleri hakkında fikir sahibi olabilir.

19

20 Dış dünyanın belirsizlikleriyle başa çıkabilmek ancak olgunlaşmayla mümkündür.Olgun insanın vasıfları: Empati Hoşgörü Bağışlayıcılık Sevgi Sabır Şükür Cömertlik

21 Bu özelliklerin hepsinin özel hayatta ve iş hayatında karşılığı vardır
Bu özelliklerin hepsinin özel hayatta ve iş hayatında karşılığı vardır.Çok kullanıldığı ve tekrarlandığı halde hayata yansıtmakta en büyük güçlük çekilen özellik ‘empati’dir. Empati konusunda yaşanan güçlüğün kaynağı empati için karşınızdaki kişiyle eşit ilişki kurmak gerekmesidir.Karşısındakini eşit kabul etmeyen kişi ona ancak ‘acır’ ve ‘merhamet’duyar ancak empati gösteremez.

22 Frederickson’a göre olumlu duyguların etkisi:
Kişiyi olumsuz duyguların istenmeyen etkisinden korur. Dayanıklılığı arttırır. Düşünme mekanizmasını güçlendirir,düşünme ve eylem için yeni yollar denemek üzere cesaretlendirir. Empati doğurur ve önyargıları kırar. Bireyler ve organizasyonlar için şartlı işleyiş düzeni oluşturur. Olumlu duygularla çalışan birey ekibinde performansın yüksek olmasını sağlar.

23 Nasrettin Hoca bir gün eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır
Nasrettin Hoca bir gün eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır. Başına toplananlar “Hemen bir doktor çağırın…” diye bağrışırken, Hoca, “Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun...” diye bağırır.

24 AŞAMALI EMPATİ SINIFLAMASI
Onlar Basamağı Bu basamakta tepki veren kişi karşısındaki kişinin kendisine anlattığı sorun üzerine düşünmez, sorun sahibinin duygu ve düşüncelerine dikkat etmez, bu soruna ilişkin kendi duygu ve düşüncelerinden söz etmez. Sorunu dinleyen kişi, sorun sahibine öyle bir geri bildirim verir ki, bu geri bildirim, o ortamda bulunmayan üçüncü şahısların (toplumun) görüşlerini dile getirmektedir. Bu basamakta tepki veren kişi, birtakım genellemeler yapar, atasözleri kullanır.

25 Ben Basamağı Bu basamakta empatik tepki veren kişi, benmerkezcidir; kendisine sorununu anlatan kişinin duygu ve düşüncelerine eğilmek yerine, sorunun sahibini eleştirir, ona akıl verir; bazen de kişiyi kendi sorunlarıyla başbaşa bırakıp kendinden söz etmeye başlar. Örneğin "ben" basamağına uygun empatik tepki veren bir kişi, dinlediği sorun karşısında "üzüldüm, aynı dert bende de var" der ve böylece sorun sahibini sorunuyla yüzüstü bırakıp kendi sorunlarını anlatmaya başlar. Ben basamağında empatik tepki veren kişi, karşısındaki insanı bir ölçüde rahatlatabilir.

26 Sen Basamağı Bu basamakta empatik tepki veren bir kişi, kendisine sorununu ileten kişinin rolüne girer, olaylara o kişinin bakış açısıyla bakar. Yani kendisine iletilen sorun karsısında, toplumun ya da kendisinin düşüncelerini dile getirmez, doğrudan doğruya karsısındaki kişinin duyguları ve düşünceleri üzerinde odaklaşarak, o kişinin ne düşündüğünü ve hissettiğini anlamaya çalışır.

27 Judie Paxton isimli Amerikalı bir öğrenci ortaokul sıralarındayken bir arkadaşı ile tartışmaya başlar; kısa bir süre sonra bu tartışma büyür ve  kavgaya dönüşür; "ben haklıyım, sen haksızsın" derken dövüşmeye başlarlar ve sınıf öğretmeni olaya el koyar. Tüm sınıf arkadaşlarının gözü önünde Judie'yi bir sıraya, diğer arkadaşını da tam karşısındaki diğer bir sıraya oturtur öğretmen. Aralarına bir masa ve masanın üzerine de bir  nesne koyar ve sorar "bu nesne ne renk ?" Judie, siyah diye bağırır, karşısındaki çocuk beyaz diye...Tekrar bir tartışma başlar çocukların arasında; öğretmen sınıfa sessiz olmalarını işaret eder ve bir müddet Judie ile arkadaşının tartışmasını izler. Tartışma büyümeye başlayınca masanın üstündeki nesneyi çevirir ve " şimdi söyleyin ne renk" diye tekrar sorar. Her iki çocuk da ağızları açık, şaşkınlıktan bir müddet konuşamazlar. Çünkü nesnenin bu sefer Judie'ye bakan kısmı beyaz; diğer tarafı siyahtır" 

28 Empati uzun vadede çiftlerde görsel benzerlik yaratıyor

29 HİÇ EMPATİ vİrÜsÜ terİmİnİ duydunuz mu?

30 Bir araştırma yepyeni bir şeyi ortaya çıkardı
Bir araştırma yepyeni bir şeyi ortaya çıkardı. Meğer “empati” becerimiz beynimizin içinde bir grup hücrenin sorumluluğundaymış. Ve bu hücreler ‘konuşma’dan sorumlu hücrelerimizle yan yanaymış. Sonuç bize, iletişim için “önce empati yap, sonra konuş!” diyor. Herkes sadece kendi dünyasında yaşar! Diğerlerinden sana ne! Canın isterse konuşur, şakalaşırsın. Fazlası kasar! Empati mi? Bunlar uydurulmuş şeyler, boşveeeer! Yanıldın. Ne yazık ki kazın ayağı öyle değil. Yeni yapılan deneyler bütün bu cümlelerin bir yanılsamadan ibaret olduğunu göstermekte. Araştırmalara göre empati dediğimiz birilerini anlama yeteneği beynimizin temel işleyiş mekanizması içinde zaten yer alıyor. Yani iletişim kurmak, başkalarının söyledikleriyle/yaptıklarıyla ilgilenmek insanoğlunun sadece psikolojik bir tercihi değil, onun biyolojik bir ihtiyacı aynı zamanda. Araştırmalar insanoğlunun biyolojik mekanizmalarının bile Robinson Crusoe tarzı yerine, alabildiğine sosyal bir hayatı önerdiğini, daha doğuştan buna göre yapılandırıldığını kanıtlıyor.

31 Çocuklarda empatİk özellİkler ne zaman gelİşmeye başlar?
Bir bebeğin diğer bir bebeği ağlarken duyması ve kendisinin de ağlamaya başlaması, en erken görülen empati kurma örneği olarak adlandırılıyor. İki – üç yaşına gelen bir çocuğun ise üzgün ya da mutsuz birine kendi sevdiği bir eşyasını vererek onu mutlu etme çabası yine erken çocukluk döneminde görülen bir empati örneği olarak karşımıza çıkıyor. Anne-babaları ve çevrelerindeki yetişkinler tarafından duyguları anlaşılan, ifade edilen çocuklar empatiyi daha kolay öğrenirler. Örneğin yeni doğan kardeşi nedeniyle yuvaya gitmek istemeyen bir çocuğa annesinin bunu okula uyum problemiymiş gibi yaklaşması, çocuğun agresif tavırlarını sıradan bir davranış problemiymiş gibi algılaması çocuğun da kendi duygusunu ayırt edememesine neden olacaktır. Böyle bir durumda annenin “biliyorum, sen de bizimle evde kalmak istiyorsun, hep kardeşinle vakit geçirdiğim için bana kızgınsın” gibi empatik bir yaklaşımda bulunması çocuğun da hem duygusunu fark etmesine yardımcı olacak hem de olumsuz duyguların da kabul edilebilir olduğunu anlamasını sağlayacaktır.

32 Çocuk yaşamında empatik düşünce neden önemlidir?
Çocuklar sosyal yaşam içinde yer alırken kabul etmeyi, uyum sağlamayı, nerede nasıl davranmaları gerektiğini öğrenirler. Bu aşamaların ardından kabul görmeye de başlarlar. Çocuk ancak sosyal olarak kabul gördüğünde sosyal iletişim içinde yer alabilir. Kabul görmenin en önemli koşullarından biri de empatidir. Kendi ihtiyaçları ve duyguları kadar grup içindeki diğer bireylerin de duygularını ve ihtiyaçlarını fark etmek önemlidir. Başkalarının davranışlarının altında yatan duyguları fark etmek, bu duyguların hangi tepkilere neden olduğunu anlayabilmek uyum için çok önemlidir. Empatik düşünebilen çocuklar çevrelerinde olup bitenleri daha iyi yorumlayabilir, başkalarının problemlerini daha kolay anlayabilir ve ilişkileri içindeki problemleri daha kolay çözebilirler.

33 Anne-babalar bu özelliklerin gelişmesine nasıl yardımcı olabilirler?
Anne-babaların bebek doğduğu andan itibaren bebeğin duygularına odaklanmaları önemlidir. 2-3 aydan itibaren bebekler sosyal gülümsemeye başlarlar. Yüzüne gülerek baktığınızda bebek size gülerek tepki vermeye başlar. Çocuklar biraz daha büyüyüp yuva çağına geldiğinde değişik durumlarda değişik tepkiler vermeye başlarlar. Davranışlar ve bu davranışlar sırasında ortaya çıkan duygular arasındaki ton farkını anne-babanın fark edip çocuğa geri bildirim vermesi empatinin gelişmesinde çok gereklidir. Çocukluk çağında yaşanan birçok ruhsal ve davranışsal problem empatik yaklaşım sayesinde erkenden tanınabilir ve müdahale edilmesi kolaylaşabilir. Çünkü çocuklar yaşadıkları sıkıntıları genellikle dolaylı yoldan, davranışları ve tutumları ile ifade edebilirler. Eğer anne ve babalar çocukların duygularına duyarlı olurlarsa onlardaki değişimlerin kaynağını ve neden olan temel duyguları fark edebilirlerse hem birçok problem hafif düzeydeyken çözülebilir hem de ağırlaşma olasılığı olan problemler fark edilebilir.

34 Öğrencİlerİn yerİnİ velİlerİn aldığı bİr günlük empatİ programı
İnegöl'de 4 yıldır devam eden bir proje: "Yerİmde olsaydın."

35 SONUÇ Empatinin temelinde karşısındaki kişiyi dinleme vardır
SONUÇ Empatinin temelinde karşısındaki kişiyi dinleme vardır. Dinlemek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Eleştirmeden, yargılamadan, nasihat etmeden dinlemek karşıdaki kişiyi rahatlatır.Çünkü anlaşıldığını hissetmek karşımızdaki kişinin bizi dinlediğini hissetmemize bağlıdır. Günlük yaşamda empatiyi tutum haline getirmeliyiz.

36 Bir ülkede insanlar arasındaki iletişimin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsanız o ülkenin trafiğine bakacaksınız diyor Doğan CÜCELOĞLU Bizim ülkemizde sanırım durum açık.

37 Toplumumuzda bİrbİrİnİ anlayan bİreylerİn olmasI dİleğİyle...


"EMPATİNİN TANIMI VE TARİHÇESİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları