Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER II
10. Hafta
2
CEZA KOŞULU TBK. md Ceza koşulu, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde borçlu tarafından alacaklıya ödenmesi önceden kararlaştırılmış olan edimdir. Ceza koşulu, borçluyu edimini ifaya zorlayıcı bir baskı aracı olduğu kadar, alacaklı için alacağının güvencesini oluşturur. Ceza koşulu, borçlunun borca aykırı davranışı halinde alacaklıya ödenmesi gereken önceden kararlaştırılmış kesin miktarı belli bir tazminattır. Alacaklının tazminat isteyebilmesi için kural olarak zararı ispat etmesi gerektiği halde, ceza koşulu kararlaştırılmış olan hallerde, alacaklı herhangi bir zarara uğradığını ve zararın miktarını ispat etmeksizin sadece borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olduğunu ispat etmek suretiyle ceza şartı tazminatını elde edebilecektir.
3
Ceza koşulu, borcun ifasının güvence altına alınması ve doğan zararın tazmini amaçlarına yönelik olmakla beraber, bazı hallerde sözleşmeden dönme veya sözleşmeyi feshetme amacına da hizmet eder. Genellikle sözleşmeler de uygulama alanı bulursa da, tek taraflı hukuki işlemlerde de uygulanmasına bir engel yoktur. Nişanlanma, evlenme gibi medeni hukuk sözleşmelerinde ceza koşulunun uygulanması mümkün değildir.
4
UNSURLARI Asıl borcun bulunması
Ceza şartı, borçluyu borcunu ifaya zorlayıcı bir baskı aracı olduğuna göre, ceza şartından bahsedebilmek için asıl bir borcun bulunması gerekmektedir. Asıl borcun kaynağının önemi yoktur. Asıl borcun geçerli bir borç olması da gereklidir. Bu itibarla geçerli olmayan borcu kuvvetlendirmek üzere konulan ceza koşulu da geçerli değildir. Eksik borçlardan bazılarının ceza koşuluna bağlanması mümkündür. Zamanaşımına uğramış bir borcun ifa edileceği hususunda ceza koşulu kararlaştırılmışsa, ifa etmeme halinde bu ceza istenebilir.
5
Bağımsız bir edim olması
Taraflar, sadece cezanın miktarını değil, cezaya ilişkin edimi de serbestçe belirleyebilir. Çok kere ceza, borç ihlal edildiği zaman alacaklıya ödenecek bir miktar para şeklinde kararlaştırılır. Örn: … inşaatın tamamlanması gereken tarihten itibaren her geciken gün için 100 TL ödenecektir. Rekabet yasağı ihlal edilirse TL ödenecektir. Para şeklinde kararlaştırılması zorunlu değildir. Başka bir şey verme veya bir yapma edimi de ceza olarak kararlaştırılabilir. Hatta ekonomik değer ifade etmek kaydıyla, bir yapmama ediminin de ceza olarak tayinine engel yoktur. Örn: Borç ihlal edildiği takdirde, belli miktarda hisse senedi verileceği veya onarım işi yapılacağı kararlaştırılabileceği gibi, bir kurulda belli doğrultuda oy kullanılamayacağı da ceza olarak kararlaştırılabilir.
6
Fer’i nitelikte olması
Sözleşme cezasını ifa borcu, bağlı bir borçtur. Asıl borç geçersiz ise, ceza koşulu da buna bağlı olarak geçersizdir. Asıl borcun sona ermesi ceza koşulunu da ortadan kaldırır; ceza şartından doğan borcun ifa yeri de asıl borcun ifa yeridir; asıl borcun üstlenilmesi ceza koşulunun da üstlenilmesi anlamına gelir.
7
TÜRLERİ Seçimlik Ceza Koşulu (İfa yerine istenebilecek sözleşme cezası) Md.179/I Ceza koşulu borcun hiç ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmesi halinde ödenmek üzere konulmuş aksi kararlaştırılmamış ise alacaklı dilerse borcun ifasını, dilerse ceza şartının ödenmesini isteyebilir. Bu tür ceza koşulunda alacaklı bir «seçimlik hakka» sahiptir. Alacaklı hem borcun ifasını hem ceza şartının ödenmesini isteyemez.
8
İfaya Eklenen Ceza Koşulu (İfayla birlikte istenebilecek sözleşme cezası)
Md.179/II Ceza koşulu borcun zamanında veya belirlenmiş olan yerde ifa edilmemesi halinde ödenmek üzere konulmuş ise, aksi kararlaştırılmadıkça alacaklı, hem borcun aynen ifasını hem de ceza şartının ödenmesini birlikte isteme hakkına sahiptir. Alacaklı bu haktan feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş ise, artık ceza koşulunu istemekten vazgeçmiş sayılır.
9
Dönme Cezası md.179/III Taraflar anlaşarak her birine veya sadece bir tarafa, belli bir bedel ödemek şartıyla serbestçe sözleşmeden dönme şartı tanıyabilirler. İşte buna dönme cezası denir. Diğer her türlü ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlal etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken; dönme cezası herhangi bir borç ihlali bulunmaksızın belli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşme bağından kurtulma imkanı vermektedir.
10
Borçlunun Kusuru ve Alacaklının Zararı ile İlgisi
Seçimlik ceza koşulu(ifa yerine istenen sözleşme cezası), ifanın borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşması veya borçlunun kusuru olmaksızın kötü ifa durumunun ortaya çıkması halinde talep edilemeyecek; ifa ile birlikte istenebilen ceza da borçlunun kusursuz olarak temerrüde düşmesi veya borçlunun kusursuz olarak ifayı kararlaştırılan yerde yapamaması halinde istenemeyecektir. Kusur olmadan borcun ifa edilemediği hallerde de ceza ödeneceği sözleşme ile kararlaştırılabilir. Alacaklının zararının derecesi hatta zarar görüp görmemesi cezanın ödenmesi açısından önemli değildir. Ceza koşulunu isteyebilen alacaklı, kusurlu borçludan uğradığı zarar için ayrıca tazminat isteyemez. Alacaklı sadece ceza tutarını aşan zararın tazminini isteyebilir. (TBK.md.180/II)
11
HÜKÜMLERİ Ceza şartının muaccel olabilmesi için, her şeyden önce asıl borcun muaccel olmuş bulunması şarttır. Asıl borç muaccel olmadıkça, kural olarak, ceza şartı da muaccel olmaz. Ceza şartının muaccel olması, asıl borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olmasına; borcun zamanında veya belirlenen yerde ifa edilmemiş bulunmasına da bağlıdır. Ceza koşulunun miktarını taraflar diledikleri gibi serbestçe saptayabilirler. Ancak, hakim fahiş gördüğü ceza şartını indirmekle yükümlüdür. Hakim, her olayın özelliklerini, sözleşmenin mahiyetini, tarafların durumunu ve uğranılan zararı göz önünde bulundurarak indirilecek miktarı belirler. Hakimin ceza tutarını indirme yetkisi hiçbir zaman ceza koşulunu tamamen kaldırma şeklinde kullanılamaz. Bu indirme yetkisi, ceza olarak kararlaştırılmış edimin yerine başka bir edim tayin etme şeklinde kullanılmamalıdır.
12
İstisna Ticari işlerde bir tacirin borcu bakımından, tacir sıfatını taşıyan borçlunun aleyhine konulmuş ceza koşulu tutarının indirilemeyeceği TTK. md.25’te düzenlenmiştir. Ceza miktarı aşırı olsa bile, tacir borçlu aleyhine konulmuş sözleşme cezasını hakim indiremeyecektir. Bu hükmün uygulanması için ceza koşulunun ticari bir borç hakkında kararlaştırılmış olması yetmez. Borçlu tacir sıfatını taşımalıdır.
13
BAĞLANMA PARASI(PEY AKÇESİ)
TBK. md.177 Aralarında bir sözleşmenin kurulmuş olduğunu pekiştirmek maksadıyla taraflardan birinin diğerine vermiş olduğu bir miktar paradır. Bağlanma parası veren taraf, sözleşmeden cayma hakkı kazanmış olmadığı gibi, kendisi sözleşmenin ortadan kalkmasına sebep olsa da verdiği bağlanma parasını isteyebilir. Sözleşme kurulurken ödenir. Sözleşme kurulurken bir tarafın diğer tarafa verdiği paranın bağlanma parası mı yoksa cayma parası mı olduğu konusunda tereddüt doğarsa, bunun bağlanma parası olarak verildiği kabul edilecektir. TBK. md.177/I
14
Bağlanma parasının bir sözleşmenin kurulduğuna delil olmaktan başka hukuki etkisi ve sonucu yoktur. Bu bakımdan ekonomik hayatta fazla önem taşıyan bir kurum sayılmaz. Bağlanma parası esas alacaktan mahsup edilir. Bağlanma parası verilen sözleşme geçersiz ise veya sonradan ortadan kalkarsa, yerine getirilmiş diğer edimler gibi bağlanma parası da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenebilecektir.
15
CAYMA PARASI (PİŞMANLIK AKÇESİ)
Halk arasında «kaparo» diye bilinir. Sözleşmeden serbestçe dönülmesi karşılığı diğer tarafta kalmak üzere yapılan ödemeyi ifade eder. TBK. md.178 Cayma parası verilen bir sözleşmede, hem bunu veren hem de alan keyfi şekilde sözleşmeden dönme hakkını kazanmaktadır. Fakat buna dayanarak sözleşmeden dönme halinde; cayma parası veren sözleşmeden dönmüşse verdiğini geri isteyemeyecek, karşı taraf sözleşmeden dönmüşse aldığı cayma parasını misliyle iade edecektir. Cayma parası verildikten sonra sözleşmeden dönme hakkının kullanılamayacağı anlaşılmış veya kullanılabileceği makul süre dolmuşsa, verilen cayma parası alanın alacağına mahsup edilecektir.
16
Cayma parası cezai koşul olmadığından hakim tarafından aşırı görülerek azaltılamaz.
Dönme cezası ile cayma parası aynı işleve sahipse de ikisi arasında farklar vardır. Dönme cezasında sözleşmeden dönme hakkı kullanılmak istendiğinde bu miktarı ödeme borcu doğmakta, cayma parasında ise peşin verilmiş miktarın sözleşmeden dönme üzerine istenememesi veya misliyle iadesi gerekmektedir. Dönme cezası kimin için kararlaştırılmışsa onun sözleşmeden dönme hakkı doğar. Cayma parası verilen durumda ise daima hem veren hem de alan sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Cayma parası verildikten sonra taraflardan biri için kanunda düzenlenmiş bir sözleşmeden dönme hakkı doğar ve bu hak kullanılırsa, bu durumda md.178 hükmü uygulanmaz.
17
Bağlanma parası/ Cayma parası/ Dönme cezası/ Ceza koşulu
Bayan B çarşıyı gezerken girdiği dükkanlardan birinde gördüğü ve çok beğendiği eteği satın almakla birlikte, bedelini ödeyecek kadar para yanında olmadığından, dükkan sahibine elindeki tüm parayı verip en yakın bankadan para çekip gelinceye kadar eteği başkasına satmamasını söylemişse, ?????????? Bayan B henüz bakmadığı dükkanlarda daha iyisini de bulma ihtimalini de düşünerek, gene bir miktar para verdiği dükkan sahibinin belli bir süre için eteği başkasına satmamasını amaçlarken, daha iyisini bulduğunda geri dönmemeyi düşünmüşse, ??????????
18
B, eteği satın almakla birlikte, belli süre içinde kararlaştırılan miktarda parayı dükkan sahibine ödemek şartıyla, sözleşmeden kurtulma hakkını kazanmışsa,???????????? Dükkan sahibi B’ye aldığı eteği yıkadığında renginin solması halinde bir miktar para vermeyi taahhüt etmişse, ?????????? vardır.
19
BORÇ İLİŞKİLERİNDE TARAF DEĞİŞİKLİĞİ
Alacağın Devri Borcun Üstlenilmesi Sözleşmenin Devri Sözleşmeye Katılma
20
ALACAĞIN DEVRİ Alacağın devri, bir alacağın alacaklı tarafından başka bir kimseye geçirilmesidir. Alacağın devri sonucunda borç ilişkisinin taraflarından alacaklı tarafta değişiklik olmakta, eski alacaklının(devreden) yerini, yeni alacaklı(devralan) almaktadır. Devredilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının malvarlığına katılmakta, alacağı isteme hakkı da artık yeni alacaklıya geçmektedir. Örneğin, satış sözleşmesinde satıcı, sattığı malın karşılığı olan satış bedeli alacağını bir başkasına devrederse, bu alacağı alıcıdan isteyecek olan, artık kendisi değil yeni alacaklı, yani alacağı ondan devralmış olan kimsedir.
21
Hukuki Niteliği ve Sonuçları
Alacağın devri, niteliği bakımından bir sözleşmedir. Bu sözleşme alacağı devreden ile devralan arasında yapılır. Borçlunun bu sözleşmeye katılması veya onay vermesi aranmaz. Alacağın devri sözleşmesi, alacağın, devredenden devralana geçmesini sağladığı için, devreden açısından bir tasarruf işlemidir. Alacağın devri, devralanın malvarlığında bir artış sağladığı için bir kazandırma teşkil eder. Bu kazandırmaya yol açan sebepteki sakatlığın, kazandırmayı da sakatlayıp sakatlamayacağı tartışmalıdır.
22
Alacağın Devrinin Unsurları
Geçerli Sözleşme Alacağın devri sözleşmesi, sözleşmelerin geçerliliğine ilişkin genel hükümlere tabidir. Ehliyet bakımından, alacağı devreden sınırlı ehliyetsizse kanuni temsilcisinin izin veya onayı aranır. Devralan sınırlı ehliyetsizse, ivazsız devir sonucu sadece bir hak kazandığı bir borç altına girmediği için, kanuni temsilcisinin izni veya onayı aranmaksızın devir sözleşmesi yapabilir. Devir ivazlı ise devralanın sınırlı ehliyetsiz olması durumunda kanuni temsilcisinin izin veya onayının alınması gerekir. Bir kimsenin sahip olduğu veya olacağı alacakları zaman ve konu sınırlaması yapmaksızın devretmesi kişilik hakkına aykırılık sebebiyle geçersiz sayılmaktadır.
23
TBK md.183’e göre alacağın devri sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır.
Mutlaka alacağı devreden tarafından imzalanmış olmalıdır. Devralanın metni imzalamasına gerek yoktur.( TBK md.14 kıyasen) Devrin geçerli olması için yazılı şekil, işlemin bütün esaslı unsurlarını kapsamalıdır. Alacağı devredenin ve devralanın kimler olduğu, devre konu alacak ve tarafların devir iradesi metinden anlaşılmalıdır.
24
Devredilen alacak hakkı mevcut olmalıdır
Kural olarak bütün alacaklar devredilebilir. Kazanılmış bir alacak kadar, ileride kazanılacak bir alacak da; muaccel bir alacak kadar bir süreye veya şarta bağlanmış olan alacaklar da devrolunabilir. Alacağın bir hukuki işlemden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının önemi yoktur.
25
Geçersiz sebebe dayanan alacakların devri ve muvazaadaki özellik
Alacağın doğmamış olması dayandığı hukuki işlemin geçerli olmamasından da ileri gelebilir. Devir böyle bir alacağı geçerli hale getirmeyeceği gibi, devrin kendisi de hüküm ifade etmez. Fakat kanunda, muvazaalı alacakların devri açısından bu esasın bir istisnası yer almaktadır. TBK md.19/II Borçlu yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz. Alacak muvazaalı bir sözleşmeye dayandığı için doğmamış olsa bile, böyle bir alacağın üçüncü kişiye devri hüküm ifade edecektir.
26
Devredilemeyecek Alacaklar
Kanunda belirlenen devir engelleri Ürün kiracısının kullanma hakkı (TBK. md.366) Ödünç alanın kullanma hakkı (TBK md. 380) Hizmet sözleşmesinde işverenin haklarının devri (TBK md.429) Manevi tazminat talebi (MK. md.25) SGK gelirleri (5510 sy. SS ve GSS md.93) Bu hükümlere rağmen yapılacak devir geçersizdir.
27
İşin niteliğine dayanan devir engelleri
Bir borç ilişkisinde alacak hakkı ile alacaklının kişisel özellikleri arasında yakın bağlılık bulunan hallerde , alacağın devri alacağın içeriğinde değişikliğe yol açacağı için işin niteliği devre engel oluşturur. Bir derneğin üyeleriyle olan üyelik ilişkisinden doğan haklar, vekalet sözleşmesinde müvekkilin vekilden işi görmesini isteme hakkı
28
Sözleşme ile kabul edilen devir engelleri
Devre kanunen ve işin niteliği gereği bir engel bulunmamasına rağmen, alacaklı ve borçlunun aralarında yaptıkları bir anlaşmayla alacağın devredilemeyeceğini kararlaştırdıkları hallerde de devir engeli söz konusu olur. Devretmeme anlaşması şekle tabi olmaksızın yapılabilir. Devretmeme anlaşmasına rağmen alacaklı alacağı devrederse, borçlu, alacağı devraldığını ileri sürerek kendisine başvuran üçüncü kişinin ifa talebini reddebilir. İyiniyetli üçüncü kişi bakımından bu sonuç yumuşatılmıştır. Md.183/II
29
Alacağın Devrinin Hükümleri
Devreden ile Devralan Arasındaki ilişki Alacak devredilmekle devredenin malvarlığından çıkarak devralanın malvarlığına katılmış olur; böylece devredenin «alacaklı» sıfatı da devralana geçmiş olur. Alacak ile birlikte alacağa bağlı fer’i haklar da kanundan ötürü devralana geçerler. Alacak için öngörülmüş olan öncelik haklarından ve bağlı haklar olan rehin, kefaletten devralan faydalanır. Faiz ve cezai şart da devralana geçer. Devirden önce doğmuş olan, işlemiş olan faizler, alacakla birlikte devredilmiş olur.
30
Devreden, alacak senedi ile birlikte alacağı ispata yarayan diğer belgeleri devralana tespit etmek ve ona alacak hakkını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri de vermekle yükümlüdür.
31
Devredenin devrettiği alacağı ile sorumluluğu (Devreden alacaklının garanti yükümlülüğü)
Devir işleminin ivazlı veya ivazsız olmasına göre farklı şekilde düzenlenmiştir. Devir ivazlı ise (md.191/I), devreden devir zamanında alacağın mevcut olduğunu ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu da garanti etmiş olur. Eğer devir zamanında devredenin böyle bir alacağı mevcut değilse devreden devralana karşı bundan sorumlu olur. Devredenin bu sorumluluğunun kapsamına devralandan almış olduğu ivaz, alacağın faizleri, devir dolayısıyla yapılan masraflar, sonuçsuz kalmış olan dava ve takip giderleri ve devreden kusursuzluğunu ispat edemezse uğradığı diğer zararlar girer(md.193).
32
Örn: Acele paraya ihtiyacı olan A, Ü’den aldığı 5000 TL karşılığında ona B’den olan TL’lik bir alacağını devretmiştir. Ü devirden sonra B ifadan kaçındığı için dava açmış, bu dava yüzünden 1000 TL masraf yapmış ve dava sonunda alacağın mevcut olmadığı anlaşıldığı için davayı kaybetmiştir. A, kusursuz olduğunu ispatlarsa ?????? A, kusursuzluğunu ispatlayamazsa ????
33
Devrin kanundan ötürü veya mahkeme kararıyla gerçekleşmiş olması halinde devredenin böyle bir sorumluluğu yoktur. Devir ivazsız gerçekleşmekte ise, devreden devir zamanında alacağın mevcut olmamasından sorumlu değildir. Devredenin bu halde dahi sorumlu tutulabilmesi için onun bunu ayrıca garanti etmiş olması gerekmektedir.(md.191/I)
34
İfaya yönelik devirler
TBK. md.192 Alacağı devralanın devredilen alacağı tahsil ederek devredenin kendisine olan bir borcuna mahsup etmesi için yapılan devirlerdir. İfaya yönelik devirlerde, alacaklı alacağını borcu ifaya yönelik olarak devretmekle birlikte borca mahsup edilecek miktarı belirlememiş ise devralan, ancak borçludan aldığı veya gereken özeni gösterseydi alabilecek olduğu miktarı, kendi alacağına mahsup etmek zorundadır. Devredilen alacak mevcut olmadığı veya borçlunun ödeme gücü bulunmadığı için tahsil edilemezse alacağı devredenin borcuna hiçbir şey mahsup edilmeyecek ve borç devam edecektir. Bu durum alacağı temlik edenin garanti yükümlülüğünün yerine geçmektedir.
35
A, Ü’ye olan TL’lik borcunu ödemek amacıyla, B’den olan TL’lik alacağını tahsil edip borcuna mahsup etmesi için Ü’ye devretmiştir. A ve Ü arasında bu alacağın ne miktarının A’nın Ü’ye olan borcuna mahsup edileceği hususunda ayrıca anlaşma yapılmamışsa, Ü devraldığı TL’lik alacağı B2den tahsil edince, TL’yi kendinde tutacak ve 5000 TL’yi A’ya iade edecektir. Eğer Ü, B’den sadece 5000 TL’yi tahsil edebilmişse, Ü bu miktarı A’nın kendisine olan borcuna mahsup edecek ve kalan 5000 TL’yi A’dan talep edebilecektir. Fakat Ü’nün gerekli özeni göstermesi halinde 8000 TL elde edebileceği söylenebiliyorsa; A’nın Ü’ye olan borcunun 8000 TL’si ifa edilmiş sayılacak, Ü, A’dan sadece 2000 TL talep edebilecektir.
36
Devreden ile Borçlu Arasındaki İlişki
Devreden, artık borçludan edimini ifa etmesini isteyemeyeceği gibi, borçlu tarafından kendisine yapılan ifayı da kabul edemez. Alacağın devri borçlunun muvafakatini gerektirmediğinden, borçlunun bu devirden haberi bulunmayabilir. Devirden habersiz olan borçlu borcunu devredene, yani eski alacaklısına iyiniyetle ifa ederse, borcundan kurtulur. Bu halde devralan yeni alacaklı borçludan ifayı isteyemez, ancak alacağı tahsil etmiş olan devredene karşı yönelebilir.
37
Borçlu, alacağın devredilmiş olduğundan haberdar edilmiş bulunuyorsa, borcunu ancak devralana ifa etmekle borcundan kurtulabilir. Devredene ifada bulunmuş olduğu takdirde, devralana karşı da ikinci bir ifada bulunmakla yükümlü olur. Borçluya alacağın devredilmiş olduğunu devreden de, devralan da bildirebilir. Bu bildirim herhangi bir şekle bağlı değildir. Alacağın kime ait olduğu hususu tartışmalı ise (hem devreden hem de devralan alacağın kendisine ait olduğunu iddia ediyorsa) borçlu her ikisine karşı da ifadan kaçınarak borcun mahkemeye veya hakimin göstereceği yere tevdi etmekle borcundan kurtulur. (TBK.md. 187)
38
Borçlu ile Devralan Arasındaki İlişki
Devralan, borcun ifasını borçludan isteyebilir; ancak bunun için ancak bunun için alacağı devraldığını ispat etmesi gerekir. Bu da devir senedini ibraz etmek suretiyle yapılır. Borçlu, devri öğrendiği anda devredene karşı sahip bulunduğu def’i ve itirazları devralana karşı ileri sürebilir. Borçlu devir işlemi geçersiz ise, alacağı devraldığını ileri süren kişiye karşı devrin geçersizliğini ileri sürerek ifadan kaçınabilir.
39
Taraflarca kararlaştırılan alacağın devredilmesi şartı şayet alacağa ilişkin senette belirtilmemişse, borçlu, alacağın devredilemeyeceği savunmasını yeni alacaklıya karşı ileri süremez. Kural olarak borçlu, alacağın doğmadığına ilişkin savunmayı yeni alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahipse de, kanun alacağın dayandığı işlemin muvazaalı olması sebebiyle alacağın doğmadığı savunması bakımından bir istisnaya yer vermiştir. TBK.md.19/II
40
Borçlu devredene karşı sahip olduğu alacakları devralana karşı da takas etme yetkisine sahiptir. Eğer borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı henüz muaccel olmamış bir alacak hakkına sahipse ve bu alacak devredilen alacaktan daha önce veya aynı anda muaccel olacaksa, borçlu devri öğrendikten sonra, kendi alacağı muaccel olunca yeni alacaklıya karşı takas beyanında bulunabilir. Takas ileri sürme imkanı sadece borçluya tanınmıştır. Aranan tek şart, borçlunun devreden alacaklıya karşı sahip olduğu alacağın devredilen alacaktan önce muaccel olmasıdır.
41
Örn: A’nın B’ye karşı 6 Haziranda muaccel olacak bir borcu, B’nin de A’ya karşı 15 Haziranda muaccel olacak bir borcu vardır. A, B’den olan 15 Haziran vadeli alacağını, C’ye 1 Haziran’da devrettikten ve B bu devri 2 Haziranda öğrendikten sonra; B kendisine 17 Haziranda başvuran C’ye karşı, A’dan olan 6 Haziran vadeli alacağıyla, devredilen ve 15 Haziranda vadesi gelen alacağı takas ettiğini, 17 Haziranda C’ye beyan edebilir.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.