Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU KİRALIK KONAK İNCELEMESİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU KİRALIK KONAK İNCELEMESİ"— Sunum transkripti:

1 YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU KİRALIK KONAK İNCELEMESİ

2 YAKUP KADRİ’NİN HAYATI

3

4 Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1889’da Kahire’de doğdu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1889’da Kahire’de doğdu. İzmir’de eğitimini sürdürürken babasının ölümü üzerine 1905’te annesiyle Mısır’a dönmek zorunda kaldı. Mısır’da Jön Türklerle tanıştı. Fransız ve İsviçre okullarında Fransızcayı öğrendi. Flaubert, Maupassant, Daudet gibi sanatçıların eserlerini okudu. 1908’de İstanbul’a geldi. Hukuk Mektebindeki eğitimini üçüncü sınıfta bıraktı. Çocukluk arkadaşı Şahabettin Süleyman’ın davetiyle Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Henrik İbsen’den etkilenerek “Nirvana” adlı tiyatrosunu yazdı. Yahya Kemal’le Nev-Yunanilik akımını başlatmak isteseler de gerekli ilgiyi görmediler. “Nur Baba” adlı eserini yazdı ancak tepkilerden çekindiği için yayımlamadı. 1913’te “Bir Serencam” adındaki ilk hikâyesini yazdı.

5 1916’da yakalandığı tüberküloz hastalığının tedavisi için İsviçre’ye gitti. Mütareke yıllarında yurda döndü. Yaşanılan mücadeleler millî edebiyata katılmasını ve sanat anlayışının toplumcu bir şekil almasını sağladı. İkdam gazetesinde Kurtuluş Savaşı’nı destekleyen yazılar yazdı. “Kiralık Konak” romanını İkdam gazetesinde, “Nur Baba’yı ise Akşam gazetesinde yayımladı. Ankara’ya gitti ve Tetkik-i Mezalim Komisyonu’na katılarak Kütahya, Eskişehir, Sakarya civarında incelemelerde bulundu.

6 Mardin milletvekili olarak Meclis’te görev aldı
Mardin milletvekili olarak Meclis’te görev aldı. 1925’te Anadolu Ajansı’nın kurucuları arasında yer aldı. 1931’de Manisa milletvekili seçildi. Kadro dergisinde yazdıklarının aşırı bulunması yüzünden Tiran’a elçi tayin edildi. Prag, Lahey, Bern, Tahran elçilikleri de yaptı. “Zoraki Diplomat” adlı eserinde elçilikleri esnasında yaşadıklarını yazdı. CHP milletvekilliği yaptığı yıllarda Atatürk İlkelerine aykırı hareket edildiği düşüncesiyle partiden ayrıldı. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1974’te tedavi gördüğü Ankara’da hayata veda etti.

7 YAKUP KADRİ’NİN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE SANAT ANLAYIŞI

8

9 Fecr-i Âti topluluğunda başladığı edebiyat yaşamını millî edebiyatta “Sanat toplum içindir.” düşüncesiyle sürdürmüştür. Cumhuriyet Döneminde de eser vermiştir. Fecr-i Âti’den kısa bir süre sonra Yahya Kemal ile birlikte Nev- Yunanilik (Neo- Klasisizm) akımına yönelmiştir. Roman, hikâye, mensur şiir, anı, deneme ve makale türünde eserler yazmıştır. Romancılığıyla ön plana çıkan sanatçının akıcı ve özgün bir üslubu vardır. İlk eserlerinde dili ağırken sonraki eserlerinde sade bir dil kullanmıştır. “Kadro” dergisinde yazdığı yazılarında halk yararını gözeten bir yazar olarak ön plana çıkar. Bir tez etrafında geliştirdiği eserleri düşünce temellidir. “Yaban” adlı eseri bunun güzel bir örneğidir.

10 Romanlarında iç dünyaları zengin, törelere bağlı karamsar kişiler vardır.
Balzac, Flaubert ve Zola gibi sanatçılardan etkilenmiş realist bir sanatçıdır. Ancak yeri geldikçe eserlerinde kişiliğini gizlememiştir.  Eserlerinde güçlü bir gözleme dayanan realizm vardır. Başarılı bir gözlemcidir. Karakterleri yansıtmada başarılıdır. Romanlarındaki başlıca tema, Türk toplumunun yaşam tarzı ve sorunlarıdır. Yazdığı romanlarında Tanzimat yıllarından 1950’ii yıllara kadar Türk topIumun da görülen sosyal değişimleri, nesiller arasındaki fikir ayrılıklarını ve çatışmayı işlemiştir. Bu yönüyle romanlarında birbirini bütünleyen tarihî süreci anlatmış ve edebiyatımızda nehir roman anlayışına uygun eserler vermiştir.

11 ESERİN KİMLİĞİ: ESERİN ADI: KİRALIK KONAK
YAZARIN ADI: YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU YAYIN EVİ: İLETİŞİM YAYINLARI BASIM YERİ: İSTANBUL İLK BASIM TARİHİ: 1922 KULLANILAN BASIM TARİHİ: 2001 BASIM SAYISI: 24. BASKI SAYFA SAYISI: 232

12 ESERİN KONUSU: Kiralık Konak bir töre romanıdır. Eserde üç neslin çatışması yansıtılmaktadır. Olay bir konakta geçer. Romanda nesiller arasındaki farklar, hızlı değişimin beraberinde getirdiği sakıncalar sergilenmiştir. Seniha-Faik-Hakkı Celis üçgeni romanın yapısının iskeletidir. Seniha’ya karşı ciddi duygular beslemeyen Faik’in onu elde etmesi karşısında Hakkı Celis’ in çektiği ıstıraplar ve torununun geleceği uğruna onurunu bir yana bırakan Naim Efendi’nin çilesi anlatılıyor. 

13 KİTABIN ANA FİKRİ: Batı medeniyeti alınırken temel değerlerimiz ihmal edilmiş, alınanlar da yarım yamalak alındığı için çok zararlı bir “değerler kargaşası” doğmuş, bundan da Türk milleti çok büyük zararlar görmüştür.

14 Romanın Olay Örgüsü:

15 Babadan kalma bir servete sahip olan Naim Efendi, memurluk yapmakta ve bu serveti özenle idare etmektedir. Beş yıl kadar önce karısı Nefise Hanımefendi’yi kaybetmiştir. Naim Efendi, geçmişine her yönüyle bağlı bir Osmanlı beyefendisidir. Naim Efendi’nin kızı Sekine Hanım, tembel ve iradesiz bir kadındır. Kocası Servet Bey ise; alafranga hayata düşkün bir insandır. Duyûn-ı Umumiye Müfettişlerindendir. Müslümanlıktan ve Türklükten nefret eder. Aldığı terbiye ve yaşadığı muhit arasındaki çelişkiden dolayı daima bir çırpınma ve isyan içerisindedir. Onun sayesinde artık Naim Efendi konağında Türkçe konuşulmaz olur.

16 Yirmi yaşında bir öğrenci olan Servet Bey’in oğlu Cemil, eğlence hayatına çok düşkündür. Servet Bey’in kızı Seniha ise, renklerin asır sonu diye vasıflandırdığı bir kızdır. Pazartesi günleri çay partisi tertip eder. Buraya mürebbiyesi Madam Kronski vasıtasıyla tanıdığı Beyoğlu madam ve matmazelleri, kendi çocukluk arkadaşlarından genç kızlar ve aile dostu genç kadınlar, kardeşi Cemil’in arkadaşlarından genç erkekler gelir. Bunlar arasında Faik Bey, çay günlerinin devamlı misafiridir. Avrupa’nın muhtelif şehirlerini dolaşmış olan Faik Bey, Avrupai hareketleriyle bu kadınlar tarafından beğenilen birisidir. Çay günlerinin bir diğer müdavimi Seniha’nın halasının oğlu Hakkı Celis’tir.

17 Çay günleri bitince, Seniha her zamanki gibi evin içinde sıkıntılı anlar yaşar. O, paraya çok önem vermeyen birisidir. Bütün güzel şeylerin kendiliğinden önüne yığılmasını ister. Babasını ağlanacak derecede züğürt, büyükbabasını lüzumundan fazla pinti, kendisini de dünyanın en bedbaht ve en yoksul kızlarından biri olarak düşünür. Bulunduğu mekân Seniha’ya sıkıntı vermektedir. O, Avrupa’yı hayal etmektedir. Bütün bu israflar ve hesapsız harcamalar yüzünden Naim Efendi maddî bakımdan zor duruma düşer. Yalı kiraya verilir, araba satılır, Madam Kronski’ nin maaşı ve Beyoğlu esnafına olan borçlar ödenemez. Naim Efendi, Çemberlitaş’ta oturan hemşiresi Selma Hanımefendi’ye çok bağlıdır. Naim Efendi’ye genç yaşından beri her konuda fikir veren Selma Hanımefendi, torunlarını çok şımarttığı için ona kızmaktadır.

18 Naim Efendi, torunlarını çok sevdiği için her türlü eziyete katlanır
Naim Efendi, torunlarını çok sevdiği için her türlü eziyete katlanır. Seniha, sıkıntı dolu günler yaşamakta ve sinir buhranları geçirmektedir. Naim Efendi, torununun dertlerine çare arar. Sonunda bütün bunların evlenme ve çocuk doğurma ile geçeceği kanaatine varır. Seniha’yı evlendirmeyi düşünür. Fakat ne Seniha, ne de babası Servet Bey böyle bir şeye yanaşmaz. Seniha, Avrupa’nın aydınlık şehirlerinin büyülü cazibesine kapılmıştır. Hatta Faik Bey’e Avrupa’dan Türkiye’ye geldiği için çok şaşar. Faik Bey’le Seniha arasında bazı ilişkiler gelişir. Faik Bey, aşkta Seniha’yı çok toy bulur; o, zengin bir izdivaç peşindedir. Bu arada rahatsızlanan Seniha, Doktor tavsiyesi üzerine, Madam Kronski ile beraber halası Necibe Hanımefendi’nin Büyükada’daki köşküne gider.

19 Burada sıkılması üzerine, arkadaşlarını çağırır
Burada sıkılması üzerine, arkadaşlarını çağırır. Bunlar arasında Faik Bey de vardır. Adadaki bu günlerde Faik Bey’le Seniha arasındaki ilişki çok ilerler. Bu ilişki herkes tarafından duyulur. Büyükada’daki bu günler Seniha’nın eski neşesini yerine getirir. Seniha konağa döner. Faik Bey de her gün konaktadır. Onun laubali hareketleri Naim Efendi’yi rahatsız eder. Faik, Seniha’yı daima bir küçük çocuk gibi avutmasını bilir. Genç adam, Seniha ile beraber, iki hatta üç kadını idare edebilecek kabiliyettedir. Fakat kumar denilen iptila Faik Bey’i zor durumda bırakır. Bir sabah kumar yüzünden zor durumda kalan Faik Bey, Seniha’dan para yardımı ister. Bu olaydan sonra Seniha’nın Faik Bey’e karşı hisleri değişir. Ondan ayrılır.

20 Aslında her ikisi de birbirlerini sevmektedirler
Aslında her ikisi de birbirlerini sevmektedirler. Fakat evlilik ikisi için de uygun değildir. Faik Bey, zengin bir dul, Seniha ise zengin bir adamla evlenmek arzusundadır. Hakkı Celis, günden güne değişmektedir. Herkesten, özellikle Seniha’dan kaçmaktadır. O, şiirdeki aşk ile, gerçek hayattaki aşkın birbirinden çok farklı olduğunu bilir. Seniha ise, Faik Bey’den ayrıldıktan sonra eski dostlarıyla ilişkilerini tazeler. Bu arada Hakkı Celis’i de arar. Seniha ile Faik arasındaki ilişkiyi öğrenen Naim Efendi onların evlenmesini ister. Gururuna ve şerefine düş­kün bir kişi olmasına rağmen torunu için Faik Bey’in baba­sına gider. Hiç hoşlanmadığı bu adam, duruma müdahale ede­meyeceğini söyleyerek onu başından atar. Seniha ise, duru­ mu öğrenir ve dedesine gittiği için çok kızar. Naim Efendi’ye çok saygısız davranır. Bu üzüntüyü kaldıramayan Naim Efendi’ye İnme iner. Yatağa düşer, tehlikeli günler geçirir. Seniha, büyük babasının hasta­lığı sırasında gururundan hiç taviz vermez. Onu ziyarete gidip gönlünü almaz. Seniha, bundan sonra dalgın, sinsi ve esrarlı bir kişi haline gelir.

21 Onun bu halinden şüphelenen Madam Kronski, Madam Kraft isminde zengin bir dulun evine gidip geldiğini öğrenir. Seniha hakkında iyi olmayan bir takım söylentiler dolaşır. Seniha, evden kaçarak Madam Kraft ile beraber Avrupa'ya, Trieste’e gider. Burada bir pansiyona yerleşir, piyano dersleri alır. Seniha' nın arkasından ahlaken dü­şük bir kadına hayranlık duyduğu, bu sebeple Avrupa’ya kaç­tığı söylentileri duyulur. Servet Bey, konaktan apartmana taşınmak niyetindedir. Konağın terk edilmesinin sebeplerinden biri de, Seniha’nın yakında dönecek olması ve Naim Efendi’nin onu görmek istememesi endişesidir. Servet Bey’in ayrılmasıyla Naim Efendi konakta yalnız yaşamaya başlar. Hakkı Celis, bu günlerde onu hiç yalnız bırakmaz. Ara sıra hemşiresi Selma Hanımefendi de ziyaretine gelir. Naim Efendi’nin hastalığının ilerlemesiyle, Selma Hanımefendi onu kendi konağına götürür. Naim Efendi konağı kiraya verilecektir. Yoksulluğa düşen ve artık hırçın bir insan olan Naim Efendi’nin kalbi yalnız Seniha ve Hakkı Celis’e açıktır.

22 Hakkı Celis, Çanakkale’de savaşmaya karar verir
Hakkı Celis, Çanakkale’de savaşmaya karar verir. Çanakkale’ye giden Hakkı Celis, bir müddet için izinle geri döner. Konakta Naim Efendi ile dertleşir. Naim Efendi ona içini döker. Bu arada Avrupa’dan dönmüş olan Seniha ile evleneceği söylenen Necip adlı mebus, kısa bir süre için gittiği yerden geri dönmez. Bu evlenme işinin olmaması Seniha için büyük bir darbe olur. Bu darbe üzerine Seniha Hanım savaş zenginleriyle düşüp kalkan bir kadın haline gelmiştir. Faik Bey ise bu işten büyük bir haz duyar. Hakkı Celis, Faik Bey ile buluşur. Faik Bey, ona Seniha hakkındaki olumsuz düşüncelerini anlatır.

23 Bu sırada arabayla oradan geçmekte olan Seniha onları görür ve arabasına alır. Birlikte Senihaların apartmanına gelirler. Buradaki olaylar Hakkı Celis’e eski günlerini hatırlatır. Uzun bir zaman sonra Servet Beylerde düğünü andıran bir ziyafet verilir. Naim Efendi, bu sıralarda can çekişmektedir. Bu zıtlık içerisinde Seniha, evinde verdiği bir ziyafette, cepheden izinli dönmüş bir subaydan Hakkı Celis’ in şehit olduğunu öğrenir. Herkes, duraklar. Fakat Seniha, gösteriş içindeki haliyle bu duruma kayıtsızdır.

24 KAHRAMANLAR:

25 SENİHA: Fizik portresi: Daima, son çıkan moda gazetelerinin resimlerine benzer. Körpe, ince, çevik vücuduyla sürekli bir değişim içindedir. Gözlerinin rengi, sesinin bestesi, kımıldanışlarının ahengi ve başının şekli de günün aydınlığına göre- daimi olarak değişir. Sosyal portresi: Servet Bey ve Sekine Hanım’ın kızı, Naîm Efendi’nin kız tarafından torunudur. İyi bir öğrenim görmüştür, Fransızca bilir, bekârdır. Kapalı bir konakta yetişmiş, sonraları çevresi çok genişlemiş; gittikçe Batıya açılmış, açıldıkça da kendini dağıtmıştır. Yetiştiği konak, önemli devlet adamları yetiştirmiş, kültürlü ve önceleri varlıklı bir ailenin konağıdır. Batılılaşma macerasına yenik düştükten sonra, konağın kendine mahsus havası kaybolmuş; değişmenin merkezinde de Seniha yer almıştır.

26 Ruh portresi: İçi de dışı gibidir, durmadan değişir
Ruh portresi: İçi de dışı gibidir, durmadan değişir. Bazen şen ve şuh, bazen içine kapanık, dalgın ve kötümserdir. Şımarık, havai, maymun  iştahlı, istekleri yerine gelse bile mutlu olmayan birisidir. Büyük bunalımları vardır. Yaşadığı ortamdan kaçıp uzaklaşmak ister. Kafasına koyduğunu yapar. Neyi ne zaman yapacağını bilemez. Bazen çok şefkatli, bazen çok hırçındır. Kıskanç, gururlu, çevreye sığamayan, sorumsuz, daldan dala konan, aklı kısa bir tiptir. Seniha, romandaki yerini iyi doldurmakta ve olayı rahatlıkla sürükleyebilmektedir. Hemen her olay onun etrafında gelişmiş; hemen her olay onun hal ve hareketlerine göre şekillenmiştir. Bütün bu özelliklerinden dolayı romanın ana kahramanı odur.

27 NAÎM  EFENDİ : Fizik portresi: Yaşı altmışın üzerinde, temiz ve düzenli giyinen bir adamdır. Dışarıda İstanbulin, ütülü pantolon, beyaz gömlek, siyah kravat, beyaz dik kolalı yakadan meydana gelen bir kıyafetle dolaşır. Evin içinde ise gecelik biçiminde entari giyer, başına takke geçirir.  Sosyal portresi: Tam bir Osmanlı Beyefendisidir. Mabeyn-i Hümayuna mensubiyeti olmuş, buradan, Meşrutiyet inkılabından iki sene önce istifa etmiştir. Hayatı kalabalık bir konakta geçmiştir. Eski terbiyeye göre yetişmiş, bilgili, görgülü, dostları arasında sevilip sayılan bir insandır. Ruh Portresi: Çekingen, içten titiz, iradesi zayıf, eğlenceyi seven, ahbaplar arasındaki sohbet ve ziyafetlere düşkün, zevkleri kırk evveline ait, bir ana kadar müşfik, bir dul kadın kadar titiz, fakat titizliği huysuzluğa kadar varmayan.. yenilikleri bir türlü hazmedemeyen bir insandır. Evindeki her gün daha kötüleşerek giden garip hayatı kabul etmediği halde, bir türlü aktif tavır alamaz.

28 SERVET BEY: yaşlarında, alafranga hayat namına akla gelmedik gariplikleri yapan, kelimenin tam manasıyla “züppe” birisidir. Kazasker Sadri Molla’nın oğlu Galatasaray mezunu ve Düyun-ı Umumiyye müfettişidir. Çocuklarını Avrupa terbiyesine göre yetiştirmek maksadıyla Madam Kronski’ yi getirtmiştir. Evini Avrupa zevkine göre döşemiştir. Sorumsuz, hiçbir işi ciddiye almayan, küstah ve menfaatçi, zenginlik uğruna kirli işlere girmekten bile çekinmeyen, Türklük ve Müslümanlıktan nefret eden bir tiptir. Naîm Efendi Tanzimat’ın, Servet Bey Servet-i Fünûn devrinin, Seniha ise Meşrutiyet devrinin karakteristiğini temsil ederler.

29 FAİK BEY: Kasım Paşa’ nın oğludur. Kumral, zayıf, uzun boylu, saçları iyi taranmış, yüz hatları oldukça düzgün, ağzı büyük, gözleri yorgun, bakışları hummalı, bu bakışlarından dolayı kadınların hoşlandıkları bir gençtir. Eğlenceden çok hoşlanır. Havai, şımarık ve kumar düşkünüdür. Sevilmek için sever, kimsenin nazını çekmez. Ahlaki kaygıları yoktur. Bütün düşünce ve davranışlarında maddi menfaatini ön planda tutar. Avrupa’da tahsil gördüğü için iyi Fransızca bilir. Belli bir işi yoktur. Eğlence yerlerinin, dans ve benzerlerinin bütün adabını bilir.

30 HAKKI CELİS: Selma Hanımefendi’ nin torunudur. Romandaki olumlu karakterdir. Hassas, romantik, çekingen, şiire meraklı, ıstırabı zevk edinmiş, kendine güven duymayan, ağır başlı, değer yargıları olan yakışıklı bir gençtir. Nereye çekilirse oraya gidecek kadar yumuşak huyludur. Seniha’yı içten içe sever, fakat bu duygusunu açıklamakta çok tereddütlü davranır. Kitap okumayı seven, şair yaradılışlı, kültürlü bir insandır. Yazar, Hakkı Celis’ i romandaki bozulmuş tiplerin karşısına koymuş, onların züppeliklerine karşılık, ona, vatansever, dürüst, fedakar bir genç rolü yüklemiştir.

31 SEKİNE   HANIM: Naîm Efendi’nin kızı, Servet Bey’in karısıdır. Çekingen, tembel, çocukları üzerinde etkisi olmayan, eski terbiyeye göre yetişmiş, iyilik ve saflığı budalalık derecesine varan, başkalarının iradesiyle hareket eden, eşi ve çocuklarının iradesine tümüyle teslim olmuş bir kadındır.

32 SELMA HANIMEFENDİ: Naîm Efendi’ nin kız kardeşidir. Otoriterliği yanında telaşlıdır. Konakta olup bitenlere doğrudan müdahale edebilen tek kişi odur. Tombul, haşmetli, otoriter, ağırbaşlı, akıllı, iradesi güçlü bir insan olan Selma Hanımefendi, Batılılaşma macerasından pek etkilenmemiştir. Konakta olup bitenlerle ilgili gayretlerinden hiçbir olumlu sonuç alamaz.

33 CEMİL: Seniha’nın abisidir. Eğlenceye düşkün olan bu genç, yaşının çok üzerinde bir gece hayatına bulaşmıştır. Sorumluluk duygusu taşımaz. Yanlış Batılılaşmanın “kurban” kahramanlarındandır. Neyyire, Nuriye, Belkıs Hanımlar, Madam Kronski vb. karakterler arka planda bırakılmıştır. Yazar bunları olay akışının tamamlayıcıları olarak kullanmıştır.

34 ZAMAN VE MEKAN Kiralık Konak‘ta olay örgüsünün yaşandığı zaman yılları arasıdır. Bu zaman ağır seyirde görülür. Olay örgüsü yıllarında Naim Efendi’nin Cihangir’deki konağında başlar ve Büyükada, Çemberlitaş, Şişli, Beyoğlu ve Pangaltı gibi mekanlarda vuku bulur. Ancak hadiseler daha ziyade Cihangir ve Şişli’de cereyan eder. Arada Avrupa da mekan olarak anılırsa da gerçek bir mekan olarak görülmez.

35 PLÂN: a) Giriş/Serim Bölümü: Eserin Giriş  bölümü, Seniha’nın Büyükada’ ya gidişi ve orada, nasıl birisi olduğunun tam olarak ortaya konulmasına kadar devam eder. Yazar bu bölümde olayı başlatmış, başlıca karakterleri tanıtmış, ana düğümün ne olduğuna dair ipuçlarını vermiş, bazı ara düğümleri de atmıştır. b) Gelişme/Düğüm Bölümü: Gelişme  bölümünde Seniha’ nın Büyükada’ ya gidişi ve orada başlayan bazı ilişkiler ve olaylar, eserin tansiyonunu yükseltmiştir. Bu bölümde, olay sayısı, ara düğüm sayısı ve çeşidi arttırılmış, arka plandaki kahramanlar da olayın içine sokulmuş, yeni bazı ara düğümlerin atılması yanında bazı ara düğümler de çözüme kavuşturulmuştur.

36 c) Sonuç/Çözüm Bölümü: Bu uzunlukta bir eser için toplam 7 sayfalık sonuç bölümü kısadır. Böyle bir tutum, olayın birdenbire kesildiği izlenimi vermektedir. Bu bölümde, Seniha bütünüyle menfi bir dünyanın insanı olmanın son basamağına gelmiş, Naîm Efendi ölüm döşeğine düşmüş, Servet Bey ise –savaş zenginliğinin de tesiriyle- Batılılaşmanın yıkımına tamamen kapılmış durumdadır. Romanın ana düğümünü teşkil eden “Yanlış Batılılaşmanın ve Seniha’nın sonu ne olacak?” sorusu bu bölümde cevabını bulmuştur. Kahramanlar sahneden çekilmiş, olaylar mukadder çözümlerine ulaşmış, ana fikir tam olarak ortaya konulmuştur.

37 OLAYIN KURULUŞU: Olay, konunun harekete geçirilmiş şeklidir. Romandaki olayın hareketli olup olmadığı, olay sayısı ile çeşidinin çokluğu ve ilgi çekici olay seçimi ile yakından ilgilidir. Kiralık Konak bu bakımdan değerlendirildiği zaman görülür ki, olay yeteri kadar hareketli değildir. Çünkü romanda yaklaşık olarak 45 adet kayda değer olay vardır ve  her dört sayfaya bir olay düşmektedir. Yazar, entrik öğe zenginliğine pek önem vermemiştir. Bunun okuyucudaki merak duygusunu yeteri kadar kamçılayamadığı söylenebilir. Kiralık Konak’ın ana düğümü şöyle tespit edilebilir: “Yanlış Batılılaşmanın son nesil içindeki temsilcisi olan Seniha’nın sonu ve böylesine ölçüsüz değişmenin toplum üzerindeki son tesiri ne olacak?”

38 Eserde 15 civarında ara düğüm vardır
Eserde 15 civarında ara düğüm vardır. Bunlardan, ana düğümü doğrudan doğruya destekler yapıda olanları şöyle sıralayabiliriz: Naîm Efendi’nin konağındaki alafranga hayatın sonu nereye varacak? (Bu düğüm, romanın başından sonuna kadar canlılığını korumakta, bu bakımdan da ana düğüme yakın bir mahiyet taşımaktadır.) Seniha ile Faik Bey’in –seviştikleri halde- evlenmek istemediklerini duyan Naîm Efendi ailesinin tepkisi ne olacak? (Bu düğüm, sık sık çözüm noktasına gelir. Zira Naîm Efendi olsun, Servet Bey veya diğer aile fertleri olsun bu konuda kesin tavır alabilecek karakterde değildirler. Ancak yazar, okuyucuyu “artık ipler kopacak!” havasına sokmayı başarıyor. Düğüm bu bakımdan tesirlidir.)

39 Seniha ile Faik Bey arasındaki ilişki yeniden başlayacak mı
Seniha ile Faik Bey arasındaki ilişki yeniden başlayacak mı? Başlayacaksa nereye varacak? (Bu düğüm arasındaki ilişkiyi–değişik vesilelerle- sık sık kesilme noktasına getirmiş, vesileler bularak yeniden alevlendirmiş, bu nedenle önemli bir merak unsuru elde etmiş, bunu eserin sonuna kadar da sürdürmüştür.) Servet Bey’in Naîm Efendi’ye karşı duyduğu kinin sonu nereye varacak? Seniha ile vatan sevgisi arasında bocalayan Hakkı Celis, Seniha’nın cazibesinden kurtulup kendini vatana hasredebilecek mi? Naîm Efendi, konağı kiraya verip Selma Hanımefendi’nin evinde yaşamaya razı olacak mı?

40 DİL VE ÜSLÛBU: Eserin dili, devrin özelliklerini yansıtan bazı ibare ve ifadeler hariç tutulursa, konuşma dilidir. Bugün bile rahatlıkla anlaşılır. Terkipler fazla olmadığı gibi, zaman zaman kullanılanlar da kalıplaşmış terkiplerdir. Üslup ise, fikir yönü ağır basan bir eser için hareketli sayılabilir. Yazar,  cümleleri gereğinden fazla uzatmamış, açık ve akıcı cümle kurmaya özen göstermiştir. Devrik cümleye pek yer vermemiş, normal söz dizimine uymuştur. Edebi sanatlara rağbet etmemiş, ara sıra baş vurduğu mecazları ise, kahramanların iç dünyalarını aydınlatmak maksadıyla kullanmış, bunda da istediğine ulaşmıştır. Bozuk ve karışık cümle kullanmamıştır.

41 Cümle sonlarında değişik zamanlı fiiller kullanmak suretiyle monotonluğu önlemiştir.
Fikir cümlelerinin sıkıcı ve tekdüze olmaması için, kısa ve kesik cümleler yanında soru ve ünlem cümleleri kullanmış, böylelikle, fikir cümlelerine de akıcılık, açıklık ve tesir gücü kazandırmıştır. Bütün bu saydığımız özelliklere dayanarak, Yakup Kadri’nin bu romanda sağlam bir üslup kullandığı, eserin, yazıldığı döneme göre sade bir dille kaleme alındığı, sağlam cümle kurmaya özel bir önem verildiği söylenebilir.)

42 DEĞERLENDİRME : Kiralık Konak, 1920 yılında İkdam’da tefrika edildi, 1922′de ilk baskısı yapıldı. Romanda anlatılan olaylar, Birinci Dünya Savaşı sırasında cereyan ettiğine göre, Kiralık Konak, “sıcağı sıcağına” yazılmış bir romandır denilebilir. Roman, Osmanlı Devleti’nin yıkılış günlerinde Türk cemiyetinin en önemli unsuru olan ailenin nasıl çürüdüğünü ve yıkılıp gittiğini hikâye eder. Bir kısım insanımızda görülen batılılaşma veya alafrangalaşma arzusu ile bu alafranga hayata ayak uydurma ve o tarzda yaşama gayreti, bu felaketin en önemli sebebidir. Batılılaşma veya alaf­rangalaşma meselesi en fazla aileyi vurur. Aile yara alınca toplumda hiç bir sağlam değer ve kurum kalmaz!

43 Yakup Kadri gibi bir tarafta muhafazakâr, millî ve manevî değerlere bağlı insanlarla -ki bunların çoğu yaşlılardır- alafranga hayata özlem duyan, şımarık, züppe, iyi yetiştirilmemiş, ahlaken zayıf insanları karşı karşıya getirir. Bu ikinciler genellikle gençlerdir. Beyoğlu hayatı her bakımdan onlara cazip gelir. Bu hayatın en önemli unsurları eğlence, içki, kumar ve zinadır. Kiralık Konak romanında Konak, bir semboldür. Kiralanan şey, aslında bir medeniyet ve hayat tarzıdır. Romanda, ferdi meselelerin ön plânda olduğu görüntüsüne rağmen aslında bir medeniyet hesaplaşması vardır.

44 Kiralık Konak romanının tezi aşağı yukarı bu cümlelerle ifade edilmiştir. Hayatının önemli bir kısmında -hususiyle gençlik yıllarında samimî bir Batı hayranı olan Yakup Kadri, kendi “batıcılığını” Hakkı Celis vasıtasıyla savunur. Hakkı Celis de Batıyı biliyor ve seviyor ama o, Verlaine’ i ve Claudel’ i okuyor. Yakup Kadri’ye göre batılılaşmanın sırrı buradadır. Ona göre Hakkı Celis’in dejenere olmaması, batıyı yüksek tabakasından tanımış olmasındandır. Kiralık Konak romanının son derece sağlam bir yapısı vardır. Kahramanların birbiriyle münasebetleri mantıklı ve inandırıcıdır. On altı bölümlük romanın ilk bölümünde Naim Efendi, ikinci bölümünde Seniha tanıtılır. Sonraki bölümlerde kahramanlar birer ikişer romana dahil olurlar. Ve aralarındaki münasebet son derece gerçekçi ve tutarlı bir şekilde gelişir, devam eder.

45 Romanın kahramanları başarılı bir şekilde tasvir ve tahlil edilmiştir
Romanın kahramanları başarılı bir şekilde tasvir ve tahlil edilmiştir. Ailenin yapısı bakımından hâkim durumda ki Naim Efendi’nin âciz, zavallı, iradesiz ve mütevekkil bir insan oluşu; hadiselerin kontrolden çıkmasının en önemli sebebidir. Faik Bey, Seniha, Servet Bey hırslıdırlar. Bu hırs uğruna yapmayacakları rezalet yoktur. Yakup Kadri, Seniha tipini ayrıntılı bir biçimde ele alır. Çünkü romanda cereyan eden hadiseler hep onun etrafında gelişir. Seniha’nın ruh halinin en önemli yanı ‘hep canının sıkılıyor ve gönlünün avunamıyor’ olmasıdır. Bu haliyle Seniha, romanda adeta Servet-i Fünûn şair ve yazarlarını temsil eder. Onun Avrupa’ ya kaçması bu bakımdan son derece manidardır.

46 Hakkı Celis, romanın yegâne müspet tipidir
Hakkı Celis, romanın yegâne müspet tipidir. O, saf ve masum bir insandır, şairdir. Sağda solda, localarda, kulüplerde harp zenginleri yiyip içip eğlenirken Hakkı Celis ‘bu acayip âlem’e şaşar kalır. Yakışıklı, güzel konuşan, kültürlü bir genç olmasına rağmen Hakkı Celis, macera peşinde koşan bir insan değildir. Seniha’nın zaaflarını ve rezaletlerini bilmesine rağmen, onun karşılıksız ve derin bir aşkla sever. Bu hülyalı adamın gönüllü olarak askere yazılması, Çanakkale Savaşı' na katılması ve orada şehit düşmesi romanın en önemli trajik unsurudur. Romanda üç nesilden kesitler verilmiştir. Birinci Nesil (Naim Efendi ve kız kardeşi) sağlam; ikinci nesilde (Naim Efendinin kızı Sekine ve Damadı Servet Bey) erkek bozuk, kadın sağlam; üçüncü nesilde her ikisi de bozuktur.

47 Her sayfada ince bir alay var
Her sayfada ince bir alay var. Bu ironik üslûp, Hakkı Celis’ in şehadetini anlatan son sayfalarda zirveye ulaşır. Yakup Kadri, mizahı yeterince, kararında ve ustaca kullanmasını bildiği kadar, Türkçeyi de son derece ustalıklı kullanan bir romancımızdır. Kiralık Konak, temposu ağır bir romandır. Hadiseler ikinci plândadır. Önemli olan, insanlar; onların hayata ve çevreye bakışları, hırsları, emelleri ve zaaflarıdır. Bu bakım dan Kiralık Konak hem bir sosyal roman; hem de son derece başarılı bir karakter romanıdır.

48 HAZIRLAYANLAR: MEKİYE TOTAN 2014235003 ESRA POLAT 2014235020
ŞEYDA TORUN M. MİRAÇ AKKAYA ENES ÇINAR TUĞBA DURGUN ENES AKBULUT


"YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU KİRALIK KONAK İNCELEMESİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları