Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TAHKİM YARGILAMASI Ceren DEMİREL.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TAHKİM YARGILAMASI Ceren DEMİREL."— Sunum transkripti:

1 TAHKİM YARGILAMASI Ceren DEMİREL

2 I. USUL İLKELERİ HMK’DA DÜZENLENEN İLKELER:
Tasarruf İlkesi (HMK m. 24)  Taraflar, yargılama faaliyetinin başlaması, dava konusunun ve tahkim usulünün belirlenmesi hususlarında serbesttir.  Hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi olmaksızın davayı kendiliğinden göremez. Taraflarca Getirilme (HMK m. 25)  Taraflar, «kendiliğinden araştırma» ilkesinin geçerli olacağını açıkça kararlaştırmadığı sürece geçerli olan ilkedir. Buna göre hakem veya hakem kurulu incelemesini, taraflarca bildirilen iddianın ve savunmanın dayanağı olan vakıalar ve bunlara ilişkin deliller üzerinden yapar. Buna karşılık hakem veya hakem kurulu, taraflarca bildirilmeyen hususlar veya vakıaları kendiliğinden inceleyemez. Tarafların Eşitliği (Eşit İşlem) (AY m. 10; HMK m. 423, cüm. 1)  Hakemler, taraflara iddia ve savunmalarını ileri sürme fırsatı verirken ve dava süresi, tebliğ, duruşma, bilirkişi incelemesi gibi usul işlemlerinin tümünde, taraflar arasında tam olarak eşitliği gözetme yükümlülüğü altındadır. Ör. hakem, talep üzerine davacıya beyanda bulunması için 15 günlük süre vermişse, davalının beyanı için yine 15 günlük süre vermelidir.  Hakemlik görevini ret (HMK m. 417) ile tarafların hakemi reddi (HMK m. 418) de eşitlik ilkesinin teminini amaçlar.  Uyuşmazlığın taraflarının eşit işlem ilkesinden feragati geçersizdir. Taleple Bağlılık (HMK m. 26/1)  Taraflarca aksi (hakemin, tarafların talep sonucuna bağlı kalmadan karar verebileceği) kararlaştırılmadıkça, hakem veya hakem kurulu, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.

3 Hukuki Dinlenilme Hakkı (HMK m. 423)
 Tarafların yargılama ile ilgili bilgi sahibi olması, açıklama ve ispat hakkı, hakemlerin tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirme yapıp kararlarını somut ve açık olarak gerekçelendirmesi unsurlarını içerir. Ör. hakem veya hakem kuruluna verilen dilekçeler, bilgiler ve diğer belgeler, hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmelidir.  Uyuşmazlığın tarafları, hukuki dinlenilme hakkına aykırı hükümler kararlaştıramaz. Aleniyet İlkesi (HMK m. 429)  Tahkim yargılamasında, genel mahkemelerde olduğunun aksine açıklık değil, gizlilik esastır. Taraflar duruşmaların aleni olmasını kararlaştırmadıkları sürece aleniyet hakkında hakem veya hakem kurulu karar verir.  Tahkimde aleniyetten kasıt, dosya ve belgelerin taraflara gönderilmesini, tarafların bilgi sahibi olmasını sağlayan taraf aleniyetidir. Tarafların Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü (HMK m. 29/1) Usul Ekonomisi (AY m. 141; HMK m. 30)  Hakem veya hakem kurulu, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Hakemin Davayı Aydınlatma Ödevi (HMK m. 31)  Davanın maddi bakımdan yürütülmesi ve uyuşmazlığın aydınlatılması için hakem(ler kurulu), belirsiz veya çelişkili hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir ve delil gösterilmesini taraflardan isteyebilir. Yargılamanın Sevk ve İdaresi (HMK m. 32/1)  Hakem veya hakem kurulu, yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır.

4 B. HMK’DA DÜZENLENMEYEN İLKELER:
Doğrudanlık İlkesi Taraf işlemlerinin ve delillerin üçüncü bir kişi araya girmeden doğrudan hakem veya hakem kurulu tarafından dinlenmesi, incelenmesi ve değerlendirilmesi, kararın daha sağlıklı şekilde verilmesini sağlar. Adil Yargılanma Hakkı Sözlülük – Yazılılık  Tahkim yargılamasında hakem veya hakem kurulu, yargılamanın daha sistematik ve sağlıklı yürütülebilmesi, kalıcı olması ve kontrol edilebilmesi için yazılılık ilkesine önem vermeli; ancak gerektiğinde taraflara sözlü savunma imkanı da tanımalıdır. Yargılama Konusunun Sınırlı Olması a. Tahkime Elverişlilik (HMK m. 408 )  «Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir.» b. Tahkim Sözleşmesi  Tarafların sözleşmede hakemler vasıtasıyla çözülmesini istedikleri işler dışında kalan uyuşmazlıkların hakemler tarafından çözülmesi, hakem kararının iptali sebebidir. Teksif İlkesi  Taraflar aksini kararlaştırmış olmadıkça, tahkim yargılamasında teksif ilkesi uygulanmaz.  Tahkim yargılaması esnasında taraflar, iddia ve savunmalarını değiştirebilir veya genişletebilir.  HMK m. 428/3: «Taraflar, aksini kararlaştırmış olmadıkça, tahkim yargılaması sırasında iddia veya savunmalarını değiştirebilir veya genişletebilirler. Ancak, hakem veya hakem kurulu, bu işlemin gecikerek yapılmış olduğunu veya diğer taraf için haksız bir şekilde büyük zorluk yarattığını ve diğer durum ve koşulları dikkate alarak, böyle bir değişiklik veya genişletmeye izin vermeyebilir. İddia veya savunma tahkim sözleşmesinin kapsamı dışına çıkacak şekilde değiştirilemez veya genişletilemez.» Ör. iddianın genişletilmesi yoluyla tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturmayan bir alacağın tahsili istenemez.

5 DAVANIN AÇILDIĞI AN (HMK m. 426/1)
II. DAVANIN AÇILMASI DAVANIN AÇILDIĞI AN (HMK m. 426/1) Mahkemenin aracılığı gerekmediğinden dava doğrudan hakemde açılmalıdır. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça tahkim davası; hakemlerin seçimi için mahkemeye veya tarafların sözleşmesine göre hakem seçecek olan kişi, kurum veya kuruluşa başvurulduğu tarihte, eğer sözleşmeye göre hakemlerin seçimi iki tarafa ait ise davacının hakemini seçip kendi hakemini seçmesini diğer tarafa bildirdiği tarihte, sözleşmede hakem veya hakem kurulunu oluşturan hakemlerin ad ve soyadları belirtilmiş ise uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi talebinin karşı tarafça alındığı tarihte açılmış sayılır. TAHKİM YERİ (HMK m. 425) Uyuşmazlığın, taraflarca başvurulan hakem veya hakemler kurulunun kararını vereceği yerdir. KURAL: Tahkim yeri, taraflarca veya onların seçtiği bir tahkim kurumunca serbestçe kararlaştırılır. İSTİSNA: Bu konuda bir anlaşma yoksa tahkim yeri, hakem veya hakem kurulunca olayın özelliklerine göre belirlenir. Ör. tahkim yargılamasına konu uyuşmazlık veya uyuşmazlığın taraflarının Türkiye ile bir bağlantısı bulunmuyorsa, hakemlerin tahkim yeri olarak Türkiye’yi seçmeleri Kanun’a aykırıdır. KURAL: Tahkim yeri, tahkim yargılaması süresince değiştirilemez. İSTİSNA: «Hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasının gerektirdiği durumlarda önceden taraflara bildirmek kaydıyla bir başka yerde de toplanabilir; duruşma, keşif gibi benzeri işlemleri de yapabilir.» (HMK m. 425/2)  Tahkim yeri değişikliğinin taraflara bildirim yükümlülüğü, sadece tarafların da yargılamaya katılacağı hallerde söz konusudur.

6 DAVAYA CEVAP VERİLMESİ
YARGILAMA USULÜNÜN BELİRLENMESİ (HMK m. 424) KURAL: Taraflar, hakem veya hakem kurulunun uygulayacağı yargılama usulüne ilişkin kuralları, tahkime ilişkin (On Birinci Kısımdaki) emredici hükümler saklı kalmak kaydıyla, serbestçe kararlaştırabilir ya da tahkim kurallarına yollama yaparak belirleyebilirler. Ör. taraflar Alman usul hukukuna göre uyuşmazlığın görüleceğini kararlaştırmışlarsa, Alman usul hukukunun emredici hükümleri, ancak HMK’nın tahkime ilişkin On Birinci Kısım hükümleriyle çatışmadığı ölçüde uygulanır. İSTİSNA: Taraflar arasında böyle bir sözleşme yoksa hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasını, tahkime ilişkin (On Birinci Kısımdaki) hükümleri gözeterek uygun bulduğu bir şekilde yürütür. DAVANIN AÇILMASI VE DAVAYA CEVAP VERİLMESİ (HMK m. 428, 430) Hakem veya hakem kurulunda açılacak dava; a. uyuşmazlığın taraflarınca doğrudan veya b. tarafların vekilleri aracılığıyla acıkabilir. Taraflarca kararlaştırılan veya hakem tarafından belirlenecek süre içinde; i. davacı  tahkim şartını veya sözleşmesiyle birlikte varsa esas sözleşme ile iddiasını dayandırdığı vakıaları ve talebini; ii. davalı  savunmasını ve dayandığı vakıaları dilekçeyle hakem veya hakem kuruluna sunar. Taraflar dilekçelerine yazılı delillerini ekleyebilir ve ileride sunacakları delilleri gösterebilirler. a. Davacı, geçerli bir neden göstermeksizin dava dilekçesini süresi içinde vermezse veya b. dava dilekçesi usulüne uygun değilse ve eksiklik hakem veya hakem kurulunca belirlenecek süre içinde giderilmezse  hakem veya hakem kurulu tahkim yargılamasına son verir. Geçerli bir mazereti olan davacıya, dava dilekçesini sunması için ek süre verilebilir. Davalı, cevap dilekçesini vermezse  bu durum davacının iddialarının ikrarı veya davanın kabulü olarak değerlendirilmeyip yargılamaya devam edilir. Davalı, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü tüm vakıaları inkar etmiş sayılır.

7 DAVANIN AÇILMASININ SONUÇLARI
Zamanaşımı kesilir.  hakem kararı sonradan iptal edilse bile, açılmış davayla meydana gelen kesilme bundan etkilemez. Derdestlik meydana gelir.  taraflar, başka bir tahkim yargılamasında tarafları ve konusu aynı olan yeni bir dava açamaz. Derdest olan dava yeniden açılırsa, davalı bu yeni davaya karşı derdestlik itirazında bulunabilir. Açılan davada davacı, davalının rızası olmaksızın davasını geri alamaz. KARŞI DAVA AÇILMASI Yargıtay, hakem ya da hakem kurulunda açılan davaya karşılık, karşı dava açılabileceği görüşündedir (YTD, T. 1917/810 K.). Davalı, davacıya karşı hakem veya hakem kurulunda karşı davayı; a. cevap süresi içinde vereceği cevap dilekçesiyle veya b. ayrı bir dilekçe ile açabilir. Karşı davadaki talepler, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeden kaynaklanıyorsa  hakem veya hakem kurulu bu davayı da inceler; asıl dava ile karşı davayı birlikte inceleyerek karara bağlar. Karşı dava, tahkim sözleşmesinin kapsamına girmiyorsa  hakem veya hakem kurulu bu davaya bakamaz; karşı davayı reddeder. TAHKİM İTİRAZI (HMK m. 413) «Tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkânsız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder.»  Davacı, tahkim sözleşmesinin varlığına rağmen davasını mahkemede açarsa hakim, tahkim sözleşmesini re’sen gözeterek görevsizlik kararı veremez; davalı açıkça tahkim ilk itirazında bulunmadığı halde hakim, davayı esastan inceleyip karara bağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla, tahkim itirazının cevap dilekçesi ile ve cevap süresi içinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. «Tahkim itirazının ileri sürülmesi, tahkim yargılamasına engel değildir.»

8 III. İNCELEME AŞAMASI DURUŞMA YAPILMASI VEYA DOSYA ÜZERİNDEN İNCELEME (HMK m. 429) Tahkim sözleşmesinde duruşma yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmuyorsa, hakem veya hakem kurulu; delillerin ikamesi, sözlü beyanlarda bulunulması veya bilirkişiden açıklama istenmesi gibi sebeplerle duruşma yapılmasına karar verebileceği gibi, yargılamanın dosya üzerinden yürütülmesine de karar verebilir. Yargılamanın tamamı duruşmalı yapılabileceği gibi, sadece keşif veya tanık dinlenmesi gibi belli işlemler sırasında duruşma yapılmasına da karar verilebilir. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine yargılamanın uygun aşamasında duruşma yapılmasına karar verir. Hakem veya hakem kurulu, taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa ve davanın yeterli şekilde aydınlandığı kanaatine varırsa, delillerle yetinip mevcut evrak üzerinden karar verebilir. TARAFLARDAN BİRİNİN YARGILAMAYA KATILMAMASI (HMK m. 430) «Davacı, geçerli bir neden göstermeksizin dava dilekçesini süresi içinde vermezse; dava dilekçesi usulüne uygun değilse ve eksiklik hakem veya hakem kurulunca belirlenecek süre içinde giderilmezse, hakem veya hakem kurulu tahkim yargılamasına son verir.» «Davalı, cevap dilekçesini vermezse; bu durum davacının iddialarının ikrarı veya davanın kabulü olarak değerlendirilmeyip yargılamaya devam edilir.»  bu durumda davalı, davacının ileri sürdüğü tüm vakıaları inkar etmiş sayılır. «Taraflardan biri, geçerli bir neden göstermeksizin duruşmaya katılmaz veya delillerini sunmaktan kaçınırsa; hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasına devam ederek mevcut delillere göre karar verebilir.»  taraflardan birinin geçerli bir neden olmaksızın duruşmaya katılmaması davanın görülmesine engel olmayıp, taraflardan her ikisinin de duruşmaya gelmemesi halinde dahi dosyanın işlemden kaldırılması hükümleri uygulanmaz; inceleme dosya üzerinden yapılır. Davaya cevap vermemiş ve delillerini bildirmemiş olan davalı, duruşma devam etmekte ise sonraki duruşmalara katılabilir; ancak bu durumda, geçerli bir mazereti olmaksızın katılmadığı davalarda yapılan işlemlere itiraz edemez.

9 HAKEM VEYA HAKEM KURULUNCA BİLİRKİŞİYE BAŞVURULMASI
(HMK m. 431) Hakem veya hakem kurulu, belirlediği konular hakkında rapor vermek üzere bir veya birden çok bilirkişi seçimine karar verebilir. «Aksi kararlaştırılmadıkça, taraflardan birinin talebi veya hakem ya da hakem kurulunun gerekli görmesi üzerine bilirkişiler, yazılı veya sözlü raporlarını vermelerinden sonra çağrılacakları duruşmaya katılırlar. Bu duruşmada taraflar, bilirkişilere soru sorabilir ve uyuşmazlık konusunda kendi seçtikleri özel bilirkişileri dinletebilirler.» İSPAT (HMK m. 428/2) İspata ilişkin hususlarda genellikle irade serbestisi ilkesi geçerlidir.  öncelikle taraflarca yapılan tahkim sözleşmesine veya tahkim şartına ya da tahkim yeri hukukuna bakılır. «Taraflar dilekçelerine yazılı delillerini ekleyebilir ve ileride sunacakları delilleri gösterebilirler.» DELİLLERİN TOPLANMASI (HMK m. 432) Dava, cevap dilekçesi ve tarafların sözlü açıklamalarına rağmen hakemler, davanın yeterli şekilde aydınlanmadığı ve bu aşamada karar veremeyecekleri kanısında ise, uyuşmazlığın giderilebilmesi için çekişmeli konularda taraflardan delillerin ibrazını isteyebilir. «Taraflardan biri, hakem veya hakem kurulunun onayı ile delillerin toplanmasında mahkemeden yardım isteyebilir.»  Hakem veya hakem kurulu yargı gücüne doğrudan sahip olmayıp tahkim sözleşmesi de niteliği gereği yalnızca sözleşmenin taraflarını bağladığı için, hakemlerle işbirliği yapmak istemeyen tarafın veya tahkim sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin elindeki delillerin toplanabilmesi için; I. öncelikle taraflar, hakem veya hakem kurulunun onayını almalıdır. II. bu durumda hakemlerle işbirliği yapmak istemeyen tarafın veya tahkim sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişilerin elindeki delillerin toplanabilmesi, ancak mahkemenin yardımına başvurulması suretiyle gerçekleştirilebilir. Tahkimde görevli ve yetkili mahkeme  «Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri bölge adliye mahkemesidir.» (HMK m. 410)

10 DURUŞMALARIN AÇIKLIĞI GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR:
IV. ÖZEL DURUMLAR DURUŞMALARIN AÇIKLIĞI Uyuşmazlığın tarafları için açık olan tahkim yargılaması, üçüncü kişiler bakımından gizlidir. Taraflar, tahkim sözleşmesinde duruşmaların üçüncü kişiler için açık olmasını kararlaştırabilir. ADLİ TATİL Tahkim hükümlerine göre, mahkemenin görev alanına giren dava ve işler, adli tatilde de görülmeye devam edilir (HMK m. 103/1, g).  dolayısıyla, hakem veya hakem kurulunca ya da mahkemece yapılacak tüm işlemler, adli tatil sırasında da devam eder. Tarafların, adli tatile ilişkin HMK hükümlerinin uygulanacağı yönünde anlaşması halinde adli tatil hükümleri tahkimde de uygulanır. ADLİ YARDIM Adli yardıma ilişkin usul hükümleri, mahiyetine uygun olmaması sebebiyle, tahkimde uygulanmaz.  Tahkim yargılamasını kabul edenler, adli yardımı baştan reddetmiş olur. GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR: İHTİYATİ TEDBİR (HMK m. 414) Aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine, bir ihtiyati tedbirin alınmasına karar verebilir. «Hakem veya hakem kurulu, ihtiyati tedbir kararı vermeyi, uygun bir teminat verilmesine bağlı kılabilir.»  Mahkemelerde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için teminat gösterilmesi kural olarak zorunluyken (HMK m. 392); tahkimde teminat verilmesi, hakem veya hakem kurulunun kararına bırakılmıştır. Mahkeme hakem veya hakem kurulunca verilen tedbir kararının icra edilebilirliğine karar verilebilmesi için; I. geçerli bir tahkim sözleşmesinin var olması ve II. taraflardan birinin talebi gerekir.

11 GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR:
İHTİYATİ TEDBİR (HMK m. 414) Hakem veya hakem kurulu tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı, üçüncü kişileri bağlamaz.  Hakemlerin verdiği ihtiyati tedbir kararının belirli bir kişi aleyhine icra edilebilmesi için bu kişiye karşı ileri sürülebilecek geçerli bir tahkim sözleşmesinin varlığı gerekmekte olup, üçüncü kişiler ise ihtiyati tedbirin dayanağı olan tahkim sözleşmesinin tarafı değildir. İhtiyati tedbir için mahkemeye başvuru; Hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin (ön hakemin) zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, taraflardan biri tarafından yapılabilir. Bu hâller mevcut değilse, sadece hakem veya hakem kurulundan alınacak izne veya tarafların bu konudaki yazılı sözleşmesine dayanılarak yapılır. Tahkim sözleşmesinde ihtiyati tedbir için mahkemelerin görevlendirilmediği hallerde, ilgili taraf mahkemeye başvurmak için haklı bir sebebi olduğunu hakem veya hakem kuruluna ispatlamalıdır. «Tahkim yargılaması öncesi veya tahkim yargılaması sırasında taraflardan birinin talebi üzerine mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı, aksine karar verilmedikçe, hakem veya hakem kurulu kararının icra edilebilir hâle gelmesiyle ya da davanın hakem veya hakem kurulu tarafından reddedilmesi hâlinde kendiliğinden ortadan kalkar.»  Aynı hüküm, hakemler veya ön hakem tarafından verilen ihtiyati tedbirler için de kıyasen uygulanmalıdır. «Mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararı, hakem veya hakem kurulu tarafından değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.»  Bu düzenleme hem yetkide paralellik ilkesine, hem de hiçbir organın ya da makamın mahkeme kararını değiştiremeyeceğine ilişkin AY m. 138/IV hükmüne aykırılık teşkil eder. Hakemlerce verilen ihtiyati tedbir kararının reddi veya itirazın reddi kararlarına karşı, HMK m. 439/2’de sınırlı olarak sayılan iptal nedenlerinden birinin varlığı halinde, iptal davası açılabilir.

12 GEÇİCİ HUKUKİ KORUMALAR:
2. İHTİYATİ HACİZ Hakem veya hakem kurulu, ihtiyati haciz verme yetkisine sahip değildir.  ihtiyati haciz kararı verme konusunda yetkili olan tek makam mahkemelerdir. 3. DELİL TESPİTİ (HMK m. 414) Aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine, delil tespitine karar verebilir.  delil tespitine karar verilmesi için taraflardan birini talebi gerekmekte olup hakem veya hakem kurulu delil tespitine re’sen karar veremez. Delil tespiti için mahkemeye başvuru; Hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin (ön hakemin) zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, taraflardan biri tarafından yapılabilir. Bu hâller mevcut olmaması halinde ise, sadece hakem veya hakem kurulundan alınacak izne veya tarafların bu konudaki yazılı sözleşmesine dayanılarak yapılır. Hakemlerin üçüncü kişilerden veya kurumlardan delil temin etme yetkisi yoktur.  delil tespiti için cebir kullanılması gerekiyor ise, delil tespiti kararı ancak mahkemeler aracılığıyla icra edilebilir. Delil tespiti kararına veya delil tespiti talebinin reddi kararları nihai kararlar olmadığından, bunlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.

13 A. MECBURİ DAVA ARKADAŞLIĞI B. İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLIĞI
Mecburi dava arkadaşlığının arandığı durumlarda, dava arkadaşı olması gerekenlerin hep birlikte yapmamış olduğu tahkim sözleşmesi ve buna dayanarak verilmiş olan hakem kararı geçersizdir. Bir uyuşmazlıkta dava, mecburi dava arkadaşlarının biri veya bazıları tarafından açılmışsa  hakem veya hakem kurulu, diğer mecburi dava arkadaşlarının davaya katılması veya onay vermesi için bu kişi/kişilere kesin bir süre verir. Bu süre içerisinde diğer mecburi dava arkadaşlarının dava arkadaşlarının davaya katılması veya onay vermesi söz konusu olmazsa açılan dava, sıfat yokluğu nedeniyle reddedilir. Bir uyuşmazlıkta dava, mecburi dava arkadaşlarından biri veya bazılarına karşı açılmışsa  hakem veya hakem kurulu, davacıya, davanın diğer davalılara da yöneltilmesi için süre verir. Verilen süre içerisinde davacı taraf bunu yerine getirmezse açılan dava, taraf yokluğu nedeniyle reddedilir. B. İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLIĞI Doktrindeki görüşler: I. İhtiyari dava arkadaşlarının tahkim sözleşmesine taraf olup olmadıklarına bakılmalıdır.  eğer ihtiyari dava arkadaşları tahkim sözleşmesine taraf ise, aralarındaki uyuşmazlık hakemler aracılığıyla çözülür. II. İhtiyari dava arkadaşları arasındaki uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülebilmesi; 1. ihtiyari dava arkadaşlarının hepsinin aynı tahkim sözleşmesine taraf olmasına, 2. hakem heyetinin oluşumu açısından, tarafların hepsinin ortak bir hakem üzerinde anlaşması; eğer anlaşamıyorlarsa, hakem mahkemesinde kendilerini temsil edecek hakemin tayinini tarafsız bir makama veya üçüncü bir kişiye bırakma konusunda uyuşmaları gerekir. İhtiyari dava arkadaşlarından her biri, hakem kararının iptali için tek başına hareket edebilir. İptal süresi, her bir ihtiyari dava arkadaşı için ayrı ayrı, kararın kendisine tebliğinden itibaren başlar.

14 Doktrindeki görüşler:
A V Y M Ü H L E ASLİ Doktrindeki görüşler: I. Tahkim sözleşmesini imzalamayan üçüncü kişiler, tahkim yargılaması sırasında davacı ve davalıya karşı hakemler önünde dava açmak suretiyle davaya asli müdahalede bulunamaz. II. Asıl tahkim yargılamasının tarafları asli müdahaleye muvafakat ederse, üçüncü kişinin asli müdahil olarak davaya katılması mümkündür. III. Asli müdahale davasının açılabilmesi için; 1. asıl tahkim yargılamasının taraflarının rızası ve 2. hakem veya hakem kurulunun (en azından üyelerin çoğunluğunun) rızası aranmalıdır. Asli müdahale davası, halen görülmekte olan ilk tahkim davasının davacı ve davalısına karşı açılır ve bu davada asli müdahil (fer’i müdahilden farklı olarak), taraftır; yani davada ayrı bir davacı gibi hareket eder. Asli müdahil aynen davacı gibi hareket etme hakkına sahip olduğundan, hakemlerin vereceği karar asli müdahili de kapsar ve onun bakımından da (fer’i müdahilin aksine) kesin hüküm teşkil eder. B. FER’İ I. Hakem yargılamasında fer’i müdahale, ancak hakemlerin ve asıl tahkim taraflarının rızasıyla mümkündür. II. Müdahil olacak üçüncü kişi, taraflar arasındaki tahkim sözleşmesine taraf olmaması halinde, yargılamaya kabul edilmemelidir. III. Hakemlerin uygulayacağı yargılama usulünün taraflarca belirlenip belirlenmediği esas alınmalıdır; Taraflar aralarındaki anlaşma ile uyuşmazlığa ör. HMK’nın uygulanmasını kararlaştırmışlarsa  bu durumda üçüncü kişinin davaya müdahale talebi HMK hükümlerine uygun olmalıdır. Bununla birlikte fer’i müdahaleye ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olmadığından, tarafların aralarında anlaşarak bu hükümleri bertaraf etmesi ve fer’i müdahale usul ve şartlarını düzenlemesi mümkündür. Taraflar uyuşmazlığa uygulanacak hukuku belirlememişlerse  hakem yargılamasına fer’i müdahale mümkün olmamalıdır; çünkü taraf serbestisi ilkesi gereği, müdahalenin ancak tarafların buna rıza göstermesi şartıyla mümkün olduğunun kabulü gerekir. IV. Taraflar açıkça kararlaştırmışlarsa, hakem yargılamasına fer’i müdahale mümkündür.

15 DAVAYA SON VEREN TARAF İŞLEMLERİ
DAVANIN İHBARI Doktrindeki görüşler: I. Taraflarca açıkça kararlaştırılmadığı sürece, davanın ihbarına ilişkin hükümler tahkime uygulanmaz. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için ayrıca üçüncü kişilerle de tahkim sözleşmesinin imzalanması ve hakem veya hakem kurulunun kabulü de gerekir. II. Tahkim yargılaması sonucunda verilecek karar , hangi tarafın ihbarı üçüncü kişinin hukuki durumunu olumlu yönde etkileyecekse, üçüncü kişinin o tarafın yanında davaya katılabileceği; ancak bu, yanında davaya müdahale edilecek olan tarafın rızasına ve üçüncü kişinin yargılamaya katılacağını açıkça bildirmesine bağlıdır. Buna karşılık, hakem veya hakem kurulunun rızası ise gerekli değildir. Eski tarihli bir kararında Yargıtay, hakemlerde açılan davanın üçüncü şahıslara ihbarının hiçbir şarta bağlanmaksızın mümkün olduğu şeklinde bir ifadeye yer vermiştir (YTD, T E K.). DAVAYA SON VEREN TARAF İŞLEMLERİ FERAGAT (HMK m. 307) Tasarruf ilkesi gereğince davacı, açmış olduğu davayı takibe zorlanamayacağı için hakemlerin feragate rağmen verecekleri kararlar, yetki dışında verilmiş sayılır ve iptal davasına konu olur (HMK m. 439/2,d). 2. KABUL (HMK m. 308) Taraflardan birinin kabul beyanı üzerine karşı taraf veya hakem ya da hakem kurulunun buna rıza göstermesi gerekmeksizin dava son bulur. Hakemlerin kabul beyanına aykırı şekilde verdiği kararlar, yetki dışında verilmiş sayılır ve iptal davasına konu olur (HMK m. 439/2,d). 3. SULH (HMK m. 434) «Tahkim yargılaması sırasında taraflar uyuşmazlık konusunda sulh olurlarsa, tahkim yargılamasına son verilir. Tarafların talebi, ahlâka veya kamu düzenine aykırı değilse ya da tahkime elverişli olan bir konuya ilişkin ise sulh, hakem kararı olarak tespit edilir.» Hakem veya hakem kurulu kararını yazarken, sulh sözleşmesi dışında bir hüküm kuramaz. Tarafların sulh olmasına rağmen aralarındaki sulh sözleşmesinin hakem kararı olarak tespitini istemezlerse  davanın sona ermesi için hakem veya hakem kurulunun tahkimdeki yargılamanın sona erdiğine karar vermesi gerekir.

16 ISLAH A. Taraflar, aralarındaki uyuşmazlığa uygulanacak olan yargılama yönteminde davanın ıslahla değiştirilmesi konusunda anlaşmışlarsa  aralarındaki anlaşmaya göre işlem yapılır. Nitekim, «Taraflar, aksini kararlaştırmış olmadıkça, tahkim yargılaması sırasında iddia ve savunmalarını değiştirebilir ve genişletebilirler.» (HMK m. 428/3). Taraflar, HMK’nın ıslaha ilişkin hükümlerinin uygulanacağı yönünde anlaşmışlarsa  ıslah hükümleri, tahkimin niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanmalıdır. Ör. davacı davalıyı ıslahla değiştirip onun yerine tahkim sözleşmesine taraf olmayan birini koyamaz veya tahkim sözleşmesinin kapsamına girmeyen bir konu ıslah yoluyla davaya sokulamaz. B. Taraflar, tahkim yargılamasında davanın ıslahla değiştirilmesi konusunda anlaşmamışlarsa  hakem veya hakem kurulu, uygulayacağı hükümleri serbestçe belirler (HMK m. 424) ve ıslah hükümlerini de diledikleri gibi düzenleyebilirler. TARAFLARIN İSTİCVABI Tarafların isticvabına ilişkin hükümlerin (HMK m. 169 vd.) tahkimde de uygulanması mümkündür. İsticvap için davet edilen tarafı getirmede zor kullanılamaz; ancak hakem veya hakem kurulunun isticvap daveti üzerine gelmeyen veya gelip de soruları yanıtlamaktan kaçınan taraf aleyhine kanaat oluşur.

17 V. TAHKİM SÜRESİ (HMK m. 427) SÜRE
Tahkim yargılamasının süreye bağlanması, kamu düzenine ilişkindir.  Hakemlerin görevlerini ihmali veya başka bir sebeple davanın çok fazla uzaması halinde adaletin geç tecellisi veya tarafların mahkemelere başvurma hakkını kullanmaktan mahrum kalmasının engellenmesini amaçlar. Hakem veya hakem kurulunun esas hakkında karar vermesi için 1 yıllık süre öngörülmüştür. Taraflar HMK’da öngörülen bu süreden daha uzun veya daha bir süreyi, tahkim davası açılmadan veya açıldıktan sonra kararlaştırabilirler. Hakem veya hakem kurulu kararını tahkim süresi içinde vermelidir.  bu husus mahkemece re’sen dikkate alınır. Tahkim süresi geçmiş olmasına rağmen davanın esası hakkında karar verilmişse, bu hakem kararı iptal davasına konu edilebilir (HMK m. 439/2,c). Tahkim süresi içinde verilmiş geçerli bir hakem kararını varlığından söz edilebilmesi için hakem veya hakem kurulunun, taraflara yükletilen hak ve borçlar ile bunların gerekçelerini ihtiva eden bir nihai karar ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış olması gerekir. SÜRENİN BAŞLANGICI Taraflar aksini kararlaştırmadıkça, tahkim süresi; bir hakemin görev yapacağı davalarda  hakemin seçildiği, birden çok hakemin görev yapacağı davalarda  hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. SÜRENİN SONU Hakem veya hakem kurulunun tahkim süresi içinde karar verememesi ve sürenin de uzatılmaması halinde, davacının görevli ve yetkili mahkemede usulüne göre dava açması gerekir.

18 S Ü R E N İ U Z A T I L M Tahkim süresi; tarafların anlaşmasıyla; anlaşamamaları hâlinde, taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkemece uzatılabilir. «Mahkemenin, bu konudaki kararı kesindir.» (HMK m. 427/2) Taraflar sözleşme ile tahkim süresinin bir tahkim kurumu tarafından uzatılabileceğini de kararlaştırabilir. Taraflarca tahkim süresi bir veya birden çok defa uzatılabilir. Tahkim süresinin belirsiz hale gelmemesi için uzatılan sürenin sona ereceği yeni tarih açık bir şekilde saptanması gerekir. Aksi halde, süre uzatımı geçersiz olur. Taraflar tahkim sözleşmesinde tahkim süresini kesin olarak kararlaştırmışlarsa, taraflardan birinin mahkemeden süre uzatımı talebinde bulunması halinde bu talep mahkemece reddedilir. Tarafların tahkim süresi sona erdikten sonra anlaşarak tahkim süresini uzatıp uzatamayacakları yönünde doktrindeki görüşler: I. İki taraf mahkemeyi devre dışı bırakıp kendi kendilerine süreyi uzatma kararı alamazlar. Ayrıca taraflar uzatma talebinde birlikte bulunsalar bile mahkeme, süre uzatma kararı vermez.  tahkim süresinin bitimiyle tahkim sözleşmesi ortadan kalktığından, süre uzatma talebinin en geç tahkim süresinin son günü yapılmış olmalıdır. II. Taraflar tahkim süresi sona erdikten sonra bile anlaşmaya vararak tahkim süresini uzatabilirler. Bu durumda, tahkim süresinin bittiği tarih ile bu sürenin taraflarca uzatıldığı tarih arasında hakemlerce yapılan bazı usuli işlemler olmuşsa, taraflar bunları kabul etmiş sayılır. Mahkemenin süre uzatımı talebini kabulü için söz konusu olabilecek haklı sebepler: Uyuşmazlığın ağırlıklı olarak teknik konuları içermesi ve çözümündeki zorluklar, Hakemlerden birinin ret veya istifası sebebiyle görevden ayrılması, Hakemlerin ölümü, Özellikle eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bilirkişi incelemesinin uzunca bir süreyi gerektirmesi. Mahkemenin süre uzatılmasına ilişkin talebi reddetmesi halinde hakem veya hakem kurulunun kararını, kalan süre içinde vermesi gerekir.

19 SÜREYİ DURDURAN HALLER
«Bir veya birden çok hakemin değiştirilmesi için geçen süre tahkim süresinden sayılmaz.» (HMK m. 421/2)  Bu durumda mahkemenin süre uzatma kararı vermesine gerek olmayıp, yeni hakem görevlendirilmesi gerekliliğinin ortaya çıkmasından bu sorunun giderilmesine kadar geçen zaman, tahkim süresinin hesabında dikkate alınmaz. Hakem veya hakem kurulunun baktığı ve tahkikat aşamasında olan bir davada, ceza kovuşturmasına esas teşkil eden bir sahtelik iddiasının ileri sürülmesi halinde, hakem veya hakem kurulu, bu hususta ceza veya hukuk mahkemesince bir karar verilinceye dek tahkikatı ertelerse, tahkim süresi durur.  tahkikat sırasında ceza kovuşturmasına esas teşkil eden sahtelik iddiası bekletici sorun yapılır ve bu süre boyunca tahkim süresi işlemez.  ceza davasının sonuçlanmasını takiben tahkim yargılamasındaki ilgili taraf, hakem veya hakem kuruluna müracaat ederek davanın görülmesine devam edilmesini istediğinde tahkim süresi, bu müracaattan itibaren işlemeye kaldığı yerden devam eder. Ret prosedürü boyunca tahkim süresi işler.  Hakemin reddi talebinin kabul edilmemesi halinde, ret prosedürü boyunca geçen süre tahkim süresine eklenmez. Hakemin reddi talebinin kabul edilmesi halinde ise, hakemin reddi kararından yeni hakem seçilinceye kadar geçen süre tahkim süresine eklenir.

20 VI. TAHKİM YARGILAMASININ SONA ERMESİ (HMK m. 435)
Tahkim yargılaması aşağıdaki hâllerden birinin gerçekleşmesi ile sona erer: Tarafların uyuşmazlık konusunda sulh olması  tarafların talebinin, ahlaka veya kamu düzenine aykırı olmaması ve tahkime elverişli olan bir konuya ilişkin olması şartıyla sulh, hakem kararı olarak tespit edilir ve yargılama sona erer. Nihai hakem kararının verilmesi Davalının itirazı üzerine hakem veya hakem kurulunun uyuşmazlığın kesin olarak çözümünde davalının hukuki yararı bulunduğunu kabul etmesi hâli hariç, davacının davasını geri alması Tarafların yargılamanın sona erdirilmesi konusunda anlaşması  böyle bir anlaşma hakemleri bağlar ve geri almada tarafların hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkin inceleme yapılmaz. Hakem veya hakem kurulunun, başka bir sebeple yargılamanın sürdürülmesini gereksiz veya imkânsız bulması  «Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına» karar verilmesi hallerini kapsar. Ör. uyuşmazlığın konusu bir eşyanın teslimi olup da tahkim yargılaması sırasında söz konusu eşyanın yok olması. Ör. tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulunun dava şartlarının varlığını re’sen gözetmesi sonucunda, dava şartlarından birinin yokluğu, tahkim sözleşmesinin mevcut veya geçerli olmadığı veya asıl sözleşmesinin hükümsüzlüğünün saptanması. Tahkim süresinin uzatılmasına ilişkin talebin (HMK m. 427/2) mahkemece reddedilmesi Taraflarca kararın oybirliğiyle verilmesinin öngörülmesine rağmen, hakem kurulunun oybirliğiyle karar verememesi  Ancak taraflar oyçokluğuyla verilen karara sonradan rıza göstermişlerse, tahkim sözleşmesinin ilgili kuralını değiştirmiş sayılır. Yargılama giderleri için yatırılması öngörülen avansın (HMK m. 442/2) yatırılmaması Yargılamanın sona ermesiyle, hakem veya hakem kurulunun yetkisi, hakem kararının tavzihi, düzeltilmesi ve tamamlanmasına ilişkin hüküm (HMK m. 437) saklı kalmak üzere, ortadan kalkar.

21 VII. HAKEM KARARI KARARIN VERİLME USULÜ «Taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa, hakem kurulu oy çokluğuyla da karar verebilir.» (HMK m. 433/1) Hakem kurulu üyelerinin tamamının katılmadığı toplantılarda alınan kararlar geçerli değildir; ancak, tamamının katılması halinde alınan kararın geçerliliği için hepsinin imzası gerekmez; çoğunluğun imzalaması yeterlidir (HMK m. 436/1,f). Ör. hakemler üç kişi olarak tayin edilmiş ve taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise, her üç hakemin de iştirak ettiği toplantı ve müzakere sonucu karar, oy çokluğuyla; yani ikisinin oyuyla alınabilir. Ancak, üç hakemden biri toplantı ve müzakerelere iştirak etmemiş olursa, bu durumda üç hakemden ikisinin birleşmesi suretiyle verilen karar, oy çokluğuyla verilmiş bir hakem kararı sayılmaz ve yokluk ifade eder. Taraflarca kararın oybirliğiyle verilmesinin öngörülmesine rağmen, hakem kurulunun oybirliğiyle karar veremezse, tahkim sona erer (HMK m. 435/1,d). «Taraflar veya hakem kurulunun diğer üyeleri yetki vermişlerse, hakem kurulu başkanı, yargılama usulü ile ilgili belirli konularda tek başına karar verebilir.» (HMK m. 433/2)  Başkanın yetkilendirilmiş olmadığı halde tek başına aldığı bir karara sonradan hakem kurulunun çoğunluğu icazet verirse, karar geçerli olur. «Hakem veya hakem kurulu, ancak tarafların açıkça yetkili kılmış olmaları şartıyla hakkaniyet ve nasafet kurallarına göre veya dostane çözüm yoluyla karar verebilir.» (HMK m. 433/3) Dava Şartları  hakem veya hakem kurulu tarafından re’sen incelenir. Dava şartlarının bulunmaması halinde davanın usulden reddi gerekir. Zamanaşımı  Kararın verildiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle hakem kararı zamanaşımına uğrar.

22 KARARIN ŞEKLİ, İÇERİĞİ VE SAKLANMASI
(HMK m. 436) Hakem kararlarında aşağıdakiler gösterilir; Kararı veren hakem veya hakem kurulu üyelerinin ad ve soyadları, Tarafların ve varsa temsilcileri ile vekillerinin ad ve soyadları, unvanları ve adresleri, Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi, Bir sıra numarası altında açık ve kesin bir biçimde taraflara yüklenen hak ve borçlar ile yargılama giderleri, Karara karşı iptal davası açılabileceği ve süresi, Tahkim yeri ve kararın tarihi, Kararı veren hakem veya hakem kurulu üyelerinin tamamı veya çoğunluğunun imzaları ve karara eklenmiş ise karşı oy yazısı. Tahkim yargılaması sonucunda verilen karar, icra edilebilir bir karar olduğundan, yukarıda sayılan şekli unsurların kararda yer alması, zorunlu kabul edilmelidir. «Aksi kararlaştırılmadıkça, hakem veya hakem kurulu kısmi kararlar verebilir.» (HMK m. 436/2)  Hakem veya hakem kurulunun yetki, sorumluluk ve tazminat miktarı gibi konularda kısmi karar verme ihtiyacı doğabilir. Hakem veya hakem kurulunun kararında gerekçesiz olacağına ilişkin taraflarca yapılan anlaşmanın geçerli olup olmayacağı hususunda doktrindeki görüşler: I. Taraflar, hakem kararının gerekçeli olmaması konusunda tahkim sözleşmesine hüküm koyabilir. II. Kararın sözleşmeye ve kanuna uygun olup olmadığı ancak gerekçeden anlaşılabileceğinden, hakem kararının gerekçesiz olabileceğine ilişkin taraflarca yapılan anlaşma geçerli değildir. «Hakem kararı, hakem veya hakem kurulu başkanı tarafından taraflara bildirilir; ayrıca kararın aslı dosya ile birlikte mahkemeye gönderilir ve mahkemece saklanır.» (HMK m. 436/3)

23 HAKEM KARARININ KESİN HÜKÜM NİTELİĞİ
Hakem kararı, verilip kesinleşmesi ile kararın tarafları arasında kesin hüküm etkisine sahip olur. Kararın taraflar artık sebebi ve konusu aynı olan başkaca bir dava açamaz veya tahkim yargılamasına gidemez.  hakem kararı, aynı taraflar arasında, aynı konuda ve aynı sebeple açılan yeni bir davada kesin delil teşkil eder. Hakem kararlarına karşı ancak kanun yollarına (iptal davası veya yargılamanın iadesi) başvurulabilir. TEBLİGAT (HMK m. 438) «Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligat, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.» Taraflarca farklı bir usul kararlaştırılması halinde bildirimlerin, mahkemelerin tebligat esaslarına göre yapılması zorunlu değildir. Ör. tarafların önceden bildirdikleri bir faks numarası veya e-posta adresine yapılan bildirim geçerli kabul edilir. KARARIN İCRASI Hakem kararının icra edilebilmesi için herhangi bir makamın tasdiki gerekmez. Hakem kararı, verildiği anda icra edilebilir hale gelir.  iptal davası bile, kural olarak, kararın icrasını durdurmaz. İptal kararının temyize götürülmesi de aynı şekilde hakem kararının icrasını durdurmaz (HMK m. 439/6). TAHKİMDE UYGULANMAYACAK HÜKÜMLER (HMK m. 444) HMK’nın tahkime ilişkin hükümlerinin yer aldığı On Birinci Kısım’da düzenlenen konularda, aksine hüküm bulunmadıkça, HMK’nın diğer hükümleri uygulanmaz.


"TAHKİM YARGILAMASI Ceren DEMİREL." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları