Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
1
TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI
Tasarrufun iptali davası koşulları, a) Alacaklının elinde kesin veya geçici aciz vesikası olacak, -Rehin açığı belgesine dayanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz- b) Borç tasarruf tarihinden önce doğmuş olacak, c) Tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl geçmemiş olacak. (İİK m.284) Aciz vesikası şartı hallerinin aranmadığı durumlar; - Üçüncü kişinin hacizli bir mal hakkında istihkak iddiasında bulunması üzerine karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davalarında (İİK m.97 «İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur kalmaksızın mütekabilen iptali davası açabilir») -Borçlunun iflas etmesi üzerine iflas idaresinden alınan yetkiye istinaden tasarrufun iptali davası açıldığında, (İİK m.245) -Borçlu mal beyanında borcu karşılamaya yeter malı bulunmadığını beyan etmiş ise (Yargıtay 17.HD., , E.6296, K.1268) aciz vesikası koşulu aranmaz.
2
Davanın her aşamasında – hüküm kesinleşinceye kadar- aciz vesikasının alınıp mahkemeye ibraz edilmesi mümkündür. Bu nedenle, mahkeme aciz vesikası yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiş ise temyiz veya karar düzeltme aşamasında aciz vesikası ibraz edilerek hükmün bozulması sağlanabilir. – Yeni HMK m.137’e göre mahkeme dava koşulu olan aciz vesikasının varlığını ön inceleme aşamasında değerlendirecektir- Kesin Aciz Vesikası: -İİK m.143 gereğince düzenlenen kesin aciz vesikası. (Borçluya ait malların paraya çevrilmesi sonrasında düzenlenen) – Yönetmelikte örneği var- -İİK m.105/1 gereğince düzenlenen kesin aciz vesikası.(Borçluya ait herhangi bir hacizli mal bulamadığında düzenlenen) – Yönetmelikte örneği yok, haciz tutanakları zaten kesin aciz vesikası hükmünde) Geçici Aciz Vesikası: -İİK m.105/2 gereğince düzenlenen aciz vesikası. (Borçluya ait hacizli malvarlığı var ama muhammem bedeli veya alacaklının hacizdeki sırasına göre alacağı karşılamaya yeterli değil) – Yönetmelikte örneği yok, haciz tutanakları zaten geçici aciz vesikası hükmünde)
3
Tasarrufun iptali davası açılmadan önce mutlaka, takibin tüm borçlularının adreslerine menkul haczine gidilmeli, ilgili bankalara haciz ihbarnamesi gönderilmeli, tapu/trafik sorgulamaları yaptırılmalı ve bu suretle borçlunun aciz hali içerisinde olduğu icra dosyası ile ispat edilmelidir. Yüksek mahkeme kimi kararlarında haciz tutanağında «borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının» ya da «borçlunun borcu karşılayacak yeterli malının bulunmadığının» belirtilmiş olması halinde bu tutanağın aciz vesikası sayılacağını (niteliğinde olacağını) belirtmişken, kimi kararlarında «haciz tutanağında ‘borçlunun başka haczi mümkün malları bulunmadığının belirtilmemiş olması halinde, bu tutanağın ‘aciz belgesi’ niteliğini taşımayacağını” belirtmiştir. Bu nedenle, menkul haciz zabıtlarında mutlaka borçlunun haczi menkul malı bulunamadığına yönelik ifadelerin sadece haciz yapılan adrese yönelik olmamasına dikkat edilmeli, başkaca bir haczi kabil malı bulunamadığının da belirtilmesine özen gösterilmelidir. İcra müdürlüğü tarafından düzenlenen aciz vesikasının veya kesin/geçici aciz vesikası hükmündeki haciz tutanaklarının hukuken geçersiz olduğu tasarrufun iptali davasında ileri sürülemez. Böyle bir iddia ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürülebilir. (Yargıtay 15.HD., , E.5440, K.6398) Tasarruf tarihinden önce doğan borçlar iptal davasına konu edilebilir.
4
Henüz kesinleşmemiş olan alacaklar da tasarrufun iptali davasına konu edilebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmiş ve itirazın iptali davası açılmış ise, tasarrufun iptali davasına bakan mahkeme itirazın iptali davasını bekletici mesele yapar. (Yargıtay 15.HD., ,E.4515, K.6078; Yargıtay 15 HD., , E.5141, K.808) İcra takibine konu edilmemiş olan alacaklar tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturmaz. Uygulamada tasarrufun iptali davası açabilmek için aciz halinin takibin tüm borçluları yönünden gerçekleşmesi aranmaktadır. Bununla birlikte, doktrinde ve kimi Yargıtay kararlarında, aciz halinin sadece iptale tabi tasarrufu gerçekleştiren borçlu yönünden aranması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. «…Bu itibarla, söz gelimi, genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi sebebiyle asıl borçlunun yanı sıra müteselsil kefiller varsa, bu borçlulardan hangisi hakkında iptal davası açılmak isteniyorsa, o borçlunun aciz halinde olması ve aczinin aciz belgesi ile belgelendirilmiş bulunması gerekir. Diğer borçluların aciz halinin gerçekleşmemiş olması, tasarrufun iptali davasının davalısı olan borçlu lehine dikkate alınmaz.» (Cenk Akil, «Yargıtay Kararları Işığında Tasarrufun İptali Davası Bağlamında Aciz Vesikası», Ankara Barosu Dergisi, S.2014/3, s.160 vd.) «…..Borçlu hakkında İcra Müdürlüğü’nce verilmiş kesin bir aciz belgesi mevcut değil ise de, borçlunun evinde ve eşinin huzurunda yapılan tarihli ihtiyati haciz zabıt varakasında borçlunun haczi kabil mallarının bulunmadığı, haczedilenlerinde takip alacağına yetmediği belirlenmiş, borçlunun haczedilen taşınmazının icraca yapılan kıymet takdirinde ise alacağın çok altında bir değerinin olduğu görülmüştür. Diğer borçluların aciz halinin gerçekleşmemiş olması tasarrufun iptali davasının davalısı olan borçlu lehine dikkate alınabilecek bir husus değildir. Dava konusu olayda, İİK.nunun 105/2 maddesi uyarınca dava şartı (aciz hali) gerçekleştiğinden mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Aksine görüşle davanın reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.”(Yargıtay 15.HD., , E.3313, K.4951)
5
Tasarrufun iptali davası açabilmek için borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerekir. Kredi sözleşmesinden doğan borçlarda, borcun tasarruf tarihinden önce doğup doğmadığı kontrol edilirken hesabın kat edildiği tarihin değil, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihin esas alınması gerekir. Borçlu kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra – kefiller için kefalet tarihinden sonra- üçüncü kişiye malını devretmiş ise diğer koşullar da mevcut olmak kaydıyla iptal davası açılabilir. (Yargıtay 15.HD., , E.2667, K.4335) Tasarrufun iptali davasına konu olan icra takibi kambiyo senedine dayalı takip ise her zaman için borcun keşide tarihinde doğduğu ve bu nedenle keşide tarihinden sonra gerçekleştirilen devirler için dava açılamayacağı kabul edilmemelidir. Kambiyo senedinin ileri tarihli düzenlenmesi ihtimali vardır. Bu nedenle, kambiyo senedinin düzenlenmesine esas teşkil eden borç ilişkisinin doğduğu tarihin araştırılması gerekir. (Yargıtay 17.HD., , E.5267, K.532) Tasarrufun iptali davaları, mutlak ticari dava olmadığından ticaret mahkemesinde değil, asliye hukuk mahkemesinde açılır. (Yargıtay 17.HD., , E.13129, K.1301) Yetkili mahkeme; davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Borçlu ile yapılan borç doğurucu sözleşme (kredi sözleşmesi) ile kararlaştırılan yetkili mahkemede de tasarrufun iptali davası açılabilir. Tasarrufun iptali davaları gayrimenkulün aynına yönelik davalar olmadığından, gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi yetkili değildir.
6
En geç tasarruf tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerekir.
Tasarrufa konu malın bedeli ile alacak tutarından hangisi az ise o miktar üzerinden harç ödenir. «…Ancak tasarrufun iptali davalarında karar ve ilam harcının takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu malın tasarruf tarihindeki değerlerinden hangisi az ise o değer üzerinden belirlenmesi gerekir.» (Yargıtay 17.HD., , E. 1137, K.2405) Mahkemenin İİK m.281/2 gereğince verdiği ihtiyati haciz kararı davanın kabulü kararı ile birlikte – kesinleşmesi ile değil - kesin hacze dönüşür. Bu nedenle, önce ihtiyati haciz koyan alacaklı değil, iptal davasını ilk sonuçlandıran alacaklı öncelikli alacaklıdır. Tasarrufun iptali davası açıp aynı mal üzerine ihtiyati haciz koyan diğer alacaklılar ancak İİK m.100’de belirtilen şartlar varsa iptal davasını ilk sonuçlandıran alacaklının haczine iştirak edebilir. (İİK m.268) İİK m.100 şartlarının mevcut olup olmadığı iptal davasının dayanağı yapılan icra takip dosyası esas alınarak belirlenecektir. İİK m.100 şartları; -İştirak edilmek istenilen haczin dayanağını oluşturan takip ilamsız takip ise bu takibin başlangıç tarihinden, ilamlı takip ise takibe konu edilen ilama ilişkin dava tarihinden daha önce başlatılmış bulunan bir takip kapsamında aciz vesikası alınmış olması, -Bu tarihlerden önce açmış olduğu bir dava kapsamında ilam alınmış olması, -Bu tarihlerden önceki tarihli bir rehin açığı belgesine sahip olunması,
7
Tasarrufun iptali davasında dava dilekçesiyle birlikte İİK m
Tasarrufun iptali davasında dava dilekçesiyle birlikte İİK m.281/2 gereğince ihtiyati haciz talep edilmelidir. (İİK m.281/2 - Hâkim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tâyin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taallûku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.) Mahkemece verilen bu ihtiyati haciz kararı sadece tasarrufun iptali davasına konu olan mala ilişkindir. Genel mahiyette bir ihtiyati haciz kararı değildir. Tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz müessesesi İİK m.281/2’de özel olarak düzenlenmiş bulunduğundan mahkeme başkaca bir şartın varlığını arayamaz. Birden fazla alacaklı tasarrufun iptali davası açtığında davayı ilk neticelendiren alacaklıya, yani ihtiyati haczi ilk kesin hacze dönüşen alacaklıya öncelik tanındığından ihtiyati haciz tarihinden çok mahkeme karar tarihi önem taşımaktadır. İptal davasına konu olan mal üçüncü kişiye satıldığında yeni malikin kötü niyetini ispat edilmesi sorunu ile karşılaşılacağından ve davaya onun da dahil edilmesi gerekeceğinden, tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz talebi ile birlikte malın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir talebinde de bulunulmalıdır.
8
Mahkemece sadece ihtiyati tedbir kararı verildiğinde derhal mahkemeye itiraz edilmeli ve İİK m.281/2 gereğince aynı zamanda ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu da ileri sürülmelidir. İptal davasına konu olan mal için mahkemece sadece ihtiyati tedbir kararı verilir, ihtiyati haciz kararı verilmez ise, o mal bir başka alacaklı tarafından satıldığında satış bedelinden pay alınamaması gibi bir durum ile karşılaşılabilir. İİK m.195 «Acele haller müstesna olmak üzere müflisin dâvacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.» Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi davalardandır. (İİK m.281) Bu nedenle, borçlu hakkında iflas kararı verilmesiyle dava durmaz. Ancak, borçlu hakkında iflas kararı verilmesiyle mahkeme davayı iflas idaresine bildirir ve davayı iflas masası adına takip edip etmeyeceğini sorar. İflas idaresi davayı takip etmekte masanın menfaatini görürse davacı olarak davayı takip eder ve elde edilen menfaat davayı açan alacaklıya değil, masaya ait olur. İflas idaresi davayı takip etmekte masa adına bir menfaat görmezse, davayı takip yetkisini isteyen alacaklıya devredebilir. Böyle bir durumda elde edilecek olan menfaat davayı takip eden alacaklıya ait olacaktır. (İİK m Alacaklıların masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görmedikleri bir iddianın takibi hakkı istiyen alacaklıya devrolunur. Hâsıl olan neticeden masraflar çıkarıldıktan sonra devralanın alacağı verilir ve artanı masaya yatırılır.»
9
Kesin veya geçici aciz vesikası temin edilemiyorsa,
Tasarruf tarihinden itibaren 5 yıldan daha uzun bir süre geçmiş ise, İİK.nun 278,279 ve 280.maddelerinde yer alan 1,2 ve 5 yıllık süreler dolmuş ise, Tasarrufun iptali davası yerine TBK m.19’a dayalı muvazaa davası açılması değerlendirilmelidir. Bununla birlikte, tasarrufun iptali davası açılabildiği her halde muvazaaya dayalı iptal davası açılamaz. Tasarrufun iptali davaları, alacaklılardan mal kaçırmak maksadıyla da yapılmış olsa hukuken geçerli olan tasarrufların iptalini amaçlar. Oysa muvazaa davaları tasarrufun gerçekte hiç yapılmadığının tespitine yöneliktir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, , E.17713, K.195) Bu nedenle, örneğin, aciz hali içerisinde alacaklılardan birisine rehin verilmesi, akrabalar arasında gerçekleştirilen ivazlı tasarruflar gerçekte hukuken geçerli tasarruflar olduğundan muvazaa davasına konu edilemez. Buna karşılık, tasarrufun iptali davaları için dava koşulu olan «borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması» kuralı TBK m.19 gereğince açılan iptal davaları için de geçerlidir.
10
«……..Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.» Yargıtay 17.HD., , E.3653, K.9318)
11
Ana Kural: Müddei davasını ispat ile mükelleftir. (TMK m
Ana Kural: Müddei davasını ispat ile mükelleftir. (TMK m.6) Bu nedenle, TBK m.19’a göre açılan muvazaa davasında ispat yükü davacının üzerindedir. Tasarrufun iptali davalarında ise bir takım karineler vardır. Bu karilerin varlığı durumunda ispat yükü genel kuralın aksine davalıların üzerindedir; İİK m.278 :Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir; 1.Karı ve koca ile usul ve füruu, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlât edinenle evlâtlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar, 2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, 3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri. İİK m.279 : 1-Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler ; 2-Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayri bir suretle yapılan ödemeler; 3-Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler, 4-Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.
12
İİK m.280: Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları evlât edineni veya evlâtlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilâfını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir. Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilân olunduğunu ispatla çürütülebilir.
13
Meskeniyet iddiasında bulunma yetkisi sadece takip borçlusuna aittir
Meskeniyet iddiasında bulunma yetkisi sadece takip borçlusuna aittir. (İİK m.82) Takip borçlusu konumunda olmayan üçüncü kişinin açılan tasarrufun iptali davası sonrasında meskeniyet iddiasında bulunması hukuken mümkün değildir. (Yargıtay 12.HD., , E , K. 2109) Tasarrufun iptali davası açılmadan önce malın yeniden el değiştirip değiştirmediği mutlaka tespit edilmelidir. Mal yeniden el değiştirmiş ise yeni malik yönünden de iptal koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Yeni malik yönünden iptal koşullarının bulunduğu sonucuna ulaşılırsa, bu kişi de davalı gösterilen tasarrufun iptali davası açılır. Ancak bu durumda mahkeme teminat aramaksızın ihtiyati haciz kararı veremez. (İİK m.281/2) Yeni malik yönünden iptal koşullarının bulunmadığı sonucuna ulaşılırsa (kötü niyeti ispat edilemezse) tasarrufun iptali değil, borçludan malı devralan kötüniyetli üçüncü kişiye karşı tazminat talebinde bulunulmalıdır. –Her ne kadar tazminat talebinin muhatabı olmayacak ise de bu davada zorunlu dava arkadaşı olan borçlu da taraf gösterilmelidir.- (İİK m.283/2 – İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (Davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkum edilir.»
14
Böyle bir durumda takdir edilecek olan tazminata tasarruf tarihinden itibaren değil mahkeme kararı tarihinden itibaren faiz yürütülebilir. İİK m.282/son «İptal davası iyiniyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez» Bu nedenle, taşınmazı kötü niyetli olarak devralan üçüncü kişi bu taşınmazı iyiniyetli bir kişiye ipotek etmiş ise ipotek alacaklısının iyi niyetinin korunması gerekir. Bununla birlikte Yargıtay, konu hakkında çelişkili kararlar vermektedir. «Tasarrufun iptali davası, takıp alacaklısı Turgut Balcı ile taşınmaz maliki Oğuz Uçak arasında görülmüştür. Tasarrufun iptali davasında ipotek alacaklısı banka taraf olmadığı gibi ipoteğin kaldırılması da söz konusu değildir. Dolayısıyla tesis edilen ipotek bedeli rüçhanlı alacak kapsamındadır.» (Yargıtay 12.HD., , E:25903, K:37117)
15
«Somut olayda, dava konusu 1 ve 2 no. lu bağımsız bölümler 15. 8
«Somut olayda, dava konusu 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümler tarihinde borçlu tarafından davalı Seher'e satılmıştır. Anılan bağımsız bölümler üzerine tarihinde davalı Seher'in borcu nedeniyle HSCB Bank lehine ,00 TL ipotek konulduğu ve taşınmazların davalı Seher'in anılan bankaya borcu nedeniyle Samsun 1. İcra Müdürlüğünün 2008/10458 sayılı takip dosyasından satış aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen tedbir kararı icra yoluyla satışa engel olmadığından davacı vekiline tarihli ipotek tesisi nedeniyle 4. kişi durumundaki HSCB Bank AŞ,'yi davaya dahil edip etmediği veya davalı Seher Karataş hakkındaki davasını İİK 283/2 madde gereğince bedele dönüştürüp dönüştürmediği hususunda seçimlik hakkının hatırlatılması, 4. kişi durumundaki HSCB Bank AŞ, davacı tarafından davaya dahil edildiği takdirde adına davetiye tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, davacı ve davaya dahil edilen HSCB Bank AŞ'in bildireceği delillerin toplanması, davacının seçimlik hakkını davalı Seher yönünden İİK 283/2 madde gereğince bedele dönüştürmesi halinde ise taşınmazların 4. kişi banka tarafından satılıp satılmadığı da araştırılarak bedel yönünden değerlendirme yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.» (Yargıtay 17.HD., , E.5259, K.6454)
16
«Tasarruf, iptal davası açan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceğinden, iptal davasına konu taşınmazı devralan borçlu Engin Alkın'ın alacaklıları tarafından uygulanan haczin iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklı H. Akın Sunucu'ya karşı önceliği bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla, davayı kazanan alacaklı H. Akın Sunucu'ya iptal edilen tasarruf oranında, sonradan haciz uygulayan T. Vakıflar Bankası T.A.O.'ından önce ödeme yapılmalıdır.» (Yargıtay 19.HD., , E , K.10374) «İİK.nun 283.maddesine göre; hacizde iptal davasını kazanan alacaklı, tasarruf konusu malın borçlununmuş gibi haciz ve satışını isteyebilir. Satış sonucu elde edilen paradan alacağını alır. Tasarruf iptal davası açan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceğinden, sonradan lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ile haciz uygulayan alacaklıların, iptal edilmiş tasarruf oranında davayı kazanmış alacaklıya karşı önceliği bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla, davayı kazanan alacaklıya iptal edilen tasarruf oranında, taşınmazı devralan kişinin verdiği ipoteklerle alacaklı olanlar ile sonradan haciz uygulayan alacaklılardan önce ödeme yapılmalıdır.» (Yargıtay, 15.HD., , E.7450, K.8250)
17
Sadece aile hukukuna, kişiler hukukuna ve taşınmazın aynına yönelik mahkeme kararları kesinleşmeden icra edilemez. (HMK m.350/2) Tasarrufun iptali davası taşınmazın aynına yönelik bir dava değildir. Çünkü, taşınmazın tapu kaydı iptal edilmemekte ve arta kalan bir bedel olduğunda eski malik borçluya değil halen malik gözüken kişiye ödeme yapılmaktadır. (İİK m.283) Bu nedenlerle, tasarrufun iptali davaları kesinleşmeden icra edilebilir. (Yargıtay 8.HD., , E.3729, K.3956) Ana Kural: Aciz vesikasına konu olan alacak için faiz işlemez. (İİK m.143/4) İstisnası: Alacaklı iptal davası açıp kazanmış ise malın satış bedelinden işlemiş/işleyecek faiz alacaklarını da tahsil edebilir. (Yargıtay 12 HD., , E.1875, K.16987) İflasın ertelenmesi talebinde bulunulabilmesi için şirketin borca batık durumda bulunması gerekir. (İİK m.179) Şirket borca batık durumunda olduğuna göre, iflasın ertelenmesini talep şirketin muvazaalı tasarrufları bakımından açılan tasarrufun iptali davalarında aciz vesikası aranmaksızın davaya devam edilmesi gerekir.
18
Bununla birlikte Yargıtay, tasarrufun iptali davasında, iflasın ertelenmesi davasının bekletici mesele yapılması ve bu davanın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği görüşündedir. (Yargıtay, 17.HD, , E.568, K.3930) İİK m.331 «Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. …………… Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.» Şikayet Süresi: Öğrenme tarihinden itibaren 3 ay, her halükarda tasarruf tarihinden itibaren 1 yıl. (Şikayet süresi her halükarda 1 yıl olduğu için İİK m.331’de yer alan 2 yıl ifadesinin 1 yıl olarak kabul edilmesi gerekir.) Tasarrufun iptali davası açılmışsa İİK m.331 gereğince yapılan şikayette mahkeme, tasarrufun iptali davasının sonucunu bekletici mesele yapacaktır.
19
1.Karşılıksız Tasarruflar (İİK m.278)
–Hacizden veya acizden önceki son iki yıl içinde yapılan- Bağışlamalar Bağışlama gibi kabul edilen tasarruflar -Karı ve koca ile usul ve füruu, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlât edinenle evlâtlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar, -Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, -Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri 2.Aciz Hali İçinde Yapılan Tasarruflar (İİK m.279) – Haciz veya acizden önceki son 1 yıl içinde yapılan- Önceden resmi olarak taahhüt edilmemiş olmak kaydıyla mevcut bir borcun teminatını teşkil etmek üzere verilen rehinler, Mutad olmayan ödeme vasıtalarıyla yapılan ödemeler (Örneğin borca karşılık malın mülkiyetinin alacaklıya devredilmesi) Henüz vadesi gelmemiş borçlar için yapılan ödemeler Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler (kira şerhi, intifa hakkı vs.) Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.
20
3.Alacaklılara Zarar Vermek Maksadıyla Yapılan Tasarruflar (İİK m.280)
-Takipten önceki son beş yıl içinde yapılan- Muvazaalı icra takibi yapıp borçlunun malvarlığı üzerine haciz koymak. Haksız olarak yapılan bir icra takibine itiraz etmemek, zamanaşımı itirazında bulunmamak.-böyle bir durumda mahkemece, icra dosyasından takip alacaklısına ödenecek olan tutarların iptal davasını kazanan alacaklıya ödenmesine karar verilir- Mirası reddetmek Miras taksim sözleşmesi ile diğer mirasçılar lehine miras hissesinden feragat etmek Boşanma protokolü ile malvarlığının eşe bırakılması Alacağı temlik etmek Borçlunun aleyhine açılan tapu iptal davasını kabul etmesi Borçlunun tacirin ticari işletmesinin önemli bir kısmını devretmesi, satması yahut işyerindeki ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmını devretmesi, satması (Devir tarihinden en az üç ay önce alacaklılara bildirmesi veya yine en az üç ay öncesinde durumu sicil gazetesi vs., yöntemlerle ilan etmesi durumu hariç) Bu işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları evlât edineni veya evlâtlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur.
21
İcra ve iflas hukuku bakımından nam-ı müstear, borçlunun kendi üzerine mal edindiğinde alacaklılarının söz konusu malı haczedebileceğini düşünerek doğrudan üçüncü kişi üzerinde (nam-ı müstear) mal edinmesi durumudur. Borçlunun esasen parasını kendisi vererek eşi veya bir üçüncü kişi adına gayrimenkul alması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Nam-ı müstear durumunun varlığının tespiti halinde iki şekilde hareket etmek mümkündür; Borçlunun, kayden malik gözüken üçüncü kişiden taşınmazın kendi adına devredilmesini talep etme hakkı bulunduğundan, bu hakkı haczettirip icra müdürlüğünden alacağı yetki ile tescile zorlama davası açmak (TMK m.716) b) İİK.nun 278.maddesinde tasarrufun iptali sebepleri arasında “bağışlama ve ivazsız tasarruflar” da sayıldığından, ivazsız tasarruf yerine geçen taşınmaz için diğer koşullar da bulunuyorsa tasarrufun iptali davası açmak. «….Dava konusu tasarruf ilk bakışta borçlu ile ilgisi olmayan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun malvarlığından çıkmış fakat karşılığı borçlu davalının malvarlığına dahil edilmemiştir. Bu durumda yapılan işlemin tasarrufun iptali davasına konu olması gerekeceğinin kabulüyle davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.»(Yargıtay 17.HD., , E , K.15090)
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.