Sunuyu indir
1
ALIŞKANLIKLAR ALIŞKANLIK
Pasifik Yayınları 7. Sınıf Alışkanlıklar Teması
2
GÖRME ANLAMA MERAKI Gürbüz Doğar EKŞlOĞLU GÖRME ANLAMA MERAKI
Eskiden çocuklar daha mı öğrenme meraklıydılar dersiniz? Yoksa bugünkü (çocukların merakı başka konulara mı çevrildi? Ne zaman bir küçüğe, isviçre'ye Hindistan'a, Kutuplara. Çin Seddi'ne, Mısır Pıramıtleri'ne, lokomotifin icadına ilişkin soru sorarsanız şu cevabı alıyorsunuz: "Daha bunları okumadık..."
3
GÖRME ANLAMA MERAKI Friederike GROSS (Fıredrik Gıros)
Demek ki zamanımız çocukları ve gençleri; tarihe, coğrafyaya, kesif ve icatlara, dünya çapındaki dahilere dair ancak okulda edindikleri bilgilerle kalıyorlar. Kendiliklerinden bu konularda bilgi sahibi olma merakını göstermiyorlar, ilgilerini herhalde başka şeylere saklıyorlar. Halbuki elde düne göre daha bol öğrenme imkânları var: ansiklopediler, cilt cilt seyahat kitapları, tarihi eserler, biyografiler, karşılaştırmalı istatistikler, propaganda broşürleri, radyo. film. her türlü meraka cevap verecek kadar bol ve çeşitli. Bizim çocukluğumuzda ise imkânlar ne kadar azdı. Doymak bilmeyen merakımızı avutmak için ne çocukça çarelere başvururduk. Elimizdeki coğrafya kitaplarını didik didik etmek yetmiyormuş gibi haritaları oyun malzemesi olarak kullanır, enlem ve boylam çizgileri arasına karısmis küçücük şehir isimlerini birbirimize sorardık.
4
GÖRME ANLAMA MERAKI Bütün devletlerin merkezlerini adıyla, nüfus ve yeriyle su gibi bilirdik. O zamanlar çikolataların içinden çıkan bayrak, harita, şehir resımlerıyle büyük adam portrelerinden koleksiyonlar yapardık. Pul biriktirirdik ama ticaret ıçm değil sırf muhtelif memleketlere ait manzaraları, tarih î şahsiyetleri, sembolleri görmek ve öğrenmek için. Yine aynı maksatla kartpostal toplardık. Jules Verne (Jul Vernl'in ne kadar romanı çıkmışsa hepsini bulur, okurduk. Bu sayede kutupları, Antil adalarını, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarını, Çin'i, deniz altı âlemini öğrenirdik. Zevaco (2evako|'nun romanları, bize bir devrin Fransa, italya ve ispanya'sını öğretirdi Kılıcı karsısında şahsiyetlerle tanışıklık kurardık. Biri bize Saint Barthelmy (Sen Bartelmı) olayını sorsa bülbül kesilirdik. Ispanya'daki engısısyon mahkemelerinin nasıl ı;lediğinı en ince ayrıntılarına kadar bilirdik. Aramızda bunların ve diğerlerinin bahsi geçerdi. Bilmeyeni ayıplardık. Tarih öğretmenlerimiz, sözlü yoklamalarda bilgimizden hayrete düşerdi. Edebiyat derslerinde de öğrendiklerimizle öğretmenlerimizi hayran ederdik Okul idaresi, bize verilecek basarı, teşekkür ve takdir belgelerini sağlamakta güçlük çekerdi. Hepimiz iki karış boyumuzla, Rönesans devri adamlarının oburluğu ile sağdan soldan boyuna bilgi edinmeye çalışırdık. Bizde doymak bilmez bir merak vardı. Yanımızda bir şey konuşulduğu zaman, konunun cahili olmaktan ödümüz kopardı. Zamanımızda çıkan gazete ve dergilerin her sahadaki ilerlemelere ayırdıkları sayfaları yutarcasma okumak en büyük zevkimızdi.
5
GÖRME ANLAMA MERAKI Ama ayakkabı eskitmek korkusuyla top peşinden pek koşmazdık. Babamızdan aldığımız gündelik, sinemaya g itmeye yetmediği için sık sık film seyretmeye gitmezdik. Sokakta oynamak da haysiyetimize dokunurdu. Harta bazı aksamları fincan veya papazkaçtı oynayan ev halkına bile uymazdık. Misafirliğe gitsek konsol üstünde veya duvarda gördüğümüz hatıra hakkında bilgi edinmeden içimiz rahat etmezdi. Mahallemızdeki camının, çeşmenin, imaretin kitabelerini pek sokemezdık ama büyüklerimizden sorup öğrenmeyi de ihmal etmezdik. Kısacası biz, çocukluğumuzda bilgi edinmeyi bir oyun, hatta bir huy hâline getirmiştik. Acaba iyi mı yapıyorduk, kötü mü? Belki kafamızı abur cuburla d o [duruyordu k. Elimizdeki malzeme, bugünküne göre hayli eksik, hatta hatalı idi. Fakat mesele bu değil. Nasıl ve neler öğrendiğimizin önemi yok. Asıl önemli olan şey, daima öğrenmeye hazır, daima iştahlı bir merakımız vardı. Bu merak, müsait şartlar bulsaydı, pekâlâ araştırıcılığa ve yapıcılığa dönebilirdi. Bugünün şartları elbette çok daha elverişli. Fakat çocuklarımızda o eski meraktan pek eser yok gibi geliyor bana. Lakin merak, büsbütün ortadan kalkarsa araştırıcılık ve yapıcılığın yolunu bulmak da imkânsız. Merakı yapıcılık doğrultusunda geliştirmek gerek. Sabri Esat SlYAVUŞGİL
6
GENEL HAZIRLIK Aşağıdaki Türk atasözleri kartonlara yazılır, sınıfın uygun yerlerine asılır. "Alışmış kudurmuştan beterdir." "Sıçan geçer yol olur." "Sırt giydiğini ağız alıştığını ister." "Ağaç yaş iken eğilir."
7
OKUMA -Hazırlık Alışkanlık edinmede etkili olan unsurlar nelerdir? Bu konudaki düşüncenizin nedenlerini günlük yaşamınızdan örnekler vererek açıklayınız. Alışkanlıklar farkına varmadan mı isteyerek mi edinilir? Düşüncenizin nedenlerini günlük yaşamınızdan örnekler vererek açıklayınız.
8
“Alışkanlık” adlı metnin resmine bakalım
Resimleri Yorumlama “Alışkanlık” adlı metnin resmine bakalım Resimdeki kadın ne yapıyor? Neden böyle davranıyor olabilir? Sizce bu durum komik mi? Siz bunu yapabilir misiniz?
9
ALIŞKANLIK Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu âdet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlamış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsice içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama zamanla oraya yerleşip kökleşti mi Öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez. Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yasımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzırip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar; kediyi, köpeği, oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler. Bu kötü yonsemelerı yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur. Önce su bakımdan ki çocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katkısız ve gürbüzdür; sonra da hırsızlığın çirkinliği, (alınan şeye göre değişmez ki: Ha altın çalmışsın ha bir iğne. "iğne çaldı ama altın çalmak aklına bile gelmez." diyenlere benim diyeceğim sudur: 'iğneyi çaldıktan sonra niçin altını da çalmasın?" MONTAIGNE (Monteyn)
10
Okuma ve ANLAMA Söz varlığını geliştirmek amacıyla 1. ETKİNLİK
Alışkanlık başlıklı metinde geçen kelimelerle ilgili aşağıdaki etkinlikleri yapınız. l) Aşağıdaki tabloda boş bırakılan yerlere belirtilen adlar varsa yazınız. YANİT
11
1. ETKİNLİK Hayvanın genel adı Yavrusunun adı Büyümüş dişisinin adı
Büyümüş erkeğinin adı koyun kuzu kısrak aygır kedi enik köpek manda malak at tay sığır (önce) buzağı, (sonra) dana inek öküz tavuk civciv horoz eşek sıpa keçi oğlak teke
12
1. ETKİNLİK II) "âdet edin-, yaman, sinsi, azılı, amansız, yönseme, katıksız" Yukarıdaki kelimelerin anlamlarını sözlükten bulunuz. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bunlardan uygun olanını kullanarak doldurunuz.
13
2. Etkinlik Alışkanlık başlıklı metni 2. etkinliği yapabilecek biçimde okuyunuz ve 2. etkinliği yapınız. Alışkanlık başlıklı metni, yazarın katıldığınız ve / veya katılmadığınız düşüncelerini belirlemek amacıyla okuyunuz. Bunları aşağıdaki boşluklara yazınız. Yazarın katıldığım düşüncesi /düşünceleri ve bu düşünceye /düşüncelere katılmamın nedeni:…………………………………………………. Yazarın katılmadığım düşüncesi /düşünceleri ve bu düşünceye /düşüncelere katılmamamın nedeni:………………………
14
3. Etkinlik Alışkanlık başlıklı metinde kullanılan bazı bağlaçlar aşağıdaki tabloda belirtilmistir. Bu bağlaçların hangi düşüncenin yönünü, nasıl değiştirdiğini boşlukları doldurarak belirtlniz. oysa 2. ama Bağlaçtan önceki düşünce Bağlaç Bağlaçtan sonraki düşünce 1. ama oysa 2. ama
15
Neden –Sonuç, Amaç-Sonuç İlişkileri 4.Etkinlik
Metinde kurulan neden-sonuç ve amaç-sonuç ilişkileri aşağıdaki tabloda neden ya da amaç öğesi eksik olarak belirtilmiştir. Belirtilmeyen nedeni ya da amacı uygun kutuya yazınız. Neden –Sonuç, Amaç-Sonuç İlşkileri Neden Amaç Sonuç Birisinin metnin başında anlatılan hikayeyi uydurması Yazarın metnin başındaki hikayeyi anlatması Hikayedeki kadının dana, öküz olduğunda da onu kucağında taşıyabilmesi Çocuklarda kötü yönsemelerin oluşması
16
Metnin Türü Metnin türüyle ilgili özellikleri ve anlatım özelliklerini kavramak amacıyla 5. etkinliği yapınız. Metnin konusu nedir? Metinde ele alınan konu düşüncelerle derinleştirmeye uygun mudur? Yazar, konuyu hangi yönüyle /yönleriyle (bilimsel, toplumsal, ahlaki vb.) ele almıştır? Düşüncelerim hangi tür (öznel ya da nesnel) yargılarla ifade etmiştir? Düşüncelerini geliştirmek için hangi yollardan (örnek verme, karşılaştırma, ilişki kurma vb.) yararlanmıştır? Bunların anlatıma olan etkisi nedir? Yazının anlatım planı nasıldır? Anlalım giriş, gelişme ve sonuç bölümleri üzerine mı kurulmuştur? Yoksa kendi kendine konuştur gibi mi yazılmıştır? Melinde verilmeye çalışılan bir ana düşünce var mıdır? Varsa nedir? Yazar bu metni neden yazmış olabilir?
17
Deneme Türünün Özellikleri
Bu metin deneme türünün bir örneğidir. 5. etkinlikte yer alan sorulara verdiğiniz yanıtlardan yola çıkarak denemenin özelliklerini söyleyiniz.
18
Deneme Türünün Özellikleri
Deneme, işlenerek derinleştirmeye uygun herhangi bir konu üzerinde düşüncelerin kendi kendine konuşur gibi yazıldığı bir anlatım türüdür. Denemede düşünceler karşılaştırma, ilişki kurma, örnek verme gibi yollarla geliştirilir. Denemenin, diğer düşünce yazılarında belirgin olarak görülen giriş, gelişme ve sonuç gibi bir plan üzerine kurulması beklenmez.
19
Montaigne Michel Eyguem de Montaigne (Misel
Eykem do Monteyn) ( ), İtalyan rönesansının pedagoji metotlarına dayanan sağlam bir eğitim gördü. Guyenne (Guyen) Kolejini bitirdi. Hukuk öğrenimini Toulouse (Tuluz)'da yaptı. 1572'de Denemeler'ini yazdı. Eserin ilk baskısı 1580'de yapıldı. Bilginin ölünceye kadar akıllıca yaşamanın yolunu sağlayabileceğine inanmıştı. Her insanın kendinde bütün insanlığı taşıdığına inandı. Amacı, kendi deneyimlerini okuyucusuna kabul ettirmek değil, her insanın sorumluluklarını yüklenecek kadar bilinçli olmasını sağlamaktı.
20
KONUŞMA Seçilen kelime ve kavramlardan yararlanarak konuşma yöntemi
Alışkanlık başlıklı metnin anahtar kelimelerini söyleyiniz. Anahtar kelimeleri kullanarak duygu, düşünce ve deneyimlerinizi ifade edeceğiniz iki-üç dakikalık bir konuşma yapınız.
21
Ek Etkinlik Kelime ve kavram havuzundan seçerek konuşma yöntemi Alışkanlık başlıklı metinde yer alan kelimelerle uygulanır. "adet edin-, yaman, sinsi, azılı, amansız, yönseme, katıksız" En az iki kelimeyi bir arada kullanacağınız iki-üç dakikalık bir konuşma yapınız. Konuşan öğrenciler için 396. sayfadaki Konuşma Becerisini Değerlendirme Formu dinleyen öğrenciler için 395. sayfadaki Dinleme Becerisini Değerlendirme Formu kullanılır.
22
YAZMA Dikkat edilmesi gereken özellikler:
Özelliklerine uygun olarak bir deneme yazınız. Denemenin konusunu ilgi alanlarınıza göre seçmekte serbestsiniz. Dikkat edilmesi gereken özellikler: Yazılacak denemenin konusunun belirlenmesi Belirlenen konunun düşüncelerle geliştirmeye uygun olması Konunun hangi yönüyle (bilimsel, toplumsal, ahlaki vb.) ele alınacağının belirlenmesi Konuyla ilgili düşüncelerin hangi yollarla (örnek verme, karşılaştırma, ilişki kurma vb.) geliştirileceğinin belirlenmesi Taslak çıkarıldıktan sonra denemenin yazılması Konuyla ilgili düşüncelerin öznel yargılarla ifade edilmesi Denemenin kendi kendine konuşur gibi yazılması Konuya uygun başlık bulunması
23
Düzeltme İşareti Bunların okunuşlarındaki farkı söyleyiniz.
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu âdet edinmiş. Öğretmenimiz bu deneyi bir adet ispirto ocağı ve bir tel parçasıyla yapabileceğimizi söyledi. Cümlelerde altı çizili olan kelimeleri sesli olarak okuyunuz. Bunların okunuşlarındaki farkı ve anlamlarını söyleyiniz. hala hâlâ hal hâl kar kâr alem âlem aşık âşık Bu kelimelerin anlamlarını söyleyiniz. Bunların okunuşlarındaki farkı söyleyiniz. Yukarıdaki kelime gruplarıyla eş sesli kelimeler arasındaki farkı söyleyiniz.
24
Düzeltme İşareti Aşağıdaki kelimeleri defterinize yazınız.
"hikâye, kâğıt, Hakkâri, mekân, tezgâh" Düzeltme işaretinin işlevini söyleyiniz. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine; ince okunması gereken g ve k ünsüzlerinden sonra gelen ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur.
25
8. Etkinlik Metin vurgu ve tonlamaları belirgin biçimde okunur. 8. Etkinlik: Öğretmeninizin okuyacağı metni düzeltme işaretinin kullanımına dikkat ederek aşağıdaki boşluğa yazınız. Metin
26
Âşık Veysel Cumhuriyet döneminin en büyük saz şairlerinden olan Âşık Veysel, Sivas'ın Sivrialan köyünde 1894'te doğdu. Yedi yaşındayken çiçek hastalığından gözlerini kaybeden Âşık Veysel, Sivrialan'a gelen âşıkları dinleyerek saz şiirini öğrendi. Halk türküsü öğretmenliği de yapan Veysel'in hayat hikâyesi ve şiirleri "Dostlar Beni Hatırlasın" adıyla yayımlandı. Âşık Veysel'in "Uzun İnce Bir Yoldayım", "Benim Sadık Yârim Kara Topraktır" gibi pek çok eseri hâlâ büyük bir zevkle dinlenilmektedir.
27
Ek Eylem Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Uf ağzım yandı! Çorba çok sıcakmış. Başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür. Hava güzelse bahçede kahvaltı edelim. Asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Sen benim için çok iyi bir arkadaştın. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir. Bu kötü yönsemeleri yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur. Gerçek dostsa k bu sorunu çözmek için birlikte çabalamalıyız. Önce şu bakımdan ki çocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katkısız ve gürbüzdür. Dün sabahtan akşama kadar evdeymişsiniz. "İğne çaldı, ama altın çalmak aklına bile gelmez." diyenlere benim diyeceğim sudur: "iğneyi çaldıktan sonra niçin altını da çalmasın?" cümlelerde bulunan ek fiille çekimlenmiş isimlerin altlarını çiziniz ve bunların hangi kiplerde, hangi kişiye göre çekimlendiklerini söyleyiniz. Yanıt
28
DİL BİLGİSİ Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) Uf ağzım yandı! Çorba çok sıcakmış. (Duyulan geçmiş zaman kipi - 3. teklik kişi) Başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür. (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) Hava güzelse bahçede kahvaltı edelim. (Şart kipi - 3. teklik kişi) Asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) Sen benim için çok iyi bir arkadaştın. (Görülen geçmiş zaman kipi - 2. teklik kişi) Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir. (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) Bu kötü yönsemeleri yaşın küçüklüğüne ve işin önemsizliğine bakarak hoş görmek tehlikeli bir eğitim yoludur. (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) Gerçek dostsa k bu sorunu çözmek için birlikte çabalamalıyız. (Şart kipi - 1. çokluk kişi) Önce şu bakımdan ki çocukta doğa egemendir ve doğa asıl yeni tomurcuk salarken katkısız ve gürbüzdür. (Geniş zaman Kipi - 3. teklik kişi) Dün sabahtan akşama kadar evdeymişsiniz. (Duyulan geçmiş zaman kipi - 2. çokluk kişi) "İğne çaldı, ama altın çalmak aklına bile gelmez." diyenlere benim diyeceğim sudur: "iğneyi çaldıktan sonra niçin altını da çalmasın?" (Geniş zaman kipi - 3. teklik kişi) cümlelerde bulunan ek fiille çekimlenmiş isimlerin altlarını çiziniz ve bunların hangi kiplerde, hangi kişiye göre çekimlendiklerini söyleyiniz.
29
9. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri yay ayraç içinde verilen isimleri istenen kiple çekimleyerek doldurunuz.
30
9. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri yay ayraç içinde verilen isimleri istenen kiple çekimleyerek doldurunuz. Yanıt
31
9. ETKİNLİK
32
onu koparamayacak kadar
Alışkanlık, bir halata benzer Her gün bir lifi örer ve sonunda, onu koparamayacak kadar güçlü yaparız (Horace Mann )
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.