SIVILAR 7.DERS.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
MADDE ve ISI.
Advertisements

Bölüm 2: Akışkanların özellikleri
MADDENİN HALLERİ VE ISI
ISI MADDELERİ ETKİLER.
GAZLAR.
Hazırlayanlar: Behsat ARIKBAŞLI Tankut MUTLU
1-SAYICA-ORTALAMA MOL KÜTLESİ(Mn)
Madde ve Maddenin Özellikleri
FİZİKSEL ve KİMYASAL DEĞİŞİM
Fizik Dersi Performans Ödevi
Tüm maddeler atom ya da moleküllerden oluşur ve bu taneciklerin durumuna göre madde katı sıvı ve gaz halde bulunabilir.Bu hallere ise FİZİKSEL HALLER denir.
Bir maddeyi diğerlerinden ayırmamıza ve ayırdığımız maddeyi tanımamıza yarayan özelliklere denir.
BASINÇ.
SIVILAR Sezen KURŞUN
ISI MADDELERİ ETKİLER LALE GÜNDOĞDU.
HAL DEĞİŞİMİ.
HAL DEĞİŞİMLERİ.
ISI VE SICAKLIK.
ISI ve SICAKLIK.
ISI VE SICAKLIK Maddeyi oluşturan atom yada moleküller sürekli hareket halindedir. Bu hareket katı maddede denge konumu etrafındaki titreşimler , sıvı.
MADDENİN HALLERİ ve ISI
FEN ve TEKNOLOJİ / ISI ve SICAKLIK
SU HALDEN HALE GİRER.
Çözünürlüğe Etki Eden Faktörler
FEN ve TEKNOLOJİ / BASINÇ
SORU.
Moleküller arası çekim kuvvetleri. Sıvılar ve katılar.
Maddenin Hal Değiştirmesi
MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
FEN ve TEKNOLOJİ / BASINÇ
ISI MADDELERİ ETKİLER.
maddenin ayırt edici özellikleri maddenin değişim olayları
Çözünürlük ve baskı. Roult kanunu. Koligatif özellikler.
MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
MADDENİN HALLERİ VE YAPISI
1. Kaynama noktası Ayırt edici özellik, bir maddenin diğer maddelerden farklı olduğunu gösterir. Maddelerin kaynama, erime, donma noktaları ve yoğunluk.
HATİCE AKKOYUNLU  Sıcaklık maddenin bir molekülünün ortalama kinetik enerjisidir.  Isı maddenin molekülleri arasındaki toplam enerjidir.
MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI
MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
                Madde Tanımı Kütlesi,hacmi,eylemsizliği olan,tanecikli yapıdaki her şeye madde denir. Yer yüzünde gözümüzle görebildiğimiz her şey maddedir.
Madde ve özellikleri.
MADDENİN TANECİKLİ YAPISI
MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI
HOMOJEN KARIŞIMLAR.
ÇÖZELTİLERDE ÇÖZÜNMÜŞ MADDE ORANLARI
Kimya Koligatif Özellikler.
MADDE Madde kütlesi hacmi  ve eylemsizliği olan her şeydir.
MADDE Madde kütlesi hacmi  ve eylemsizliği olan her şeydir.
YÜZEY GERİLİMİ.
+ = Çözelti Çözücü ve çözünenden oluşmuş homojen karışımlardır.
GAZLAR 6. Ders.
GAZLAR VE GAZ KANUNLARI
7.DERS 1. Sıvılar, gazlar ile katılar arasında yer almaktadır. Tanecikleri ne gazlarda olduğu gibi tamamen bağımsız hareket edebilirler, ne de katılarda.
MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
Maddenin Halleri ve Isı
Gazların hareketi kinetik modelle açıklanabilir. 1.Gazlar sürekli olarak gelişigüzel hareket halinde olan m kütleli moleküllerden oluşur. 2.Moleküllerin.
Prof. Dr. M. Tunç ÖZCAN Tarım Makinaları Bölümü
Çözeltilerde Derişim Hesaplamaları
AKIŞKANLARIN STATİĞİ (HİDROSTATİK)
SIVILAR 8.DERS.
ÇÖZELTİLERİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
Maddenin Halleri.
MADDENİN HALLERİ VE ÖZELLİKLERİ
GENEL KİMYA Çözeltiler.
MADDENİN HALLERİ MADDENİN KATI HALİ MADDENİN SIVI HALİ
Harun TEKİN KİMYA GAZLAR Harun TEKİN KİMYA
Sıvılar ve hal DEĞİŞİMLERİ
KONULAR Maddenin Ayrıt Edici Özellikleri Suyun Serüveni.
KAYNAMA ve SÜBLİMASYON
Kaynama Noktası: Isıtılan bir sıvının gaz fazına geçtiği sıcaklıktır
Sunum transkripti:

SIVILAR 7.DERS

SIVILAR Sıvılar, gazlar ile katılar arasında yer almaktadır. Tanecikleri ne gazlarda olduğu gibi tamamen bağımsız hareket edebilirler, ne de katılarda olduğu gibi sadece sabit noktalarda sınırlı bir titreşim hareketi yapabilirler. Sıvılarda kütleyi oluşturan taneciklerin birbiri üzerinde kayarak hareket ettikleri düşünülmektedir. Aynı zamanda sıvılar, bastırılamazlar yani sıkıştırılamazlar. Çünkü sıvı molekülleri arasındaki boşluklar ihmal edilebilecek kadar az olduğundan dolayı, gazların aksine sıvılar kendi hacimlerini korurlar. Diğer taraftan sıvıyı oluşturan atom veya moleküller birbirlerine çok yakın olduklarından, moleküller arasındaki karşılıklı çekim kuvvetleri gazlara oranla daha fazladır. Ayrıca sıvı moleküllerinin belirli bir konumu bulunmadığından, mümkün olabilen en düşük potansiyel enerjiye sahip olabilecek tarzda birbirleri üzerinden serbestçe kayabilirler. Bunun sonucu olarak da sıvılar bulundukları kabın şeklini almaktadırlar.

Sıvılarda da difüzyon olayı görülmektedir Sıvılarda da difüzyon olayı görülmektedir. Ancak gazlara göre difüzyon hızları daha yavaştır. Örneğin, suya bir damla mürekkep damlatılacak olursa, önce mürekkep ile su arasında oldukça kesin bir sınırın mevcut olduğu, bir müddet sonra da mürekkebin yavaş yavaş su içinde dağıldığı gözlenir.

Bir sıvının yüzeyindeki moleküller, aralarındaki kohezyon kuvvetlerinden dolayı (molekülleri içeriye doğru çeken kuvvet) birbirine daha çok yaklaştırılmış durumdadır ve yüzeyi terk edemezler. Bu yüzden sıvının yüzeyi sıkıştırılmış gibi olup, potansiyel enerjisi yüksek bir sıra molekülün oluşturduğu ince bir zar ile örtülmüş gibidir. Sıvının sıcaklık artışından dolayı, kinetik bir hız ile yüzeye ulaşan moleküllerden bazıları birden bire yüzey zarı tarafından durdurulurken, bazıları ise bu engeli aşarak sıvı dışına çıkabilirler. İşte bu olaya buharlaşma adı verilir. Molekülleri dışarı doğru atan kinetik kuvvet ile molekülleri içeri doğru çeken kohezyon kuvveti arasındaki farka da buhar basıncı denilmektedir.

Bir sıvının buharlaşma basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa da o sıvının kaynama noktası denir. Buna göre suyun 100◦C’de kaynaması, buhar basıncının 100◦C’de 1 atmosfere (atm) eşit olduğunu gösterir. Eğer buharlaşma kapalı bir kapta yapılacak olursa, buharlaşan sıvı molekülleri dışarıya çıkamayacakları için gelişigüzel hareketler yaparken bazıları sıvı fazına geri dönerler. Bu şekilde, buharın sıvı haline dönüşmesi olayına da yoğunlaşma denir.

Sıvıların buhar basıncı, moleküllerinin sahip oldukları kinetik enerjiye yani sıcaklıklarına bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla, sıvının sıcaklığı yükseldikçe, buhar basıncı artmaktadır. Kaynamakta olan saf bir sıvının sıcaklığı, sıvının tamamı buharlaşıncaya kadar sabit kalmaktadır. Bu sıvının 760 mm Hg (1 atmosfer) hava basıncının bulunduğu yerdeki kaynama sıcaklığına da bu sıvının normal kaynama noktası denir.

Bir sıvıyı buharlaştırmak için moleküller arasındaki çekim kuvvetlerine karşı bir iş yapılmalıdır. Bu enerji ise sisteme çevreden ısı olarak verilmektedir. Moleküller arasındaki çekim kuvvetleri sıvıdan sıvıya değişeceği için verilmesi gereken ısı miktarları da değişecek ve her sıvı için kendine özgü olacaktır. Dolayısıyla, sıvının 1 gramını kaynama noktasında tamamen buhar haline getirmek için verilmesi gereken ısı miktarına özgül buharlaşma ısısı denilir. Örneğin; 100◦C’deki 1 gram su için özgül buharlaşma ısısı, yaklaşık olarak 540 kaloridir. Tersine bir buhar yoğunlaşırsa, sistem daha düşük enerjili bir duruma geçeceğinden çevreye ısı verecektir. Bu da miktar olarak buharlaşma ısısına eşit olup, özgül yoğunlaşma ısısı adını alır. Belli bir sıcaklıkta, 1 mol sıvıyı buharlaştırmak için ona verilmesi gereken enerji miktarına da molar buharlaşma ısısı denir. Buharlaşma ısısı genellikle normal kaynama noktasında ölçülür. 1 mol buharı sıvılaştırmak için serbest bırakılması gereken ısı miktarına da molar yoğunlaşma ısısı denir. Mutlak değer olarak buharlaşma ısısına eşit fakat eksi işaretlidir.

Donma 11

Erime Sıcaklık◦C (Zaman) Suyun Isınma Eğrisi

1 mol su 18 g 40,66 kJ/mol 90 g x= 203,3 kJ/mol 1 mol buz 18 g 6,01 kJ/mol 90 g x= 30,05 kJ/mol

İdeal Çözeltiler ve Özellikleri Uçucu olmayan bir maddenin uçucu olan bir çözücü içerisinde çözünmesi esnasında, ısı alışverişi olmayan çözeltilere de ideal çözeltiler denir. İdeal çözeltilerde; buhar basıncı düşmesi, donma noktası düşmesi ve kaynama noktası yükselmesi gibi özellikler vardır. Buhar basıncı düşmesi: İdeal çözeltilerde buhar basınçları, çözünen bileşenin mol kesrinin artması ile orantılı olarak düşer. Belirli bir sıcaklık derecesinde; P0 saf çözücünün buhar basıncı, P çözeltinin buhar basıncı olsun. Buhar basıncı düşmesi (P0-P) olacaktır. Buhar basıncının bağıl azalması ; (P0-P) / P0 ile gösterilebilir. Çözücünün mol sayısı n1, çözünenin mol sayısı n2, çözücünün mol kesri X1 ve çözünenin mol kesri X2 olarak alınır. Raoult Kanunu’na göre, buhar basıncının azalması çözünen maddenin mol kesrine eşittir:

X1 + X2=1 olduğundan, P = X1. P0 ifadesi bulunur X1 + X2=1 olduğundan, P = X1 . P0 ifadesi bulunur. Buhar basıncı düşmesi (P0-P) = P olarak alınırsa, P = X2.P0 ifadesi bulunur. Buna göre, bir çözeltideki buhar basıncı düşmesi çözünenin mol kesri ile orantılıdır. Bundan faydalanarak molekül ağırlığı bilinmeyen çözünen bir maddenin molekül ağırlığı bulunabilir:

Örnek: 15C’de 450 g suda 30 g üre çözünmüştür Örnek: 15C’de 450 g suda 30 g üre çözünmüştür. Verilen sıcaklık derecesinde saf suyun buhar basıncı 12,70 mm Hg ve elde edilen çözelti için ölçülen buhar basıncı 12,45 mm Hg olduğuna göre, ürenin molekül ağırlığını bulunuz.

Uçucu olmayan çözünen (katı) ile hazırlanan bir çözeltinin buhar basıncının saf çözücünün buhar basıncına göre düşük olması, çözeltinin kaynama noktasının yükselmesine ve donma noktasının düşmesine neden olur. Çözücünün katı halinin de bir buhar basıncı vardır. Katı halinin buhar basıncı eğrisi ile sıvı halinin buhar basıncı eğrisinin birbirlerini kestikleri nokta yani B noktası, çözücünün donma noktasıdır. 1 atm Çözücünün katı halinin buhar basıncı eğrisi ile çözeltinin buhar basıncı eğrisi daha düşük bir sıcaklıkta yani A noktasında kesişmektedir. Bu sıcaklık da çözeltinin donma noktası olmaktadır. Bu iki donma noktası arasındaki fark yani Td farkına, çözeltinin donma noktası alçalması adı verilir ve bu değer çözeltinin derişimi ile orantılıdır.

Çözücünün buhar basıncı C noktasında 1 atm’e ulaştığı halde, çözeltininki ise Tk noktasına kadar bir sıcaklık farkı ile D noktasında 1 atm’e ulaşmaktadır. Yani bir başka değişle, çözelti çözücüden Tk kadar daha yüksek bir sıcaklık derecesinde kaynar. Bu fark da yine çözeltinin derişimi (molalitesi) ile orantılı olarak artmaktadır. Td = Kd.m Tk = Kk.m Td ve Tk; donma noktası düşmesi ve kaynama noktası yükselmesi, Kd ve Kk ; molal donma noktası düşme sabiti ve molal kaynama noktası yükselme sabiti ve m ise çözeltinin molalitesidir. Burada MA çözünen maddenin molekül ağırlığı, mk çözünen maddenin ağırlığı ve mç çözücünün ağırlığıdır. Bu durumda şu şekilde genel bir bağıntı elde edilebilir:

Örnek; 18 g glikoz, 150 g su içinde çözülerek bir çözelti hazırlanıyor Örnek; 18 g glikoz, 150 g su içinde çözülerek bir çözelti hazırlanıyor. Yapılan çalışmalarla bu çözeltinin kaynama noktası 100,34C olarak bulunmuştur. Buna göre glikozun molekül ağırlığını hesaplayınız. (Kk =0,51)

n = 34,8 g / 174 g = 0,2 mol (500 ml de) 1000 ml de 0,4 mol (suyun yoğunluğunu 1 kabul edersek, 1000 ml su~ 1000 g su eder.) 1000 g suda 1 mol tanecik + 0,51 0C k.n. yükseltir - 1,86 0C d.n. düşürür K2SO4 → 2 K+ + SO4= 1 mol 2 mol 1 mol 1 mol K2SO4 3 mol iyon içerir 1 mol 0,51 0C yükseltirse, 3x0,4 mol 1,836 0C yükseltir 100 0C + 1,836 0C = 101,836 0C’de çözelti kaynamaya başlar. b) 1 mol 1,86 0C düşürürse, 3x0,4 mol 2,232 0C düşürür 00C – 2,232 0C = -2,2320C’de çözelti donmaya başlar.

Yüzey gerilimi Bir gaz ile bir sıvının ya da birbiri ile karışmayan iki sıvının temas yüzeyleri gerilmiş esnek bir zara benzer. Bu gerilim sıvının serbest yüzeyine ait ise yüzey gerilimi, iki sıvının sınır yüzeyine ait ise ara yüzey gerilimi denir. Bu yüzey geriliminin etkisi altında sıvının yüzeyi öteki kısımlarından farklı özellikler gösterir. Sıvı içerisinde alınan bir molekül kendini çevreleyen diğer moleküllerin etkisi altında olmasına rağmen simetri nedeniyle bu kuvvetlerin bileşkesi sıfırdır. Halbuki sıvı yüzeyindeki bir molekül sıvının içine doğru çekilen bir bileşke kuvvetin etkisi altındadır. Bu yüzden sıvının yüzeyi en küçük değerini alacak şekilde gergin bir zar durumunu alır. Yüzey gerilimi  ile gösterilmektedir ve bir sıvı yüzeyini 1 cm uzatmak için gerekli olan kuvvetin dyn cinsinden veya sıvı yüzeyini 1 cm2 genişletmek için gerekli olan enerjinin erg cinsinden değeridir.

Bir sıvının yüzey gerilimini belirlemek için en duyarlı metot, sıvı dolu bir dış kap içerisine yerleştirilen kılcal bir cam boru içindeki sıvının yükselmesine dayanmaktadır. Ancak bu durum sıvı tüpü ıslatıyorsa mümkündür. Tersine (civa gibi bir sıvı) tüpü ıslatmıyorsa, boru içindeki sıvı düzeyi dış kaptakinden daha aşağıda olmaktadır. Yoğunluğu d olan ve camı ıslatan bir sıvı içerisine yarıçapı r olan bir kılcal boru batırılacak olursa, bu kılcal boruda yükselen sıvı iki kuvvetin tesiri altındadır. Bu kuvvetler: 1- yukarıdan aşağıya doğru olan sıvının ağırlığı, 2- borudaki sıvının yüzeyine etki eden yüzey gerilimidir.

Burada yükselen sıvının ağırlığı ile sıvı yüzeyine etki eden yüzey gerilim kuvveti birbirine eşit oluncaya kadar sıvı boruda yükselir. h, kılcal boruda yükselen sıvı yüksekliği ve bu sıvı kütlesinin ağırlığı r2hdg olacaktır. Sıvı kütlesinin kılcal boruda yükselmesini sağlayan yüzey gerilim kuvveti ise 2rcosα olmaktadır. Denge halinde bu iki kuvvet birbirine eşit olacağından; r2hdg = 2rcosα = rhdg /2cosα ifadesi yazılır. Boruyu mükemmel bir şekilde ıslatan sıvılarda α açısı çok küçük olacağından dolayı yaklaşık olarak cosα = 1 alınabilir. Bu durumda yüzey gerilimi; = ½.rhdg olacaktır.

Örnek; Nitrobenzenin yarıçapı 0,02 cm olan bir kılcal boruda 3,72 cm yükselmektedir. Deneyin yapıldığı ortamın sıcaklığı 20C ve nitrobenzenin yüzey gerilimi 43,86 dyn/cm olarak verildiğine göre, nitrobenzenin yoğunluğu ne kadardır? (g = 9,81 m/s2) = ½.rhdg = ½.(0,02).(3,72).d.(981) = 43,86 d = 1,2 g/cm3

Vizkozite Gazlara göre sıvılar akmaya karşı daha büyük bir direnç gösterirler. Genel olarak akışkanların akmaya karşı gösterdikleri bu dirence vizkozite denir. Vizkozite, bir cismin akışını yavaşlatan genel bir özelliktir ve yapılarına bağlı olarak moleküllerin hareketleri sırasında etkileşmeleri sonucu ortaya çıkan dirençten ileri gelir. Vizkozitenin tersine akıcılık denir ve  ile simgelenir. S yüzeyine sahip olan bir madde tabakası, l uzaklığında bulunan aynı yüzeydeki bir başka tabakaya göre, v hızı ile hareket ettirilecek olursa, harekette bulunan bu yüzey öteki yüzey üzerine bir sürtünme kuvveti (F) uygulayacaktır.

Ortaya çıkan bu F sürtünme kuvveti, v hızı ve S yüzeyi ile doğru orantılı ve iki düzlem arasındaki uzaklık, l ile ters orantılıdır. Burada η, akışkanın cinsine ve sıcaklığına bağlı olan vizkozite katsayısıdır. Burada vizkozite katsayısının birimi dyn.s/cm2 olarak bulunur ve buna poise (P) denir. Küçük çaplı silindirik bir boru içerisinden sıvılar akıtılarak vizkoziteleri belirlenebilir. Bu tür çalışmalar için Poiseuille adlı bilim adamı kendi adıyla anılan bir bağıntı ortaya koymuştur ve η’ün tayin edilebilmesi için çeşitli tipte vizkozimetreler geliştirilmiştir. Bunlardan birisi de Ostwald vizkozimetresidir. Bu vizkozimetre için Poiseuille denklemi şu şekilde yazılabilir:

 akıcılık, V sıvı kütlesinin hacmi, l sıvı kütlesinin uzunluğu, r kılcal borunun yarıçapı, P sıvının kılcal borudan akma basıncı ve t ise bu basınç altında akma süresidir. P kılcal borunun üst ve alt uçları arasındaki hidrostatik basınç farkı olup, sıvının ağırlığı ve dolayısıyla da yoğunluğu ile orantılıdır: P = h.d.g İki sıvının akışı kıyaslanarak, vizkozitesi bilinen yardımıyla diğerinin vizkozitesi belirlenebilmektedir. Bu amaçla genellikle kıyaslama sıvısı olarak su kullanılmaktadır: Örnek; 20C’de su ve benzenin aynı vizkozimetrede akma zamanları sırasıyla 120 ve 88 saniyedir. Aynı sıcaklıkta suyun yoğunluğu 1 g/mL, vizkozite katsayısı η= 10,05.10-3 poise ve benzenin yoğunluğu 0,879 g/mL olarak verilmiştir. Buna göre benzenin vizkozite katsayısı nedir?

Soru; Bir vizkozimetreden suyun ve yoğunluğu 0,8 g/cm3 olan bir sıvının 20C’de akma zamanları sırasıyla 1,52 dk ve 2,25 saniye olarak ölçülmüştür. Suyun milipoise cinsinden bağıl vizkozitesini hesaplayınız. Soru; Toluen’in 20C’deki yüzey gerilimi 28,4 dyn/cm ve yoğunluğu 0,866 g/cm3 olarak bilinmektedir. Toluenin bir kapiler boruda 2 cm yükselebilmesi için borunun yarıçapı ne olmalıdır? Soru; Ağırlıkça %46 alkol içeren bir su-alkol çözeltisinde her bir bileşenin mol kesri nedir? (Alkolün mol kütlesi: 46 g, suyun mol kütlesi: 18 g)

59

60

61

62

63

64

65

66

67

68

69

70

71

72

73