ANNE-BABA ÇOCUK İLİŞKİLERİ
Anne Baba Tutumlarını 5 Ana Başlıkta Toplayabiliriz ANNE ve BABA TUTUMLARI Anne Baba Tutumlarını 5 Ana Başlıkta Toplayabiliriz Aşırı Baskılı ve Otoriter Tutum, Aşırı Hoşgörülü Tutum ( Çocuk Merkezci Aile ), Aşırı Koruyucu Tutum, Dengesiz ve Kararsız Tutum, Mükemmelliyetçi Tutum
1. Aşırı Baskılı ve Otoriter Tutum Aşırı baskılı, otoriter tutum, çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. Bu tutumda anne baba katı bir disiplin uygular, çocuk her kurala uymak zorundadır. Anne ve babanın birisi veya her ikisinin baskısı altında olan çocuk; sessiz, uslu, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık; küskün, silik, çekingen, başkalarının etkisinde kolay kalan kalabilen, aşırı hassas bir yapıya sahip olabilir..
Otoriter, Eleştirici Anne - Babalar Çocukları üzerinde baskı kurarlar. Çocuklarının çabalarını göremezler. Çocuklarını dinlemezler. Sürekli eleştiren, yargılayan, suçlayan anne, babalardır. Sadece kendi kuralları, istekleri, duyguları ön plandadır. Her zaman hakimiyet anne – babadadır. Çocuk ne yaparsa yapsın hep eleştirilir, suçlanır.
Bu tarz anne – baba tutumu çocuklarda; Kendini, duygularını ifade edememe.. İçine kapanıklık, güvensizlik, isyankar tutumlar, aşağılık duygusu gelişebilir.. Saldırganlık ve davranış sorunları davranışlarını geliştirir. Suçlayan, cezalandıran ve sürekli karışan anne babaların çocuklarının, kolayca ağlayan çocuklar olduğu görülür..
Güç İstenmeyen, zorlayıcı şekilde kullanıldığında tüm insanlarda; korku öfke üzüntü pişmanlık çaresizlik acıma değersizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olur. Güç - fiziksel, zihinsel, manevi, maddi v.b. - kişinin sahip olduğu bir şey olduğunda olumlu bir değer taşır. Bu açıdan bakıldığında güç istenen bir şeydir, ama bir diğer kişi - ya da kişiler üzerinde - güç kullanmak başka bir şeydir. Birinin üzerinde güç kullanmak, sahip olduğumuz güçlü yönlerimizi diğerlerini kıracak, zedeleyecek ve onları güçsüzleştirecek bir şekilde kullanmak demektir. Örneğin, bir konuda bilgili olmak, ekonomik, fiziksel, duygusal, olarak çeşitli becerilere sahip olmak maddi ve manevi bir güce sahip olmak demektir. Ama bu becerilere sahip olan kişi, diğerini kontrol etmek, yönetmek, incitmek için yani onları bu eksikliklerinden dolayı aşağılayacak şekilde kullanırsa, onlar üzerinde güç kullanıyor demektir. Güç, istenmeyen, zorlayıcı şekilde kullanıldığında tüm insanlarda, korku, öfke, üzüntü, pişmanlık, çaresizlik, acıma, değersizlik gibi duyguların yaşanmasına neden olur. Kimse kontrolü dışında olan, nedeni belli olmayan ve zarar gördüğü bir güç karşısında iyi hissetmez.
2. Aşırı Hoşgörülü Tutum ( Çocuk Merkezci Aile ) Çocuk merkezci aileye, genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık yetişkinler grubu içinde yetişen tek çocuk olması halinde sıklıkla rastlanır.. Böyle bir ortamda çocuk ailede insiyatif sahibi tek kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız şartsız uyarlar.. Anne baba ile çocuk arasında sağlıklı bir iletişim bulunmaması, çocuğun dengesiz bir ortam içinde abartılmış bir sevgi gösterisi içinde büyüyor olması, onun “ doyumsuz “ bir birey olmasına neden olur..
ANNE ve BABA TUTUMLARI Aşırı Hoşgörülü Tutum ( Çocuk Merkezci Aile ) Bu tür bir anlayışla yetişen çocuklar anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterirler.. Bu yönde aşırı şımartılmış çocuklar daha yaşamlarının ilk günlerinden itibaren her türlü ihtiyaçlarının karşılanacağı ve isteklerinin buyruk niteliği taşıdığı beklentisini geliştirmişlerdir.. Bu anlayışla yetişen çocuklar büyüdüklerinde toplum içinde ve okula başladıklarında kurallar karşısında hayal kırıklığına uğrarlar, kolay uyum sağlayamazlar..
3. Aşırı Koruyucu Tutum Ana babanın aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir.. Bunun sonucu olarak çocuk, diğer kimselere aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir.. Bu bağımlılık çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve aynı koruyucu tutumu ilerde eşinden bekleyebilir..
Aşırı Koruyucu Anne - Babalar Çocuklarına hayat tecrübesi yaşama fırsatı tanımazlar, Çocuklarının büyüdüğünü fark etmeyip bebekmiş gibi davranırlar. Çocuklarına hiçbir iş ve sorumluluk vermezler, her şeyi kendileri yaparlar.
Aşırı Koruyucu Tutum O halde çocuk gelişimi açısından belirli yeterliliklere sahip olmaya başladıkça ( örneğin yeterli kas gelişimi gibi.. ) onun kendine olan güvenini sağlayacak, özerk bir birey olmasını sağlayacak girişimlerine fırsat vermek gereklidir.. ( kendi başına yemek yemesine, kendi başına giyinmesine fırsat verme vb. gibi )
4. Dengesiz ve Kararsız Tutum Anne babanın çocukları ile ilişkilerinde görüş ayrılığında olabildiği veya çocuğun aynı davranışlarına farklı an ve zamanlarda farklı tepkiler göstermesi ile ortaya çıkan anne baba tutumudur.. Anne ile babanın çocuğun yanında “ çocuk konusunda “ birbirlerini eleştirmeleri, birinin olumlu yaklaşımına diğerinin olumsuz tutumu ya da taraflardan birinin çocuk kayırması çok sıklıkla rastlanan yanlış tutumlardandır..
Dengesiz ve Kararsız Tutum Bu tür anne baba tutumu ile karşılaşan çocuk hangi koşulda nasıl davranacağını bilemez, hangi davranışın uygun hangi davranışın uygun olmadığını kestiremez.. Bu da zamanla çocukta bazı iç çatışmalara, huzursuzluklara dolayısı ile tutarsız bir yapının oluşumuna sebep olur..
Mükemmeliyetçi Anne - Babalar Bu anne – babaları memnun etmek çocuklar için oldukça zordur. Çocuk çırpınıp çabaladıkça anne – baba daha fazlasını (en mükemmelini) ister. Zamanla çocuk aşırı kaygı, stres, tedirginlik, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamaya başlar. “Tırnak yeme, kekemelik, alt ıslatma, yalan, çalma, ...gibi” davranış sorunlarıyla kendini ifade eder. Anne – babadaki mükemmeliyetçilik sadece çocuğa yönelik değil tüm aile yaşantısında kendini gösterir (düzenli, titiz, katı, kuralcı, ...vb.).
SAĞLIKLI BİR İLETİŞİM İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
Çocuğunuz size önemli bir şey söylemeye çalışırken telefon görüşmesi yapmaktan kaçının. Başka insanların özellikle dahil olması gerekmediği sürece, konuşmalarınızı özel tutun. Çocuğunuzla aranızdaki en iyi iletişim etrafta başka insanlar yokken gerçekleşir.
Çocuğunuzu başka insanların önünde utandırmak veya güç duruma düşürmek sadece içerleme ve düşmanlık duyguları hissetmesine neden olur, iyi bir iletişime değil.
Çocuğunuzun tepesinden konuşulmamalı Çocuğunuzun tepesinden konuşulmamalı. Konuşurken fiziksel olarak çocuğunuzun düzeyine inilmeli Çocuğunuzun bir davranışı ya da bir olay nedeniyle çok sinirliyseniz, objektif davranamayacağınız için, yeniden sakinleşene kadar iletişim kurmaya çalışmayın. Beklemek, yatışmak ve çocukla daha sonra konuşmak en iyisidir.
gösterdiğiniz nezaketi gösterin. Çok yorgunsanız aktif bir dinleyici olabilmek için daha fazla çaba harcamanız gerekecektir. Gerçek bir aktif dinleme kolay iş değildir ve bedeniniz ve zihniniz yorgunken daha da zorlaşacaktır. Dikkatle ve nazik bir şekilde dinleyin. Çocuğunuz bir şey anlatmaya çalışırken sözünü kesmeyin. Çocuğunuza arkadaşlarınıza gösterdiğiniz nezaketi gösterin.
Olayların nedenini sormayın, ne olduğunu sorun. Çocuğun anlatmaya çalıştığı durum hakkında önceden bilgi sahibiyseniz, bunları çocuğunuzla paylaşın. "Senin için neyin iyi olduğunu ben biliyorum", "sadece dediğimi yap, sorun çözümlenecektir" ya da "ben sözümü bitireyim sen de konuşacaksın" gibi cümleleri, telkinlerde bulunmayı ve ahlaki açılardan kınamayı en az düzeyde tutun. Bunlar açık iletişim kurma ve bu açıklığı devam ettirmeye yardımcı olmayacaktır.
takdir ederek sağlayabilirsiniz. Aptal, budala, tembel gibi aşağılayıcı sözler kullanmayın. Çözüme yönelik somut adımlar geliştirmesi için çocuğa yardımcı olun. Çocuğu yaptığı veya yapmadığı şeylerden dolayı değil, kendisi olduğu için kabul ettiğinizi gösterin. Çocuğun açık iletişimi sürdürmesini destekleyin. Bunu, çocuğu olduğu gibi kabul ederek ve gösterdiği iletişim çabalarını takdir ederek sağlayabilirsiniz.
İsim takma, bağırma veya saygısız tutumlara başvurmayın. Eşler nasıl bir disiplin uygulayacakları konusunda aralarında konuşmalı ve kuralları belirlemelidirler. Disiplinin yanlış davranışları cezalandırmak değil, doğru davranışları öğretmek olarak görülmesi çok önemlidir. Başka biri sizi eleştirirken sizinle nasıl konuşmasını istiyorsanız, siz de çocuğunuzla o şekilde konuşun. İsim takma, bağırma veya saygısız tutumlara başvurmayın.
Çocuğunuzun kendisini güvende hissedeceği bir ev ortamı oluşturun Çocuğunuzun kendisini güvende hissedeceği bir ev ortamı oluşturun. Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin. Çocukların duydukları şeylerin kendileri hakkındaki duygularını etkileyeceğini unutmayın. Saygılı ve destekleyici bir dil kullanın. Bu bakımdan genel kural şudur: Çocuklarınızla konuşurken, çocuğunuzun kendisini anlatırken hangi kelimeleri kullandığını duymak istiyorsanız, siz de o kelimeleri kullanın.
Davranışı çocuğunuzun kişiliğinden ayırın Davranışı çocuğunuzun kişiliğinden ayırın. Örneğin beni hayal kırıklığına uğrattın demek yerine hangi davranışı veya seçimini beğenmediğinizi ve neden beğenmediğinizi belirtin.
En güzel iletişim dili sevgidir. Sevginin ilk görevi dinlemektir. Aşağılamak, suçlamak yerine onu dinleyin, ona “sen dinlemeye değersin” deyin.
Çocuğu Dinlediğinizde; Derdini, sorununu (huysuzluk, saldırganlıkla değil) konuşarak anlatır. Konuşma yeteneği, kelime haznesi gelişir.
NASIL DAVRANMALIYIZ ! Davranışlarını takdir edin, takdir edilen çocuk; Kendini önemli hisseder. İtaatkâr ve üretken olur. Takdiri çocuğa değil davranışına yapın. Onlara inanın.
Ona zaman ayırın, pahalı oyuncaklardan iyidir. Ona güvendiğinizi gösterin, kendine güvenen çocuk davranışlarında da istekli olur.
Aile içinde vazgeçilmez bir kişi olduğunun altını çizin. Nasihatlerinizi önce kendi davranışlarınızda gösterin.
Ona verdiğiniz sözleri mutlaka yerine getirin
Çocuğunuza hayatın bir yardımlaşma olduğunu öğretin..
“ Siz gül fidanı yetiştiren, her türlü hürmete layık bahçıvansınız “ Siz gül fidanı yetiştiren, her türlü hürmete layık bahçıvansınız. Olumlu çocuk yetiştirmenin ilk şartı, olumlu anne-babadır. Hiç birimiz mükemmel değiliz o zaman onlardan mükemmel olmalarını bekleyemeyiz.”