Edirne ilimizin en önemli ve en tanınan simgesi tabii ki SELİMİYE Camisi ve Mimarı Koca Sinan’dır.
Şu cephenin ihtişamını, dört yüzünü dolaşarak sindirmek gerekir.
Temel taşının oturuşundan, kubbenin yağmur oluklarına, pencerelerin ve kapıların detaylarına kadar tam bir ustalık eseri. 500 yıla yakın sürede ne bir taş yerinden oynamış, ne bir ahşap kapı çatlamış, ne bir fayans kopmuş...
Muhteşem ana Kubbe ve onu taşıyan köşe kubbeler...
Dört minaresi, her minarede üç şerefesi, 999 penceresi olduğu gibi teknik bilgileri google’dan edinebilirsiniz. Benim objektifime takılanları aktarmak istedim. Kubbeyi taşıyan sütunlar, ilk günkü tazeliklerini koruyorlar. Burada beton yok. Her taş bir diğerine geçme tekniği ile bağlanmış.
Pencereler ve üst yazıtlar bu kadar mı estetik olur...
Bahçeye açılan avlu kapısı bile yüzyıllara dayanmış, estetik güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş. Sunumu tekrar başa alıp izlerseniz,lütfen hatırlayın : O devirde lazerli ölçüm, süper computer destekli 3-D CAD yazılımları, bilmem kaç yüz tonluk teleskobik vinçler YOKTU... Peki, o kubbeyi nasıl yerleştirdiler?
Şadırvanlı avlunun zemini mermer kaplı. Aşınma, su birikintisi görmek mümkün değil...
Bahçedeki bir mezar taşı. Kime ait olduğunu okuyamasam da bir ressama ait olduğunu anlayabilmek benim için bile ne kadar kolay ve açık belli oluyor. Edirne’nin başka güzelliklerinde buluşmak dileklerimle... Feridun ÖZHAN