ASYA KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ
AİLE TUTUMLARI
Aile, insan türünün sürekliliğini sağlayan, ilk toplumsallaşma sürecini oluşturan, karşılıklı ilişkileri belirli kurallara bağlayan, toplum kültürünü kuşaktan kuşağa aktaran, biyolojik, psikolojik, ekonomik, hukuksal yönleri bulunan toplumsal bir kurumdur.
Başka bir deyişle, aile, aralarında evlilik, kan ve çocuk bağları olan, aynı çatı altında yaşayan ortak geliri paylaşan kendine özgü benzer görgü, inanç ve değerleri bulunan, toplumsal rolleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan insanlardan oluşan en küçük toplumsal kurumdur.
Geleneksel Geniş Aile ve çekirdek aile olmak üzere iki çeşit aile yapısı vardır.
Çocuk yetiştirmede anne babanın kişilik yapısı ve davranışları önemli bir yere sahiptir. Aile ortamında ebeveynin tutumları, değerleri, zevkleri çocuğun gelişiminde etkilidir. Bu etkileşim ergenlik yıllarının sonuna kadar devam eder.
Annenin Rolü; anne ile çocuk arasında tamamen özel bir ilişki biçimi vardır. Yaşamın ilk aylarında anne ile çocuk arasındaki ilişkinin niteliği ileriki yaşlardaki bağlanmayı belirleyicidir. Duygusal bağlanma evrensel bir olgudur. Bakım veren kişiye bağlanma ile çocuk kendini güvende algılar. Duygusal bağlanma fiziksel bağlanma ile başlar.
Tensel temas, sarılma ve kucaklanma çocuk ile anne arasında yaşanan evrensel davranışlardır. Güven veren kişi olarak annenin ulaşılabilir ve duyarlı olması çocuğun kendisini değerli algılamasına sebep olur. Gerçekte, bebek henüz dış dünya ile kendini ayırt edemez. Çocuk bu ilişkiyi bir tek annesiyle kurduğu ve onun varlığı içinde yer aldığı söylenebilir. Anne, çocuk için bir takım deneyimler oluşturur. Bu deneyimler içinde çocuk, gereksinimlerini karşılamayı, gerilimlerini yatıştırmayı öğrenir. İçinde yer aldığı çeşitli durumlarda bir anlam elde etmeyi öğrenir ve kendini tanıma fırsatı bulur.
Yapılan araştırmalarda bebeklerin anneleriyle üç değişik bağlılık türü geliştirdikleri görülmüştür. Güvenli bağlılık: Bu bağlanma stiline sahip bebekler anneleriyle güvenli bir bağ geliştirip onların yokluklarında az huzursuzluk yaşadıkları ve bir yabancı ile odada yalnız kaldıklarında ise onunla rahat iletişim kurdukları fark edilmiştir. Bu bebeklerin anneleri odaya geri döndüklerinde az olan huzursuzluklarının çabuk sakinleştiği ve çevreyi keşfe ve oyunlarına geri döndükleri fark edilmiştir.
Kaçınan bağlılık: Bu bağlanma stiline sahip olan bebeklerin anneleri odadan çıktığında çok fazla tepki göstermemekte oldukları, duygusuz göründükleri ve üstün körü olarak oyuncaklarla oynadıkları gözlenmiştir. Anneleri odaya döndüklerinde ise anneleri ile temas kurmaktan kaçındıkları, daha çok çevreyle ilgilendikleri fark edilmiştir
Kaygılı-kararsız bağlılık: Bu bağlanma stiline sahip bebekler anneleri odadan çıktığında oldukça yoğun bir sıkıntı, kaygı ve kızgınlık sergiledikleri gözlenmiştir. Anneleri odaya tekrar geldiklerinde ise olumsuz duygu durumlarının devam ettiği, sakinleşmedikleri ve başka şeylerle ilgilenme konusunda isteksiz oldukları gözlenmişti.
Babanın Rolü; babaların doğumdan itibaren bebeklerle çok özel ilişkiler kurabildikleri yapılan araştırmalarda görülmektedir. Babaların annelerden daha çok fiziksel oyunlar aracılığı ile çocuklarıyla etkileştiklerini göstermişlerdir. Sosyal, ekonomik uygulamalar babalara annelerden farklı roller yüklemesi, onların çocuk bakımında yeteneksiz oldukları anlamına gelmemektedir. Doğumdan sonra tıpkı annede olduğu gibi, babanın da çocukla duygusal bir ilişkiye girebilmesi için onunla fiziksel temasa gereksinimi vardır.
ANNE BABA TUTUMLARI Anne babanın duygusal gereksinmeleri belli bir ölçüde karşılanmazsa, anne babalar duygusal gereksinmelerinin karşılanmayışından doğan kimi duygusal davranışlarını anne babalık davranışının içine sokarlar. Duygusal gereksinmelerinin karşılanmayışı, çocuğu gereğinden fazla koruma ya da reddetme olarak ortaya çıkar. Ebeveynin tutumlarının, çocuğun davranışsal uyumsuzluğunun başlıca nedenini oluşturduğu ortaya konmuştur. Dengeli ebeveyn tutumları çocuğun sağlıklı kişilik oluşumunda etkendir. Ailedeki disiplin anlayışının ve ebeveyn tutumlarının çocukların toplumsal ve ruhsal özelliklede duygusal gelişmelerinde önemli rol oynadığı görülmektedir. Ebeveynin disiplin yöntemleri çocuğun gelişiminde oldukça önemlidir. Bir başka değişle, ebeveynlerin tutamları çocukların vicdan ve ahlak gelişimini, uyumlu- uyumsuz, etken – edilgen, bağımlı- özerk, içe dönük- dışa dönük gibi kişilik oluşturmalarını büyük ölçüde etkilemektedir. Ebeveyn tutumlarını birkaç başlık altında toplayabiliriz.
Otoriter (Baskıcı) Tutum Katı bir disiplin anlayışı vardır. Çocuğa açıklanmadan kurallar konur ve bunlara kesinlikle uyulması istenir. Otoritenin korunmasına aşırı bir önem verilir, çocuk otoriteye karşı geldiğinde cezalandırılır. Anne baba ile çocuk arasındaki sözel iletişime önem verilmez, çocuğun bireyselleşmesi ve özerk bir kişilik geliştirmesi desteklenmez. Eğitimde genelde cezalandırıcı olmaktadır.
Cezalandırma şekli ise; dayak, ayıplama, suçlama, korkutma şeklindedir
Otoriter Tutumun Çocuğa Etkisi Ebeveynden birinin ya da her ikisinin baskısı altında kalan çocuk sessiz, uslu ve dikkatli olmasına karşılık; küskün, çekingen, başkalarının etkisi altında kolayca kapılabilir ya da aşırı duyarlı bir yapıya sahip olabilir. Ebeveynden gelen itici ve baskıcı tutumlar nedeniyle çocuk kendini değersiz hissetmeye başlar. Düşük özsaygıya neden olur. Bu tür tutumlarda çocuklarda iç denetimin gelişmediği daha çok dış denetimin geliştiği görülmüştür. Verilen ceza ile çocuğun hatalı davranışı arasında orantı yoktur.
Koruyucu Tutum Bu tür ailelerde ebeveynler çocuğa gereğinden çok özen gösterirler ve onu denetim altında tutarlar. Koruyucu bir tutum içine giren anne, çocuğu ile bütünleşir, onu her türlü dış etkiye karşı korur. Çocuk, gereksinimlerini karşılayabilecek düzeye gelmesine rağmen, küçük bir çocukmuş gibi her türlü gereksinimi anne tarafından karşılanır. Anne bu tür davranışlarıyla çocuğuna olan sevgisini dile getirdiğine, ona yardım ettiğine inanır. Hâlbuki gerçekte kendi yalnızlığını ve mutsuzluğunu ödünlemektedir. Koruyucu tutum aynı şekilde babalarda da bu davranışların görüldüğü kendi yetişme biçimlerine tepki olarak geliştiği söylenebilir.
Anneleri koruyucu bir tutuma iten nedir? İlk çocuğun ölmesi, uzun süre çocuklarının olmaması, zor bir doğum ya da güç bir hamilelik döneminden sonra çocuk sahibi olma. Yani çocuğun anne gözünde diğer çocuklara göre daha değerli olduğu dur. Annenin kendi çocukluğunda sevgi ve şefkatten yok sun bir ailede büyümesi. Annenin evlilik yaşamın eşiyle ilişkisinin çok az olması, sosyal ortamdan yoksun olmaları Annelerin bilinçdışı olarak çocuklarından birine karşı kendi içlerinde olumsuz bir duygu ile çatışabilir. Annenin ruhsal yönden dengesiz olması.(örneğin; şizofren bir anne)
Koruyucu Tutumun Çocuğa Etkisi Koruyucu bir aile ortamında büyütülen çocuklar bağımlı, özgüven duygularından yoksun ve zayıf bir kişilik geliştirirler. Kendi başlarına hareket etmekte ve karar vermekte zorluk yaşarlar. Sosyal gruplara katılamazlar, katılsalar da pasif kalırlar. Arkadaşlık kurmakta sorun yaşarlar. Sorunlarla baş edebilme kapasiteleri düşüktür.
İlgisiz Tutum Bu tutumda ise hem denetim hem de çocuğun ilgi ve gereksinmelerine karşı gösterilen tepki çok düşüktür. İlgisiz ebeveynler çocuklarına yeteri kadar zaman ayırmazlar, elden geldiği kadar onlarla az ilişki kurarlar. Yapacakları işler için çocukları engel olarak görürler. Genelde bu tür ebeveynler çocuğun eğitimine önem vermeyen çocuk istemeyenlerdir. Bu durumlarda çocuklar fiziksel ve psikolojik istismara ve ihmale uğrarlar.
İlgisiz Tutumun Çocuğa Etkisi Bu tutumda olan ailelerin çocukları kontrolsüz hareket eden, okula karşı ilgisiz, zamanını boşa harcayan, yanlış arkadaşlar edinen ve kötü alışkanlıklar edinen çocuklar olarak görülmektedir.
Demokratik Tutum Demokratik tutum; çocukların hem denetlenmesi hem de ilgi gereksinmelerine karşı duyarlı davranılmasını amaçlayan bir tutumdur. Kurallar çok fazla değildir açık ve anlaşılırdır. Kurallar adil ve pazarlık sonucu kesinleştirilmiş kurallardır. Koyulan kurallara saygı duyulur ve istisnasız uyulur. Aile bireyleri duygularını, fikirlerini ve inançlarını diğerleriyle paylaşma riskini alırlar. Eğer bir sorun varsa bu sorun ailece konuşulur ve çözüm aranır. Güçlü aile bağları vardır. Aile bireyleri birbirlerinin duygularına saygı duyar ve ifade edilmesine izin verirler, fırsat yaratırlar. Kırılmış ya da incinmiş bir birey bunu ailesiyle dürüstçe konuşur ve paylaşır
Cezalar ılımlı ve eğiticidir Cezalar ılımlı ve eğiticidir. Amaç çocuğu sindirmek değil, ona sorumluluk duygusu ve bilinci kazandırmaktır. Demokratik ailelerde, çocukların kendilerini denetlemelerine (özdenetim) önem verilir.
SORUMLULUK DUYGUSU VARDIR