BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLAR
Kuşkusuz, ülkeler sosyal devlet olmanın bir gereği olarak koşullar ne olursa olsun tüm yurttaşlarına ilköğretim sağlamak zorundadır. Nitekim, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 26. maddesinde, “Herkes eğitim hakkına sahiptir ve en azından eğitimin ilk ve temel aşaması parasızdır. İlköğretim zorunludur.” denilmektedir.
Türkiye’de de Anayasanın 42. maddesinde “Kimse eğitim ve öğretim hakkIndan yoksun bırakılamaz. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.” denilmek suretiyle dünyadaki eğilimlere koşut bir anlayışının benimsendiği görülmektedir.
Türkiye’de 1980 yılından itibaren kırsal yörelerden merkez illere büyük oranda göç başlamışltır. Göç alan illerin başında Adana, İçel, Batman, Şanlıurfa, Antalya, Ankara, Bursa, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Diyarbakır gelmektedir. Göç veren iller ise Artvin, Çankırı, Erzurum, Kars, Rize, Sivas, Tunceli’dir.
Özellikle, kırsal kesimden ekonomik nedenlerle şehir merkezlerine yapılan göç buralardaki öğrenci sayısının azalmasına ve okulların kapasitelerinin altında hizmet görmelerine hatta kapanmalarına neden olmaktadır.
Türkiye genelindeki köy ve bunlara bağlı köy altı yerleşim birimi bulunmaktadır. Bu dağınık yerleşim birimlerinin büyük çoğunluğu küçük ve nüfusu az yerleşim yerleridir. Toplam yerleşim birimine eğitim hizmetlerini götürmek, personel gereksiniminin artmasına ve maliyetin çok yüksek olmasına neden olmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre ülkemizde ilköğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullardan ’inde birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılmaktadır öğretim yılı ilköğretim okulu öğrenci sayısı ise olup bu öğrencilerden tanesi birleştirilmiş sınıflı okullarda okumaktadır.
İstatistiklere göre Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarında Toplam öğretmen görev yapmaktadır ve bu öğretmenlerden ’si birleştirilmiş sınıflı okullarda çalışmaktadır
Dünyada Birleştirilmiş Sınıfların Ortaya Çıkışı ve Gelişimi 19. yüzyılın sonlarında, dünya genelinde, ilkokulların büyük bir bölümü tek sınıflıydı. 20. yüzyılda bu model yerini kademeli olarak 5 veya 6 sınıftan oluşan, sınıfların aynı türden tasarlandığı, klasik model tabir edilen okullara bıraktı.
1960’ların sonlarında, eğitimin etkisinin artması ve kaynak yönetiminin iyileşmesiyle beraber, birleştirilmiş sınıflardan oluşan küçük okulları kaldırma girişimleri başladı. Fakat 1980’lerden itibaren bu anlayış tersine döndü ve bu "küçük okullar" dünyanın her yerinde tekrar işlevsel hale getirilmeye başlandı.
Kuzey ülkelerinde, 1980’lerde eğitimsel, coğrafik, ekonomik ve sosyal nedenlerden ve kırsal alanları canlandırma hareketlerinden dolayı birleştirilmiş sınıflar tekrar önem kazandı ve hatta ilgi odağı haline geldi. Avustralya’da coğrafi nedenlerden dolayı bu tür okullar daima önemini sürdürdü.