TABAKALAŞMA  VE SINIF.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
Spor Sosyolojisi Nedir? İlgili Temel Kavramlar
Advertisements

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA
SOSYOLOJİDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Toplumsal Yapı ve Toplumsal İlişkiler
PAZARLAMA YÖNETİMİ: ÜNİTE 3
GELİŞİME ETKİ EDEN FAKTÖRLER
Eğitim İhtiyaçları Değerlendirmesi (TNA)
Bilgi, Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi
HEMŞİRELİK FELSEFESİ HATİCE OLTULUOĞLU.
COĞRAFYA İÇERİSİNDEKİ YERİ
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI.
GRUP DAVRANIŞLARININ TEMELLERİ
Kültür.
AİLE Bir toplumda hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı (anne, baba, çocuklar, büyükanne ve baba ile yakın akrabalar) oluşmuş, aynı mekanda.
REHBERLİK.
Yorumlayıcı Paradigma ve Nitel Araştırmanın Bilimsel Araştırma Geleneğindeki Yeri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık.
BÖLÜM 1. BÖLÜM 1 Yaşam Boyu Bakış Açısı A) Yaşam Boyu Bakış Açısı B) Gelişimin Doğası C) Gelişim Kuramları D) Yaşam-Boyu Gelişimde Araştırma.
Siyaset Bilimine Giriş 5. Hafta
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
KOBİ’LER VE KOBİ’LERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
IX.BÖLÜM YAŞAM TARZI.
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
TOPLUMSAL TABAKALAŞMA
Etkili İletişimde Ortamın Yeri ve Önemi KÜLTÜREL ORTAM
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
1.  Teknik, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik bağlamlarda ve her türlü örgütlerde ge r çekleşmekte olan girişimciliğin günümüzde çok çeşitli tanımları.
TABAKALAŞMA VE SINIF.
Eğitimin ve Toplum.
Bölümün Amacı Bu bölüm, kurumsal kültür ve etik değerler ile bunların örgütlerden nasıl etkilendiğine dair görüşleri incelemektedir.
ŞEKİL 13.1 “Temel Dönüşüm” “İmalat Şirketine Yönelik Süreç”
Bölümün Amacı Bu bölümün amacı, örgütlerin çevrelerindeki değişimleri nasıl değerlendirmeleri gerektiği ve bu değişimlere nasıl yanıt verebilecekleri.
Bölümün Amacı Bu bölümün amacı, örgütlerin peşinde koştukları hedeflerin türlerini ve yöneticilerin bu hedeflere ulaşmak için kullandıkları rekabetçi.
6. BÖLÜM EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
Bölümün Amacı Bu bölüm, yöneticilerin uluslararası çevre için örgütleri nasıl tasarladığını keşfediyor. Bölüme, öncelikle, küresel büyümeyi harekete.
Türk Eğitim Sisteminin Yapısı ve Yönetimi
Mühendislik Ekonomisi
BÖLÜM 3 EKONOMİLERDE TEMEL SORUNLAR
İSTİHDAM VE İSTİHDAMLA İLGİLİ KAVRAMLAR
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
ÜCRETLİ KADIN EMEĞİ İLE İLGİLİ KURAMLAR
Klasik Sosyoloji Tarihi
GİRİŞİMCİLİK VE LİDERLİK
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
GİRİŞ Ülkenizde ya da coğrafi bölgenizde turizm ne kadar önemlidir? Şehrinizde ya da kasabanızdaki mevcut istihdamın ne kadarlık kısmı turizm ile.
EĞİTİMİN POLİTİK TEMELLERİ
İSLAM DÜŞÜNCESİNDE YORUMLAR 11. SINIF
Tarih Sosyolojisi-4- Yöntem-1- Tarihsel Materyalizm.
İktİsadİ ve Hukukİ sİstemler ve polİtİkalar
Ü CRETSIZ AILE IŞÇISI Aile fertlerinden bir ya da bir kaçının sahip olduğu işletmelerde herhangi bir ücret almaksızın çalışan aile fertleridir. Bu kişiler.
BÖLÜM 2 NEREYE VARMAK ÜZEREYİZ: PROBLEM VE PROBLEMİN BÜYÜKLÜĞÜ.
Öğretmenlik Mesleğine Giriş
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ Hazırlayan = Büşra Kocaman
AİLENİN TANIMI, ÖNEMİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ
Kırsal sosyoloji ve çalışma alanları-görevleri Prof. Dr
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ
IX.BÖLÜM YAŞAM TARZI.
Toplum ve Toplumsal Yapı
Doç. Dr. İhsan ÇAPCIOĞLU 14. Hafta: Sosyal Hayatı Etkileyen Din
Tarihsel ve ideolojik arka plan
TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ. TOPLUMSAL CİNSİYET-1 Toplumsal cinsiyet, bireyin belirli bir cinsten olduğuna ilişkin bilgiye, bu bilgi dahilinde olmak üzere.
AİLE Bir toplumda hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı (anne, baba, çocuklar, büyükanne ve baba ile yakın akrabalar) oluşmuş, aynı mekanda.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
İŞLETME BİLİMİ VE İŞLETMEYİ TANIYALIM
AİLEDE İLETİŞİM.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYE'DE ERGEN PROFİLİ
İş ve Meslek Sosyolojisi
SOS407 – Kadın Çalışmaları
Sunum transkripti:

TABAKALAŞMA  VE SINIF

GİRİŞ Bir toplumda tabakalaşma sınıflar arası farklılaşmadan doğar tabakalar arasındaki bireyler arasında farklılaşma görülebileceği gibi aynı toplumsal tabaka( katman )içindeki bireyler arasında da farklar bulunabilir aynı tabaka içindeki farklar sosyal sınıfları oluşturur. 

Neden toplumdaki kimi grupların ötekilerden daha fazla servet ve güçleri vardır? Çağcıl toplumlardaki eşitsizlik hangi ölçüdedir? Düşük bir basamakta yer alan birisinin ekonomik merdivenin üst basamaklarına erişebilme şansı ne kadardır? Bugünün varlıklı toplumlarında neden yoksulluk bu kadar kalıcıdır? 

Bunlar, bu bölümde ortaya koyup yanıt arayacağımız kimi sorulardır Bunlar, bu bölümde ortaya koyup yanıt arayacağımız kimi sorulardır. Toplumsal eşitsizliklerin incelenmesi, sosyolojinin en önemli ilgi alanlarından birisidir, çünkü insanların erişebildiği maddi kaynaklar, onların yaşamını büyük ölçüde belirlemektedir.

TABAKALAŞMA DİZGELERİ Eşitsizliklere bütün insan toplumlarında rastlanmaktadır. Servet ve güç arasındaki farklılıkların neredeyse hiç olmadığı en yalın kültürlerde bile, bireyler arasında, erkeklerle kadınlar arasında, gençlerle yaşlılar arasında eşitsizlikler vardır. Eşitsizlikleri betimlemek için, sosyologlar TOPLUMSAL TABAKALAŞMA' dan söz ederler. 

Tabakalaşma, farklı insan gruplaşmaları arasındaki yapılaşmış eşitsizlikler olarak tanımlanabilir. Tabakalaşmayı daha çok, dünya yüzeyindeki jeolojik kaya katmanları biçiminde düşünmek yararlıdır. Toplumlar, daha çok tercih edilenin en üstte, daha az ayrıcalıklı olanın da en alta yakın olduğu bir hiyerarşi içinde "tabakalar"dan oluşmuş diye düşünülebilir. 

Bütün tabakalaşmış toplumsal dizgeler şu özellikleri taşırlar: 1. Sıralama, birinin diğeriyle belirlenmesi veya birbiriyle zorunlu etkileşim içinde olmaksızın, bir ortak özelliği paylaşan insanların toplumsal kategorilerine uygulanır.

2. İnsanların, yaşam deneyimleri ve olanakları ciddi biçimde onların hangi toplumsal kategoride bulunduklarına bağlıdır. 3. Farklı toplumsal kategorilerin sıralanması, zaman içinde yavaşça değişmeye eğilimlidir.

Tarihsel olarak, dört temel tabakalaşma dizgesi ayırt edilebilir: kölelik, kast, mülk sahipleri ve sınıf.

Kölelik, birtakım insanların başka insanlar tarafından sahiplenildiği, eşitsizliğin uç bir biçimidir. Kast, bir kişinin toplumsal konumunun yaşam boyu belirli olduğu toplumsal düzendir. Bundan dolayı kast toplumlarında, farklı toplumsal seviyeler birbirine kapalıdır, yani bireyler yaşamları boyunca doğdukları toplumsal seviyede kalmak zorundadırlar.

Hindistan'da kastlar  Hint inançlarına göre, herbiri daha genel mesleki kümelerle bağlantılı dört tana temel kast vardır. Bu dört kast, tepede Brahmanlar (bilgin ve ruhsal önderler) onun altında Kryatriyaslar (yönetici ve askerler) daha sonra Vaisyaslar (çiftçi ve tüccarlar) ve en son olarak da Shudraslar (işçiler ve esnaflar)dan oluşur. Bu dört kastın altında olanlar, "dokunulamazlar" veya dalitler olarak bilinirler .

Mülk sahipleri Mülkler, Avrupa feodalizminin bir parçasıydı; ancak, başka pek çok geleneksel uygarlıkta da bulunmaktaydılar. Feodal mülkler, birbirlerine karşı,bir bölümünün yasalarla belirlendiği farklı hak ve yükümlülükler olan tabakalardan oluşan bir sistemdir. Avrupa da, en yüksek mülk, aristokrasi ve soylu toprak beyliğinden oluşmaktaydı. Daha düşük bir statüye sahip olan, ancak belirli nitelikteki çeşitli ayrıcalıkları olan din adamlığı, bir başka mülkü oluşturmaktaydı. "Üçüncü mülk” olarak adlandırılır olanlar da ortakçılardı - serfler, özgür köylüler, tüccarlar ve zanaatkarlar. Kastlara karşıt olarak, bir dereceye kadar farklı mülk sahipleri arasındaki evliliklere ya da bireysel akışkanlığa izin verilmekteydi. .

Sınıf Sınıfı, yönelebildikleri yaşam biçimini güçlü bir biçimde etkileyen genel ekonomik kaynakları paylaşan büyük çapta insan öbeği olarak tanımlayabiliriz. İş gücüyle birlikte zenginlerin mülkiyeti, sınıf ayrımının ana temelleridir. Sınıf, tabakalaşmanın erken biçimlerinden dört temel yönüyle ayrılır:

1. Sınıf düzenleri değişkendir 1.  Sınıf düzenleri değişkendir. Öteki tabaka türlerinin tersine, sınıflar yasal ya da dinsel buyruklarla kurulmazlar; üyelik yasal olarak ya da gelenekle belirlenen, kalıt olarak edinilen konumlara dayanmaz. Sınıf sîstemleri, tipik olarak öteki tabakalaşma biçimlerinden daha akışkandır ve sınıflar arasındaki sınırlar hiçbir zaman açık seçik değildir. Farklı sınıflardaki insanlar arasındaki evliliklere getirilen hiçbir biçimsel kısıtlama yoktur.

2. Sınıfsal konumun bazı yanları edinilir 2. Sınıfsal konumun bazı yanları edinilir. Bir bireyin sınıfı, tabakalaşma sistemlerinin öteki türlerinde yaygın olduğu gibi, doğuştan "verili" değildir; en azından kısmen elde edilmiş niteliktedirler. Toplumsal akışkanlık -sınıf yapısı içindeki aşağı ve yukarı hareketler öteki türlerde olduğundan çok daha yaygındır (kast sisteminde, bir kasttan ötekine bireysel akışkanlık olanaksızdır).

3. Sınıf ekonomik temellidir 3. Sınıf ekonomik temellidir. Sınıflar, birey gruplaşmaları arasındaki ekonomik farklılıklara -maddi kaynakların sahipliği ile denetimindeki eşitsizliklere- bağımlıdır. Öteki tabakalaşma sistemlerinde, ekonomik olmayan etkenler (Hindistan'daki kast sisteminde dinin etkisi gibi) genellikle en önemli etkenlerdir.

4. Sınıf düzenleri büyük çaptadır ve kişisel değildir 4. Sınıf düzenleri büyük çaptadır ve kişisel değildir. Öteki tabakalaşma sistemlerinde, eşitsizlikler öncelikle kişisel hak ve yükümlülük ilişkilerinde -serf ile lord, köleyle efendi ya da düşük ve yüksek kasttaki kişiler arasında- dile getirilirler, Buna karşın sınıf sistemleri, esas olarak kişisel olmayan türden büyük ölçekli bağlantılar yoluyla işlerler, örneğin, sınıf farklılıkları için önemli bir temel, ücret ve çalışma koşulları arasındaki eşitsizliklerde yatmaktadır; bunlar, ekonomide bir bütün olarak geçerli olan ekonomik koşulların bir sonucu olarak, belirli meslek kategorilerinde bulunan herkesi etkilerler.

Bir sınıfı, benimseyebildikleri yaşam biçimi türlerini önemli ölçüde etkileyen ortak ekonomik kaynakları paylaşan büyük ölçekli insan gruplaşmaları diye tanımlayabiliriz. Servet sahipliği, meslekle birlikle, sınıf farklılıkların birincil temelleridir. Batı toplumlarında bulunan önemli sınıflar, bir yukarı sınıf (varlıklı sanayici ve işverenler, bir de üst düzey yöneticiler -üretken kaynaklara doğrudan sahip olan ya da onları denetleyenler); bir orta sınıf (beyaz yakalı işçilerin çoğunluğuyla profesyonelleri içeren); ve bir işçi sınıfı (mavi yakalı ya da el emeğine dayanan işlerde çalışanlar) biçimindedir..

SINIF ve TABAKALAŞMA KURAMLARI En önemli kuramsal yaklaşımlar, Karl Marx île Max Weber tarafından geliştirilmişlerdir; daha sonraki tabakalaşma kuramlarının çoğu, büyük ölçüde bu ikisinin düşüncelerine dayanmaktadır. Burada, Erik Olin Wright tarafından ortaya konan kuramları da çözümleyeceğiz. Marx ile Weber'in düşünceleri sosyolojinin gelişiminde derin bir etki yaratmış ve disiplinin öteki pek çok alanını da etkilemiştir.

Karl Marx' ın Kuramı Marx'ın çalışmalarının büyük bölümü, tabakalaşma ve, öncelikle, toplumsal sınıf hakkındadır; yine de Marx, şaşırtıcı biçimde sınıf kavramının sistematik bir çözümlemesini sunmakla başarısız kalmıştır. Marx'ın ölmeden hemen önce üzerinde çalıştığı elyazması (daha sonra en önemli çalışması Kapital’ in bir bölümü olarak basılmıştır), tam da "Bir sınıfı oluşturan nedir?" sorusunu yönelttiğinde yarıda kalmıştı. Dolayısıyla, Marx'ın sınıf kavramı, kendi yazılarının bütününden, yeniden kurulmak zorundadır. Marx'ın sınıfı irdelediği pasajlar her zaman tutarlı değildir; araştırmacılar arasında, "Marx gerçekte ne demek istedi?" konusunda pek çok tartışma olmuştur. Yine de, görüşlerinin ana çizgileri çok açıktır.

Sınıfın yapısı Marx için sınıf, üretim araçları -insanların yaşamlarını kazanmak için kullandıkları araçlar- ile ortak bir ilişki içerisinde bulunan insanların oluşturduğu bir gruptur. Çağcıl sanayinin gelişmesinden önce, üretim araçları esas olarak toprak ve tahıl yetiştirmek ya da hayvan beslemek için kullanılan araçlardı. Dolayısıyla, sanayi öncesi toplumlarda, iki ana sınıf, toprağa sahip olanlar da (aristokratlar, soylu toprak sahipleri ya da köle sahipleri) ile toprak üzerinde etken bir biçimde üretimi gerçekleştirenler (serfler, köleler ve özgür köylüler) idi. 

Çağcıl sanayi toplumlarında, fabrikalar, bürolar, makinalar ve bunları satın almak için gereken servet ya da sermaye daha önemli hale gelir. Buradaki iki ana sınıf, bu yeni üretim araçlarına sahip olanlar -sanayiciler ya da kapitalistler- ve yaşamlarını onlara emek güçlerini satarak kazananlar -işçi sınıfı, ya da Marx'ın benimsediği, bir ölçüde eskiyen terimle, proleterya - biçimindedir.

Marx’ a göre, sınıflar arasındaki ilişkiler sömürüye dayanan bir ilişkidir. Feodal toplumlarda sömürü çokluk, üretimin köylülerden aristokrasiye doğrudan aktarılması biçiminde olur. Serfler, ya üretimlerinin belirli bir bölümünü aristokrat efendilerine vermek ya da her ay belirli günlerde lordun tarlasında, lord ve maiyeti tarafından tüketilecek olan tahılı yetiştirmek üzere çalışmak zorundadır.

Çağcıl kapitalist .toplumlarda, sömürünün kaynağı daha az açıktır ve Marx bunun yapısına açıklık getirmek için büyük bir dikkat gösterir. Marx'ın akıl yürütmesine göre, işçiler bir iş günü boyunca, işverenlerin onların ücretlerini ödemesi için gereken miktardan daha fazla üretim yaparlar. Kapitalistlerin kendi kullanımları için alıkoyabildikleri bu artık değer, karın kaynağıdır. Sözgelimi, bir elbise fabrikasındaki bir grup işçi, günde yüz elbiseyi üretebiliyor olsun. Bu elbiselerin yarısını satmak, üretici için işçilerin ücretlerini ödemesine yetecek kadar gelir getirmektedir. Geri kalan elbiselerin satışından elde edilen gelir, kar olarak alıkonur.

Sınıf sisteminin karmaşıklığı Marx'ın kuramında toplumda iki ana sınıf, üretim araçlarına sahip planlarla olmayanlar, olsa da, kendisi, gerçek dünyadaki sınıf sisteminin bu modelde öngörülenden çok daha karmaşık olduğunun farkındadır. Bu iki ana sınıfın ek olarak, Marx' ın kimi zaman geçici sınıflar dediği sınıflar da vardır. Bunlar, çağcıl toplumlardaki köylüler gibi, daha önceki bir üretim sistemi biçiminden artakalan sınıf gruplarıdır.

Marx aynı zamanda, sınıfların içinde ortaya çıkan bölünmelere de dikkat çekmektedir. Buna ilişkin olarak verilebilecek kimi örnekler şunlardır;  1. Yukarı sınıf içinde, çokluk finansal kapitalistler (bankerler gibi) ile sanayi üreticileri arasında çatışmalar vardır. 2. Küçük iş sahipleri ile büyük şirketleri yönetenler arasında çıkar farklılıkları vardır.Her iki taraf da kapitalist sınıf içerisindedir; ne ki, büyük şirketlerin yararına olan politikalar, her zaman küçük iş sahiplerinin yararına olmaz. 3. İşçi sınıfının en altında bulunan, uzun süredir işsiz olanların durumları işçilerin çoğunluğundan daha kötüdür. Bunların büyük ölçüde etnik azınlıklardan oluştuğuna sıkça rastlanır.

Max Weber’ in Kuramı Weber’ in tabakalaşma yaklaşımı, Marx tarafından geliştirilen çözümlemeye dayanmaktaysa da, Weber bu çözümlemeyi değiştirmekte ve geliştirmektedir. İki kuram arasında, iki önemli fark vardır. 

İlk olarak, Weber, Marx’ ın sınıfın nesnel olarak belirli ekonomik koşullara dayandığı görüşünü kabul etse de, sınıf oluşumunda Marx’ın öngördüklerinden daha fazla çeşitteki ekonomik faktörün önemli olduğunu düşünmektedir. Weber’ e göre, sınıf ayrılıkları yalnızca üretim araçlarının denetiminden ya da denetimlerinin olmamasından değil, mülkiyetle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan ekonomik etkenlerden de kaynaklanmaktadır.

Bu tür kaynaklar arasında, özellikle insanların, elde edebildikleri işlerin tümünü belirleyen becerileri, referansları ya da nitelikleri bulunmaktadır. Profesyonel ya da yönetici mesleklerde olanlar, mavi yakalı işlerde çalışanlara kıyasla daha fazla kazanırlar ve çalışma koşulları daha iyidir. Bunların, diplomalar, dereceler ve edindikleri beceriler gibi sahip oldukları nitelikler, onları böyle nitelikleri olmayanlardan daha “pazarlanabilir” kılmaktadır. Daha düşük bir düzeyde, mavi yakalı işçiler arasında, nitelik sahibi zanaatkarlar da, yarı nitelikli ya da niteliksiz işçilerden daha çok ücret elde edebilirler.

İkinci olarak, Weber tabakalaşmanın, sınıfın yanısıra varolan başka iki temel yönünü ayırt eder. Weber bunlardan birisine statü, ötekine de parti demektedir. Aslında Weber bunları, ortaçağ mülkleri örneğindeki statü grupları anlayışından almıştır; her iki terim için de, aynı Almanca sözcüğü(stand) kullanmaktadır.

Statü  Statü Weber'in kuramında STATÜ, toplumsal gruplara, başkaları tarafından yüklenen toplumsal onur ve saygınlık arasındaki farklılıklara göndermede bulunmaktadır. Statü ayrımları çokluk sınıf ayrılıklarından bağımsız olarak değişmektedir; toplumsal onur da olumlu ya da olumsuz olabilir. Olumlu ayrıcalıkları olan gruplar, belirli bir toplumsal düzendeki yüksek saygınlık sahibi herhangi bir insan gruplaşmasını içerir, 

Servet sahipliği olağan olarak, yüksek bir statü sağlamaktadır; ancak bunun pek çok istisnası da vardır. "Kibar yoksulluk" terimi, bir örneğe göndermede bulunur; aristokrat ailelerden gelen kişiler, servetleri yokolup gitse de yüksek bir toplumsal saygınlık görürler. Tersi bir örnek, "yeni zenginlerin, köklü servetleri olan kimileri tarafından çokluk küçümsemeyle karşılanmasıdır. Sınıf nesnel olarak veriliyken, statü insanların toplumsal farklılıklar hakkındaki değerlendirmelerine bağlıdır. Sınıflar, mülkiyet ve kazançla eşleşen ekonomik etkenlerden kaynaklanırlar; statü grupların izlediği değinen yaşam biçimleri tarafından belirlenir.

Parti Weber, çağcıl toplumlardaki parti oluşumunun, gücün önemli bir yönü olduğuna ve tabakalaşmayı sınıf ve statüden bağımsız bir biçimde etkileyebildiğine değinmektedir. "Parti ortak kökenleri, çıkarları ve hedefleri olduğu için birarada çalışan bir grup bireyi tanımlamaktadır.Marx, hem statü farklılıklarını hem de parti örgütlenmesini sınıflara dayanarak açıklama eğiliminde olmuştur. Ne ki, Weber'e göre, bunların ikisi de, onlar tarafından etkilenseler bile sınıf ayrılıklarına indirgenemez; ikisi de, kişiler ya da grupların ekonomik koşullarını, dolayısıyla da sınıfı etkileyebilir. Partiler, sınıf farklılıklarını aşan çıkarlara seslenebilirler; 

Marx ile Weber tarafından geliştirilen düşünceler bugün sosyolojide, değiştirilmeden benimsendiği pek görülmese de, hala yoğun olarak kullanılmaktadır. Marksist gelenek içinde yer alanlar, Marx'ın kendisinin ortaya attığı düşünceleri daha da geliştirmişlerdir, başkaları, Weber'in kavramlarını geliştirmeye çalışmışlardır. Bu iki bakış açışı, pek çok bakımdan benzer olduğundan, başka bakımlardan tamamlayıcı olsalar da, kimi ortak düşünce biçimleri ortaya çıkmıştır. Bunlar hakkında, daha yakın zamanlarda ortaya atılan bir iki kuramsal bakış açısına kısaca bakarak kimi göstergeler verebiliriz.

Erik Olin Wright’ ın Sınıf Kuramı:  Amerikan sosyolog Erik Olin Wright, Marx' a çok şeyler borçlu olan, ancak aynı zamanda Weber'den düşünceler de içeren bir kuramsal görüşü ortaya koymuştur (Wright 1978. 1985). Wright'a göre, çağcıl kapitalist üretimde, ekonomik kaynaklar üzerindeki denetimin üç boyutu vardır ve bu boyutlar, varolan önemli sınıfları belirlememizi sağlar.

l. Yatırım ya da parasal sermaye üzerindeki denetim. 2 l. Yatırım ya da parasal sermaye üzerindeki denetim. 2.Fiziksel üretim araçları (toprak ya da fabrikalar ve bürolar) üzerindeki 'denetim. 3. Emek gücü üzerindeki denetim. Kapitalist sınıfa dahil olanlar, üretim sisteminde bu boyutların her birisi üzerinde denetim sahibidirler, işçi sınıfı üyelerinin, bunların hiçbiri üzerinde denetimi yoktur. 

Bununla birlikte, bu iki ana sınıf arasında, konumları daha belirsiz olan gruplar vardır, Bu insanlar, Wright' ın çelişkili sınıfsal konumlar dediği yerlerdedirler çünkü, üretimin kimi yönlerini denetleyebilirlerken, ötekiler üzerindeki denetim gücünden yoksundurlar. Beyaz yakalılar ve profesyonel yöneticiler örneğin, yaşamlarını sürdürebilmek için, tıpkı el örneğini kullanan işçiler gibi, işverenlerle emek sözleşmesi yapmak zorundadırlar. Yine de, bunlar aynı zamanda, çalışma ortamını, mavi yakalı işlerdeki çoğu insandan daha yüksek bir derecede denetleyebilirler. Wright, bu tür işçilerin sınıfsal konumlarını "çelişkili" olarak adlandırmaktadır, çünkü bunlar ne kapitalist, ne de işçidirler, yine de her birisiyle belirli ortak nitelikleri paylaşırlar.

Sınıfı ölçmek Sosyologlar, sınıfı, toplumun sınıfsal haritasını çıkarma çabası olan şemanın çeşitliliği aracılığıyla işlevselleştirirler. Böylesi şemalar, bireylerin toplumsal sınıf ulamlarına ayrılmasıyla kuramsal bir çerçeve sağlarlar. Birçok sınıf şemasının ortak özelliği, çoğunun mesleki yapı üzerine temelleniyor olmasıdır.

John Goldthorpe: sınıf ve meslek John Goldthorpe, toplumsal değişkenlik üzerine olan deneysel araştırmalarda kullanmak için bir şema yaratmıştır. Goldthorpe’un sınıf şeması, bir hiyerarşiyle değil, fakat çağdaş sınıf yapısının “ilişkisel” bir temsili olarak tasarlanmıştır.

Sosyologlar genellikle Gordhorpe’un sınıflandırmasının Yeni Weberci bir sınıf şeması olduğunu vurgulamışlardır. Bunun nedeni, Goldthorpe’un özgün taslağının sınıf konumlanışını iki temel öğe üzerine tanımlamasıdır: Pazar konumu ve iş konumu.

Bireyin Pazar konumu, bireyin maaşı, iş güvenliği ve yükselme beklentisiyle bağlantılıdır; bu genel yaşam olanaklarını ve maddi ödülleri vurgular. İş durumu ise karşıt olarak meslek içindeki yetke, güç ve denetim sorunlarına odaklanmıştır. Bireyin iş durumu, işyerindeki özerkliği ve bir çalışanı etkileyen bütün ilişkilerle bağlantılıdır.

Goldthorpe kendi şemasını, mesleklerin iş durumu ve göreli pazarlar durumları temelinde değerlendirerek tasarlar. On bir sınıf konumunu kuşatan Goldthorpe’un şeması diğerlerinden daha ayrıntılıdır.

Sınıf konumlarının yaygın kullanımları üç temel sınıf tabakasının içine sıkıştırılmıştır: “hizmet” sınıf (I ve II. Sınıflar), “ortasınıf” (V, VI ve VII. Sınıflar). Goldthorpe, aynı zamanda taslağının tepesindeki mülk sahipleri, varolan elit sınıf onaylar, fakat bunların deneysel çalışmalarda anlamlı bir kategori olmayan toplumun küçük bir kesimi olduklarını ileri sürer.

Goldthorpe'un sınıf şeması Hizmet I Üst düzey uzmanlar          ve görevliler II Büyük yöneticiler ve mal sahipleri İş ilişkileri: İş veya hizmet ilişkisi Hizmet ilişkileri

Goldthorpe'un sınıf şeması Orta  III Rutin elle çalışmayan yönetici ve tüccarlar (çoğunlukla da ruhbanlar) Hizmet endüstrisinde çalışanları sıralar ve dosyalar IIIb Rutin elle çalışmayan çalışanlar, alt düzey (satış ve hizmetler) IV Küçük mülk sahipleri kendi işine yapan tüccarlar IVb İşçi olmaksızın küçük mülk sahipleri ve tüccarlar  Orta düzey Orta düzey (erkek), emek sözleşmesi (kadın), İşveren Kendi işini yapanlar

Goldthorpe'un sınıf şeması IVc Çifçiler ve küçük çifçiler, tarımdaki diğer kendi işini yapanlar V Alt düzey teknisyenler, elle çalışanları denetçileri İşçi VI Kalifiye elle çalışan işçiler VII Yarı kalifiye ve kalifiyesiz elle çalışan işçiler VIIb Tarım işçileri  İşveren ya da kendi işini yapanlar Orta düzey Emek sözleşmesi

Son zamanlardaki yazılarında Goldthorpe, daha önce anlatılan iş durumundan daha çok iş ilişkilerini vurgular. Bununla Goldthorpe, iş sözleşmesinin bir çok farklı biçimine dikkat çeker. İş sözleşmesi özellikle tanımlanmış ve sınırlanmış çabayla ücret değişimini varsayarken, hizmet sözleşmesi, maaş artışı veya terfi olasılığı gibi “beklentilere” sahiptir.

Goldthorpe’a göre işçi sınıfı, iş sözleşmeleriyle, hizmet sınıfı da hizmet sözleşmeleriyle belirlenir, orta sınıf konumlarıysa mesleki ilişkilerin ortasınıf biçimleriyle deneyimlenir.

Bugünkü Batı toplumundaki toplumsal sınıf ayrımları Üstsınıf “Zengin” ne özdeş bir gruptur ne de durağan bir kategori içinde belirlenir. Bireyler zenginliğe doğru ya da zenginlikten ayrılan pek çok yol izlerler. Bazı zengin insanlar “eski zengin” aileler içinde doğarlar –bu deyim, nesilden nesile geçen zenginlikleri işaret etmek için kullanılır.

Diğer zengin bireyler “kendilerini yaratanlar”dır Diğer zengin bireyler “kendilerini yaratanlar”dır. Fakir başladıkları hayata başarılı biçimde zenginleşerek, zengin olarak devam ederler. Toplumun en zengin üyeleri çeşit çeşittir. Uzun süredir zengin olan ailelerin üyeleri ünlü müzisyenler, film artistleri ya da atlettirler ve “yeni bir elit grubun” temsilcisidirler.

Zenginlerin yaşamları ve mal varlıkları hakkında bilgi elde etmek zor olsa da, toplumun en zengin bölümünü geniş bir çerçevede izlemek olanaklıdır: - Öncelikle “kendi çabasıyla milyoner olanların” oranı en zenginlerin oluşturduğu grup içinde gittikçe artmaktadır. - İkinci olarak, düşük ama artan sayıda kadın da bu zenginlerin içine girmiştir.

- Üçüncü olarak, son yıllarda toplumun çok sayıdaki zengin üyesi oldukça genç üyelerden oluşmaktadır, bunlar yirmili otuzlu yaşlarındadır. - Son olarak, özellikle etnik azınlıklar, en zenginler arasındaki varlıklarını gittikçe daha fazla hissettirmeye başlamışlardır.

Zengin profilinin değişmesine rağmen, ayırtedilebilir bir üstsınıfın artık olmadığı görüşü sorunludur. John Scott üstsınıfın biçiminin bugün değiştiğini söylemektedir, ancak bu sınıfın ayrı bir konumu olduğunu da belirtir. O, birbirinden ayrı, ancak yatırım konusunda takım gibi çalışan üç grubun varlığından söz eder:

Şirketlerdeki kıdemli yöneticilerin kendi şirketleri yoktur, ancak onlar sıklıkla holding hisselerinin bir kısmının sahibidirler, bu hisseler onları hem eski tip sanayi girişimcilerine hem de “finans kapitalistlerine” bağlar. Finans kapitalistleri, sigorta şirketleri, bankalar, yatırım fonları ve büyük kurumsal hisse sahipleri olan diğer örgütlenmeler içinde bulunan insanlardan oluşan bir kategoridir ve Scott’a göre bunlar bugün üstsınıfın çekirdeğini oluştururlar.

Üstsınıf, güçle servete sahip ve varlıklarını kendi çocuklarına aktarabilen bireylerin oluşturduğu küçük bir azınlıktır. Bu sınıfın altındaki sınıf, hizmet sınıfıdır, Goldthorpe’un belirttiğine göre bu grup, uzmanların, yöneticilerin, üst düzey idarecilerin oluşturduğu bir gruptur. Goldthorpe bunlara “arasınıf” der, buna basitçe ortasınıf da denilebilir.

Ortasınıf Ortasınıf deyimi, çeşitli meslekleri uygulayan geniş bir çalışan sınıfı imler. Bu sınıfa hizmet sektöründe çalışanlardan öğretmenlere, tıp uzmanlarına kadar olan geniş bir kesim girer. Çalışan sınıfın tersine, orta sınıf üyeleri, kendi zihinsel ve fiziksel emeklerini, yaşamlarını kazanmak için satarlar.

Ortasınıf içten birbirine bağlı veya böyle olabilecek bir sınıf değildir; bu sınıfın çok çeşitli üyeleri ile bunların birbirinden farklı ilgileri vardır. Ortasınıfın özdeş olmadığı doğrudur, ortasınıfın üyeleri ortak bir toplumsal zemine veya kültürel ortak bir bakışa sahiptir, bu durum, üstsınıfın en üst tabakalarında da gözlenen bir durumdur.

Uzman, yönetici ve danışman konumundaki meslekler, ortasınıfın en hızlı gelişen sektörlerinde yerlerini almışlardır. Böyle olmasının birçok nedeni vardır. - İlk neden modern toplumlarda büyük ölçekli örgütlerin öneminin artmasıyla ilgilidir. Bürokrasinin yaygınlaşması yeni fırsatlar yaratmış ve çalışanlar arasında kurumsal çalışma isteğini arttırmıştır.

- ikinci olarak, profesyonellerin sayısının artması, hükümetlerin büyük rol oynadığı ekonomilerin yaygınlaştığını gösterir. - Sonuç olarak, ekonomik ve sanayideki gelişme ile hukuk, muhasebe, finans, teknoloji ve bilgi sistemleri alanlarında uzman hizmetlere ihtiyaç doğmuştur. Bu anlamda meslekler hem yeni bir çağı yaratma hem de bu çağın evrimi ve özelliklerinin yaygınlaşmasına en büyük katkı sağlamış öğeler olarak görülebilir.

Altsınıf mı? “Altsınıf” terimi sıklıkla sınıf yapısı içerisinde en altta bulunanları anlatmak için kullanılır. Bu grubun pek çok üyesi uzun süreden beri işsizdir veya belirli dönemlerde çeşitli işlere girerler ve sonra çıkarlar ve bu nedenle belirli bir meslekleri yoktur. Altsınıf “marjinalleşmiş bir grup” olarak veya nüfusun büyük bir kısmının sürdürdüğü yaşam biçiminin “dışında” betimlenir.

Bu kavram, politik içerimleri ve olumsuz çağrışımları olarak görülen bir anlamlar yelpazesini kapsar. Avrupa da bir çok araştırmacı bu nedenle ‘toplumsal dışlanma’ kavramını kullanmaktadır. Toplumsal dışlanma altsınıf kavramından daha geniş bir kavramdır ve basit durumlardan ziyade süreci –dışlanma mekanizması- vurguladığından kimi üstünlükleri vardır.

Sınıf ve yaşam tarzı Sosyologlar, sınıfın yerini çözümlerken, geleneksel olarak sınıf yerinin, pazar durumu gibi üretim ve işle ilgili uylaşımsal göstergelerine bel bağlamışlardır. Bununla birlikte bireyleri sadece ekonomi ve istihdam bağlamında birer sınıf üyesi olarak değerlendirmemek gerektiğini; bu değerlendirmenin yanı sıra tüketim öğeleri ve yaşam tarzı gibi kültürel faktörlerin de göz önüne alınarak yapılması gerektiğini belirtmişlerdir.

Fransız sosyolog Pierre Bourdieu, mülk, zenginlik ve girdi gibi materyal mallardan oluşan ekonomik kapitalin önemli olduğunu öne sürer, ama bunun sınıfın anlaşılmasının kısmi bir yanını oluşturduğunu düşünür. O, sınıf konumunu niteleyen “kapital”in dört biçimini tanımlamaktadır ama ona göre ekonomik kapital tek geçerli biçimdir. Diğerleri kültürel, simgesel ve toplumsal biçimlerdir.

- Bourdieu’a göre bireyler giderek artan bir biçimde kendilerini diğerlerinden ekonomik etkenlere değil ama eğitim, sanatın değerlendirilmesi tüketim ve boş zaman uğraşlarını içeren kültürel kapital temelinde ayırırlar.

- Bourdieu’un sınıf çözümlemesinde önemli olan –kişinin arkadaşlar ve ilişkiler ağı gibi- toplumsal kapitaldir. Bourdieu, toplumsal kapitali “fazla ya da az kurumsallaşmış, bilinen ve tanınan karşılıklı ilişkilerin sürekli bir ağına sahip olmanın üstünlüğüyle, birey veya grupların kazandığı kaynaklar” olarak tanımlar.

- En sonunda Bourdieu, iyi üne sahip olmayı içeren simgesel kapitalin nihai olarak toplumsal sınıfın önemli bir göstergesi olduğunu öne sürer. Simgesel kapital düşüncesi toplumsal sınıf konumuyla benzerdir.

Toplumsal cinsiyet ve tabakalaşma Tabakalaşma hakkında yapılan araştırmalar “toplumsal cinsiyet körü”ydü. Örneğin, sınıf çözümlemesinde “uyaşımsal konum”, çalışan kadınların çalışan erkeklere göre görece daha az emek harcadığına ve bu nedenle kadınların eşleriyle birlikte aynı sınıf içinde yer almaları gerektiğine dikkat çeker.

Goldthorpe’un bu savı pek çok şekilde eleştirilmiştir: 1. Öncelikle, kadınların ailelerine ekonomik katkısı, ailenin ekonomik durumunu korumak için ve belirli bir yaşam tarzını devam ettirebilmek için elzemdir. Kadınların çalışması ev halkının sınıfsal konumunu belirler. 2. İkinci olarak, kadının mesleği bazen bir bütün olarak ailenin standardını da ortaya koyabilir.

3. Üçüncü olarak, ev halkının “karşısınıf”lardan olması, yani eşlerin birbirinden farklı kategorideki işlerde çalışmaları, aynı aileye mensup olmalarına rağmen, kadın ve erkeğin farklı amaçlarla farklı tavırlar almasına yol açar. 4. Dördüncü olarak, kadınların aile içinde para kazanan tek üye olma oranı gittikçe artmaktadır.

Kadınların ücretli çalışanlar arasına girmeleri, Hane gelirinin üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Ancak, bu etki eşitsiz bir biçimde deneyimlenmiştir ve bu aile bireyleri arasında sınıf farklılıklarını vurgulamaya yol açabilir.

Toplumsal hareketlilik Tabakalaşma üzerine çalışırken yalnızca ekonomik durumla meslekler arasındaki farklıları değil, aynı zamanda, belirli mesleklerdeki bireylerin durumunu da ele almamız gerekir.

Toplumsal hareketlilik, farklı sosyoekonomik konumlar arasındaki gruplar ve bireylerin hareketlerine gönderme yapan bir kavramdır. Dikey hareketlilik, sosyoekonomik skalada bireylerin aşağı veya yukarı doğru olan hareketleri anlamına gelir. Mal, mülk, gelir ve statü kazanma yukarı doğru hareketlilik ve bunun tam tersine doğru hareket de aşağı doğru hareketlilik adını alır.

Modern toplumlarda, komşu alanlar, kasabalar ya da bölgeler arasındaki coğrafik hareketi anlamak için kullanılan yatay hareketlilik de söz konusudur. Dikey ve yatay hareketlilik genellikle birlikte olur. Örneğin herhangi bir şehirdeki bir şirkette çalışan biri, aynı şirketin başka bir şehirdeki, hatta başka bir ülkedeki şubesinde, daha yüksek bir dereceye yükselebilir.

Toplumsal akışkanlığı ele almanın iki yolu vardır Toplumsal akışkanlığı ele almanın iki yolu vardır. Birincisi, bireylerin çalışma hayatlarındaki değişikliklerin toplumsal skaladaki yerlerine etkisine bakarak olabilir. Buna genellikle kuşakötesi hareketlilik denir. Buna alternatif olarak çocukların ana-babalarının veya büyük anne ve büyük babalarının mesleklerini seçmelerini de inceleyebiliriz. Kuşakların hareketliliğini inceleme, kuşaklararası hareketlilik olarak adlandırılır.

Meritokrasi Toplumsal konumların, miras alınmış servet, cinsiyet ya da toplumsal artalan yerine bireysel katkı ve başarı temelinde tanımlandığı bir sistem.

Sonuç: sınıfın önemi Sınıfların yaşamlarımızda büyük bir etkisi vardır. Bir sınıfa üye olma yaşamsal beklentilerle ilgili çeşitli eşitsizlikleri de beraberinde getirebilir, hatta çoğunlukla fiziksel sağlığa iyi bir eğitim ve yüksek bir ücretli bir iş sayesinde ulaşılır.