motorlu misafir bir Pazar masalı ses düğmesini açabilirsiniz.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ.
Advertisements

5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir
(ses düğmesini açabilirsiniz)
küçük bir internet masalı
Kırk Satır.. Ziya Levent Topçuoğlu.
“bizden” spor haberleri * ses düğmesini açabilirsiniz *
BOŞANMA SEBEBİ.
Oyhan Hasan Bıldırki İyi günler diler.
SES DÜĞMESİNİ AÇABİLİRSİNİZ
BOZKIR’A NİNNİ ses düğmesini açabilirsiniz Ali Demirsoy hocamızın göndermiş olduğu bu fotoğraftan müthiş etkilenmiştim.
Sen benimsin; bana aitsin... ses düğmesini açabilirsiniz.
(ses düğmesini açabilirsiniz) Birisi size derse ki:
Işığı Yanan Evler Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür…
onca gerçek; (ses düğmesini açabilirsiniz) onca düş varken…
(ses düğmesini açabilirsiniz) ilk damla en büyüğüdür.
(ses düğmesini açabilirsiniz) ihtiyar mısırcı ve sürpriziniz.
SARILMAK ses düğmesini açabilirsiniz İkiye ayrılır Yeni Türkü’nün Vira Vira albümünün şarkıları: aşırı güzel olanlar ve aşırı berbat olanlar. Her nedense.
Zor elde ettiklerinizin kıymetini bilirsiniz; bu küçük öykümüz de, bir zor elde edişle, bir kıymet bilişle ilgili... (ses düğmesini açabilirsiniz)
“Sonsuza Dek” sesli.
ses düğmesini açabilirsiniz RAMAZAN GÜZELDİR.
?.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
ANNEYE NİNNİ (bütün anneler bebektir) Bugün sonucu içimizi rahatlatan bir anjiyo yapıldı anneme. Henüz icat olmamış bir alet ile bakılsaydı, aslında.
TÜRKÇE SÖZCÜK.
Çok önemli bir toplantıya katıldınız. Toplantı büyük bir konferans salonunda, herkes pür dikkat sunumu dinliyor.
(ses düğmesini açabilirsiniz)
KALANIN ARDINDAN (sesli) Hep birlikteydik, masmaviydi hava; ne çok seviyordu herkes birbirini. Gitara yeni başlamıştım; çalacaktım ama utanıyordum.
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz bu satırları yazdıran Dmitry Dmitrievich Shostakovich ve André Rieu’ya teşekkürlerimle...
?
Üzerinde kuğu resmi olan, masmavi bir uçan balonum vardı.
birlikte yaşlanıp, (ses düğmesini açabilirsiniz) birlikte ölebilmek…
ANKARA’NIN MAHZUN BANLİYÖ İSTASYONLARI (Doğu Yakasının Hikayesi) (sesli)
bir mesai sonrası ses düğmesini açabilirsiniz Son hastam da, sevgili asistanım da gidiyor, kalıyormuşum bir başına, eski bir apartmanın zemin katında.
ses düğmesini açabilirsiniz seksen iki yılda; açık alınla... Bir kutlama kartı geldi Korkut’tan; yani evvel zaman, kalbur saman içindeki, “bizim.
bir tatlı huzur (sesli) DİZİDE, TARTIŞMADA, TRAFİKTE, TELEFONDA, İŞTE, OKULDA, TOPLANTIDA, ALIŞVERİŞ KUYRUĞUNDA; HANGİ KAPIYI ÇALSAN, BURUK ACI GİBİ.
MADAMA (ses düğmesini açabilirsiniz) O özgür havasıyla önümden bir vals yapar gibi geçmiş, beni fena etkilemiş, peşinden sürüklemişti. Az ötemde duruyordu,
yumurtanın hep sarısı, hep beyazı bildiklerimiz; ya olmazsa olmaz mavisi?? sesli.
FRAGMAN ses düğmesini açabilirsiniz.
mazeret ses düğmesini açabilirsiniz bir fotoğraf makinasının, cepte beş kuruş parasının, aydınlık bir geleceğinin olmayışı da, Değil bir "makro" objektifinin;
(ses düğmesini açabilirsiniz) PROFESYONEL Léon, hayatımın filmlerindendir.
ses düğmesini açabilirsiniz
ses düğmesini açabilirsiniz
Okullardan bir okul, derslerden matematik dersiydi.
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için sadece ‘mouse’u tıklayınız.
(ses düğmesini açabilirsiniz) son babalar son patronlar son kuşlar.
ses düğmesini açabilirsiniz Bir sararmış fotoğraftayız.
denizin arnavut kaldırımına; (ses düğmesini açabilirsiniz)
ses düğmesini açabilirsiniz ilerlemek için ‘mouse’u tıklayınız.
İBRETLİK BİR HİKAYE.
ses düğmesini açabilirsiniz 18 aralık 2009 Cuma - 20:00 o kamyonun kasasında olabilmek.
ses düğmesini açabilirsiniz - ilerlemek için mouse’u tıklayınız.
1.Soru Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, işlevi bakımından ötekilerden farklı bir ek almıştır? A) Bugünlerde birçok yeni yayın piyasaya.
SEVGİ ZENGİNLİK BAŞARI
GÜNDÜZ MASALI 1. Masal: binBİR GECElik MASALI masal - (sesli) devam etmek için düğmeye.
SEN DE Mİ BENİ UNUTTUN BEY ?
BİR AŞK HİKAYESİ Bizimkisi bir aşk hikayesi
MERHAMET ŞEVKAT FEDAKARLIK
FEDAKARLIK.
BUGÜNE DÖNÜŞ ses düğmesini açabilirsiniz Evet; en yaşanası dönemiydi kocamış dünyanın, 1960’lı yıllar. Yazmakla bitmezdi, o rengarenk siyah-beyaz detaylar,
KAVGAYI ağacın yaprağına yaz; Sonbahar gelsin yaprak KURUSUN diye.
BOŞANMA SEBEBİ.
DEĞERLERİMİZ İYİLİK VE HOŞGÖRÜ
CANIN KUŞLARI Can, o gün annesine ne kadar çok sıkıldığını anlatıyordu: — Neden oyuncaklarınla oynamıyorsun? diye sordu annesi. — Ama onlar benimle oynamıyorlar.
O kitap okumakokuyor. O masada oturmakoturuyor. O kapı açmak açıyor. O ekmek almak alıyor. O gelmek geliyor. O dışarıda beklemek bekliyor. O şarkısöylemek.
BENİM GÜZEL EVİM.
DAHA İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN…
. 25 SİHİRLİ FASULYE Bir zamanlar yoksul ve dul bir kadın varmış. Oğlu çok tembel bir delikanlı olduğu için paraları yok denecek kadar azmış. Bir gün.
Işığı Yanan Evler Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür…
Işığı Yanan Evler Değerlerinize dikkat edin karakterinize dönüşür…
Sunum transkripti:

motorlu misafir bir Pazar masalı ses düğmesini açabilirsiniz

Alex isimli bir İngiliz çocuk hastam vardı. Daracıktı suratı. Çene yapısına dişlerin düzgün sığması - sıralanması imkansızdı ve dört küçük azı dişinin çekilip, gelecek köpek dişlerine yer açılması gerekiyordu. Ancak bir sorun vardı, ailece İngiltere’ye dönmeleri gerekiyordu. Daha sonra annesi yazmıştı; orada küçük azı dişlerini çekmemişlerdi; bir Türk hekim ne kadar bilebilecekti de bu kararı verebilecekti? Köpek dişlerinin yersizlikten vampir gibi çıkmasını beklemişler, neden sonra birinci küçük azı dişlerini çekip, bir zamanlar yerleri açılsa orijinal yerlerinde çıkabilecek dişleri, ağır bir ortodontik tedaviyle yerlerine sürüklemişlerdi. Anne durumun farkındaydı; ama yapabileceği – yaptırabileceği bir şey yoktu – çünkü çocukları soğukkanlı İngiliz hekimlerine emanet olmuştu.

Bugün yollardaydım, Şabanözü yerinde duruyor mu diye bakmaya gitmiş, virajlarda iki yüz elli kiloluk bir atın yatma limitlerini zorluyordum. Ne kadar çok selam almış, ne kadar çok selam vermiştim o güzelim, yanından çay akan yolda; buralarda sanki herkesi kırk yıldır tanıyordum. İki gece önce de bir yemekteydim; Amerika’da okuyan bir Türk kızından, oralarda güvenlik nedeniyle nasıl sokağa çıkamadığını dinliyordum.

Hava kararırken Çubuk’a varıyordum. Bir mütevazı lokantada, şöyle ekmeğin kıtır tarafını banarak bir mercimek çorbası içmek nasıl muhteşem olur diye düşünüyor – yürüyüş hızında ilçe merkezinde turluyordum. Derken daracık bir sokakta Çorbacı Hamza’yı buluyor, atım Tarpan’ı önüne bağlıyordum. Sobanın yanında oturup: - Usta bir mercimek… dediğim anda, Avrupa şatolarında bulamayacağım lezzetteki sıcacık çorbayı önümde buluyor, buğulu camın önünde döke saça yemeye başlıyordum.

Tabii ki çok geçmeden Aşçı Cevdet’le sohbete koyuluyor, garson Bekir ve oğlu Yasin’le dünyayı kurtarıyordum. Çayın biri gider, ötekisi gelirken konu konuyu açıyor, Cevdet’in okuyup hemşire olacak kızının köpek dişlerinin vampir gibi çıktığını öğreniyordum. “Şimdi okul, babanın işi, yol parası; nasıl gelecek de, nasıl muayene olacak” diyor; iki liralık hesabımı ödeyip motorun arkasına Cevdet’i oturtuyor, karanlık Çubuk sokaklarında Cevdet’in evine, Ayşegül’ü muayeneye gidiyorduk.

Ben dışarıda oyalanıp, Cevdet’in eve önceden haber vermesini bekliyordum. Az sonra hiçbir kaloriferin bu kadar ısıtamayacağı, ev desem eksik kalacak bir yuvada sobanın yanında oturuyordum. Kim bilir o gece hangisinin yatacağı divanın üzerinde, cebimdeki fenerle Ayşegül’ün, Yasemin’in, Emine’nin, Kadir’in dişlerini muayene ediyordum.

Çaylarını içer, hayat hikayelerini kelime kaçırmadan dinler, yemeklerini paylaşma teklifini kabul edemezken, kendimi siyah beyaz bir Türk filminin karelerinde, ya da çocukken okuduğum; - bir kış gecesi, küçük bir kulübeye konuk gelip, ateşlerinde ısınarak donmaktan kurtulan ayı - yani “Uğurlu Misafir” masalının içinde hissediyordum. Artık ayrılma zamanı geliyordu; küçük Kadir, motorlu misafirin arkasına oturuyor, onu sımsıkı tutarak, karanlık sokaklarda minik bir tur atıyordu.

Buz gibi havada, sis bastırmış dönüş yolundaydım. İçim hala sıcak, çocuklara faydam dokunacağının sevinci, bu ülke insanının petrol ya da altın olmasa da, ne kadar gönül zengini olduğunu, bu insanları, bu gelenekleri kırk dakika ya da kırk yıldır değil, asırlardır tanıdığımı düşünüyor; sevginin henüz A.B. standartlarına uyumlanmayışının tadını çıkarıyordum. Dudaklarımda bir Anadolu ezgisi, tüm hipermetrop gözlerin, diplerini görebilmesi için dua ediyordum… düş hekimi yalçın ergir (müzik: Ağrı Dağı Efsanesi – Moğollar)