Uzm.Dr.Mustafa SARIKAYA

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
.Duyu Organlarımız . Hilal Demiraslan 7/B 355.
Advertisements

DUYU ORGANLARI.
Submandibuler Gland Anatomi ve Fizyolojisi
SİNİR SİSTEMİ.
Sporda Beceri Öğrenimi 5.Konu
SİNİR HÜCRESİ Prof Dr Süheyla ÜNAL
KOKU ve TAD FİZYOLOJİSİ
Merkezi Görme Yolları.
Hormon Etki Mekanizması
SİNİR SİSTEMİ Herkes için Her şey.
BİY 315 BİYOSİNYAL İLETİMİ
Duyu Organlarımız KULAK GÖZ.
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ BEYİN/Nöro-Psiko-Anatomi
DENGE SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ
SİNİR SİSTEMİ 2 Aksiyon Potansiyelinin Oluşumu
Koku ve Tad Alma: Kimyasal Duyular
Beyin görsel bilgiyi 3 aşamada analiz eder
Tarafından yayınlanmaktadır. KOÇ İLKÖĞRETİM OKULU KOÇ İLKÖĞRETİM OKULU.
AĞRI FİZYOLOJİSİ.
SOMATİK DUYULAR AĞRI VE ISI DUYULARI Uzm. Dr. Mustafa SARIKAYA.
Medulla oblongata Pons Mezensefalon
Proteinler.
KOKU FİZYOLOJİSİ Dr. Özge Bozkurt.
DOKUNMA VE DURUM DUYULARI
SANTRAL SİNİR SİSTEMİ DR. Muhammed Ayaz
DERS: HAYAT BİLGİSİ KONU: VÜCUDUMUZU TANIYALIM.
Reseptörler Prof. Dr. Ç. Hakan KARADAĞ.
MADDENİN TANECİKLİ YAPISI
KALP KASININ FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Uzm.Dr.Mustafa SARIKAYA
NÖROGLİYA 1) Ependim hücreleri:
Böbrek İşlevleri Böbrekler metabolizma sonucu oluşan atık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan sistemdir. En önemli işlevi homeostazı korumaktır.Kan.
VÜCUDUMUZUN BÖLÜMLERİ:
Prof. Dr. Cem Şeref Bediz DEUTF Fizyoloji Anabilim Dalı
SİNİR SİSTEMİNE GİRİŞ Dr. İpek Ergür
SİNİR SİSTEMİ.
DUYU ORGANLARIMIZ Duyu organlarımızı bulmama yardımcı olur musunuz?
Düz kaslar.
DERS: Hayat Bilgisi KONU: Duyu Organlarımız SINIF: 3. Sınıf
İşitsel Merkezi Sinir Sistemi
DUYU ORGANLARI
DUYU ORGANLARI Çözümlü Konu Testi.
İ P E K K A R A S I L A Y E R T Ü R K DUYU ORGANLARIMIZ.
FİZYOLOJİYE GİRİŞ VE HOMEOSTAZ
KOKLEANIN İŞLEVSEL ANATOMİSİ
BEYNİN BÖLÜMLERİNİN İŞLEVLERİ
BEŞ DUYUMUZ.
Biyoelektriksel Potansiyeller
OMURGALILARDA HORMONLAR
Dinlenim Zar Potansiyeli
UYARILABİLEN DOKULAR Uyarılabilen dokular herhangi bir uyarıya karşı hücre zarlarının elektriksel özelliğini değiştirerek aksiyon potansiyeli oluşturup.
BURUN VE KOKU ALMA İŞLEMİ
MONOSODYUM GLUTAMATIN ENDÜSTRİYEL ÜRETİMİ
Biyosinyal ve Sinyal iletimi
HAYVANSAL DOKULAR.
BEYNİN BÖLÜMLERİNİN İŞLEVLERİ
Ağız Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı
İNEKLERDE LAKTASYON Laktasyon mammogenezis, laktogenezis ve galaktopoezis diye 3 bölüme ayrılır.
GÖRME BİYOKİMYASI Gözün Anatomisi Retinanın Histolojisi
İlaç Etki Mekanizmaları - Reseptörler
Prof.Dr.Asuman Sunguroğlu
DİL VE İLETİŞİM BOZUKLUKLARI Sağlık Bilimleri Fakültesi
GELİŞİM VE ÖĞRENME DUYULARIN GELİŞİMİ Prof.Dr.Mustafa Ergün.
TAT VE KOKU DUYUSU ÖĞR.GÖR.CEM SAMUT.
ALGILAMA Duyu organlarının uyarılması akabinde oluşan ani bir ayırt ediciliktir.
MUHAMMED KUZU. DUYU ORGANLARIMIZIN YAPILARI Canlılık faaliyetlerimizi sürdürebilmemiz için çevremizde ve bünyemizde oluşan değişikliklerden anında haberdar.
MUHAMMED KUZU. DUYU ORGANLARIMIZIN YAPILARI Canlılık faaliyetlerimizi sürdürebilmemiz için çevremizde ve bünyemizde oluşan değişikliklerden anında haberdar.
Yaşar Dağıstan1, Erkan Kılınç2
 Yorgunluk terimi Fizyoloji ve mühendislik alanlarında kullanılan bir terimdir.  Fizyolojide yorgunluk makul ve gerekli fiziksel ve mental etkinliği.
Sunum transkripti:

Uzm.Dr.Mustafa SARIKAYA TAD DUYUSU Uzm.Dr.Mustafa SARIKAYA

Tad Uyaranları Ağızdaki Tad Hücreleri ile Saptanır Tadı alınabilen moleküller, dil, damak, farenks, epiglot ve özefagusun üst üçte birinde tanınır. Dildekiler, en çok, epitele döşenmiş papillalarda bulunur. İnsanda, dilin farklı bölgelerinde dört morfolojik tip papilla bulunur

Vida biçimli birkaç yüz fungiform papilla daha çok dilin üçte iki ön bölgesindedir. Dilin üçte iki ön bölgesinde çukur bir çemberle çevrili filiform papilla bulunur Arka üçte birde, çukur bir çemberle çevrili, büyük sirkumvalat papillalar yer alır. Dilin arka bölge kenarlarında bulunan foliat papillalar yaprağa benzer ve çukur bir çemberle çevrilmiştir. Her bir fungiform papilla 1-5, diğerleri ise yüzlerce tad tomurcuğu içerir.

Her tad tomurcuğunda, birbirinden farklı dört tip hücre vardır: Bazal, açık renk, koyu renk ve ara hücreler Tabandaki bazal olanlar kök hücredir. Tad hücreleri çok kısa ömürlüdür ve sürekli yenilenir. Farklı hücreler, farklılaşma evrelerini temsil eder Hepsi de uzun, oval, bipolar ve mikrovillusları (dendritleri) tad gözeneğine açılan hücrelerdir. Mikrovilluslar ağız boşluğu ile temasta olan tek reseptör bölümleridir

Hücreler bazal kutuplarında primer tad aferentleri ile inerve olurlar. Tad hücreleri epitel olmalarına karşın aferentler ile kimyasal sinaps yapabilecek donanımdadır. Ayrıca, voltaja bağımlı sodyum, potasyum ve kalsiyum kanalları sayesinde, uyarılabilir ve aksiyon potansiyeli oluşturabilir özelliktedirler

Tad sistemi Tad sistemi, dört temel uyaranı ayırt eder: Acı, Tuzlu, Ekşi ve Tatlı Bazılarına göre, umami adı verilen monosodyum glutamat beşinci tadı temsil eder

ACI EKŞİ TUZLU TATLI

Genelde, tad etkeni, apikal membrandaki iyon kanalları veya özgül reseptörlerlerle etkileşir. Jeneratör potansiyeller, tad hücresinde aksiyon potansiyeli oluşturur, voltaja bağımlı kanallardan hücre içine kalsiyum girer ve nörotransmiter salımı ile sinaps gerçekleşir. Alternatif olarak, sitozolik kalsiyum da serbestlenebilir

Tatlı İki ayrı mekanizma aracılık edebilir 1) Kemirgenlerde, G protein ile eşleşen reseptörün uyarılması ile cAMP düzeyleri yükselir, kinaz aktive olur, potasyum kanallarını fosforiller ve inaktive (bloke) eder, depolarizasyon oluşur. 2) Bazı yapay tadlandırıcılar, inozitol trifosfat artışını uyarır, hücre içi depolardan kalsiyum salımını tetikler. 3) G protein gustdusini bulunmayan mutant farede tatlıya yanıtlar normal değildir. Bu protein, görsel sistemdeki siklik nükleotid yıkıcı transdüsine benzer.

Acı Acı tad genellikle toksik bileşiklerle ilişkilidir ve koruyucu rol üstlenir. Bu tadı veren etkenler, divalan katyonlar, bazı amino asidler, alkaloyidler ve bilinen en acı bileşik denatonyumdur. Denatonyum, bir G proteinle eşleşen reseptörü uyarınca inozitol trifosfat aktive olur ve hücre içi kalsiyum serbestleşir

Bazı acı reseptörleri de tatlı reseptörleri gibi gustdusin ile eşleşir Bazı acı reseptörleri de tatlı reseptörleri gibi gustdusin ile eşleşir. Bu protein fosfodiyesterazı uyarır, hücre içi cAMP ve cGMP düzeyleri düşer. Kinin benzeri bileşikler apikal yerleşimli potasyum kanallarını bloke eder. Bu kanalları bloke eden bir çok madde acıdır

Tuzlu Tuzlu uyaranlar, örneğin NaCl, kısmen, apikal amilorid-duyarlı sodyum kanallarından elektrokimyasal gradyan yönünde difüze olur, depolarizasyona yol açar. Potasyum tuzlarının transdüksiyonu da, apikal kanallardan potasyumun hücre içine girişi ile olur. Farklı sodyum tuzlarının, tad hücrelerindeki sıkı bağlantılardan geçebilme özelliklerindeki farklılık, tad çeşitliliğini açıklar

Ekşi Apikal iyon kanallarının protonlar ile blokajı transdüksiyonu sağlar. “Mudpuppy”de (küçük bir amfibi) ekşi etkeninin apikal potasyum kanallarını hidrojen iyonu ile bloke etmesi suretiyle (depolarizasyon oluşması sonucu) algılanır.

Hamsterde, amiloride duyarlı sodyum kanallarından hidrojen içe girişi ile transdüksiyon gerçekleşir. Bu kanalların, salya sodyum yoğunluğu düşük olduğunda, protonlara geçirgen olduğu bilinmektedir. Sodyum yoğunluğu yüksek olduğunda, protonlar, sodyum kanallarını bloke eder ve NaCl’e yanıtı engeller. İnsanda, asidler tuz tadı yoğunluğunu azaltır

Umami Monosodyum glutamat, beyinde de bulunan özgül bir reseptörü uyarır

Özetle, tad hücreleri, iki genel kategoriye ayrılır: Özgül bir membran reseptörü ve ikinci haberci sistemi olanlar ve membranı doğrudan geçen veya iyon kanallarını bloke edenler. Salyadaki (tad etkeni bağlayan) proteinler, molekülleri yoğunlaştırıp, (özellikle suda çözünenleri) membrandan geçirerek veya uzaklaştırarak tad duyusu modülasyonu sağlarlar

Tad Bilgisi Talamustan Geçerek Kortekse Ulaşır Farklı tad hücrelerinin farklı tad uyaranlarına yanıt verdiğine ilişkin bazı kanıtlar vardır. Ancak, her bir hücrenin yalnızca tek bir tada mı, yoksa tadların bileşimine mi yanıt verdiği bilinmemektedir. Her tad hücresi, tabanında, primer gustator liflerin periferik dalları ile inerve olur

Her duysal lif bir çok kez dallanır, çok sayıda tad tomurcuğu ve bunlardaki tad hücresini inerve eder. Tad hücrelerinden nörotransmiter salınması ile duysal liflerle sinaps gerçekleşir; burada oluşan aksiyon potansiyelleri beyine doğru iletilir.

Dilin üçte iki ön tarafındaki fungiform papillalar, VII. (N Dilin üçte iki ön tarafındaki fungiform papillalar, VII. (N.facialis) kranyal sinirin korda timpani dalı içinde seyreden genikülat gangliyon duysal nöronları tarafından inerve edilir Dilin arka üçte bir bölümündeki tad tomurcukları ise, IX. (N.glossofarengeus) kranyal sinirin petrozal gangliyon duysal nöronları tarafından inerve edilir

Dilin motor duyusu (hareket) Dilin tad duyusu: 2/3 ön  N.facialisin Chorda Tympani dalı 1/3 arka  N.glossofarengeus Farenks,larenks,epiglottis  N.vagus Dilin diğer duyuları 2/3 ön  N.trigeminusun N.lingualis dalı Dilin motor duyusu (hareket) N.hypoglossus

Bu sinir lifleri, bulbustaki traktus solitaryusa girer ve soliter çekirdek ön ve dış tarafındaki tad alanında bulunan ince bir sutün halindeki nöronlarla sinaps yapar. Buradaki nöronların uzantıları ise, talamustaki ventral posterior medial çekirdek bölgesinde bulunan küçük hücrelerde (parvoselüler) sinaps yaparlar. Burada, taddan sorumlu hücreler, dilin diğer modaliteleri ile ilişkili nöronlardan ayrılan bir yerleşim gösterir.

Talamus parvoselüler hücre uzantıları, ipsilateral serebral korteks anteriyor insula ve frontal operkulumuna projekte olur Bu bölge, dilin somatoduysal (deği, ağrı ve sıcaklık) temsilinin rostralindedir. Bu projeksiyon, tad algısı ve ayırımından sorumlu yapı ve düzenlenme olarak kabul edilir.

Lezzet Duyumu (Algısı) Güstatör, Olfaktör ve Somatoduysal Girdilerin Bileşiminden Oluşur Yiyeceklerin lezzeti, büyük ölçüde, olfaktör sistemin sağladığı bilgilerle oluşur. Yiyecek ve içeceklerin salınan uçucu moleküller, çiğneme ve yutma sırasında, dil, yanaklar ve boğaz tarafından burun boşluğunun gerisine pompalanır.

Olfaktör epitelyum, tad duyumuna çok belirgin bir katkıda bulunmasına karşın, biz, tadı, burnumuzda değil, ağzımızda duyarız. Bu lokalizasyonda somatoduysal sistem de rol alır ve dilin somatoduysal uyarımı ile koku etkenlerinin retronazal pasaja geçişinin eşzamanlı olması, bu moleküllerin “sanki ağızdaki lezzet gibi” algılanmasına neden olur