Islaktı yerler Kırağı çalardı gecenin ayazı Üstümüzde ağarmış gömlekler Ve giyilmekten nezelmiş pantolonlar Nemli çimenler çekerdi.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
halı kilim orman gülü yakacak kömür sevgi yolu bundan böyle
Advertisements

HARFLERİMİZ HAZIRLAYAN ABDULLAH BÜYÜKYILDIZ
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Vay aslanım!.. Vay yiğidim!.. Vay ki vay!..

5 EKİM Bu gün var edildim, buradayım, varım. Müthiş bir

Deli Irmak Ali YAŞAR Şiir, Ali YAŞAR ‘ın Deli Irmak isimli kitabından alınmıştır… Hazırlayan: yilmazgurler gmail.com.

Boş ver be yaşı başı. gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver
Ben bir kızım anadoluda doğmadan sönmüş yıldızım

Boynumuzda sübyan kavgaların vebali Koynumuzda üryan sevdaların cemali Baba yadigârı çalar saat misali Gün ışımaz yarınlara kurdular.
I h l a m u r l a r Ç i ç e k A ç t ı ğ ı Z a m a n 2

BİLMECELER.
MEVSİMLER.
BİLMECELER.

Behey Brem Yiğit Kirvem Allah’ını sevem Hali vaktin helak Varlığın yok olmuş… Nutkun kuru Kanın çekilmiş… Kırış kırış alnın Saçların.
Duymaz mısın Gündoğusu rüzgarların uğultusunu Ayazıyla nasıl da yakar aşılı goncayı Nasıl da tıkar ekmeği boğazımıza Bir tas su.
Çalışmaz da, üretmezse bir arı Bal neye lazım, petek kime gerek... Geçilmezse nehrin coşkun suları Sal neye lazım, kürek kime gerek...
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU’NDAN
Ali YAŞAR Şiir, Ali YAŞAR ‘ın DELİ IRMAK isimli kitabından alınmıştır… Lütfen slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz.
Çetin Çan çan çikolata. Çetin içti limonata. Osman zil çaldı. Çetin maça çıktı. Maçta çok çalım attı. Kaçma Çetin kaçma.
Şiir, Ali YAŞAR ‘ın DELİ IRMAK isimli kitabından alınmıştır… Ali YAŞAR Lütfen slaytı sesli ve kendi akışında izleyiniz.
ÇANTA. Süslü püslü dışı Kocaman içi Fermuarı var Ceket değil Bil bakalım nedir?
Ölüm dümen suyumuzda güdümlü torpil Çığlıklar pruvamızda buz dağı Karaya vurur umut Dibe çöker ışık Acılar üstümüzde balıkçı ağı...
BİR DALDA İKİ KİRAZ alperen dizgi Sesli dinleyiniz ya da tıklayınız.
Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Ben bir Eylül sen bir Haziran
Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar Ciğerim yanıyor aney gözlerim ağlar... Le ley Urfa De hele bana Bu ne haldır gözüm Bu nasıl bela.
BİR KIZIM OLSAYDI ADI ZEYNEP.
İnsan ne kadar az düşünürse o kadar çok konuşur....
Düşününce memleketin halını Acısı yürekler yakar mı yakar… Kimi çalar kimi çırpar malını Kimi de lal olur bakar mı bakar … Dost bağında kıran otlar.
MADDE Çevremizde dokunduğumuz,gördüğümüz,kokladığı- mız birbirinden farklı birçok varlık vardır. Az veya çok yer kaplayan her varlık madde olarak adlandırılır.
Korkmuyorum Seni Sevmekten
MASAL KAHRAMANLARI Oyhan Hasan BILDIRKİ SEVGİYE SUSAMAK.
Ömer Hayyam Rubailer BÖLÜM-2
Alfabe Erkan HİRİK. A-a  Anahtar Araba Asansör B-b  Bardak Buzdolabı Bisiklet.
BOZKIRDA YAZ SAATLERİ Ceyhun Atıf Kansu
Sıfatlar Sıfatlar.
GELMEZMİYİM BEN? Seyhan Süzer. GELMEZMİYİM BEN? Seyhan Süzer.
Halil KANARGI’dan BEN TUTSAĞIM YÜREĞİNDE SENİN
Mevsimler tıpkı ruh halimiz gibidir
DEMLİDİR SEVDAM MARVAN OĞUZ
ÇAĞRI.
Eski Sokaklar.
Kim bilir nerelerde,hangi gönüllerdesin
MERİÇ ŞEHİT ÖĞRETMEN AYDIN YILMAZ İLKÖĞRETİM OKULU 2/A SINIFI
Karanlıklar uzaklaştı
Gözlerine Selam Söyle gözlerine selam söyle benden Selamlarımı söyle benden O güzel gözlerine Dalıp dalıp gidersem.
SENDEN BAŞKA KİMSE BİLMESİN İSTİYORUM
Çevremizdeki Canlılar
Kendini tanıyınca; ağaçları, kuşları tanırsın, sonbaharları, altın sarısı yaprakları, uzaktan gelinliği giymiş kızlara benzeyen, karlar düşmüş dağları,
Zerdali Dalı Mısın?.

Olmasa da olur dediğimiz insanlarla doludur hayatımız; tanıştığımız,selamlaştığımız; Klasik cümlelerle iletişim kurduğumuz, yanıtlarını merak etmediğimiz.
Sesi AçınızAkışına Bırakınız Önümde bir beyaz kağıt, Özlemini yazıyorum satırlara. Yokluğunda yanan bir ağıt, Gözyaşlarını asıyor duvarlara. Bugün.
SEVDALILARIN.
KAVGAYI ağacın yaprağına yaz; Sonbahar gelsin yaprak KURUSUN diye.
Ses Basınız.
Duyar, koklar, tadarım. Görür, dokunur, anlarım. Bunları nasıl yaparım?
GÜLLERiN AĞLADIĞI SAAT Güllerin ağladığı bir saat vardır hani Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin Bir dev uzatır.
HİKMET SIRMA TEKERLEMELE R. PATLICAN P atlıcan var patlıcan, Patlasın senin kocan. Şisko şisko biberler, Arabaya bindiler. Elmalar yedi buçuk, Onu yedi,
BİLMECELER.
Yazılışları aynı anlamları farklı olan sözcüklere
Üç Sesli Tek Heceli Sözcükleri Okuyalım
BiLMeZSiN.
MODİFİKASYON MUTASYON VARYASYON DOĞAL SELEKSİYON ADAPTASYON ÖRNEKLERİ.
Sunum transkripti:

Islaktı yerler Kırağı çalardı gecenin ayazı Üstümüzde ağarmış gömlekler Ve giyilmekten nezelmiş pantolonlar Nemli çimenler çekerdi o yuha canımızı Sineklerin karası göz çapağımıza dadanır Sivrileri çuvaldız ağız somururdu kanımızı Baldırlarımıza batardı çakır dikenleri cız bız Kurumuş yapraklar kaşındırırdı sırtımızı… Çekirge sıçrasa Heyecan al basar Göğsümüz daralırdı Uçuşan göçmen kuşlar Aklımızı başımızdan alırdı Daha şakula konar konmaz Belimizden çıkınımız sıyrılır Ayağımızdan pabuçlar fırlardı Yere saçılan yufka ekmeğimizi Dil peynirimizi karıncalar talardı Salınan ayran hangilimiz dökülür Su testimizin içine toprak dolardı Koyunlar uslu durur, keçiler inatçı Teleme çanağımızı gıdikler yalardı …

Kızılcık sopasıyla güneş Vururdu alnımızın çatısına Vururdu beş parmak balkır Derimiz kösseğe gibi yanardı Nasır bağlardı topuklarımız Cavlak kafalarımız kavlardı Hararetimizi kesmezdi çay Alnımızdan süzülen terler Burnumuzdan damlardı… Közde kirpi Ve nohut firiği Yakmazdı içimizi Kör olası fakirlik gibi Pazar artığı uluk portakallar Kurtlu elmalar iştahımızı açmazdı Ne kadar çekersek çekelim, nafile Tabakamızdaki kaçağın dumanı Ucu pamuklu kadar çıkmazdı Usanmışlıktan olsa gerek Mayalı bazlamaların tadı Somun yerini tutmazdı …

Bir karış zıplamazdı Kendi icadımız çaput top Mıh gibi olduğu yere çakılırdı Gerçi ayağımızdaki çarpana Ve kara yemenide de iş yoktu Gerilenerek vurmaya kalksak Bazen denk gelse de tapına Genellikle hedefi ıskalardı Özü pek yinliydi meretin İsabetli tek şut çekemez Ancak kaçanı yakalardı… Çamurdan Oyuncaklarımız Yumuşak haliyle Yağ gibi görünse de Kuruyunca hemen yarılırdı Tel arabalarımız basınca eğilir Kamıştan uçurtmalarımız kırılırdı Ot yığını yataklarımız yel esince dağılır Kağıttan külahlarımız budak geçince yırtılırdı …

Bisiklet misali Bacaklarımızın arasına alarak Boynuna ip doladığımız çınar dalı “Deh” deyince gider “Çüş” deyince dururdu… Çiklet niyetine Dağda topladığımız kenger Çiğnedikçe acı acı şişer Damaklarımızı vururdu… Misket sevdasına Yonttuğumuz taşlar Lığlandıkça yavaşlar Maalesef utulurdu …

Efkârlandığımızda Karadağın boz yılanı Yatalak dilimize dolanır Kıt kanaat darlandığımızda Omzumuza yoksulluk abanırdı Çalı köküne tüneyen üveyik gibi İki büklüm çarnaçardı babalarımız Feleğin pençesinde acıyla kıvranırdı Çatlamış elleriyle başımızı ovalarken Yüzümüze bakarken garip halleriyle Köpüren yürekleri için için yanardı Para istediğimizde yok demezlerdi Lâkin var da edemezlerdi malum İflâhı kesilmiş yaraları kanardı Ya pamuk çiğidineydi sözleri Ya da seneye tütün üzerine Olurcasına sustuğumuzda Kalpleri kandık sanırdı …

Gaz lambasının Mağmum ışığında En iyi masal dinlenirdi Peri padişahının güzel kızı Fakir keloğlanın sonsuz aşkı Zihnimizde çok net canlanırdı Tavana kıstırırdık bakışlarımızı Dudaklarımızı ısırırdık imrenerek Karanlık dünyamız aydınlanırdı… Her masalın sonunda Onlar erirken muradına Biz çıkamazdık kerevetine Karşımıza engeller sıralanırdı Yaşadığımız hayatın soğuk yüzü Sileleme çarpınca kulağımızın dibine Al güller açardı gamzeli yanaklarımızda Gözlerimiz yıldız yıldız karıncalanırdı …

El yağlı göbeğiyle kapıya sığmazken Bize iğnenin deliği geniş gelirdi Aza razıydık, razı olmasına da Eyvallahımız yoktu haksızlığa Öfkelerimiz dilimizin ucunda Huylandıkça hatlarımız gerilirdi… Velhasıl kelam Vurdukça tırpanı hayat Unuttukça erkân-ı makam Karakış ve karanlıklara inat Direncimiz filiz filiz serpilirdi …

Sevgiyle şekillenirdi evren Üşüyen ellerimizde yeniden Okundukça dillenirdi kitaplar Kalemler aşka meyil bilenirdi… Dağların ardı Deniz kokardı Her dem MAVİ Hepten ASİ …

MAVİ ve ASİ Grafik Tasarım : Ayfer Dursun / © Şiir : Ali Yaşar